Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/256 E. 2023/939 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 11/05/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 08/11/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACILAR :1- … – …
2- …
3- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI :1- …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALILAR : 2- …
3- …
VEKİLİ :Av. …
DAVA : Tazminat

İSTİNAF KARAR TARİHİ : 11/05/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 11/05/2023

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekilinin dava dilekçesi özetle; 12/09/2019 günü … adına kayıtlı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın elektrikli bisiklet sürücüsü …’e çarpması sonucu ağır yaralandığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla trafik kazasında bedensel zarar nedeniyle davacı … lehine şimdilik 100,00 TL geçici işgöremezlik, 100,00 TL sürekli iş göremezlik, 100,00 TL belgelendirilemeyen faturalandırılamayan tedavi gideri ve 100,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 400,00 TL maddi tazminatın sürücü … ve işleten … yönünden olay tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden sigorta limitleri aşılmamak üzere temerrüt tarihinden işletilecek avans faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretleriyle birlikte müşterek ve müteselsilen davalılardan tahsiline, davacı … için 25.000 TL, davacı … için 5.000 TL ve davacı … için 5.000 TL olmak üzere şimdilik 35.000 TL manevi tazminatın sürücü … ve işleten …’ndan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretleriyle birlikte müşterek ve müteselsil olarak tahsiline karar verilmesini, alacağın tahsil edilememe riskine karşılık davalı … adına kayıtlı … plakalı aracın trafik kaydına, davalı araç sürücüsü ve işletenin tüm taşınır ve taşınmazları ile üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacakları üzerine verilecek kararın kesinleşmesine kadar cebri icra yoluyla satışı ve 3. Şahıslara devri engelleyici nitelikte ihtiyati tedbir şerhi konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … A.Ş. vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle;Davacı tarafından maluliyet raporu sunulmadığını, zira davacı kendi dilekçesi ile tedavinin devam ettiğini henüz iyileşmenin tamamlanmadığını belirttiğini, müvekkili şirkete başvuru şartı yerine gelmediğinden davanın reddini talep ettiklerini, zira henüz maluliyet belirlenebilir durumda olmadığını, müvekkili şirket davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, kaza çift taraflı trafik kazası olmakla öncelikli olarak kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, davacı tarafa asli kusur verildiğini, bu aşamada kusursuzluk iddiasında bulunduklarını, davacının maluliyetinin belirlenmesi için rapor düzenlenmesi gerekmekte olup, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu” yürürlükten kaldırılmakla raporun, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesihakkında Yönetmelik uyarınca alınması gerektiğini, maluliyet durumunun tespitinin ardından sigorta genel şartları ekine uygun olarak TRH ve Teknik Faiz yöntemi ile hesaplama yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri SGK’ya devredilmekle teminat dışında olup poliçe kapsamında böyle bir teminat bulunmadığını, davacı tarafından tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılandığı belirtilmekle ayrıca 100 TL tedavi gideri talep edildiğini, tedavi gideri talebine ilişkin herhangi bir dayanak belge sunulmadığını, davacının sürekli bakıcı ihtiyacı bulunması halinde ise sürekli sakatlık teminatı altında tek teminat olarak değerlendirilmesi gerektiğini, davacı tarafından usulüne uygun olarak başvuru yapılmamakla müvekkili şirket temerrüde düşürülmediğini, davanın usulden reddi taleplerini tekrar ile mahkeme aksi kanaat ise dahi müvekkili şirket tarafından davanın açılmasına sebebiyet verilmediğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini talep ettiklerini, ayrıca kazaya karışan araç hususi olmakla avans faizinin kabulü mümkün olmadığını, davacı tarafın sair iddialarını da kabul etmediklerini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak taraflarına açılmış olan davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini müvekkili adına talep etmiştir.
