Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/2108 E. 2023/2288 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 02/11/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 06/06/2023
NUMARASI : Esas Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 02/11/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 02/11/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirkete ait …..plakalı araç 19.09.2018 tarihinde trafik kazasına karıştığını, süresi içerisinde Poliçe yükümlülüklerine uygun olarak davalı … Sigorta A.Ş.’ye bildirildiğini, bildirim akabinde davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde 20.09.2018 tarihinde….. numaralı hasar dosyası açıldığını, gerekli her türlü evrak müvekkil şirketçe davalıya iletildiğini, kaza neticesinde müvekkil şirkete ait Poliçe konusu …..numaralı araçta tam hasar meydana geldiğini, bu husus sigorta eksperinin davalı şirkete sunmuş olduğu raporla da sabit olduğunu, ancak müvekkil şirket aracında oluşan tam hasar nedeniyle davalı sigorta şirketince ne hasar bedeli ne de ek belgede teminat altına alınan aksesuar bedeli ödenmediğini, taraflar arasında düzenlenen poliçelerde verilen teminatlar açıktır, ek belge ile düzenlenen aksesuar bedeli ve aksesuarların açık listesinin belli olduğunu, müvekkil şirkete ait …..plakalı araç 19.09.2018 tarihinde trafik kazası yapmış pert hale gelmiş ve müvekkil şirketçe bir depoya konulduğunu, davalı sigorta şirketinin aracı teslim almaması ve poliçe teminatlarını da ödememesi sonucunda bu araç kazanın meydana geldiği 19.09.2018 tarihinden aracın teslim alındığı ve icra dosyası borcunun ödendiği 21.01.2021 tarihine kadar atıl bir vaziyette kaldığını, davalı sigorta şirketinin tazminat bedelinin tamamını ödediği tarih 21.01.2021’dir. Ülkemizde dalgalı bir değişime sahip olan döviz kurları, araçlardan alınan ÖTV ve vergilere gelen zamlar, artışlar ikinci el ve sıfır araç piyasasındaki büyük orandaki artışlar nedeniyle davacı müvekkil şirket 2021 yılında aksesuarlı vip aracı yaklaşık 145.556 Euro’ya satın alabilmektedir. (bu miktar tarafımızca alınmış bir tekliften yola çıkılarak belirtilmiştir; kâbul anlamına gelmemekle birlikte bu miktarla bağlı olmadığımızı mahkemenizde bu hususta bilirkişi raporu alınmasını talep ederiz.) dolayısıyla müvekkili şirket, davalı sigorta şirketinin icra dosyasına yaptığı ana para *faiziyle birlikte yaptığını, Bilirkişi vasıtasıyla; Davalı şirketin müvekkilimiz şirkete hasar ödemesi yaptığı tarihte müvekkili şirket aynı nitelikteki bir aracı kaç Türk Lirası’na alabildiğinin tespit edilmesini, bu şekilde var olduğunu iddia ettiği Munzam Zararın bilirkişi incelemesi ile tespit ettirilerek miktar belirlendikten sonra dava değerini arttırmak ve fazlaya ilişkin hakkımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik, 1.000 TL munzam zararın temerrüt tarihinden itibaren işletilecek ticari faiziyle birlikte davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsili ile davacı müvekkile verilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekilinin sunmuş olduğu bedel arttırım dilekçesinde özetle; dava dilekçemizde fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak 1.000,00 TL munzam zarar talebinde bulunduğunu, 26.09.2022 tarihli bilirkişi raporunu esas alarak dava değeri 114.457,43 TL daha artırarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 115.457,43 TL’ye çıkarttıklarını, mahkemenizce 115.457,43 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, müvekkil şirketin munzam zararına karşılık gelen 115.457,43 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesini, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı, dava dilekçesinde …..plakalı aracının 19.09.2018 tarihinde maddi hasarlı kazaya karıştığını, aracında tam hasar meydana geldiğini, ödeme yapılmadığı için Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası üzerinden müvekkil şirket aleyhine hasar bedeli talepli dava açtığını, davanın karara çıktığını, Konya .. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından başlatılan ilamlı icra takibine ilişkin olarak müvekkil şirket tarafından ödeme yapıldığını, bu ödemenin dava açılmadan ve icra takibi başlatılmadan önce yapılmadığını, kazadan sonra aracın pert hale gelmesi sonucu müvekkil şirket tarafından aracın teslim alınmadığını ve ödeme de yapılmadığını, kaza tarihinden borcun ödendiği tarihe kadar oluşan munzam zararının tahsili için şimdilik 1.000,00 TL tutarın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ettiğini, bahsi geçen kaza sonrası müvekkil şirkete başvuru yapılması üzerine müvekkil şirket nezdinde ….numaralı hasar dosyası açıldığını, müvekkili tarafından davacının tüm zararı giderilmiş olduğundan davanın reddine, Mahkeme aksi kanaatte olur ise davacının talepleri yönünden alanında uzman bir bilirkişiden hesap yaptırılmasına, davacının temerrüt tarihinden itibaren ticari faiz talebinin reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “…Yukarıda belirtilen ve alıntılanan makale ve makaleye dayanak yapılan Anayasa Mahkemesi kararı ve Yargıtay kararları ile birlikte somut olayımız değerlendirildiğinde; alınan bilirkişi heyet raporuna göre, 21.01.2021 ödeme tarihi itibariyle aracın donanımlı hali bedeli 990.000,00 TL ile icraya konu toplam alacak bedeli olan 874.542,57 TL arasındaki farkın 115.457,43 TL (990.000,00 TL – 874.542,57 TL) olacağı görüş ve kanaati de bildirildiğinden, ve ayrıca dava konusunun ZMSS poliçe sorumluluğundan ayrı olarak munzam zarara dayandırıldığından davalının munzam zarardan sorumlu olduğu kanaatine varıldığından, alınan hüküm kurmaya elverişli, denetime açık, gerekçeli ve açıklamalı bilirkişi raporu da nazara alınarak; Davacının davasının kabulü ile, davacının 115.457,43 TL munzam zararının dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine yönelik karar verilmesi kanaati oluşmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
DAVANIN KABULÜ İLE;
Davacının 115.457,43 TL munzam zararının dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE
” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; somut olayda müvekkili şirketin hiçbir şekilde kusurunun mevcut olmadığını, müvekkili şirketin süresi içerisinde tüm değerlendirmeleri yapıp ödemelerini yaptığını, müvekkili sigorta şirketinin kusurlu olmadığı ve munzam zarardan da sorumlu tutulamayacağını, yargılamanın gecikmesi nedeniyle borçluya munzam zarar tazmin ettirilemeyeceğini, müvekkili şirketin sorumluluğu var ise bunun poliçe teminatları ve poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun doğması için rizikonun poliçe vadesi içinde gerçekleşmiş olması gerektiğini, poliçe limitinin maktuen ödenecek rakam olmadığını, poliçe limiti üzerindeki zararlardan müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını, hükmedilen tutarın fahiş olup sigorta tazminatının zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağını, poliçe kapsamında ancak sigortalının gerçek zararının ödenebileceğini, gerçek zararı aşan talepler ile dolaylı ve yansıma zararların poliçe teminatı dışında olduğunu, yerel mahkemece talep ve itirazları hiçbir şekilde değerlendirilmeksizin eksik inceleme ve değerlendirme sonucu tanzim edilen rapor doğrultusunda hüküm kurulduğunu, bilirkişinin alanında uzman olmadığı gibi yeni bir bilirkişiden de rapor alınmadığını, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan munzam zararının tahsili istemine ilişkindir. Davanın kabulüne dair karar davalı vekilince istinaf edilmiştir.
