Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/918 E. 2022/1007 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 27/04/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 26/01/2022
NUMARASI : … Esas …. Karar

DAVACILAR : 1- … – … …
2- … – … …
3- … – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 1- … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALILAR : 2- … – …

3- … – …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 27/04/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 27/04/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili 13/03/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; 21/11/2016 tarihinde davalı … sevk ve idaresindeki …. plakalı araç ile yol çalışmasının olduğu bölgede hızlı gitmesinden kaynaklı direksiyon hakimiyetini kaybederek …. sevk ve idaresindeki …. plakalı araca çarptığını, müvekkili …’ın …. plakalı araçta yolcu koltuğunda olduğunu, kaza tarihinde 24 yaşında olan müvekkilinin kaza nedeniyle sağ gözünü kaybettiğini ve uzun bir tedavi süreci yaşamak zorunda kaldığını, kaza nedeniyle Konya C. Başsavcılığınca …. soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma açıldığını, oluşan kazada yolcu konumunda olan müvekkilinin kazada kusurunun olmadığını, davalılardan …’ın sürücü olarak, …’ın araç maliki olarak, sigorta şirketinin de araç sigortalayanı olarak sorumlu olduğunu, kaza tarihinde müvekkilinin kafede garson olarak çalıştığını, müvekkilinin …. Hastanesinde ve …. Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde uzun süren tedavi sürecinde birçok ameliyat geçirdiğini ve sağ gözünü kaybettiğini, müvekkilinin fiziksel engeli nedeniyle hayatına ve günlük yaşantısına düzenli devam edemediğini, ekonomik olarak da olumsuz etkilendiğini, uzun tedavi ve ameliyatlar nedeniyle de birçok tedavi masrafı ve iyileşme sürecinde bakım masraflarını karşılamak durumunda kaldığını, müvekkilinin fiziksel engeli nedeniyle diğer müvekkilleri olan anne ve babasının da hissettikleri endişe ve üzüntü nedeniyle manevi zararlarının ortaya çıktığını beyanla fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla öncelikle hüküm altına alınacak alacağın tahsil edilememe riskine karşılık kazaya da karışan …. plaka sayılı araç üzerine ihtiyati haciz şerhi konulmasına, müvekkili … lehine 200,00TL geçici iş göremezlik, 200,00TL beden gücü kaybı zararı, 200,00TL tedavi ve bakım gideri olmak üzere toplam 600,00TL maddi tazminatın davalı … şirketi yönünden sigorta limiti ile sınırlı kalması kaydıyla temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, müvekkili … lehine 50.000,00TL, anne … lehine 20.000,00TL, baba … lehine 20.000,00TL olmak üzere toplam 90.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … ve … vekili 31/03/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; açılan davada mahkememizin görevsiz olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu bu nedenle öncelikle görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini, esasa ilişkin beyanlarında kazanın meydana geldiği yolda …. şirketinin yolda kazı çalışması yaptığını, gerekli önlemleri almadığını, müvekkilinin yolun kapalı olduğunu son anda farkederek manevra yapmak zorunda kaldığını, kaza sonrası …. şirketinin yoldaki önlemleri arttırdığını, kazada müvekkilinin tam kusurlu gösterilmesinin haksız olduğunu, yolda gerekli önlemleri almayan …. şirketinin de kusurlu olduğunu bu durumun mahkememizce tespit edilmesini, kaza nedeniyle başlatılan soruşturma sonucu açılan ceza dosyasının neticesinin beklenmesini, oluşan kazada kastı olmayan müvekkilinin kaza sonrası da davacı ve ailesi ile görüşüp tedavi sürecinde gerekli desteği vermeye hazır olduğunun davacı tarafı bildirdiğini beyanla davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı …Ş. vekili 06/04/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın dava şartı yerine getirilmeden açıldığını, dava açılmadan önce müvekkili sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığını, davacı tarafın müvekkili sigorta şirketine 12/01/2017 tarihinde yaptığı başvurunun eksiklik nedeniyle işlem yapılmadan davacı tarafı eksikliğin giderilmesi için bildirim yapıldığını ancak davacı tarafın eksikliği gidermek yerine dürüstlük kuralına da aykırı hareket ederek dava açtığını, davacı tarafın tazminat taleplerinin de kötü niyetli olduğunu bu nedenle öncelikle dava şartı eksikliğinden davanın usulden reddine karar verilmesini, esasa ilişkin beyanlarında müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olup araç sürücüsü kusuru oranında olduğunu, araç sürücüsü ve araç malikinin kusursuz olduğu durumlarda müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, mahkememizce kazaya ilişkin kusur durumlarının usulüne uygun olarak tespit edilmesini, davacının talebine istinaden sürekli sakatlığının olup olmadığının da mahkememizce tespit edilmesini, kaza nedeniyle geçici iş göremezlik, tedavi ve bakıcı giderinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, bu giderlerden Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumlu olduğunu, davacı tarafın faiz talebininde haksız olduğunu, davacının müvekkili şirketine usulüne uygun başvurusunun olmadığından dolayı temerrüd söz konusu olmadığını, mahkememizce faize hükmedilmesi durumunda dava tarihinin dikkate alınmasını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “…Mahkememizin ilk kararında davalı … şirketinin sorumluluğunun sözü geçen teminat limitleriyle sınırlı olduğu kabul edilerek buna göre hüküm kurulmuş olup kararın infazı için başlatılan Konya .. