Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/811 E. 2023/1201 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
…. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 07/06/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/01/2023
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
Av. …
DAVALILAR : 1- …
2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVA İHBAR OLUNAN : …
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)

İSTİNAF KARAR TARİHİ : 07/06/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 07/06/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı-borçluların Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takip dosyasına yaptığı itirazlarının iptaline ve takibin devamınI, borçluların takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen (sigorta tazminatının ödendiği 18.05.2018 tarihinden itibaren işleyecek) değişen oranlardaki reeskont avans faizi ile ödemelerine, borçluların %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemelerine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava açmıştır.
Davalı vekili tarafından sunulan 12/12/2019 tarihli cevap dilekçesinden özetle; Zararın meydana gelmesinde davacı sigorta şirketinin sigortalısı dava dışı şirket kusurludur. zira; 6102 sayılı ttk nın 863. maddesi uyarınca yükleme ve boşaltma başlıklı madde 863-(1) sözleşmeden, durumun gereğinden veya ticari teamülden aksi anlaşılmadıkça; gönderen, eşyayı, taşıma güvenliğine uygun biçimde araca koyarak, istifleyerek, bağlayarak, sabitleyerek yüklemek ve aynı şekilde boşaltmak zorundadır. taşıyıcı, ayrıca yüklemenin işletme güvenliğine uygun olmasını sağlamakla yükümlü olduğunu, diğer davalı … emtiaların römorka yüklendiği esnada yükleyici saray lojistik firmasına emtiaları bağlamaları, korunaklı şekilde taşınmasının sağlanması uğruna ilgili tedbirleri almaları için uyarı ve söylemlerde bulunmuş ise de gönderici olan dava dışı saray lojistik emtiaları sal kasa tarzı tıra yüklerken müvekkilinin uyarılarını dikkate almadığını, traktörleri sabitleyecek bir bağ kurmamış ve bir önlem almadığını, dava dışı saray lojistik tedbirlerin alınamamasının sebebini de araçların sıfır olduğu, bağlanması halinde çizilebilme riskinin olduğunu belirterek traktörleri taşıma güvenliğine uygun biçimde römorka koymamış, uygun bir şekilde istifleme ve bağlayarak sabitlemeden imtina ettiklerini, yükleyici ve göndericiler uyarılmasına rağmen dava dışı saray lojistik firması bu uyarıya uymadığı, her zaman bu şekilde yükleme yaptıklarını beyan ettikleri akabinde traktörleri öylece yükleyip bıraktıklarını bu sebeplerle müvekkili yönünden pasif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddini, haksız ve hukuka aykırı davanın müvekkili yönünden esastan reddini yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı taraf üzerine tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Taşıma hukukuna ilişkin olarak TTK’da 850 – 930 maddeleri arasında düzenlenme yapılmıştır. uzun süreli kira sözleşmesinden kaynaklı işleten sıfatlarının olmadığını iddia etmişlerse de, bu iddianın değerlendirilmesinde kira ilişkisi olması halinde; işletenin kayıt maliki mi kiracı mı sorumlu olacaktır? bu konuda öğreti ve Yüksek Yargıtay uygulamalarına baktığımızda kiracının işleten kabul edilebilmesi bir takım şartların varlığına bağlıdır, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet olması, ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması şartları aranmaktadır, ( Yargıtay HGK’nın 06/03/2002 tarih, 2002/11-71 E, 2002/141 K sayılı ve 24/03/2004 tarih, 2004/10-165 E, 2004/171 K sayılı kararlarında ilke olarak; sicilde malik görünen kişi karine olarak aracın işleteni sayılmaktadır, bunun sebebi trafik kazasından sorumlu olan şahsın kolayca belirlenmesi ve zarar görenin zararının en kısa sürede giderilmesini sağlamaktır. Belirtmek gerekir ki sicilde malik görünen kişi her zaman aracın işleteni olmayabilir bu durumda araç sahibi aracın üzerinde fiili hakimiyeti bulunmadığı, araç için bir başkasının harcamalarda bulunduğunu veya araç üzerindeki ekonomik çıkarın bir başkasına ait olduğunu, işleten sıfatının bulunmadığını kanıtlayabilirse SORUMLULUKTAN KURTULABİLİR) uzun süreli kira sözleşmesinin ne kadar sürede uzun süreli kira sözleşmesi olacağı konusunda “öğreti ve Yargıtay Kararlarında da yeknesaklık yoktur, doktrin üç günden fazla süreli kiraları uzun süreli sayabilir, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 7 günlük kira sözleşmesinin uzun süreli olmayacağını kabul etmiş, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 30 ar günlük süreler ile kiracıların işleten olduğunu kabul etmiş, diğer dairelerde bu dairenin daha uzun süre olması gerektiği görüşü vardır, Yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 3 aylık kira sözleşmesi ile aracı devreden kişinin işleten olduğunu kabul etmiştir, Yargıtay 17. HD’nin üç aylık kiralamanın uzun süreli olabileceği yönünde karar vermiştir, Yargıtay 1 yıl süreli kira sözleşmelerinin uzun süreli olduğunda tereddüt