Kural olarak, sigorta ilişkisinde hasar bedelinin hiç ödenmemesi veya geç ödenmesi halinde sigorta ettiren, TBK.nun 122 nci maddesi uyarınca munzam zarar adı altında ayrıca oluşan zararlarını da isteyebilir. TBK.nun 105/1 nci maddesine göre, alacaklının uğradığı zarar, temerrüt faizinden fazla olduğu takdirde, borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile yükümlüdür. Her ne kadar yasa hükmünde temerrüt faizini aşan bir zarardan söz edilerek, zararın türü ve özellikleri konusunda bir açıklık bulunmamakta ise de, buradaki zararı, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucu ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki fark, temerrüt faizi ile karşılanamayan, onu aşan bölüme tekabül eden zarar şeklinde ifade etmek mümkündür. Munzam zararda her olayın kendi yapısı ve özelliği içerisinde değerlendirme yapılması, taraflar arasındaki hukuki ilişki gözetilerek zararın belirlenmesi gerekir.
Sigorta sözleşmesi ile davalı sigorta şirketi, sigortalı emtianın çeşitli rizikolar nedeniyle hasar görmesi halinde sigorta ettirenin gerçek zararını karşılamayı yükümlendiğine göre, sigortacının sorumluluğu ödeme tarihindeki sigortalı emtianın rayiç değeri üzerinden belirlenecek zararı ile sınırlıdır. Başka bir anlatımla, sigortacının ödediği miktar, ödeme tarihinde sigortalı emtianın yerine aynı miktarda ve nitelikte emtiayı ikame ettirecek miktar kadar olmalıdır.
Dosya kapsamından, davalı nezdinde kasko sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan davacıya ait aracın pert olduğu, olay nedeniyle taraflar arasında doğan ihtilafın Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E-… K sayılı kararı ile sona erdirildiği ve bu karar ile davacı şirketin başvurusun haklı olduğuna karar verildiği, iş bu karara yönelik istinaf başvurusunu Dairemizin …. E, …. K sayılı kararı esastan reddine karar verildiği, mahkeme kararı sonucunda, araç hasar tazminatının temerrüt faizi ile birlikte davacıya ödendiği, ancak davacı tarafça, hükmedilen faiz tutarından daha fazla zararının bulunduğu ve yapılan ödemenin zararlarını karşılamadığı, aracın rayiç değerinin ödenen bedelden daha yüksek olduğu iddiası ile munzam zarar talep edildiği, yargılama sonucunda Mahkemece davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Yargıtayın yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği üzere, sigorta hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda somut ispat koşuluna bağlı olmadan ikame değer esasına göre munzam zarar (aşkın zarar) istenebilecektir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin E:2019/2595, K:2019/7406) Dolayısıyla somut olayda, ödemesi gereken sigorta teminatını kusurlu olarak geç ödeyen davalı sigorta şirketinin, davacı tarafın faizi aşan bir zararının bulunması halinde bundan sorumlu olacağı konusunda duraksama yoktur. Bu durumda davacının sigorta tazminatını geç almaktan dolayı temerrüt faizi ile karşılanamayan bir zararının (aşkın zarar) olup olmadığının saptanması gerekir. Taraflar arasında düzenlenen poliçe mal sigortasına ilişkin olduğuna göre, tazminatın zamanında ödenmiş olması halinde zayi olan emtianın ne miktarda para ile tekrar yerine konulabileceği belirlendiğinde munzam zararın oluşup oluşmadığı sonucuna varılabilecektir.
Somut olayda yukarıda açıklanan ilkeler ışığında mahkemece alınan bilirkişi raporunda ödeme tarihi itibariyle ödenen bedel ile aracın rayiç bedeli arasındaki farkın yöntemine uygun olarak tespit edildiği ve mahkemece tespit edilen bu farkın davacının munzam zararı olarak kabul edilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Bu halde, dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 7.886,90 TL harçtan peşin alınan 2.000,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.886,9‬0 TL harç giderinin davalı … Sigorta Anonim Şirketi’nden tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 02/11/2023

Başkan

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.