Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/365 E. 2023/1254 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

1-MAHKEMEMİZİN KÖK… ESAS SAYILI DOSYADAKİ DAVADA:

DAVACI : …
VEKİLİ :Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- …
VEKİLLERİ :Av. …

DAVA : Tazminat

2-MAHKEMEMİZ DOSYASI İLE BİRLEŞTİRİLEN KONYA … ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİNİN… ESAS SAYILI DOSYADAKİ DAVADA:

DAVACILAR :1- …
2- …
3- …
VEKİLİ :Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- …
VEKİLLERİ :Av. …

İSTİNAF KARAR TARİHİ : 21/06/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 21/06/2023

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle;… günü saat 23:00 sıralarında sürücü …’nın, idaresindeki … plaka sayılı kapalı kasa kamyonet ile … istikametinden … istikametine seyri sırasında, kendisiyle aynı istikamette önünde seyreden sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı traktörün arkasına takılı römorkun sol arka kısmına çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında, … plaka sayılı kapalı kasa kamyonette yolcu olarak bulunan müvekkile … ağır şekilde yaralanmış ve çalışma gücü azalarak malul kaldığını, Konya … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas ve … Karar sayılı dosyasında, taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçundan açılan kamu davası, sürücü …’nın asli kusurlu, sürücü …’ın ise tali kusurlu olduğunu belirleyen Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenmiş 05.04.2010 tarihli rapor hükme esas alınmak sureti ile sürücü … hakkında ceza verilmesine yerolmadığına, sürücü … hakkında ise ceza mahkümiyetine karar verildiğini, verilen karar, temyiz kanun yolundan geçerek kesinleştiğini, davaya konu trafik kazası ile ilgili olarak … A.Ş. Tarafından … plaka sayılı kamyonetin işleteni … aleyhine Konya … Sulh Hukuk Mahkemesinin … Esas ve … Karar sayılı dosyasında taşıma sınırı üzerinde yolcu aldığı nedenine dayalı olarak açılan rücuen tazminat davasında hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 04.03.2015 tarihli raporda; … plaka sayılı kamyonet sürücüsü …’nın asli ve %80 oranında kusurlu olduğunu, … plaka sayılı traktör sürücüsü …’ın tali ve %20 oranında kusurlu olduğunu, kazanın meydana geliş şekli ve ifadeler dikkate alındığında; davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı kapalı kasa kamyonetteki yolcu sayısının kazanın meydana gelmesinde etkili olmadığını, fazla yolcu bulunmasının kazaya sebebiyet vermediği kanaati bildirdiğini, kazaya karışan ve … adına kayıtlı olan … plaka sayılı kapalı kasa kamyonet, 24/09/2008-24/09/2009 vadeli ve … nolu Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalandığından … A.Ş.’nin, kazaya karışan ve … adına kayıtlı olan … plaka sayılı traktör ise Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi bulunmadığından … Yönetmeliği’nin 9/f.1-b maddesinde yazılı; “ Hesaba zorunlu sigortalara ilişkin olarak; Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için, … başvurulabilir. ” hüküm gereğince davalı …’nın müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna gidildiğini, davacıya hakkında; … Hastanesi tarafından düzenlenen 17.05.2009 tarihli genel adli muayene raporu’nda; el üstünde 4×5 cm deri, derialtı kas ve tendonları içeren kesi, sol ön kolda dirsekten el bileğine uzanan deri ve deri altı dokuları içeren 8-10 adet laserasyonn, … Hastanesi Plastik Cerrahi Servisi tarafından düzenlendiğini, 01.06.2009 tarihli dosya özeti’nde; üst kol açık yarası, el bileği ve elin açık yarası, groin flep ile onarım, …Hastanesi 03/08/2009 tarihli malzeme raporu’nda; el bileği + parmak kontraktürü, … Hastanesi 02.07.2009 tarihli Konsültasyon kağıdında; solda dirsekte 30* extansiyon kısıtlı, fleksiyon 90* yapıyor, el bileği extansiyon 20* fleksiyon 50* subinasyon kısıtlı, PIF ve DIF’de kontraktür, sol el paneli ile el üzeri ve sol dirsekte kontraktür mevcut şeklinde raporlar düzenlendiğini, davacının 15.07.1970 doğumlu olup kaza tarihinde ev hanımı olduğunu, mevcut yaralanması nedeni ile uzunca bir süre tedavi gören davacının, tedavilerinin beklenen sonucu vermediğini ve yaralanmasına bağlı olarak efor kaybına uğrar şekilde çalışma gücü azalarak malul kaldığını, yine davacıya, tedavi ve iyileşme süresinde yaralanmasının niteliği gereği bakıcıya muhtaç kalması nedeni ile bakıcı gideri zararı oluştuğunu, ayrıca tedavisi için SGK tarafından karşılanmayan ve fatura edilemeyen kaçınılmaz tedavi giderlerinin de olduğunu, davalıların, trafik kazasının meydana geldiği 17.05.2009 tarihinde yürürlükte bulunan ZMSS Genel Şartları gereğince geçici iş göremezlik süresinde uğranılan maddi zarar, tedavi ve iyileşme süresinde uğranılan bakıcı gideri zararı ile SGK tarafından karşılanmayan ve fatura edilemeyen kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zararı da tazmin etme sorumlulukları olduğundan davacının, geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı