Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/1489 E. 2023/1673 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 13/09/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 13/04/2023
NUMARASI : …. Esas …. Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 13/09/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 15/09/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; …. plakalı aracın müvekkili davacı adına kayıtlı olduğunu, bu aracın 14.08.2020 tarihinden itibaren geçerli olmak kaydı ile bir yıl süreliğine …… poliçe numarası ile davalı şirket tarafından kasko sigortası ile sigortalandığı, kasko sigortası yapılan …. plakalı aracın 18.06.2021 tarihinde sürücü …. sevk ve idaresinde iken, …. Caddesi üzerinde kazaya karıştığını, kaza sonrası 112 acil servisi ile araç sürücüsü ….’ın ……. Hastanesine götürüldüğü, sürücüden alkol testi için alınan kan örneğinde, etanol değeri 0,24 promil olduğunun tespit edildiğini, sürücü ….’ın yapmış olduğu kaza nedeniyle …. plakalı araçtaki hasar bedelinin ödenmesi için davalı sigorta şirketine başvuru yapılmış ancak davalı şirketin, sürücü ….’ın alkollü olmasına dayanarak ödeme yapmaktan kaçındığını, …… Hastanesince yapılan alkol testinin hatalı olduğunu, hemoliz değerinin “+++” olarak çıktığını, bu değerin yalancı pozitiflik oluşturduğunu, sürücünün alkollü olmadığı iddiası ile davacı tarafından Konya … Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş Esas sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırıldığını, mahkemece alkol testi yapılan kan örneği ….. Hastanesinden alınarak Ankara Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na gönderildiğini, Ankara Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 20.09.2021 Tarihli ….. Sayılı Raporda davacının kan Örneğinde” alkol bulunmadığı tespit edildiğini, sigortalanan araç sürücüsü ….’ın aday sürücü olması nedeniyle Konya Trafik Il Müdürlüğünce sürücü belgesi iptal edilerek, iade alındığını, Konya Trafik İl Müdürlüğünce iptal edilen sürücü belgesinin sürücüye iadesi için Konya … Sulh Ceza Hakimliğinin … D.Is Esas sayılı dosyası ile itiraz yoluna başvurulduğunu, Mahkemece itirazın kabulüne karar verildiği ve karar kesinleştiğini, mahkeme kararına istinaden sürücünün sürücü belgesini iade aldığını, Konya … Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş Esas sayılı dosyasından alınan ATK raporu ile davalı sigorta şirketine yeniden başvuru yapıldığını, ancak davalı şirket daha önce sonuçlandırıldığını beyan ederek, kasko bedelini ödemekten imtina ettiğini, arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 100 TL maddi zararın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 02/03/2023 havale tarihli ıslah dilekçesi ile, Aracın Hasar Bedeli: 200.000,00 TL, Çekici Bedeli :350,00 TL, Aracın Kullanamaması Nedeniyle Uğradığı Kazanç Kaybı: 5.000,00 TL, Hukuksal Koruma Teminatı:5.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; 18.06.2021 tarihinde müvekkili şirkete kasko sigortalı olan …. plaka sayılı aracın maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasına karıştığını, kaza sonrasında sigortalı aracı sürücüsü olan ….’ın yaralandığını, hastanede yaralı olarak gelen sürücü ….’dan kan örneği alındığını ve yapılan laboratuvar incelemesi sonucunda da, sürücü ….’ın 0.24 promil alkollü olduğunun belirtildiğini, Kara Taşıtları kasko Sigortası: Genel Şartlarının 5.5. Maddesi; aracın cinsine bakılmaksızın 0,20 promil üzerinde alkol kullanıldığının tespit edilmesi üzerine sürücü belgesitaday sürücü olması) trafik görevlilerince iptal olur…” hükmü gereğince sürücünün sürücü belgesinin iptal edilmiş olduğunu, gerek hastane tahlil sonuçları gerekse ehliyetin iptali, ehliyetsiz olması sebebiyle müvekkili şirket tarafından sigorta poliçe şartlarına aykırı davranılması nedeniyle ödemenin yapılmadığını, kaza tarihinden 2 ay sonra, sürücü ….’