Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: …… – ……..
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 20/09/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …… ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/03/2023
NUMARASI : ……. Esas …… Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 20/09/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 22/09/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekilinin sunmuş olduğu dava dilekçesi ile özetle; Kazanın 07/07/2020 tarihinde davacı……… ……………. plakalı araç sürücüsü iken ……… plakalı tır ve ona bağlı………. plakalı romörk kullanıcısı Moldova uyruklu ………. arasında trafik kazası meydana geldiğini, somut olayda yetkili mahkeme, zararın meydana geldiği yer mahkemesi olmasına rağmen HSK kararı gereği Konya Mahkemesi olduğunu, yine müvekkilinin sosyal ve ekonomik durumu nedeniyle HMK madde 334/1 “Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, (Değişik ibare: 6459 S.K.-K.T: 11.04.2013-R.G.T: 30.04.2013/m.22) “taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması” kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.” gereğince iş bu adli yardım taleplerinin kabul edilmesini talep ettiklerini, yeterli inceleme yapılmaksızın tutulan kaza tespit tutanağı müvekkilinin hak kaybına uğramasına sebebiyet vereceğinden mütalaa niteliğinde bilirkişi raporu alındığını, mütalaa niteliğinde bilirkişi raporuna göre;……… plakalı araç sürücüsü ……….., 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 53/1-b maddesi “Sola dönüş kurallarına riayet etmemek” kuralını ihlal etmiş olup %75 oranında asli kusurlu olduğunu, ………… plakalı araç sürücüsü müvekkilinin ise, aynı kanunun 52/1-a maddesi “Kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmamak” kuralını ihlal etmiştir ve %25 oranında tali kusurlu olduğunu, ……….. doğumlu davacı………’ın geçirmiş olduğu kaza sebebiyle yüzünde iz kaldığını, sağ radius distal ucunda kırık meydana geldiğini, müvekkilinin sağ eli ile iş yapmakta zorlandığını, elini eskisi gibi kullanamadığını, kaza sebebiyle müvekkilinde sürekli iş göremez hali meydana geldiğini, müvekkilinin ameliyat olduğunu, müvekkilinin hayatını devam ettirmek için normal insanlardan daha fazla efor sarf etmek zorun kaldığını, müvekkilinin zararlarının giderilmesi amacıyla Türkiye Motorlu Taşıtlar Bürosuna başvurmuş (Hasar Dosya No:MB2020001050) ise de olumlu bir sonuç alınamadığını, davacının yaşına, aktif ve pasif dönem yaşam süresine, beden gücü kayıp oranına, davalı sürücünün kusuruna ve yargılama sırasında toplanacak delillere göre fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla; Kusurlu araç sürücüsüne ait ……… plâkalı aracın kaza tarihi itibariyle geçerli poliçe ile davalı Türkiye Motorlu Taşıtlar Bürosuna Trafik Sigortalı olması nedeniyle limite kadar maddi tazminatın ödenmesi gerektiğini, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi; AYM iptal kararından sonra geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri zararlarından sigorta şirketlerinin sorumlu olduğuna hükmedildiğini, bu nedenlerle davacı hakkında adli yardım kararı verilmesini, kazaya karışan araç ile davalıların tespit edilecek kıymet değeri mevzu olan tapu, araç vs. Teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, davacı müvekkilinin tazminatı dava sonrasında hak etme ihtimalinin yüksek olması ve müvekkilinin daha fazla zor durumda kalmaması sebebiyle Sayın Mahkemenin uygun göreceği bir tazminat miktarının davalıdan geçici ödeme olarak tahsiline karar verilmesini, davanın kabul edilerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla; 50 TL sürekli iş göremezlik tazminatının, 25 TL geçici iş göremezlik tazminatının, 25 TL bakıcı giderinin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri (Davada alınacak olan adli tıp rapor gideri dahil) ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile özetle; müvekkili Büronun, yabancı plakalı araçların ülkemizde sebebiyet verdikleri kazalarda ortaya çıkan hasarların tedvirinde bu araçların sahip veya sürücüleri adına hareket etmeyip kaza tarihini kapsayan geçerli Yeşil Kart sigortaları olması halinde yabancı sigorta şirketi adına hareket etmekte olduğunu, bu durumda, Karayolları Trafik Kanunu ve Ticaret Kanunu hükümleri gereği, yabancı plakalı bir aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonrası ortaya çıkan hasarlar için kusur esasına göre ve yabancı sigorta şirketi adına Mali Sorumluluk Sigortası limit ve şartları çerçevesinde müvekkili Büro’nun sorumluluğu doğduğunu, tedavi gideri, geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri olmak üzere belirsiz alacak şeklinde talep edilen