ile meslekte kazanma gücü kaybından doğan maddi zararı ve bakıcı gideri zararı ile kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zararının tazminini istemenin gerektiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun S/A maddesi gereğince Arabulucu’ya başvurulmuş, ancak taraflar arasında anlaşmaya varılamadığını, bu nedenlerden dolayı davacının geçici iş göremezlik maddi zararı 5,00 TL, sürekli iş göremezlik maddi zararı 5,00 TL, iyileşme sürecindeki bakıcı gideri maddi zararı 5,00 TL, SGK karşılanmayan tedavi giderleri maddi zararı 5,00 TL olmak üzere şimdilik toplam 20,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinde geçerli poliçe ve teminat limitleri ile sınırlı olarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesini, 900,00 TL arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin mahkememiz dosyası ile birleşen Konya… Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasına sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; 17.05.2009 günü saat 23:00 sıralarında sürücü …’nın, idaresindeki … plaka sayılı kapalı kasa kamyonet ile … istikametinden … istikametine seyri sırasında, kendisiyle aynı istikamette önünde seyreden sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı traktörün arkasına takılı römorkun sol arka kısmına çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında, … plakalı kamyonette yolcu olarak bulunan …’nın vefat ettiğini, Konya … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas ve … Karar sayılı dosyasında, taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçundan açılan kamu davası, sürücü …’nın asli kusurlu, sürücü …’ın ise tali kusurlu olduğunu belirleyen Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenmiş 05.04.2010 tarihli rapor hükme esas alınmak sureti İle sürücü … hakkında ceza verilmesine yerolmadığına, sürücü … hakkında ise ceza mahkûmiyetine karar verildiğini ve verilen karar, temyiz kanun yolundan geçerek kesinleştiğini, kazaya karışan ve … adına kayıtlı olan … plaka sayılı kapalı kasa kamyonetin, 24.09.2008-24.09.2009 vadeli ve …nolu Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını davalı … A,Ş.’nin, kazaya karışan ve … adına kayıtlı olan … plaka sayılı traktör ise Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi bulunmadığını … Yönetmeliği’nin 9/f.1-b maddesinin; “ Hesaba zorunlu sigortalara ilişkin olarak; Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için, başvurulabilir.” hükmü gereğince davalı …’nın müştereken ve müteselsilen sorumluluklarına gidildiğini, müvekkillerinden Hava, destek …’in eşi,… ile …ise çocukları olduğunu, müvekkillerinin …’nın vefatı nedeni île destekten yoksun kaldıklarını, uğranılan maddi zararların tazmini için eldeki davanın açılması gerektiğini, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak üzere müteveffa eşi … için 5,00 TL, oğlu … için 5,00 TL, oğlu … için 5,00 TL destekten yoksun kalma tazminatlarının, kaza tarihinde geçerli kişi başı poliçe teminat limitleri İle sınırlı olarak dava tarihinden İtibaren işleyecek yasal faizi İle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkillere ayrı ayrı verilmesine. arabuluculuk faaliyeti ile açılan eldeki dava yönünden; arabuluculuk faaliyeti için yapılan giderleri, arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık île sonuçlanması nedeni ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesİ’nin 16/2-c maddesi gereğince 900,00 TL maktu arabuluculuk faaliyeti vekâlet ücreti, yargılama giderleri ve ilam vekâlet ücretinin, müştereken ve müteselsilen davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …’nın mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle; Davacının dava konusu kaza sebebiyle yaralandığını ve malul kaldığını iddiasına istinaden davalı …ndan talep ettiği bedensel zarar tazminatı hususunda davalı …na usulüne uygun bir başvurusu bulunmadığını, davacı başvuru sırasında söz konusu belgeleri davalı …na sunmaması nedeniyle ortada hukuken usulüne uygun herhangi bir başvuru bulunmadığı için KTK’nın md.97/1 “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. ” hükmünün gereklerinin yerine getirilmediğini ve dava şartının gerçekleşmediğini, bu sebepten ötürü, davacının davasının dava şartı yokluğundan dolayı usulden reddinin gerektiğini, bedeni zararlar, sürekli sakatlık, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik ve Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik doğrultusunda hazırlanan sağlık kurulu raporu, epikriz raporu, genel adli muayene raporu, tüm tetkik ve tedavilere ilişkin raporlar, mağdura ait kimlik belgesi fotokopisi, kaza raporu, varsa bilirkişi raporu veya keşif zaptı veya mahkeme kararı, mağdura ait kaza tarihi itibarıyla son gelir durum belgesi, hak sahibine ait banka hesap bilgileri (banka – şube adı, ıban numarası), sağlık verilerine erişim, işleme ve aktarım konusunda mağdur tarafından verilen açık rıza