Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/1877 E. 2023/2260 K. 31.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 31/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 03/05/2023
NUMARASI : Esas Karar

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVALI : 2- …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 31/10/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 01/11/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 08.10.2016 günü saat 21.34 sıralarında davalı … Sigorta A.Ş. Tarafından ZMMS ile sigorta koruması altına alınmış olan …. plaka sayılı otomobilin, sürücü … idaresinde iken, diğer davalı …. tarafından ZMMS ile sigorta koruması altına alınmış olan…. plaka sayılı otomobil, sürücü … yönetiminde iken, kontrolsüz kavşak olan 17073. Sokak Kavşağında çarpışmaları sonucu meydana gelen trafik kazasında, … plaka sayılı otomobilde yolcu olarak bulunan …, çalışma gücünü kaybederek sürekli sakat kalmış ve sürekli bakıcıya muhtaç hale geldiğini, dava dışı sürücü … hakkında, taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın… sayılı dosyasında soruşturma açıldığını, Kazaya karışan ve … adına kayıtlı olan …. plaka sayılı otomobilin, davalı .. Sigorta A.Ş. tarafından 03.06.2016 başlangıç ve 03.06.2017 bitiş tarihli olarak düzenlendiğini, ……. nolu, kazaya karışan ve … adına kayıtlı olan …plaka sayılı otomobil ise davalı …. tarafından 2016 başlangıç ve 2017 bitiş tarihli olarak düzenlenmiş ….nolu Karayotları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalandığından, sigortacı sıfatı ile davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna gidilmiştir. Müvekkili hakkında; Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenmiş 08.10.2016 tarihli Genet Adli Muayene Raporu’nda; “sağ parietalde 3×5 cm.lik şişlik ve çökme fraktürü, intraparankimal kanama ve epidural kanama” Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Servisi tarafından düzenlerimiş 11.10.2016 tarih ve 89965 dosya nolu Epikriz’de; “her iki parietal kemikte sağda deplase, solda non-deplase fraktür, sağ temporo-parietal bölgede pararıkimal hemorajik kontüzyon” Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından düzenlenmiş 08.02.2018 tarih ve ….1 nolu Engelli Sağlık Kurulu Raporu’nda; “hafif düzeyde bilişsel gelişim geriliği, yardım-mekanik destek olmaksızın ayağa kalkamama, serebral palsi, hafif zekâ geriliği ve davranış bozukluğu” arızalarına bağlı olarak 90 oranında engelli olduğu, şeklinde raporlar düzenlenmiştir. Mevcut arazlar nedeni ile müvekkilin, çalışma gücünün azalmasından doğan sürekli sakatlık zararı ile sürekli bakıcıya muhtaç olmasından doğan bakıcı gideri zararının tazminine karar verilmesini istemek gerektiğini, 2918 sayıli Karayolları Trafik Kanununun 97 ve 99/1 maddeleri gereğince sigortacılara yazılı başvuru yapılmış, 16.03.2018 tarihinde başvuru dilekçesi ile ZMMS genel şartlarıyla belirlenen belgelerin tebliğine rağmen, davalılar tarafından 15 günlük kanuni süre içerisinde yazılı olarak cevap verilmediğini ve 8 iş günü içerisinde tazminat ödemesinin de yapılmadığını, bu nedenle açılan davanın kabulünü talep ettikleri görülmüştür.
Davalı … Şirketi vekilinin cevap dilekçesinde özetle; geçici bakıcı gideri zararı tedavi giderlerinden sayıldığını, trafik sigortası yeni genel şartları uyarınca müvekkil şirketin tedavi giderleri nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, bu hususa ilişkin yargıtay bulunduğunu, geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri taleplerinin tedavi giderlerinden olduğunu, 6111 sayılı yasa uyarınca müvekkili şirketin tedavi giderleri nedeniyle herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, müvekkili şirket açısından davanın reddinin gerektiğini, ayrıca bilirkişi tarafından hiçbir. fatura veya belgeye dayanmadan tedavi giderinin 5.000.-tl olarak tespit edilmiştir. bilirkişi tarafından farazi olarak yapılan işbu tespitin kabulü mümkün değildir.
