Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/551 E. 2023/867 K. 02.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 02/05/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 02/05/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 04/05/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Davalının maliki bulunduğu ve sürücüsü tespit edilemeyen … plakalı aracın 23.04.2019 tarihinde karıştığı trafik kazası sonucunda zarar gören 3. Kişilere ZMMS poliçesi kapsamında ödenen tazminatın Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Trafik Sigortası Genel Şartları B.4.f maddesi uyarınca, olay yeri terk nedeniyle davalı sigortalıya rücu etmek amacıyla Akşehir İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlunun iş bu takibe haksız ve hukuki mesnetten yoksun olarak itiraz etmesi neticesinde takip, borçlu yönünden durmuş olup, tebliğ edilmeyen itiraz dilekçesi ve durma kararına UYAP üzerinden yapılan inceleme sonucunda ulaşılmış olup borçlunun iş bu takibe haksız ve mesnetsiz itiraz etmesi üzerine icra takibi durduğunu, davalı adına tescilli … plakalı araç, müvekkil sigorta şirketi nezdinde, 08.08.2018 – 08.08.2019 tarihleri arasında geçerli … numaralı KTK ZMMS Poliçesi ile sigortalı olduğunu, sürücüsü tespit edilemeyen … plakalı araç 23.04.2019 tarihinde İstasyon Bulvarı üzerinde seyir halindeyken aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun sağ kısmında nizami şekilde park halinde bulunan … plakalı aracın arka kısmına çarpması sonucu her iki aracın da savrularak elektrik dağıtım panosuna çarparak durmaları neticesinde yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, … plakalı aracın sürücüsünün kaza sonra aracı bırakarak olay yerini terk ettiği yetkili polis memurlarınca hazırlanan Kaza Tespit Tutanağı ile sabit hale geldiğini, … plakalı sürücüsü belirlenemeyen aracın sebebiyet verdiği maddi hasarlı yaralanmalı trafik kazası neticesinde müvekkili şirket tarafından 27.12.2019 tarihinde 27.900,00-TL ödeme yapıldığını, olay yerini terk eden sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu ve müvekkili sigorta şirketinin rücu hakkının sabit olduğu her türlü izahtan vareste olduğunu, faiz başlangıç tarihi ödeme tarihi olan 27.12.2019 olup faiz türü ise yasal faiz olacağını beyanla; Haklı davalarının kabulü ile; davalının Akşehir İcra Müdürlüğü … E. sayılı takibine haksız itirazının iptaline dava dışı zarar gören 3. kişiye ödenen 27.900,00-TL ile 27.12.2019 tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faizi 2.118,87-TL olmak üzere toplamda 30.018,87-TL üzerinden takibin devamına, davalının % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine; yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle; Davacı tarafından başlatılan icra takibi haksız olduğunu ve taraflarınca icra takibine itiraz edildiğini, davacının açtığı işbu dava icra takibinin haksız olması nedeniyle hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, meydana gelen kazadan dolayı müvekkilinin kusurlu olduğuna dair kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadığını, bir ceza dosyası olmadığını, olay yerinden düzenlenen kesinleşmemiş bir olay yeri tespit tutanağına dayanarak müvekkilinin sorumlu olması mümkün olmadığını, müvekkilinin meydana gelen kazadan, zarardan sorumlu olması için kesinleşmiş bir kusurunun bulunması gerektiğini, meydana gelen olayda kaza yapan araç sürücüsünün kaçtığı beyan edildiğini ancak bu iddia gerçek olmadığını, kazaya karışan sürücü tanık beyanları ile ispatlanacağını, davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Çözümlenmesi gereken sorun ZMMS poliçesi bulunan dava konusu araç bakımından meydana gelen iş bu trafik kazası neticesinde olay mahallinin terk edilmesinin tek başına poliçeyi teminat kapsamından çıkarıp çıkarmadığına ilişkindir.
