Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/1115 E. 2023/1080 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 23/05/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 15/02/2023
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 23/05/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 23/05/2023

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunmuş olduğu dava dilekçesinde; müvekkili şirkete ZMMS sigortalı, …’a ait, … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın 07/08/2012 tarihinde seyir halinde iken … sevk ve idaresindeki … plakalı araçla çarpışması sonucu maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, … plakalı araçta yolcu olarak bulunan …’ün yaralandığını, maluliyet tazminatı istemiyle davalar açtığını, dosyalarda alınan bilirkişi raporuna istinaden %35’lik maluliyet oranına göre müvekkili şirket tarafından 269,000,00 TL maluliyet tazminatı ödendiğini, diğer davalılar yönünden davaların devamı sırasında …’ün maluliyet oranının %11.3 olarak belirlendiğini, bu durumda müvekkili şirketçe 75.333,43 TL fazladan ödeme yapıldığını, bunun tahsili için başlatılan icra takibinin itiraz üzerine durdurulduğunu, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zorunlu sigortanın 6102 sayılı TTK’da düzenlenmesinin ve aynı kanunun 4.maddesi uyarınca bu kanunda düzenlenen işlerden kaynaklanan hukuk davalarının ticari dava olduğu, uyuşmazlığı Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, …Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki … Es sayılı dosyanın istinaf incelemesinde olduğunu, henüz sonuçlanmadığını, kararın kaldırılması ihtimaline binaen davayı açmada hukuki yarar olmadığı, ibraname tarihinin 10/12/2015 olup dava açılma tarihinin 14/05/2018 olması sebebiyle gerek TTK, gerek TBK ve KTK açısından hak düşümü zamanaşımı sürelerine uyulmamış olduğu, bugüne kadar davacı tarafından açıkça ibranamenin iptalini içeren beyan olmadığı, ibranamede “kayıtsız, şartsız, geri dönülemez ve kesin şekilde” birbirlerini ibra ettikleri, ayrıca esasa girilmesi halinde …Asliye Ticaret Mahkemesi’nde alınan ek raporun yüzeysel ve eksik olduğu, dolayısıyla bütün kalemleri içeren ek bilirkişi raporu alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “Ayrıca TTK.4.5. maddeleri gereğince mahkememizin görevli olmadığı, (Y. HGK 10.02.2016, 2014/17-2389 E, 2016/129 Sayılı İlamının da aynı doğrultuda olduğu görülmüş, (özü; Ticaret Mahkemesi’nin görev alanını belirleyen ilam)) Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu anlaşıldığından dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine (Aksine bir değerlendirme de başka bir ifadeyle esastan hüküm verildiğinde emsal karara göre tekrardan görevsizlik kararı verileceğinden Anayasa ve HMK’da düzenlemesi bulunan usul ekonomisi dikkate alınarak hüküm tesisine gidilmiştir.) Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre karşı görevsizlik kararı verilerek ;
Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİ ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Konya …Asliye Hukuk Mahkemesinin GÖREVLİ olduğuna,
Kararın kanun yoluna başvurmaksızın kesinleşmesi halinde görev konusunda yargı yerinin belirlenmesi maksadıyla dosyanın HMK.nun 21.ve 22.maddeleri gereğince Konya Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE,” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; dilekçelerin teatisi aşamasında herhangi bir delil bildirmeyen davacı veya davalıya ön inceleme duruşmasında delillerini bildirmesi için yeni bir süre verilmesine imkân bulunmadığını, delillerin belirli bir zaman dilimi içinde gösterilip sunulması yargılamayı çabuklaştıracak olmasının yanı sıra, taraflara da gösterilen delillerden haberdar olarak zamanında bunlara karşı delil veya görüş bildirebilme imkanı tanıyacak, böylece uyuşmazlıkların en kısa sürede adilane çözüme kavuşacağını, davacı tarafın delillerini sürelere rağmen bildirmediğini ve davanın uzamasına sebebiyet verdiğini, dosya kusur raporu alınması için iki kere Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine rağmen bildirilmeyen deliller nedeniyle dosyanın iade edildiğini, davacının davasını ispat edemediğini, davanın başlangıcından bugüne kadar geçen 5 yıllık süre sonunda davanın reddi yerine görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile usul ve esas yönünden hukuka uygun olmayan Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı kararının istinafen incelenerek kaldırılmasına, usul ve yasaya uygun olmayan işbu haksız davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Mahkemece verilen karar, davalı yanca istinaf edilmiştir.