Davalı ….Sigorta Anonim Şirketi vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete eksik belgeler ile başvuruda bulunulduğunu, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, dosya kapsamına giren maluliyet raporlarının davacının iyileşme süresi tamamlanmadan tanzim edildiğinden sürekli iş göremezlik tespitine esas alınmasının mümkün olmayacağını, ATK dan rapor alınması gerektiğini, AYM iptal kararı doğrultusunda davacının maluliyetinin çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaydı oranı tespit işlemleri yönetmeliğine göre tespit edilmesine yönelik iddiaların da dikkate alınması gerektiğini, müvekkili şirketin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında tazminat ödemesi yapmakla yükümlü olduğunu, davacı küçük …’nun kaza esnasında sürücünün yanındaki koltukta annesinin kucağında oturduğunu, anne ve babasının bakım ve gözetim yükümlülüğünü ihlal ettiğini, baba …’nun vermiş olduğu ifadelerden de anlaşılacağı üzere küçüğün yanındaki koltukta oturan annesi …’nun kucağında yoluculuk ettiğinin sabit olduğunu, sürekli iş göremezlik tazminatına ek olarak sürekli bakıcı gideri talep edildiğini, davacının sürekli bakım ihtiyacı altında olduğunun ispatlanamadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Tüm dosya kapsamı, dosyadaki tüm bilgi – belgeler, tüm deliller, alınan bilirkişi raporları, tarafların iddia – savunmaları, yukarıda yapılan açıklamalar, bir bütün halinde değerlendirildiğinde, Mahkememizce benimsenen hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olduğu sonuç ve kanaatine varılarak, TMK 1/3 ve 6100 Sayılı HMK 297. Maddesi kapsamında Anayasa’nın 138/1 maddesi atfı ile davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; davacının, davalı … AŞ aleyhine açtığı tazminat davası nedeniyle (sürekli iş göremezlik nedeni ile uğranılan maddi zarar) 148.100,50 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … AŞ’den tahsili ile (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının, davalı …. Sigorta AŞ yönünden dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair Mahkememizce oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
Davacının, davalı … AŞ aleyhine açtığı tazminat davası nedeniyle (sürekli iş göremezlik nedeni ile uğranılan maddi zarar) 148.100,50 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … AŞ’den tahsili ile (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
Davacının, davalı … Sigorta AŞ yönünden dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; somut olayda; davacı tarafça kanun yoluna müracaat edilmediğinden davalı …. yönünden usulü kazanılmış hak oluştuğu gözetilerek ve hesaplamada %20 birlikte kusur indirimi yapılarak hesaplama yapıldığından ve poliçe kapsamında kalan bir meblağ olduğundan hüküm kısmında birlikte kusur indirimi yazılmadan hüküm kurma cihetine gidildiğini, Konya BAM 3. Hukuk Dairesi’nin 15.02.2022 tarihli, …. Esas ve ….Karar sayılı kaldırma kararında ilk derece mahkemesi tarafından verilen 20.10.2021 tarihli kararın, kamu düzeni gereği kaldırılmasına karar verildiği dikkate alındığında davalı …. lehine usuli kazanılmış hakkın oluşmayacağı ve oluşmadığı gözetilerek …. tarafından düzenlenmiş 09.03.2023 tarihli Bilirkişi Raporu’nda PMF-1931 Yaşama Tablosuna göre %43 maluliyet oranı üzerinden yapılan hesaplama sonucu tespit edilen sürekli iş göremezlikten doğan maddi zarar miktarı dikkate alınarak fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesi gerekirken istinaf kaldırma kararına aykırı şekilde fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, “Davacının davasının KABULÜ İLE; Davacının, davalı …. aleyhine açtığı tazminat davası nedeniyle (sürekli iş göremezlik nedeni ile uğranılan maddi zarar) 148.100,50TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ….’den tahsili ile (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davacıya VERİLMESİNE, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı TUTULMASINA” şeklinde karar verilmesi için Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini, muhtemel istinaf kaldırma veya temyiz bozma kararına karşı davalı … …. Sigorta A.Ş. yararına tazminat miktarı yönünden usuli kazanılmış hak oluşmaması için tazminat miktarı yönünden de Yerel Mahkeme kararını istinaf ettiklerini, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
İlk derece mahkemesince verilen ilk karara ilişkin olarak Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile ;KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 20/10/2021 … Esas … Karar sayılı dosyasında verilen kararının eksik araştırma nedeniyle HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Dava; yaralanmalı trafik kazası sebebiyle sürekli iş göremezlik, bakıcı giderlerine ilişkin maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı tarafından açılan maddi tazminat istemlerinin irdelenmesi gerekir. Kural olarak alacaklı, alacağının tümü için dava açmak zorunda olmayıp, alacağının belli bir bölümünü dava konusu yapabilir. Zira; hiç kimse kendi lehine olan davayı (tam dava) açmaya zorlanamaz.(HMK m.24/2) Bu bağlamda davacının alacağının şimdilik belli bir kesimi için açtığı davaya, kısmi dava denilir. Kısmi dava 6100 sayılı HMK’nın 109. maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin birinci fıkrasında; “Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir” denilmiştir.
Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden (mesela, ödünç veya satış sözleşmesinden) doğmuş olması ve bu (aynı hukuki ilişkiden doğan) alacağın şimdilik bir kesiminin dava edilmesi gerekir.Dava konusu alacak, bir alacağın belli bir kesimi değil (bilakis bağımsız bir alacak) ise, o zaman dava, kısmi dava olarak nitelendirilemez.
Davacının kısmi dava mı yoksa tam dava mı açtığı, dava dilekçesinden (talep neticesinden) anlaşılır. Davacı, dava sebebi olarak gösterdiği vakıalardan doğan alacağının tümünü mü, yoksa yalnız bir kesimini mi istediğini açıkça bildirmelidir. (m.119, 1/ğ). Aksi halde, yani davacı alacağının yalnız bir kesimi için dava açtığını bildirmemiş ise, dava, kısmi dava değil tam dava sayılır.Davacının davasını açıkça kısmi dava olarak nitelendirmesi zorunlu değildir. Dava dilekçesindeki açıklamalardan, davacının alacağının dava edilenden daha fazla olduğunun ve bunun yalnız bir bölümünün dava edildiğinin açıkça anlaşılması gerekli ve yeterlidir.
HMK 107.maddede belirsiz alacak davası düzenlenmiş olup, 107/2.fıkrada “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” esası kabul edilmiştir. Buna göre davacı taraf talep artırım dilekçesi ile talebini artırabilecektir. Talep artırım, niteliği itibari ile davalı taraf aleyhine esaslı bir değişiklik olup, davalı tarafın, duruşmada bulunmadığı durumlarda tebligat yolu ile bu istemden haberdar edilmesi zorunludur.
Belirsiz alacak davası olarak açılan davalarda davacı talep sonucunun belirlenmesi talep sonucunun artırılması şeklinde olmaktadır. Belirsiz alacak davasında talebin belirlenmesinde karşı tarafın iznine veya ıslah yoluna başvurulmasına gerek bulunmaz. Ancak davacı tarafından talep sonucu belirlendikten sonra alacağının daha fazla olması halinde davacının talep sonucunu artırmak için ıslah yoluna başvurması yani ıslah suretiyle talep sonucunu artırması mümkün olacaktır.
Somut olayda ,dava dilekçesinin istem sonucu ve dilekçe içeriği tümüyle değerlendirildiğinde davasının “kısmi dava” olarak açtığı sonucuna varılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 176 ve devamı maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. HUMK’nın 83. (6100 sayılı HMK m. 176), maddesinde ise ıslah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesidir. Islahın amacı, yargılama süresinde, şekli ve süreye aykırılık sebebi ile ortaya çıkacak maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmaktır. Bununla birlikte talep miktarı ıslah ile arttırılabilecektir. Ancak taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Islahın kısmen veya tamamen olduğuna bakılmaksızın taraflar aynı davada ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Buna göre tarafların, yargılama usulüyle ilgili bir işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği ancak aynı dava içerisinde bu yola sadece bir kez başvurabileceği belirtilmiştir.
Somut dosyamızda; davacı tarafça, dava dilekçesinden açıkça görüleceği üzere kısmi dava açıldığı sabit olduğu halde ancak bir kez ıslah talebinde bulunulabileceği yerde davacı tarafça iki kez ıslah talebinde bulunulduğu, ilk ve geçerli 01/10/2021 tarihli ıslah dilekçesinde istenilen tazminatlar belirtilmesine mahkemece geçersiz olan, kaldırma kararından sonraki ikinci ıslah dilekçesi nazara alınmadan karar verilmiş olması nedeni ile itirazın reddi gerekmiştir. (Bkz. aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/9232 Esas, 2018/8290 Karar ;aynı daire 2016/3918 Esas,2018/12561 KARAR sayılı ilamları)
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı taraftan alınması gereken 269,85 TL karar harcından istinaf aşamasında yatırılan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 31/10/2023

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.