maddi tazminat taleplerinin hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesini, kuruma başvuru yapılırken sunulması gereken zorunlu evraklar tam ve eksiksiz olarak sunulmamış olup dava şartı yokluğundan işbu haksız davanın reddinin gerektiğini, erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmelik kapsamında yeni rapor alınması gerektiğini, bununla birlikte başvuru sahibinin “geçici iş göremezlik” ve “geçici bakıcı giderine” ilişkin maddi tazminat taleplerinin, söz konusu istemlerin ZMMS sigorta poliçesi teminatı kapsamı dışında bulunması sebebiyle sorumluluğu bulunmadığından dolayı reddi gerektiğini, geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri nedeniyle uğranılan zararlara ilişkin talepler Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında bulunmadığını, kaldı ki bilindiği üzere geçici bakıcı ihtiyacı, başvuru sahibinin kaza sebebiyle oluşan arazlarına bağlı olarak sağlık kurumunda tedavisinin halen devam etmesi sebebiyle, herhangi bir şekilde çalışamayıp % 100 malul sayıldığı Geçici İşgörmezlik Dönemindeki Bakım İhtiyacını ifade ettiğini, nitekim bu dönemde kişinin sağlık kurumunda halen tedavisi devam ettiğinden dolayı her türlü bakımı ilgili sağlık personeli tarafından yapıldığından dolayı, bu döneme ilişkin olarak ilave herhangi bir bakıcı ihtiyacından söz edilemeyeceğini, bu sebeple, ilgili geçici işgörmezlik dönemindeki geçici bakıcı gideri talebinin de reddinin gerektiğini, şayet sayın mahkemeniz davacının geçici bakıcı giderine yönelik talebi değerlendirilmeye alınacak ise; geçici bakıcı gideri talebinde bulunan davacının, aile içi bakım dayanışmasından yararlanacağı gözetilerek, hükmedilecek bakıcı giderinde hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, sigortalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmamakta olup müvekkili kurumun da sorumluluğuna gidilemeyeceğini, konu dosyada kaza tespit tutanağında da açıkça belirtildiği üzere 07.07.2020 tarihli kazanın meydana gelmesinde davacı………’ın …….. plakalı aracı ile K.TK. 52/1-A maddesini ihlal ederek tam ve asli kusurlu olduğunu, müvekkili araç sürücüsünün herhangi bir kusuru bulunmadığını, müvekkili kurumun konu kazadan sorumluluğu ancak ve ancak poliçe limitleri dahilinde sigortalısının kusuru oranında olacağından işbu haksız davanın reddi gerektiğini, maluliyet hesabının, dava şartı mahiyetinde bulunduğu hususu tevsik edilen zmms genel şartlarında açıkça belirtildiği üzere “trh 2010 mortalite tablosu” ve “1,8 teknik faiz” formülüyle, davacının vergilendirilmiş ve tevsik edilebilir bir geliri yoksa “asgari ücret” üzerinden ve “aktüer sıfatını sahip bilirkişi vasıtasıyla” tespiti gerektiğini, davacının kazanın meydana geldiği sırada emniyet kemerinin takılı olup olmadığı tespit edilememiş olup söz konusu husus araştırılarak müterafik kusur indirimi(%20 oranında) yapılmasını gerektirdiğini, müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılması gerektiğini, Karayolları Trafik Kanunu’nun 99. Maddesi ve yerleşmiş Yargıtay Kararları gereğince, sigortacı yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü belgelerin ibrazından itibaren 8 iş günü içinde, böyle bir başvurunun olmaması halinde ilgili bedel dava tarihinde muaccel hale geldiğinden bu tarihler öncesinde müvekkil şirketin faiz sorumluluğu da bulunmadığını, davacı tarafın müvekkili şirkete dava konusu olay ile ilgili olarak dava öncesınde geçerli başvurusu bulunmadığından temerrüt tarihi bulunmadığını, bu sebeple; müvekkili şirket açısından ancak ve ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini, dosya kapsamında usuli itirazlarının haklı olduğunun tespiti halinde davanın usulden reddine ya da açılmamış sayılmasına, davanın esasına girilmesi halinde, bilirkişi marifetiyle yukarıda belirtildiği üzere rapor tanzim edilmesi suretiyle dosyanın değerlendirilmesine ve itirazları nezdinde davanın reddine, faiz, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Davacı dava dilekçesiyle, 07/07/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının bedensel zararlarının meydana geldiğini, kazada ……… plakalı tır ve ona bağlı………. plakalı römorkun kusurlu olduğunu ve sorumlu ZMSS şirketi olan davalıdan zararlarının tazminin talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesiyle, davacı tarafından yapılan sigortaya başvuru işlemlerinde evraklarının eksik olduğu, sorumluluklarının poliçe limitleri dahilinde olduğu, dava konusu kazada müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığı, bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
Trafik kayıtları incelemesinde; …….. plakalı araç sahibinin dava dışı ………. olduğu görülmüştür.
