Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/… – 2023/…
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/…
KARAR NO : 2023/…
KARAR TARİHİ : 23/11/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 13/04/2023
NUMARASI : 2021/… Esas 2023/… Karar
DAVACILAR : 1- …
: 2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ :Av. …
DAVALI : 2- …
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 23/11/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 23/11/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; müvekkili … yönetiminde alan … plakalı motrsiklet ile … yönetiminde olan … plakalı araç arasında 01.07.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasının meydana geldiğini, kaza sonucu müvekkilinin yaralandığını, kazadan kaynaklı Akşehir … Asliye Ceza Mahkemesi 2020/… Esas, 2021/… Karar ile yapılan ceza yargılaması sonucunda davalı sanığın ceza aldığını, kazadan sonra müvekkili … ve … yaralandıklarından maddi ve manevi zararlarının oluştuğunu, davalı sigorta şirketini sorumlu olduğu tazminat çeşitleri ve limiti kadar kadar sorumlu tuttuklarını, karşı taraf araca ait olan ve … Sigorta Şirketince düzenlenen … poliçe numaralı olan ve … plakalı olan araca dair düzenlenen ZMMS sigorta poliçesi kapsamında KTK ve ilgili sigortacılık kanunları gereği müvekkillerinin zararının tazmini yönüyle davalı … Sigorta Şirketine 01/11/2019 tarihinde başvuru yapıldığını, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını belirterek; davanın kabulü ile faiz ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ve hesap raporları geldikten saonra ıslah hakları saklı kalmak kaydı ile ve kaza tarihi olan 01/07/2019 den itibaren işleyecek faizi ile beraber, müvekkili … için şimdilik 1000 TL geçici iş göremezlik bedeli, şimdilik 1000 TL sürekli iş göremezlik bedeli, şimdilik 1000 TI bakıcı gideri bedeli ve şimdilik 1000 TL fatura edilemeyen tedavi gideri bedeli olmak kaydı ile şimdilik 4.000 TL maddi tazminatın, ayrıca, kaza tarihi olan 01/07/2019 dan itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber, müvekkili … için 50.000 TL manevi tazminatın, müvekkili … içinde 10.000 TL manevi tazminatın davalı şahıs …’ ten almarak müvekkiline ödenmesine, maddi tazminat taleplerini davalılardan müştereken ve müteselsilen, ayrıca davalı şirketten talep ettiğimiz tazminatlar açısından sigorta poliçesinde sorumlu oldukları tazminat çeşidi ve sorumlu oldukları limit kadar sorumlu tuttuklarını, alacaklarına ticari avans faizi uygulanmasına, yargılama masrafı, harçları ve giderleri ile ücreti vekaletin davalılar üzerine yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 09/12/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile, bakıcı gideri zararını 8.698,56 TL, fatura edilemeyen tedavi gideri zararını 4.250,00 TL, sürekli iş göremezlik zararını 129.014,81 TL , geçici iş göremezlik zararını 6.218,67 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; müvekkili şirketin sorumluluğunu kabul anlamına gelmemek şartıyla … plaka sayılı araç, müvekkil şirket nezdinde, … poliçe numaralı, 20.11.2018-2019 vade tarihleri olmak üzere Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk ( Trafik ) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin ancak sigortalısının kazadaki kusuru oranında ve maddi zararın varlığı ispat edildiği takdirde, (sigorta poliçesinde teminat dışı olmayan) maddi zarardan sorumluluğunun poliçe azami teminat limitiyle sınırlı olarak söz konusu olabileceğini, öncelikle davacı yan sigortalının kusurunu, davacının kaza ile illiyet bağı bulunan maluliyetini ve maddi zararın ispatının gerektiğini, davacı tarafın kaza tarihinden faiz talebinin haksız olduğunu, temerrüt tarihinden faize hak kazanılabileceğini belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/… Esas 2023/… Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davaya konu trafik kazasının oluşmasında davalı sigortalı araç sürücüsünün % 85 oranında kusurlu olduğu, davacı …’ın talep edebileceği geçici iş göremezlik tazminatı tutarının 6.218,67 TL, bakıcı gideri tazminatı tutarının 8.698,56 TL, tedavi gideri tazminatı tutarının ise 3.400 TL olduğu, her ne kadar davacının davalıdan talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatının tutarı 197.338,19 TL ise de davacının talebinin 129.014,81 TL olması karşısında taleple bağlılık ilkesi gereğince ancak bu tutara hükmedilebileceği sonucuna varıldığından davacı …’ın maddi tazminat davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
TBK’nın 56. Maddesine göre; Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminatı takdir etmesi gerekir( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Davacı …’ın manevi tazminat istemi yönünden yapılan değerlendirmede; davacının yaralanma derecesi, olayın oluş şekli, tarafların sosyal ekonomik durumları ile kusur oranları, paranın alım gücü, manevi tazminatın tatmin ve caydırıcılık fonksiyonu dikkate alınarak davacı lehine 35.000,00 TL manevi tazminata hükmetmek gerekmiştir.