beyanı, davacının tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davanın zamanaşımı nedeni ile reddinin gerektiğini, kazanın 17.05.2009 tarihinde meydana geldiğini, kaza tarihinden itibaren 11 yıl geçtiğini, davacının davasının zamanaşımı nedeni ile reddi gerektiğini, davalı …nın mesuliyetinin kusur oranı ve teminat limitleriyle sınırlı olduğunu, … kapsamına giren zararlar, zarar verenlerin kusuru ve kaza tarihinde geçerli olan sigorta teminat limitleri çerçevesinde karşılandığını, …’nın sorumluluğu; kazanın gerçekleştiği tarihte geçerli olan sigorta teminat limiti ile sınırlı olduğunu, davacıya zarar veren motorlu aracın geçerli bir sigorta poliçesi bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, ayrıca da mevcutsa yapılan ödemeler ile yapılan temliklerin mahkemece dikkate alınması gerektiğini, diğer zarar sorumluları ile davada taraf olan davalı … arasında dava neticesine göre bir rücu ilişkisi oluşacağı için, davanın diğer dava sorumlularına ihbarı gerektiğini, bu nedenle de, davanın … plaka numaralı aracın sürücüsü olan …’a(…) ve aracın işleteni …’na ihbarı gerektiğini, maluliyet oranının kaza tarihindeki mevzuata göre belirlenmesi gerektiğini, davacının maluliyet oranı, kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önceyse, Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğüne göre; kaza 11.10.2008- 01.09.2013 tarihleri arasında gerçekleşmişse Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre; kaza 01.09.2013- 01.06.2015 tarihleri arasında gerçekleşmişse Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre; kaza, 01.06.2015- 20/02/2019 tarihleri arasında meydana gelmişse Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine göre; kaza 20/02/2019 tarihinden sonra meydana gelmişse Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğe göre davacının maluliyet oranı belirlenmesi gerektiğini, davalı …’nın sorumluluğu kusur oranı ile sınırlı olduğundan davalı …nın mesuliyeti hasebi ile davacı tarafça ileri sürülen kusurlu halleri ve kusur oranını kabul etmediklerini, müterafik kusur halleri mevcut olup Yerleşik Yargıtay uygulaması gözetirelerek hesaplanan tazminat tutarından en az %20 indirim yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlik zararı, geçici bakıcı gideri, rapor /cenaze ve defin / ulaşım / yemek giderlerinin tazmini yönündeki talepler 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren zmms genel şartları uyarınca teminat dışında olduğunu, davalı …na usulüne uygun bir başvuru yapılmadığı için davalı …nın dava tarihinden önce temerrüde düştüğü yönündeki davacı taraf iddiaları asılsız olduğunu, ayrıca da davalı …nın bir ticari şirket olmadığı için davacı tarafça talep edilen ticari faiz hukuka aykırı olduğunu, davacının haksız davasının öncelikle usulden reddine, mahkeme aksine kanaatte ise, esastan reddine, ücreti vekalet, yargılama giderlerinin ve arabuluculuk ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle; davacının başvuru şartının yerine getirilmiş kabul edilebilmesi için, gerekli belgelerin tamamının sigorta şirketine ibraz edilmesi ve kanunda öngörülen süre dolmasına rağmen ödeme yapılmamış olması gerektiğini, başvuru şartı eksikliği nedeni ile davanın usulden reddinin gerektiğini, davacı tarafından, gerekli evrakların tamamının davalı … şirketine ibraz edilmediğini, Davalı … tarafından davacıya eksik evrakları tamamlanması gerektiği, tamamlanması halinde talebin değerlendirileceğinin bildirildiğini, ancak davacının, eksik evrakları tamamlamak yerine direkt olarak dava açmayı tercih ettiğini, bu sebeple de; davalı …nın gerekli işlemleri yaparak tazminat miktarını belirleyebilmesi ve ödeme yapabilmesinin mümkün olmadığını, bu doğrultuda, davacı taraf gerekli belgeleri davalı…ya ibraz etmemekle, kanunda belirtilen başvuru şartını yerine getirmediğinden davanın usulden reddini talep ettiklerini, dava dilekçesinde bahsi geçen … plakalı araç, davalı … da, 24/09/2008-2009 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … poliçe numaralı zorunlu mali sorumluluk (trafik) sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu poliçeden dolayı sorumluluklarının, sigortalının kusuru oranında olmak üzere, ölüm/sakatlık halinde azami 150.