Davalılardan … ve … vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle; Açılan dava haksız ve mesnetsiz olup, esasında davacının tam kusuru sonucu meydana gelen kaza sebebiyle ileri sürülen tazminat talepleri haksız menfaat elde etmeye yönelik olduğundan, maddî ve manevi tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, dava dilekçesinde bu konuda açıkça gerçeğe aykırı beyanda bulunulmakta ve hiçbir maddî ve bilimsel kanıt olmaksızın müvekkili sürücünün tam kusurlu olduğu iddia edildiğini, bu sebeple bu iddia ancak davacının bir temennisinden ibaret olup daha ileri gidemediğini, kaldı ki; biz kaza yeri tutanağında polis memurları tarafından müvekkili sürücüyü tâli de olsa kusur atfedilmesini dahi kabul etmediklerini, bir kere, davacı olay anında kavşaktan, tâli yoldan gelen bir aracın sürücüsü konumunda değil yol kenarına park etmiş araçların arasından aniden fırlayan bir bisikletin sürücüsü konumunda olduğnu, yani olayın kavşakla, geçiş üstünlüğüyle vs. İlgisi olmadığını, ikinci olarak, söz konusu yer dörtlü bir kavşak olmadığını, üçüncü olarak, aracın hızını azaltmamak gibi bir durum yoktur ve dolayısıyla çarpışmanın hızlı olmayla alakası olmadığını, müvekkili aniden önüne çıkan davacıya çarpmamak için frene basmışsa da mesafe çok kısa olduğu ve davacı sürücü saliseler içerisinde kendisini yola attığı için olay meydana geldiğini, kaza tespit tutanağı tutulurken fren izi ölçümü yapılmadığını, tutanağa fren izi olmadığı da yazılmadığını, oysa müvekkili sert bir şekilde fren yaptığını, davacı …, kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunu, somut olayda, otomobil sürücüsü davalı müvekkili kendi istikametinde orta şeritten ilerlediğini, davacının karşı yola geçmek gibi bir niyeti var idiyse bile, 2918 sayılı KTK.57/c-2 maddesine göre ilk geçiş hakkı, bisikletin değil (elektrikli bisiklet de aynı mahiyette), otomobilin olduğunu, olay, ne araçtan ne müvekkilinin gecikmesinden kaynaklanmayan bir şekilde çarpmanın kaçınılmaz hale geldiği bir şekilde zuhur ettiğini, bilindiği üzere sorumluluk hukuku kuralları gereğince tazminat yükümlülüğünün doğabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğmuş olması gerektiğini, davacının ağır nitelikteki kusuru, zararla motorlu aracın işletilmesi arasındaki uygun illiyet bağını da kesmiş durumda olup diğer müvekkilinin de tazminat sorumluluğuna gidilemeyeceğini, davacının işi ve kazancı hakkında dava dilekçesinde hiçbir beyan ve bilgi bulunmamakta olup buna ilişkin cevap ve beyan haklarımız saklı olduğunu, yine müvekkillerine sadece dava dilekçesi tebliğ edilmiş olup tebliğ edilen dilekçe ekinde şu anki tıbbi durumu hakkında dilekçede ileri sürülen ve dayanağı belirtilmeyen iddialar dışında tıbbî bilgi ve belge bulunmayıp (tedaviler, mevcut durum, raporlar, geçici veya kalıcı iş göremezlik durumu, özür oranı vs. gibi) buna ilişkin de bütün beyan ve itiraz haklarını saklı tuttuklarını, yüksek miktarlarda (her üç davacı için toplam 35.000 TL.) manevi tazminat istenmiş olup, Yukarıda bahsettiğimiz üzere müvekkil kusurlu olmadığı davacı ise tam ve ağır kusurlu olduğu için tazminat sorumluluğu doğmaması gerektiği bir yana, kusur oranı ne olursa olsun taksirle yaralanmaya sebebiyet sonucunda bu denli yüksek miktarlı manevi tazminat talepleri haksız menfaat ve zenginleşme amaçlı olduğunu gösterdiğini, davacı mevzuata uygun şekilde kask takarak araç kullanmaması yaralanma sonucunun meydana gelmesini kolaylaştırmış ve neticesini de ağırlaştırmış olup müterafik kusur teşkil ettiğini, açılan dava herhangi hukukî ve fiili olarak herhangi bir mesnedi haiz olmayıp, haksız kazanç elde etmeye yönelik bir girişimden ibaret olduğunu, davacılar tamamen davacı sürücünün kendi kusurundan kaynaklı bir durumdan kendi lehine bir sonuç çıkarmaya, külfetini de müvekkillerine yüklemeye