Sigorta hukukunda asıl olan, sigorta poliçesi kapsamında kalan rizikonun gerçekleşmesi halinde zararın sigortacı tarafından karşılanmasıdır. Ancak bazı durumlara ilişkin kanuna veya poliçe genel şartlarına hükümler konularak, zarar teminat dışına çıkarılabilmektedir. ZMMS genel şartlarının B.4 maddesinde de teminat harici olan hususlar düzenlenmiş olup, bunlardan bir tanesi de kazadan sonra olay yerinin terk edilmesidir.
Buna göre, “bedeni hasar”a neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde sigorta şirketinin zarar gören 3. kişilere ödediği tazminatı sigortalısına rücu hakkı bulunmaktadır.
Bedeni hasara neden olan bir trafik kazası sonucu sigortalı araç sürücüsü olay yerini terk etmişse olay yerini terk sebebinin tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu bir hal sebebine dayanması gerektiği aşikardır.
ZMMS genel şartları B.4/f bendi kapsamında sigorta şirketinin sigortalısına rücu hakkının doğumu için iki sebebin bir arada bulunması gerekmektedir.
a)- Bunlardan ilki meydana gelen trafik kaza sonucunda “bedeni hasar”ın doğmasıdır. Poliçe genel şartlarında maddenin kapsamı “bedeni hasar ile” sınırlandırılmış olup, düzenleyici, yalnızca maddi hasar meydana gelen kazaları özellikle rücu kapsamına almamıştır. Kural, riskin gerçekleşmesi halinde zararın karşılanması olduğundan ve teminat dışı olan durumlar istisna olduğundan, maddi hasarlı trafik kazalarında, sigortalı sürücüsü tarafından olay yerinin terkinin genişletici yorumla rücu kapsamına alınması mümkün değildir.
Somut olayda ise bedeni hasar meydana gelmiştir. Kaza tarihinde tutulan Ölümlü / Yaralamalı Trafik Kaza Tespit Tutanağı incelendiğinde yolcu …’ ın yaralandığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla rücu için aranılan birinci sebep gerçekleşmiştir.
b)-Rücu için gerekli olan ikinci sebep ise, sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk sebebinin ZMMS genel şartları B.4/f bendi kapsamında “tedavi” veya “yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme”, “can güvenliği nedeniyle uzaklaşma” gibi zorunlu hallerden birine dayanması gerekmektedir.
Somut olayda; sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk sebebinin ZMMS genel şartları B.4/f bendi kapsamında “tedavi” veya “yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme”, “can güvenliği nedeniyle uzaklaşma” gibi zorunlu hallerden olmadığı toplana delil ve belgelerden anlaşılmıştır. Hattı zatında bu amaçlarla terk edildiği de davalı tarafça ileri sürülmemiştir. Bu halde B.4.f maddesi gereği rücu imkanı olduğu açıktır.
Mahkememizce yapılan incelemede; yukarıda belirtilen Sigorta Genel Şartlarından Sigortanın, sigortalıya rücu hakkı ” B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortanın Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinde düzenlenmiş f bendindeki “Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,” şartın gerçekleştiği kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacı vekili icra inkar tazminatı talep etmiş ise de; itirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).

Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece hükmedilen asıl alacak miktarı kusur ve hesap incelemesi ve yargılama ile belli olduğundan icra inkar koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebi uygun görülmemiştir.
