Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/618 E. 2023/836 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – … …
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 27/04/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 28/04/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin … ilçesinde öğrenci yurdu işlettiğini, yurdun ısınması için davalıdan aldığı kömürler için davalıya 13/04/2009 ve 07/07/2009 vadeli iki adet çek verdiğini çeklerin vadesinde ödenmesi davalı tarafından müvekkili aleyhine ihtiyat-i haciz kararı alınarak Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, müvekkili tarafından takip sonrasında davalıya toplamda 18.905,00 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemeler ile tüm dosya borcunun bitmesine rağmen davalı tarafından icra işlemlerine devam edilerek müvekkiline ait yurtta bulunan ve yurdun işletilebilmesi için hayati önem taşıyan malların haczedilip yediemine teslim edildiğini, yapılan haciz işlemlerinin müvekkiline zarar vermek kastıyla yapıldığını, Konya … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas, … karar sayılı 17/03/2015 kesinleşme tarihli kararı ile müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini, haczedilerek yediemin deposuna kaldırılan malların 4 yıl boyunca kaldığını ve haciz tutanağından değerlerinin 11.000,00 TL olarak belirlendiğini, bu nedenle fazlaya dair haklı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 12.000,00 TL maddi tazminat ile bu olaylardan sonra müvekkilinin manevi yönden de büyük zarar gördüğünü bu nedenle 30.000,00 TL manevi tazminatın da davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 17/09/2018 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; maddi tazminata ilişkin 12.000,00 TL olan taleplerini 18.200,00 TL’si haksız olarak muhafaza altına alınan menkul malların bedeli, 25.557,52TL’si mahrum altına alınan malların kar bedeli olmak üzere 31.757,52 TL arttırarak toplam 43.757,52 TL maddi tazminatın davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davacının yıllar önce kendisinden vadeli kömür aldığını ve karşılığında verilen çek ve senetlerin ödenmemesi üzerine takip başlatıldığını, takip sırasında davacı tarafından borçlu olmadığı yönünde dava açıldığını, kendisine ait olmayan ve kesinlikle almadığı ve imzasının kendisine ait olmadığı 10.000,00 TL bedelli bir ibraname olduğunu hatırlamadığını, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Davacının … ilçesinde … Kız ve Erkek Öğrenci Yurdu ismindeki işletmeyi işlettiği, davalı tarafından davacı aleyhine Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ödenmediği ileri sürelen çeklerin tahsili amacıyla takip başlatıldığı, takibin kesinleşmesi üzerine davalının davacıya ait yurtta haciz işlemi yaptırdığı ve haczedilen malların yediemin deposuna kaldırıldığı, Konya … Asliye Hukuk Mahkemesine açılan Menfi Tespit davasında mahkemenin … Esas … Karar sayılı 17/03/2015 kesinleşme tarihli kararı ile takibe konu edilen senetlere ilişkin düzenlenen ödeme belgeleri ve bu ödeme belgelerindeki imzaların alacaklıya ait olduğuna ilişkin davacı alacaklıya yapılan yemin teklifinin eda edilmemesi gözetilerek davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Bu itibarla yapılan ödemeye rağmen davacı aleyhinde kesinleşen mahkeme kararı ile tespit edildiği üzere haksız olarak icra takibi yapıldığı ve takip sırasında yine haksız olarak davacıya ait işletmede işletmenin faaliyetine engel olacak düzeyde haciz işlemi yapılarak işletme mallarının yediemin deposuna kaldırıldığı ve kaldırılan malların kullanılamaz hale geldiği anlaşıldığından davacının maddi tazminat taleplerinin haklı olduğu kanısına varılmıştır.
Davacının mahrum kaldığı kar bedeline ilişkin talebine yönelik yapılan incelemede; Dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından davalı tarafından yapılan menkul haczi sonrasında yurdun işletilmesine devam edilmediği anlaşılmış ve davacının mahrum kaldığı karın hesaplanması için davacının defterleri incelenmiş olayın oluşuna uygun olan ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre davacının 25.557,52 TL mahrum kalınan kar bedeli talebi yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacının muhafaza altına alınan eşyalarının bedeli talebi yönünden yapılan incelemede ise; davalı tarafından yapılan haksız haciz neticesinde davacının eşyalarının yediemin deposunda 4 yıl kaldığı ve eşyaların kullanılmaz hale geldiği anlaşılmış, haciz memurlarınca haczedilen malların bedelinin 11.120,00 TL olarak belirlendiği, belirlenen miktara davacı tarafından itiraz edilmediği bu nedenle haczedilen eşyaların bedelinin kesinleştiği anlaşıldığından davacının bu talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacının haksız hacizden dolayı manevi tazminat talebi yönünden yapılan incelemede ise; davalı tarafından haksız olarak başlatılan icra takibi sırasında yine haksız olarak yapılan haciz işlemi sırasında haciz tutanağında görüldüğü üzere davacının işlettiği öğrenci yurdunda halen kalmakta olan öğrencilerin bulunduğu, işletmeye özgülenen malların kaldırılması nedeniyle öğrencilerin yurttan ayrıldıkları, işletmenin müşteri portföyünün üniversite öğrenci olması nedeniyle haksız haciz nedeniyle davacının müşteri portföyününde kısa zamanda olumsuz intibah uyandırıldığı bu nedenle davacının manevi değerlerine dahil bulunan ticari itibarının sarsıldığı ve zedelendiği, bu itibarla tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilerek davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.