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, sigortacının sorumluluğu, sigortalının kusurlu olması halinde söz konusudur ve işbu dava konusu kazanın oluşunda sigortalı araç sürücüsü kusursuz olduğunu, davacı istiap haddinin aşıldığı araçta yolculuk yapmakla ağır kusurlu hareket ettiğini, bu sebeple de müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacının kaza esnasında emniyet kemerinin takılı olmadığını, tazminat belirlenirken asgari ücretin baz alınması gerektiğini, nitekim davacı vekili tarafından da müvekkilinin ev hanımı olduğunu, bundan dolayı davacının asgari ücretin üzerinde gelir kazanmadığının sabit kılındığını, bu halde davacının geçici iş göremezliğinden de bahsedilemeyeceğini, davacının ev hanımı olması hasebi ile geçici iş göremezlik tazminatına hak kazanamayacağı sabit olmakla birlikte, 25.02.2011 tarih ve 27857 sayılı resmî gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı “bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu ve diğer bazı kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun” gereğince; “trafik kazası sonucunda oluşan yaralanmalara ilişkin tedavi taleplerinin” sosyal güvenlik kurumundan talep edilmesi gerektiği hüküm altına alındığını, şöyle ki; maddenin ilk cümlesinde açıkça ifade edildiği üzere;trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanacağını, geçici işgöremezlik tazminatı ile bakıcı giderleri açısından sgk sorumlu olup … şirketinin sorumluluğunun sona erdiğini, davacının geçici iş göremezlik ve bakıcı giderleri taleplerinin reddinin gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya… Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “Tüm dosya muhtevası, davacının 11/04/2022 tarihli bedel artırım dilekçesi, 31/12/2022 … yönünden feragat dilekçesi ve 03/11/2022 tarihli beyan dilekçesindeki talepleri birlikte değerlendirildiğinde; Asıl dava yönünden yargılamaya esas alının maluliyet ve aktüerya bilirkişi raporlarına göre davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; davacının geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı için 192,92 TL, sürekli iş göremezlik nedeniyle uğradığı maddi zararı için 15.849,00 TL, kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararı için 300,00 TL ve iyileşme süresinde bakıcı giderinden doğan maddi zararı için 133,20 TL olmak üzere toplam 16.475,12 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz davalı … tahsili ile davacıya verilmesine , davalı … yönünden yukarıda zikredildiği üzere feragat nedeniyle red kararı verilmiştir.
Birleşen Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı dosyasında; Davalı …, müteveffa …’nın ölümü nedeniyle yapılan ödemelere dair tüm belgelerin celbedilerek yapılan incelemesinde; davacı…nın kendi adına asaleten çocukları … ve … adına velayeten davalı … destekten yoksun kalma tazminatı başvuruda bulunulmuş olup, yapılan başvuru neticesinde 26/05/2011 tarihli havale talimat formunda belirtilen Iban numarasına ve davacı … hesabına ödeme yapıldığı, bu ödemeler neticesinde davacılar tarafından davalı … ibra edildiği, ibra tarihi olan 17/05/2011 tarihinden sonra mahkememize ilgili hususta açılan dava tarihinin 10/06/2020 tarihi olduğu, KTK 111/2 maddesi kapsamında tanınan 2 yıllık hak düşürücü sürenin dava açılış tarihi itibariyle dolmuş olduğu anlaşılmakla, … yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Davalı … yönünden ise yukarıda zikredildiği üzere feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının asıl dosya ve birleşen dosyadaki arabuluculuk vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 16. Maddesinin akdi avukatlık ücretini konu aldığı ve müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücreti belirlediği anlaşılmakla ve bu maddede yer alan arabuluculuk vekalet ücretlerinin HMK 323. Madde kapsamında yargılama gideri olduğuna dair bir hüküm bulunmaması sebebiyle reddine karar vermek gerekmiş ve ;
Asıl Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalı … A.Ş.’ne karşı açılan davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
Davacının geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı için 192,92 TL, sürekli iş göremezliği nedeniyle uğradığı maddi zararı için 15.849,00 TL, iyileşme süresinde bakıcı giderinden doğan maddi zararı için 133,20 TL, kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararı için 300,00 TL’nin davalı … dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine,” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı … vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalı … yönünden reddedilen tazminat miktarı bulunmadığı halde davalı … A.Ş tarafından %80 oranındaki kusura isabet eden ve ödenen tazminat miktarı üzerinden nisbi olarak hesaplanan vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu gibi, kabule göre de taraflarına hükmedilen vekalet ücretinden fazlasına hükmedilmesinin hatalı olup kararın kaldırılmasının gerektiğini, ana dava yönünden yatırılan tamamlama harcının eksik miktarda hüküm altına alınmasının hatalı olduğunu, Konya … Asliye Ticaret mahkemesinin … Esas ve … Karar sayılı dosyasında … tarihli … serin no ve … sıra nolu sayman mutemedi alındısı ile … tarafından arabuluculuk ücretinin ödendiği dikkate alınarak 1.360 TL arabulucu ücretinin tekrar alınmamasına ve bu yöndeki tashih taleplerinin de kabulüne karar verilmesi gerekirken, arabuluculuk ücretine hükmedilmesi ve tashih taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, tüm bu nedenlerle Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve …0 Karar sayılı dosyasında açılan ana dava yönünden verilen 03/11/2022 tarihli karar ile 08/12/2022 