Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/1202 E. 2023/1456 K. 14.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 14/07/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/03/2023
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 14/07/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 14/07/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 31.10.2021 günü saat 14:06′ da Konya İli … İlçesi Konya’ dan … ilçesine seyir halinde iken, … plaka sayılı aracın sürücüsü ve maliki …’ın direksiyon hakimiyetini kaybederek önce yolun solunda bulunan orta refüje su kanalına girmesi, daha sonra yola çıkmak istediği sırada sağa doğru yoldan çıkarak ağaçlık toprak alana savrularak çarpması ve takla atması neticesinde ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza ile birlikte araçta yolcu olarak bulunan müvekkinin ağır bedensel zarara uğradığını, kaza sonrasında tanzim edilen kaza tespit tutanağında görüldüğü üzere … plakalı aracın sürücüsü …’ın 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun 52/1-A bendi uyarınca kural ihlal ettiğinden kusurlu bulunduğunu, kazanın meydana gelmesinde müvekkil …’ın araçta yolcu konumunda bulunmasından dolayı kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin kaza tarihinden itibaren çok uzun süre hastanede yattığını ve hala da tedavisinin devam ettiğini, müvekkilinin maddi sıkıntılar çekmesiyle kaza arasında illiyet bağının bulunduğunu, müvekkilinin yolcu konumunda olması sebebiyle kusursuz olmakla birlikte … plakalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, kaza ile birlikte müvekkilinin ağır bedensel zarara uğradığını, dava konusu uyuşmazlık için arabulucuya başvuruda bulunulduğunu ancak görüşmelerde bir sonuca varılamadığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50,00-TL sürekli iş göremezlik, 50,00-TL geçici iş göremezlik, 50,00-TL bakıcı gideri, 50,00-TL fatura edilen ve fatura edilemeyen tedavi giderleri olmak üzere toplam 200,00 TL maddi tazminatın sigortaya başvuru tarihinden itibaren işleyecek faiz oranı ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu kaza nedeniyle zarar görenin doğrudan dava açma hakkının yeni düzenleme ile ortadan kaldırıldığını, dava öncesinde sigorta kuruluşuna başvuru zorunluluğunun getirildiğini, ancak davacı tarafından yapılan başvuruda maluliyet oranını belirten sağlık kurulu raporunun sunulmadığını, bu nedenle müvekkili şirketçe ödeme yapılmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili sigorta şirketinin sigortalısının kusuru ile 3. şahıslara verdiği zararı poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tazmin etmekle yükümlü olduğunu, kusur oranlarının tespiti için hem Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesin’den hem de … Genel Müdürlüğü Fen Heyetin’den seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, davacı tarafından dosyaya sunulan tedavi evraklarının, yargılama neticesinde müvekkili şirket aleyhinde verilecek olası bir hükme esas teşkil etmesinin hukuken mümkün olmadığını, bu sebeple maluliyet oranının Yargıtayca da kabul edildiği üzere Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulu marifetiyle tespit ettirilmesi gerektiğini, davacının maluliyet oranının kaza tarihinde geçerli olan “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre belirlenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin poliçe kapsamında davacı tarafın tedavi giderleri kapsamında sayılan geçici iş göremezliğe ve bakıcı giderlerine ilişkin tazminat taleplerinden sorumlu olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için aksi düşünülür ve dava konusu kaza nedeniyle tazminat hesabı yapılmasına karar verilir ise; haksız eylem sonucu yaralanma ve maluliyet sebebiyle açılacak maddi tazminat davalarında, tazminatın denkleştirilmesi kuralı gereğince, olay sebebiyle elde edilen kazanımların tazminat tutarından indirilmesi ile haksız eylem sonucu gerçekleşen gerçek zararın belirlenmesi ve ona göre tazminata hükmedilmesi gerektiğini, davacıya gelir bağlanıp bağlanmadığı ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, davacı tarafın emniyet kemerinin takılı olup olmadığının araştırılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için söz konusu huzurda görülen davanın haklı olduğu varsayılsa bile müvekkili şirketin faizden sorumluluğunun sınırlı olduğunu, bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı davanın usulden reddini, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirme neticesinde dosya kül halinde incelendiğinde, davacı vekilince açılan davada 31/10/2021 tarihinde davalıya sigortalı olan … plakalı araç sürücüsü ve maliki …’ın direksiyon hakimiyetini kaybedip yaptığı kaza neticesi araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralanması nedeni ile davalıdan maddi tazminat talebinde bulunulduğu, alınan raporlar ve dosyadaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, Konya BAM … HD’nin uygulamalarına göre sunulan ve hesaplanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ve PMF 1931 yaşam tablosuna göre olan verilere göre yapılan hesaplamalar kararda baz alınmış ve bu nedenle davacı vekilinin talep artırım dilekçesi de nazara alınarak davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” şeklinde Davacının davasının talep arttırım dilekçeside nazara alınmak suretiyle kısmen kabulü ile; 22.665,40-TL geçici iş göremezlik zararı, 388.555,36-TL sürekli iş göremezlik zararı, 7.155,00-TL bakıcı gideri ve 5.507,52-TL kaçınılmaz tedavi gideri olmak üzere toplam 423.883,28-TL’nin davalının sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olmak kayıt ve şartı ile