Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/1438 E. 2023/1342 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

VELAYETEN DAVACI : 1- …
DAVACI : 2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 3- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 4- …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 06/07/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 07/07/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; olay tarihinde sürücü … idaresindeki … plakalı okul servis minibüsü ile … caddesini takiben … istikametinden gelip … kavşağından yolun devamına seyir hızıyla geçiş yapıp aracının sağ yan kısmıyla geçiş istikametine göre sağından … sokağı takiben … caddesi istikametinden gelip, sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı okul servis minibüsünün ön kısmıyla çarpıştığını, çarpışma sonrasında ise … plakalı araç sol yan ileriye doğru sürüklenip sol yan ve tavan kısmıyla yolun solundaki sokak aydınlatma direği ve … duvarını kırıp durduğu, … plakalı minibüsün ise sağ yan ileriye doğru diğer aracı sürükleyip yolun sağında durduğu, yaralamalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen trafik kazasında müvekkil …’ın okul servis aracında yolcu olarak bulunduğunu, dolayısıyla herhangi bir kusurunun olmadığını, kaza nedeniyle müvekkilin vücudunda kalıcı hasarlar meydana geldiğini, Kazadan kaynaklı acil serviste yumuşak doku bozukluğu tanımlandığını, İşbu sebeple ortopedi polikliniğine sevk edildiğini, Dava yoluna başvurulmadan önce 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. Maddesi kapsamında sigorta şirketine başvuru zorunluluğu kapsamında 09.08.2022 tarihi itibariyle kazaya karışan araçlar ile ilgili olarak sigorta şirketlerine başvuruda bulunulduğunu, Müvekkilin yolcu olması dolayısıyla kazaya karışan her iki tarafında sorumluluğu söz konusu olduğunu, Başvuru dilekçesinin 11.08.2022 tarihinde her iki sigorta şirketine de tebliğ olduğunu, ancak anlaşma sağlanamamış herhangi bir ödeme yapılmadığını, dava yoluna başvurulmadan önce TTK madde 5/A gereği dava şartı olan arabulucuk yoluna gidildiğini, ancak davalılar ile anlaşma sağlanamadığını, Müvekkilinin yaşının oldukça küçük olması da zorlu sürecin mağduriyetini arttırdığını, Çocuk olması dolayısıyla hareket etmek ve aktif olmak istemektedir ancak hayatı kısıtlandığı Müvekkilin tedavileri devam etmekte olup acil servis tarafından yapılan ilk müdahalenin ardından farklı servislere yönlendirildiğini, vücudunda kalıcı maluliyet söz konusu olup, hayatının devamında meydana gelen kazanın etkileriyle yaşamak zorunda kaldığını, Müvekkilinin meydana gelen kazada okul servis aracında yolcu olarak bulunduğunu, müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, Meydana gelen kazada her araç sürücüsünün de kusuru bulunmakla beraber müvekkilin her iki aracın sigorta şirketine başvuru hakkı bulunduğunu, Müvekkilinin geçirmiş olduğu trafik kazasından kaynaklı vücudunda meydana gelen kalıcı hasarlardan dolayı oldukça zor günler geçirmektedir. İşbu durum müvekkili psikolojik anlamda yıprandığını, ayrıca müvekkilinin yaşının küçük olması sebebiyle kazadan fazlasıyla etkilendiğini, . Dolayısıyla müvekkilinin manevi anlamda yaşadığı zor durumun her ne kadar telafisi mümkün olmasa da tazmini gerektiğini, bu sebeple araç maliki olan … ve … müvekkilin kazadan kaynaklı manevi tazminatından sorumlu olduğunu, bu sebeplerden dolayı fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak suretiyle Müvekkil için için 500 TL maddi tazminatın gerçek tutarı belirli olduğunda artırılmak üzere (HMK 107 gereği) davalılar … Ve … Den müştereken ve müteselsilen trafik kazasının gerçekleşme tarihi olan 10.05.2022’den itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline, Müvekkil için için 500 TL maddi tazminatın gerçek tutarı belirli olduğunda artırılmak üzere (HMK 107 gereği) davalı … Ve … Den müştereken ve müteselsilen trafik kazasının gerçekleşme tarihi olan 10.05.2022’den itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline, 20.000 TL manevi tazminatın trafik kazasının gerçekleşme tarihi olan 10.05.2022’den itibaren yasal faiziyle