Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/289 E. 2023/505 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 16/03/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 15/11/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – (TcNo: …)
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 16/03/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 17/03/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; 03.07.2013 günü saat 19.35 sıralarında dava dışı sigortalı araç sürücüsü …’in idaresindeki … plaka sayılı kamyonet ile … Caddesini takiben … Mahallesi istikametinden gelip şehir merkezi istikametine seyri sırasında müvekkili yönetimindeki bisiklete çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkili … ın ağır şekilde yaralandığını ve malul kaldığını, kazaya karışan … plaka sayılı kamyonetin …- … vade tarihli ve … nolu Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, sigortacı sıfatı ile davalının sorumluluğuna gidilerek müvekkilinin geçici ve sürekli iş göremezliğinden doğan maddi zararının tazmini için Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı dosyasında maddi tazminat davası açıldığını, mevcut yaralanması nedeni ile uzunca bir süre tedavi gören ve tedavileri beklenen sonucu vermeyen müvekkilinin yaralanmasına bağlı olarak efor kaybına uğrar şekilde malul kaldığını ve aradan geçen süre zarfında maluliyetinde artış da olduğunu, müvekkilinin tedavi ve iyileşme süresinde yaralanmasının niteliği gereği bakıcıya muhtaç kalması sonucu bakıcı gideri zararı ile tedavisi için SGK tarafından karşılanmayan kaçınılmaz tedavi giderleri de olduğunu, davalı sigortacının maluliyetteki artış nedeni ile uğranılan maddi zarar, tedavi ve iyileşme süresinde uğranılan bakıcı gideri zararı ile SGK tarafından karşılanmayan ve fatura edilemeyen kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zararı tazmin etme sorumluluğu olduğundan uğranılan maddi zararların tazmini için dava açmak gerektiğini, bu nedenlerle 6100 sayılı HMK’niın 107. maddesine göre açılan belirsiz alacak davasında fazlaya ilişkin telep ve dava hakkı saklı kalmak üzere müvekkilinin oluşan ve artan maluliyeti nedeni ile uğradığı maddi zararı, tedavi ve iyileşme süresinde bakıcı giderinden doğan maddi zararı, kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zararı(her bir talep için 1,00TL) olmak üzere şimdilik 3,00TL maddi tazminatın kaza tarihinde geçerli kişi başı bakiye poliçe teminat İimitleri ile sınırlı olarak ilk davanın açılması ile kazanın ihbar edildiği ve temerrüdün oluştuğu 31.12.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, dava şartı arabuluculuk faaliyeti ile açılan eldeki dava yönünden zorunlu olması nedeni ile arabuluculuk faaliyeti için yapılan giderleri, sarfına mecbur kalınacak yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; dava konusu trafik kazasının anılan zamanaşımı süreleri geçtikten çok sonra açıldığını, zamanaşımı itirazları doğrultusunda işbu davanın reddinin gerektiğini, yeni düzenlemeye göre zarar görenlerin doğrudan dava açma hakkının ortadan kaldırıldığını, dava öncesinde sigorta kuruluşu’na başvuru zorunluluğu getirildiğini, haliyle başvurunun tam yapılması gerektiğini, oysaki yapılan hasar başvurusunda genel şartlar gereği sunulması zorunlu evrakların sunulmadığını, müvekkili şirketçe başvuru sahibine ödeme yapılamadığını, dolayısı ile davacı tarafından yapılmış geçerli bir başvuru söz konusu olmadığından ilgili davanın başkaca hiçbir incelemeye gerek duyulmaksızın reddinin gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin karayolları trafik kanunu’nun 91. maddesi ve zorunlu mali mesuliyet sigortası (zmms) uyarınca, sigortalısının kusuru ile 3. şahıslara verdiği zararı poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tazmin etmekle mükellef olduğunu, davacı tarafından dosyaya sunulan tedavi evraklarının, yargılama