Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/65 E. 2023/764 K. 18.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (… )
ÜYE : … (… )
ÜYE : … (… )
KATİP : … (… )

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ :Av. …
DAVALI :1- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- …
VASİ : …
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 18/04/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 18/04/2023

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; … tarihinde müvekkili … ‘ in sevk ve idaresindeki … plakalı araç … İli , … İlçesinde seyir halinde iken , … adına kayıtlı ve idaresindeki davalı sigorta şirketine … poliçe numarasıyla sigortalı bulunan … plakalı aracın kontrolsüz bir şekilde ve trafik kurallarına riayet etmeden, müvekkilinin aracının arka kısmına çarpması sonucunda maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, müvekkilinin herhangi bir kusuru olmayıp diğer sürücü …’in tam kusurlu olduğunu, 23.03.2021 tarihli ekspertiz raporuna göre müvekkiline ait … plakalı aracında kazaya bağlı olarak arka tampon ve aksamlarımda toplamda 25.421,02 TL tutarında parça değişimi, 1.485,84 TL diğer masraflar ve 5.223,92 TL tutarında işçilik ücreti ile birlikte toplamda 32.130,79 TL tutarında hasra kaydı oluştuğunu, kazaya karışan … plakalı aracın … poliçe numaralı trafik sigortası ile davalı …. tarafından sigortalandığını, zararın tazmini için davalı sigorta şirketine 30.03.2021 tarihinde yazılı dilekçe ile başvuru yapıldığını, davalı sigorta şirketinin 09.04.2021 tarihinde 2.151,00 TL ödendiğini, ancak araçtaki değer kaybının bu ödemenin çok üzerinde olduğunu, arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını belirterek; davanın kabulü ile fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla, … p.s.lı aracın trafik kaydına ve davalı araç sürücüsü ve işleteni …’in tüm taşınır ve taşınmazlarına kararın kesinleşmesine kadar cebri icra yoluyla satışı ve 3. Şahıslara devri engelleyici nitelikte “ihtiyati tedbir” şerhi konulmasına, … plakalı araçta meydana gelen değer kaybı için 1.000,00 TL olmak üzere toplamda 1.000,00 TL maddi tazminat tutarının davalı sürücü işleten yönünden olay tarihinden, sigorta şirketi yönünden sigorta limitleri aşılmamak üzere temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 24/09/2022 tarihli dilekçesi ile açmış olduğu davayı toplamda 30.000 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davacı tarafça müvekkili sigorta şirketine yapılan başvurunun tam ve eksiksiz olarak yapılmasının gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin, Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. Maddesi ve Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası (ZMMS) uyarınca, sigortalısının kusuru ile 3. şahıslara verdiği zararı poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tazmin etmekle mükellef olduğunu, kusur oranlarının tespiti için hem Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinden hem de Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyetinden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmasının gerektiğini, araçta meydana geldiği iddia olunan hasarların kazanın oluş şekli ile uyumlu olup olmadığının tespitinin gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle beraber, bir an için söz konusu huzurda görülen davanın haklı olduğu varsayılsa bile müvekkili şirketin faizden sorumluluğunun sınırlı olduğunu belirterek; haksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davaya konu trafik kazasının oluşmasında davalı sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, kaza neticesinde davacıya ait araçta 30.000,00 TL tutarında değer kaybı oluştuğu, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin mahsubundan sonra davacının talep edebileceği bakiye değer kaybı tazminatı tutarının 27.849,00 TL olduğu, sigorta şirketinin bakiye poliçe limitinin ise 8.718,23 TL olması nedeniyle bakiye değer kaybı zararının 8.718,23 TL2lik kısmından sorumlu olduğu sonucuna varıldığından davanın kısmen kabulüne dair;
DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 27.849,00 TL değer kaybı tazminatının, davalı ….’nin sorumluluğu bakiye poliçe limiti olan 8.718,23 TL ile sınırlı olmak üzere, davalı …. yönünden temerrüt tarihi olan 14/04/2021 tarihinden itibaren, davalı … yönünden ise kaza tarihi olan 17/02/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacının dava konusu yaptıkları taleplerine ilişkin olarak dava açmadan önce 2918 sayılı kanunun 97. ve 99. Maddesi gereğince müvekkil şirkete yasaya uygun olarak başvuruda bulunmadığını, davacının dava şartı niteliğinde olan bu başvuruyu yapmamaları nedeniyle davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddi gerekirken aksi yöndeki yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, dosya kapsamındaki kusur raporuna ayrıntılı itirazları giderilmeksizin alınan hesap raporu ve bu doğrultuda yapılan ıslah neticesinde kurulan hükmün de hatalı olduğunu, Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden seçilecek kusur konusunda uzman bir bilirkişi ve ayrıca Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi marifetiyle kusur durumu tespitinin yapılmasının hukuki bir zorunluluk olduğunu, 27.12.2021 tarihli kök bilirkişi raporunda davacının değer kaybı talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğu açıkça ortaya konduğunu, raporun bu açık değerlendirmesine rağmen yerel mahkemece davacı lehine değer kaybı tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının ıslahına ve hükme esas alınan raporda yer alan 30.000,00 TL tutarındaki değer kaybı hesaplamasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, dosya kapsamında daha önce müvekkil şirket tarafından davacıya 2.151,00 TL değer kaybı ödemesi ve yine … ‘ye 32.130,79 TL olmak üzere toplam 34.281,79 TL ödeme yapıldığını, kaza tarihi itibariyle sigorta poliçesi maddi teminat limiti 41.000,00 TL olup kabul anlamına gelmemek kaydıyla yapılan bu ödemelerin teminat limitinden düşüldüğünde hesaplanan değer kaybı miktarının poliçe teminat limitini aştığının açıkça ortada olduğunu, tüm bu nedenlerle tehiri icra taleplerinin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan mahkeme ilamının kaldırılarak beyanları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Mahkemece verilen karar, davalı sigorta tarafından istinaf edilmiştir. Dava, trafik kazası nedeniyle değer kaybı talebine ilişkindir.
-Davalı sigortaya davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmadığı istinafı;
2918 sayılı KTK’nın 97.maddesinde, 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik neticesinde, 97.maddenin eski metninde, zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında ön görülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi, dava açabilme hakkı mevcut iken 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik sonucunda madde hükmü “Zarar görenin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 Sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir” denilmiştir.
Yukarıda maddede yapılan değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMMS sigortacısına karşı artık doğrudan dava açamayacaklardır. Öncelikle sigortacıya tazminatın ödenmesi için genel şartlarda belirtilen belgeler ile yazılı olarak başvuracaklar ve yazılı başvurudan itibaren 15 gün içinde kendilerine cevap verilmez ya da verilen cevap hak sahibinin talebini karşılamaz ise, hak sahibi tazminat için dava açabileceği gibi tahkime de başvurabileceklerdir. Bu hali ile trafik kazaları nedeniyle zarara uğrayanlar sigortaya davadan açmadan önce mutlaka sigortacıya yazılı başvuruda bulunmak zorundadırlar. Dava açabilmeleri için yazılı başvurudan itibaren 15 günlük sürenin dolmuş olması gerekmektedir. Bu sebeplerle davadan önce yazılı başvuruda bulunmak ve başvurudan itibaren 15 günlük sürenin geçmesi ZMMS sigortacısına tazminat davası açılmasının ön şartıdır. Bu husus anılan maddenin değişiklik gerekçesinde vurgulanmıştır.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarının düzenlendiği 114.maddesinin 2.fıkrasındaki düzenlemeye göre “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır”.
HMK 115. maddenin 1.fıkrasında ise, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” denilmiş,
2.fıkrada ise, “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” düzenlemesi mevcut olup
6407 sayılı Kanunla değişik 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği, sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği düzenlenmiştir.
Davacının başvuru dilekçesinde eklenmesi gereken belgeleri ekleyerek başvuru yaptığı, hatta hasar ve değer kaybına ilişkin kısmi ödeme aldığı da sabit olduğundan ve bu itibarla davadan önce başvuru yapıldığı anlaşıldığından, buna yönelik istinaf itirazları yerinde değildir.
-İbraname ve ödemeye ilişkin;
2918 sayılı KTK’nun 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre, hak düşürücü süre olup mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir.
