Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/2665 E. 2023/2728 K. 12.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 12/12/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 14/09/2023
NUMARASI : Esas Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 1-
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 2-
VEKİLİ : Av.
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 12/12/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 13/12/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; Müvekili …. … adına kayıtlı … plakalı aracı ile 13.02.2022 günü Konya ili Cumhuriyet Mahallesi Yeni İstanbul Caddesi 1. Organize Sanayi Kavşağındaki üst geçidin altındaki kavşakta kendi şeridinde seyir halindeyken, saat 15.15 sıralarına davalı ….’nun, kusurlu davranışı ile kendi üzerine kayıtlı …. plakalı aracı ile müvekkilinin aracının sağ tarafına çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin aracında zarar oluştuğunu, kazanın davalının kusuru nedeniyle meydana geldiğini, müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, zararın tazmini bakımından kazaya karışan aracın sigorta poliçesi kapsamında davalı sigorta şirketine müracaatta bulunulduğunu, ancak herhangi bir ödemede bulunulmadığını, arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 23.747,99 TL hasar bedelinin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davanın zaman aşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin bu poliçedeki maddi zararlara ilişkin teminat limiti ise kaza tarihi itibariyle araç başına 50.000,00 olduğunu, dosya üzerinde yapılan tüm ödemelerin poliçe teminat limitinden mahsup edilmesinin gerektiğini, öncelikle mükerrer ödeme ve sebepsiz zenginleşmenin engellenmesi için konu kaza nedeniyle sigortalı veya kasko sigortacısı tarafından zarar görene bakiye ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun tespitinin gerektiğini, araç hasarı talebine ilişkin karşı yanın yokluklarında aldırmış olduğu tespit raporunun mümkün olmadığını, fahiş hesaplamanın yer aldığını, herhangi bir amortismanın mahsup edilmediğini ve ıskonto uygulanmadan hesaplamanın yapıldığı raporun hükme esas alınmamasını, bakiye ödeme ve onarıma ilişkin de herhangi bir faturanın sunulmadığını belirterek ; davanın zaman aşımı , usulden ve esastan reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı ……cevap dilekçesinde özet olarak; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararlara ilişkin taleplerin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 109.maddesi uyarınca 2 yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağını, dava konusu olayda aynı kanunun 109/2.maddesi gereğince uzamış ceza zamanaşımını gerektirir bir fiil bulunmadığını, davacının uzamış zamanaşımına ilişkin iddiasının da bulunmadığını, daha sonra bulunulmasına da muvafakatlerinin bulunmadığını, arabuluculuk son tutanağında 08.10.2020 başvuru tarihi – 25.11.2020 son tutanağın düzenlendiği tarih arası 49 gün olup, bu işlemeyen 49 günün zamanaşımının son günü 13.02.2022 tarihine eklendiğinde, 02.05.2022 tarihi itibari ile dava konusu motorlu araç kazalarından doğan maddi zararlara ilişkin tazminat talepleri zamanaşımına uğradığını, davacının davasına dayanak yaptığı 13.02.2020 tarihli kaza tespit tutanağının geçersiz olması gerçeği yansıtmaması nedeni ile müvekkilinin kusurlu olduğu iddiasının ve geçersiz tutanak ile tanzim edilen ekspertiz raporunun, yine bu geçersiz ve gerçeği yansıtmayan tutanağın dayanak yapıldığını ve müvekkilinin gıyabında alınan Konya ..Asliye Hukuk Mahkemesi’nin tespit raporunun kabulünün ve mahkemenizce bu delilerin değerlendirilmeye alınması mümkün olmadığını, davanın zamanaşımına uğraması nedeni ile reddinin, iddia olunan kaza ile ilgili “İçerik Sahteciliği” sabit kaza tespit tutanağının delil kabiliyetinin olmaması, bu tutanak dayanak gösterilerek tanzim edilen ekspertiz raporunun ve delil tespiti dosyası bilirkişi raporunun da geçersiz olması, davacının iddia ettiği müvekkilin kusurluluk durumunu başka herhangi bir delil ile ispat edememesi, araçta meydana geldiği iddia olunan hasarın dava konusu kaza sebebi ile olduğunun başka herhangi bir delil ile ispat edilememesi, davacının geçerli bir dava şartı sigorta şirketine yazılı başvuru yapmaması ve kişinin kendi kusuruna dayanarak talepte bulunamayacağını belirterek; davanın zaman aşımı nedeniyle reddine, aksi durumda esastan reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında özetle; “Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davaya konu trafik kazasının oluşmasında sigortalı araç sürücüsü davalı ……nun tam kusurlu olduğu, kaza neticesinde davacıya ait araçta hasar oluştuğu, oluşan hasar tutarının 30.932,00 TL olduğu, davacının talebinin ise 22.547,99 TL olduğu, dolayısıyla taleple bağlılık ilkesi gereğince bu tutara hükmedilmesi gerektiği, yine her ne kadar davacının araç mahrumiyetinden kaynaklı zararı 2.632,50 TL ise de davacının talebinin 1.200,00 TL olduğu, dolayısıyla bu tutarın hüküm altına alınması gerektiği sonucuna varıldığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.””Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davaya konu trafik kazasının oluşmasında sigortalı araç sürücüsü davalı …’nun tam kusurlu olduğu, kaza neticesinde davacıya ait araçta hasar oluştuğu, oluşan hasar tutarının 30.932,00 TL olduğu, davacının talebinin ise 22.547,99 TL olduğu, dolayısıyla taleple bağlılık ilkesi gereğince bu tutara hükmedilmesi gerektiği, yine her ne kadar davacının araç mahrumiyetinden kaynaklı zararı 2.632,50 TL ise de davacının talebinin 1.200,00 TL olduğu, dolayısıyla bu tutarın hüküm altına alınması gerektiği sonucuna varıldığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiş;
DAVANIN KABULÜ ile,
22.547,99 TL hasar tazminatının dava tarihi olan 04/07/2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
1.200,00 TL araç mahrumiyeti tazminatının dava tarihi olan 04/07/2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ……’ndan alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı ……vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; zaman aşımı itirazlarında bulunduklarını ancak mahkemece kaldırma kararının içeriğinin dikkate alındığından zaman aşımı itirazın yeniden değerlendirilmesinin usulen mümkün olmadığı sonucuna varıldığını ancak bu kararın kabulünün mümkün olmadığını, taraflarınca cevap dilekçesi ile birlikte zaman aşımı definde bulunulduğunu ve bu zaman aşımı defilerinin ilk kararın ortadan kaldırılması ve hiç karar verilmemiş gibi yargılamanın devam etmesi nedeniyle zaman aşımı itirazlarının halen devam ettiğini, maddi hatadan kaynaklı zaman aşımı hesabının yanlış yapılması külfetinin müvekkiline yükletilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili ile diğer davalı arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olduğunu ve davanın sadece kendisine açılmış olsa idi asliye hukuk mahkemelerinde açılabileceğini, yapılan arabuluculuğun müvekkili açısından zorunlu dava şartı olmadığını, ekspertiz raporunun kaza tespit tutanağını dayanak gösterilerek hazırlanması sebebiyle geçersiz olduğunu, davacı tarafa ait olan …. plakalı araç için 13.910,25 TL değişmesi gereken parça + 3.330,00 TL işçilik ücreti olmak üzere toplam 17.240,25 TL hasar tespiti yapılmasına rağmen dava dilekçesinde 23.747,99 TL hasar bedeli istenmesinin kabulünün mümkün olmadığını, mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın müvekkili yönünden reddini, yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
İlk derece mahkemesince verilen ilk karara ilişkin olarak Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile ; KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 03/11/2022 tarih .. Esas …Karar sayılı dosyasında verilen kararının eksik araştırma nedeniyle HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Dava; maddi hasarlı trafik kazası nedeni ile HASAR VE ARAÇ MAHRUMİYETİNE YÖNELİK maddi tazminat istemine ilişkindir.
1-Zamanaşımı itirazının incelenmesinde:
2918 sayılı KTK.nun 109/1.maddesinde “motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK.’nun 72. maddesi gereği, haksız fiil nedeniyle tazminat talebiyle açılacak davada zamanaşımı, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde fiilin işlendiği tarihten başlayarak 10 yıllık süreye tabidir. Eylemin aynı zamanda suç oluşturması durumunda uzamış (ceza) zamanaşımı uygulanacaktır. Davaya esas eylem suç niteliğinde değildir.
Zamanaşımı bir defidir. İtirazlardan farklı olarak, diğer savunma sebeplerinden olduğu gibi Mahkemece kendiliğinden gözetilmesi söz konusu değildir. Bir borcun, alacaklısı tarafından zamanında ileri sürülmemesi yine de borçlunun borcu ifasına engel değildir. Çünkü hukuk sistemimizde zamanaşımı borcu sona erdirmez, yalnızca alacaklıya bir def’i hakkı verir. Bu nedenle hakim zamanaşımını, hak düşürücü sürenin söz konusu olduğu durumlardaki gibi kendiliğinden göz önünde bulundurmaz (6098 sayılı TBK m. 161).
TBK’nın 154.maddesinde (mülga BK 133/2md.) zamanaşımını kesen nedenler düzenlenmiştir. Söz konusu maddenin ikinci fıkrasına göre, alacaklının, dava veya def’i yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa, icra takibinde bulunmuşsa ya da iflas masasına başvurmuşsa işlemeye başlayan zamanaşımı süresi kesilir. Yine TBK 157. Maddesine göre zamanaşımı icra takibiyle kesilmişse alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlar. TBK 156. Maddesi uyarınca da; zamanaşımının kesilmesiyle yeni bir süre işlemeye başlar.
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 15. bendinde “Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez.” düzenlemesi yer almaktadır. (Eldeki dosya için 08/10/2020 -25/11/2020 tarihleri arası arabuluculuk zamanaşımı durma süresidir)
Somut Olayda;
– Kaza tarihi -13/02/2020
– Davacının arabuluculuk başvuru tarihi- 08/10/2020 (arabulucuk bitiş 25/11/2020)
-Dava tarihi- 04/07/2022 ‘dir.
