Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/2495 E. 2023/2643 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 04/07/2023
NUMARASI : Esas Karar

DAVACILAR :
2-
3-
4-)
VEKİLİ : Av.
DAVALILAR : 1-
VEKİLİ : Av.
2-
VEKİLİ : Av
………………… MİRASÇILARI;
3-
4-
5-
6-
VEKİLİ : Av.
İHBAR OLUNAN :
VEKİLİ : Av.
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

İSTİNAF KARAR TARİHİ : 30/11/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 01/12/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; sürücü ….. idaresindeki ….. Plakalı minibüsü ile Yaka caddesini takiben, şehir merkezi istikametinden gelip Çayın Bey sokak kavşağını geçtikten sonra No: 25/ A karşısındaki otobüs durağına yolcu indirmek için yolcu kapısını açarak yanaştığını durmak üzereyken araç içinde bulunan ve açılan kapıdan araç durmadan inmek isteyen davacıların annesi (destek ) yolcu ……’un dengesini kaybederek düşmesi sonucu meydana gelen kazada ……’un vefat ettiğini, kazada müteveffanın hiç bir kusurunun olmadığını, sürücünün tam kusurlu olduğunu, sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak taleplerinin yanıtsız bırakıldığını, asliye ceza mahkemesine açılan davada sürücünün ceza aldığını, yapılacak olan bilirkişi incelemeleri sonucunda ortaya çıkacak olan destekten yoksun kalma tutarı yönünden şimdilik davacı …. için 100 TL, …..için 100 TL ve ….için 100 TL olmak üzere toplam 300 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca davacı …. için 15.000TL , ….için 15.000 TL, …..için 15.000TL ve …. için 15.000 TL olmak üzere toplam 60.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10.08.2014 den itibaren avans faizi ile birlikte davalılar ….. ve …..’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ….. A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, dava açılmadan önce davacılar tarafından prosedüre uygun olarak başvuru yapılmadığını, dava dilekçesinde bahsi geçen ….. plaka sayılı aracın ZMMS sigortası ile 05/09/2013- 05/09/2014 tarihleri arasında ….. adına sigorta yaptırıldığını, sigorta poliçesinden dolayı kişi başına zararın 250.000 TL ile sınırlı olduğunu, dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, SGK’ya yazı yazılması gerektiğini ödemeler konusunda bilgilerin istenilmesini, kusur durumlarının tespiti için Adli Tıp Kurumuna yazı yazılması gerektiğini, olayda yolcunun inme ve binme kurallarını ihlal ettiğini, ayrıca çocukların desteklik durumları hesaplanırken bakım, eğitim ve diğer masraflarının tazminat tutarından düşülmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ….. mirasçıları vekili cevap dilekçesinde özetle; hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, davalı …..’in vefatından sonra davanın açıldığını, Konya .. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında alınan kusur raporunda davalı şoförün olayda kusursuz olduğunun belirtildiğini, olay hakkında uzman bilirkişilerden kusur rapor alınması gerektiğini, davacıların yaş, eğitim gelir ve evlilik durumlarından dolayı maddi tazminat talep edemeyeceklerini, kazaya karışan aracın genişletilmiş mavi ticari kasko sigortası bulunduğunu, maddi ve manevi tazminat klozu teminat kapsamında olduğunu, manevi tazminat davası açısından da davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, ayrıca davanın ….Sigorta A.Ş.’ne ihbar edilmesine karar verilmesini ve davanın davalı ….. mirasçıları yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ….. cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, olayda davalı …..’in kusurunun bulunmadığını, müteveffanın aşırı kilosu, yaşı ve rahatsızlığı nedeniyle dengesini kaybederek düştüğünü, bu hususların ceza dosyasında da sabit olduğunu, müteveffanın S.Ü. Tıp Fakültesinden Medicana Hastanesine sevk edilmesinden sonra vefat ettiğini, ayrıca destekten yoksun kalma tazminatının talep edilebilmesi için ölen kişiden hayattayken destek alındığının ispat edilmesi gerektiğini, manevi tazminat taleplerinin sosyo-ekonomik durumların göz önünde bulundurularak mahkemece takdir edilmesi gerektiğini, somut olayda davalı …..’a kusur atfedilecek bir durumun söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine kara verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında özetle; “Yukarıda izah edilenler, bilirkişi raporları, adli tıp raporları, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02/12/2021 tarihli 2017/1179 E. ve 2021/1563 karar sayılı ilamı ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ….. idaresindeki ….. Plakalı minibüste yolcu olarak bulunan destek ……’un minibüsten inmeye çalıştığı esnada düşerek vefat ettiği, destek ……’un desteğinden yoksun kalındığından bahisle mahkememizde tazminat davası açıldığı, davalı tarafların ise davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır. Söz konusu trafik kazasının meydana gelmesinde sürücü …..’