neticesinde müvekkili şirket aleyhine verilecek olası bir hükme esas teşkil etmesinin hukuken mümkün olmadığını, bu nedenle maluliyet oranının Yargıtayca da kabul edildiği üzere Adli Tıp Kurumu 3. ihtisas kurulu marifetiyle tespit ettirilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin poliçe dahilinde geçici iş göremezlik geçici bakıcı süresi ve tedavi giderlerinden sorumlu olmadığını, kabul anlamına gelmemekle beraber bir an için söz konusu huzurda görülen davanın haklı olduğu varsayılsa bile müvekkili şirket’in faizden sorumluluğunun sınırlı olduğunu, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla aleyhlerine hüküm kurulması halinde müvekkili şirketin dava tarihinden itibaren ve ancak yasal faizle sınırlı olarak sorumlu tutulabileceğini, bu nedenlerle öncelikle zamanaşımı def’i ve gerekçeli itirazları dikkate alınarak haksız ve hukuka aykırı davanın reddini, kazaya karışan araç sürücüsünün kusur durumunun tespiti için Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden ve Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur raporu alınmasını, varsa derdest ceza davasının sonucunun bekletici mesele yapılmasını, davacının maluliyet oranının tespiti için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından “Özürlüler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik’e” göre rapor alınmasını, aleyhlerine hüküm kurulacak olması halinde SGK tarafından yapılan-yapılacak ödemelerin müvekkili şirketin sorumluluğundan tenzilini, harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin başvurana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “…Yukarıda yapılan açıklamalar, amir kanun hükümleri, bilirkişi raporları, T.C. Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/06/2016 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı dosyası ile dava konusu kaza sebebiyle sürücü aleyhine açılan T.C. Konya … Sulh Ceza Mahkemesinin 25/02/2014 Tarih ve … Esas… Karar sayılı dosyası, Yüksek Mahkeme içtihatları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde 03/07/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde davacının yaralandığı, kazanın meydana gelmesinde davacının %75 oranında asli, davalı tarafından sigortalanan dava dışı sürücünün ise %25 oranında tali kusurlu olduğu, davacı tarafından T.C. Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/06/2016 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı dosyası ile cismani zararlarının karşılanması talepli dava açıldığı, söz konusu davanın yapılan yargılaması neticesinde davacının sürekli iş göremezlik maddi zararı olarak 7.377,80 TL’ye hak kazandığı, ilgili dosyanın 07/09/2016 tarihinde kesinleştiği, bu sefer davacının kaza neticesinde ortaya çıkan maluliyetin arttığı iddiasıyla eldeki davayı açtığı, yukarıda detayıyla izah edildiği üzere talebin zamanaşımına uğramadığı, T.C. … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin 04/03/2022 tarihli Heyet Raporundan anlaşıldığı üzere 11 Ekim 2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre yapılan değerlendirmede davacının artan maluliyetinin %5.1 olduğu, iyileşme(geçici iş göremezlik) süresinin 6 aya kadar uzayabileceği, bu sürenin 3 aylık zarfında bakıcıya ihtiyacı olduğu ve SGK tarafından karşılanmayan, belgeye bağlanamayan zorunlu tedavi giderinin ise 3.000,00 TL olduğunun rapor edildiği, 08/08/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda ise bakiye kalan sigorta poliçe limitleri de nazara alınarak davacının sürekli iş göremezlik maddi zararının 36.892,43 TL, bakıcı gideri maddi zararının 766,13 TL ve SGK tarafından karşılanmayan, belgeye bağlanamayan zorunlu tedavi giderinin ise kusur oranı nazara alındığında 750,00 TL olduğu anlaşılmakla davacının davasının bu miktarlar üzerinden kabulüne karar verilerek Mahkememizde oluşan vicdani kanaatin tezahürü olarak aşağıdaki hükümler tesis edilmiştir.