temerrüt tarihi olan 16/12/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın usule, yasaya ve yüksek mahkeme kararlarına aykırı olduğunu, yerel mahkemece çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliğine göre tespit edilen oran üzerinden hüküm kurulmasının usule, yasaya ve yüksek mahkeme kararına aykırı olduğunu, yerel mahkemece PMF 1931 yaşam tablosuna göre tespit edilen tazminat tutarı üzerinden hüküm kurulmasının da usule, yasaya ve yüksek mahkeme kararlarına aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki ücretin hatalı olduğunu, müvekkilinin gelirinin hatalı tespit edildiğini, yerel mahkemece hükmedilen faiz başlangıç tarihinin de hatalı olduğunu, sigorta şirketinin kaza tarihinden itibaren temerrüte düştüğünün açık olduğunu, bu nedenle kaza tarihi olan 31/10/2021 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, hükmedilmesi gereken faizin de avans faizi olması gerektiğini, müvekkili aleyhine kısmı arabuluculuk ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın açılmasına davalının sebebiyet verdiğinin açık olduğunu, bu nedenle müvekkili aleyhine arabuluculuk ücretine hükmedilemeyeceğini beyan ederek Yerel mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafından müvekkili şirkete yasaya uygun olarak başvuru yapılmadığını, bu nedenle davanın öncelikle usulden reddinin gerektiğini, maluliyet raporuna sundukları itirazların değerlendirilmeden raporun hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, davacının maluliyet oranının adli tıp kurumu tarafından belirlenmesi gerektiğini, davacının yaralanmasına emniyet kemeri takmaması nedeniyle müterafik kusurunun mevcut olduğunu ve ayrıca hatır taşımasının mevcut olduğunu, müterafik kusur indiriminden sonra ayrıca hatır taşıması indiriminin de yapılması gerektiğini, davaya konu olan kazanın meydana gelmesinde etkili olan tüm unsurların irdelenerek tarafların kusur durumunun belirlenmesi için dosyanın … Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden seçilecek kusur konusunda uzman bir bilirkişiye ve Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine tevdii edilerek kusur raporu alınması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hesaplama tekniğinin de hatalı olduğunu, hükmedilen geçici iş göremezlik gideri ve bakıcı gideri tazminatlarını da kabul etmediklerini, kararda belirtilen temerrüt ve faiz başlangıç tarihinin de hatalı olduğunu, faiz yönünden müvekkilinin ancak dava dilekçesinin taraflarına tebliğinden itibaren yasal faizden sorumlu olabileceğini beyan ederek yerel mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Her ne kadar taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de; davacı vekilinin 03/07/2023 tarihli dilekçesi ile davalı taraf ile sulh olunduğunu, davalı tarafından kendilerine ödeme yapıldığını, bu nedenle davadan feragat ettiklerini, davalı vekilinin 14/07/2023 havale tarihli dilekçesi ile de, davacı tarafla tüm alacak kalemleri yönünden sulh olunduğunu, davacı tarafa ödeme yapıldığını, sulh anlaşması gereği işlemlerin yapılmasına dair beyanda bulunulduğu görülmüştür.
İstinaf aşamasında feragatın mümkün olup olmadığı, feragat halinde BAM hukuk dairesi tarafından ne şekilde işlem yapılıp karar verilebileceğini belirleyebilmek için HMK’daki feragata ilişkin kurallar ile, bölge adliye mahkemesince verilebilecek kararlarla ilgili hükümler bir bütün olarak değerlendirilmelidir.
HMK 310 maddesine göre
(1) Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.
(2) (Ek:22/7/2020-7251/29 md.) Feragat veya kabul, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verilir.
(3) (Ek:22/7/2020-7251/29 md.) Feragat veya kabul, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat veya kabul hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir. Hükmüne haizdir.
Davacı vekilinin vekaletnamelerinin incelenmesinde davacı vekilinin vekaletnamesinde davadan ve kanun yollarından feragate yetkisinin olduğu anlaşılmıştır.
Davadan feragat HMK’nın 309 ve 311 maddeleri gereğince kesin hüküm sonucu doğuracağından davacının istinaf aşamasında davadan feragatı nedeniyle davanın reddine, karar verilmesi gerektiği kabul edilmiş, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak davanın esası hakkında (davanın feragat nedeniyle reddine dair) aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda kabulü ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASI VE DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMAK suretiyle;
1-Davacının davasının feragat nedeniyle REDDİNE,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
2-Harçlar Kanununun 22. maddesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 25.01.1984 tarih ve 1981/4-57 Esas ve 1984/29 Karar sayılı kararı gereğince alınması gereken harç miktarı, maktu karar ve ilam harcı üzerinden hesaplanması ve alınması gerektiğinden, işbu davadan feragat karardan sonra olduğundan maktu karar ve ilam harcının 2/3 oranına isabet eden ve alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.669,70 TL harçtan mahsubu ile fazla 1.489,80 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 297/1-ç maddesi uyarınca bakiye gider avansı bulunduğu takdirde kararın kesinleşmesi ve talep halinde taraflara iadesine
İstinaf Yargılaması Yönünden;
6-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan istinaf karar harcının talep halinde taraflara ayrı ayrı tarafa iadesine,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
9-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde temyiz yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi.14/07/2023

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.