Somut olayda; davalı sigorta şirketi tarafından davacı tarafça imzalanmış 18/02/2021 tarihli kayıtsız şartsız ibraname düzenlenmiş olup, bu ibraname tarihinden itibaren iki yıllık hak düşürücü süre içinde eldeki dava açılmış bulunduğundan, yapılan ödemenin alınacak hasar bilirkişi raporu ile kaza tarihi itibariyle yetersiz olduğu anlaşılması halinde, ödeme tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle alacaktan mahsup edilmek suretiyle varsa bakiye tazminat miktarının belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
– Davalı sigortanın kusura yönelik itirazında;
Türk Borçlar Kanunun 49.maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”, yine aynı kanunun 50.maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir.
Karayolları Trafik Kanunun 86/1 maddesinde, “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur” denilmektedir.
Birbirini teyit eden kazanın taraflarınca düzenlenmiş maddi hasarlı kaza tespit tutanağı ile mahkemece alınan ve hükme esas alınan kusur raporuna göre, davalı tarafın tamamen kusurlu olup, buna göre tüm dosya kapsamındaki delillere göre benimsenen kusur oranlarının oluşa ve delillere uygun görüldüğünden, bu sebeple kabul edilen kusur oranının belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalının buna yönelik itirazlarının reddine karar verilmiştir.
-Araç değer kaybına ilişkin itirazın incelenmesinde :
Davaya konu olan olayda davacıya ait araç hasara uğramıştır. Bu durumda sözü edilen aracın onarıldıktan sonra mübadele ( rayiç ) değerinin olaydan önceki mübadele değerinden az olacağının kabulü gerekir. Çünkü tamamen onarılmış olsa bile bu araba tahribatın izlerini taşımaktadır. Onarılmış durumdaki değeri, ne kadar iyi onarılmış olursa olsun kural olarak aynı nitelikteki hiç hasara uğramayan araç değerinden düşüktür ve bu da cari değerinden kaybettirmektedir.
Somut dosyamızda;Yargıtay uygulamaları doğrultusunda uzman bilirkişi tarafından aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, davacı tarafın iddiaları, davalının savunmaları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybının zararının belirlenmesi(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 14/06/2017 tarih ve 2016/13290 E., 2017/6752 K sayılı kararı) yapılarak, davalı gerçek kişinin istinafının bulunmaması nedeniyle davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hak korunmak suretiyle davalı tarafın sorumluluğu belirlenmesi gerektiğinden, bu minvalde alınan hükme dayanak raporun hasara ilişkin kısmının bu şartları taşımadığı, zira kusur ve hasar bilirkişi kök raporunda davaya konu aracın “kaza öncesi temiz bir araç olduğu” belirtilmiş iken, bilirkişinin kök raporunda “Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’nden gelen yazı cevabına göre aracın 01/07/2017 hasar tarihli tramer kaydının olduğunun anlaşıldığı, ilgili kaza tutanağından davaya konu otomobilin yine arka kısımlarından hasarlanmış olduğunun anlaşıldığı, değer kaybı hesaplamalarında daha önceki hasarlı parçaların etkili olduğu” şeklinde belirtme yapıldığı, bu itibarla asıl ve ek raporda daha önce kazanın bulunup bulunmaması ve bunun değer kaybındaki etkisi konusunda çelişki ortaya çıktığı halde bu çelişkinin giderilmeden ve ayrıca davadan önce yapılan değer kaybı ödemesinin de yasal faiz işletilmek suretiyle varsa değer kaybı alacağından mahsubunun yapılmadan karar verilmesi hatalı ve isabetsiz olup, davalının buna yönelik itirazının kabulü ile kararın kaldırılarak gönderilmesi gerekmiştir.

Yukarıda açıklanan gerekçelerle davalı … vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK.nın 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı … tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harcının talep halinde bu davalıya iadesine,
4-İstinaf eden davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan masrafların ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
7-Konya … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına davalı … tarafından sunulan; … numaralı, … TL bedelli teminat mektubunun İİK 36/5 maddesi gereğince talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK m.353 uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/04/2023

Başkan …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Katip …
e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.