Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/464 E. 2021/650 K. 14.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 4. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – -…

VEKİLLERİ : Av. …
[…] UETS
Av. …
[…] UETS

DAVALI : … –

VEKİLİ : Av. …
[…] UETS

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 14.04.2021
KARARIN YAZIM TARİHİ : 08.05.2021

Konya … ASLİYE Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 08.07.2020 tarihli karara karşı, davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla; dosyadaki tüm kayıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı bankanın davacı …’a Beyoğlu … Noterliği kanalı ile ihtarname göndererek, … Sağlık Hizmetleri A.Ş’nin bankaya olan borçlarına kefil olduğunu, borcun 1 (bir) iş gününde ödenmemesi halinde ipotek veren sıfatıyla takibe geçileceğini bildirdiği, davacı …’ın kredilerin ve borçların asıl, müşterek, müteselsil borçlusu olmadığını, davacının bankadan hiçbir şekilde kredi kullanmadığını, davacının eşi …’ın Borçlar Kanunu’nun 584/1 maddesindeki bu kefalete rızasının da bulunmadığını belirterek, ipoteğin asıl ilişkisi olan kefaletin fer’isi niteliğinde olduğu, asıl ilişkinin hükümsüz olması nedeniyle ipoteğin de hükümsüz olması nedeniyle, taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkine, Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacının dava dışı üçüncü kişi lehine ipotek tesis ettiğini, ipoteğin tüm yasal şartlara haiz ve geçerliği olduğunu, davacı/borçlu …’ın dava dışı borçlulara müvekkili banka tarafından kullandırılan kredilere ilişkin olmak üzere adına kayıtlı olan taşınmaz üzerine ipotek tesisi talebinde bulunulduğunu, bu yönde müvekkili bankaya ipotek talepnamesi sunduğu ve taşınmazı üzerinde kendi rızası ile … Tapu Müdürlüğü nezdinde 480.000,00 TL bedelli ipotek tesis işlemini gerçekleştiğini, davacı/borçlu icra takibine konu borçtan taşınmaz ile ve ipotek bedeli ile sorumlu olduğunu, iş bu dava açısından tatbiki gereken hükümlerin 4721 Sayılı Kanun ilgili hükümleri olması nedeniyle eş rızasına gerek bulunmadığı belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “Gayrimenkul rehin borçlarından biri olan ipotekte rehnin konusu olan gayrimenkul, şahsi borcun teminatını teşkil eder. Borca karşılık gösterilen gayrimenkul, borçlunun malı olabileceği gibi davamızda olduğu gibi bir başkasının malı da olabilir. Başkasının borcu için kendi gayrimenkulünü ipotek eden kişi, kesin olarak esas borçlunun kefili veya borcun müteselsil ve müşterek yükümlüsü değildir. Borcun ödenmemesi halinde sadece ipotek edilen gayrimenkulü ile ve ipotek limiti ile sorumluluğu vardır. Burada 3. kişi lehine ipotek tesis edilmiş olduğundan TBK 584. maddesi gereğince eşin rızası aranmaz. Yani kefalet şahsi bir teminat sağlarken, üçüncü kişi lehine ipotek alacaklı bakımından ayni bir teminat sağlamaktadır. TMK 194. Maddesi gereğince ipotek tesis edilmek istenen gayrimenkul “AİLE KONUTU” ise her iki eşten onay alınması yani ipotek borçlusu olmayan eşin rızası gerekir. Ancak dosyamıza celbedilen tapu kaydına göre 3. kişi lehine ipotek verilen taşınmazın depolu dükkan vasfında olduğu ve aile konutu niteliğinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle mevut uyuşmazlıkta bir kefalet ilişkisi değil; 3. kişi lehine verilmiş bir ipotek ilişkisi söz konusu olup; ipotek düzenlenirken yasal koşulların sağlandığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının davalı bankadan kredi kullanmadığını, dava konusu ipotek işleminin kefalet maksadıyla tesis edildiğini, bu durumda “eş rızası bulunmadığından” 6098 sayılı TBK’nun 584/1 maddesi hükmü (ve ilgili hükümleri) uyarınca ipotek sözleşmesi ve ipotek işleminin hukuken geçersiz olduğunu, ister kefalet için isterse üçüncü şahsın borcunun teminatı (güvencesi) maksadıyla verilmiş olsun davaya konu ipotek işleminin geçerli olabilmesi için “eş rızasının bulunması”nın şart olduğunu, ortada geçerli bir ipotek olmadığından müvekkil hakkında ipotekli takip işlemi yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, davalı bankanın hesap kat’ı ihtarına 8 gün içerisinde müvekkil ve eşi tarafından itiraz edildiğini, bu durumda davalı tarafça ilamlı takip yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, davalı bankanın kötü niyetli olduğunu, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava, ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir.
Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m. 194). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Diğer taraftan Türk Borçlar Kanunu’nun 584/1. maddesine göre de; ”Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.” hükmüne yer verilmiştir. Ancak ipotekle ilgili Türk Medeni Kanunu 881. Ve devamı maddelerinde ipoteğin kurulması için eşin rızasının bulunması gerektiğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının adına kayıtlı aile konutu niteliği de olmayan taşınmazda davalı banka lehine ipotek tesisinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesinin kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : (Yukarıda açıklanan gerekçelerle)
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihi itibarıyla alınması gereken 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan ve artan gider avanslarının mahkemesince resen yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç iadesi vb. işlemlerin, 6100 sayılı HMK’nın 302/5 ve 359/4 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nin 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 14.04.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Başkan


Üye


Üye


Katip