etmemektedir.” “Yargıtay uzun süreli kira sözleşmesinin işleten sıfatını devredebilmesi için 3. Kişileri bağlayabilecek biçimde güçlü kanıtlara bağlanmasını aramaktadır, bu nedenle sözleşmenin noterde yapılması veya adi sözleşme ise diğer bir takım deliller ile desteklenmiş olmasını aramaktadır.” (KTK’ya Göre Hukuki Sorumluluk Tazminat Sigorta ve Rücu Yayınları 9. Baskı Hasan Tahsin Gökcan kitabından sayfa 40-42 arasından alınmış bilgidir). Mevzuat gereği motorlu araçlar tescile tabidir, bu durumda kaydi malik işleten konusunda kesin bir karine değilse de onun kim olduğunu tespit eden güçlü bir kanıttır, diğer taraftan kaydi malik mutlak işleten değildir, kaydi malik olmasa bile üçüncü kişiler işleten olabilir, zira bu durumu engelleyici amir bir yasal düzenleme yoktur, kira sözleşmesinin 3. Kişiler yönünden hukuki sonuç doğurması için resmi şekilde yapılması gerektiği yönünde Yüksek Yargıtay Kararları da vardır, tüm bu açıklamalar ışığında bir kuşku olması halinde kaydi malikin işleten olduğu sonucuna varılmalıdır. Somut olayımızda ise noter sözleşmesi ile 2 yıllığına kiralandığına ilişkin resmi belge ile tesvik edilmiş kira sözleşmesinin olduğu ayrıca faturada ibraz edildiğinden işletenin sorumlu olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davalı … yönünden pasif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Tüm dosya kapsamı, tüm deliller bilirkişi raporu bir bütün halinde değerlendirildiğinde davalı …’ın 151.484,38TL’den ödeme tarihinden itibaren (bilanço hesabına göre vergisel işlem yaptığında tacir sayıldığından) avans faizi ile birlikte sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Diğer taraftan davacı yanın alacağı bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden (eldeki dava rücu davası olduğu, yargılamayı gerektirdiği) başka bir ifade ile alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir. Tüm dosya kapsamı, tüm deliller bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddi ile; Konya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yapılan itirazın iptali ile davalı … yönünden, 151.484,38TL’nin ödeme tarihi olan 18/05/2018 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte devamına, Fazlaya ilişkin talebin reddine, Şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine, Davalı … yönünden pasif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ” şeklinde davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddi ile; Konya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yapılan itirazın iptali ile davalı … yönünden, 151.484,38TL’nin ödeme tarihi olan 18/05/2018 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine, davalı … yönünden pasif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalılardan … yönünden pasif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, aracın kiraya verildiği beyan edilmesine rağmen aracın kiralandığına, kira bedellerinin ödendiğine ve sözleşmenin ilgili makamlarca onaylandığına ilişkin delil sunulmadığını, dosyada taşıma senedi üzerine davalı tarafın yüke ilişkin çekincesine dair hiçbir ihtirazi şerh bulunmadığını, davalı taşıyıcının yükü eksiksiz, hasarsız, sağlam şekilde teslim alındığını ve yola uygun şekilde yükleme yapıldığının ispat edildiğini, bilirkişilerce sovtaj araştırmasına ilişkin ayrıntılı araştırma yapılmadığı gibi bilirkişi raporu ekinde de herhangi bir belge sunulmadığını, müvekkili şirket tarafından dava dışı sigortalıya yapılan ödemede poliçe gereği muafiyet uygulandığını ve sovtaj bedelinin hasar bedelinden tenzil edildiğini, yerel mahkemece bu itirazlarının dikkate alınmaksızın hüküm tesis edildiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece müvekkili … için tesis edilen hükmün hukuka aykırı olduğunu, dosya kapsamında ileri sürülen iddiaların soyut olduğunu, davacı tarafından hangi davalının hangi sebeplerle takibe ve davaya taraf edildiğinin belirtilmeksizin soyut ve genel iddia ile taleplerinin ileri sürüldüğünü, müvekkilinin yaşanan kazada hiçbir kusurunun söz konusu olmadığını, davacı sigorta şirketi dava dışı … firmasının zararını yapılan sözleşme hükmü gereğince ödemekle yükümlü değilken kendi iradesi ile ödediğini ve faturasını da müvekkiline yansıtmaya çalıştığını, bu durumun kabulünün mümkün olmadığını, ödenen bu bedelden kaynaklı açılan icra takibi ve işbu itirazın iptali davası bütün olguları ile kötü niyetli olduğunu, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin eksik borç dahilinde olduğunu, zararın oluşmasına gönderenin veya gönderilenin davranışının sebep olduğunu, müvekkilinin traktörlerin bağlanması ve ilgili önlemlerin alınması hususunda uyarıda bulunduğunu ancak bu uyarının dikkate alınmadığını, yaşanan kazada müvekkilinin kusurunun söz konusu olmadığını beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Husumete itiraz
Dosyaya ibraz edilen konya … Noterliğinin 23/06/2016 tarih … yevmiye nolu kira sözleşmesine göre 2 yıllığına kiralandığı anlaşılmaktadır
2918 sayılı KTK’nin 3.maddesi gereği; İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.
