Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/2377 E. 2023/2812 K. 15.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 15/12/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 15/06/2023
NUMARASI : Esas Karar

DAVACI : 1-
VEKİLİ : Av.
DAVACILAR : 2-
3-
4-
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 1-
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 2-
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 3-
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 15/12/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 18/12/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Her bir davalı sigorta şirketinden talep edilen miktar daha sonradan gelecek bilirkişi raporları doğrultusunda ıslah edilmek üzere şu aşamada 3.000’er TL ve toplamda 6.000 TL, manevi tazminat istemlerinin toplamı her bir müvekkili açısından 10.000’er TL ve toplamda 40.000 TL manevi tazminat istemi ile maddi tazminat isteminin sigorta şirketlerinin sorumluluğunu aşan kısmı araç sürücüsü ve sahibine yönelik olduğunu, 15.08.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacı müvekkillerinin her birinin yaralandığını, kazanın … … idaresinde olan ….. ile…. idaresinde olan … plakalı araçlar arasında ve diğer araç sürücüsünün ağır kusuru ile meydana geldiğini, kaza sonrasında sigorta şirketlerine yasal süresi içerisinde başvurulduğunu, fakat sigorta şirketlerinin müvekkillerinin zararlarını ödemeyi reddettiğini, arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, dava konusu kazanın diğer araç sürücüsü davalı….’ ın kusuru nedeni ile meydana geldiğini, kaza nedeniyle müvekkillerinin her birinin yaralandığını ve vücutlarında meydana gelen kemik kırıkları sonucu beden gücü kayıpları ve estetik kusurlar meydana çıktığını, … … için talep edilen maddi tazminat toplamda 750 TL, …. … için talep edilen maddi tazminat toplamda 750 TL, … … için talep edilen maddi tazminat toplamda 7500 TL, … … için talep edilen maddi tazminat toplamda 7500 TL olmak üzere, kusur belirlemesi sonucunda her bir sigorta şirketinden talep edildiğini, iki sigorta şirketi açısından toplamda; 6.000 TL maddi tazminat taleplerinin bulunduğunu, maddi tazminat açısından sigorta şirketinin sorumluluğu dışında kalan kısım araç sürücüsü ve sahibine yönelik olduğunu, manevi tazminat taleplerinin araç sürücüsü ve sahibine yönelik olduğunu, bu nedenlerle; fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla;davanın kabulünü, belirlenecek maddi tazminat ve manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek faiz ile birlikte ilgili davalılardan alınarak davacı müvekkillerine verilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasını, talepler açısından müteselsil sorumluluk ilkesinin geçerli olduğu talep kalemlerinde buna uygun karar verilmesini, davalıların taşınır ve taşınmaz malları ile 3. Şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı…. vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın asıl unsuru olan haksız fiili gerçekleştiren kişinin belirsiz olduğunu, 6098 Sayılı TBK 56. maddesine göre davanın şartlarının gerçekleşmediğini, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin Isparta’da yaşaması nedeniyle yetkili mahkemenin Isparta Asliye Hukuk olduğunu, davacının müvekkilinden ne talep ettiğinin tam olarak anlaşılamadığını, bu hususun düzeltilmesini talep ettiklerini, kazaya karışan aracın sigorta şirketi kazanın meydana gelmesiyle birlikte üçüncü kişilerin zararlarını karşılamakla yükümlü olduğunu, hüküm kurulması halinde müvekkili hakkında manevi tazminat yönünden yargılama yapılmasını talep ettiklerini, alacak kalemlerinin netleştirilmesini talep ettiklerini, davacıların tedavilerinin SGK tarafından karşılanıp karşılanmadığının netleştirilmesi gerektiğini, bu nedenlerle; davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıda bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın HMK 119 maddesi gereği talep sonucunu açık bir şekilde belirtilmediğini, davacının, müvekkili şirkete yasal düzenleme gereği sunması gereken belgelerin tamamını iletmediğini, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesi gerektiğini, tazminat hesabının TRH 2010 hayat tablosu ve %1,8 teknik faize göre yapılmasını talep ettiklerini, geçici iş göremezlik, geçici bakıcı gideri ve tedavi giderine ilişkin taleplerinin SGK sorumluluğunda bulunduğunu, teminat dışı tazminat taleplerinin reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğunu, davacıların emniyet kemeri takıp takmadığı hususunun belirsiz olduğunu, davacıların müterafik kusurunun olup olmadığının araştırılmasını talep ettiklerini, bu nedenlerle; davanın reddini, müvekkili sigorta şirketinin yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulmamasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Tüm dosya muhtevası birlikte değerlendirildiğinde;yargılamaya esas alınan kusur, maluliyet ve aktüerya raporları ile birlikte davacılar vekillerinin ıslah ve bedel artırım dilekçesi de nazara alınarak; davacı … için; maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; sürekli iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı için 44.507,90 TL, Geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı için 27.417,27 TL, bakıcı giderlerinden kaynaklanan maddi zarar için 11.945,48 TL ve kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararı için 3.750,00 TL davalı … sigorta şirketinden (sigorta limitleri dahilinde) 29/10/2020 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı… için; maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararı için taleple bağlı kalınarak 850,00 TL davalı … sigorta şirketinden( sigorta limitleri dahilinde) 29/10/2020 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, davacı … için; maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararı için taleple bağlı kalınarak 100,00 TL davalı … sigorta şirketinden (sigorta limitleri dahilinde) 29/10/2020 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, davacı … için; yukarıda zikredilen ve yargılamaya esas alınan rapora göre davacının emniyet kemerini takmaması mahkememizce de müterafik kusur olarak değerlendirilerek ve yerleşik Yargıtay İçtihatları da nazara alınarak davacının tazminatından takdiren %20 müterafik kusur indirimi yapılarak davacının isteyebileceği tazminatın (500,00 TL. x %20 =) 100,00 TL mahsubu ile 400,00 TL olabileceği ancak taleple bağlı kalınarak maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararı için taleple bağlı kalınarak 100,00 TL davalı … sigorta şirketi yönünden (sigorta limitleri dahilinde) 29/10/2020 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili her ne kadar mahkememize sunmuş olduğu 08/03/2022 tarihli talep açıklama dilekçesinde; davacılar… …, … … ve … …’ın yönünden estetik zararları, beden gücü kaybı ve ekonomik geleceğin sarsılmasına ilişkin tazminat talebinde bulunmuş ise de; yargılamaya esas alınan maluliyet raporuna göre; davacıların yaralanmalarının tüm vücut fonksiyon kaybına (sürekli iş göremezlik, kalıcı maluliyet, raporun geçerlilik süresi=süresiz) neden olmadığı anlaşıldığından bu yöndeki taleplerin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın manevi tazminat başlıklı 56. maddesi; “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmünü amirdir.
TBK 56. madesine göre bir olaydan zarar gören kişinin çektiği acıları bir nebze olsun azaltmak veya bozulan ruhsal dengesi yeniden düzelmesi için zarar veren kişiden bir miktar ücreti talep edebileceğini düzenlenmiş olup; kanun koyucu manevi tazminatın miktarını tayin etme hakkını hakimin takdirine bırakmıştır. Hükmedilecek miktar uğranılan zararla orantılı, duyulan acıyı hafifleticek nitelikte olmalıdır. Manevi tazminatın takdiri yapılırken tarafların ekonomik ve sosyal durumları, tarafların kusurları da gözetilmesi gerekmektedir.
Davacı … … yönünden; Manevi tazminat, zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu da gözönünda tutularak, 6098 sayılı B.K’nun 56.maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, T.M.K’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedileceği öngörülmüştür. Belirtilen hususlar dikkate alındığında davacının kaza tarihi itibariyle yaşı, ekonomik ve sosyal durumu, kusur durumu, maluliyet durumu, kaza sonrası çekilen ızdırap ve tedavi süreci dikkate alınarak takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiştir.
Davacılar… …, … … ve … …’ın yönünden; Manevi tazminat taleplerinin; gerçekleşen kazada, kazanın davacıların hayatına etkisi ve şiddetine yönelik muteber herhangi bir delil sunulmaması, davacıların yaralanmasının niteliği nazara alındığında, ispatlanamayan manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 24/12/2019 tarihli resmi gazete de yayınlanan ilanına göre… Sigorta A.Ş.’nin …. Sigorta A.Ş. İle birleştiği ve alacaklılara ilan edildiği anlaşılmakla, dosya kapsamında …. sigorta adına vekaletname sunan davalı lehine red kapsamında maktu velaket ücretine hükmedilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
DAVANIN KISMEN KABULÜ ile;
1-Davalı… Sigorta A.Ş.’ne açılan davanın KTK 97 maddesi kapsamında usulüne uygun başvuru bulunmadığından tüm davacılar yönünden davanın dava şartı yokluğu nedeniyle ayrı ayrı REDDİNE,
2-a)Davacı … için; maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; sürekli iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı için 44.507,90 TL, Geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı için 27.417,27 TL, bakıcı giderlerinden kaynaklanan maddi zarar için 11.945,48 TL ve kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararı için 3.750,00 TL davalı … sigorta şirketinden (sigorta limitleri dahilinde) 29/10/2020 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
b)Manevi tazminat talebinin kabulü ile; 10.000,00 TL manevi tazminatın davalı ….’den olay tarihi olan 15.08.2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine,
3- a)Davacı… için; maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararı için taleple bağlı kalınarak 850,00 TL davalı … sigorta şirketinden( sigorta limitleri dahilinde) 29/10/2020 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine,
Sair taleplerin ayrı ayrı REDDİNE,
b)Manevi tazminat talebinin REDDİNE,
4- a)Davacı … için; maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararı için taleple bağlı kalınarak 100,00 TL davalı … sigorta şirketinden( sigorta limitleri dahilinde) 29/10/2020 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine,
Sair taleplerin ayrı ayrı REDDİNE,
b)Manevi tazminat talebinin REDDİNE,
