Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/2742 E. 2023/2580 K. 27.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 27/11/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/09/2023
NUMARASI : Esas Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

İSTİNAF KARAR TARİHİ : 27/11/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 28/11/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 31/03/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; 19/05/2013 günü sigortalı araç sürücüsü … idaresindeki …. plaka sayılı otomobil ile sürücüsü …yönetimindeki …. plaka sayılı aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazası sebebiyle…plaka sayılı otomobilde yolcu olarak bulunan davacının ağır şekilde yaralandığını, kazaya karışan ….plaka sayılı otomobil, 20.02.2013-20.02.2014 vade tarihli ve … nolu Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalandığından, sigortacı sıfatı ile davalının sorumluluğuna gidilerek davacının, geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı ile çalışma gücünün azalmasından doğan maddi zararının tazmini için Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı dosyasında açılan maddi tazminat davasında hükme esas alınmış olan hususlarda bilirkişi hekim raporunun tanziminden sonra ortopedi, fizik tedavi ve psikiyatri yönlerinden olmak üzere davacının maluliyetinde ekleme ve artış olduğunu belirterek, belirsiz alacak davasında fazlaya ilişkin talep ve haklarının saklı kalmak kaydıyla; oluşan ve eklenen maluliyeti nedeni ile uğradığı maddi zararı, tedavi ve iyileşme süresinde bakıcı giderinden doğan maddi zararı, kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zararı ( her bir talep için 1,00 TL ) olmak üzere şimdilik 3,00 TL maddi tazminatın, ilk davanın açılması ile kazanın ihbar edildiği ve temerrüdün oluştuğu 17.03.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava şartı arabuluculuk faaliyeti ile açılan eldeki dava yönünden; zorunlu olması nedeni ile arabuluculuk faaliyeti için yapılan giderler, sarfına mecbur kalınacak yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili sunduğu 11/08/2022 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; davacının artan iş göremezliği nedeniyle uğradığı zarar olarak 122.042,19 TL maddi tazminatın 17/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ayrıca iyileşme sürecinde bakıcı giderinden doğan zarar olarak 9.215,41 TL, kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan zarar olarak 5.000 TL olmak üzere toplam 14.215,41 TL maddi tazminatın 17/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta vekili 23/05/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; daha önce bir hüküm bulunduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun bu sebeple son bulduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla sigorta şirketinin sorumluluğunun ödemelerden sonra bakiye kalan poliçe teminatı ile sınırlı olduğunu, kusur oranlarının tespiti için dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesi gerektiğini, davalı sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, maluliyet oranının tespiti için dosyanın Adli Tıp 3. İhtisas Kurumu’na sev edilmesi gerektiğini, yeniden bir tazminat hesaplaması yapılması gerektiğini, Sosyal Güvenlik Kurumu’na gerekli yazışmaların yapılarak yapılan ödemelerin tespit edilmesi ve düşülmesi gerektiğini, bakıcı giderlerinin teminat dışında olduğunu, faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini belirterek, usul ve esastan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; “Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde: Davacının dava konusu olay sebebiyle yaralanması sonucunda uğradığı zarardan, olay tarihinde geçerli sakatlık ve tedavi giderleri teminatı klozu kişi başı poliçe limitiyle sınırlı olarak Türk Borçlar Kanununun 54 ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91-93-98. maddeleri uyarınca ZMSS poliçesi uyarınca davalı sigorta şirketi sorumlu olduğundan; Adli Tıp Uzman bilirkişisi ve hesap bilirkişisi raporları da dikkate alındığında davacının maddi tazminat davasının kabulü ile artan ve gelişen sürekli iş göremezlik maddi zararı nedeniyle 122.042,19 TL’nin, geçici bakıcı gideri olarak 9.215,41 TL’nin ve tedavi giderleri olarak 5.000,00 TL’nin kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limiti ile sınırlı olarak ilk dava açılış tarihi olan 17.03.2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tazmini ile davacıya ödenmesine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” şeklinde davacının davasının kabulü ile; artan kalıcı maluliyeti nedeniyle 122.042,19 TL, geçici bakıcı gideri olarak 9.215,41 TL, tedavi giderleri olarak 5.000,00 TL olmak üzere toplam 136.257,60 TL’nin davalı sigorta şirketinin olay tarihi itibariyle geçerli olan kaza başına ölüm ve sakatlık ile tedavi giderleri teminat klozu limiti ile sınırlı olarak, ilk dava açılış tarihi olan 17.03.2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının maluliyetinde artış meydana