Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/894 E. 2023/1868 K. 29.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 29/09/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 24/05/2021
NUMARASI : ………. Esas …….. Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 29/09/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 29/09/2023

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, …….. tarafından …….. poliçe numarasıyla ZMMS ile poliçelendirilerek teminat altına alınan; ……… adına tescilli olan ve …….. sevk ve idaresindeki ……. plakalı aracın sebebiyet verdiği trafik kazası neticesinde malul kaldığını, davalının sorumluluğu kazaya sebebiyet veren ……. plakalı araç, davalı sigorta şirketinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, kaza ile ilgili ihbar yapılarak gerekli hasar dosyası (Dosya No : …….) oluşturulmuş ve …….. ile yapılan görüşmeler sürekli sakatlık raporunun bulunmaması nedeniyle olumsuz sonuçlandığını, başvurudaki belge eksikliğinin taraflarınca kısa sürede tamamlanabilecek bir husus olmaması ve belge temininin müvekkilin haklarının sürüncemede kalmasına yol açacak nitelikte bulunmasından dolayı işbu davayı açma zorunluluğu hasıl olduğunu, kaza sonrasında müvekkilin vücut fonksiyonlarında kayıp yaşandığı belirlenmiş olup, işbu maluliyete ilişkin olarak dosyada yapılacak inceleme neticesinde taleplerimizde artış yapma hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL maddi tazminat talep ettiklerini, 19.07.2018 tarihli kaza sebebi ile müvekkilinin uğramış olduğu maluliyete ilişkin olarak şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak taraflarına ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ……… cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın yeni genel şartlar kapsamında olduğunu, bu nedenle maluliyet raporunda meslekte kazanma gücü kaybı oranı değil sürekli özürlülük ölçütünün nazara alınarak sakatlık oranın tespit edilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri zararının tedavi giderlerinden sayıldığını, trafik sigortası yeni genel şartları uyarınca müvekkil şirketin tedavi giderleri nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, bilirkişi raporunda hesaplanan geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışı olduğunu, bilirkişi tarafından tespit edilen tedavi giderlerinin fahiş olduğunu, raporun açık, anlaşılır ve denetime elverişli olmadığını, tüm bu nedenlerle bilirkişi raporlarına itirazlarının kabulü edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya ….. Asliye Ticaret Mahkemesi ………. Esas ……. Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “Tüm dosya muhtevası birlikte değerlendirildiğinde; yargılamaya esas alınan kusur, maluliyet ve aktüerya raporları ile birlikte davacı vekilinin 05/02/2020 tarihli ıslah dilekçesi de nazara alınarak, davacının geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı için 15.944,62 TL, sürekli iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı için 18.491,09 TL, iyileşme süresinde bakıcı giderinden doğan maddi zararı için 8.118,00 TL, kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararı için 5.000,00 TL, olmak üzere toplam 47.553,71 TL’nin (poliçe limiti dahilinde ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde Anayasa Mahkemesinin 09.10.2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 17.07.2020 tarihli 2019/40 E. 2020/40 K. Sayılı kararından evvel maluliyet ve hesap raporlarına göre davasını ıslah ettiğinden ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonrası düzenlenen raporda bakıcıya muhtaçlık süresi uygulanan yönetmeliğin değişmesi nedeniyle farklılık arz ettiğinden bakıcı giderlerine ilişkin talepler kısmen kabul edilmiş ise de, red edilen kısımlar yönünden davalı lehine vekalet ücretine ve davacı aleyhine yargılama giderine hükmedilmeyerek;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
Davacının Geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı için 15.944,62 TL, sürekli iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı için 18.491,09 TL, iyileşme süresinde bakıcı giderinden doğan maddi zararı için 8.118,00 TL, kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararı için 5.000,00 TL, olmak üzere Toplam 47.553,71 TL’nin davalı sigorta şirketinden dava tarihinden itibaren (poliçe limiti dahilinde ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemenin işbu dosyanın konusu vekili oldukları……….’ın, …….. tarafından …….. poliçe numarasıyla ZMMS ile poliçelendirilerek teminat altına alınan; ……… adına tescilli olan ve …….. sevk ve idaresindeki ……. plakalı aracın sebebiyet verdiği trafik kazası neticesinde malul kalmasından kaynaklandığını, yargılama esnasında müvekkilin maluliyetinin belirlenmesi amacıyla ……………. Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan 08.10.2019 tarihli maluliyet raporu alındığını, İlgili maluliyet raporunda; davacının % 4 oranında sürekli iş göremezlik maluliyetinin bulunduğu, 9 aya kadar geçici iş göremezlik süresinin uzayabileceği ve bu sürede % 100 malul sayılacağı, 9 ay boyunca bakıcıya ihtiyaç duyacağı tespit edildiğini, yerel mahkemece maluliyetinin belirlenmesi amacıyla ……………..Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan 08.10.2019 tarihli maluliyet raporu alındığını ve işbu rapora göre 05.02.2021 tarihli dilekçe ile davalarının ıslah etmelerinin akabinde yargılamanın devamı sırasında alınan ……………Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan 01.12.2020 havale tarihli maluliyet raporuna dayanarak herhangi bir ıslah işlemi ve değer artırımı işlemi yapmadıklarının dosya muhteviyatından anlaşıldığını, İlgili rapor esas alınarak 23.06.2021 tarihli gerekçeli karara göre yerel mahkemece davalarının kısmen kabulü kararı verildiğini, tüm bu nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkemenin hukuka aykırı kararının kaldırılarak 01/12/2020 tarihli maluliyet raporuna göre davaları hakkında yeniden karar verilmesini, yargılama gideri ve karşı vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava trafik kazası nedeniyle maddi tazminatına ilişkin olup mahkemece verilen karar davacı vekilince aşağıda belirtilen nedenle istinaf edilmiştir.