Davacı …’ın davasının KABULÜ İLE;
Davacının 03/07/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle mahrum kaldığı 36.892,43 TL sürekli iş göremezlik maddi zararının davalı …’den kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihi olan 30/06/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili DAVACIYA VERİLMESİNE,
Davacının 03/07/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle mahrum kaldığı 776,13 TL bakıcı gideri maddi zararının davalı …’den kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihi olan 30/06/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili DAVACIYA VERİLMESİNE,
Davacının 03/07/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle mahrum kaldığı 750,00 TL SGK tarafından karşılanmayan, zorunlu, belgeye bağlanamayan tedavi gideri maddi zararının davalı …’den kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihi olan 30/06/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili DAVACIYA VERİLMESİNE” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; huzurdaki davada kesin karar itirazlarının mevcut olduğunu, davacının daha önce Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinde aynı talep ile dava açtığını, bunun üzerine … E. sayılı dosya açıldığını, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen ve kesinleşen konu karara istinaden icra dosyasına ödeme yapıldığını, ancak davacı tarafından aynı talep ile ikinci defa dava açıldığını, davanın kesin karar nedeniyle reddinin gerektiğini, huzurdaki başvurunun anılan zamanaşımı süreleri geçtikten sonra açılmış olduğunu, bundan dolayı itirazları doğrultusunda başvurunun reddinin gerektiğini, davacı tarafından Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde açılan ve … E. numarası ile görülen davada yargılama neticesinde davacıya 7.377,80 TL ödeme yapıldığını, işbu ödeme ödeme tarihindeki içtihat ve mevzuat kapsamına tamamen uygun şekilde yapılmışken müvekkili şirket aleyhine bakiye tazminata hükmedilmesinin kabul edilemeyeceğini, davacı tarafından dosyaya sunulan tedavi evraklarının yargılama neticesinde müvekkili şirket aleyhine verilecek olası bir hükme esas teşkil etmesinin hukuken mümkün olmadığını, maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu marifetiyle tespit ettirilmesi gerektiğini, hükme esas alınan rapora istinaden Yerel Mahkeme tarafından geçici bakıcı gideri ve tedavi giderine hükmedilmesinin kabul edilemez nitelikte olduğunu, geçici bakıcı gideri ve tedavi gideri taleplerinin teminat dışı olduğunu, müvekkili şirketin zorunlu mali mesuliyet sigortasından doğan sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında olduğunu, sigortalı araç sürücüsüne izafe edilen %75 kusur oranının taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, bir an için söz konusu huzurda görülen davanın haklı olduğu varsayılsa bile müvekkili şirketin faizden sorumluluğunun sınırlı olduğunu, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını ve müvekkili şirket yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Kararı katılma yoluyla istinaf eden davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın açılması ile kazanın ihbar edildiği ve temerrüdün oluştuğu 31/12/2013 tarihinden itibaren talepleri gibi faize hükmedilmesi gerekirken nedenleri açıklanmadan 30/06/2021 tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olup kararın kaldırılması gerektiğini, avans faizine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, nedenleri açıklanmadan yasal faize hükmedilmesinin hatalı olup kararın kaldırılması gerektiğini, davalı lehine kazanılmış hak oluşmaması için maddi tazminat miktarları yönünden de Yerel Mahkeme kararının istinaf ettiklerini, tüm bu nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, trafik kazası nedeniyle tazminat talebine ilişkin olup mahkemece verilen karar davacı ve davalı sigorta tarafından istinaf edilmiştir.
1- Kusura yönelik itirazında;
Taraflar arasında görülen, aynı kazaya ilişkin Konya … ATM’nin … Esas, … Karar sayılı dosyasında davacının %75, karşı araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek karar verilmiş, verilen bu kararın İstinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiş bulunmasına göre, belirlenen bu kusur oranının kesin delil teşkil etmesi nedeniyle yeniden rapor alınmasının mümkün olmaması nedeniyle kusura yönelik itirazın reddi gerekmiştir.
2- Kesin hüküm ve Maluliyet yönünden;
Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
A) 6100 Sayılı HMK 26. maddesine göre hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekir. Belirleme yapılırken Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyetin haksız fiil sorumlusunun fiili sonucu oluştuğunun, yani haksız fiil ile maluliyet arasında illiyet bağı bulunduğunun da belirlenmesi sorumluluk açısından zorunludur. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Somut olayda, davacı tarafça geçici ve sürekli iş göremezliğe ilişkin daha önce açılan Konya … ATM’nin … Esas, … Karar sayılı dosyasında alınan maluliyet raporu ile davacının % 3.3 oranında maluliyetine göre geçici, sürekli iş göremezliğe ilişkin karar verilmiş; davacı tarafça bu kez açılan eldeki dava ile de davacının sonradan, “gelişen durum olarak” maluliyetinin artması iddiası ile sürekli iş göremezlik tazminatının yanında dava önce istenilmeyen tedavi ve bakıcı giderine dair talepte bulunulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece eldeki dava dosyası için alınan … Üniversitesi Adli Tıp Heyeti’nden alınan raporda ise gelişen durumun bulunduğu artan maluliyet niteliğinde olduğu anlaşılmakla itirazın reddi gerekmiştir. (Bkz. Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/7024 ESAS, 2018/665 Karar; aynı daire 2014/13399 Esas, 2017/198 Karar sayılı ilamları)
3-Aktüer raporuna yönelik;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 Esas,1990/199 K sayılı kararı ve Yargıtay 17. Hukuk ve 4 Hukuk dairesinin yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et – Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacının veya müteveffanın muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi; davacının veya müteveffanın muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması gerekmektedir.
