Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/421 E. 2023/724 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 12/04/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 13/04/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili … tarihinde … plakalı aracı ile … ili … çevre yolu istikametine doğru seyir halindeyken, davalı sigorta şirketince … poliçe numarası ile sigortalı bulunan …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı, … ili … yol kavşağına geldiği esnada dikkatsiz bir şekilde %100 kusurlu olarak müvekkilinin … plakalı … marka aracının arka kısmının tamamına çarpması sonucu müvekkilinin aracında hasar meydana geldiğini, ek. 1 de sunulan kaza tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere dava dışı … meydana gelen kazaya asli kusuruyla sebebiyet verdiğini, TRAMER kayıtları incelendiğinde de görüleceği üzere iş bu kazada … plakalı araç sürücüsünün, trafik kazasının oluşmasında ve dolayısıyla müvekkilinin aracında oluşan hasar ile buna bağlı olan araç değer kaybında %100 oranında kusurlu olduğu tespit edileceğini, davalı şirketçe yasal inceleme süresini aşan bir inceleme neticesinde taraflarına 8.338,00 TL ödeme yapıldığını, ancak ödenen miktar müvekkilinin aracına ilişkin gerçek değer kaybını yansıtmadığını, hesaplama kriterlerine uyulmadan belirlenen bu miktar haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalı şirketçe sigortalı bulunan … Karayolları Trafik Kanunu’nda 84. Maddesinin 1. Fıkrası d bendinde belirtilen kusuru işlemiş olup asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin aracında, davalı şirketçe sigortalı tarafın %100 kusuru sebebiyle gerçekleşen kazada arka tampon bagaj kapağı ve arka panel kısmı ağır hasarlanmış, günlerce onarım gördükten sonra tamamlanmış bu onarım sırasında ekte sunacağımız fatura ve belgelerden görüleceği üzere bazı parçalar değiştirilmiş, tamiri gereken parçalar ise boyandığını, çarpma sonucu müvekkiline ait … plakalı … model … marka araçta oluşan hasarın bedeli, müvekkilinin aracının kasko şirketi olan … tarafından karşılandığını, ancak araçta bu kaza nedeni ile değer kaybı oluştuğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin aracında oluşan değer kaybına istinaden şimdilik 500,00 TL’nin davalıya ihbar tarihi olan 05/08/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak taraflarına verilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin 12/10/2022 tarihli dava değerinin artırılmasına yönelik dilekçesi ile özetle; İş bu davada talep edilen, kaza tarihi itibariyle araçtaki toplam değer kaybının 16.662,00 TL olduğunun belirlenmesi karşısında dava değerini bilirkişi raporunda tespit edilen tutara ıslah etme zaruretini hasıl olduğunu, ıslah taleplerinin kabulüne ve müddeabihin ıslahı yolu ile arttırdıkları kısım ile dava dilekçesinde talep ettikleri miktarlarının birleştirilmesi sonucu; 16.662,00 TL’nin davalılardan alınarak müvekkile ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Öncelikle usule ilişkin yetki, işbölümü, zamanaşımı, hak düşürücü süre, görev, hukuki yarar ve dava şartı yokluğu yönünden itirazlarını sunduklarını, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde Yapılan Değişiklik ile trafik sigortalarına ilişkin açılacak maddi tazminat davalarına ilişkin düzenlemeler yapıldığını, anılan madde hükmü 6704 Sayılı Kanun’un 5.maddesi ile şu şekilde değiştirildiğini, “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” Davacı taraf vuku bulan trafik kazası sonucu, Mahkemeniz huzurunda ikame ettiği dava ile uğramış olduğunu iddia ettiği zarara istinaden maddi ve manevi tazminat talep ettiğini, öncelikle belirtmek gerekir ki, Mahkemeniz dosyasında mübrez bilgi ve belgelerin hiçbiri tarafların kusur oranlarını tespit etmeye elverişli bulunmadığını, müvekkili Şirketin; Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesi ve Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası uyarınca, sigortalısının kusuru ile 3. kişilere verdiği zararı, yine poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tazmin etmekle mükellef olduğu da göz önüne alındığında, Sayın Mahkemenizce Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden Seçilecek kusur konusunda uzman bir bilirkişi ve ayrıca Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi marifetiyle kusur durumu tespitinin yapılmasının hukuki bir zorunluluk olduğu aşikardır. Öncelikle gerekçeli itirazlarımız dikkate alınarak Sayın Mahkemeniz nezdinde görülen olan haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, kazaya karışan araç sürücülerinin kusur durumunun tespiti için Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden ve Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur raporu alınmasına; varsa derdest ceza davasının sonucunun bekletici mesele yapılmasına, harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “İş bu dava; Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı) davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; Gerçekleşen trafik kazası neticesinde davacıya ait … plakalı araçta değer kaybının oluşup oluşmadığı oluşmuş ise ne miktar olduğu ve davalıdan tazmininin gerekip gerekmediği hususları olduğu anlaşılmıştır.