geldiğinin ispat edilemediğini, ilk raporda iyileştiği belirtilen araz için ikinci raporda oran verilip hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, hesaplanacak tazminattan müterafik kusur nedeniyle indirim yapılıp yapılmayacağı açısından değerlendirme yapılması gerektiğini, başvuranın gerekli emniyet tedbirlerini alıp almadığının tespitinin gerekli olduğunu, maluliyet artışına yönelik itirazlarının saklı kalmak üzere asıl alacağa maluliyet artışının tespit edildiği tarihten itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğini, gelişen maluliyete ilişkin itirazlarının saklı kalmak kaydıyla ilk dava tarihinden itibaren temerrütün kabul edilmesinin hatalı olduğunu, PMF yaşam tablosunun uygulanmasının hatalı olduğunu, TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanması gerektiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
İDM CE DAİREMİZCE VERİLEN KALDIRMA KARARI DOĞRULTUSUNDA İŞLEM YAPILMASINA
BU BAĞLAMDA
Davalı vekilinin hatır indirimi yapılmamasının yersiz olduğu istinafı
Dava 6100 sayılı HMK döneminde açılmış olup davalı davaya cevap vermiş ancak hatır taşıması savunmasında bulunmamıştır. Açıklanan vakıalar karşısında mahkemece; hatır taşıması savunmasının itiraz değil def’i olduğu ve alacağın talep edilebilirliğini engelleyici işlev gören def’ilerin ancak belirli sürelerde ileri sürülebileceği; alacağı ortadan kaldıran ve her aşamada ileri sürülebilen itirazlardan olmadığı için de her aşamada ileri sürülemeyeceği hususları dikkate alınmak suretiyle; davalı tarafça süresinde ileri sürülmeyen hatır taşıması indirimi iddiasının incelenme olanağı yoktur.
Nitekim Yargıtay 17 HD nin 2016/10102 esas 2019/4225 karar sayılı ilamı
Maluliyete itiraz
Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan hükümlere göre ,haksız fiil tarihi 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Kökleşmiş Yargıtay 17. HD uygulaması ve içtihatlarına göre maluliyet raporlarının düzenlenmesinde haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik ve yasa hükümlerine göre değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Nitekim Yargıtay 17 HD nin 2016/16240 esas 2019/7273 karar 2016/15369 esas 2019/6853 karar sayılı ilamları.
Bu halde Söz konusu belirlemenin Adli Tıp/Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlar tarafından (çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak) uzmanlık alanlarına göre, HMK’nun 275 inci maddesi gereğince oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan çalışma gücü ve maluliyet oranının belirlenmesine ilişkin mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
O halde mahkemece, yukarıda verilen hukuksal bilgiler dikkate alınarak Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu’ndan veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Ana Bilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarından davacının maluliyeti olup olmadığı, yaralanmasının niteliği, iş güçten kalma süresinin tespiti bakımından Aym’ ce verilen iptal kararı sonrası düzenlenecek maluliyet raporlarında 01/06/2015 tarihinden itibaren uygulanan genel şartların bu halde genel şartlarla belirlenen özürlülük ölçütü yönetmeliği ile engelliler yönetmeliğinin uygulanma imkanı kalmadığından Her ne kadar somut olayda kaza tarihi 01/09/2013 tarihinden sonra ise ve Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri uygulanması gerekmekte ise de;
Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporlarda da belirtildiği üzere;
11 Ekim 2018 tarih ve 27021 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği özellikle trafik kazalarına bağlı olmak üzere tazminat davalarında mahkemelerce bilhassa istenilen ve bu konu ile ilgili değerlendirmelerde tüm bilirkişi kurumlarca kullanılan bir cetveldir. Bu cetvelde vücuttaki her bir sisteme ait hastalık veya arızalar için puanlar yer almakta olup, bu sayede çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybına bağlı bir oran verilebilmektedir.
Malulen emekli olma işlemleri ile ilgili olan 3 Ağustos 2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ise yönetmelikteki tanımıyla kişinin “çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybedip kaybetmediğinin” değerlendirilmesi için düzenlenmiştir. Yönetmelik ekindeki listelerde hangi hastalık veya arızaların bu kapsamda sayılabileceği listelenmiş, kapsama girmeyenler için ise herhangi bir oran belirtilmemiştir. Bu bağlamda belli bir tarihteki bir olaya bağlı çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının değerlendirilmesinde Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin kullanılması teknik olarak mümkün değildir. Zira 2013 tarihli yönetmelik malulen emeklilik ile ilgili baremleri içermekte olup maluliyet oranının tespitine yönelik belgeleri ve cetvelleri içermemektedir.
Bu nedenle, söz konusu yönetmelik yukarıda açıklandığı gibi maluliyet tespiti için uygun olmadığından “11 Ekim 2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”ne göre hüküm kurulmalıdır.rapor bu duruma uygundur. İtiraz yersizdir.