Dosya tarafların kusurunun tespiti için Trafik Bilirkişiye tevdii edilmiş ve düzenlenen 16/01/2023 tarihli raporunda neticeten; …….. plakalı otomobil sürücüsü………’ın bu kazanın oluşumunda %100 oranında kusurlu olduğu; ……… (…… yarı römork) tır sürücüsü ……..’nin kusursuz olduğu tespit edilmiştir. İşbu düzenlenen rapor ile dava konusu aynı kazaya ilişkin mahkememiz …….. Esas sayılı dosya kapsamında düzenlettirilen kusur raporu arasında oransal çelişkiler bulunduğundan çelişkiler giderilerek yeniden kusur tespitinin yapılması için dosya Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığına tevdii edilmiş ve düzenlenen 09/03/2023 tarihli kusur raporunda neticeten; Davacı sürücü………’ın %100 (Yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, Sürücü ……’ın kusursuz olduğu tespit edilmiştir. Ayrıntılı, gerekçeli, denetlenebilir olay yeri görüntü kayıtları ile ve olay örgüsü ile uyumlu bilirkişi raporu yargılamaya esas alınmıştır.
Tüm dosya muhtevası birlikte değerlendirildiğinde;yargılamaya esas alınan kusur raporuna göre dava dışı sürücü ………’ın herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davacı sürücünün meydana gelen kazada tam kusurlu olduğu anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde davanın reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosya kapsamında bulunan raporların hüküm vermek için yetersiz olduğunu, bilirkişi raporuna karşı itirazlarının dikkate alınmadan karar verildiğini, araç hasarı dosyasında davalı tarafın %25 kusurunun bulunduğunu ve davacı taraf lehine tazminata hükmedildiğini, bu nedenle davacının araç hasarı giderilmekte iken ömür boyu çekeceği sürekli sakatlık tazminatının giderilmemesinin yasaya aykırı olduğunu, davalı sigortalı araç sürücüsünün sol şeritteki trafiğin müsait olup olmadığını kontrol etmeden sol şeride geçerek kazaya sebebiyet verdiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
07.07.2020 günü saat 18:25 sıralarında sürücü……… sevk ve idaresindeki ……. plakalı otomobil ile D-300-11 devlet karayolu üzerinden Ilgın istikametinden Kadınhanı istikametine sol şeritte seyir halinde iken olay mahalli kavşağa geldiğinde, aracının ön kısmıyla, aynı istikamette ön ilerisinde kavşakta dönüş yapmakta olan sürücü …… sevk ve idaresindeki ….. plakalı çekici ve buna bağlı………. plakalı yarı römorkun arka kısmına çarpması sonucu, dava konusu trafik kazası meydana gelmiştir.
Kaza, meskun mahal dışında, 11 m. genişlikte, asfalt kaplama, düşeyde eğimli, yatayda düz, kuru zeminli, orta refüjle bölünmüş devlet karayolunda, kavşakta, açık havada, gündüz meydana gelmiştir. Tutanakta kaza yerindeki azami hız sınırının 110 km/saat olduğu, otomobile ait sol şerit üzerinde 47 m. fren izinin olduğu, kaza türünün 2-arkadan çarpma olarak işaretlendiği, çekicinin darbeyi aldığı ilk bölümün 2-arka kısmının olduğu, otomobilin darbeyi aldığı ilk bölümün 1-ön kısmının olduğu tespiti vardır.