Kusur yönünden yapılan incelemede; Sürücü …sevk ve idaresindeki otomobil ile seyri sırasında mevcut oluş şartlarında diğer sürücünün aracı ile, sevk ve idaresindeki otomobile tehlikeli biçimde yaklaşıp arkadan çarpması neticesinde dahil olduğu olayın oluşu üzerine kural ihlali görülmediğinden atfı kabil kusuru bulunmadığını, sürücü …’ın %100(yüzdeyüz) oranında kusurlu olduğu, sürücü …’ın kusurunun olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır.
2918 Sayılı KTK.nun 91/1. maddesi yollaması ile 85. maddesi ve Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının 1. maddesine göre trafik sigortası işletene düşen hukuki sorumluluğu azami sigorta limitine kadar teminat altına almaktadır. Davalı kazaya karışan karşı aracın zorunlu trafik sigortacısı olup davacıya ait araçta meydana gelen gerçek zararı limit dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Dava konusu trafik kazası sonrasında davacıya ait araçta meydana gelen değer kaybı da gerçek zarar kalemleri arasında bulunmakta olup, davalı trafik sigortası değer kaybından sorumludur.
Trafik kazaları dayanağını 2918 sayılı KTK’dan alan haksız fiil niteliğinde olaylardır. Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde etken olan hususlarda olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekir.
Yargıtay 17.HD’nin 2017/1230 E- 2018/2590 K sayılı 15/03/2018 tarihli kararında vurgulandığı gibi değer kaybının hesabında aracın modeli, markası, özellikleri, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, tarafların iddia ve savunmaları ve tüm dosya kapsamı değerlendiilerek kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeriyle kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının hesaplanması ilke olarak kabul edilmiştir.
Sonuç olarak haksız fiilin türü olan trafik kazalarına olayın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan kanun hükümlerinin uygulanması, davacıya ait araçta meydana gelen değer kaybının belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanununun 90. maddesi gereğince genel hükümlerin esas alınması gerektiğinden Yargıtay uygulamalarına uygun olarak bilirkişi raporunun ilgili kısmı hükme esas alınmıştır.
Davacı vekili 12/10/2022 tarihli bedel artırım dilekçesi; 16.662,00 TL’nin davalılardan alınarak müvekkile ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Faizin ticari avans faiz / yasal faiz olup olmayacağı değerlendirmesinde, kazaya sebebiyet veren ve davalı sigorta şirketinin Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısı ile teminat altına alınan aracın ticari vasıfta olmaması nazara alınarak yerleşik Yargıtay uygulaması gereği yasal faize hükmedilmesi gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; yukarıda belirtilen izahat çerçevesinde ve alınan hüküm kurmaya elverişli, denetime açık, gerekçeli ve açıklamalı bilirkişi raporu da nazara alınarak; davacının davasının kabulü ile; davacının araç değer kaybı bedeli talebinin talep artırım dilekçesi ve dava dilekçesine bağlı kalınarak kabulü ile; 16.662,00 TL’nin davalı zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketi …’ den (poliçe limiti 41.000,00 TL ile sınırlı olmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) temerrüt tarihi olan 18.08.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmesi gerekmiştir. ” şeklinde Davacının davasının kabulü ile, Davacının araç değer kaybı bedeli talebi yönünden; davacının talebinin talep artırım dilekçesi ve dava dilekçesine bağlı kalınarak kabulü ile; 16.662,00 TL’nin davalı zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketinden (poliçe teminat miktarı 41.000,00 TL ile sınırlı olmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) temerrüt tarihi olan 18.08.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının dava şartı niteliğinde olan başvuruyu yapmaması neticesinde davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, dosya kapsamındaki kusur raporuna sundukları itirazların giderilmeksizin alınan hesap raporu ve bu doğrultuda yapılan ıslah neticesinde kurulan hükmün hatalı olduğunu, davacının ıslahına ve hükme esas alınan raporda yer alan 25.000,00 TL tutarındaki değer kaybı hesaplamasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, araçta hesaplanan ve ıslah dilekçesinde talep edilen değer kaybı bedelinin gerçek miktarın üzerinde olduğunu, kaza tarihi itibariyle sigorta poliçesi teminat limiti 43.000,00 TL olup hükmedilen 16.662,00 TL ile yapılan ödemeler beraber hesaplandığı zaman 1.727,96 TL limit aşımı söz konusu olduğunu, yapılan ödemeler ve hesaplanan değer kaybı miktarı ile birlikte değerlendirildiğinde poliçe teminat limitinin aşıldığını beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Sigorta şirketine davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmadığı istinafı;
2918 sayılı KTK’nın 97.maddesinde, 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik neticesinde, 97.maddenin eski metninde, zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında ön görülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi, dava açabilme hakkı mevcut iken 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik sonucunda madde hükmü “Zarar görenin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 Sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir” denilmiştir.