5- a)Davacı … için; maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararı için taleple bağlı kalınarak 100,00 TL davalı … sigorta şirketi yönünden( sigorta limitleri dahilinde) 29/10/2020 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Sair taleplerin ayrı ayrı REDDİNE,
b)Manevi tazminat talebinin REDDİNE” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğunu, hükme esas alınan kusur raporunun taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, hükme esas alınan sağlık raporunun mevzuata aykırı düzenlendiğini, hesap bilirkişi raporunun Prograsif Rant yöntemi esas alınarak düzenlenmesinin taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, geçici iş göremezlik tazminatı, geçici bakıcı gideri ve tedavi giderine ilişkin haksız taleplerin reddinin gerektiğini, davacıların ispatlanamamış tedavi giderlerinin reddi gerekirken aksi doğrultuda hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, somut olayda davacıların müterafik kusuru olup olmadığının tespitinin gerektiğini, her halükarda ıslaha konu edilen rakam için ancak ıslah tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini, müvekkili sigorta şirketine usulüne uygun bir başvuruda bulunulmamış olduğu açık olup ilk derece mahkemesince hükmedilen faiz başlangıç tarihi ve faiz türünün hatalı olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının istinaf nedenleri doğrultusunda kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı … … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; trafik kazaları sonucu ortaya çıkan maluliyetlerin, mağduriyetlerin tam olarak tespiti açısından Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin dikkate alınması ve bu yönetmeliğe göre düzenlenen raporlar doğrultusunda Aktüerya Hesap Bilirkişinden yine aynı yönetmeliğin belirlediği parametrelerle hesaplanan oranların hükme esas alınması gerektiğini, ayrıca… Sigorta A.Ş. yönünden KTK m. 97 gereğince başvuru yapılmadığı gerekçesi ile yerel mahkemenin bu davalı yönünden davayı reddettiğini, bu kararın kabul edilemeyeceğini, davacı müvekkilinin her iki şirkete de başvuru yaptığını ancak davalı… Sigorta A.Ş.’ye yapılan başvuru bu şirket kayıtlarında bulunduğundan ve bu noktada avantajlı olan şirket kayıtları inkar ettiğinden başvurunun net bir şekilde ispatlanamadığını, hayatın olağan akışına göre sigorta şirketlerinden birine başvuran davacının diğerlerine de başvuracağının kesin olduğunu, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın tümüyle kabulüne karar verilmesini, her ne kadar müteselsil sorumluluk gereğince her bir şirket borcun tamamından sorumlu ise de ve her ne kadar taraflarınca müteselsil sorumluluk hükümlerinin uygulanması dava dilekçesinin sonuç kısmında talep edilmişse de, davacı müvekkili aleyhine vekalet ücretine hükmedildiğinden davalı… Sigorta A.Ş. yönünden de davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; yaralanmalı trafik kazası sebebiyle geçici, sürekli iş göremezlik, TEDAVİ giderlerine ilişkin maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Kamu düzeni yönünden yapılan incelemede :
A) AYM nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli ve 2019/40 esas 2019/40 sayılı kararına göre Karayolları Trafik Kanunu’nun zorunlu trafik sigortasına ilişkin 90 ve 92. maddelerinde yer alan, “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadelerini iptal ettiği anlaşılmakta olup bu iptal kararının somut davada uygulanabilirliğinin tespiti gerekmektedir.
Anayasa’nın 153.maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazetede yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir.Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının yasama,yürütme ve yargı organları,idari makamlar,gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır.
Diğer taraftan HMK 33 maddesinde “Hakim Türk hukukunu resen uygulanır.” Şeklinde ifadesini bulan yasal ilke gözetildiğinde; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının bu gibi kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler.
T.C. Anayasası’nın 153 üncü maddesinin 6 ncı fıkrasında, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir (Danıştay 4. Dairesi. 09.05.2011 tarih ve 2011/2546 E., 2011/3384 K. sayılı kararı).
Bu konudaki Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında;“Anayasanın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. Maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur. …” gerekçesine yer verilmiştir.
Yine, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da;“Sonradan çıkan içtihattı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir.” şeklinde açıklama yapılmış, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. Sayılı kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 tarihli ve 2012/20-12 E., 2012/232 K. sayılı kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2004/19 K. sayılı ve 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulî kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme ve açıklama yapılmıştır.
Görüldüğü üzere, Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen usulî müktesep hakkın istisnası olduğu ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa’nın 153. maddesinin birinci fıkrasında herhangi bir denetim yolu tanınmamış ve Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğu belirtilmiş, beşinci fıkrada “İptal kararları geriye yürümez” kuralına yer verilmiştir.