tarihli tashih şerhi kararının usul ve esasa, hukuk ve adalete, yerleşik hukuk sistemine aykırı olması nedeni ile kaldırılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; Davacının dava konusu kaza sebebiyle yaralandığı ve malul kaldığı iddiasına istinaden müvekkilinden talep ettiği bedensel zarar tazminatı hususunda müvekkiline usulüne uygun bir başvurusunun bulunmadığını, dava konusu kazanın 17/05/2009 tarihinde meydana geldiğini, kaza tarihi üzerinden arabuluculuk başvuru tarihi itibariyle 11 yıl geçtiğini, davacının maluliyete ilişkin tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacı tarafça tazmini talep edilen sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik zararı, geçici iş göremezliğe bağlı bakıcı gideri, cenaze ve defin, ulaşım, yemek gideri gibi zararların sigorta koruması dışında tutulduğunu, belgelendirilemeyen tedavi giderinin reddinin gerektiğini, hükmedilen tedavi giderinin fahiş olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tazminat hesaplama metodunun hatalı olduğunu, raporda progresif rant yöntemiyle hesaplama yapıldığını, yapılan hesaplama ve esas alınan yaşam tablosunun hukuka aykırı olduğunu, müterafik kusur indirimi uygulanması gerektiğini, tüm bu nedenlerle Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı asıl davanın kısmen kabulüne ilişkin kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Mahkemece verilen karar, davacı ve davalı … tarafından asıl dava dosyası yönünden istinaf edilmiştir.
-Davalı …’na davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmadığı istinafı;
2918 sayılı KTK’nın 97.maddesinde, 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik neticesinde, 97.maddenin eski metninde, zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında ön görülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi, dava açabilme hakkı mevcut iken 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik sonucunda madde hükmü “Zarar görenin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 Sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir” denilmiştir.
Yukarıda maddede yapılan değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMMS sigortacısına karşı artık doğrudan dava açamayacaklardır. Öncelikle sigortacıya tazminatın ödenmesi için genel şartlarda belirtilen belgeler ile yazılı olarak başvuracaklar ve yazılı başvurudan itibaren 15 gün içinde kendilerine cevap verilmez ya da verilen cevap hak sahibinin talebini karşılamaz ise, hak sahibi tazminat için dava açabileceği gibi tahkime de başvurabileceklerdir. Bu hali ile trafik kazaları nedeniyle zarara uğrayanlar sigortaya davadan açmadan önce mutlaka sigortacıya yazılı başvuruda bulunmak zorundadırlar. Dava açabilmeleri için yazılı başvurudan itibaren 15 günlük sürenin dolmuş olması gerekmektedir. Bu sebeplerle davadan önce yazılı başvuruda bulunmak ve başvurudan itibaren 15 günlük sürenin geçmesi ZMMS sigortacısına tazminat davası açılmasının ön şartıdır. Bu husus anılan maddenin değişiklik gerekçesinde vurgulanmıştır.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarının düzenlendiği 114.maddesinin 2.fıkrasındaki düzenlemeye göre “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır”.
HMK 115. maddenin 1.fıkrasında ise, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” denilmiş,
2.fıkrada ise, “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” düzenlemesi mevcut olup
6407 sayılı Kanunla değişik 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği, sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, birleşen dava dosyası içerisinde yer alan evraklardan meydana gelen trafik kazasın nedeniyle davacı tarafın, dava tarihinden önce davalı …’na belgeler ile birlikte başvurduğu, hatta birleşen davadaki destekten yoksun kalma talepleri yönünden bir kısım ödeme de yapıldığı, buna göre davalının yasal süre içerisinde talebin karşılamayarak sonuçsuz bırakıldığının tüm dosya kapsamı ile sabit bulunduğu, bilahare eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davacının başvuru dilekçesinde eklenmesi gereken belgeleri ekleyerek başvuru yaptığı, davalının talebi karşılamadığı dolayısıyla davacının dava açmadan önce yasada öngörülen sigortaya başvuru koşulunu yerine getirdiği sonucuna ulaşıldığı, bu halde yasada belirtilen başvuruya ilişkin ön koşulun yerine getirildiği de açıktır. Buna yönelik istinaf itirazları yerinde değildir.
-Davalı …’nın, zamanaşımına itirazda;
2918 sayılı KTK.nun 109. maddesinin 1. fıkrasında haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerlerinin,zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı düzenlenirken, 2. fıkrasında ise, davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır. 2918 sayılı kanunun anılan hükmünün gözden kaçırılmaması gereken yönü, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Sözkonusu yasa hükmü, ceza zamanaşımı uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır.