Yukarıda maddede yapılan değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMMS sigortacısına karşı artık doğrudan dava açamayacaklardır. Öncelikle sigortacıya tazminatın ödenmesi için genel şartlarda belirtilen belgeler ile yazılı olarak başvuracaklar ve yazılı başvurudan itibaren 15 gün içinde kendilerine cevap verilmez ya da verilen cevap hak sahibinin talebini karşılamaz ise, hak sahibi tazminat için dava açabileceği gibi tahkime de başvurabileceklerdir. Bu hali ile trafik kazaları nedeniyle zarara uğrayanlar sigortaya davadan açmadan önce mutlaka sigortacıya yazılı başvuruda bulunmak zorundadırlar. Dava açabilmeleri için yazılı başvurudan itibaren 15 günlük sürenin dolmuş olması gerekmektedir. Bu sebeplerle davadan önce yazılı başvuruda bulunmak ve başvurudan itibaren 15 günlük sürenin geçmesi ZMMS sigortacısına tazminat davası açılmasının ön şartıdır. Bu husus anılan maddenin değişiklik gerekçesinde vurgulanmıştır.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarının düzenlendiği 114.maddesinin 2.fıkrasındaki düzenlemeye göre “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır”.
HMK 115. maddenin 1.fıkrasında ise, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” denilmiş,
2.fıkrada ise, “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” düzenlemesi mevcut olup
Somut olayda 6407 sayılı Kanunla değişik 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği, sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı nezdinde zorunlu mali sorumluluk poliçesiyle sigortalı araç nedeniyle meydana gelen trafik kazasında dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine belgeler ile birlikte başvurdukları, sigorta şirketin tazminat talebini değerlendireceğini bildirilerek yasal süre içerisinde talebin karşılanmayarak sonuçsuz bırakıldığının sabit bulunduğu, bilahare eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı sigortanın istediği belgeler maluliyet tazminat talebi için Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ekinde belirtilen belgelerden ise de dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmasına dair adı geçen yasanın 97. maddesinde bu belgelere yer verilmediği gibi davacının başvuru dilekçesinde eklenmesi gereken diğer tüm belgeleri ekleyerek başvuru yaptığı,davalı sigortanın cevabi ile dava tarihi arasında geçen süre de gözetildiğinde davalı sigortanın davacıya verdiği cevabın talebi karşılamadığı dolayısıyla davacının dava açmadan önce yasada öngörülen sigortaya başvuru koşulunu yerine getirdiği sonucuna ulaşıldığı,bu halde yasada belirtilen başvuruya ilişkin ön koşulun yerine getirildiği de açıktır. İstinaf itirazları yerinde değildir.