Türk Anayasal sisteminde, “Devlete güven” ilkesini sarsmamak ve ayrıca devlet yaşamında bir kargaşaya neden olmamak, kazanılmış hakları korumak için iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralı kabul edilmiştir. Böylece hukuksal ve nesnel alanda etkilerini göstermiş, sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların, iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadarki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır. Bir kural işlemle kurulan statünün Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararıyla ya da bir başka kural işlemle kaldırılması durumunda, bu statüye bağlı öznel (sübjektif) işlemlerin de geçersiz duruma düşmesi doğaldır. Dolayısıyla bu öznel işlemlerle, ortadan kalkan statüye dayanarak ileriye dönük haklar elde edilemez. Anayasa’nın bağlayıcılığı, Anayasa Mahkemesi kararlarına tüm devlet organlarının uyma zorunluluğu ve Anayasa’nın üstünlüğü ilkesi, Anayasa’ya aykırı bir kuralın aykırılığının saptanmasından sonra uygulama alanı bulmasını kesinlikle önler. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının zaman içerisindeki etkisi böylece çıkmakta ve “İptal kararlan geriye yürümez” kuralı belirtilen anlamı taşıyarak geçerli olmaktadır. Anayasa’nın 153. maddesindeki “İptal kararları geriye yürümez” kuralının, geriye yürümezlik kuralının, yalnız lafza bağlı kalınarak yorumlanması hukuk devleti ilkesine ve bu ilke içinde var olan adalet ve eşitlik ilkelerine aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi itiraz yoluyla yapılacak denetimin amacına da ters olduğu aşikârdır. Ayrıca iptal kararının geriye yürümezliği kuralı çoğu zaman iptal kararlarını işlevini ve etkinliğini azaltmaktadır.
Yukarıda yapılan tespit, açıklama ve değinilen uyulması zorunlu yargısal içtihatlara göre somut uyuşmazlık ele alındığında;
AYM nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli ve 2019/40 esas 2019/40 sayılı kararına göre Karayolları Trafik Kanunu’nun zorunlu trafik sigortasına ilişkin 90 ve 92. maddelerinde yer alan, “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadelerini iptal ettiği,iptal kararı içerine göre sigorta şirketlerinin trafik kazalarından doğan tazminat sorumluluğunun öncelikle Karayolları Trafik Kanunu,Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanacağı, dolayısıyla trafik sigortası kapsamındaki tazminatların belirlenmesinde artık ‘Genel Şartlar’ın kural olarak belirleyici olmayacağı, genel Şartlar”ın sadece Karayolları Trafik Kanunu ve Borçlar Kanunu’na aykırı olmayan hükümlerinin uygulanabileceği, dolayısıyla bu karardan sonra sigorta şirketlerinin tazminat sorumluluğunu azaltan ‘Genel Şartlar’ın birçok hükmünün uygulanamaz hale geldiği görülmektedir.
Bu kapsamda açılan davalarda TBK nın haksız fiile ilişkin hükümleri,KTK kanunu hükümleri ile genel şartların bunlara aykırı olmayan hükümleri ile bu doğrultuda yeni genel şartlarla çeliştiği durumda Yargıtay’ın genel şartların yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda uygulama yapılması gerekecektir.
Zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinin konusu, karayolunda motorlu taşıt işletenin, motorlu taşıtın işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin uğrayabileceği destekten yoksun kalma zararını, bedensel zararı ve/veya eşya zararını tazmin yükümlülüğünü teminat altına almaktır. Başka bir ifadeyle sigorta şirketinin bu sözleşme ile yüklendiği borç, işletenin motorlu taşıtın işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilere zarar vermesi hâlinde doğacak tazminat borcunu sigorta teminat limiti dâhilinde ödeme borcudur. Sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinden doğan sorumluluğunun kapsamı düzenlenmemiş olup bu kapsamın idarenin düzenleyici nitelikte işlemi olan genel şartlar ile belirlenmesi öngörülmüştür. Böylece sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinden doğacak borcu, idare tarafından her zaman değiştirilebilir nitelikteki kurallar olan genel şartlara göre belirlenecektir. Borcun kapsamının tespiti hususunda temel çerçeve ve ilkelerin kanunda belirlenmediği, idareye geniş bir takdir yetkisinin tanındığı anlaşılmaktadır.
Mali sorumluluk sigortası sözleşmesinin içeriğine ilişkin düzenleme öngören itiraz konusu kuralların, sözleşmenin tarafları olarak motorlu taşıt işleten ile sigorta şirketinin yanında motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle zarara uğrama riskine maruz kalan üçüncü kişilerin menfaatleri arasındaki dengenin dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin zarara uğraması hâlinde işletenin tazminat borcunun kapsamı 6098 sayılı Kanun’un gerçek zararın tazminini öngören kurallarına göre belirlenmektedir. Bu tazminat borcunun ödenmesini teminat altına almak amacıyla zorunlu kılınan mali sorumluluk sigortası uyarınca sigorta şirketinin borcunun kapsamı ise itiraz konusu kurallarda atıf yapılan genel şartlara göre belirlenmektedir. Bu da zarar gören üçüncü kişi ve işleten aleyhine buna karşılık sigorta şirketi lehine menfaat dengesinin bozulmasına yol açabileceği gibi aksi durum da söz konusu olabilecektir. İşleten sorumluluk sigortası yaptırmış olmasına rağmen sigorta şirketi tarafından ödenen tazminat ile gerçek zarara karşılık gelen tazminat arasındaki farktan zarar görene karşı sorumlu olmaya devam edecektir. Zarar görenin sigorta şirketi tarafından tazmin edilmeyen zararı ise ancak işletenin ekonomik durumunun bu zararın karşılanması için yeterli olması hâlinde tazmin edilebilecektir. Şeklinde tezahür eden AYM İPTAL GERKÇESİNDE VURGULANDIĞI ÜZERE AYNI KAZA İLE İLGİLİ OLMAK ÜZERE İŞLETEN VE FİİLİ YAPAN KİŞİYE YÖNELİK AÇILAN DAVA İLE SİGORTANIN DAVALI OLMASI DURUMUNDA UYGULANACAK Yönetmelik ve hesaplama tablolarındaki farklılık sorumlular arasında eşitsizliğe ve idarenin tek taraflı olarak düzenleyici olan işlemlerin sonucunda sorumlu olacak tazminat miktarlarında farklılık oluşturacaktır.