DAVANIN KISMEN KABULÜ ile;
25.557,52 TL mahrum kalınan kar bedelinin 27.05.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
11.120,00 TL muhafaza altına alınan eşyalarının bedelinin 27.05.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
5.000,00 TL manevi tazminatın 27.05.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Konya … Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen ve daha sonrasında görevsizlik kararı verilen dava dosyasından sonra Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinde yapılan yargılamanın usul ve yasalara aykırı gerçekleştirildiğini, görevsiz mahkeme tarafından yapılan usuli işlemlerin tamamının geçersiz olduğunu, mahkemece delillerin yeniden toplanması, taraflara verilen usuli sürelerin yeniden hatırlatılması ve mahkeme görev alanına ilişkin daha detaylı bir inceleme yapılması gerektiğini, görevli ticaret mahkemesinin yeni bir bilirkişi incelemesi dahi yapmadığını, görevsiz mahkemece hazırlatılan bilirkişi raporu ile sonuca vardığını, davacı taraf adına hükmedilen maddi ve manevi zarar taleplerinin yerinde olmadığını, söz konusu maddi hesaplamaların Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevlendirilen bilirkişi heyeti tarafından yapıldığını, öncelikle bu raporların yenilenmesi ve güncellenmesi gerektiğini, davacı taraf adına hükmedilen 5.000 TL manevi tazminat miktarının da son derece yüksek olduğunu, müvekkilinin müflis olup şu an cezaevinde olduğunu, hiçbir ekonomik gelir kaynağı olmadığını, mahkemece verilen ara kararlar ve duruşma zabıtlarının müvekkiline usulüne uygun tebliğ edilmediğini, müvekkilinin görevsizlik kararı sonrasında yapılan yargılamadan hiçbir şekilde haberdar olmadığını, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkeme tarafından verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, haksız haciz nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan Kanun maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gereklidir.
1-Rapora itirazın incelenmesinde:
Görevsiz mahkeme tarafından yapılan usuli işlemler görevli mahkemeyi bağlamaz ve tekrarlanması gerekse de, mahkeme, görevsiz mahkemede yapılan işlemleri, özellikle tespit etmiş olduğu delilleri, bunların tekrarlanması için bir neden yoksa kararına esas alabilir… Bu nedenle, görevli veya yetkili mahkeme, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırabilir. Özellikle, görevsiz ve yetkisiz mahkemedeki bilirkişi raporuna itiraz edilir ve görevli ve yetkili mahkemede bu raporu yetersiz bulursa, yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabilir. Fakat, görevsiz veya yetkisiz mahkemede yaptırılan bilirkişi incelemesinin, görevli veya yetkili mahkemede tekrarlanması için bir sebep yoksa, mesela taraflar rapora itiraz etmemişler ve mahkemede raporu yeterli bulursa, görevli veya yetkili mahkeme, görevsiz ve yetkisiz mahkemedeki bilirkişi raporu ile yetinebilir. (Prof.Dr.Baki Kuru, İstinaf Sistemine göre yazılmış, Medeni Usul Hukuku, sayfa 63.,315 ).
Görevsiz mahkemece uyuşmazlık konusunda bilirkişi raporu alınmıştır.
Söz konusu raporların görevsiz mahkeme tarafından alınması bu raporlara dayanılarak karar verilemeyeceği anlamına gelmez ise de bunun için rapora yönelik itirazların bulunmaması yahut mahkemece raporun yeterli görülmesi gerekir.
Somut olayda davalı tarafından raporlara itiraz edilmemiş olup bu rapora göre karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından itirazın reddi gerekmiştir.
2-Usulsüz tebligat itirazını incelenmesinde:
Davalı taraf bilinen adresine tebligat yapılması gerektiği itirazında bulunmuş ise de görevsiz mahkemede yapılan tebligatların mernis adresine yapıldığı gerekçeli kararında mernis adresine tebliğ edildiği görevsiz mahkemede davalı istinaf talebinde tebligat usulsüzlüğü itirazında bulunmadığı görevli mahkemece de mernis adresine tebligatların yapıldığı anlaşılmakla itirazın reddi gerekmiştir.
3-Manevi tazminat miktarına ilişkin itirazın incelenmesinde:
Haksız haciz/ihtiyati tedbir nedeniyle “manevi tazminata” hükmedilebilmesi için davalının haksız tedbir/hacizde kötü niyetinin ve ağır kusurunun varlığı gereklidir. (Bkz. Manevi tazminat şartlarına dair YARGITAY 4. Hukuk Dairesi 2021/706 ESAS, 2021/3102 KARAR; aynı daire 2016/3332 Esas, 2018/1914 Karar sayılı ilamları)
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun (hak ve nasfetle) karar vereceği Medeni Yasa’nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Yukarıda anlatılan yasal düzenlemeler, ilkeler ve somut olay karşısında, kötü niyet ve ağır kusur şartlarının olayda bulunması, anılan dava nedeniyle davacının malları uzun süreli olarak haciz konulduğu taraflar arasında ihtilaf konusu da olmadığından, haksız hacze maruz kalması nedeni ile tüm delillere ve oluşa göre davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığının kabulü ile manevi tazminata hükmedilmesi yerinde olup itirazın reddi gerekmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 2.846,99 TL harçtan peşin alınan 711,75‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 2.135,24 TL harç giderinin davalı …’dan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 28/04/2023


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.