ın %75 oranında kusurlu olduğu, davacıların murisi ……’un olayda %25 oranında kusurlu olduğunun alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiği, davacıların maddi zararlarının aktüer bilirkişi marifetiyle hesaplamasının yapıldığı, kazaya karışan ….. plakalı aracın davalı ….. şirketine (….Sigorta) 9417110 poliçe numarası ile Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğu, …..’in ise kazaya karışan ….. plakalı sayılı aracın işleteni konumunda olduğu, davacının maddi zararlarının tazmininde davalı ….. şirketinin (….Sigorta) ZMMS poliçesi uyarınca sigortacı sıfatı ile müteselsilen sorumlu olduğu anlaşılmakla; davacıların ve davalıların ekonomik ve sosyal durumu ve kazaya karışan tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı ve paranın satın alma gücü dikkate alınarak manevi tazminat yönünden davacıların davasının kabulüne karar verilmiş, davacı vekilinin değer artırım dilekçesindeki talepleri ile bağlı kalınarak ve 30.03.2023 tarihli aktüer raporu dikkate alınarak, maddi tazminat yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, dava tarihi ve değer artırım tarihi itibariyle zaman aşımı süresinin dolmadığı gözetilerek ve oluşan vicdani kanaat ile;
Davanın KABULÜ ile; 03.08.2014 tarihinde trafik kazası sonucu davacı …’nın desteğini kaybetmesi nedeniyle, 3.042,22 TL destekten yoksun kalma tazminatı, davacı …..’in desteğini kaybetmesi nedeniyle, 993,68 TL destekten yoksun kalma tazminatı, davacı ….’ın desteğini kaybetmesi nedeniyle, 3.572,08 TL destekten yoksun kalma tazminatı olmak üzere, toplam 7.607,98 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalı sigorta şirketinin olay tarihi itibariyle geçerli olan kaza başına ölüm ve sakatlık teminat klozu limiti ile sınırlı olarak, davalı ….. Şirketinden 25.08.2020’den itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, davalılar ….. ve …..’den kaza tarihi olan 03.08.2014 tarihindin itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte olmak üzere, davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,
Davacıların manevi tazminat davasının KABULÜ İLE; davacı ….için 15.000 TL manevi tazminatın, davacı …..için 15.000 TL manevi tazminatın, davacı …. için 15.000 TL manevi tazminatın, davacı …. için 15.000 TL manevi tazminatın, kaza tarihi olan 03.08.2014 tarihindin itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılar ….. ve …..’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile DAVACILARA VERİLMESİNE,” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı ….. mirasçıları vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen kişinin dava açıldıktan sonra ihbar ya da dahili dava dilekçesi ile davada taraf sıfatı kazanamayacağını, dava tarihinden önce ölü kişi aleyhine açılan davanın reddinin gerektiğini, müvekkiller murisi …..’in 31/07/2018 tarihinde vefat ettiğini ancak müteveffa aleyhine işbu davanın açıldığını, davalının dava tarihinden önce öldüğünden ölü şahıs aleyhine dava açılamayacağını, mirasçılara tebligat yapılarak davaya devam edilemeyeceğinden davanın reddinin gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın 14/12/2021 tarihli ara karar ile kendisine husumet itiraz ve dava şartı yönünde beyanda bulunmak üzere süre verilmiş ve davacı tarafın davalı ….. mirasçılarının davaya dahil edilmesini dava dilekçesinin mirasçılara gönderilmesine karar verilmesini talep ettiğini ancak bu dilekçenin davalı asiller yerine vekile tebliğ edildiğini, bunun usule aykırı olduğunu, mahkemece delillerin yeterince toplanmadığını, hükme esas alınan kusur ve hesap raporunun eksik olduğunu, hükme esas bilirkişi raporunda ….. plakalı araç sürücüsü …..’ın %75 oranında kusurluğu olduğunun belirtildiğini ancak aleyhe olan kısımlara itiraz ettiklerini, diğer davalı sürücü …..’ın kusursuz olduğunu, minibüs sürücüsü …..’ın müteveffayı güvenli bir yerde indirdiğini ve meydana gelen olayda hiçbir kusurunun olmadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatı yönünden itirazlarının olduğunu, davacılar lehine hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücretinin yasaya aykırı olduğunu, hükmedilen faiz türü oranı ve başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; gerekçeli kararın 1.maddesinde 7.607,98 TL maddi tazminatın davalı ….. Şirketinden 25/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline şeklinde karar verildiğini ancak verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu kazaya neden olan aracın ticari minibüs olduğunu, diğer davalılar işleten ve sürücü aleyhine olay tarihinden itibaren ticari faize hükmedilmesinin usule ve yasaya uygun olduğunu, 7.607,98 TL maddi tazminatın davalı ….. Şirketinden olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsilini talep ettiklerini, diğer hususların onanmasını talep ettikleri, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de karşı yana tahmilini dilemişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Kusur itirazını incelemesinde :