Kaza tarihi 21/03/2013 tarihi olup hesaplamada PMF1931 yaşam tablosunun ve % 10 artırma eksiltme uygulanarak hesap yapılması yerinde olup itirazın reddi gerekmiştir.
4-Bakıcı giderinin teminat dışı olduğuna ilişkin yapılan istinaf incelemesinde:
Trafik kazası sonucu beden bütünlüğü zarara uğrayan kişi tedavi gördüğü süre ile iyileşeceği süre içinde işlerini göremeyeceği ve bu süre içinde normal hayatını sürdüremeyeceğinden bu dönem içinde tam iş göremez olarak kabul edilip buna göre bakıcı gideri hesabı yapılacaktır. Bu itibarla, davalı sigorta şirketinin buna yönelik istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
5-Zamanaşımı itirazının incelenmesinde:
Artan maluliyet oranı ve gelişen yeni durum nedeni ile zamanaşımı süresinin başlangıcı, bu yeni durumun ortaya çıktığı tarih olup davacı vekilince de artan maluliyet oranına ilişkin tazminat talep edildiğine ve sigorta şirketince yapılan ödemenin ilk kalıcı sakatlığa ilişkin olduğu da gözetildiğinde zamanaşımı itirazının reddi gerekmiştir.
6-Teminat dışılık itirazının incelenmesinde:
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası da 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)’ nda 91. ile 101.maddeler arasında düzenlenmiştir. Motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde o aracın işleteni, zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belirli limitlere kadar karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan sorumluluk sigortası türüdür.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası), 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 91.maddesinde, “İşletenlerin, bu Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”şeklinde belirtilmiştir. Bu madde gereğince zorunlu mali sorumluluk sigortası yapılması yasal bir zorunluluk olmakla birlikte bu tür sigorta sözleşmeleri gibi sigorta ettiren ile sigortacı arasında karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamaları ile sigorta sözleşmesi kurulur ve bir sigorta poliçesine bağlanır.Yoksa yasa gereği kendiliğinden oluşan bir sigorta türü değildir.
KTK’ nin 93. maddesinde; “Zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilir ve Resmi Gazetede yayımlanır.” hükmü mevcuttur.
Sigorta şirketlerinin sigorta sözleşmeleri kapsamındaki sorumlulukları sigorta poliçelerinin ayrılmaz parçası olan genel şartlarda düzenlenmiştir.
Genel Şartlar; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı tarafından her sigorta branşı için hazırlanmış olan ve sigorta şirketlerinin aksine hareket edemeyeceklerinin sigorta poliçesinde açıkça ifade edildiği, teminatın kapsamı, istisna edilen haller, hasar prosedürü, sigortalının görev ve yükümlülükleri, anlaşmazlık halinde uygulanabilecek hükümler, prim ödemesi, rücu durumu gibi sigorta sözleşmesinin esaslarını belirten koşullardır.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Genel şartlar ile yapılan değişiklerin uygulanma zamanı; Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının “A.1. Amaç” başlıklı maddesinin 2. fıkrasının son cümlesinde; “Bu Genel Şartlar ekleriyle bir bütündür. Bu Genel Şartlar ve sigorta teminat limitleri kaza tarihi itibariyle uygulamaya esas alınır,” düzenlemesi 02.02.2016 tarihindeki değişiklik ile “Bu Genel Şartlar” kaza tarihi itibariyle uygulanır ibaresi çıkarılıp sadece ” sigorta teminat limitleri kaza tarihi itibariyle uygulamaya esas alınır” olarak değiştirilmiştir.
