Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/908 E. 2022/1002 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : GÜVENCE HESABI – ..
VEKİLİ : Av. … –
[…] UETS – …
DAVALI : … – … …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 28/04/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 24/01/2020 tarihli dilekçesiyle; 24.10.2016 tarihinde …’e ait ve kendi sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın Konya/Karatay’da çarpışması sonucu trafik kazası meydana geldiğini, kazanın oluşumunda …’in kusurlu olduğu ve aracın ZMM sigortasının bulunmadığının tespit edildiğini, kaza sonucu … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan …’in yaralanarak malul kaldığını, yapılan başvuru sonucu davacı Güvence Hesabı tarafından, malul kalan … için 20.03.2019 tarihinde 39.004,00 TL maluliyet tazminatı ödendiğini, davacı Güvence Hesabı ödediği tazminatın borçludan müteselsilen rücuen tahsili amacı ile Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalılar tarafından 18.07.2019 tarihinde borca itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, sonrasında davacı tarafından 16.08.2019 tarihinde zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını iddia ederek hak sahibinin gerçek zararının tespit ettirilerek tespit edilen gerçek zarar tutarından kusur ve her türlü indirim tutarlarının düşüldükten sonra 40.071,53 TL’nin davalılardan tahsili için Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalının adına kayıtlı olan … plaka sayılı araç üzerine tedbir konulmasına, davalıların alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek duruşma açılmıştır.
Davalı …’e dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmiş, davalı süresinde davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmış ancak kendisini bir vekil ile temsil ettirmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; 24.10.2016 tarihinde …’e ait ve kendi sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın Konya/Karatay’da çarpışması sonucu trafik kazası meydana geldiğini, kazanın oluşumunda …’in kusurlu olduğu ve aracın ZMM sigortasının bulunmadığının tespit edildiğini, kaza sonucu … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan …’in yaralanarak malul kaldığını, yapılan başvuru sonucu davacı Güvence Hesabı tarafından, malul kalan … için 20.03.2019 tarihinde 39.004,00 TL maluliyet tazminatı ödendiğini, davacı Güvence Hesabı ödediği tazminatın borçludan müteselsilen rücuen tahsili amacı ile Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalılar tarafından 18.07.2019 tarihinde borca itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, sonrasında davacı tarafından 16.08.2019 tarihinde zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını iddia ederek hak sahibinin gerçek zararının tespit ettirilerek tespit edilen gerçek zarar tutarından kusur ve her türlü indirim tutarlarının düşüldükten sonra 40.071,53 TL’nin davalılardan tahsili için Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalının adına kayıtlı olan … plaka sayılı araç üzerine tedbir konulmasına, davalıların alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep görülmekle davanın yasal dayanağını oluşturan İİK.67. maddesinde; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” şeklinde düzenlemenin yapıldığı görülmektedir.
Davacı Güvence Hesabı tarafından dava dışı … için 20.03.2019 tarihinde 39.004,00 TL maluliyet tazminatı ödendiği görülmüştür.
Mahkememiz dosyayı incelendiğinde davacı Güvence hesabının dava dışı 3.kişiye trafik kazasından kaynaklanan zarar nedeniyle dava dışı 3.kişinin zararını ödemiş olduğu ve Borçlar Kanunu uyarınca halefiyet yoluyla ödemiş olduğu bedeli adına ödediği kişiye yönelten davacı ödemiş olduğu miktar üzerinden icra takibi yaptığı, davalının söz konusu takibe itiraz ettiği anlaşıldı, söz konusu davanın da bu nedenle mahkememizde görüldüğü anlaşılmaktadır.
Mahkememiz açılan davanın neticesinde dosyayı yeniden bilirkişiye göndererek dava dışı 3.şahsın maluliyetini hesaplatmış ,söz konusu maluliyete ilişkin kusur raporu temin edilerek maluliyetin ve kusur oranında davaya konu zararın ne kadar olduğu tespit edilmiştir, mahkememizce alınan tazminat raporunda kusur raporuna göre ve mağduriyet oranı dikkate alınarak yapılan hesaplamada her ne kadara davacı Güvence Hesabı mahkememize 39.004,00TL ödemiş olduğunu belgelerle beyan etmiş ise de mahkememizce yapılan hesaplamalarda dava dışı 3.şahsın zararı 17.907,59 TL olarak hesaplandığından mahkememizce rücuen tazminat olarak davacıya 17.907,59 TL ödenmesi yönünde karar verilmiştir.
Alacağın miktarı belirli olup bu haliyle likit olduğundan asıl alacak üzerinden İİK.nın 67/2 maddesi uyarınca % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile davalının Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibine yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile 17.907,59 TL. üzerinden TAKİBİN DEVAMINA,
