Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 19/10/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 28/03/2023
NUMARASI : Esas Karar
DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALILAR : 1-
VEKİLİ : Av.
2-
VEKİLİ : Av.
DAVA : TAZMİNAT
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 19/10/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 23/10/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07.07.2019 tarihinde Konya Meram, … Mahallesi, …. Caddesi’nde yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini ve kaza sonucu davacı ….’ın yaralandığını, talep konusu olayda … Sigorta A.Ş. ile arasında zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunan ….. plakalı araç bu kazaya karıştığını, … numaralı acenteden …. numaralı poliçe ile zorunlu mali sorumluluk sigortası yapıldığını, kusur dağıtım raporunda, kazanın meydana geldiği kavşakta ilgili belediyenin yol çalışması nedeniyle dur levhasını kaldırıp yolun kenarına yatık şekilde koyması göz önünde bulundurulması gerektiğini ve bu hususun tespiti için Meram Belediye Başkanlığı’na yazı yazılmasını, davalı …..Sigorta A.Ş. kapsamında sigortalı olan ….. plakalı aracın sürücüsüne, 12.08.2019 tarihli savcılık bilirkişisi raporuna göre tali kusur atfedildiğini, ancak bu kusur dağıtımının yanlış yapıldığını, kaza neticesinde soruşturma dosyasında mevcut olan 24.07.2019 tarihli Adli Tıp raporunda belirtildiği üzere müvekkilde BTM ile giderilemeyecek yaralama ve kulağında kesik bulunduğunu, davacının kaza neticesinde gerek kendisinin gerekse ailesinin ihtiyaçlarını karşılayamadığını, bu süreçte davacının hem maddi hem manevi zarara uğradığını, kaza nedeniyle davacının bakıcı giderleri, geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlikten kaynaklanan maddi kayıpları, meslekte kazanç kaybı, ekonomik geleceğindeki sarsılmadan doğan kayıplar, SGK tarafından karşılanmayan tedavi ve iyileşme giderleri, davacının aracında kaza sonucu oluşan tüm hasar ve giderler ve sair maddi zarar ve giderleri söz konusu olduğunu, bu nedenle şimdilik 500 TL maddi tazminata ilişkin sigorta başvurusunun tebliğ tarihi olan 17.09.2020 tarihinden başlayacak yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 26/05/2021 tarihli dilekçesinde özetle; davaya davalı… yönünden devam etmediklerini, …..Sigorta A.Ş. yönünden ise devam ettiklerini bildirdikleri görülmüştür.
Davalı …. cevap dilekçesinde özetle; davalı …. aleyhine açılan davanın haksız olduğunu, davacı taraf ile davalı ….’in 06.04.2021 tarihinde uzlaştıklarını her iki taraf hakkında da Konya Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma no: ….karar no:… dosyası üzerinden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde;
Dava, “Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)” davasıdır.
Mahkememizce Konya C. Başsavcılığı’na, Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü’ne, Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’ne, …..Anonim Türk Sigorta Şirketi’ne, Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği’ne, Meram Belediye Başkanlığı’na, Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na, Noterler Birliği Başkanlığı’na, Trafik Sigortaları Bilgi ve Gözlem Merkezi Müdürlüğü’ne yazı yazılarak gerekli bilgi ve belgeler getirtilerek dosyamız arasına konulmuştur.