birlikte … den tahsiline, 30.000 TL manevi tazminatın trafik kazasının gerçekleşme tarihi olan 10.05.2022’den itibaren yasal faiziyle birlikte …’den tahsiline, toplam 51.000 TL tazminatın olayın gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan yukarıda belirtilen şekilde tahsiline kararı verilmesi yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili beyan dilekçesinde özetle; davacı taraf, dava konusu itibariyle zorunlu arabuluculuğa başvurması gerekirken, zorunlu arabuluculuğa başvurmadan dava açmış olması hukuka aykırı olduğunu, Bu nedenle de davanın usulden reddine kadar verilmesi gerektiğini, müvekkilin maliki olduğu … plaka sayılı araç tali kusurlu olduğu yönünde tespit yapıldığını, ancak, henüz kesinleşmiş bir kusur raporu mevcut olmadığından bu tali kusur tespitini de kabul etmediklerini kusurun tespiti konusunda henüz kesinleşmiş ve üst yargı denetiminden geçmiş bir karar bulunmadığından mahkemeniz dosyasında yapılacak kusur tespiti ile müvekkilin kazanın oluşumunda herhangi bir kusuru olmadığının tespit edilebileceğini, mevcut haliyle olaydaki kusur tespiti ve oranın Adli Tıp Kurumu İlgili Trafik İhtisas Dairesine dosyanın tevdii ile rapor alınmasını talep ediyoruz. Kaldı ki, hem kusur tespiti hem de haksız fiilin aynı zamanda uzlaşmaya tabi bir suç teşkil etmesi nedeniyle uzlaşma ihtimaline binaen soruşturma dosyasının yahut devamındaki kovuşturma dosyasının sonuçlanmasının beklenmesi gerektiğini, Davacının içinde bulunduğu servis aracının asli kusurlu olması yanında, davacı yolcununda emniyet kemeri ve yolcuların alması gereken önlemleri almadığından ve yaralanmasının ciddi boyutta olmaması sebebiyle, müvekkilimizden talep edilen manevi tazminat tutarı hukuka ve hakkaniyete aykırı olup, sebepsiz zenginleşmeye sebep olacağını, ayrıca, davacının içerisinde bulunduğu araç sürücüsü de gerekli önlemleri almadığı için kusurlu olduğunu,
kazanın meydana gelmesine sebep olan da zaten kazaya karışan diğer araç sürücüsü olduğunu, davacı küçükte meydana gelen zarar, ilgili kanun hükümleri kapsamında tanımlanan ağır bedensel zararlardan kaynaklanmadığını, Bu nedenle manevi tazminata hükmedilmesi için gerekli şartlar, somut olayda doğmamış olacağından; davacının manevi tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, Davacının, kaza sebebiyle acı ve ızdırap duyduğundan bahisle fahiş miktarda manevi tazminat talep ettiğini, Davacının manevi tazminat talepleri günümüz şartlarına, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ve kazadan sonra meydana geldiği iddia olunan maluliyete uygun olmadığını, Müvekkile bir kusur izafesi halinde bile istenilen tazminat miktarı fahiş ve nedensiz zenginleşme niteliğinde olduğunu, Davacının 20.000 TL manevi tazminat talep ettiğini, söz konusu kazaya ilişkin dava dosyasındaki trafik kaza tespit tutanağı incelendiğinde, müvekkil yönünden belirlenen kusur durumu Tali kusurlu olduğu, Müvekkilin maliki olduğu araç tali kusurlu olmasına rağmen, davacının 20.000 TL Manevi Tazminat talepli dava açması hukuka, hakkaniyete, usul ve yasalara aykırı olduğunu, bu nedenlerle tüm yasal haklarımız saklı tutularak dava dilekeçsinde belirtilen hususları tümüyle kabul etmiyor ve itiraz ediyoruz. Haksız ve yasal dayanaktan yoksun iş bu davanın; Zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmaması sebebiyle davanın usulden reddine, aksi durum hasıl olması halinde davanın esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili beyan dilekçesinde özetle; arabuluculuk konu ise dava dilekçesindeki talepler uyuşmadığından davanın dava şartı yokluğundan usulden reddinin gerekli olduğunu, öncelikle davacı kusur durumunu tespiti gerektiğini, taraf olduğu mevcut dosyada kusur raporu alınmasını, varsa ceza dosyasında uzlaşma mevcutsa müvekkil şirketin sorumluluğu olmayacaktır ceza dosyasının celbini talep ettiğini, Dava konusu dosya ile ilgili tazminatın varlığına, miktarına ve diğer unsurlara hükmedilebilmesi açısından olayın trafik kazası olup olmadığı, olayın oluş şekli, tarafların kusur oranları önemli olduğunu, ancak şikayetin varlığı şikayete bağlı suçlarda olayın araştırılması açısından ön