ın kanında alkol olmadığını, hastane tarafından yapılan tespitin yanlış olduğu sebebiyle itiraz edilmiş olduğunu, itiraz üzerine ATK tarafindan yapılan inceleme sonucunda sürücü kanında alkol olmadığının tespit edildiğini, bu hususun çelişkili olduğunu, alkol durumuna itiraz dilekçesinde; kan numunesi alınırken kan alma esnasında dezenfektan kullandığı bu sebeple kan incelemesinde alkol tespiti çıktığını, dezenfektan kullanılmamış olsaydı herhangi bir alkol çıkmayacağının belirtilmiş olduğunu, itiraz mercii tarafından ATK’ya gönderilen kan kaza sonrasında alınan kan ile aynı kan ise yine aynı sonucun çıkmasının gerektiğini, buradaki çelişkinin ise ya kaza sonrası sürücünün sevk edildiği ….. Hastanesi laboratuarındaki incelemesi yapan cihaz arızalı olması, ya da ATK ya gönderilen kan farklı bir kan olması olduğunu, ATK tarafindan sunulan rapor içeriğinde kan grubu dahi belirtilmemiş olmasının, farklı bir kandaki alkol durumunun incelendiği yönünde kanaat oluşturduğunu, sigortalı aracın sürücüsünün hastaneden taburcu edildikten sonra aynı gün içerisinde hastanede kendisine uygulanan tedavi ve tahlil sonuçların epikriz raporu içeriğinden veya araç malikinin sigorta şirketine yaptığı müracaat sonucunda müracaatının kabul edilmemesi sonucu öğrenmiş olduğunu, mevcut müracaatın reddedilme gerekçesine rağmen alkol incelemesinin kaza tarihinden 2 ay sonra tekrar istenmesinin ayrı bir çelişki olduğunu, müvekkili şirketin 18.06.2021 tarihli kaza sebebiyle araçta meydana gelen hasar bedelinin ödenmesi yönündeki davacı tarafın müracaatını, müracaat esnasında davacı tarafından sunulan belgeler ve bu belgelerin içeriğine göre mevzuat hükümleri gereği kabul etmediği belirtilerek; davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Dava, tazminat isteminden ibarettir.
Taraflar arasındaki ihtilaf, davaya konu trafik kazasının oluşmasında kimlerin hangi oranda kusurlu oldukları, kaza esnasında dava dışı araç sürücüsünün alkollü olup olmadığı, alkollü ise kazanın salt alkollü araç kullanmaktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, rizikonun teminat kapsamında olup olmadığı, kaza neticesinde davacıya ait araçta oluşan hasar tutarının ne kadar olduğu, teminat kapsamında olan zarar kalemlerinin nelerden ibaret olduğu, davacının bu kaza nedeniyle oluşan toplam zararının ne kadar olduğu, bu zarardan davalının sorumlu olup olmadığı ile varsa sorumlu olduğu tutarın ne kadar olduğu hususlarından ibarettir.
Davaya konu 18/06/2021 tarihli trafik kazasının sürücü …. sevk ve idaresindeki …. plakalı aracın …. istikametinden … Caddesini takiben seyredip olay yerine yaklaştığı esnada sürücüsünün dikkatsiz ve tedbirsiz davranarak sevk ve idare hatası yapması neticesi direksiyon hâkimiyetini kaybettiği, kendi yol bölümünden istikametine göre sola manevra yaparak orta refüjü atladığı ve karşı yönden gelen araçların yol bölümüne geçtiği, aracının sol ön köşe kısımlarıyla, karşı istikametten kendi yol bölümünde seyreden sürücü …. sevk ve idaresindeki ….. plakalı aracın sol ön köşe kısımlarına çarpması neticesinde meydana geldiği anlaşılmıştır.
Davalı kazaya karışan …. plakalı aracın KASKO sigortacısı, davacı ise sigortalıdır. Davacı, kaza neticesinde oluşan zararının KASKO poliçesi kapsamında giderilmesini talep etmiş, davalı ise araç sürücüsünün alkollü olması ve sürücü belgesinin zararın teminat kapsamında olmadığını savunmuştur.