Mahkememizce Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’ndan rapor alınmış, …-101.01.02-2022/…. sayılı 25/02/2022 tarihli raporda sonuç olarak; sürücü …’ın %60 (yüzde altmış) oranında kusurlu olduğu, sürücü …’in %40 (yüzde kırk) oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce S.Ü. Selçuklu Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliği’nden rapor alınmış, 02/12/2022 tarihli … sayılı raporda sonuç olarak;
“Davacı ….’ın 07/07/2019 tarihinde trafik kazası geçirdiği, kaza neticesinde bilateral kulak sayvanında kesi meydana geldiği, kesilerin sütüre edilerek koriservatif tedavi edildiği, halen kulak bölgesinde nedbe dokusu olduğu anlaşılan şahsın arızasının;
1-20/02/2019 tarih ve 30692 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “”Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre; Yüz bölgesindeki şekil bozukluğu için lezyonun özellikleri, boyutu, kişi üzerindeki anatomnik, kozmetik ve psikolojik etkileri dikkate alınarak kıyasen “Hipertrofik skar ve keloid – Hafif” olarak değerlendirildiği ve kişinin engel oranı %5 olduğu, kişide meydana gelen arızaların %5 oranında tüm vücut fonksiyon kaybına (sürekli iş göremezlik, kalıcı maluliyet, raporun geçerlilik süresi=süresiz) neden olduğunu,
2-Birinci maddede tespit edilen arazın kalıcı olduğunu ve 07/07/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası ile doğrudan illiyet bağının bulunduğunu,
3-Kulak bölgesindeki yumuşak doku yaralanması arızasının emsallerine göre iyileşme süresinin 3 (ÜÇ) haftaya kadar uzayabileceğini, kişinin bu süre zarfında mesleğini icra edemeyeceğini, bu sürenin geçici iş göremezlik süresi olarak değerlendirilebileceği,
4-Dosya kapsamında tedavi giderlerine ilişkin herhangi bir fatura, fiş ya da makbuza rastlanılmadığını, tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılanmış olduğunu, ancak bu nitelikteki bir yaralanmada yukarıda “N-Tedavi ve İyileşme Giderleri Kavramları ile İlgili Değerlendirme” başlığı altında belirtildiği şekilde tedavi sırasında yapılan zorunlu harcamaların olacağını (Refakatçi, özel bakıcı ve özel beslenme giderleri; hastanın ve yakınlarının hastanelere, sağlık kurumlarına, doktor muayenehanelerine, fizik tedavi merkezlerine gidip gelme yol giderleri; hastanın başka bir şehirde veya yurt dışında tedavisi gerekiyorsa, kendisinin ve yakınlarının otomobil, otobüs, tren, uçak gibi taşıt ve her türlü yol giderleri; tedavi için gidilen yerde hastanın ve yakınlarının otel, lokanta, ulaşım gibi barınma ve beslenme giderleri vs), bu tür kaçınılmaz ve zorunlu giderlerin niteliği, tarihleri ve yerleri tam olarak bilinemeyeceğinden, yaralanmanın ağırlığı, uygulanan tedavi ve ameliyatlar, refakatçi ihtiyacı olup olmadığı, hastanede yatış süresi, kontrol muayeneleri, kişinin yerleşim yerinin sağlık kuruluşlarına uzaklığı, yerleşim yeri ile sağlık kuruluşları arasında kullanılan ulaşım aracı vs gibi durumlar dikkate alındığında söz konusu giderlerin tek tek belirlenmesinin mümkün olmadığı, takribi olarak belirlenmesinin mümkün olduğunu, şahsın geçirdiği kazanın yeri, ikametgahı, tedavi gördüğü salık kuruluşu, yaralanmasının ağırlığı ve tedavi süreci dikkate alındığında, SGK Kapsamı dışında kalan kaçınılmaz giderlerin olay tarihi itibariyle 1.000 TL olarak değerlendirildiği (500 TL ulaşım, 500 TL diğer giderler),
5-….’ın yaralanan vücut bölgesi ve yaralanma ağırlığı dikkate alındığında; bakıcıya ihtiyaç duymayacağını,
6-Şahısta tespit edilen yaralanmalar yüz ve kulak bölgesinde olduğundan, emniyet kemeri kullanılmış ya da kullanılmamış olması halinde ortaya çıkabileceği, yaralanmaların derecesini arttırıp artırmama hususunun tıbben tespit edilmesinin mümkün olmadığı” bildirilmiştir.
Mahkememizce Sigorta Bilirkişisi ….dan rapor alınmış, bilirkişi 12/01/2023 tarihli raporda sonuç olarak ” % 40 kusurlu sürücü …’in zorunlu trafik mali sorumluluk poliçesini kesen, …..Sigorta A.Ş. yaralı mağdur ….a karşı ölüm ve sürekli sakatlık teminatı çerçevesinde kişi başı 144.000 TL üst limite kadar, kaza başı 720.000 TL ye kadar poliçeden kaynaklı ödeme sorumlusudur. Ayrıca Sağlık Giderleri klozu kapsamında yine kişi başı 144.000 TL üst limite kadar, kaza başı 720.000 tl üst limite kadar poliçeden kaynaklı ödeme sorumlusudur. Bu limitlerin üzerindeki hükmedilecek ödemelerin ödeme sorumlusu kusuru oranında hatalı sürücü …’tir.” olarak belirtilmiştir.
HMK’nun 307. maddesi “(1)Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” hükmünü amirdir.