Davacı …’ın manevi tazminat istemi yönünden yapılan değerlendirmede ise; her ne kadar davacının yaralanmasının derecesinin tespiti için rapor tanzimine karar verilmiş ise de davacı tarafın 04/07/2022 tarihli dilekçe ile rapor tanzim edilmeksizin mevcut delil durumuna göre karar verilmesini talep ettiği, ceza dosyası içeriğine ve mevcut dosya kapsamına göre davacı …’ın aynı kazada yaralandığının sabit olduğu, yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olduğu, sonucuna varıldığından tarafların sosyal ekonomik durumları, kusur oranları, davacının yaralanma derecesi dikkate alınarak davacı … lehine 5.000,00 TL manevi tazminata hükmetmek gerekmiş ve ;
Davacı …’ın maddi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, 129.014,81 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 6.218,67 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 8.698,56 TL bakıcı gideri tazminatı ve 3.400,00 TL tedavi gideri tazminatı olmak üzere toplam 147.332,04 TL tazminatın davalı … Sigorta A.Ş. yönünden kaza tarihi itibariyle geçerli ZMMS poliçesi sakatlanma ve sağlık gideri teminat klozları limitleriyle sınırlı olmak üzere 20/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı … yönünden ise 01/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Davacı …’ın manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 35.000,00 TL manevi tazminatın 01/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ten alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Davacı …’ın manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 5.000,00 TL manevi tazminatın 01/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ten alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece eksik değerlendirme yapıldığını, müvekkilde hiç kusur olmadığını ve %100 davalının kusuru olduğunu, maluliyet raporlarının da az hesap edildiğini, hesap raporlarının da az hesap edildiğini, müvekkillere az manevi tazminat verildiğini, müvekkillerin bu kaza sonrasında yaralandıklarını özellikle kırıkların meydana geldiğini ve çeşitli ameliyatlar ve tedavilerin geçirdiğini, müvekkilde saptanan kırığın, hayat fonksiyonlarını ağır derecede etkileyecek nitelikte olduğu tespitinin yapıldığını ve müvekkilde bu sebeple de kalıcı sağlık sorunları ve güç kaybı sorunlarının oluştuğunu, müvekkilin bacağının eğri kaldığını, davalı yana vekalet ücreti verilmemesi gerektiğini, kendi vekaletlerinin de eksik verildiğini, tüm bu nedenlerle Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/… Esas 2023/… Karar sayılı kararının itiraz ettikleri ve eksik olan noktaları açısından, müvekkiller lehine kaldırılmasını talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava trafik kazası nedeniyle maddi manevi tazminata ilişkin olup, mahkemece verilen karar davacı tarafından aşağıda belirtilen yönlerden istinaf edilmiştir.
– Kusura yönelik itirazında;
Türk Borçlar Kanunun 49.maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”, yine aynı kanunun 50.maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir.
Karayolları Trafik Kanunun 86/1 maddesinde, “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur” denilmektedir.