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasına davalı … şirketi tarafından poliçe limitlerini karşılar ve sorumluluğunu tüketir şekilde ödeme yapıldığı görülmektedir. Her ne kadar kaldırma kararı uyarınca alınan aktüerya hesap raporunda davacı …’ın talep edebileceği zarar tutarı daha fazla tespit edilmiş ise de, sigorta şirketi tarafından teminat limitleri kadar ödeme yapılması sebebiyle, bahse konu talep yönünden davanın kabulü gerekli ise de dava konusuz kaldığı anlaşılmıştır. Açıklandığı üzere davanın açılmasında davalı … şirketi kusurlu bulunduğundan önceki hüküm ve icra dosyasıyla tahsilde tekerrür olmaması kaydıyla aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmetmek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar … ve …’a Yönelik Tedavi Gideri Talebi haricindeki maddi tazminat davası ile manevi tazminat davasının, davanın geri alınması nedeniyle HMK’nun 123.maddesi gereğince AYRI AYRI AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Tedavi gideri talebine ilişkin maddi tazminat davasının FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
3-Davalı …Ş.’ye yönelik tedavi gideri talebi haricindeki maddi tazminat davasının KABULÜ gerekli ise de, ödeme nedeniyle KONUSUZ KALAN DAVANIN ESASI HAKKINDA BİR KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, ” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı …Ş. vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi …. E. – …. sayılı kararında müvekkili şirket aleyhine 28.199,44 TL vekalet ücretine hükmetmiş olup davacı tarafın …. sayılı karara asıl alacağın ferileri yönünden itiraz etmediğini, davacının kararı istinaf etmediğini, müvekkili şirket aleyhine 28.199,44 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının taraflarınca usuli kazanılmış hak oluşturduğunu, Konya .. Bölge Adliye Mahkemesi’nin …. E. – …. sayılı kararında yargılamanın yeniden yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmiş olup yeniden yapılan yargılamada müvekkili şirket aleyhine 31.005,24 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, taraflarına hükmedilen 28.199,44 TL vekalet ücretinin usuli kazanılmış hak kapsamında olduğundan yeniden yapılan yargılamada taraflarına hükmedilen miktarın kabulünün mümkün olmadığını, ayrıca yargılama giderleri ve diğer feriler yönünden de usuli kazanılmış hak mevcut olup kararın bu yönden kaldırılması gerektiğini, tüm bu nedenlerle Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….E. – …. K. sayılı ve 26/01/2022 tarihli ilamının itirazları değerlendirilerek, vekalet ücretine dair hükümlerin kaldırılarak yeniden karar verilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
İlk derece mahkemesince verilen ilk karara ilişkin olarak Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/09/2020 tarih …. Esas ….Karar sayılı dosyasında verilen kararının eksik araştırma nedeniyle HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Dava; yaralanmalı trafik kazası sebebiyle geçici, sürekli iş göremezlik, tedavi ve bakıcı giderlerine ilişkin maddi tazminat ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı taraf usuli müktesep hak itirazında bulnmuştur.
Bu konudaki Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında; “Anayasanın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. Maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur. …” gerekçesine yer verilmiştir.
Yine, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da; “Sonradan çıkan içtihattı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir.” şeklinde açıklama yapılmış, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. Sayılı kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 tarihli ve 2012/20-12 E., 2012/232 K. sayılı kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2004/19 K. sayılı ve 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulî kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme ve açıklama yapılmıştır.
Görüldüğü üzere, Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen usulî müktesep hakkın istisnası olduğu ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Bu halde AYM nin iptal kararı karşısında ,bu iptal kararları kazanılmış hakkın istinasını teşkil teşkil eder mahiyettedir. Bu nedenle itirazın reddi gerekmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı tarafça yatırılan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 27/04/2022


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.