Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/1590 E. 2023/1966 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 05/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 02/03/2023
NUMARASI : …… Esas …… Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI : 1-

VEKİLİ :
DAVALI : 2-
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 05/10/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 06/10/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; müvekkili davacının trafik kazası geçirerek yaralandığını, bu sebeple maddi ve manevi zarara uğradığını, dava konusu bu kaza nedeniyle acı, üzüntü ve elem duyduğunu, tedavisi için para harcadığını ve maddi zararlara uğradığını, psikolojisi bu kazadan olumsuz etkilendiğini, tüm bu nedenlerle müvekkili lehine 100 TL maddi tazminat ve 2.000 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı müvekkile ödenmesine maddi tazminatın belirsiz alacak davası olarak dikkate alınmasına, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı tutulmasına, yargılama giderleri, arabuluculuk masrafları, arabuluculuk vekalet ücreti ve vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 31/05/2022 tarihli dilekçesi ile, açmış olduğu maddi tazminat davasını 35.954,50 TL olarak ıslah ettiği anlaşılmıştır.
Davalı ….. şirketi vekili cevap dilekçesinde özet olarak; dava öncesi dava şartı arabuluculuğa başvurulmadığını, davacı tarafın müvekkil şirkete eksik belge ile başvuru yapıldığını, bu nedenle Trafik Sigortası Genel Şartları gereğince davacının dava açma hakkı bulunmadığını, söz konusu uyuşmazlıkta kaza tarihi 24.10.2020 olduğunu ve maluliyet raporunun Yargıtay kararları gereği kaza tarihi dikkate alınarak düzenlenmesi gerektiğini, Trafik Sigortası kaynaklı sürekli sakatlık dosyalarında gönderilen engelli raporlarının Trafik Poliçesi Genel Şartları gereği; 20 şubat 2019 tarih ve 30692 sayılı resmî gazetede yayımlanan erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmelik hükümlerine göre maluliyetin tespitinin gerektiğini, bu sebeple davacının kazayla illiyet bağı bulunan gerçek maluliyet oranının tespiti hususunda inceleme yaptırılmasının gerektiğini, tüm bu nedenlerle davanın usulden reddine karar verilmesini, usulden ret sebebinin kabul görmeyecek ise yapılacak yargılama sonucunda davanın esastan reddine karar verilmesini ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davaya konu trafik kazasının oluşmasında sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, kaza neticesinde davacıya ait araç 26.954,50 TL tutarında hasar oluştuğu, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin mahsubundan sonra davacının bakiye araç hasarından kaynaklı zararının 15.533,50 TL olduğu, davacının değer kaybından kaynaklı zararının 6.000,00 TL, araç mahrumiyetinden kaynaklı zararının ise 3.000,00 TL olduğu sonucuna varıldığından davacının manevi tazminat davasının reddine, maddi tazminat davasının ise kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacının manevi tazminat davasının REDDİNE,
Davacının maddi tazminat davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, 15.533,50 TL hasar tazminatı, 6.000,00 TL değer kaybı tazminatı ve 3.000,00 TL araç mahrumiyet tazminatı olmak üzere toplam 24.533,50 TL tazminatın, davalı…….’nin sorumluluğu hasar tazminatı ve değer kaybı tazminatı toplamı olan 21.533,50 TL ve bu tutara 06/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile sınırlı olmak üzere, 24/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ……… ile davalı …….’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin manevi tazminat davasının reddinin yasal olmadığını, müvekkilinin haksız fiil nedeniyle üzüntü, acı çektiğini ve manevi zarara uğradığını, maddi tazminat taleplerinin kısmen kabulünün de yasal olmadığını, Yerel Mahkemenin hataya düştüğünü, delillerin toplanmadığını, eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini, ayrıca maddi ve manevi tazminat davasında davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin yasal olmadığını, müvekkilinin dava konusu kaza nedeniyle acı, üzüntü ve elem duyduğunu, tedavisi için para harcadığını ve maddi zararlara uğradığını, müvekkilinin psikolojisinin bu kazadan olumsuz etkilendiğini ve zarar gördüğünü, yemin delili ve bilirkişi incelemesinin Yerel Mahkeme tarafından