2-Hükmedilen 17.907,59 TL.nin % 20’si kadar icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; taraflarınca açılmış olan dava neticesinde dilekçeler aşamasında; davalı …’in davaya usulüne uygun bir cevap dilekçesi sunmadığını, davalının davaya cevap dilekçesi sunmamakla delil bildirme, başkaca bir iddia ve olay isnat etme ve diğer yasal haklarını kaybettiğini, bu sebeple davalı tarafından yapılmış olan itiraz ve beyanları kabul etmediklerini, dava dosyasında Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 11/11/2020 tarihli raporuna göre; davalı sürücü …’in %75 oranında kusurlu, dava dışı sürücü …’ın %25 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davalı tarafın dosyaya alınan 21/01/2021 tarihli heyet raporu ile tespit edilen maluliyet raporlarına karşı herhangi bir itiraz dilekçesi dosyaya sunmadığını, belirlenen oranın müvekkili Güvence Hesabı açısından usuli kazanılmış hak teşkil ettiğini, bu sebeple hesaplama raporuna ve hükme esas teşkil etmesi gereken raporun NEÜ Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliği tarafından düzenlenen 21/01/2021 tarihli heyet raporu olması gerekirken raporun hükme esas teşkil etmemesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, dosyaya alınan Adli Tıp Kurumu raporunun mevcut çelişkileri giderici nitelikte olmadığını, raporda çelişkileri giderici nitelikte hiç bir açıklamaya yer verilmeyip önceki alınan raporlardaki açıklamalar sıralanarak maluliyet oranı tespiti yapıldığını, kalıcı sakatlık oranının olması lazım gelenden düşük tespit edildiğini, dava dışı …’de meydana gelen yaralanmaların Adli Tıp Kurumu raporunda tespit edilenden daha yüksek oranda kalıcı sakatlığa sebebiyet verdiğini, zarar görenin uğramış olduğu gerçek zararın tespiti için, zarar görendeki maluliyet durumunun kesin olarak belirlenmesi ve gerçek maluliyet oranının hükme esas teşkil etmesi gerektiğini, bilirkişi raporlarında farklı oranlarda maluliyet tespit edilmesinin taraflarınca kabul edilemeyeceğini, bu konuya ilişkin itirazlarının Yerel Mahkeme tarafından değerlendirilmediğini ve raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin hüküm kurulduğunu, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkemece verilen kararın davacı aleyhine olan hususlarının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Somut olayda, davacı Güvence Hesabı, Yönetmeliğin 16. maddesinde sayılan hallerde ödediği tazminatı sorumlu davalılara rücu etmektedir. Davalılar gerçek kişi olup uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır.
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK 5/1. maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren Yasanın 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Her ne kadar dairemizin önceki kararlarında dava, haksız fiilden kaynaklanıyor ise de zorunlu mali mesuliyet sigortası bulunmayan davalının sorumluluğuna ilişkin olup, zorunlu mali mesuliyet sigortasının 6102 Sayılı TTK.nda düzenlenmesine göre, ticari dava niteliğindeki uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması ve bu nedenle ticaret mahkemelerinin görevli olduğu kabul edilmekte idi ise de;
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 16/09/2021 tarihli 2021/17896 Esas 2021/4942 Karar sayılı, “Bölge Adliye Mahkemesi Kesin Kararları Arasındaki Uyuşmazlığın Giderilmesi İstemine Dair”, dairemizin bu yöndeki kararları kapsamında oluşan uyuşmazlıkların giderilmesine ilişkin yeni tarihli kararına göre “Uyuşmazlığın giderilmesine konu somut olaylarda, davacı Güvence Hesabı zorunlu trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu trafik kazalarında zarar gören üçüncü kişilere ödediği tazminatı Yönetmeliğin 16. maddesinde sayılan hallerde zarardan sorumlu olan gerçek kişi sürücü ya da işleten davalıya rücu etmektedir. TTK nun 4/1 maddesinde belirtilen her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi dava söz konusu değildir. Davalılar gerçek kişi olup uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir ” şeklinde BAM hukuk daireleri arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi karşısında önceki verilen kararlardan dönülmesi şeklinde görev konusunda uygulama birliğinin sağlanmasının hak ve nesafete uygun olacağı değerlendirilmiştir.
Bu durumda uyuşmazlığın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasanı girilmesi hatalı olmuştur.
Nitekim Yargıtay 4 HD nin 2021/17896 esas 2021/4942 karar,17. Hukuk dairesinin 2020/466 esas 2020/8778 karar sayılı ilamları
6100 sayılı HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren yerel mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle KABULÜ ile Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/3 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden yargılama yapılması için HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı tarafça yatırılan, başvurma harçları dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-İstinaf eden davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan masrafların ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK m.353 uyarınca KESİN olmak üzere OY ÇOKLUĞU ile karar verildi. 28/04/2022