Genel açıklamalar bu şekilde olmakla birlikte KTK’nin Tazminatın Azaltılması Veya Kaldırılması Sonucunu Doğuran Haller başlıklı 95.maddesinde, “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.” hükmüne göre Karayolları Trafik Kanununda düzenlenmeyen sigortacının zarar görenlere karşı ileri süremediği tazminatın kaldırılması veya miktarının azaltılması hallerini ancak sigortalısına rücu edebileceği düzenlenmiştir. Yani sigorta şirketi KTK’de düzenlenmeyen teminat kapsamında olmayan halleri ve rücu koşullarının varlığını zarara uğrayan kişilere karşı ileri süremez. Koşulların varlığı halinde sigorta sözleşmesinin eki olan genel şartlarda düzenlenmiş teminat dışı haller ve rücu halleri mevcut ise sadece sigorta sözleşmesinin tarafı olan akidi sigortalıya rücu edebilir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı başlıklı B.4.maddesinde;
“Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda kazaya sebebiyet veren sigortalıya rücu edebilir.” düzenlemesi ile 2918 sayılı KTK’nin 95.maddesi, genel şartlara aynı şekilde alınmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere davacı, davalı sigorta şirketine karşı zarar gören üçüncü kişi durumundadır. Davacının, zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinin tarafı olmaması ve üçüncü kişilerin haklarının korunması için 2918 sayılı KTK’nin 95.maddesi düzenlemesi karşısında Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının, sigorta sözleşmesinin tarafı olmayan davacı yönünden uygulanması mümkün olmadığı gibi olay tarihinde geçerli genel düzenlemeye göre genel şartlara yapılmış bir atıf da mevcut değildir.
Dava konusu olan ve 03/07/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası yönünden 6704 sayılı Kanun ile 2918 sayılı KTK’de yapılan değişikliklerin uygulanıp uygulanmayacağı yönünden yapılan değerlendirmede ise;
2918 sayılı KTK.nin 90.maddesinde yapılan değişiklikten önce; “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” denilmekte iken 26.04.2016 tarihinde 6704 sayılı yasa ile yürürlüğe giren değişiklikle; “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” düzenlemesi yapılmıştır.
Trafik kazaları dayanağını 2918 sayılı KTK’den alan haksız fiillerdir. Bu nedenle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası işletenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına almış olup, 26.04.2016 tarihinde 6704 sayılı Kanun ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun’da yapılan değişikliklerin dava konusu haksız fiil tarihinde yürürlükte olmadığı, 6704 sayılı Kanunda, yapılan düzenlemelerin geriye yürüyeceğine dair açık bir hükmün de bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ile yapılan düzenlemenin zarar gören üçüncü kişi sıfatı ile talepte bulunan davacılar yönünden uygulanmasının, 2918 sayılı KTK.nın 90 ve 95.maddeleri ve 6102 sayılı TTK.nin 1484.maddesine göre mümkün görülmediği, olay tarihinden sonra 2918 sayılı KTK.nın 90 ve 92. maddelerinde yapılan değişikliklerin olay tarihinde bütün hüküm ve sonuçlarını doğuran haksız fiiller yönünden uygulanamayacağı, ayrıca KTK.nin 95. maddesi ve ZMSS Genel Şartlarının B.4.maddesi gereğince zarar görenlere karşı tazminatın azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin hükümlerin zarar görenlere karşı ileri sürülememesi nedeniyle, haksız fiilin türü olan trafik kazalarına olayın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan kanun hükümlerinin uygulanması, haksız fiil tarihi ile işlemeye başlayan zamanaşımı, temerrüt tarihi ve diğer maddi hukuk kurallarının olay tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükümlerine göre belirlenmesi, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası genel şartları ile düzenlenen teminat dışı hallerin zarar görenlere karşı ileri sürülemeyeceği davacı yanın sigorta sözleşmesinin tarafı olmaması zarar gören üçüncü kişi olması nedeniyle zarar bedelinin olay tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükümleri ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerektiği düşünülmektedir.
Öte yandan, trafik kazaları sonucu meydana gelen zararlardan sigorta şirketleri Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinde yazılı maddi zararlar teminatı, sağlık giderleri teminatı ve sürekli sakatlık teminatı ile sorumludur. Ancak tedavi giderleri ile ilgili olarak 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesinde, “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı” düzenlemesi ile Kanun’un geçici 1. maddesinde de “Bu Kanun’un yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu kanunun 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği düzenlemesi yapılmıştır.