Bu nedenle tüm dosya kapsamı ile; Davacının davalı aleyhine açtığı itirazın iptali davasının kabulü ile; dosyaya konu Akşehir İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki İtirazın İptali ile takibin 27.900,53 TL asıl alacak ve 2.118,87 TL işlemiş faiz olmak üzere TOPLAM: 30.018,87 TL’ nin takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yasal faiz (Adi Kanuni Faiz) üzerinden devamına, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” şeklinde -Davacının davalı aleyhine açtığı itirazın iptali davasının kabulü ile; dosyaya konu Akşehir İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki itirazın iptali ile takibin 27.900,53 TL asıl alacak ve 2.118,87 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam: 30.018,87 TL’ nin takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yasal faiz (Adi Kanuni Faiz) üzerinden devamına, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin Reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin aracın işletmecisi gibi bir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkiline kazaya sebep olan diğer davalı sebebiyle de bir kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını, hazırlanan bilirkişi raporunda müvekkiline hiçbir kusurun atfedilmediğini, sözleşme şartlarına uygun şekilde diğer davalıya tesliminin gerçekleştirilmediğini, müvekkiline kusur atfının söz konusu olmadığını, sözleşme gereğince de müteselsil sorumluluğun bertaraf edildiğini, hesap raporunda aracın kazadan hemen sonra yapıldığına ve meydana gelen hasarın tamamıyla kazadan olduğuna ilişkin bir tespitin söz konusu olmadığını, rakamların fahiş olarak hesaplandığını, yerel mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini, dosya kapsamında delillerin ve iddiaların değerlendirilmediğini ve red gerekçelerinin belirtilmediğini, mahallinde keşif yapılmadan ve tanıkların dinlenmeden verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Rücü şartlarına ilişkin istinaf
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; Akşehir İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyada ” … plakalı aracın kusuru nedeniyle … plakalı araç için yapılan ödemenin Trafik Sigortası Genel Şartları B 4 F gereği sürücünün olay yerini terketmesi sebebiyle rücüen tahsili” için başlatılan takipte, takibe itirazın haklı olup olmadığı anlaşılmıştır.
Sigorta Genel Şartlarından Sigortanın, sigortalıya rücu hakkı ” B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortanın Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinde düzenlenmiş, ilgili madde “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigortalıya rücu edebilir.
Sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilir:
a) Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,
b) Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş ise,
c) Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,
ç) Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise,
d) Sigortalının rizikonun gerçekleşmesi halinde bu genel şartların B.1. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa,
e) Tazminatı gerektiren olayın aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda olması halinde, çalınma veya gasp edilme olayında sigortalının kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğu tespit edilirse,
f) Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,
Sigortacı rücu sebeplerine dayanarak tazminat sürecini geciktiremez ve bu sebeplere dayalı bilgi ve belgeyi hak sahibinden talep edemez.” denilerek, sigortacının sigortalıya rücu edebileceği durumlar belirlenmiştir. İlgili maddede sayılan rücu sebepleri birbirinden bağımsız sebepler olup, rücu sebeplerinden birinin bulunması halinde sigorta şirketi yapılan hasar ödemesinin rücuen tazminini sigortalısından talep edebilir.
Çözümlenmesi gereken sorun ZMMS poliçesi bulunan dava konusu araç bakımından meydana gelen iş bu trafik kazası neticesinde olay mahallinin terk edilmesinin tek başına poliçeyi teminat kapsamından çıkarıp çıkarmadığına ilişkindir.
Sigorta hukukunda asıl olan, sigorta poliçesi kapsamında kalan rizikonun gerçekleşmesi halinde zararın sigortacı tarafından karşılanmasıdır. Ancak bazı durumlara ilişkin kanuna veya poliçe genel şartlarına hükümler konularak, zarar teminat dışına çıkarılabilmektedir. ZMMS genel şartlarının B.4 maddesinde de teminat harici olan hususlar düzenlenmiş olup, bunlardan bir tanesi de kazadan sonra olay yerinin terk edilmesidir.
Buna göre, “bedeni hasar”a neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde sigorta şirketinin zarar gören 3. kişilere ödediği tazminatı sigortalısına rücu hakkı bulunmaktadır.
Bedeni hasara neden olan bir trafik kazası sonucu sigortalı araç sürücüsü olay yerini terk etmişse olay yerini terk sebebinin tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu bir hal sebebine dayanması gerektiği aşikardır.
ZMMS genel şartları B.4/f bendi kapsamında sigorta şirketinin sigortalısına rücu hakkının doğumu için iki sebebin bir arada bulunması gerekmektedir.
a)- Bunlardan ilki meydana gelen trafik kaza sonucunda “bedeni hasar”ın doğmasıdır. Poliçe genel şartlarında maddenin kapsamı “bedeni hasar ile” sınırlandırılmış olup, düzenleyici, yalnızca maddi hasar meydana gelen kazaları özellikle rücu kapsamına almamıştır. Kural, riskin gerçekleşmesi halinde zararın karşılanması olduğundan ve teminat dışı olan durumlar istisna olduğundan, maddi hasarlı trafik kazalarında, sigortalı sürücüsü tarafından olay yerinin terkinin genişletici yorumla rücu kapsamına alınması mümkün değildir.