Kusura itiraz
Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 21/04/2022 tarihli kusur raporunda özetle; Sürücü … sevk ve idaresindeki aracı ile seyrederken geldiği olay mahallinde yola gereken dikkatini vermesi, ön ilerisinde seyreden otomobil ile arasında yeterli takip mesafesi bırakması gerekirken bu hususa riayet etmeyerek aksine hareketle ön ilerisinde seyreden otomobile tehlikeli biçimde yaklaşıp, bu otomobilin arka kısımlarına aracının ön kısımları ile çarpması neticesinde dahil olduğu olayda asli kusurlu olduğunu, sürücü …sevk ve idaresindeki otomobil ile seyri sırasında mevcut oluş şartlarında diğer sürücünün aracı ile, sevk ve idaresindeki otomobile tehlikeli biçimde yaklaşıp arkadan çarpması neticesinde dahil olduğu olayın oluşu üzerine kural ihlali görülmediğinden atfı kabil kusuru bulunmadığını, sürücü …’ın %100(yüzdeyüz) oranında kusurlu olduğu, sürücü …’ın kusurunun olmadığı görüş ve kanaatini bildirmekle itiraz yersizdir
Değer kaybına itiraz
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Genel Şart Kapsamındaki Teminat Türleri A-5.maddesinde, maddi zararlarında sigorta teminatı kapsamında olduğu belirtilmiş ve maddi zararın “Hak sahibinin kaza tarihi itibariyle bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır. Sigortalının sorumlu olduğu araç kazalarında değer kaybı, talep edilmesi halinde ilgili branşta ruhsat sahibi sigorta eksperleri tarafından tespit edilir. Değer kaybının tespiti bu Genel Şart ekinde yer alan esaslara göre yapılır.” Şeklindeki düzenleme ile trafik kazası sonucu zarar gören üçüncü kişiye ait araçta meydana gelen hasar bedeli ve değer kaybına ilişkin zararların, genel şartların ekindeki hesaplama yöntemine ilişkin çizelgeye göre eksper tarafından belirleneceği belirtilmiştir. Genel şartlar Ek-1 de değer kaybının belirlenmesine ilişkin çizelge ve teminatı dışında kalan bazı haller belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sigorta sözleşmesinin ayrılmaz eki niteliğinde olan genel şartlarda yapılan düzenlemelerin zarar gören üçüncü şahıslar yönünden bağlayıcı olup olmadığı hususuna ilişkindir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda 91 ila 101.maddeler arasında düzenlenmiştir. Motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracın işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belirli limitlere kadar karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan sorumluluk sigortası türüdür.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, (Trafik Sigortası) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. Maddesinde; “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. Bu madde gereğince ZMSS yapılması yasal bir zorunluluk olmakla birlikte bu tür sigorta sözleşmeleri, sigorta ettiren ile sigortacı arasında karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamaları ile kurulur ve bir sigorta poliçesine bağlanır.Yoksa yasa gereği kendiliğinden oluşan bir sigorta türü değildir. (… Uygulamalı Sigorta Hukuk) “KTK’nın 93. maddesinde; (Değişik:17/10/1996-4199/34 md) Zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilir ve Resmi Gazetede yayımlanır.” hükmü mevcuttur.
Sigorta şirketlerinin sigorta sözleşmeleri kapsamındaki sorumlulukları sigorta poliçelerinin ayrılmaz parçası olan genel şartlarda düzenlenmiştir.
Genel Şartlar: Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı tarafından her sigorta branşı için hazırlanmış olan ve sigorta şirketlerinin bunun aksine hareket edemeyecekleri, teminatın kapsamı, istisna edilen haller, hasar prosedürü, sigortalının görev ve yükümlülükleri, anlaşmazlık halinde uygulanabilecek hükümler, prim ödemesi, rücu durumu gibi sigorta sözleşmesinin esaslarını belirten koşullardır.
Genel açıklamalar bu şekilde olmakla birlikte KTK’nun tazminatın azaltılması veya kaldırılması sonucunu doğuran haller: başlıklı 95.maddesinde “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.” hükmüne göre; Karayolları Trafik Kanununda düzenlenmeyen, sigortacının zarar görenlere karşı ileri süremediği tazminatın kaldırılması veya miktarının azaltılmasını gerektiren hallerde, ancak sigortalısına rücu edebileceği düzenlenmiştir. Yani sigorta şirketi KTK’nun da düzenlenmeyen teminat kapsamında olmayan halleri ve rücu koşullarının varlığını zarara uğrayan kişilere karşı ileri süremez, koşullarının varlığı halinde sigorta sözleşmesinin eki olan genel şartlarda düzenlenmiş teminat dışı haller ve rücu halleri mevcut ise sadece sigorta sözleşmesinin tarafı olan akidi sigortalıya rücu edebilir.