uğraştığını, açılan davanın ve tüm taleplerin reddini talep ettiklerini, haksız ve mesnetsiz davanın ve bütün tazminat talepleri ile ihtiyati tedbir ve bu nitelikteki bütün bağlı taleplerin reddine; kazanın oluş şeklini ve maddi vakıaları dikkate alarak doğru ve isabetli bir değerlendirme yapabilecek nitelikte uzman bilirkişi kurulundan kusur raporu alınmasına; davacıların tüm delillerini sunmalarına ve tarafımıza tebliğ ettirmelerine ve buna göre ek savunma hakkımızın saklı tutulmasına; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “İşbu dava; Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu; trafik kazası nedeniyle davacılardan …’in cismani zarara(geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik, belgelendirilemeyen tedavi gideri ve bakıcı gideri) uğrayıp uğramadığı, uğramış ise zararın ne miktar olduğu, zararın davalılardan tazmininin gerekip gerekmediği, tüm davacıların manevi zararının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise davalı sigorta şirketi haricindeki davalılardan tazmininin gerekip gerekmeyeceği hususları olduğu belirlenmiştir.
Borçlar Kanununun Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri MADDE 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür. MADDE 50- Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Hükümlerini içermektedir.
Yukarıda özeti yapılan bilirkişi raporlarında da görüleceği üzere davacının gerçekleşen trafik kazasında %100 oranında kusurlu olduğu kazaya karışan diğer araç sürücüsünün ise kusurunun bulunmadığı anlaşıldığından zarar verinin kusurunu ispat yükü BK 50. Madde uyarınca davacıda olduğundan ve bu husus ispatlanamadığından davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiş olup ;
Davacının maddi tazminat ve manevi tazminat davalarının ayrı ayrı REDDİNE” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; yargılama konusu trafik kazasının, davalı araç sürücüsü …’nun kavşağa yaklaşırken hızını azaltmaması nedeniyle meydana geldiğini, davalı sürücünün %100 kusur ile kazaya sebebiyet verdiğini, her ne kadar yerel mahkeme dosyasında düzenlenen bilirkişi raporları ile müvekkile kusur atfedilmişse de müvekkile atfedilen kusur ve kusur oranının hukuka aykırı olduğunu, zira kazanın meydana gelmesindeki en büyük etkenin davalı araç sürücüsünün kontrolsüz ve tedbirsiz bir biçimde yol, trafik ve görüş durumuna uygun olmaksızın aşırı süratli bir şekilde kavşağa giriş yapması olduğunu, bilirkişi tarafından tarafların kusur durumları ve kusur oranları belirlenirken; olayın şartları ve ilgili kanun maddeleri objektif olarak birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, ancak yerel mahkeme dosyasında düzenlenen bilirkişi raporlarında olayın oluş şekli, çarpma noktası ve KTK tam olarak irdelenmeksizin sonuca gidilmiş ve tarafların kusur oranları hukuka aykırı surette tespit edilmiş ve dolayısıyla davanın reddine karar verildiğini, fakat verilen kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından verilen nihai kararda davanın reddine karar verilerek davalılar lehine, her bir davacı aleyhine ayrı ayrı olacak şekilde vekalet ücretine hükmedildiğini, Ancak söz konusu kararın Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Madde 3/2 “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” düzenlemesine açıkça aykırılık teşkil ettiğini, davalıların; … plakalı aracın işleteni ve sürücüsü olup, Karayolları Trafik Kanunu hükümleri gereği meydana gelen kaza sonucu oluşan zarardan müşterek ve müteselsil olarak sorumlu olduklarını, tüm bu nedenlerle Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi … Es. … K. Sayılı, 08.11.2022 tarihli kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; yaralamalı trafik kazası sebebiyle maddi ve manevi tazminata ilişkin olup, mahkemece verilen karar davacılar tarafından istinaf edilmiştir.
