Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/2071 E. 2023/1985 K. 10.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 10/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ….. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 13/06/2023
NUMARASI : …… Esas ……. Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALI : 2-
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 10/10/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 11/10/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …….. plakalı Ford marka aracın …… tarafından 12/05/2021 tarihinde ……. poliçe numarası ile Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında 12/05/2021-12/05/2022 tarihleri arasında sigortalandığını, olay tarihinde …….. plakalı aracın malikinin …………. ve sürücüsünün ……. olduğunu, müvekkili firma üzerine kayıtlı olan ve kaza anında ……. idaresinde bulunan …… plakalı Volkswagen marka araca Konya ilinde ve 31/05/2021 tarihinde davalıların kusurlu olarak çarptığını, söz konusu kazadan dolayı müvekkili firmanın aracının maddi hasara uğradığını ve aracında değer kaybı ile kazanç kaybı olduğunu, taraflarca tanzim edilen maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı incelendiği takdirde görüleceği üzere iş bu kazanın oluşmasında …….. plakalı araç sahibi …….’ın da el yazısıyla beyanıyla kusurlu olduğunun sabit olduğunu, öyle ki …….. plakalı araç ……. SBM Kaza İhbar No ile 100/100 kusurlu tespit edilmiş olup müvekkili firmanın aracında herhangi bir trafik kuralı ihlali bulunmadığını, söz konusu kaza sonrasında müvekkilinin aracında 42.000 TL tutarında maddi hasar meydana geldiğini, bu maddi hasar aracın ZMSS şirketi tarafından ödendiğini, müvekkili firmanın aracı 2009 model Volkswagen marka Caravella 1.9 TDI Siyah renkli araç olup müvekkilinin aracının kilometresi ise kaza anında 270.000 civarlarında olduğunu, müvekkili firmanın aracının piyasa rayiç değeri ortalama 200.000 TL civarında olduğunu, müvekkilinin aracının piyasa rayiç değeri de dikkate alındığında söz konusu kaza neticesinde müvekkilinin aracında değer kaybı meydana geldiğini, zira müvekkilinin aracı ticari bir araç olması hasebiyle tamirde kaldığı süre zarfında (yaklaşık olarak 60 gün) aracından mahrum kaldığını, değer kaybı ve kazanç kaybı tutarlarının bilirkişi marifetiyle tespiti gerekli olduğunu beyanla; davalı ………. adına kayıtlı olan ve sürücü diğer davalı ……. olan …….. plakalı aracın %100 kusurlu olduğu kaza sebebiyle müvekkili firmanın aracında meydana gelen ve ZMSS şirketi tarafından karşılanmayan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere (HMK 107 uyarınca) 100,00 TL değer kaybı bedelinin ve 100,00 TL ticari kazanç kaybı (aracın tamir için geçirildiği süredeki araçtan mahrum kalınmasından dolayı kazanç kaybı) nın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; değer kaybı alacaklarını 24.900 TL artırarak taleplerinin 25.000 TL olarak ıslahına, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, araç mahrumiyetinden doğan kazanç kaybı taleplerini 9.900 TL artırarak taleplerinin 10.000 TL olarak ıslahına, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, dava dilekçesindeki sair hususların baki kalmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan ………………….. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin aracı, …….. tarafından karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında sigortalandığını, bu hali ile davanın neticesi doğrudan sigorta şirketini etkileyeceğinden ve sigorta şirketi dava açılırken davaya dahil edilmediğinden davaya katılımlarını temin için ihbar talepleri olduğunu, davacı, zorunlu arabuluculuk kapsamında başvuru yaptığını, ancak ortada hukuken geçerli bir arabuluculuk tutanağı olmadığını, müvekkilinin savunma hakkı kısıtlandığını, iradesi sakatlandığını müvekkilinin arabuluculuk görüşmesinden haberi olmadığı gibi, kendisine yapılmış geçerli bir ihbar da söz konusu olmadığını, bu nedenle müvekkili geçerli bir arabuluculuk tutanağı olmadığı sabitken iş bu davaya müvekkili açısından devam edilemeyeceğini, davaya konu kaza, ticari nitelikli olmadığını, bu hali ile dava ancak Asliye Hukuk Mahkemesinde görülebileceğini, bu anlamda işbölümü-görev itirazları olduğunu, dava kanunun öngördüğü sürede açılmadığını, bu bakımdan zamanaşımı-hak düşürücü süre itirazları olduğunu, bu hali ile davanın esastan incelenmeksizin reddini talep ettiklerini, müvekkiline iş bu davada husumet düşmediğini, bu nedenle de husumet itirazları olduğunu, dolayısıyla davacının hukuki muhattabı müvekkili olamayacağını, davacının muhattabı sigorta şirketi olabileceğini, davacı HMK 107 kapsamında belirsiz alacak davası açtığını, ancak taleplerin incelenmesinin belirsiz alacak davası olarak devamı mümkün olmadığını, davaya konu kazada müvekkili aracı kusursuz olduğunu, meydana gelen kazada tüm kusur davacı aracında olduğunu, bu nedenle kusura ilişkin beyanlara itirazla, kusur incelemesi sonrası durum anlaşılacağını, davacının aracı, 2009 model ve 270.000 km de bir araç olduğunu, eski ve yıpranmış olduğu bu bilgiler ile dahi sabit olduğunu, kazadan kaynaklı olarak davacının değer kaybı olmayacak aksine değişen ve yenilenen parçalar ile birlikte davacının aracının değeri artacağını, bu hali ile talep haksız olduğunu, yine davacının önceden başkaca bir kazası olup olmadığı hususlarının da araştırılması gerektiğini, zira önceden bir kaza hali de değer kaybı açısından davaya konu kaza ile illiyet bağını koparacağını, bu halde zaten kazalı olan bir aracın yeniden kaza hali değer kaybına sebebiyet vermeyeceğini, meydana gelen kazanın niteliğine bakıldığında, davacının aracının çalışmasını etkilemediği görüldüğünü, davacının eski ve yıpranmış aracına değişen ve yeniilenen parçalar ile birlkte değer artışı olduğunu, bu artışın, şayet alacak çıkması halinde her iki talep açısından mahsubu gerektiğini beyanla; açılan hukuki dayanaktan yoksun davanın usul ve esastan reddine, mahkememiz masrafları ile ücreti vekaletin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; yukarıda belirtilen izahat çerçevesinde ve alınan hüküm kurmaya elverişli, denetime açık, gerekçeli ve açıklamalı bilirkişi raporları da nazara alınarak; Davacının davasının kabulü ile; Davacının araç değer kaybı zarar talebine yönelik talebinin kabulü ile 25.000,00 TL’nin davalılardan kaza tarihi olan 31/05/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının araç mahrumiyet zarar talebine yönelik talebinin kabulü ile 10.000,00 TL’nin davalılardan kaza tarihi olan 31/05/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, yönelik karar verilmesi kanaati oluşmuştur.
Yukarıda izah edilen, değerlendirilen ve açıklanan sebeplerle ve Anayasa’nın 138. maddenin 1. Fıkrası “Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak, vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.” hükmü gereğince ; davacının davası ve talepleri hakkında aşağıdaki şekilde karar verilmesine vicdani kanaat getirilmiştir.