koşuldur. şikayet hakkı kullanılmadığı için savcılık tarafından kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmişse, davacının şikayet hakkını kullanmayarak olaya ilişkin gerekli bilgilerin elde edilmesinin önüne geçildiğini, davacının yaşı göze alınarak bakıcı giderlerinin reddinin gerektiğini, bakıcı giderinin teminat kapsamında olmadığını, müvekkil şirket işbu sorumluluk için üretmiş olduğu trafik sigortası priminden bir kısmını sorumlu olan SGK’ya devrettiğini, ilgili taleplerin SGK yerine müvekkil kuruma yöneltilmesi hukuka ve de hakkaniyete aykırı olduğunu, 01.06.2015 tarihinden sonra gerçekleşen somut olay itibariyle geçici iş göremezlik zararı tazminatı teminat dışında kaldığını, davalı sigorta şirketinin bu kalem tazminatlardan sorumluluğunun bulunmadığını, tarafların kusur oran ve aidiyetlerinin kesinleşmediğini, bu nedenlerle başvuru konusu kazaya sebebiyet veren tarafın tespiti ve oranlarının tespiti, olayla ilgili olası çelişkilerin giderilmesi ve konusunda uzman bir bilirkişiden oluşa uygun, denetime elverişli kusur raporunun temin edilmesini, yolculuk esnasında kemerinin takılı olmadığı tespit edilmesi halinde müterafik kusur indiriminin uygulanmasını, müvekkil şirketin sorumluluğu teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlıdır. … 18/07/2022 tarihinde 15.045,00 TL …’e 06/06/2022 Tarihinde de 50.000,00 TL ödendiğini, hatır taşıması olmadığının ispatı karşı tarafta olup bu husus ispat edilemediği taktirde hatır taşımacılığı indiriminin uygulanması gerektiğini, müvekkil şirketin temerrüde düşmediğini, Karşı taraf başvuru şartını yerine getirmediğinden, muaccel bir alacağın olmadığını, bu yüzden de bir an için, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının alacağına faiz yürütüleceği düşünülse bile faizin de ancak aleyhimize yapılan başvuru tarihinden itibaren yürütülmesi gerektiğini, bu sebeplerden dolayı, haksız, mesnetsiz, usul ve yasaya aykırı davanın usulden reddine, Kusur durumunun şüpheye mahal vermemesi adına ceza dosyanın celbini,ilgili dosya eksikliği tamamlandıktan sonra dosyanın kül halinde Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne sevkine karar verilmesini, aleyhe karar verilmesi halinde güncel mevzuata uygun (Muayeneli) maluliyet raporu alınması için Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Dairesi’ne Sevkine karar verilmesini, Müvekkil şirketin kaza tarihi itibariyle sorumluluğunun tespiti açısından satış belgelerinin talep edilmesine karar verilmesini, aksi takdirde haksız ve sebepsiz zenginleşmeye yol açacak nitelikteki talebinin esastan reddi ile yargılama masraf ve vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili beyan dilekçesinde özetle; davacı yan, müvekkil sigorta şirketine Trafik Sigortası Genel Şartları’nda bildirilen usule aykırı ve Trafik Sigortası Genel Şartları ekinde başvuru için istenilen zorunlu evraklar olmaksızın başvuruda bulunup; doğrudan dava yoluna başvurduğundan huzurdaki davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı yan şirketçe bildirilen eksik evrakı tamamlamadığını, davacı yanca eksik evrak ile başvuruda bulunulması KTK 97. Maddesindeki dava şartının yerine getirilmeden huzurdaki davanın açılmış olduğu anlamına gelir ki bu da davanın dava şartı sebebi ile reddini gerektirdiğini, kazanın hemen ardından kollukça tutulan kaza tespit tutanağında da görüldüğü üzere; kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın sürücüsü …’in 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu md. 57/1-c’ye göre “Kontrolsüz kavşaklarda ilk geçiş hakkını vermemek” göre asli kusurlu olduğunu, hukuk hakimi kusur oranları ile bağlı değilse de alınan rapor fiili vakıa tespitine ilişkin olup işbu raporun hakimi bağlamadığı iddiası davacı yanın da atıf yaptığının kararlar ile sabit olduğunu, mezkur davada hukuki yarar bulunmadığının da sabit olduğunu, bu hususun bir yansıması olarak müvekkil ….’nin davacı yanca iddia ve talep olunan tazminattan sorumluluğunun bulunmadığını, zira; olay nedeniyle sigorta şirketinin varsa sorumluluğu kusur ve zmms poliçe limitleri ile sınırlı bulunmadığını, davaya konu kazanın oluşumunda