Açıklanan hukuksal durum ve ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; trafik kazası 17.05.2009 tarihinde meydana gelmiş olup eldeki dava ise 10/06/2020 tarihlidir. Kaza ölümlü ve yaralanmalı kazadır. Kaza nedeniyle vefat nedeniyle, Türk Ceza Kanunu çerçevesinde cezayı gerektiren bir eylem niteliğinde bulunması (taksirle ölüm), eylemle ilgili ceza davasının anılan hükümde öngörülen cezanın türü ve süresi itibariyle 15 yıllık zamanaşımı süresine tabi olması, bu itibarla davanın uzamış ceza zamanaşımı süresinde açılmış bulunmasına, davalının müteselsilen sorumlu bulunması nedeniyle ceza zamanaşımının uygulanmasının gerekmesine göre, işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi yerinde olup, zamanaşımı itirazı yersizdir. (Bkz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/17-27 Esas, 2015/1530 Karar sayılı ilamı ile Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2009/7346 Esas, 2010/4703 Karar sayılı ilamı)
-Davalı …’nın aktüer raporuna yönelik itirazında;
Kaza tarihi baz alınarak; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 Esas,1990/199 K sayılı kararı ve Yargıtay 17. Hukuk ve 4 Hukuk dairesinin yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et – Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacının veya müteveffanın muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi; davacının veya müteveffanın muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması gerekmektedir.
Kaza tarihi 17/05/2009 tarihi olup hesaplamada PMF1931 yaşam tablosunun ve % 10 artırma eksiltme uygulanarak hesabın yapıldığı en son alınan 25/08/2022 tarihli ikinci ek aktüer raporunun bu yönden hükme esas alınması gerektiğinden, mahkemenin kabulüne göre TRH yaşam tablosunun esas alınmasında isabet bulunmamaktadır. Bu kapsamda olmak üzere;
Müteselsil sorumluluk, Kanundan doğan müteselsil borçluluğun bir türü olup aynı zararın oluşumunda rolü olan birden fazla kimsenin tazminatın tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu ve zarar görenin dilediği sorumludan tazminatın tamamını veya bir kısmını talep edebileceği sorumluluk türüdür.
Zarar gören, zararın tamamını veya bir kısmını dilediği sorumlu veya sorumlulardan talep edebilir.
Bu husus HGK’nın 24.6.1983 tarih 1981/9-533 Esas 1983/724 Karar sayılı kararı ile “Birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK.’nun 61.maddesi ya da birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen maddesi uyarınca ve aynı Yasanın 163.maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir.
Ancak, aynı Yasanın 141.maddesi gereğince teselsül, ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanma hakkı sadece zarara uğrayanın, daha geniş bir deyim ile alacaklınındır. Zarara uğrayan (alacaklı), bu hakkını kullanmadıkça, yani müteselsilen tahsil isteğinde bulunmadıkça, mahkeme re’sen onun yararına teselsül kuralını uygulayamaz. Çünkü Hakim istek ile bağlı olup, istek dışı karar veremez. HMK 26.maddesi buna engeldir” şeklinde kabul edilmiştir.
Birden fazla kimseyi müteselsil sorumlu tutmak isteyen zarar gören, bu kimselere karşı dava açarken bu niyetini göstermesi, dava dilekçesinden müteselsil sorumlu tutmak istediği kişiyi göstermesi gerekir. Hakim tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlı olup teselsülden yararlanma hakkı zarar görene ait olduğundan zarar gören bu hakkı kullanmadıkça mahkeme onun yararına teselsül kuralını kendiliğinden uygulayamaz.
Müteselsil sorumluluk, (zincirleme sorumluluk, birlikte sorumluluk) sorumluluk hukukunda önemli bir yeri bulunmaktadır. Müteselsil sorumluluk, aynı zararın oluşmasında rolü olan ancak zararın hangi kısmından sorumlu olduğu tespit edilemeyen birden fazla kimsenin, niteliği itibariyle bölünmeye elverişli başka bir deyişle çoğunlukla para ediminden oluşan tazminat ediminin tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu, alacaklı zarar görenin de dilediği sorumludan edimin tamamını veya bir kısmını talep yetkisine sahip olduğu, sorumlulardan biri ödeme yaptığı oranda diğerlerinin de sorumluluktan kurtulduğu bir birlikte sorumluluk türüdür. Sorumlulukta müteselsillik ilkesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda yer verilmiştir. Müteselsil sorumluluk gerek zarardan sorumlu olanların zarar görene karşı sorumluluğunda gerekse zarardan sorumluların birbirlerine rücu ilişkisinde bazı ilkeler getirmiştir. İşte bu ilkeleri bir bütün olarak müteselsil sorumluluk ilkesi olarak kavramlaştırılmıştır.
Birden çok kişinin aynı zarara birlikte sebep olmalarından doğan zarar aynı sebebe dayanan zarardır. Müteselsil sorumluluğu doğuran “aynı sebep” veya “birlikte sebep” kusur olabileceği gibi sözleşme veya kanundan doğabilir.