Yargıtay 17. HD.nin 30.9.2014 gün ve 2014/15380 E. 2014/13064 K. Sayılı ilamı; “Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Zarara sebebiyet veren sürücü, işleten ve ZMSS, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 61.maddesi gereğince maddi zarardan müteselsilen sorumludur. Müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri, 6098 sayılı TBK.’nun 162 ve 163.maddelerine göre, borcun tamamından sorumludur. Nitekim, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 88/1 maddesinde trafik olayı nedeniyle müteselsil sorumluluk öngörülmüştür. 6098 sayılı TBK.nun 167. maddesi uyarınca, sorumluların iç ilişkide kusur oranına göre, birbirlerine rücu hakları da mevcuttur. Somut uyuşmazlıkta; davalı …diğer davalı sigorta şirketi ile birlikte maddi zarardan müteselsilen sorumlu olup davacı vekili dava açıldıktan sonra sigorta şirketi hakkındaki davadan feragat ettiğinden bu feragat sigorta şirketi ile aralarında tam teselsül bulunan davalı ….’ye de TBK 166. maddesi gereğince sirayet etmiştir. Davalı ….’de sigorta şirketi gibi asıl alacak ve fer’ilerinden sorumlu değildir.” şeklindedir.
Somut olayda ; Davacı taraf 26/05/2021 tarihli dilekçesinde ve 05/07/2022 tarihli duruşmada alınan beyanlarında davalı …. ile ceza dosyasında uzlaşmaya gidildiğini, ancak uzlaşmaya gidilirken sigortaya yönelik hakların saklı tutulduğunu, uzlaşmanın dava açıldıktan sonra gerçekleştiğini, davalı vekilinin cevap dilekçesini bu feragatten sonra sunduğundan aleyhlerine vekalet ücretine hükmedilmemesini, davalı … yönünden davadan feragat ettiklerini ancak davalı sigorta şireketi yönünden davaya devam ettiklerini belirtmişlerse de; maddi tazminat talebinin dava konusu kazaya karışan ve davalı …..Sigorta A.Ş. tarafından ZMMS sigortası ile sigortalı ….. plakalı araca ilişkin maddi tazminat talebi söz konusu olup, davalı …. yönünden davadan feragatin, Yargıtayın yerleşmiş içtihadı dikkate alındığında sigorta şirketine de sirayet edeceği dikkate alınarak, davanın her iki davalı yönünden feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
05.07.2022 tarihli oturumda davalı …. yönünden davadan feragat edilmiş olması nedeniyle DAVANIN REDDİNE,
Davalı sigorta şirketi yönünden maddi tazminat talebinin, davacı vekilinin 05.07.2022 tarihli duruşmadaki feragat beyanı sigorta şirketine de sirayet edeceğinden feragat nedeniyle DAVANIN REDDİNE” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalıların biri için yapılan feragat kanun gereği feragat niteliğinde olup duruşmadan önce bizzat asil tarafından uzlaşma yolu ile yapıldığını, davanın açıldığı tarihten bu yana uzlaşma tutanağının taraflarınca mahkemeye sunulması ve davalı …. yönünden davaya devam edilmeyeceğinin belirtilmesi, feragatin bu andan itibaren geçerli olduğu vurgulanmasına rağmen sanki feragat ilk kez duruşmada verilmiş şeklinde hüküm kurulmasının açıkça kanuna aykırı olduğunu, uzlaşma tutanağında sigorta şirketine başvuru hakkının bizzat davacı asil tarafından saklı tutulduğunu ve uzlaşmanın sigorta şirketine yapılacak başvuruyu kapsam dışında tutarak gerçekleştiğini, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı sigorta şirketi üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; yaralanmalı, maddi hasarlı trafik kazası sebebiyle geçici, sürekli iş göremezlik, tedavi,araç hasarı, bakıcı giderlerine ilişkin maddi tazminat istemine ilişkindir.