Başkan

(MUHALİF)

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

MUHALEFET ŞERHİ:
Dava, trafik kazasında üçüncü şahsa Güvence Hesabı tarafından ödenen tazminatın rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Güvence Hesabının zarar görene ödemiş olduğu zararı sigorta yaptırmayan kişiye karşı açtığı dava NİSPİ TİCARİ BİR DAVA MIDIR?
Somut olayda davanın, trafik kazası nedeniyle güvence hesabı tarafından zarar görene ödenen tazminatın zorunlu mali mesuliyet sigortası bulunmayan araç malikinden rücuen tahsili istemine ilişkin olduğu, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren iki tarafın tacir olması gerekliliği karşısında bu dava NİSPİ TİCARİ DAVA DEĞİLDİR.
Güvence Hesabının zarar görene ödemiş olduğu zararı sigorta yaptırmayan kişiye karşı açtığı dava MUTLAK TİCARİ BİR DAVA MIDIR?
5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14/1. maddesinde, bu Kanunun 13. maddesi 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu Kanunla mülga 21/12/1959 tarihli ve 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak belli koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği nezdinde Güvence Hesabının oluşturulacağı hükmüne yer verilmiş, aynı Kanunun 14/2-a maddesinde ise sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için güvence hesabına başvurulabileceği belirtilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1483/1. maddesinde ise sigortacıların diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere faaliyet gösterdikleri dalların kapsamında bulunan zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamayacakları belirtilmiş, aynı Kanunun 4/1-a. Maddesinde de her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir. Kanunun lafzı ve amacı nazara alındığında zorunlu mali mesuliyet sigortalarından doğan uyuşmazlıklarda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.(YARGITAY 5. Hukuk Dairesi 2020/7592 E 2020/9097 )
KISACA, davanın Türk Ticaret Kanunun 1483 vd. maddelerinde sayılan hususlardan olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar dava, haksız fiilden kaynaklanıyor ise de zorunlu mali mesuliyet sigortası bulunmayan davalının sorumluluğuna ilişkin olup, zorunlu mali mesuliyet sigortasının 6102 Sayılı TTK.nda düzenlenmesine göre, MUTLAK TİCARİ DAVA OLUP ticari dava niteliğindeki uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.(Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2020/7592 E 2020/9097 K Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 22/01/2018 tarih ve 2017/10924 esas 2018/399 karar sayılı ilamı, Yargıtay17. Hukuk Dairesinin 2016/9691 esas 2019/4056 karar sayılı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/15604 esas 2014/15989 karar sayılı ilamı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/2830 esas 2019/1603 karar sayılı ilamı )
Açıklamaya çalıştığım nedenlerle Davacı Güvence hesabının açtığı davasının Mutlak Ticari Dava olması ve Asliye Ticaret Mahkemesinin Görevli olması ve bu mahkemece yargılamanın yapılarak karar verilmesi görüldüğünden, dosyanın istinaf sebepleri incelenerek karar verilmesi yerine dosyanın GÖREV YÖNÜNDEN KALDIRILARAK karar verilmesi gerekeceğini belirtir sayın Çoğunluğun görüşüne katılamamaktayım.


Başkan

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.