Trafik kazası sonucu 3.kişilerin zarar görmesi halinde taraflar arasında geçerli sayılabilecek sözleşmelere mutlak geçerlilik tanımak uygun düşmez. Noter onayı bulunmayan ve taraflarca her zaman tanzimi mümkün olan kira sözleşmesinin zarar gören kişilerin haklarını tehlikeye düşürmesi mümkün bulunduğundan araç maliki ve işleten olduğu iddia edilen kişinin farklı olduğu durumlarda bu farklılığın kabulü için sözleşme yeterli olmayıp, farklılığı inandırıcı başka delillerle de kanıtlanması gerekir.
Ancak somut olayda kira sözleşmesi noter onaylı olup,3. Kişileri de bağlayacak güçte olduğundanve uzun süreli kira sözleşmesi kapsamında 2 yıllık kiralama bulunduğundan davalının işletenlik sıfatı ortadan kalkmıştır.husumetten ret kararı doğrudur.
Nitekim Yargıtay 17 HD nin 2015/18685 esas 2018/10272 karar sayılı ilamı.
Tarafların esasa ve kusura yönelik itirazları
Davalı sürücü … ’ın sevk ve idaresindeki aracı ile seyir sırasında yola gereken dikkatini vermemesi, hızını kullandığı aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmaması, sevk ve idare hatasıyla aracının direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu trafik kazasının meydana gelmesine sebep olduğu, kazanın meydana gelmesinde % 100 (Yüzde Yüz) oranında kusurlu olduğu ve kaza tespit tutanağı ile de uyumlu olduğu anlaşılmaktadır.
Dava konusu traktörlerinden 4090 tip ve 4075 tip olanların işçilik hariç olmak üzere tespit edilen hasarlı parça bedelleri traktörlerin piyasa değerinin aşmıştır. 4110 tip traktörün onarım bedeli ise rayiç değerine yaklaşmasıyla her üç traktörün onarımı ekonomik olmayıp pert-total olmuştur. Davacı tarafın zararı traktörlerin rayiç değerleri ile hasarlı haldeki değerleri arasındaki fark kadar olacaktır. Her ne kadar davacı tarafından görevlendirilen eksper tarafından alınan tekliflerden hasarlı haldeki 3 traktör için toplam hasarlı haldeki değerinin 53.500,00 TL olduğu belirtilmiş ise de, traktörlerin hasarlı parçaların dışında kalan aksamı değerlendirilebilir durumda olduğu anlaşılmaktadır
Ekspertiz raporunda her bir traktör için ayrı ayrı sovtaj değerinin belirlenmediği , Gerek hasarlı parça listesi ve gerekse hasara ilişkin resimler bir bütün incelendiğinde; ekspertiz raporunda belirtilen sovtaj değerlerinin oldukça düşük olduğu kanaatine varılarak her bir traktörün hasar durumuna göre sovtaj değeri ayrı ayrı belirlenerek davacının gerçek zararın hesaplamasını yapılması doğrudur.