Mükerrer karar verildiği ve kesin hüküm olduğu istinafı
İlk hükme esas alınan maluliyet raporunda davacıda sol femur kırığı olduği tespiti yapılmış ANCAK KIRIKLARIN KOMPLİKASYONSUZ İYİLEŞTİĞİNDEN BAHİSLE, DAVACIYA SADACE splenektomi arazlarından (DALAĞININ ALINMASI NEDENİYLE) %14,3 oran verildiği görülmektedir.
Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. Sayılı dosyası kapsamında %14,3 maluliyet oranına istinaden hesaplama yapılmış ve kesin hükümle karara bağlanmıştır.
ANCAK DAVACI BU KIRIKLARIN İYİLEŞMEDİĞİNİ, BİLAKİS ARTTIĞINI İDDİA ETMEKTEDİR. GERÇEKTEN DE DAVACININ SON MUAYENESİNDE SOL UYLUKTA 4 CM KISALIK GELİŞTİĞİ VE ARTAN MALULİYETİN DE BUNA DAİR OLDUĞU BELLİDİR. BU DURUMDA ilk raporda ve ikinci raporda verilen arazlar FARKLI olup, GELİŞEN DURUM OLDUĞU DA raporda açıkça belirtilmiştir. Mükerrer talep yoktur. İtiraz yersizdir.
Davalı vekilinin istinafı ve Hükme esas alınan Aktuerya raporuna yönelik yapılan incelemede
Davacı taraf, trafik kazası sonucu malul olduğunu açıklayıp tazminat talep etmiş buna göre de hükme esas alınarak karar verilen bilirkişi tarafından PMF 1931 tablosu ve % 10 şeklinde düzenlenen rapor mahkemece hükme esas alınmıştır.
karara esas alınan hesaplama, Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 esas,1990/199 sayılı kararı ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına uygundur.Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamı hakim tarafından belirleneceğinden, tazminat hesabında Population Masculine Et – Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacıların ve desteğin muhtemel yaşam süresi belirlenmelidir.
O halde davalı sigorta şirketinin ve bu kapsamda diğer davalıların sorumluluğunun Poliçe düzenleme ve başlangıç tarihinin 01/06/2015 tarihinden önce olması nedeniyle Population Masculine Et – Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak ve % 10 artırım % 10 eksiltim şeklinde eski genel şartlardaki uygulamaya göre rapor alınmalıdır.
Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/16921 Esas, 2018/11076 Karar sayılı ilamı)
Bu halde ilk derece mahkemesince ALINAN EK RAPORA GÖRE karar verilmesi ve davacının talebi ile bağlı kalınarak hüküm verilmesi doğrudur. Davalının itirazı yersizdir.
(Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/16442 E 2018/2344 K) istinaf itirazları yerindedir.
Faiz başlangıcına itiraz
2918 sayılı KTK.’nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigortaya başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir.
Aynı zamanda zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak temerrüt tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Davalı sigorta sigorta şirketine davadan önce başvuru yapıldığı anlaşılmakla dava dilekçesi ile talep edilen ve daha önceki davayla ıslaha konu edilen miktarlar yönünden zararın tamamı için temerrüte düşmüş sayılır. O halde, davalı yönünden faiz başlangıcının asıl ve ıslah edilen kısım yönünden temerrüt tarihi olarak kabulü doğrudur.
Davalı sigorta vekilinin olayda müterafik kusur bulunduğu, indirim yapılması gerektiği istinafı
6098 sayılı Borçlar Kanun’un, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43.maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı Borçlar Kanun’un 52.maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 44.maddesi) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK.nun 52.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Davalı tarafın müterafik kusur yönünden yaptığı itirazlar bakımından ise; dosya içerisinde bulunan kaza tespit tutanağına göre, kemerin takılı olup olmadığı “belirsiz” olarak işaretlenmiştir. davacının kemerinni takılı olmadığına dair dosya kapsamında herhangi bir delil olmayıp, takılı olmadığının ispatı davalı sigorta şirketinin üzerindedir. Davalı tarafça, yargılama aşamasında sunulmuş herhangi bir delil bulunmadığından, aslolan güvenlik ekipmanı takılması olup, bu hususun aksinin davalı tarafça da ispatlanamadığından indirim uygulanmaması kararı yerinde olup istinaflar yersizdir.
Bu halde, Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
1-Davalı taraftan alınması gereken 9.307,71 TL harçtan peşin alınan 2.326,94 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.980,77 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
2-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 28/11/2023

Başkan Üye Üye Katip

E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.