Somut olayda, zararın varlığını ve tutarını ispat etme yükü davacı üzerinde,
rizikonun teminat kapsamında olmadığını ispat etme yükü ise davalı üzerindedir.
Her ne kadar davalı, araç sürücüsünün sürücü belgesinin bulunmadığını savunmuş ise de; sürücünün kaza esnasında sürücü belgesinin mevcut olduğu, kazadan sonra alkollü araç kullanma nedeniyle sürücü belgesinin iptal edildiği, itiraz üzerine Konya … Sulh Ceza Hakimliği’nin 15/12/2021 gün ve … D.İş sayılı kararı ile iptal kararının kaldırıldığı ve sürücü belgesinin iade edildiği, karara Konya İl Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan itirazın da Konya … Sulh Ceza Hakimliği’nin 11/01/2022 gün ve …. D.İş sayılı kararı ile reddedildiği, sürücü hakkında alkollü araç kullanma nedeniyle sürücü belgesinin iptaline yönelik idari yaptırım kararının iptaline yönelik kararın 11/01/2022 tarihi itibariyle kesinleştiği, dolayısıyla davalının araç sürücüsünün sürücü belgesinin bulunmaması nedeniyle rizikonun teminat kapsamında olmadığına yönelik savunmasının yerinde olmadığı kabul edilmiştir.
Davalı aynı zamanda araç sürücüsünün alkollü olması nedeniyle de rizikonun teminat kapsamında olmadığını savunmuştur. Davacının kazadan sonra ….. Hastanesi’ne giriş yaptığı, 18/06/2021 tarihinde alınan kan numunesinde yapılan tetkiklerde kanında 0,24 promil alkol tespit edildiği, sürücünün Konya …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …. D.iş sayılı dosyasında 18/06/2021 tarihinde alınan kan numunesi üzerinde adli Tıp tarafından inceleme yapılmasını talep ettiği, tespit talebinin kabulüne karar verildiği, tanzim edilen 20/09/2021 tarihli ATK raporu ile sürücünün kanında alkol bulunmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla sürücünün kaza esnasında alkollü olup olmadığı net bir şekilde ortaya konulamamıştır.
Dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 29/11/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile; kan alkol konsantrasyonuna bağlı merkezi sinir sisteminde bir takım etkilenmeler meydana geldiği, 10-50 mg/dl (0,1-0,50 promil) etanol değerlerinde düşüncede açıklık, kendine güven, atılganlık, konuşkanlık, iyimserlik gibi bulgular görüldüğü, 51-100 mg/dl (0,51-1 promil) değerlerinde ise serebellar ve motor hareketlerde hafif bozulma, yüksek komplike iradeli fonksiyonlarda bozulma, fazla konuşma, gülme, hafif duygusallaşma gibi nörolojik belirtiler saptandığı, nörolojik etkilenmenin refleks, algı ve yüksek komlike iradeli fonksiyonlarda bozulmanın 50 mg/dl den yüksek kan etanol değerlerinde başladığı tıbben bilindiği, ayrıca alkolün vücuda alındıktan ve içim bittikten yaklaşık 1 saat sonra metabolize olarak yavaş yavaş (saatte 15-20 mg/dl) metabolize olup kandan temizlendiği, kaza saatinin 13:23 olduğu, numune alım saatinin 14:05 olduğu ve kan alkol düzeyinin 24,2 olarak ölçüldüğü dikkate alındığında numune alım saati ile kazanın oluş saati arasında yaklaşık 42 dakikalık zamanın geçmiş olduğu, geriye dönük alkol hesaplaması yapıldığında kaza anında beklenen kan alkol düzeyinin 34,2-37,2 (24,2+10-24,2+13) mg/dl beklendiği, bu değerdeki alkol miktarının şahsın güvenli sürüş yeteneğini etkileyecek düzeyde olmadığı, ….. Hastanesine ait tıbbi laboratuvar tetkik sonuç raporunda kan örneğinde yapılan etanol testinde 24,2 mg/dl (0,24 promil) etanol tespit edildiği, laboratuvar analizinde kanın +++ (3 pozitif) hemolizli olduğu birlikte değerlendirildiğinde; kullanılan laboratuvar yöntemleri, kan alınması sırasında alkollü dezenfektan maddelerin kullanılması ya da kanın hemolize olması gibi durumlarda kan düşük düzeyde yalancı pozitiflik denilen kişi alkol almasa dahi kanında düşük miktarlarda alkol tespit edilmesinin tıbben mümkün olduğu, kişide tespit edilen değerlerde kan alkol değerinin (24,2 mg/dl) yalancı pozitiflikle uyumlu olduğu tespit edilmiştir.