Davacının davasının KABULÜ İLE;
Davacının araç değer kaybı zarar talebine yönelik talebinin kabulü ile 25.000,00 TL’nin davalılardan kaza tarihi olan 31/05/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacının araç mahrumiyet zarar talebine yönelik talebinin kabulü ile 10.000,00 TL’nin davalılardan kaza tarihi olan 31/05/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı …… Tic. Ltd. Şti. vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının aracının 2009 model ve 270.000 kilometrede bir araç olduğunu, eski ve yıpranmış olduğunun bu bilgiler ile dahi sabit olduğunu, kazadan kaynaklı olarak davacının değer kaybının olmayacağını, aksine değişen ve yenilenen parçalar ile birlikte davacının aracının değerinin artacağını, bu hali ile davacının talebinin haksız olduğunu, buna karşın bu yönde hiçbir araştırma yapılmadığını, ayrıca davacının önceden başka bir kazası olup olmadığı hususlarının da araştırılması gerektiğini, hükmedilen değer kaybı zararının oldukça yüksek olduğunu, kabulünün mümkün olmadığını, meydana gelen kazanın davacının aracının çalışmasını etkilemediğini, kazaya karşın aracın yürüyen aksamlarında problem olmaması ve rahatlıkla çalışmaya devam edebileceğinin anlaşılması karşısında talebin reddinin gerektiğini, davacının zorunlu arabuluculuk kapsamında başvuru yaptığını, ancak ortada hukuken geçerli bir alabuluculuk tutanağı bulunmadığını, müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığını, iradesinin sakatlandığını, müvekkilinin arabuluculuk görüşmesinden haberi olmadığı gibi kendisine yapılmış geçerli bir ihbarın da söz konusu olmadığını, ayrıca davanın kanunun öngördüğü sürede açılmadığını, bu bakımdan zamanaşımı-hak düşürücü süre itirazlarının söz konusu olduğunu, müvekkiline işbu davada husumet düşmeyeceğini, bu nedenle husumet itirazlarının da bulunduğunu, davacının hukuki muhatabının müvekkili olamayacağını, davacının muhatabının sigorta şirketi olabileceğini, davacının davayı belirsiz alacak davası olarak açtığını, ancak taleplerin incelenmesinin belirsiz alacak davası olarak devamının mümkün olmadığını, davaya konu kazada müvekkili aracın kusursuz olduğunu, tüm kusurun davacı aracında olduğunun, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının itirazları doğrultusunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Davacı vekili tarafından 25.000 TL araç değer kaybı ve 10.000,00 TL araç mahrumiyet bedeli istenmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Kusura itirazın değerlendirilmesi;
Aynı kazaya ilişkin düzenlenen kaza tespit tutanağı ile ATK kusur raporununun kendi içlerinde uyumlu ve dosya kapsamına da uygun olduğu, kaza tespit tutanağı, kaza sonrası çekilen fotoğraflar ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak ATK kusur raporu düzenlendiği, raporun dosya kapsamı ile de uyumlu olduğu kanaat edilmekle bu rapor ışığında dava konusu kazanın meydana gelmesinde davalının %100 kusurlu olduğu kabul edilmesi doğrudur.
Kaldı ki Trafik zabıtasınca düzenlenen Trafik Kaza Tespit Tutanağı aksi ispat edilinceye kadar geçerli resmi belge niteliğindedir. Tutanağın aksi yönündeki ispat külfeti M.K.’nun 6. ve TTK’nun 1281/2.maddeleri uyarınca davalıya aittir.
Dosya kapsamı itibariyle davalının iddiasını somut delillerle kanıtlayamadığı anlaşılmakla İtiraz yersizdir.
Kısmi -Belirsiz davaya yönelik itirazın değerlendirilmesi;
Davacı HMK 107. Maddesi gereğince belirsiz alacak davası açmış olup zararının miktarının belirlenmesi dava tarihi itibariyle mümkün olmadığından mahkemece davanın belirsiz alacak davası olarak görülüp sonuçlandırılmasında yasaya aykırılık bulunmadığından bu yöndeki itirazın da yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Değer kaybı ve mahrumiyet zararı ile takas mahsup talebine itiraz
Yargıtay 17.HD’nin 2017/1230 E- 2018/2590 K sayılı 15/03/2018 tarihli kararında vurgulandığı gibi değer kaybının hesabında aracın modeli, markası, özellikleri, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, tarafların iddia ve savunmaları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeriyle kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının hesaplanması ilke olarak kabul edilmiştir.