Müteselsil sorumluluk zarar görene karşı zarardan sorumlu olanların sorumluluğunun kapsamı ve niteliği yönünden kendine has ilkeler getirmiştir. Normal şartlarda bir zarar birden fazla kişinin fiili ve sorumluluğu ile doğuyorsa o kişilerin sorumluluğu kendi fiillerine yada kusurlarına isabet eden zarar miktarından sorumlu olmalarıdır. Ancak haksız fiilden zarar görenin zararını en kısa, en kolay yoldan tazminini sağlamak amacı ile müteselsillik ile kendine has sorumluluk ilkeleri benimsenmiştir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesinde “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” düzenlemesine yer verilmiş olup; motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu; ayrıca, birden fazla kişinin zararı tazmin ile yükümlü olması durumunda, zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir.
Yine 6098 sayılı TBK’nun 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” demekle birden çok kişinin zarardan aynı sebeple ya da çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır.
Müteselsil sorumluluk, kanundan doğan bir sorumluluk türü olup müteselsil sorumluların birinden talepte bulunan hak sahibinin, tüm ilgililer bakımından müteselsil sorumluluğa dayandığını ifade etmesine de gerek yoktur. Müteselsil sorumluluk ilkesi gereği, zararın tamamını, isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebilir. (YARGITAY17. Hukuk Dairesi 2016/7214 E, 2019/2775K-2016/7805 E,2019/3209 K )
Bu bilgiler ışığında somut olayı incelediğimizde; Davacı, ilk olarak dava dilekçesinde açıkça davalının kusuru oranında sorumlu tutulmasını istemediğine göre, karşı davalının da kusurunun bulunması halinde, bu durum davalının müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.Bu durumda mahkemece; davaya konu kazada davacının davalının kusur oranından da sorumlu tutulmalarını istemediğine, davacı zararın tümünü davalıdan talep etmesi TBK.’da öngörülen teselsül kurallarına açık bir şekilde dayandığının kanıtı olduğu (HGK 24.06.1983 gün 1981/533E.-1983/724K) hususları gözetilmek suretiyle, ayrıca gerek mahkemece gerekse ceza dosyasında alınan kusur raporlarında davalı …’nin sorumlusu olan traktör sürücüsünün de tali oranda % 20 kusurlu olduğu sabit olmasına göre, yukarıda belirtilen müteselsil sorumluluk ilkesine uygun hareket edilerek tazminat hesaplanmalıdır.
Bu nedenle, her ne kadar davacı vekilince sonradan sunulan 31/10/2022 ve 03/11/2022 tarihli dilekçeleri ile tarafların kusuruna dayanıldığı belirtilip, 11/04/2022 tarihli artırım dilekçesinde 08/03/2022 tarihli aktüer raporu çerçevesinde TRH yaşam tablosuna göre hesaplanan miktardan davalı …için % 20 kusur sorumluluğuna tekabül eden miktar için talepte bulunulmaya devam edildiği, diğer davalı … için ise ödeme nedeniyle feragatte bulunulduğu belirtilmiş ise de, 03/11/2022 tarihli dilekçe ıslah dilekçesi müteselsil sorumluluğa dayalı açılan davanın kusura göre değiştirildiği şeklinde sunulmuş bir ıslah dilekçesi mahiyetinde de bulunmadığından, anılan dilekçe sadece … yönünden tamamen, … yönünden ise kısmen feragat niteliği taşıyacağından, mahkemece en son alınan 25/08/2022 tarihli 2. Ek aktüer raporunda PMF yaşam tablosuna göre hesaplanan 66.877,56 TL üzerinden sürekli iş göremezlik tazminatından … tarafından sürekli iş göremezlik tazminatı olarak ödendiği ibraname başlıklı belgeden anlaşılan 56.006 TL’nin mahsubu ile bakiye 10.871,56-TL sürekli iş göremezlik tazminatına hükmedilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile fazla sürekli iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinde isabet bulunmadığından, davalı …’nın istinafının kabulü ile kararın kaldırılarak yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir.
-Davalı …’nin müterafik Kusur itirazı yönünden :
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesine (818 sayılı BK 44. md.) göre zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.
Davalı taraf yaptığı savunma ve itirazında, davacının araç istiap haddini aşacak biçimde yolcu olarak araçta bulunması nedeniyle kusurlu olduğunu ve zararı ağırlaştırdığını ifade etmiş, mahkemece bu doğrultuda bir gerekçelendirme yapılmamış ise de, somut olayda; davacının araçta yolcu olarak bulunduğu, eldeki dosyada istiap haddinin aşılması ve emniyet kemeri takılmaması nedeniyle zararın doğumu ya da artmasında etkili olup olmadığının diğer mahkeme dosyası için sunulan bilirkişi raporları ile anlaşıldığından, müterafik kusur indirimi yapılmaması yerindedir.