Somut olayda, davalı tarafça sigortalı araç sürücünün kaza esnasında alkollü olduğu savunmasının usulünce ispatlanamadığı, sürücünün alkollü olduğu kabul edilse dahi kandaki alkol düzeyinin güvenli sürüş yeteneğini etkileyecek nitelikte olmadığı kabul edildiğinden davalının rizikonun teminat kapsamında olmadığına yönelik savunmasına itibar edilmemiştir.
Davacı vekili, 28/02/2022 tarihli tavzih dilekçesi ile; talep edilen 1.000,00 TL tutarındaki tazminat isteminin 350 TL’lik kısmının araç hasar bedeline, 50 TL’lik kısmının çekici bedeline, 150 TL’lik kısmının yediemin depo ücretine, 50 TL’lik kısmının tedavi masraflarına, 50 TL’lik kısmının kazanç kaybına, 150 TL’lik kısmının değer kaybına, 100 TL’lik kısmının sovtaj bedeline ve 100 TL’lik kısmının ise hukuksal koruma teminatına ilişkin olduğunu belirtmiştir.
Rizikonun teminat kapsamında olması tek başına sigorta tazminatının ödenmesini gerektirmez. Bu kapsamda davacının uğradığı zararını ve zararın tutarını ispatlaması gerekir. Davacı tedavi gideri tazminatı isteminde bulunmuş ise de, davacının şirket olması karşısında bu yönde bir masraf yapması, sürücünün yaptığı masrafların ise davalı sigorta şirketinden tahsili mümkün değildir. Dolayısıyla davacının tedavi gideri tazminatı isteminin reddi gerekmiştir. Yine, poliçede yediemin depo ücretinin teminat kapsamında olduğuna dair bir kloz bulunmadığından davacının yediemin depo ücretinin tahsili istemi yerine görülmemiştir. Bunun yanında hukuksal koruma teminatı kapsamında da tazminat isteminde bulunulmuş ise de poliçenin 8. sayfasında bu teminatın sürücü için koruma sağladığı açık olduğundan davacının bu kloz kapsamında tazminat isteminde bulunması mümkün görülmemiş ve bu zarar kaleminin tahsiline ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 02/10/2022 tarihli bilirkişi raporu ve 29/01/2023 tarihli bilirkişi raporu ile, davacının araç hasarından kaynaklı zararının 200.000,00 TL, çekici masrafından doğan zararının 400,00 TL ve kazanç kaybından doğan zararının ise 18.000,00 TL olduğu, kazanç kaybı yönünden poliçe limitinin 5.000,00 TL olduğu, aracın pert olarak değerlendirilmesi gerektiğinden araçta herhangi bir değer kaybı oluşmayacağı, yine pert değerlendirmesi nedeniyle sovtaj bedeli talep edilmesinin de mümkün olmadığı tespit edilmiştir.
Bu kapsamda, aracın pert olarak değerlendirilmesi gerektiğinden davacının sovtaj bedeli ile değer kaybı isteminde bulunamayacağı sonucuna varıldığından davacının bu zarar kalemleri yönünden tahsil isteminin reddine karar verilmiştir.