Sigorta poliçesinde belirtilen, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü (belgeli tedavi giderleri), 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeyle sona erdirilmiş bulunmaktadır.
Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı yasanın 98. maddesi kapsamında tüm tedavi giderlerinden değil, ancak sözkonusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan, 6111 sayılı yasa kapsamında olmayan tedavi giderlerinden SGK sorumlu olmayıp sigorta şirketinin sorumluluğu devam eder. Davacı yaralanması nedeniyle SGK’nin sorumlu olmadığı yaralanması ve tedavisine uygun belgelenemeyen tedavi giderlerini de sigorta şirketinden talep edebilir.
Davacının yaralanması sonucu sürekli bakım ihtiyacı nedeniyle ödemesi gereken bakıcı gideri de tedavi giderleri kapsamında olup, 2918 sayılı KTK’nin değiştirilmiş 98. maddesi kapsamında olmadığından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısının sorumluluğu devam edeceğinden bakıcı giderlerinden davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulmaması gerektiğine ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
7- Faiz türü ve başlangıcı itirazının incelenmesinde:
Davacı vekilince temerrüt faizi olarak avans faizi istenilmiş, ancak mahkemece yasal faize hükmedilmiştir. Oysa zarara neden olan araç kamyon olup ticari faaliyet sırasında zarara neden olmuştur. Bu itibarla davada temerrüt faizi olarak ticari faiz niteliğindeki avans faizine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde yasal faize hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Sigorta şirketinin poliçe kapsamında sorumlu olduğu tazminatı 2918 sayılı KTK 99. maddesi gereğince başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödemesi gerekmektedir. Bu süre içinde ödeme yapılmaz ise bu süre sonra erdikten sonra 9.gün sigorta şirketinin temerrüde düştüğü kabul edilir.
Davacı tarafın davadan önce sigorta şirketine başvurduğu ilk başvuru tarihinden değil aratan maluliyet sebebi ile başvuru yapıldığı tarihten faiz işletilmesi gerektiğinden itirazın reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin itirazının güncel veriler kullanılarak rapor alındığından reddi gerekmiştir.
Bu nedenle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK.nın 353/1-b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi,
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
HMK.nın 353/1-b-2.maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davacı …’ın davasının KABULÜ İLE;
a) Davacının 03/07/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle mahrum kaldığı 36.892,43 TL sürekli iş göremezlik maddi zararının davalı …’den kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihi olan 30/06/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili DAVACIYA VERİLMESİNE,
b) Davacının 03/07/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle mahrum kaldığı 776,13 TL bakıcı gideri maddi zararının davalı …’den kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihi olan 30/06/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili DAVACIYA VERİLMESİNE,
c) Davacının 03/07/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle mahrum kaldığı 750,00 TL SGK tarafından karşılanmayan, zorunlu, belgeye bağlanamayan tedavi gideri maddi zararının davalı …’den kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihi olan 30/06/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili DAVACIYA VERİLMESİNE,

İlk Derece Yargılaması Yönünden;
2-Alınması gereken 2.624,37 TL harçtan peşin olarak alınan 59,30 TL harç ile ıslah ve tamamlama harcı olarak alınan 132,00 TL harç olmak üzere toplam 191,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 2433,07 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 127,1‬0 TL ilk dava açılış harcı ile 132,00 TL ıslah ve tamamlama harcı harcı olmak üzere toplam 259,10 TL harç gideri, 850,00 TL bilirkişi gideri, 152,10 TL yazışma ve tebligat gideri, 1.493,00 TL hastane gideri olmak üzere toplam 2.754,2‬0 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-HMK 333. maddesi gereğince taraflar tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
7-İstinaf başvurma harcı dışında, istinaf peşin harcı olarak alınan istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
8-Davacı tarafça yapılan 220,70 TL istinaf başvuru gideri ile 36,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 256,7‬0 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
9-Alınması gereken 2.624,37 TL harçtan peşin alınan 655,92 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.968,45‬ TL harcın davalı …’nden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
10-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
11-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
12-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.17/03/2023

Başkan …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Katip …
e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.