Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/1628 E. 2023/1319 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas

İHTİYATİ HACZE İTİRAZ EDEN
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. …
İHTİYATİ HACİZ TALEP EDEN
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 06/07/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 07/07/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili ihtiyati haciz nevinden ihtiyati tedbir talepli dilekçesi ile; 11/12/2019 günü davalı sürücü …’in sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı araç ile davacı ……’nün sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı motorun çarpışması neticesinde maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini bu sebeple öncelikle tensip ile birlikte davalılar adına kayıtlı taşınır ve taşınmaz mallar üzerinde ihtiyati haciz nevinden ihtiyati tedbir konulmasını, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydı ile şimdilik belirsiz olması nedeni ile 6100 sayılı HMK madde 107 uyarınca, davacı Mahmut Köylü için geçici iş göremezlik nedeni ile 1,000,00 TL, sürekli iş göremezlik nedeni ile 10.000,00 TL, SGK ödemesi dışında kalan tedavi giderleri için 1.000,00 TL, bakıcı giderleri için 1.000,00 TL olmak üzere toplamda 13.000,00 TL, maddi tazminat, 100.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplamda 113,000,00 TL tazminatın olay tarihi olan 11/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte (manevi tazminat yönünden davalı sigorta şirketi dışında kalan) davalılardan müşterek ve müteselsilen (davalı sigorta şirketinin teminat limiti ve buna isabet eden faiz ve masraflardan sınırlı sorumlu tutulması kaydı ile) tazmin ve tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; anayasa mahkemesinin 17/07/2020 tarih 2019/40 E 2020/40 K numaralı kararının işbu uyuşmazlık bakımından dikkate alınması gerektiğini, iptal kararlarının geriye yürüyemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek üzere karar tarihinden önce düzenlenen poliçelerin ve meydana gelen kazalar bakımından etkisi bulunmadığının da gözetilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere davacının kalıcı maluliyet nedeni ile işbu dava öncesinde 34.261,00 TL ödeme yapıldığını ve müvekkili sigorta şirketinin söz konusu borçtan ibra edildiğini, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddinin gerektiğini, davacı tarafından açılan davada başvuru kapsamında erişkinler için engellilik değerlendirilmesi hakkında yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmiş bir raporun sunulmadığını ve başvurunun usulden reddine karar verildiği, dava konusu kazada davacı tarafın tam kusurlu olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün herhangi bir kusurunun bulunmadığını davanın reddinin gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla gelirin asgari ücret üzerinden hesap edilmesi gerektiğini, davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, hükmedilecek faizin ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini, davanın esastan ve usulden reddini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iş gücü kaybı ve uzuv kaybının söz konusu olmadığını, manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağını, davalı …’nin öğrenci olup hiçbir gelirinin bulunmadığını, davalı …’in söz konusu kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, yetkili mahkemenin Ereğli/Konya Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi ve Trafik Mahkemeleri olduğunu, mahkemenin tüm mal varlığını bağlayacak şekilde tedbir vermesinin yasal olmadığını, dava koşullarının oluşmadığını, davacının çalıştığını iş gücü kaybının da olmadığını, hiçbir mağduriyetinin de olmadığını, açılan davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Mahkememiz dosyası ve ihtiyati hacze itiraz birlikte incelendiğinde yetki itirazı yönünden davanın açıldığı tarih 24/09/2021’dir. Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 karar sayılı kararı ile; “Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya İlinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 30/11/2017 tarih ve 2016/18144 Es.2017/11201 Kar. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 20/05/2019 tarih ve 2016/14392 Es. 2019/6326 Kar. Sayılı ilamları ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 18/04/2019 tarih ve 2019/346 Es. 2019/354 Kar. Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 13/09/2019 tarih ve 2019/860 Es. 2019/760 Kar. Sayılı ilamları da dikkate alındığında, Borca ve teminat itirazı yönünden, Mahkememiz uygulaması yönünden herhangi bir usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından reddine karar verilerek, davalı …’ın Mahkememizin 06/03/2023 tarihli ihtiyati haciz kararına itirazının reddine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
Davalı …’ın Mahkememizin 06/03/2023 tarihli ihtiyati haciz kararına itirazının REDDİNE” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İhtiyati haciz kararına itiraz ettiklerini, ancak mahkemenin “Davalı …’ın Mahkememizin 06/03/2023 tarihli ihtiyati haciz kararına itirazının REDDİNE” şeklinde ara karar kurduğunu ve taleplerini reddettiğini, ara kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, ara kararın kaldırılarak taleplerinin kabulüne ve ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava konusu uyuşmazlık; cismani zarar sebebiyle açılan tazminat davasında verilen ihtiyati haczin kabul kararına ilişkin verilen ara karara itiraza yöneliktir.
Geçici hukuki koruma kurumu olan ihtiyati haciz ise İİK’nun 257 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
İİK’nun 257. maddesinde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir.
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında maucceliyet kesbeder.
İİK’nun 259. maddesinde de teminat hususu düzenlenmiştir. Madde de “İhtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 87. maddesinde yazılı teminatı vermeye mecburdur.
Ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmaz.
Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata luzum olup olmadığını takdir eder.Bu açıklamalara göre ihtiyati haciz “Alacaklının, bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence (garanti) altına almak için, mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulması”dır.
Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir.
İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından dava konusu yapılan maddi ve manevi tazminat alacağını teminen ihtiyati haciz talep edilmiş mahkemece talebin kabulüne karar verilmiştir.
Zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır.
Dosyada bulunan kusura ilişkin bilirkişi raporuna göre davacının manevi zararlarının olabileceği kuvvetle muhtemeldir. Haksız fiil (yaralama) tarihi itibarıyla davacının maddi ve manevi tazminat alacakları muaccel hale gelmiştir.
Alacağın kesin olarak kanıtlanması gerekmez. Davacının alacağı rehinle de temin edilmediğine göre borçlunun elinde veya üçüncü kişilerde bulunan taşınır ve taşınmaz malları ile alacak ve diğer haklarından uygun miktarının ihtiyaten haczine karar verilmesi gerekir.
(Nitekim Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2016/18144 E,2017/11201 K;aynı daire 2016/9800 E,2017/8052 K,2014/22955 esas 2017/3970 karar sayılı ilamları)
(Aynı mahiyette Yargıtay 4. HD nin T.C. 2014/1150 esas 2014/1621 karar sayılı, 2014/9434 esas 2014/13476 karar sayılı ilamları)
Bu halde, dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davalı …’ın istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalı …’ın istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı tarafından yatırılan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 362/1(f) ve İİK 265/son maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/07/2023

Başkan …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Katip …
e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.