yerine getirilmediğini, tanıkların dinlenmediğini, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkeme kararının istinaf nedenleri dikkate alınarak müvekkili lehine kaldırılmasına ve davanın tamamen kabulüne karar verilmesini, müvekkili lehine hüküm kurulmasını talep etmiştir. Ayrıca davacı vekili; Yerel Mahkeme kararının hüküm kısmının 2. maddesinde 15.533,50 TL hasar tazminatı, 6.000 TL değer kaybı tazminatı ve 3.000 TL araç mahrumiyeti tazminatı olmak üzere toplam 24.533,50 TL tazminata hüküm olunduğunu, bu tazminatın hasar tazminatı ve değer kaybı tazminatı toplamı olan 21.533,50 TL’sinin davalı ……..’nin sorumluluğunda olup, geriye kalan 3.000 TL’nin ise davalı …….’ın sorumluluğunda olması hususu hüküm maddesinde belirtilmediğinden tavzih yoluyla kararın düzeltilmesi gerektiğini, hükmün kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı …… vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının ıslah dilekçesinde talep ettiği bedelin hangi kalemlerden ne kadar oluştuğu hususunda hiçbir netlik bulunmadığını, öncelikle davacının ıslah talebini ve alacak kalemlerini somutlaştırması gerektiğini, ancak bu eksiklik giderilmeden eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini, Yerel Mahkeme tarafından müvekkilinin tam kusurlu olduğunun kabulü ile hüküm kurulduğunu, ancak kazanın tamamen davacı tarafın kusuru ile meydana geldiğini, bu nedenle belirlenen kusur oranının kabulünün mümkün olmadığını, davacının park etmenin yasak olduğu alanda aracını park ederek müvekkilinin geçmesini engellediği ve kendi kusuru ile dava konusu kazaya sebebiyet verdiğini, hasar bedeli davalı sigorta şirketi tarafından ödendiği için davacı tarafın hasar bedeline ilişkin talebinin reddi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasalara aykırı olduğunu, Yerel Mahkemece 3.000,00 TL araç mahrumiyet bedelinin ödenmesine karar verildiğini, ancak davacının aracının ticari bir araç olup olmadığı, davacının nasıl bir kazanç kaybı olduğu hususunda davacının somut bir talebi olmadığı gibi davacı tarafın bu yönde bir delil de sunmadığını, davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesinin açıkça usul ve yasalara aykırı olduğunu, kazanın oluş şekli, araçta değişen parçaların niteliği vs. tüm hususlar birlikte değerlendirildiğinde Yerel Mahkeme tarafından tespit edilen değer kaybı, kazanç bedeli ve hasar bedelinin çok fahiş olduğunun açıkça ortada olduğunu, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın tüm talepler açısından reddine, her türlü yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ……… vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının değer kaybı-kazanç kaybı ve hasar bedeli talepleri dava dilekçesinde yer almamakta olup talep edilmeyen alacak kalemleri için bilirkişi raporu tanzim edilmesine ve söz konusu bilirkişi raporu dikkate alınarak kabul kararı verilmesine taleple bağlılık ilkesi gereği itiraz ettiklerini, davacı tarafa sigortalı sürücünün %50 kusuru dikkate alınarak 11.421,00 TL hasar bedeli tazminatı ödenmiş olup bakiye tazminat sorumlulukları kalmadığından hasar bedeli talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, değer kaybı kararının kaldırılması gerektiğini, kusur oranının da hatalı ve hukuka aykırı olarak %100 tespit edilmiş olup karara bu yönüyle de itiraz ettiklerini, kaza tespit tutanağı ve diğer kaza evrakları birlikte değerlendirildiğinde sigortalı araç sürücüsünün %50 kusurlu olduğunun aşikar olduğunu, karara esas alınan kusur raporunun yetkili bilirkişiler tarafından düzenlenmediğini, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak, uyuşmazlık konusu değer kaybı zararının tespiti bakımından öncelikle uyuşmazlık konusu poliçe tanzim tarihi itibariyle yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre değerlendirme yapılmasına, aksi takdirde ise güncel mevzuata göre değerlendirme yapılmak suretiyle tazminat hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; yaralanmalı trafik kazası sebebiyle geçici, iş göremezlik, tedavi giderlerine ilişkin maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Kamu düzeni, davacı ve davalı vekilinin itirazları yönünden yapılan incelemede:
Davacı vekili dava dilekçesinde; “Müvekkil trafik kazası geçirmiştir. Müvekkilimiz yaralanmıştır. Bu sebeple maddi ve manevi zarara uğramıştır.