Bu halde Aym’ce verilen iptal kararı sonrası düzenlenecek maluliyet raporlarında 01/06/2015 tarihinden itibaren uygulanan genel şartların bu halde genel şartlarla belirlenen özürlülük ölçütü yönetmeliği ile engelliler yönetmeliğinin uygulanma imkanı kalmadığından ;
Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan hükümlere göre ,haksız fiil tarihi 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği (ancak Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre rapor düzenlenmesi teknik olarak mümkün olmadığı bu dönem için de yine 11 Ekim 2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği uygulanacak) hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.Kökleşmiş Yargıtay 17. HD uygulaması ve içtihatlarına göre maluliyet raporlarının düzenlenmesinde haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik ve yasa hükümlerine göre değerlendirme yapılması gerekmemktedir.Nitekim Yargıtay 17 HD nin 2016/16240 esas 2019/7273 karar 2016/15369 esas 2019/6853 karar sayılı ilamları
Keza Düzenlenecek aktüerya raporlarına ilişkin olarak da genel şartlar ile getirilen TRH 2010 ve 1,8 teknik faizin ve bu genel şartlarla belirlenen vergilendirilmiş belgeli gelir, olmadığı takdirde asgari ücretin kazanç olarak nazara alınacağı düzenlemesinin uygulanma ihtimali kalmadığı gözetilerek;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 Esas,1990/199 K sayılı kararı ve Yargıtay 17. Hukuk ve 4 Hukuk dairesinin yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et – Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacının veya müteveffanın muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi; davacının veya müteveffanın muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması , davacının veya müteveffanın asgari ücret üstünde kazancı olduğunun iddia edilmesi durumunda kaza tarihindeki gelirine dair delillerini ibrazının sağlanması, varsa; ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından,vergi dairesinden ,işyerinden kaza tarihindeki sürekli ve net kazanç durumunun sorulması, geriye doğru maaş bordrosu ve sosyal güvenlik kayıtlarının getirtilmesi, davacının veya müteveffanın kaza tarihinde fiili olarak çalışmadığının belirlenmesi halinde asgari ücretin gözönüne alınacağının düşünülmesi gerekmektedir.
Bu halde mahkemece AYM iptal kararı doğrultusunda belirlenen esaslara göre hazırlanan maluliyet raporu ve aktuerya raporu dikkate alınarak karar verilmesi gerekmektidir.
B) 6100 sayılı HMK’nun 26/1 maddesinde “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda, davacı taraf dava dilekçesi ile bakıcı gideri talep etmemesine rağmen mahkemece bakıcı giderine hükmedilmiştir .Talebin aşılması kamu düzenine aykırı nitelikte olup bu husus resen gözetilmiştir.(Nitekim 17 hd nin 2014/23214 esas 2017/4406 karar,2015/7913 esas 2018/3722 karar sayılı ilamları)

2-Sigorta şirketine davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmadığı istinafı;
2918 sayılı KTK’nın 97.maddesinde, 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik neticesinde, 97.maddenin eski metninde, zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında ön görülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi, dava açabilme hakkı mevcut iken;
26.04.2016 tarihli Resmi Gazete’ de yayımlanan 6704 Sayılı Yasanın 5. maddesi ile 2918 Sayılı Yasanın 97. maddesinde yapılan değişiklik sonucunda, zarar görenin dava açmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuruda bulunması ve bu başvurudan itibaren en geç 15 gün içinde başvurunun yazılı olarak cevaplanmaması veya cevabın talebi karşılamadığına dair uyuşmazlık olması durumunda zarar görenin dava açabileceği düzenlenmiştir.
Yukarıda maddede yapılan değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMMS sigortacısına karşı artık doğrudan dava açamayacakları, öncelikle sigortacıya tazminatın ödenmesi için genel şartlarda belirtilen belgeler ile yazılı olarak başvuracakları ve yazılı başvurudan itibaren 15 gün içinde kendilerine cevap verilmez ya da verilen cevap hak sahibinin talebini karşılamaz ise, hak sahibi tazminat için dava açabileceği gibi tahkime de başvurabileceklerinini düzenlendiği,bu hali ile trafik kazaları nedeniyle zarara uğrayanların sigortaya davadan açmadan önce mutlaka sigortacıya yazılı başvuruda bulunmak zorunda oldukları anlaşılmaktadır.
Dava açmak için yazılı başvurudan itibaren 15 günlük sürenin dolmuş olması gerekmektedir. Bu sebeplerle davadan önce yazılı başvuruda bulunmak ve başvurudan itibaren 15 günlük sürenin geçmesi ZMMS sigortacısına tazminat davası açılmasının ön şartıdır. Bu husus anılan maddenin değişiklik gerekçesinde de vurgulanmıştır.