müvekkil şirket nezdinde trafik sigortası poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı araç sürücüsü …’nın kusurunun bulunmadığını, Kaza sonrasında … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Epikrizinde de belirtildiği üzere; …’ın vücudunda yumuşak doku bozukluğundan öte kalıcı bir maluliyet tespit edilemediğini, yumuşak doku bozukluğu durumu aşırı fiziksel zorlamaya bağlı olarak aktif spor yapan kişilerde dahi çok fazla görülebileceğini ve kısa 1 ila 6 hafta içerisinde düzeldiğini, rapordan da anlaşılacağı üzere …’ın kalıcı engelinin bulunmadığının anlaşıldığını, müvekkil şirket davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden ve müvekkil şirket usulüne uygun şekilde temerrüde düşürülmediğinden dolayı müvekkil şirket yönünden kaza tarihinden itibaren yasal faiz ve yine yargılama giderleri, ücreti vekalet taleplerinin de reddinin gerektiğini, bu sebeplerden dolayı davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’in dava dosyasına cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Olay tarihinde sürücü … idaresindeki … plakalı okul servis minibüsü ile … caddesini takiben … istikametinden gelip …Sokak kavşağından yolun devamına seyir hızıyla geçiş yapıp aracının sağ yan kısmıyla geçiş istikametine göre sağından … sokağı takiben … caddesi istikametinden gelip, sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı okul servis minibüsünün ön kısmıyla çarpıştığını, çarpışma sonrasında ise … plakalı araç sol yan ileriye doğru sürüklenip sol yan ve tavan kısmıyla yolun solundaki sokak aydınlatma direği ve … duvarını kırıp durduğu, … plakalı minibüsün ise sağ yan ileriye doğru diğer aracı sürükleyip yolun sağında durduğu, yaralamalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen trafik kazasında müvekkil …’ın okul servis aracında yolcu olarak bulunduğunu, dolayısıyla herhangi bir kusurunun olmadığını, kaza nedeniyle müvekkilin vücudunda kalıcı hasarlar meydana geldiğini, Kazadan kaynaklı acil serviste yumuşak doku bozukluğu tanımlandığını, İşbu sebeple ortopedi polikliniğine sevk edildiğini, Dava yoluna başvurulmadan önce 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. Maddesi kapsamında sigorta şirketine başvuru zorunluluğu kapsamında 09.08.2022 tarihi itibariyle kazaya karışan araçlar ile ilgili olarak sigorta şirketlerine başvuruda bulunulduğunu, Müvekkilin yolcu olması dolayısıyla kazaya karışan her iki tarafında sorumluluğu söz konusu olduğunu, Başvuru dilekçesinin 11.08.2022 tarihinde her iki sigorta şirketine de tebliğ olduğunu, ancak anlaşma sağlanamamış herhangi bir ödeme yapılmadığını, dava yoluna başvurulmadan önce TTK madde 5/A gereği dava şartı olan arabulucuk yoluna gidildiğini, ancak davalılar ile anlaşma sağlanamadığını, bu sebeplerden dolayı fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak suretiyle Müvekkil için için 500 TL maddi tazminatın gerçek tutarı belirli olduğunda artırılmak üzere (HMK 107 gereği) davalılar …. Ve … Den müştereken ve müteselsilen trafik kazasının gerçekleşme tarihi olan 10.05.2022’den itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline, Müvekkil için için 500 TL maddi tazminatın gerçek tutarı belirli olduğunda artırılmak üzere (HMK 107 gereği) davalı …. Ve … Den müştereken ve müteselsilen trafik kazasının gerçekleşme tarihi olan 10.05.2022’den itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline, 20.000 TL manevi tazminatın trafik kazasının gerçekleşme tarihi olan 10.05.2022’den itibaren yasal faiziyle birlikte … den tahsiline, 30.000 TL manevi tazminatın trafik kazasının gerçekleşme tarihi olan 10.05.2022’den itibaren yasal faiziyle birlikte …den tahsiline, toplam 51.000 TL tazminatın olayın gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan yukarıda belirtilen şekilde tahsiline kararı verilmesi yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği, 6102 sayılı Türk Ticaret kanunun’na eklenen 5/A maddesi uyarınca 1.1.2019 tarihi itibarıyla Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiştir. Ayrıca Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. (HUAK m. 18/A/2, c. 1-3). Davacının arabulucuya başvurma zorunluluğunu yerine getirdiği bu halde, anlaşmazlığa ilişkin son tutanağı dava dilekçesine eklememesi şeklindeki noksanlıklar bu sayede tamamlanabilecektir.Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın ve dosya üzerinden davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir. (HUAK m. 18A/2, c. 4; HUAK Yönetmeliği m. 22/3). Burada dava şartı arabuluculuk sürecinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115 inci maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde, gider avansı yatırılmasında veya gerekli hallerde teminat gösterilmesinde olduğu gibi tamamlanabilen bir dava şartı eksikliği olarak düzenlenmediği görülmektedir. Bir başka ifadeyle, dava şartı noksanlığının giderilmesi ve arabulucuya başvurulması için mahkemece davacıya süre verilmeyecektir. (Ticari Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculuk Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığı Yayını Birinci Baskı, Yazarlar; İlker Koçyiğit Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi Başkanı, Alper Bulur Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi)
yine 7155 sayılı Kanun’un 23.maddesi ile eklenen 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-1.ve 2. Maddesinde;”(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde, 6100 sayılı HMK’nun 114/2.maddesinde;” (2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” şeklinde, HMK’nun 115/1.ve 2. maddesinde;” (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı anlaşılmıştı.
Dosya kapsamında incelendiğinde; davalılar tarafının iki adet sigorta şirketi, bir ticari şirket ve bir şahıstan oluşmuş olduğu, her ne kadar davalıların zorunlu dava arkadaşı olmasa da ve yasanın ilgili maddeleri uyarınca şahısların trafik kazasından kaynaklanan davalarda arabuluculuk şartına tabi olmadığı kabul edilse de ve bununla birlikte davacı vekilinin celsedeki beyanı ile tespit edilmiş olan yalnızca sigorta şirketlerine yönelik arabulucuk görüşmesi yapıldığını, bu nedenle diğer davalılar yönünden arabuluculuk görüşmelerine tabi olunmadığı savunması dikkate alındığında, davalılardan sadece …’e değil diğer davalı … ile de arabuluculuk görüşmesi yapılmadığı tespit edildiği gibi, yukarıda belirttiğimiz gibi davalıların mecburi dava arkadaşı olmayıp, sadece yasa gereğince bu tür davalarda ihtiyari dava arkadaşı olarak dava açabilecekleri ve böylelikle seçilen mahkemenin ticaret mahkemesi olacağından her ne kadar şahıslar yönünden arabuluculuk şartı aranmasa da, mahkememizin ticaret mahkemesi olması, tarafların çoğunun tacir olması, azın da çokluğa uyması gerektiği ilkesi gereğince ve ticaret mahkemesi davalarında yukarıda bahsettiğimiz kanun maddeleri gereğince arabuluculuk şartı arandığından, davalıların bir kısmında arabuluculuk görüşmesi işlemleri tamamlanmamış olduğundan, mahkememizce aşağıdaki gibi hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Davacının davasının USUL YÖNÜNDEN DAVA ŞARTI NEDENİYLE REDDİNE” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalılardan birine yönelik dava şartı olan arabuluculuğa başvurulmaması nedeniyle davanın usulden reddinin ancak mecburi dava arkadaşlığında söz konusu olacağını, manevi tazminat talebinin Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesinin en büyük sebebinin usul ekonomisi ve ihtiyari dava arkadaşlığı olduğunu, normal şartlarda arabuluculuğa tabi olmayacak bir uyuşmazlığı sadece Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi nedeniyle arabuluculuk dava şartına tabi kılmanın açıkça hak arama özgürlüğünü ihlal etmekte olduğunu, yargılamayı boşa uzattığını, sigorta şirketlerine yönelik talep ticari dava niteliğindeyken manevi tazminat talebinin bu hususta ayrıldığını, dolayısıyla usulden ret kararının kaldırılması gerektiğini, müvekkili tacir olmadığı gibi sigorta şirketi dışındaki davalılar ile arasında ticari iş kapsamında bir iş bulunmadığını, emsal kararlara göre sigorta şirketi dışındaki davalılar için arabuluculuk yolunun zorunlu olmadığını, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, meydana gelen trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat alacağına ilişkindir.