Müvekkilimiz dava konusu bu kaza nedeniyle acı, üzüntü ve elem duymuş, tedavisi için para harcamış ve maddi zararlara uğramıştır. Müvekkilimizin psikolojisi bu kazadan olumsuz etkilenmiş ve zarar görmüştür. Müvekkilimizin bir nebze de olsa maddi ve manevi zararlarının giderilebilmesi için iş bu davayı açmak zorunlu olmuştur. ” şeklinde beyanı ile yaralama nedeni ile maddi ve manevi tazminat talep ettiği araç hasarı,değer kaybı ve araç mahrumiyeti talep etmediği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nun 26/1 maddesinde “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” düzenlemesine yer verilmiştir. İfade olunan yasal düzenlemeler göz önünde bulundurulduğunda; dava dilekçesinde talep edilmeyen araç hasarı,değer kaybı ve araç mahrumiyetine ilişkin açılmış ve harcı yatırılmış bir dava bulunmadığı davacı yaralama nedeni ile maddi tazminat talep ettiği halde yazılı şekilde talepten fazlasına olacak şekilde hükmedilmesi kamu düzenine aykırıdır. Bu nedenle kararın kaldırılması gerekmiştir.(Yargıtay 17 HD 2014/23214 E 2017/4406 K,2015/7913 E 2018/3722 K)
Yine davacının geçici iş göremezlik ve tedavi gideri hakkında olumlu olumsuz hiç bir karar kurulmamıştır.Buna yönelik delil toplanmamıştır.
2-Kusur itirazının incelenmesinde :
Olaya ilişkin mahkemece bilirkişi …….dan aldırılan kusur raporu ve Ankara trafik ihtisas dairesi raporlarının birbirleriyle örtüştüğü,davalı yaşar ın %100 kusurlu olduğu anlaşılarak itirazın reddi gerekmiştir.
3-Manevi tazminat itirazının incelenmesinde:
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesinde ; “Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir” hükmü düzenlenmiş madde metninden de anlaşıldığı üzere, haksız eylem sonucu bedensel zarar görenin yakınları yararına manevi tazminata karar verilebilmesi için, zarar görenin yaralanmasının ağır bedensel zarar niteliğinde olması gerekmektedir. Ağır bedensel zarar, kanunda tanımlanmamış olup, yaralanmanın özelliğine ve yarattığı sonuçlara göre mahkemece takdir edilecektir.
Somut olayda bu husussun araştırılmadığı yaralama ile ilgili rapor alınmadığı anlaşılmakla, davacının maluliyet durumu belirlenerek karar verilmesi için kararın kaldırılması gerekmektedir.
4-Vekalet ücreti itirazının incelenmesinde:
Davacı vekili, vekalet ücretinin yanlış hesaplandığı itirazında bulunmuştur.
Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesi’nin “Manevi tazminat davalarında ücret” başlıklı 10. Maddesinde;
(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarife’nin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
(3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.
(4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir” ;
Aynı tarifenin 3/2 maddesinde; “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” düzenlemeleri mevcuttur.
Mahkeme kararında, manevi tazminat talebinin tamamen reddine karar verilmesi nedeni ile davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi yerindedir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacı ve davalılar vekillerinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı ve davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK.nın 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca peşin olarak yatırılan, başvuru harcı dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde yatıran taraflara iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuranlar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
7- Ereğli (Konya) İcra Dairesinin……. Esas sayılı dosyasına davalı……. tarafından sunulan;…… Bankası A.S. /…./Konya Şubesine ait; 26/05/2023 tarih, ……. numaralı, 50.000,00 TL bedelli teminat mektubunun İİK 36/5 maddesi gereğince talep halinde ilgilisine iadesine,
HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi.06/10/2023

Başkan Üye Üye Katip

e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.