6100 Sayılı HMK 114. maddede dava şartları düzenlenmiş olup, 114/2. maddede de diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir. Aynı kanunun 115. maddesinde ise “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Somut olayda davacı tarafın, davalı sigorta şirketine karşı dava açmadan önce KTK’nın 97.maddesi gereğince. davalı sigorta şirketine başvuru dava şartını yerine getirmediği anlaşılmaktadır.Yukarıda belirtilen yasal düzenleme uyarınca yasada belirtilen başvuruya ilişkin bu dava şartı dava açılmasının hem süre hem esas bakımından ön koşuludur.
KTK’nın 97.maddesine değişiklik sonucu getirilen, dava açılmadan önce sigortaya başvuru şartı noksanlığının, dava açıldıktan sonra giderilebilecek bir dava şartı noksanlığı olup olmadığı hususunun değerlendirilmesinde ise, dava açılmadan önce davadaki talebe ilişkin olarak ilgili birime başvuru yapılmasına ilişkin olarak getirilen düzenlemeler, mahiyeti gereği mutlaka davadan önce yerine getirilmesi gereken bir dava şartıdır. Çünkü bununla amaçlanan dava yoluna başvurmadan uyuşmazlığın çözümünü sağlamak, yargı yolu ile taleplerin karşılanmasının maliyetini azaltmak ve yargıdaki iş yükünü azaltmaya yöneliktir.
Bu yol ile çözüm sağlanamadığı taktirde ancak dava yoluna gidilmelidir. Bu sebepledir ki dava açıldıktan sonra, bu dava şartının tamamlanabileceğinin düşünülmesi halinde kanun maddesinin mahiyetine ve kanunun getiriliş amacına aykırı bir durum söz konusu olacak ve yasanın amaçladığı hususu genişleterek yorumlamak söz konusu yasa maddesinin getirilmesi ile amaçlanan ilkeleri ihlal edeci nitelikte olacaktır.
Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
Keza söz konusu değişikliğin madde gerekçesinde;
“2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda değişiklik yapılması suretiyle, trafik kazalarında zarar görenlerin daha hızlı ve eksiksiz tazminat alabilmesi ve yargı üzerinde oluşan yükün hafifletilebilmesini teminen zarar görenlerin sigorta şirketine başvurmasının ardından, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanununun tahkime ilişkin başvuru şekli ve süresinin dikkate alınmasını öngören bir düzenleme Tasarıya yeni çerçeve 6 ncı madde olarak eklenmiştir.” şeklinde belirtildiği,
KTK nın 97’nci maddenin değiştirilmeyen hâlindeki düzenlemede;
“Zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunulabileceği gibi dava da açabilir.” hükmünün düzenlendiği yapılan değişiklikle sigortası kapsamında dava yoluna gitmeden önce ilgililerin sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiğinin emredici bir şekilde düzenlendiği, yani başvuru yapmadan önce dava yoluna gidilemeyeceğinin, daha önce ihtiyari olan hususun bu sefer zorunlu bir başvuru haline dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 97. maddesinde yapılan değişiklik ile dava açılmadan önce sigorta şirketine başvurunun zorunlu olduğunun belirtilmesi, zarar görene seçimlik bir hak tanınmamış olması nedeniyle bu hususun HMK’nin 114/2.maddesinde belirtilen diğer kanunlarda düzenlenen dava şartları kapsamında değerlendirilmesi ve yargılama esnasında tamamlanması mümkün olmayan dava şartı niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.
Dava şartına aykırılık, HMK 115/2 madde uyarınca davanın usulden reddini gerektirir. Aksi durumun kabulü 6704 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin ruhuna ve amacına aykırı düşecek niteliktedir.
Bu itibarla, ilk derece mahkemesince davadan önce davalı sigorta şirketi Ergoya başvurusunun bulunmadığı ve bu itibarla açılan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermesi usul ve yasaya uygundur.
3-Davalı vekilinin geçici iş göremezliğin, tedavi giderlerinin teminat dışı olduğuna ilişkin yapılan istinaf incelemesinde:
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” ifadesi ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkanı bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında saymıştır. Bir başka ifade ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar,
1-Tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri,
2-Tedaviyle ilgili diğer giderler,
3-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler,
Sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiştir.
Oysa 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır.
Bu düzenleme gereği ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki;
1-Bakıcı giderleri
2-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları)
3-Sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba Kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişletmiştir.
Bu nedenle bir kanun maddesinin kapsamı idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletmesi ve daraltması düşünülemez.
Böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil eder. (Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 7-8 ,Yargıtay üyesi: Hüseyin TUZTAŞ)
Yine taraflar arasında düzenlenmiş olan 01/08/2019 tanzim tarihli Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin bir anlamda mütemmim cüzü olan eki niteliğindeki genel şartların, hazırlanma ve bağıtlanmada taraf olmayan Sosyal Güvenlik Kurumu’na İdari bir düzenleme ile kanuni düzenlemesinin aksine bir sorumluluk yüklenmesi de düşünülemez.
