Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/525 E. 2023/1275 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 21/06/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 02/12/2022
NUMARASI : … Karar … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ :Av. …
DAVALI : 1- … – (T.C. KİMLİK NO: …)
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI :3- …-(T.C.NO: …)
DAVA Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 21/06/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:21/06/2023

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 01/07/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; 22/09/2020 tarihinde müvekkil şirkete ait olan ve olayda Sürücü …’in bulunduğu … tescil plakalı aracın kırmızı ışıkta durduğu sırada sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı aracın takip mesafesini korumadığını ve müvekkil şirketin aracına arkadan çarptığını, bu çarpmanın etkisiyle şirket aracının ileri savrulduğunu, ileri savrulan aracın ön kısmının aynı istikamette ve önde bulunan ve yine kırmızı ışıkta duruş halinde olan … plakalı araca çarpması neticesinde müvekkil şirketin aracında maddi hasar meydana geldiğini ve araçta değer kaybının olduğunu, tutulan trafik kaza tespit tutanağındaki kayıtlarda iş bu kazada sürücüsü … olan … plakalı araç sürücüsünün tam kusurlu olarak tespit edildiğini, … plakalı aracın sahibinin … olduğunu, aynı zamanda bu aracın … şirketine sigortalı olduğunu, kazaya sebebiyet veren aracın sigorta şirketine karşı başvuru yapıldığını ancak sigorta şirketinden herhangi bir cevap gelmediğini, oluşan değer kaybının mahkemece belirlendikten sonra ve ıslah etme hakları saklı kalmak kaydıyla, bu aşamada 1.000 TL değer kaybının kaza tarihi olan 22/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacı vekili 27/09/2022 tarihinde davayı ıslah ederek dava değerini toplamda 10.000 TL.’ye yükselttiklerini, belirtilen kısmın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı … Sigorta vekilince 28/07/2021 tarihinde mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirkete gönderilen dava dilekçesi ekinde zarara ilişkin hiçbir bilgi ve belge olmadığını, bu nedenle dava konusunu, talebi, delilleri görüp değerlendirmeden davaya yanıt vermelerinin mümkün olmayacağını, davacının huzurdaki dava ile müvekkil şirketten taleplerinin haksız ve yersiz olduğunu, müvekkil şirketlerinin ancak poliçe limiti ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, sigortalısının huzurdaki dava konusu hasarın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığını, bu nedenle davanın müvekkil şirket yönünden reddi gerektiğini, kazanın oluşumu hakkında kusur oranlarının tespitinin gerektiğini, bunun için bilirkişi incelemesi ve Adli Tıp Kurumuna dosyanın gönderilmesini, davaya konu aracın ağır hasar kayıtlı olduğunu, genel şartlar gereği ağır hasar kaydı bulunan araçta değer kaybı meydana gelemeyeceğini, izah edilen tüm bu nedenlerle haksız davanın esastan reddine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı … mahkememize sunduğu 30/07/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; 22/09/2020 tarihinde … plakalı aracının … plakalı araca arkadan çarpma sureti ile kazanın gerçekleştiğini, tutulan tutanak neticesinde sigorta şirketi tarafından hasar gören aracın masraflarının ödendiğini, … plakalı araç tarafından 17.513,56 TL. değer kaybı adı altında tarafından ayrıca bir rakam talep edildiğini, bu tutardan tamamen sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, hasara uğrayan … plakalı aracın geçmişte de kazaya karıştığını ve ağır hasar kaydının bulunduğunu, izah edilen nedenlerle söz konusu borcu kabul etmediğini, davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
Davalı … vekili tarafından 03/09/2021 mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile diğer davalı sürücü arasında harici araç satış sözleşmesinin yapıldığını ve aracın fiilen teslim edildiğini fakat kayden teslim edilmediği dönemde kazanın yaşandığını, dolayısıyla müvekkili her ne kadar kayıt maliki olarak görünse de müvekkil aracı satmış olduğundan sorumluluğunun bulunmadığını, diğer taraftan davacıya ait … plakalı araç daha önce 2018 yılında ağır hasar kaydıyla pert işlemine tabi tutulduğu için değer kaybının söz konusu olmadığını, davacı tarafın geçmişe ait tramer kaza kayıtlarının incelenmesi gerektiğini, eldeki davayı kabul etmemekle birlikte davanın reddi gerektiğini beyan etmişlerdir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “Somut olayda; sürücü …’in kullandığı araç ile davalı …’ın kullandığı aracın karıştığı trafik kazasında davacının sahibi bulunduğu araçta kazaya bağlı değer kaybı oluştuğundan bahisle mahkememizde alacak davası açıldığı, mahkememizce alacağın oluşup oluşmadığına ilişkin uzman bilirkişilerden alınan raporlara göre; gerçekleşen kazada davacının sahibi olduğu araç sürücüsünün herhangi bir kusurunun bulunmadığı, … plakalı araçta meydana gelen değer kaybının 10.000,00 TL olduğu yönünde tespitte bulunulmuştur. Her ne kadar davalı … davaya karışan aracı diğer davalı …’a harici araç sözleşmesi ile sattığını belirtmiş ise de; sorumluluk tespiti açısından resmi kayıtların esas alınacak olması ve davacıların ancak resmi kayıtları bilebilecek durumda olması dikkate alınarak davalının bu savunmaları yerinde görülmemiş, davacının alacak miktarının 10.000,00 TL olduğuna karar verilmiş ve oluşan vicdani kanaat ile;
Davanın kabulü ile; 10.000,00 TL değer kaybı tazminatının davalı sigorta şirketinden 20.12.2020 tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 22.09.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkil ile diğer davalı sürücü arasında harici araç satış sözleşmesi yapıldığını ve aracın fiilen teslim edildiği fakat kayden teslim edilmediği dönemde kazanın yaşandığını, dolayısıyla müvekkilin her ne kadar kayıt maliki olarak görünse de müvekkil aracını satmış olduğundan sorumluluğunun bulunmadığını, davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, müvekkilin müteselsilen ve müştereken sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, 25.04.2022 tarihli bilirkişi raporunda bilirkişi tarafından eksik ve dolayısıyla hatalı değerlendirme ile belirlenen 10.000TL araç değer kaybına göre hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/12/2022 tarih …Esas … karar sayılı kararının istinafen kaldırılarak reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, trafik kazası nedeniyle, araçta oluşan değer kaybına ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı … tarafından istinaf edilmiştir.