-Kusura yönelik itirazlarının incelemede ise;
Türk Borçlar Kanunun 49.maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”, yine aynı kanunun 50.maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir.
Yine aynı kanunun, 50. Maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” hükmüne yer verilmiştir.
Karayolları Trafik Kanunun 86/1 maddesinde, “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur” denilmektedir.
Olaya ilişkin alınan ATK raporu ile diğer kusur raporları ve bu raporlar arasındaki çelişkiyi giderin Karayolları uzman bilirkişi heyetinin kusur raporu, tüm dosya kapsamındaki deliller nazara alınarak, davacı sürücünün tamamen kusurlu olduğu belirlenmiş olmasının, kazanın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun olmasına; çelişkileri gideren, ayrıntılı, gerekçeli, hükme elverişli Karayolları Fen Heyetinin raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre, itirazın yerinde olmadığı anlaşılmakla, buna yönelik itirazın reddine karar verilmiştir.
-Davalıların vekaletine yönelik itirazında;
Davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; maddi ve manevi tazminatlar ayrı ayrı olmak üzere, reddedilen her bir dava yönünden de kendisini vekille temsil ettiren davalı taraf lehine, AAÜT 3/2 hükmü de gözetildiğinde red sebebinin ortak olduğundan, onlar yönünden her bir davacı için ayrı olmak üzere tek vekalete hükmedilmesi gerekirken, davalılara ayrı ayrı vekalete hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, buna yönelik itirazlarının kabulü ile kararın kaldırılarak yeniden hüküm tesisi gerekmiştir. (Bkz. YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2019/4448 Esas, 2020/9010 Karar sayılı ilamı)
Bu nedenle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK.nın 353/1-b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASI VE DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMAK suretiyle; (İnfazda tereddüt oluşmaması için itiraz edilmeyen ve kesinleşen kısımlar korunmak suretiyle)
1-Davacının maddi tazminat ve manevi tazminat davalarının ayrı ayrı REDDİNE,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 120,91 TL harcın mahsubu ile bakiye 58,99 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,
4-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre 2019 yılı tarifesine göre iki saatlik görüşme nedeniyle taraf başına saati 330,00 TL den toplam 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına (harç tahsil müzekkeresi yazılmasına).
5-Davacı …’in maddi tazminat talebinin reddi yönünden davalılar kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 400 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalılar vekillerine eşit oranda verilmesine,
6-Manevi tazminat yönünden davalılar … ve …, kendilerini bir vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10/3 maddesine göre belirlenen 9.200 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak bu davalılara ödenmesine,
7-Manevi tazminat yönünden davalılar … ve …, kendilerini bir vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10/3 maddesine göre belirlenen 5.000 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak bu davalılara ödenmesine,
8-Manevi tazminat yönünden davalılar … ve …, kendilerini bir vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10/3 maddesine göre belirlenen 5.000 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak bu davalılara ödenmesine,
9-Davacılar tarafından yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının HMK 333 maddesi gereğince davacıya iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
10-İstinaf eden davacılar tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde davacılara iadesine,
11-İstinaf eden davacılar tarafından 1.204,70 TL başvurma harçları gideri ve 45,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 1.249,70 TL yargılama giderinin davalılar … ve …’dan tahsili ile davacılara ödenmesine,
12-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde temyiz yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi.11/05/2023


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.