-Davalı …’nin, Geçici iş göremezlik, bakıcı ve tedavi gideri giderlerinin teminat dışı olduğuna ilişkin yapılan istinaf incelemesinde:
Kaza tarihinin göre, BK’nın 46. maddesi (6098 sayılı TBK md. 54) gereğince vücut bütünlüğünün ihlali sonucu ortaya çıkan zararlardan olan geçici iş göremezlik zararı, bakıcı gideri ve SGK tarafından karşılanmayan faturasız tedavi giderleri ihlâlin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktığından zorunlu mali sorumluluk sigortası teminat kapsamında olmasına, 6111 sayılı kanunla Karayolları Trafik Kanunun 98. Maddesinde değişiklik yapan düzenlemenin faturalı SGK tarafından karşılanan tedavi giderlerine ilişkin olmasına, olayda faturasız diğer ‘iyileşme giderlerinin’ istenilmesine, bu zararlardan da davalı ZMMS’nın (dolayısıyla …’nin) sorumlu olmasına göre bu itirazın yerinde olmadığı görülmüştür.
-Davacının vekalet ve yargılama giderlerine ilişkin itirazlarında;
Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13. Maddesinde;
(1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.
(3) Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
(4) Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur” düzenlemesine göre;
Buna göre, mahkemece kabul-ret durumuna göre yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin belirlenmesi ile kısmen red kararı verildiğinden bu yönden davacı aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte, davanın kısmen reddine karar verilmiş olmasına karşın davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti davacı için hükmedilen miktarı geçmesi yukarıda belirtilen tarifenin (3) nolu bendine aykırılık teşkil ettiğinden ve ayrıca davacının istinaf dilekçesinde sözünü ettiği yatırılan tamamlama harcı 281,30 TL olduğu; arabuluculuk ücretinin dava dışı dosyalardan … Esas sayılı dosyada 23/05/2022 tarihinde de ödendiği halde ayrıca ve tekraren işbu dosyada tahsiline karar verildiği görüldüğünden, davacı tarafın buna yönelik istinaf talebinin kabulü ile yeniden hüküm kurulan hükümde bu hususun da gözetilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı … ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda kabulü ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASI VE DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMAK suretiyle;(İnfazda tereddüt oluşmaması için itiraz edilmeyen ve kesinleşen kısımlar korunmak suretiyle)
1-Asıl Davanın KISMEN KABULÜ ile;
A-Davalı … A.Ş.’ne karşı açılan davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
B-Davacının geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı için 192,92 TL, sürekli iş göremezliği nedeniyle uğradığı maddi zararı için 10.871,56 TL, iyileşme süresinde bakıcı giderinden doğan maddi zararı için 133,20 TL, kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararı için 300,00 TL’nin davalı … dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-BİRLEŞEN KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN … ESAS … KARAR SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN;
A-Davalı … karşı açılan davanın KTK 111/2 maddesinde yer alan iki yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açılması nedeniyle REDDİNE
B-Davalı … A.Ş.’ne karşı açılan davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
Asıl Dava Yönünden;
3-Alınması gereken 785,40 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 54,40 TL harç ve ‭793,6‬0 TL tamamlama harcın toplamı olan 848 TL den mahsubu ile bakiye 62,60 TL ‘sinin davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yatırılan ‭54,40 TL başvurma harcı, 7,80 TL vekalet harcı, 281,30 TL tamamlama harcı, 54,40 TL peşin harcı olmak üzere toplam ‭‭‭397,90 TL’nin davalı … alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı … alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalı …’nın kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … ödenmesine,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri 1.300,00 TL bilirkişi ücreti, 766,55 TL posta tebligat gideri, 1.439,00 TL … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilimdalı Başkanlığı rapor fatura ücret gideri, 1.070,00 TL Adli Tıp Kurumu rapor ücreti toplamı olan ‭4.575,55‬ TL yargılama giderinin kabul-ret oranına göre hesaplanan 636,00 ‭TL’nin davalı … alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı … A.Ş’nin yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığından bu davalı yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
9-Arabuluculuk vekalet ücret taleplerinin REDDİNE,
Birleşen Dava Yönünden;
10-Alınması gereken 179,90 TL karar ilam harcının, 54,40 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye harç olan 125,50 TL’nin davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
11-Davacılar tarafından yatırılan tüm yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
12-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına (harç tahsil müzekkeresi yazılmasına).
13-Davalı … A.Ş’nin yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığından bu davalı yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
14-Davalı … kendisini bir vekille temsil ettirmiş ise de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 15,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı … ödenmesine,
15-Arabuluculuk vekalet ücret taleplerinin REDDİNE,
16-Davacı tarafından yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
17-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan istinaf karar harcının talep halinde davacı ve davalı … iadesine,
18-Davacı tarafça yapılan 220,70 TL istinaf başvuru gideri ile 81,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 301,70 TL yargılama giderinin davalı … tahsili ile davacıya ödenmesine,
19-Davalı … tarafından yapılan 492,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
20-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
21-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.21/06/2023

Başkan …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Katip …
e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.