Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/2070 E. 2023/1984 K. 10.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 10/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ….. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 19/06/2023
NUMARASI : ……… Esas

İHTİYATİ HACZE İTİRAZ EDEN : 1-
2-
VEKİLİ :

İHTİYATİ HACİZ TALEP EDEN : 1-
2-
3-
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 10/10/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 11/10/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili verdiği dava dilekçesinde özetle; Trafik kazasından kaynaklı bedensel zarar nedeniyle, 6100 sayılı HMK’nun 107. Maddesi uyarınca, toplanacak delillere göre (tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere) müvekkiller ………. için şimdilik 400-TL, ……….. için şimdilik 400,00-TL, ……………. için şimdilik 400,00-TL maddi tazminat tutarının davalı Güvence Hesabından temerrüt tarihinden itibaren, davalılar………….. ve …………’dan olay tarihinden itibaren işletilecek avans faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, ………… için 75.000,00-TL, ………….. için 75.000,00-TL, ………….. için 75.000,00-TL manevi tazminat tutarının olay tarihinden itibaren işletilecek faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalılar ………. ve ………….’dan tahsiline; hüküm altına alınacak alacağın tahsil edilememesi riskine karşılık olay esnasında davalı ………..’nın kullanımında olan ……….. plakalı aracın trafik kaydına ve Güvence Hesabı dışındaki diğer davalılar …………… ve …………..’ın tüm taşınır ve taşınmazları ile üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacakları üzerine, verilecek kararın kesinleşmesine kadar “ihtiyati haciz” şerhi konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar …………. ve……….. vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; bahse konu kazaya dair müvekkili ………. hakkındaki kusur belirlemelerine, raporlara ve tutanaklara açıkça itiraz ettiklerini, müvekkilinin ilgili kazanın oluşumunda ve mağdurların yaralanmasında kusurunun olmadığını, kusur oranlarının dosyaya eklenecek olan diğer şüpheliler ile birlikte değişeceği göz önüne alındığında kusursuz olan müvekkilleri adına açılan bu davanın reddinin gerektiğini, çevre esnaf ve görgü tanıklarının iddialarına göre davacıların yolun ortasındaki refüjde uzunca bir süre durduklarını ve sohbet ettiklerini, ancak yol ortasındaki refüjlerin bu eylemler için uygun ortamlar olmayıp ilgili caddenin trafik akışının da yoğun olduğu düşünüldüğünde söz konusu kazaların sık sık yaşandığı bu caddenin tam ortasında uzunca vakit geçiren davacıların kusur oranlarının mahkemece değerlendirilmeye alınması gerektiğini, manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağını, davacı tarafın istemiş olduğu tazminat miktarının müvekkillerinin kötü olan maddi durumunu tamamıyla fakirlik düzeyine düşüreceğini, tüm bu nedenlerle Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası bulunmasına rağmen KTK m.97 hükmü uyarınca sigorta şirketine başvuru zorunluluğuna uymayan davacı taraf yönünden davanın dava şartı eksikliğinden usulden reddedilmesine, Konya CBS …………. Esas sayılı dosyasının celbi ile işbu ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasına,………….’ye (ZMSS) davanın ihbar edilerek /tebliğ edilerek davaya dahil edilmelerine, dava dosyasına konu kaza ile ilgili olarak ilgililerin kusur değerlendirilmesinin yapılması için yeniden kaza mahallinde keşif yapılmasına ve bilirkişi raporu tanzim edilmesine, davacıların iddia ve taleplerinin reddine, davanın reddi ile birlikte dava masrafları ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Dava trafik kazası neticesinde meydana gelen zarar yönündenTazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) istemine ilişkindir. Davacının ara karara konu talebi ise ihtiyati hacze yöneliktir.
Trafik kazaları haksız fiil niteliğinde olup taraflar arasındaki uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Haksız fiilin faili, ihtara veya ihbara gerek olmaksızın zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylemin işlendiği tarihten itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Haksız fiil faili olan borçlu temerrüde düştüğünden artık alacak muaccel hale gelmiş olur. Zarar haksız eylemden kaynaklandığından, tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır.
Davacının trafik kazası nedeniyle rücuen maddi zararlarının olabileceği kuvvetle muhtemeldir. Haksız fiil tarihi itibarıyla davacının maddi tazminat alacakları muaccel hale gelmiştir.
İİK. Madde 257 “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmünü içermektedir.
HMK Madde 395 “(1) Aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen veya hakkında bu tedbir kararı uygulanan kişi, mahkemece kabul edilecek teminatı gösterirse, mahkeme, duruma göre tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına karar verebilir. (2) Teminatın tutarı, tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına göre; türü ise 87 nci maddeye göre tayin edilir. (3) İtiraza ilişkin 394 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası, kıyas yoluyla uygulanır.” hükmünü içermektedir.