Dolayısıyla davacının davaya konu trafik kazası nedeniyle davalıdan talep edebileceği tazminat tutarının, 200.000,00 TL hasar tazminatı, 400,00 TL çekici gideri tazminatı ve 5.000,00 TL kazanç kaybı tazminatı olmak üzere toplam 205.400,00 TL olduğu sonucuna varılmış ve davanın bu tutar üzerinden kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 200.000,00 TL hasar tazminatı, 400,00 TL çekici masrafı tazminatı ve 5.000,00 TL kazanç kaybı tazminatı olmak üzere toplam 205.400,00 TL tazminatın dava tarihi olan 07/02/2022 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının dosya ve davaya esas olan kasko sigorta poliçe kapsamına aykırı olduğunu, mahkemenin görevli olmadığı yönündeki taleplerini yineleyerek mezkur kararın görev yönünden incelenerek, görevsizlik sebebiyle ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini, sürücü ….’ın yapılan laboratuvar incelemesi sonucunda 0.24 promil alkollü olduğunun belirtildiğini, sürücü belgesinin iptal edildiğini, gerek hastane tahlil sonuçları gerekse ehliyetin iptali, ehliyetsiz olması sebebiyle müvekkili şirket tarafından sigorta poliçe şartlarına aykırı davranmaktan dolayı ödeme yapılmadığını, kaza tarihinden 2 ay sonra sürücü ….’ının kanında alkol olmadığı, hastane tarafından yapılan tespitin yanlış olduğu sebebiyle itiraz edildiğini, itiraz üzerine ATK tarafından yapılan inceleme sonucunda sürücü kanında alkol olmadığının tespit edildiğini, bu hususun çelişkili olduğunu, itiraz mercii tarafından Adli Tıp Kurumuna gönderilen kan, kaza sonrasında alınan kan ile aynı kan ise yine aynı sonucun çıkması gerektiğini, ATK tarafından sunulan rapor içeriğinde kan grubunun dahi belirtilmemiş olmasının farklı bir kandaki alkol durumunun incelendiği yönünde kanaat oluşturduğunu, yargılama sonucunda Yerel Mahkeme tarafından kazanç kaybının müvekkili şirketten tahsiline karar verilmesinin hüküm altına alındığını, davanın kasko sigorta poliçesi kapsamında olduğunu, mahkemenin hüküm altına aldığı kazanç kaybının ise ihtiyari mali mesuliyet sigorta poliçesi kapsamında olduğunu, ihtiyari mali mesuliyet sigortasının, sigortalı olduğu davacı şirkete ait aracı değil, kaza sonrasında bu aracın zarar verdiği karşı araç yönünden sorumluluk kapsamında olduğunu, Yerel Mahkeme tarafından sorumluluk yanlış değerlendirilerek kazanç kaybının kasko sigorta poliçesi içerisinde bulunan ihtiyari mali mesuliyet sigortası limitinde sigortalısına ödenmesine karar verildiğini, bu hususun poliçe kapsamına aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Mahkemece verilen karar, davalı tarafından istinaf edilmiştir.
Dava, davacının davalı kasko sigortacısına karşı açtığı hasar nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkindir.
Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın “Teminat Dışında Kalan Zararlar” başlıklı 5.5. Maddesinde; “Aracın, uyuşturucu madde veya Karayolları Trafik Yönetmeliğinde belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar”ın teminat dışı olduğu belirtilmiştir.
1-Görev itirazının incelenmesinde :6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3.maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade eder.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi, bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK.nun 5/1 maddesi uyarınca, ticari davalara bakmak görevi, asliye ticaret mahkemesine aittir.Ticari davalar mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nispi ticari davalar, TTK.nun 4/1. maddesinin ilk cümlesinde tarif edilmiş olup, her iki tarafında “ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan” hukuk davalarıdır. Mutlak ticari davalar ise, tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK.nun 4/1-a ve devamı bendlerinde yazılı uyuşmazlıklar ile diğer yasalarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar, mutlak ticari davalardır.
Bir davanın, nispi ticari dava kabul edilebilmesi için davanın her iki tarafınında tacir ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunması zorunludur.