Birbirini teyit eden nitelikteki kaza tespit tutanağı ile gerek mahkemece gerek ceza dosyasında alınan kusur raporlarına göre belirlenen ve kabul edilen kusur oranlarının olayın oluşuna ve tüm delillere göre uygun olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacının buna yönelik itirazlarının reddine karar verilmiştir.
-Kamu düzeni ile aktüer ve maluliyet raporuna itirazda;
AYM nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli ve 2019/40 esas 2019/40 sayılı kararına göre Karayolları Trafik Kanunu’nun zorunlu trafik sigortasına ilişkin 90 ve 92. maddelerinde yer alan, “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadelerini iptal ettiği,iptal kararı içerine göre sigorta şirketlerinin trafik kazalarından doğan tazminat sorumluluğunun öncelikle Karayolları Trafik Kanunu,Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanacağı, dolayısıyla trafik sigortası kapsamındaki tazminatların belirlenmesinde artık ‘Genel Şartlar’ın kural olarak belirleyici olmayacağı, genel Şartlar”ın sadece Karayolları Trafik Kanunu ve Borçlar Kanunu’na aykırı olmayan hükümlerinin uygulanabileceği, dolayısıyla bu karardan sonra sigorta şirketlerinin tazminat sorumluluğunu azaltan ‘Genel Şartlar’ın birçok hükmünün uygulanamaz hale geldiği görülmektedir.
Bu kapsamda açılan davalarda TBK nın haksız fiile ilişkin hükümleri,KTK kanunu hükümleri ile genel şartların bunlara aykırı olmayan hükümleri ile bu doğrultuda yeni genel şartlarla çeliştiği durumda Yargıtay’ın genel şartların yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda uygulama yapılması gerekecektir.
Zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinin konusu, karayolunda motorlu taşıt işletenin, motorlu taşıtın işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin uğrayabileceği destekten yoksun kalma zararını, bedensel zararı ve/veya eşya zararını tazmin yükümlülüğünü teminat altına almaktır. Başka bir ifadeyle sigorta şirketinin bu sözleşme ile yüklendiği borç, işletenin motorlu taşıtın işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilere zarar vermesi hâlinde doğacak tazminat borcunu sigorta teminat limiti dâhilinde ödeme borcudur. Sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinden doğan sorumluluğunun kapsamı düzenlenmemiş olup bu kapsamın idarenin düzenleyici nitelikte işlemi olan genel şartlar ile belirlenmesi öngörülmüştür. Böylece sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinden doğacak borcu, idare tarafından her zaman değiştirilebilir nitelikteki kurallar olan genel şartlara göre belirlenecektir. Borcun kapsamının tespiti hususunda temel çerçeve ve ilkelerin kanunda belirlenmediği, idareye geniş bir takdir yetkisinin tanındığı anlaşılmaktadır.
Mali sorumluluk sigortası sözleşmesinin içeriğine ilişkin düzenleme öngören itiraz konusu kuralların, sözleşmenin tarafları olarak motorlu taşıt işleten ile sigorta şirketinin yanında motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle zarara uğrama riskine maruz kalan üçüncü kişilerin menfaatleri arasındaki dengenin dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin zarara uğraması hâlinde işletenin tazminat borcunun kapsamı 6098 sayılı Kanun’un gerçek zararın tazminini öngören kurallarına göre belirlenmektedir. Bu tazminat borcunun ödenmesini teminat altına almak amacıyla zorunlu kılınan mali sorumluluk sigortası uyarınca sigorta şirketinin borcunun kapsamı ise itiraz konusu kurallarda atıf yapılan genel şartlara göre belirlenmektedir. Bu da zarar gören üçüncü kişi ve işleten aleyhine buna karşılık sigorta şirketi lehine menfaat dengesinin bozulmasına yol açabileceği gibi aksi durum da söz konusu olabilecektir. İşleten sorumluluk sigortası yaptırmış olmasına rağmen sigorta şirketi tarafından ödenen tazminat ile gerçek zarara karşılık gelen tazminat arasındaki farktan zarar görene karşı sorumlu olmaya devam edecektir. Zarar görenin sigorta şirketi tarafından tazmin edilmeyen zararı ise ancak işletenin ekonomik durumunun bu zararın karşılanması için yeterli olması hâlinde tazmin edilebilecektir. Şeklinde tezahür eden AYM İPTAL GERKÇESİNDE VURGULANDIĞI ÜZERE AYNI KAZA İLE İLGİLİ OLMAK ÜZERE İŞLETEN VE FİİLİ YAPAN KİŞİYE YÖNELİK AÇILAN DAVA İLE SİGORTANIN DAVALI OLMASI DURUMUNDA UYGULANACAK Yönetmelik ve hesaplama tablolarındaki farklılık sorumlular arasında eşitsizliğe ve idarenin tek taraflı olarak düzenleyici olan işlemlerin sonucunda sorumlu olacak tazminat miktarlarında farklılık oluşturacaktır.