ZMMS SÖZLEŞMESİNDEKİ ŞARTLARIN DAVACI AÇISINDAN BAĞLAYICI OLMAMASI VE ANAYASA MAHKEMESİNİN 09/10/2020 TARİHLİ RESMİ GAZETDE YAYINLANA 17/07/2020 TARİHLİ VE 2019/40 E 2019/40 K SAYILI KARARINA GÖRE 6704 SAYILI KANUNU 3.MADDESİYLE DEĞİŞTİRİLEN 90. MADDESİNN BİRİNCİ CÜMLESİNDE YERALAN “VE BU KANUN ÇERÇEVESİNDE HAZIRLANAN GENEL ŞARTLARDA ” İBARESİNİN VE İKİNCİ CÜMLESİNDE YERALAN “VE GENEL ŞARTLARDA ” İBARESİNİN İPTAL EDİLMİŞ OLMASI SEBEBİYLE UYGULANMAYACAKTIR.
Bu halde davalı vekilinin geçici işgörmezlik ve tedavi giderlerinin teminat dışı olduğuna yönelik istinaf itirazları yerine değildir.
3-Müterafik kusur itirazının incelenmesinde:
Davalı tarafın müterafik kusur yönünden yaptığı itirazlar bakımından ise; dosya içerisinde bulunan kaza tespit tutanağına göre, araçta bulunanların emniyet kemerlerinin takılı olup olmadığı “belirsiz” olarak işaretlenmiştir. Müteveffanın emniyet kemerinin takılı olmadığına dair dosya kapsamında herhangi bir delil olmayıp, emniyet kemerinin takılı olmadığının ispatı davalı sigorta şirketinin üzerindedir. Davalı tarafça, yargılama aşamasında sunulmuş herhangi bir delil bulunmadığından ve emniyet kemerinin takılı olmadığının tespiti yapılamadığından, davalının bu yöndeki itirazının reddi gerekmektedir.
4-Faiz başlangıcı itirazının incelenmesinde:
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Sigorta şirketinin poliçe kapsamında sorumlu olduğu tazminatı 2918 sayılı KTK 99. maddesi gereğince başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödemesi gerekmektedir. Bu süre içinde ödeme yapılmaz ise bu süre sonra erdikten sonra 9.gün sigorta şirketinin temerrüde düştüğü kabul edilir.
Davacı tarafın davadan önce sigorta şirketine bir başvuruda bulunmaması halinde yada başvuru ispatlanmadığı hallerde davalı sigorta şirketinin dava tarihi itibari ile temerrüte düştüğü kabul edilerek bu tarihten itibaren faize hükmolunması gerekmektedir.
Davacının dava açmadan önce davalı sigortacıya başvuruda bulunduğu anlaşılmakla itirazın reddi gerekmiştir.
5-Islah tarihinden faiz işletilmesi :
Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Ancak, trafik kazaları esas itibariyle haksız eylem sayılan hallerden olmakla birlikte trafik sigortasını yapan sigortacı bakımından temerrüdün bu tarihte oluştuğunun kabulü mümkün değildir. 2918 sayılı KTK’nın 99/I. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel şartları uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Kazanın ihbar edilmesiyle, zararın miktarını belirlemek sigortanın sorumluluğundadır.”belirsiz alacak” davası müessesesinin getirildiği 6100 Sayılı HMK ile birlikte 17. Hukuk Dairesinin süreklilik arz eden kararlarına göre de daha sonra ıslah yapılmış olması halinde dahi tüm tazminat miktarına kaza (veya dava veya temerrüd) tarihinden itibaren faiz işletilmek gerektiğinden
Dolayısıyla ıslah edilen miktar bakımından ıslah edilen miktara işletilecek faiz başlangıcı da ıslah tarihi olmayıp, temerrüt tarihi olduğundan ve mahkemece de buna göre hüküm kurulduğundan buna yönelen istinaf yerinde değildir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, ilk derece mahkemesinin kararında yukarıda belirtilenler dışında HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden başkaca herhangi bir yanlışlığın da bulunmadığı gözetilerek sigorta şirketi açısından dava tarihinden yasal faiz işletilmek suretiyle davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda kabulü ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılması ve yeniden hüküm tesis edilmesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı ve Davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda kabulü ile incelenen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASI VE DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMAK suretiyle;
DAVANIN KISMEN KABULÜ ile;
1- Davalı… Sigorta A.Ş.’ne açılan davanın KTK 97 maddesi kapsamında usulüne uygun başvuru bulunmadığından tüm davacılar yönünden davanın dava şartı yokluğu nedeniyle ayrı ayrı REDDİNE,
2-a)Davacı … için; maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; sürekli iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı için 126.621,74TL, Geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı için 27.417,27 TL, kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararı için 3.750,00TL olmak üzere toplam 157.789,01 TL davalı … sigorta şirketinden (sigorta limitleri dahilinde) 29/10/2020 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
b)Manevi tazminat talebinin kabulü ile; 10.000,00 TL manevi tazminatın davalı Veli’den olay tarihi olan 15.08.2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine,
3- a)Davacı… için; maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararı için taleple bağlı kalınarak 850,00 TL davalı … sigorta şirketinden( sigorta limitleri dahilinde) 29/10/2020 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine,
Sair taleplerin ayrı ayrı REDDİNE,
b)Manevi tazminat talebinin REDDİNE,
4- a)Davacı … için; maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararı için taleple bağlı kalınarak 100,00 TL davalı … sigorta şirketinden( sigorta limitleri dahilinde) 29/10/2020 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine,