HMK Madde 396 “(1) Durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebilir.
(2) İtiraza ilişkin 394 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası, kıyas yoluyla uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede; dava dilekçesi, davalıların durumu ve davalılar ……… ve ……….. vekilinin ihtiyati haciz kararına itiraz dilekçesi de dikkate alınarak; muteriz vekilinin teminat alınması ve ihtiyati haciz kararının kaldırılması yönündeki itirazların, reddine karar verilmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Muteriz vekilinin itirazının REDDİNE” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalılar ………. ve ………… vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkillerinin söz konusu olay nedeniyle davacılara karşı muaccel hale gelmiş bir borcu bulunmadığını, bu nedenle verilen ihtiyati haciz kararının haksız olduğunu, manevi tazminatın muaccel hale gelip gelmediğinin, muaccel hale geldiyse manevi tazminat miktarının ne kadar olduğunun tespitinin yargılama yapılmaksızın ön görülebilmesinin mümkün olmadığını, olay ile ilgili olarak savcılık tarafından yürütülen soruşturmanın devam etmekte olduğunu, dosyaya başka şüphelilerin de eklenme ihtimali bulunduğunu, bu nedenle olaydaki kusur ve zarar dengesinin değişeceğini, müvekkillerinin haksız yere geçici hukuki koruma tedbirlerine maruz kalmış olacağının muhakkak olduğunu, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile ihtiyati haciz kararına itirazın reddine ilişkin ara kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava konusu uyuşmazlık; cismani zarar sebebiyle açılan tazminat davasında verilen ihtiyati haczin kabul kararına ilişkin verilen ara karara itiraza yöneliktir.
Geçici hukuki koruma kurumu olan ihtiyati haciz İİK’nun 257 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
İİK’nun 257. maddesinde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir.
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında maucceliyet kesbeder.
İİK’nun 259. maddesinde de teminat hususu düzenlenmiştir. Madde de “İhtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 87. maddesinde yazılı teminatı vermeye mecburdur.
Ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmaz.
Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata luzum olup olmadığını takdir eder.Bu açıklamalara göre ihtiyati haciz “Alacaklının, bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence (garanti) altına almak için, mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulması”dır.
Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir.
İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından dava konusu yapılan maddi ve manevi tazminat alacağını teminen ihtiyati haciz talep edilmiş mahkemece talebin kabulüne karar verilmiştir.
Zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır.
Dosyada bulunan bilgi ve belgelerden dava konusu kazanın davalının kullandığı aracın yaya olan davacılara çarpması sonucunda meydana geldiği, kusur durumları ile davacıların maddi ve manevi zararların yapılacak yargılama sonucunda belirleneceği ancak mevcut delil durumu itibariyle davacıların maddi ve manevi zararlarının olabileceği kuvvetle muhtemel olduğu anlaşılmaktadır. Haksız fiil (yaralama) tarihi itibarıyla davacının maddi ve manevi tazminat alacakları muaccel hale gelmiştir.
Alacağın kesin olarak kanıtlanması gerekmez. Davacının alacağı rehinle de temin edilmediğine göre borçlunun elinde veya üçüncü kişilerde bulunan taşınır ve taşınmaz malları ile alacak ve diğer haklarından uygun miktarının ihtiyaten haczine karar verilmesi gerekir.
(Nitekim Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2016/18144 E,2017/11201 K;aynı daire 2016/9800 E,2017/8052 K,2014/22955 esas 2017/3970 karar sayılı ilamları)
(Aynı mahiyette Yargıtay 4. HD nin T.C. 2014/1150 esas 2014/1621 karar sayılı, 2014/9434 esas 2014/13476 karar sayılı ilamları)
Bu halde, dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davalılar …….. ve ……… vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalılar …….. ve ………. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar tarafından alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına, ara kararlarda ihtiyari dava arkadaşlığı aranmadığından fazladan yatırıldığı anlaşılan bir adet istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 89,95‬ TL karar harcının (davalı tarafça yatırılan 359,80 TL harçtan alınması gereken 269,85 TL harcın mahsubu ile fazla 89,95 TL) karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara iadesine,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 362/1(f) ve İİK 265/son maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/10/2023

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.