Davada sigorta şirketinin taraf olmaması nedeniyle yeni genel şartların uygulanması mümkün olmayıp, kaldı ki 6704 sayılı yasayla değişik 2918 sayılı KTK nun 90.maddesinde yer alan zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu kanun ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabi olan hükümlerinden tarafı olmadığı ZMSS sözleşmesindeki şartların davacı açısından bağlayıcı olmaması nedeniyle uygulanmaması gerekir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının aracının modeli, markası, kaza tarihindeki yaşı, km’si, hasarın nitelik ve niceliği v.s. Gibi hususlar gözönünde bulundurularak kaza tarihi itibari ile serbest piyasadaki 2.el piyasa rayiç değeri(hasarsız hali ile) ile aracın hasarı onarıldıktan sonraki haline göre serbest piyasadaki 2.el piyasa değerinin arasındaki farkın bulunarak değer kaybı belirlenmiş, bilirkişi tarafından aracın değer kaybının 25.000 TL olduğu ve aracın makul tamir süresi olan 20 gün içindeki araç mahrumiyet kaybı bedelinin 10.000,00 TL olduğu şeklinde raporun sunulduğu görülmekle,değer kaybı usulünce belirlenmesine göre itiraz yersizdir.
Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda dava konusu aracın mevcut hasarına göre tamir süresi belirlenerek, amortisman vs. gibi zorunlu giderler indirildikten sonra)ikame araç bedelinin (ulaşım gideri) tespitine yönelik rapora göre karar verilmesi yerinde olup itiraz yersizdir.
Davalı vekilince araçta değişen ve yenilenen parçalar ile birlikte değer artışı olduğu ileri sürülmüş ise de aracın orjinal parçaları halindeki değerinin daha yüksek olduğu bilirkişi raporunda değerlendirilmiş olduğundan bu yöndeki istinafın da yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Arabuluculuk işlemlerine yönelik itirazın değerlendirilmesi;
Arabuluculuk anlaşamama tutanağında davalı şirkete davet mektubunun gönderilmesine rağmen toplantılara katılmadığı belirtildiğinden arabuluculuk işlemlerinde yasaya aykırılık olmadığı anlaşılmakla bu yöndeki istinafında yersiz olduğu anlaşılmıştır.
Görev-İşbölümü itirazının değerlendirilmesi;
Taraflar ticaret şirketi olup davanın konusu haksız fiil niteliğindeki trafik kazasından kaynaklanmakta uyuşmazlık ticari işletmeleri ile ilgili olduğundan uyuşmazlığın çözümünde ticaret mahkemeleri görevli olmakla bu yöndeki itiraz da yerinde değildir.
Husumet itirazının değerlendirilmesi;
Bilindiği üzere; sürücünün trafik kazasının oluşmasında kusurlu bulunması durumunda zarar gören, 6098 Sayılı TBK’nun 49.maddesi gereğince sürücüye, 2918 Sayılı Kanunun 85. maddesi gereğince motorlu araç işletenine ve motorlu aracın zorunlu trafik sigortacısına karşı dava açabilir. Zarara sebebiyet veren sürücü, işleten ve ZMSS, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 61.maddesi gereğince maddi zarardan müteselsilen sorumludur.
Müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri, 6098 sayılı TBK.’nun 162 ve 163.maddelerine göre, borcun tamamından sorumludur. Nitekim, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 88/1 maddesinde trafik kazası nedeniyle müteselsil sorumluluk öngörülmüştür. 6098 sayılı TBK.nun 167.maddesi uyarınca, sorumluların iç ilişkide kusur oranına göre, birbirlerine rücu hakları da mevcuttur.
2918 Sayılı KTK’nın 97. maddesi gereğince; zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir kuralı sigorta şirketleri aleyhine açılan davalar için dava şartı niteliğinde ise de sigorta şirketi dışında zarar verene ve araç işletenlerine karşı açılan davalar için böyle bir yasal zorunluluk bulunmamaktadır. Bu nedenle sürücü davalı hakkında doğrudan dava açılmış olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur.
Zamanaşımı-hak düşürücü süre itirazının değerlendirilmesi;
Dava konusu kaza 31/05/2021 tarihinde meydana gelmiş olup dava ise 04/03/2022 tarihinde açıldığı dikkate alındığında 2918 sayılı yasanın 109. Maddesindeki ile TBK 72. Maddesindeki yasal 2 yıllık süre içinde açıldığından bu yöndeki istinaf talebinin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Bu halde, dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davalı ……. Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 2.390,85 TL harçtan peşin alınan 597,72‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 1.793,13‬ TL harç giderinin davalı …… Ltd. Şti.’den tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 11/10/2023

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip
e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.