Somut olayda ise bedeni hasar meydana gelmiştir. Kaza tarihinde tutulan Ölümlü / Yaralamalı Trafik Kaza Tespit Tutanağı incelendiğinde yolcu …’ ın yaralandığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla rücu için aranılan birinci sebep gerçekleşmiştir.
b)-Rücu için gerekli olan ikinci sebep ise, sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk sebebinin ZMMS genel şartları B.4/f bendi kapsamında “tedavi” veya “yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme”, “can güvenliği nedeniyle uzaklaşma” gibi zorunlu hallerden birine dayanması gerekmektedir.
Somut olayda; sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk sebebinin ZMMS genel şartları B.4/f bendi kapsamında “tedavi” veya “yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme”, “can güvenliği nedeniyle uzaklaşma” gibi zorunlu hallerden olmadığı toplana delil ve belgelerden anlaşılmıştır. Hattı zatında bu amaçlarla terk edildiği de davalı tarafça ileri sürülmemiştir. Bu halde B.4.f maddesi gereği rücu imkanı olduğu açıktır.
Mahkememizce yapılan incelemede; yukarıda belirtilen Sigorta Genel Şartlarından Sigortanın, sigortalıya rücu hakkı ” B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortanın Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinde düzenlenmiş f bendindeki “Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,” şartın gerçekleştiği kanaatine varılmıştır.
Keza kaza tespit tutanağında
Bu kazada sürücü, yaralıyı ve aracı bırakıp kaçtığı…” tespit edilmiş olup rücu şartları oluşmuştur
Kusura itiraz
Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı 13/05/2022 tarih ve … sayılı raporu özetle; Davalı …’ın maliki olduğu … plakalı kamyonetin tespit edilemeyen sürücüsünün %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu görüş ve kanaatini bildirmekle ve kaz tespit tutunağı ile de uyumlu olmakla itiraz yersizdir.
İşleten olmadığı ve aracın kiraya verildiği istinafı.
HMK’nın 352 maddesinde yer alan” istinaf başvuru dilekçesinde başvuru sebepleri ve gerekçesinin bildirilmesi “355. maddesinde yer alan” incelemenin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı ancak, bölge adliye mahkemesinin kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözeteceği ” ve 357. maddesinde yer alan” bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı ve ilk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği hâlde incelenmeden reddedilen veya mücbir bir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan delillerin bölge adliye mahkemesince incelenebileceği” hükümleri doğrultusunda davalının istinaf dilekçesinde belirttiği hususu ilk defe istinaf aşamasında ileri sürdüğü anlaşılmakla incelenmesi mümkün olmayıp itiraz yersizdir.kaldı ki davalı tarafça herkesi bağlayacak nitelikte bu na yönelik sunulmuş bir belge de bulunmamaktadır.davalının işleten sıfatıyla sorumluluğu devam etmektedir.
Hasara itiraz
Sigorta Bilirkişi DR. … 03/10/2022 tarihli raporunda özetle; Taraflar, olayın oluş şekli, tarafların beyanları dikkate alınarak, hasar tespit tutanağı ve sigorta eksperinin görüşleri de dikkate alınarak, olay yeri fotoğraflarıyla olayın oluş şeklinin uyumlu olduğunu, yine olay yeri fotoğraflarından mağdur araç … plakalı araçta meydana gelen hasarın tamiri için gerekli yedek parça listesinin uyumlu olduğunu, bu kaza kırım durumuna göre yapılan tamir, bakım, onarım faaliyetlerinin uyumlu olduğunu, parça fiyatlarının ve işçilik fiyatlarının sektör teamülleriyle ve kazanın olduğu 23.04.2019 tarihiyle ve sahip olunan trafik poliçesiyle uyumlu olduğu görüş ve kanaatini bildirmekle itiraz yersizdir.
Bu halde, Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
1-Alınması gereken 2.050,58 TL harçtan peşin alınan 512,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.537,93 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
2-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 04/05/2023

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.