Bu halde Aym’ce verilen iptal kararı sonrası düzenlenecek maluliyet raporlarında 01/06/2015 tarihinden itibaren uygulanan genel şartların bu halde genel şartlarla belirlenen özürlülük ölçütü yönetmeliği ile engelliler yönetmeliğinin uygulanma imkanı kalmadığından;
Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan hükümlere göre ,haksız fiil tarihi 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği (ancak Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre rapor düzenlenmesi teknik olarak mümkün olmadığı bu dönem için de yine 11 Ekim 2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği uygulanacak) hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.Kökleşmiş Yargıtay 17. HD uygulaması ve içtihatlarına göre maluliyet raporlarının düzenlenmesinde haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik ve yasa hükümlerine göre değerlendirme yapılması gerekmektedir.Nitekim Yargıtay 17 HD nin 2016/16240 esas 2019/7273 karar 2016/15369 esas 2019/6853 karar sayılı ilamları.
Keza Düzenlenecek aktüerya raporlarına ilişkin olarak da genel şartlar ile getirilen TRH 2010 ve 1,8 teknik faizin ve bu genel şartlarla belirlenen vergilendirilmiş belgeli gelir, olmadığı takdirde asgari ücretin kazanç olarak nazara alınacağı düzenlemesinin uygulanma ihtimali kalmadığı gözetilerek ;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 Esas,1990/199 K sayılı kararı ve Yargıtay 17. Hukuk ve 4 Hukuk dairesinin yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et – Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacının veya müteveffanın muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi; davacının veya müteveffanın muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması , davacının veya müteveffanın asgari ücret üstünde kazancı olduğunun iddia edilmesi durumunda kaza tarihindeki gelirine dair delillerini ibrazının sağlanması, varsa; ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından,vergi dairesinden ,işyerinden kaza tarihindeki sürekli ve net kazanç durumunun sorulması, geriye doğru maaş bordrosu ve sosyal güvenlik kayıtlarının getirtilmesi, davacının veya müteveffanın kaza tarihinde fiili olarak çalışmadığının belirlenmesi halinde asgari ücretin gözönüne alınacağının düşünülmesi gerekmektedir.
Bu halde, mahkemece AYM iptal kararı doğrultusunda belirlenen esaslara göre; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre, tüm dosya kapsamındaki tedavi belge ve raporları da değerlendirilerek yeniden usule uygun rapor alınarak sonucuna göre tazminat bilirkişisinden, yeniden rapor alınması gerekmesi nedeniyle, karar tarihine en yakın güncel veriler esas alınarak yukarıdaki esaslara uygun PMF yaşam tablosu ve Progresif Rant sistemine göre rapor tanzimi sağlanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, bu sebeplerle davacının istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılarak mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir.
-Kaldırma sebep ve şekline göre, manevi tazminat miktarı ile sair itirazlar konusunda şimdilik bir değerlendirme yapılmasına gerek ve yer bulunmamaktadır.
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, yukarıda belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK.nın 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacılar tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde davacılara iadesine,
4-İstinaf eden davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların İlk Derece Mahkemesi tarafından verilecek nihai kararda hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK m.353 uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/11/2023
…
Başkan
…
e-imzalı
…
Üye
…
e-imzalı
…
Üye
…
e-imzalı
…
Katip
…
e-imzalı
ip
…
Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.