İstinafa konu uyuşmazlık 5271 sayılı CMK’nun 253. madde hükmü uyarınca yapılan uzlaşma sonrasında tazminat davası açılıp açılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
CMK’nın 253/5 maddesinde, uzlaşma teklifinde bulunulması halinde kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukukî sonuçları anlatılır; aynı maddenin 15. fıkrasında “Uzlaşma müzakereleri sonunda uzlaştırmacı, bir rapor hazırlayarak kendisine verilen belge örnekleriyle birlikte uzlaştırma bürosuna verir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde, tarafların imzalarını da içeren raporda, ne suretle uzlaşıldığı ayrıntılı olarak açıklanır” ve aynı maddenin 19. fıkrasının 5. cümlesinde “… Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır…”
Buna ilişkin çıkarılan 30145 sayılı Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin Edimin Konusu başlıklı 33. maddesinde ise “Taraflar uzlaştırma sonunda belli bir edimin yerine getirilmesi hususunda anlaşmaya vardıkları takdirde aşağıdaki edimlerden bir ya da birkaçını veya bunların dışında belirlenen hukuka ve ahlaka uygun başka bir edimi kararlaştırabilirler: edimin konusu olarak sayılanlar: fiilden kaynaklanan maddî veya manevî zararın tamamen ya da kısmen tazmin edilmesi veya eski hâle getirilmesi, mağdurun veya suçtan zarar görenin haklarına halef olan üçüncü kişi ya da kişilerin maddî veya manevî zararlarının tamamen ya da kısmen tazmin edilmesi veya eski hâle getirilmesi, bir kamu kurumu veya kamu yararına hizmet veren özel bir kuruluş ile yardıma muhtaç kişi ya da kişilere bağış yapmak gibi edimlerde bulunulması, mağdur, suçtan zarar gören, bunların gösterecekleri üçüncü şahıs veya bir kamu kurumu ya da kamu yararına hizmet veren özel bir kuruluşun belirli hizmetlerinin geçici süreyle yerine getirilmesi, topluma faydalı birey olmayı sağlayacak bir programa katılımın sağlanması, mağdurdan veya suçtan zarar görenden özür dilenmesi, ve ayrıca taraflar uzlaştırma süreci sonunda edimsiz olarak da uzlaşabilirler.” denilmek suretiyle uzlaşmanın hüküm ve mahiyeti açıklanmıştır.
Açıklanan bu yasal düzenlemelere göre tarafların bir veya birden fazla edim üzerinde anlaştıktan sonra bir kısım talep haklarını uzlaşma dışında bırakmış olmaları halinde dahi uzlaşılan suçtan kaynaklı dava açılamayacağı hususu düzenlenmiştir. Bu dava engeline ilişkin yasal düzenleme emredici norm niteliğindedir. Ancak bu sonucun doğabilmesi için suçtan mağdur olan tarafın uzlaşma halinde bu suçtan dolayı hukuk davası açamayacağı hususunun kendisine anlatılması gerekir. Ne var ki somut olayda, davacı, şüpheli bu uzlaşma işlemini, trafik sigortacısına ilişkin dava haklarından feragat etmediğine dair ihtirazi kayıt koyarak gerçekleştirmiştir.
Raporda müştekinin trafik sigortasından alacağı maddi haklarından vazgeçmediği, bu şartla, edimli uzlaştırma sağlandığı açıklanmıştır. Bu durum, suçtan zarar gören tarafın, uzlaşma halinde şüphelinin sorumluluğunu üstlenen trafik sigortacısına karşı özel hukuktan doğan haklarını yitireceği hususunda bilgilendirilmediği anlamına gelmektedir. Dolayısıyla uzlaştırma işlemi bu yönden usule aykırı olup uzlaşma işlemine bağlanan tazminat davası açılamayacağına ilişkin sonucun doğması usulen mümkün değildir. Ayrıca, bir yandan uzlaşma işlemiyle birlikte tazminat davası açma hakkının yitirilecek olması, diğer yandan da uzlaşma işleminde dava hakkının saklı tutulması çelişkili bir durum olup bu çelişkinin, soruşturma makamınca giderilmesi ve bu bağlamda kişinin bu konuda bilgilendirilerek gerekirse ihtirazi kayıtsız uzlaşma sağlanması veya bu şekilde yapılan uzlaşmanın onaylanmaması yoluna gidilmesi gerekirken kişinin anayasal olarak teminat altına alınan dava hakkını yitirip yitirmediği konusunda tereddüt uyandıracak şekilde uzlaşma işleminin onaylanmış olması da usule uygun düşmemektedir.
Bununla birlikte davacının müteselsil sorumlulardan biri olan haksız fiil faili ile anlaşmış olması onun sorumluluğunu üstlenen ve işletene rücu hakkı bulunmayan trafik sigortacısının durumunu da ağırlaştırmamaktadır.
Hattı zatında ;Anayasa Mahkemesinin 2023/43 E 2023/141 K sayılı ilamı ile 4/12/2004 Tarihli ve 5271 sayılı Ceza Mahkemesi Kanunu’nun 6/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanun’un 24. Maddesiyle değiştirilen 253. Maddesinin (19) numaralı fıkrasının beşinci cümlesinin “Uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz;… ” bölümü iptal edilmiştir.
Bu durumda davacının ihtirazi kayıt koyarak yapmış olduğu uzlaşma işleminden dolayı trafik sigortacısına karşı dava hakkının var olduğu kabul edilerek davanın esasına girilip taraf delilleri toplanmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle KABULÜ ile Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde değerlendirme ve işlem yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan, başvuru harcı dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde davacıya iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi.19/10/2023
Başkan Üye Üye Katip
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı
Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.