Sair taleplerin ayrı ayrı REDDİNE,
b)Manevi tazminat talebinin REDDİNE,
5- a)Davacı … için; maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararı için taleple bağlı kalınarak 100,00 TL davalı … sigorta şirketi yönünden( sigorta limitleri dahilinde) 29/10/2020 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Sair taleplerin ayrı ayrı REDDİNE,
b)Manevi tazminat talebinin REDDİNE,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
6-Maddi tazminat yönünden; alınması gereken 10.850,29 TL karar ve ilam harcına karşılık peşin alınan 157,12 TL harç ve 574,60 TL ve 12,81 TL tamamlama harcın mahsubu ile eksik yatırılan 10.105,76‬ TL karar ve ilam harcının davalı … sigorta şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Manevi tazminat yönünden; alınması gereken 683,10 TL karar ve ilam harcının davalı….’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Davacılar tarafından yatırılan 237,2‬0 TL başvurma harcı, 59,7‬0 TL vekalet harcı, 157,12 TL peşin harcı, 574,60 TL ıslah harcı ve 12,81 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.041,43 TL’nin davalılar … Sigorta A.Ş. ve….’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
8-Davacılar tarafından yapılan yargılama gideri 2.300,00 TL bilirkişi ücreti, adli tıp rapor ücreti 7.383,28 TL, posta tebligat gideri 1.045,00 TL toplamı olan 10.728,28 TL’nin kabul ret oranına göre hesaplanan 8.604,08 TL’nin davalılar … Sigorta A.Ş. ve….’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, bakiye giderin davacılar üzerinde bırakılmasına,
9-Maddi tazminat yönünden; a)Davacı … … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 25.246,24 TL vekalet ücretinin davalı … Sigorta A.Ş.’den alınarak davacı … …’a ödenmesine,
b) Davacı … … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 100,00 TL vekalet ücretinin davalı … Sigorta A.Ş.’den alınarak davacı … …’a ödenmesine,
c)Davacı … … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 100,00 TL vekalet ücretinin davalı … Sigorta A.Ş.’den alınarak davacı … …’a ödenmesine,
d)Davacı… … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 850,00 TL vekalet ücretinin davalı … Sigorta A.Ş.’den alınarak davacı… …’ya ödenmesine,
e)Davalı … Sigorta A.Ş. kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 11.945,48‬ TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalı … Sigorta A.Ş.’ne ödenmesine,
f)Davalı … Sigorta A.Ş. kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/3’e göre belirlenen 100,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalı … Sigorta A.Ş.’ne ödenmesine,
g)Davalı … Sigorta A.Ş. kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/3’e göre belirlenen 100,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalı … Sigorta A.Ş.’ne ödenmesine,
ğ)Davalı … Sigorta A.Ş. kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 650,00 TL vekalet ücretinin davacı…’tan alınarak davalı … Sigorta A.Ş.’ne ödenmesine,
10- a) Davalı… Sigorta A.Ş. (birleşen …. Sigorta A.Ş.) kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalı sigortaya verilmesine,
b) Davalı… Sigorta A.Ş. (birleşen …. Sigorta A.Ş.) kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 750,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalı sigortaya verilmesine,
c) Davalı… Sigorta A.Ş. (birleşen …. Sigorta A.Ş.) kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 750,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalı sigortaya verilmesine,
d) Davalı… Sigorta A.Ş. (birleşen …. Sigorta A.Ş.) kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 750,00 TL vekalet ücretinin davacı…’tan alınarak davalı sigortaya verilmesine,
11- Manevi tazminat yönünden; a)Davacı … … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı….’dan alınarak davacı … …’a ödenmesine,
b)Davalı…. kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacılar … …’tan alınarak davalı….’a ödenmesine,
c)Davalı…. kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacılar … …’tan alınarak davalı….’a ödenmesine,
d)Davalı…. kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacılar… …’tan alınarak davalı….’a ödenmesine,
12-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından; buna göre 1.400,00 TL’nin kabul ret oranına göre hesaplanan 1.122,8‬0 TL’nin davalılardan müştereken müteselsilen, 277,2‬0 TL’nin davacılardan müştereken müteselsilen tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına (harç tahsil müzekkeresi yazılmasına).
13-Davacı tarafından yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
14-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan istinaf karar harcının talep halinde Davacı ve Davalı … Sigorta Anonim Şirketine ayrı ayrı iadesine,
15-Davacı tarafça yapılan 738,00 TL istinaf başvuru gideri ile 140,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 878,00 TL yargılama giderinin davalı… Sigorta A.Ş. Haricindeki davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
16-Davalı … Sigorta AŞ tarafından yapılan 2.706,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
17-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
18-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 18/12/2023

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.