Dairece, … Esas, … Karar sayılı ilamı ile; “Dava, trafik kazası sonucu ZMSS sigortacısının ödediği tazminatın, maluliyetin değişmesinden bahisle fazla ödendiği belirtilen miktarın, davalıdan tahsili istemine ilişkin icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK’nın 5/1 maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren Yasanın 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği ise, göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Somut olayda, trafik kazası sonucu davacı ZMSS sigortacısının ödediği tazminatın, maluliyetin değişmesinden bahisle fazla ödendiği belirtilen miktarın, davalıdan tahsili istemine ilişkin icra takibine itirazın iptali davası olup; bu durumda uyuşmazlık, davacı sigorta şirketi açısından ZMMS sözleşmesine ilişkin olmakla, zorunlu sigortanın 6102 sayılı TTK’da düzenlenmesine ve aynı Yasanın 4. maddesi uyarınca bu kanunda düzenlenen işlerden kaynaklanan hukuk davalarının ticari dava niteliğinde olduğunun kabul edilmesine göre, davada Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. (Bkz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi(nin 2017/1403 esas 2019/9851 karar,2015/9794 Esas ve 2018/8236 Karar, 2015/15552 esas ve 2018/8062 Karar sayılı ilamları)
Bu durumda işin esasının incelenerek hasıl olacak sonuca göne karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren yerel mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklinde daha öncesinde kaldırma kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Dairemizin açıklanan gönderme kararı üzerine, görevli mahkeme olarak davanın görülüp sonuçlandırılması yerine, kaldırma kararına uyulmayıp fiili direnme yapılmak suretiyle, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle karar verildiği görülmektedir.
Hemen belirtmek gerekir ki 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesinde, “(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir.” hükmüne, aynı maddenin 1-a-3. bendinde ise, mahkemece, “Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması halinde” kesin olarak Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kararın kaldırılmasına karar verileceği hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan, bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunda kesin nitelikteki dairemizin gönderme kararına karşı maddi hataya dayandığından bahisle düzeltme ya da bu karara karşı ilk derece mahkemesince direnilebileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır.
Somut olayda ise ilk derece Mahkemesi tarafından, yukarıda içeriği açıklandığı üzere Dairemizin gönderme kararına karşı Anayasa ve yasalar ile usul hukuku hükümlerine aykırı şekilde direnme hakkı olmadığı halde, üst derece mahkemesi kararının hatalı olduğu belirtilerek ve Dairemizin kaldırma kararındaki yukarıda belirtilen husus yerine getirilmeyerek, bir nevi eylemli direnme mahiyetinde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bir hukuk devletinde uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin mahkeme kararlarının bağlayıcı olmaması düşünülemez. Nitekim Anayasa’nın 138. maddesinin son fıkrasında, yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda oldukları ifade edilmiştir.
Ayrıca Anayasa’nın 36. maddesi adil yargılanma hakkını güvence altına almıştır. Bu hakkın unsurlarından biri de mahkemeye erişim hakkıdır. Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme ve aynı zamanda mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme haklarını da kapsar. Mahkeme kararlarının uygulanması yargılamanın dışında olmakla birlikte onu tamamlayan ve yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan bir unsurdur. Karar uygulanmazsa yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır.
Nitekim Anayasa’nın 138. maddesinde mahkeme kararlarına uyma ve bu kararları değiştirmeksizin yerine getirme hususunda yasama ve yürütme organları ile idare makamları lehine herhangi bir istisnaya yer verilmemiştir. Yargı kararlarının ilgili kamu makamlarınca zamanında yerine getirilmediği bir devlette, bireylerin yargı kararıyla kendilerine sağlanan hak ve özgürlükleri tam anlamıyla kullanabilmeleri mümkün değildir. Dolayısıyla devlet, yargı kararlarının zamanında yerine getirilmesini sağlayarak bireyler aleyhine oluşabilecek hak kayıplarını engellemekle ve bu yolla bireylerin hukuk sitemine olan güven ve saygılarını korumakla yükümlüdür. Bu sebeple hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu bir devlette, bireylerin hukuk sistemine olan güven ve saygılarını koruma adına vazgeçilmez bir görev ifade eden yargı kararlarının zamanında yerine getirilmeyerek sonuçsuz bırakılması kabul edilemez. Hukukun üstünlüğü sadece hukuka aykırılıkların tespit edilmesiyle değil, bunların tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılması ve mahkeme kararlarının gecikmeksizin uygulanmasıyla sağlanabilir (AYM, E.2014/149, K.2014/151, 2/10/2014).
O halde ilk derece Mahkemesinin davanın reddi kararının istinaf incelemesi sonucunda, Dairece … Esas, … Karar sayılı ilamı ile, kararın kaldırılarak dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verildiği, bu karara karşı mahalli Mahkemenin direnme veya dosyayı iade hakkı bulunmadığı şüphesizdir.
Öyleyse Mahkemece, Dairemizin kesin olarak verilen gönderme kararı doğrultusunda işlemlerin yerine getirilmesi, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği açıktır.
Hal böyle olunca, kanundan kaynaklanan yetkiye istinaden verilen Dairenin kesin kararında açıklandığı üzere davanın görülüp çözeme kavuşturulması gerekirken, görev ya da yetki kargaşasına neden olabilecek her türlü davranışlardan kaçınılması, dosyanın gereksiz yere sürüncemede kalmasına neden olunmaması, bu durumun adil yargılanma hakkının ihlali ve hakimin hukuki sorumluluğunu doğuracağının bilinmesi gerektiği sabittir. Tüm bu nedenlerle, kamu düzeni nedeniyle de davalı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmüş ve kararın kaldırılması ve yerel Mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki gibi karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle KABULÜ ile Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/3 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden yargılama yapılması için HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan başvuru harcı dışında kalan istinaf karar harçlarının talep halinde davalıya iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuranlar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
HMK’nın 353/1-a-3 maddesi ve 362/c maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi.23/05/2023


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.