Türk Ticaret Kanunun 4.maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5.maddesinin 2.fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4.maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Konu ile ilgisi sebebiyle; ticari dava kavramının açıklığa kavuşturulması gerekir. Ticari dava ile ilgili düzenleme TTK’nun 4. maddesinde yapılmıştır. Ayrıca bazı özel kanunlarda da ticari dava kavramına yer verilmiştir (örneğin; 6136 sayılı Kooperatifler Kanunu md. 99/). TTK’nun 4/1 maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava niteliğindedir. Nispi ticari davalar, şarta bağlı ticari davalar olup uyuşmazlığın taraflarının tacir olması ve uyuşmazlık konusunun da tarafların ticari işletmesine ilişkin olması şarttır. Ancak, TTK’nın 4/1. Fk, (a)- (f) bentlerinde sayılan mevzuat ile düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları öz ticaret hayatına ilişkin olup herhangi bir şart aranmaksızın mutlak ticari dava olarak kabul edilir.
Türk Ticaret Kanunu’na 06/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle eklenen 5/A maddesi uyarınca, “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ nun 18/A maddesi uyarınca, “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmünü taşımaktadır.
Türk Ticaret Kanunun 1483 ve devamı maddelerinde “zorunlu sorumluluk sigortaları” düzenlenmiştir. Bir hukuki işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1483/1. maddesinde ise sigortacıların diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere faaliyet gösterdikleri dalların kapsamında bulunan zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamayacakları belirtilmiş, aynı Kanunun 4/1-a. maddesinde de her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir. Kanunun lafzı ve amacı nazara alındığında zorunlu mali mesuliyet sigortalarından doğan uyuşmazlıklarda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda: davanın, trafik kazası nedeniyle kazaya karışan aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısından, işleteninden maddi tazminat istemine ilişkin olduğu, davanın Türk Ticaret Kanunun 1483 vd. maddelerinde sayılan hususlardan olduğu anlaşılmaktadır. Zorunlu mali mesuliyet sigortasının 6102 Sayılı TTK.nda düzenlenmesine göre, ticari dava niteliğindeki uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.Bu halde açılan davanın Zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu anlaşılmaktadır.
(Nitekim Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 22/01/2018 tarih ve 2017/10924 esas 2018/399 karar sayılı ilamı, Yargıtay17. Hukuk Dairesinin 2016/9691 esas 2019/4056 karar sayılı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/15604 esas 2014/15989 karar sayılı ilamı,Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/2830 esas 2019/1603 karar sayılı ilamı )
TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Davanın konusu , dava dilekçesindeki talep sonucu, yani neticei talep esas alınarak belirlenir. Neticei talebin bir para alacağının tahsili veya tazminata ilişkin olduğu durumlarda, arabulucuya başvuru yapılmış olması dava şartıdır. Yukarıdaki yasal düzenlemeye göre arabulucuya başvurulmuş ve arabulucu tarafından onaylanmış anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağın dava dilekçesine eklenmiş olması dava şartı olarak zorunludur.
Anlatılan ilke ve düzenlemeler kapsamında somut olayda; davacı vekili tarafından, davalı ZMMS Sigorta’ya karşı açılan davanın zorunlu arabulucuya tabi ticari dava olduğu, zorunlu arabuluculuğa tabi ticari davada, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulduğuna dair son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir suretinin sunulmasının dava şartı olduğu, davalılar sigorta şirketlerine arabuluculuk başvurusu yapıldığı anlaşılmıştır.
Diğer davalı işleten, sürücüye karşı arabuluculuğa başvurulmadığı sabit olsa dahi, davacı tarafından zararın tahsili için müteselsilen dava açıldığı ve davalıların zorunlu dava arkadaşı olmadıkları, diğer ihtiyari dava arkadaşı sürücü gerçek kişi için zorunlu arabulucuğa başvurunun gerekmediği halde, bu davalı için de zorunlu arabuluculuk şartı aranarak, dava şartı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırıdır.
Anlatılan sebep ve gerekçelerle, tüm dosya kapsamı ve davanın niteliği nazara alınarak davacı tarafın istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle KABULÜ ile Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı tarafça yatırılan, başvurma harçları dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-İstinaf eden davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan masrafların İlk Derece Mahkemesi tarafından verilecek nihai kararda hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine
HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi. 07/07/2023

Başkan …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Katip …
e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.