Trafik kazaları dayanağını 2918 sayılı KTK’dan alan haksız fiil niteliğinde olaylardır. Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde etken olan hususlarda olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekir.
Bu kapsamda Davalı vekilinin mahkemece aldırılan hasar raporundaki değer kaybına yönelik itirazlarının incelenmesinde; 6704 sayılı yasayla değişik 2918 sayılı KTK nun 90.maddesinde yer alan zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu kanun ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabi olan hükümlerinden YUKARIDA İZAH EDİLDİĞİ ÜZERE TARAFI OLMADIĞI ZMMS SÖZLEŞMESİNDEKİ ŞARTLARIN DAVACI AÇISINDAN BAĞLAYICI OLMAMASI VE ANAYASA MAHKEMESİNİN nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli ve 2019/40 esas 2019/40 sayılı kararına göre 6704 SAYILI KANUNUN 3.MADDESİYLE DEĞİŞTİRİLEN 90. MADDESİNİN BİRİNCİ CÜMLESİNDE YERALAN “VE BU KANUN ÇERÇEVESİNDE HAZIRLANAN GENEL ŞARTLARDA” İBARESİNİN VE İKİNCİ CÜMLESİNDE YERALAN “VE GENEL ŞARTLARDA ’’ İBARESİNİN İPTAL EDİLMİŞ OLMASI SEBEBİYLE UYGULANMAYACAKTIR.
Yargıtay 17.HD’nin 2017/1230 E- 2018/2590 K sayılı 15/03/2018 tarihli kararında vurgulandığı gibi değer kaybının hesabında aracın modeli, markası, özellikleri, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, tarafların iddia ve savunmaları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeriyle kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının hesaplanması ilke olarak kabul edilmesine,hesaplamanın bu yönteme göre yapılmasını,bizzat davalı tarafça yapılan expertiz incelemesi raporunda davacıya ait aracın daha önce kazaya karışmadığının belirlenmesine göre itiraz yersizdir.
Ancak
Kaza tarihi itibariyle sigorta poliçesi teminat limiti 43.000,00 TL dir. dosya kapsamında daha önce davalı şirket tarafından davacıya 8.338,76 TL değer kaybı ödemesi ve yine … ‘ye 19.727,20 TL olmak üzere toplam 28.065,96 TL ödeme yapıldığı sabittir.
Bu durumda hükmedilen 16.662,00 TL ile yapılan ödemeler beraber hesaplandığı zaman 1.727,96 TL limit fazlasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. İtiraz yerindedir.
HMK’nin 355. maddesinde, “ İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” 353. maddesinde, “ (1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; … b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak; 1)…, 2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, … duruşma yapılmadan karar verilir.” düzenlemelerini içermektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, ilk derece mahkemesinin kararında yukarıda belirtilenler dışında HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden herhangi bir yanlışlığın da bulunmadığı gözetilerek davalı sigorta vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda kabulü ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılması ve yeniden hüküm tesis edilmesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda kabulü ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASI VE DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMAK suretiyle;
Davacının davasının kısmen KABULÜ İLE,
1-Davacının araç değer kaybı bedeli talebi yönünden; davalı sigorta şirketinin bakiye teminat limitinden kalan 14.934,04 TL’nin davalı zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketinde temerrüt tarihi olan 18.08.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
Fazlaya ilişkin (1.727,96 TL) istemin REDDİNE,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
2-Alınması gereken 1.020,14 TL harçtan peşin alınan 335,31 TL harcın mahsubu ile bakiye 684,83 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 vekalet harcı, 59,30 TL peşin harç, 276,01 TL ıslah harç toplamı 403,11 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 600,00 TL bilirkişi ücreti, 945,00 TL Adli Tıp Kurum ücreti, 128,35 TL posta tebligat gideri olmak üzere toplam 1.673,35 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre hesaplanan 1.499,21 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre 2021 yılı tarifesine göre iki saatlik görüşme nedeniyle taraf başına saati 330,00 TL den toplam 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 1.182,72 TL’sinin davalıdan alınarak, 137,28 TL’sinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına (harç tahsil müzekkeresi yazılmasına).
6-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 1.727,96 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının HMK’nın 333. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
9-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan istinaf karar harcının talep halinde davalı tarafa iadesine,
10-Davalı tarafından yapılan 492,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
11-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
12-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 13/04/2023

Başkan Üye Üye Katip
E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.