Olaya ilişkin tutulan kaza tespit tutanağında davalı sürücü …..’in indirme bindirme kurallarına uymamak kuralını ihlal ettiği müteveffa …’nın ise araç durmadan inmeye çalışması nedeni ile kusurlu olduğunun tutanağa bağlandığı .Mahkemece Karayolları fen heyetinden alınan raporda davalı sürücü …..’in%75 müteveffa …’nın %25 kusurlu olduğunun rapor edildiği raporun hüküm kurmaya yeteli olduğu anlaşılmakla itirazın reddi gerekmiştir.
2-Husumet itirazının incelemesinde :
Davalı dava tarihinden önce ölmüştür. Kural olarak ölü kişiye karşı dava açılamaz. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması halinde davanın mirasçılarına yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır.(HMK m.114/1-d, m.50 ve TMK m. 28) Ancak HMK’nın 124. maddesinde; “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın rızası ile mümkündür.Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hakim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.Şu halde davalının sağ olup olmadığını tespit edememe bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralını ihlal etmiyorsa, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara karşı davaya devam edilmesi mümkün olmalıdır.(HGK’nun 11.09.2013 günlü ve E 2013/14-612, K 2013/1297 sayılı ilamı)Bu sebepten dolayı itirazın reddi gerekmiştir.
3-Manevi tazminatın miktarı hususunda yapılan istinaf itirazının incelenmesinde : Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesinde ; “Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir” hükmü düzenlenmiş madde metninden de anlaşıldığı üzere, haksız eylem sonucu bedensel zarar görenin yakınları yararına manevi tazminata karar verilebilmesi için, zarar görenin yaralanmasının ağır bedensel zarar niteliğinde olması gerekmektedir. Ağır bedensel zarar, kanunda tanımlanmamış olup, yaralanmanın özelliğine ve yarattığı sonuçlara göre mahkemece takdir edilecektir.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, Ceza Mahkemesinin kararı kusur durumu ve yukarıda açıklanan ilkeler, davalının eylemindeki hukuka aykırılığın tespitinin sağlayacağı manevi tatmin ile birlikte değerlendirildiğinde İDM’ince hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlanının yerinde OLDUĞU anlaşılmıştır.
4-Maddi tazminat istemleri yönünden yapılan incelemede :
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun “İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar” başlığı altında düzenlenen 341. Maddesinde; “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
(2) Miktar veya değeri 17.830,00-TL’yi (mahkeme karar tarihi itibariyle) geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir.
(3) Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir.
(4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü17.830,00 Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz” denilmektedir.
İstinafa konu edilen maddi tazminat talepleri istinaf karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı (17.830,00-TL) altına kaldığından, reddolan miktar açısından her iki taraf yönünden de karar kesindir
İlk derece mahkemesince bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 tarih 3/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararının kıyasen uygulanması yoluyla Dairemizce de karar verilebileceğinden, HMK nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda taraf vekillerinin istinaf başvuru dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- İstinaf konusu alacağın kesinlik sınırı (17.830,00 TL) altına kaldığından, miktar açısından karar kesin olduğundan, HMK nın 352.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda taraf vekillerinin istinaf başvuru dilekçelerinin USULDEN REDDİNE,
2-Taraflarca yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harcının talep halinde taraflara iadesine,
3-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan masrafların kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücreti vekalet takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, HMK nın 352. maddesi gereği KESİN nitelikte olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar verildi.30/11/2023

Başkan Üye Üye Katip

e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.