Trafik kazası tespit tutanağında; sürücü………’ın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52/1a maddesini ihlal ettiği, sürücü …….’in dönel kavşakta kurallara uygun şekilde dönüş yaptığından herhangi bir kusurunun olmadığı belirtilmiştir.
Dosyadaki, 05.10.2020 tarihli mütalaa raporunda; sürücü………’ın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52/1-a maddesini ihlal ettiğinden tali kusurlu (%25 oranında) kusurlu olduğu, sürücü ………’in Karayolları Trafik Kanununun 53/1-b maddesini ihlal ettiğinden asli kusurlu (%75 oranında) kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Dosyadaki, 22.03.2022 tarihli bilirkişi raporunda; sürücü………’ın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52/1-a maddesini ihlal ettiğinden %25 oranında kusurlu olduğu, sürücü ……’in Karayolları Trafik Kanununun 53/1-b maddesini ihlal ettiğinden %75 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Dosyadaki, 16.01.2023 tarihli bilirkişi raporunda; sürücü………’ın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52/1-a, 56/1-c ve 84/d maddelerini ihlal ettiğinden %100 oranında kusurlu olduğu, sürücü ……’in kural ihlalinin olmadığı belirtilmiştir.
Raporlar arası çelişkinin giderilmesi için alınan atk raporunda ise
Her ne kadar 22.03.2022 tarihli bilirkişi raporunda çekici sürücüsünün sola dönüşünü sağ şeritten yaptığı belirtilmiş ve bu oluşa göre kusurlandırma yapılmış ise de, bu raporlarda belirtilen sürücü ifadelerinde çekicinin sağ şeritten sola dönüş yaptığı hususunda bir beyanın olmadığı, çekici sürücüsünün sola dönüşünü sağ şeritten yaptığı hususunu destekler nitelikte dosya içerisinde herhangi bir veri de olmadığından, olayın oluş şekli, çarpma noktasının yeri, araçların son konumları, darbeyi aldıkları ilk kesimler ve kaza tespit tutanağındaki tespitler de dikkate alınarak durum değerlendirmesi yapıldığında; kazanın yukarıda ‘’OLAY’’ kısmında açıklandığı biçimde gerçekleştiği görüş ve kanaatine varan heyetçe oluşa uygun düşmeyen 05.10.2020 tarihli mütalaa raporu ile 22.03.2022 tarihli bilirkişi raporundaki kusur oranları isabetli bulunmayıp oluşa uygun düşen 16.01.2023 tarihli bilirkişi raporundaki kusur oranına iştirak edilerek Davacı sürücü……… sevk ve idaresindeki otomobil ile meskun mahal dışında, devlet karayolunda sol şeridi takiben seyri sırasında geldiği olay mahalli kavşağa daha tedbirli ve kontrollü şekilde hız azaltarak yaklaşmaya özen göstermemiş, ön ilerisinde kavşakta sola dönüş yapmakta olan çekiciye tehlikeli biçimde yaklaşıp bu çekiciye karşı fren tedbiri almasına rağmen duramayarak arka kısmına çarpması sonucu meydana gelen olayda, asli kusurlu olduğu,Sürücü …….. sevk ve idaresindeki çekici ile meskun mahal dışında, devlet karayolunda seyir halinde iken geldiği olay mahalli kavşakta sola dönüş yaptığı sırada, gerisinden gelen davacı sürücünün kullandığı otomobilin aracına arkadan çarpması sonucu meydana gelen olayda, kazaya etken hatalı tutum ve davranışı olmadığından, sonuçta atfı kabil kusuru olmadığı ve raporlar arası çelişkinin giderildiği görülmekle itiraz yersizdir
Bu halde, Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
1-Davacı tarafından alınması gereken 269,85 TL istinaf maktu karar harcı ile 492,00 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde temyiz yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi. 22/09/2023
Başkan Üye Üye Katip
E imza E imza E imza E imza
Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.