Dava konusu olayda taşımaya konu traktörlerin, araca taşıma güvenliğine uygun biçimde konulması, istiflenmesi, bağlanarak, sabitlenerek yüklenmesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 863. maddesi gereği gönderenin sorumluluğundadır. Yerleşik Yargıtay içtihatlarında; yüklemenin taşıyıcıya ait olmadığı durumlarda, taşıyıcının nezaret sorumluluğu olduğu, hatalı yükleme, istifleme ve ambalaja karşı çıkması gerektiği, hasarın yükleme hatasından kaynaklanması halinde taşıyıcının yüklemeye nezaret görevi bulunması nedeniyle bir müterafik kusurundan söz edilebileceği görüşünü benimsemiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2014/275, K. 2014/2172; E.2014/4075, K.11967; E. 2014/5885, K. 2014/12180)
Dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerde; hasar gören traktörlerin sabitlenmediği anlaşılmıştır. Davalı taraf, sözlü olarak traktörlerin sabitlenmesini talep ettiğini ileri sürse de, bu konuda taşıma senedine herhangi bir çekince koymadığı veya gönderenden tüm sorumluluğu kabul ettiğine ilişkin yazılı bir belge almadığı anlaşılmıştır.
Diğer taraftan Davalı sürücü … ’ın sevk ve idaresindeki aracı ile seyir sırasında yola gereken dikkatini vermemesi, hızını kullandığı aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmaması, sevk ve idare hatasıyla aracının direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu trafik kazasının meydana gelmesine sebep olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar dava dosyasında yer alan eksper raporunda hasar gören traktörler sabitlense dahi hasarın yine de meydana geleceği görüşü ileri sürülse de, kaza yapan aracın yaklaşık 70 metre sürüklenmiş olmasına karşın devrilmemesi, 3 adet traktörün dorse üzerinden yere düşmüş oldukları göz önüne alındığında, traktörlerin sabitlenmemesinin de hasarın oluşmasında etkisinin olduğu görüşüne varıldığından, gönderen ve taşıyıcının müterafik sorumluluğu bulunduğu, hasarın meydana gelmesinde traktörleri sabitlemeyen gönderici dava dışı … A.Ş. firmasının %10 oranında, %90 oranında taşıyıcının katkısının bulunduğu kanaatine varılması doğrudur
BU DURUMDA
hasarın meydana gelmesinde traktörleri sabitlemeyen gönderici dava dışı … A.Ş. firmasının %10 oranında, taşıyıcının ise %90 oranında katkısının bulunduğu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 880. maddesi gereği, tazminatta esas alınacak değerin; eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki hasarsız değeri ile hasarlı değeri arasındaki fark olarak hesaplanması gerektiği, bilirkişi kurulunca tazminata esas alınacak değerin; 165.615,97 TL, vinç hizmeti, nakliye bedeli ve muafiyet tenzilinin yapılması akabinde tazmin tutarının 168.315,97 TL olarak hesaplandığı, (3 adet traktörün onarım bedelinin olay tarihi itibarıyla 262.551,18 TL olduğu, onarım bedellerinin traktörlerin piyasa değerlerini aşmasıyla onarımın ekonomik ve pert-total olduğu, 3 adet traktörün rayiç değerlerinin 260.615,97 TL, sovtaj değerlerinin 95.000,00 TL olduğu) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 882. maddesinde taşıyıcının sorumluluğunun sınırlandırılmasına yönelik hükümlerin, yine aynı kanunun 886. maddesinde ise; sorumluluğu sınırlama hakkının kaybına ilişkin hükümlerin yer aldığı, …’ın sevk ve idaresindeki aracı ile seyir sırasında yola gereken dikkatini vermemesi, hızını kullandığı aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmaması sonucu sevk ve idare hatasıyla aracının direksiyon hakimiyetini kaybetmesinin. TTK’nun 886. maddesinde yer alan; “Zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879 uncu maddede belirtilen kişiler, bu Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz” hükmü kapsamında değerlendirilmesinin gerektiği görüşüne varıldığından, taşıyıcının TTK’nun 882. maddesi kapsamındaki sorumluluğun sınırlandırılmasından faydalanamayacağı, Bu kapsamda 168.315,97 TL olarak hesaplanan tazmin tutarının; % 10’u olan 16.831,59 TL tutarındaki kısmının dava dışı … A.Ş. firmasının, %90’nı olan 151.484,38 TL tutarındaki kısmının taşıyıcının sorumluluğunda olduğu, sonuç ve kanaatine ulaşılarak karar verilmesi doğru olup itirazlar yersizdir
Bu halde, Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
1-Davacı tarafça alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
2-Davalı … tarafından alınması gereken 10.347,87 TL harçtan peşin alınan 2.586,98 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.760,89 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 07/06/2023

… … …. …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.