Somut olayda, davanın konusu davacı şirket ve davalı sigorta şirketi arasında davacıya ait ticari nitelikteki aracının kasko sigortası ile davalı şirket nezdinde sigortalanması itibariyle sigortalı aracın trafik kazası sonucu oluşan hasarın, kasko sigorta kapsamında davalı sigorta şirketinden tahsili talep edilmektedir. Buna göre davacının ve davalının tüketici tanımına uymadığı, kasko poliçesinin ticari kasko poliçesi olduğu, davanın taraflarının tacir olduğu, uyuşmazlık da ticari işletmeleri ile ilgili bulunmakla TTK’nun 4/1.maddesi uyarınca nispi ticari dava niteliğinde bulunan uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesi tarafından görülüp sonuçlandırılması gerektiğinin kabulü ile itiraın reddi gerekmiştir.
2-Teminat dışılık itirazının incelenmesinde:
Uyuşmazlık, rizikonun teminat dışı kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.
Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları`nın A.5.5 madde hükmü gereğince, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle, sürücünün münhasıran alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir.Diğer anlatımla,sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez.Böyle bir nedenle,hasarın teminat dışı kaldığının kanıt yükü de TTK.nun 1281 nci madde hükmü uyarınca, sigortacıya düşmektedir.Sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı ve trafik konularında uzman bir bilirkişinin de yer aldığı kurul tarafından, olayın salt alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekmektedir.
Somut olayda ;mahkemece hükme esas alınan 29/11/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile; kan alkol konsantrasyonuna bağlı merkezi sinir sisteminde bir takım etkilenmeler meydana geldiği, 10-50 mg/dl (0,1-0,50 promil) etanol değerlerinde düşüncede açıklık, kendine güven, atılganlık, konuşkanlık, iyimserlik gibi bulgular görüldüğü, 51-100 mg/dl (0,51-1 promil) değerlerinde ise serebellar ve motor hareketlerde hafif bozulma, yüksek komplike iradeli fonksiyonlarda bozulma, fazla konuşma, gülme, hafif duygusallaşma gibi nörolojik belirtiler saptandığı, nörolojik etkilenmenin refleks, algı ve yüksek komlike iradeli fonksiyonlarda bozulmanın 50 mg/dl den yüksek kan etanol değerlerinde başladığı tıbben bilindiği, ayrıca alkolün vücuda alındıktan ve içim bittikten yaklaşık 1 saat sonra metabolize olarak yavaş yavaş (saatte 15-20 mg/dl) metabolize olup kandan temizlendiği, kaza saatinin 13:23 olduğu, numune alım saatinin 14:05 olduğu ve kan alkol düzeyinin 24,2 olarak ölçüldüğü dikkate alındığında numune alım saati ile kazanın oluş saati arasında yaklaşık 42 dakikalık zamanın geçmiş olduğu, geriye dönük alkol hesaplaması yapıldığında kaza anında beklenen kan alkol düzeyinin 34,2-37,2 (24,2+10-24,2+13) mg/dl beklendiği, bu değerdeki alkol miktarının şahsın güvenli sürüş yeteneğini etkileyecek düzeyde olmadığı, ….. Hastanesine ait tıbbi laboratuvar tetkik sonuç raporunda kan örneğinde yapılan etanol testinde 24,2 mg/dl (0,24 promil) etanol tespit edildiği, laboratuvar analizinde kanın +++ (3 pozitif) hemolizli olduğu birlikte değerlendirildiğinde; kullanılan laboratuvar yöntemleri, kan alınması sırasında alkollü dezenfektan maddelerin kullanılması ya da kanın hemolize olması gibi durumlarda kan düşük düzeyde yalancı pozitiflik denilen kişi alkol almasa dahi kanında düşük miktarlarda alkol tespit edilmesinin tıbben mümkün olduğu, kişide tespit edilen değerlerde kan alkol değerinin (24,2 mg/dl) yalancı pozitiflikle uyumlu olmasının alkol nedeniyle güvenli sürüşü etkilemeyeceği anlaşılmakla davanın kabulü yerinde olup itirazın reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 14.030,87 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 3.507,71 TL nin mahsubu ile bakiye 10.523,16 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (238.730,00 ) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 13/09/2023

Başkan Üye Üye Katip

e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.