-İşletenlik sıfatına yönelik itirazında;
İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır.
2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir.
Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
Bunun yanı sıra, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 20/d bendi “
(Değişik: 24/12/2009-5942/1 md.) Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılır. Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir.” hükmünü içermektedir.
Görüldüğü gibi Yasa’nın 20/d bendinde tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin ancak noterler tarafından yapılacağı hükmüne yer verilmiştir. Ancak böyle bir satış ve devir işlemi araç üzerindeki mülkiyet hakkını devre elverişlidir. Bu devrin yöntemince aracın kayıtlı olduğu, tescil müdürlüğüne bildirilmemesi yüzünden aracın tescil kaydında bir değişiklik yapılmaması satışa konu aracın mülkiyetinin geçişini engellemez ise de, anılan yasa maddesinde belirtilen türden resmi bir satış ve devir işlemi yapılmaksızın, satış işlemine dayalı olarak işleten sıfatının ve araç üzerindeki mülkiyet hakkının devredildiğinin kabulü mümkün değildir.
Anılan yasa maddesinde belirtilen türden resmi bir satış ve devir işlemi yapılmaksızın, haricen satış ile işleten sıfatının devredildiğinin kabulü mümkün değildir.
Kamu yararı (düzeni) amacına yönelik bu emredici kural açık ve ortada iken, yazılı deliller ile desteklenmeyen, her zaman düzenlenmesi mümkün olan bu harici satım sözleşmesine ve aracın kayıt maliki dışında bir başkasına ait olduğu yolundaki mücerret açıklamalara değer verilerek o şahsın malik olduğunun; bu suretle davalının işletenlik sıfatının sona erdiğinin kabulüne olanak bulunmamaktadır.
(Nitekim Yargıtay 17. HD.’nin 2015/12712 esas 2018/7170 karar ve 2014/12708 esas 2016/10575 karar sayılı ilamları)
Bu değerlendirmeler ışığında somut olaya bakıldığında, her ne kadar davalı tarafından kazaya karışan aracın, kazadan önce haricen satıldığı ve devredildiği belirtilmiş ise de, satış sözleşmesine ve ödemelere ilişkin her hangi bir belge sunulmadığı gibi, devrin gerçekleştiğine dair başkaca bir delil de ibraz edilmediği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Yukarıda yazılı yasal düzenlemeler gereğince, trafik tespit tutanağı, davalının kabulü ile gelen yazı cevaplarına göre aracın kayden malikinin davalı … olup, bunun dışında aracın satılıp devredildiğine dair herhangi bir delil ve belge de ibraz edilmediğinden, işletenlik sıfatının bulunmadığı, devredildiği inandırıcı ve güçlü delillerle ispatlanamadığından, buna yönelik istinafın yerinde olmadığı görülmüştür.
-Zarar yönünden;
Davaya konu olan olayda davacıya ait araç hasara uğramıştır. Bu durumda sözü edilen aracın onarıldıktan sonra mübadele (rayiç) değerinin olaydan önceki mübadele değerinden az olacağının kabulü gerekir. Çünkü tamamen onarılmış olsa bile bu araba tahribatın izlerini taşımaktadır. Onarılmış durumdaki değeri, ne kadar iyi onarılmış olursa olsun kural olarak aynı nitelikteki hiç hasara uğramayan araç değerinden düşüktür ve bu da cari değerinden kaybettirmektedir.
Somut dosyamızda; Yargıtay uygulamaları doğrultusunda uzman bilirkişi tarafından aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, davacı tarafın iddiaları, davalının savunmaları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybının zararının belirlenmesi (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 14/06/2017 tarih ve 2016/13290 E., 2017/6752 K sayılı kararı) yapıldığından, davalının haksız fiil sorumlusu olarak zarardan sorumlu olduğu, dolayısıyla buna ilişkin istinaf isteminin yerinde olmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporu ile, gerçekleştirilen fiil sonucunda hasar miktarının ve değer kaybı zararının duruma uygun şekilde belirlendiği gibi raporda aracın önceki ağır hasar kaydının da değerlendirilerek zararın belirlenmiş de olduğu anlaşıldığından, davalının zarara yönelik itirazlarının yerinde olmadığı görüldüğünden, davalının buna yönelik itirazının reddine karar verilmiştir.
Bu halde, kamu düzeni ve istinaf sebepleri çerçevesinde; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön ile kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına; dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davalı …’dan alınması gereken 683,10 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 180,00 TL’ nin mahsubu ile bakiye 503,10 TL eksik harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların bu davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.21/06/2023


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.