7226 sayılı Kanunun geçici 1. Maddesi uyarınca;
“Geçici Madde 1 – (1) Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla;
a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikayet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dahil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hakim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dahil) tarihinden,
b) 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirlenen süreler ve bu kapsamda hakim veya icra ve iflas daireleri tarafından tayin edilen süreler; nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri, taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınması, ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemler 22/3/2020 (bu tarih dahil) tarihinden,itibaren 30/4/2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar durur.
Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmi Gazete’de yayımlanır” hükmünü taşıdığı,
Cumhurbaşkanlığının 30/04/2020 tarih ve 2480 karar sayısı ile;
“Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair Karar”m yürürlüğe konulmasına, 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrası gereğinc Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde yayılmasını ve yargı alanında doğabilecek hak kayıplarını önlemek amacıyla; 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen durma süresi, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununda öngörülen zorunlu idari başvuru yoluna ilişkin süreler hariç, 1/5/2020 (bu tarih dahil) tarihinden 15/6/2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar (salgın hastalığın yayılma tehlikesinin daha önce ortadan kalkması halinde yeniden değerlendirilmek üzere) uzatılmıştır.
Bu durumda COVİD nedeni ile 13/03/2020 tarihi ile 15/06/2020 tarihleri arasında hak düşürücü sürelerin işlemeyeceği gözetildiğinde 3 ay 2 gün süreler uzatılmış sonrasında davacının müracaatı ile 08/10/2020 (başvuru)-25/11/2020 (son tutanak) tarih aralığında ihtiyari arabulucuk süresi işletildiğinden 08/10/2020 -25/11/2020 arası için + 49 gün eklenmekle (13/02/2022 + 49 gün’den) Eldeki davanın04/07/2022 tarihinde açıldığı görülmekle zamanaşımı süresi dolmamıştır.
2-Görev itirazının incelenmesinde:
HMK’nun 355/2. maddesi uyarınca mahkeme kararında kamu düzenini ilgilendiren hususlara ilişkin aykırılık olup olmadığının incelenmesinde; dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK 5/1 maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3 maddesi gereği Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Somut davada davalı zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olup, davacılar üçüncü kişi olarak sigorta sözleşmesinin tarafı değillerdir.
Sigorta Hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, Zorunlu Sorumluluk Sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle dava ticari dava olup Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bakılıp sonuçlandırılması gerekmektedir. Dava ve karar tarihinde Afyonkarahisar ilinde ayrı bir ticaret mahkemesi bulunmadığından davaya ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılması yerinde olup itirazın reddi gerekmiştir.
3-Arabuluculuk itirazının incelenmesinde:
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na 06/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren ve 7155 sayılı kanunun 23.maddesi ile eklenen madde 18/A’ya göre; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir….” hükmü getirilmiştir.
01/02/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı yasa ile Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ile 01/01/2019 tarihinden itibaren ticari davalarda arabuluculuğa başvurunun dava şartı haline geldiği, yine 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na 06/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren ve 7155 sayılı kanunun 23.maddesi ile eklenen madde 18/A’ya göre de, zorunlu arabuluculuğa tabi ticari davalarda, arabulucuya başvurulduğuna dair son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir suretinin sunulmasının dava şartı olduğu, bu tutanak sunulmadan açılan davalarda, mahkemece, tutanağın sunulması için davacı tarafa 1 haftalık kesin mehil verileceği, süreye rağmen tutanağın sunulmaması halinde davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verileceği düzenlenmiştir.
Anlatılan ilke ve düzenlemeler kapsamında somut olayda; davacı vekili tarafından, davalı ZMMS Sigorta’ya karşı açılan davanın zorunlu arabulucuya tabi ticari dava olduğu, taraflar arasında ihtilaf olmadığı davacının da kabulünde olduğu gibi, diğer davalı sürücüye karşı arabuluculuğa başvurulmadığı sabit olsa da, davacı tarafından zararın tahsili için müteselsilen dava açıldığı ve davalıların zorunlu dava arkadaşı olmadıkları, diğer ihtiyari dava arkadaşı işleten ve sürücü gerçek kişi için zorunlu arabulucuğa başvurunun gerekmediği anlaşılmakla itiraz yersizdir.
4-Kusur itirazının incelenmesinde:
Davalı taraf kaza tespit tutanağının sahteliğini iddia etmiş ise de mahkemece alınan raporların birbirini teyit eder nitelikte olduğu olaya uygun olduğu davalının %100 kusurunun netleştiği anlaşılmakla itirazın reddi gerekmiştir.
5-Hasar raporu itirazının incelenmesinde :
Hükme esas alınan raporun Yargıtay yerleşmiş uygulamaları doğrultusunda hazırlandığı hüküm vermeye yeterli olduğu anlaşıldığından itirazın reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 1.622,22 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 405,56 TL nin mahsubu ile bakiye 1.216,66 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (238.730,00 ) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.12/12/2023

Başkan Üye Üye Katip

e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.