Davacı tarafından açılan maddi tazminat istemlerinin irdelenmesi gerekir. Kural olarak alacaklı, alacağının tümü için dava açmak zorunda olmayıp, alacağının belli bir bölümünü dava konusu yapabilir. Zira; hiç kimse kendi lehine olan davayı (tam dava) açmaya zorlanamaz.(HMK m.24/2) Bu bağlamda davacının alacağının şimdilik belli bir kesimi için açtığı davaya, kısmi dava denilir. Kısmi dava 6100 sayılı HMK’nın 109. maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin birinci fıkrasında; “Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir” denilmiştir.
Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden (mesela, ödünç veya satış sözleşmesinden) doğmuş olması ve bu (aynı hukuki ilişkiden doğan) alacağın şimdilik bir kesiminin dava edilmesi gerekir.Dava konusu alacak, bir alacağın belli bir kesimi değil (bilakis bağımsız bir alacak) ise, o zaman dava, kısmi dava olarak nitelendirilemez.
Davacının kısmi dava mı yoksa tam dava mı açtığı, dava dilekçesinden (talep neticesinden) anlaşılır. Davacı, dava sebebi olarak gösterdiği vakıalardan doğan alacağının tümünü mü, yoksa yalnız bir kesimini mi istediğini açıkça bildirmelidir. (m.119, 1/ğ). Aksi halde, yani davacı alacağının yalnız bir kesimi için dava açtığını bildirmemiş ise, dava, kısmi dava değil tam dava sayılır.Davacının davasını açıkça kısmi dava olarak nitelendirmesi zorunlu değildir. Dava dilekçesindeki açıklamalardan, davacının alacağının dava edilenden daha fazla olduğunun ve bunun yalnız bir bölümünün dava edildiğinin açıkça anlaşılması gerekli ve yeterlidir.
HMK 107.maddede belirsiz alacak davası düzenlenmiş olup, 107/2.fıkrada “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” esası kabul edilmiştir. Buna göre davacı taraf talep artırım dilekçesi ile talebini artırabilecektir. Talep artırım, niteliği itibari ile davalı taraf aleyhine esaslı bir değişiklik olup, davalı tarafın, duruşmada bulunmadığı durumlarda tebligat yolu ile bu istemden haberdar edilmesi zorunludur.
Belirsiz alacak davası olarak açılan davalarda davacı talep sonucunun belirlenmesi talep sonucunun artırılması şeklinde olmaktadır. Belirsiz alacak davasında talebin belirlenmesinde karşı tarafın iznine veya ıslah yoluna başvurulmasına gerek bulunmaz. Ancak davacı tarafından talep sonucu belirlendikten sonra alacağının daha fazla olması halinde davacının talep sonucunu artırmak için ıslah yoluna başvurması yani ıslah suretiyle talep sonucunu artırması mümkün olacaktır.
Somut olayda, dava dilekçesinin istem sonucu ve dilekçe içeriği tümüyle değerlendirildiğinde davasının “kısmi dava” olarak açtığı sonucuna varılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 176 ve devamı maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. HUMK’nın 83. (6100 sayılı HMK m. 176), maddesinde ise ıslah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesidir. Islahın amacı, yargılama süresinde, şekli ve süreye aykırılık sebebi ile ortaya çıkacak maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmaktır. Bununla birlikte talep miktarı ıslah ile arttırılabilecektir. Ancak taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Islahın kısmen veya tamamen olduğuna bakılmaksızın taraflar aynı davada ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Buna göre tarafların, yargılama usulüyle ilgili bir işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği ancak aynı dava içerisinde bu yola sadece bir kez başvurabileceği belirtilmiştir.
Somut dosyamızda; davacı tarafça, dava dilekçesinden açıkça görüleceği üzere kısmi dava açıldığı sabit olduğu halde ancak bir kez ıslah talebinde bulunulabileceği, davacı tarafça bir kez ıslah talebinde bulunulduğu, mahkemece ıslah dilekçesi nazara alınarak karar verildiği, davacı tarafça ikinci kez ıslah yapılması talebinin bu sebeplerle usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle, istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafın istinaf talebi yönünden karar ve ilam harcı olarak 269,85 TL alınması gerektiğinden peşin olarak yatırılan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.29/09/2023

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.