Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/885 E. 2022/1501 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 30/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 14/12/2021
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 30/06/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 30/06/2022

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkiline ait … plakalı araç ile … plakalı araçların karıştığı ve Çumra’da meydana gelen trafik kazasında yaralandığını, meydana gelen kazadan sonra kolluk kuvvetinin tuttuğu kaza tespit tutanağına göre sigorta şirketinin sigortalısının kusurlu olduğu tespit edildiğini, kaza ile ilgili Çumra Asliye Ceza Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası ile yargılama yapıldığını, meydana gelen kaza nedeniyle müvekkilinin yaralandığını ve kemik kırığı meydana geldiğini, müvekkilinin şuan sakat durumda olduğunu, kaza nedeniyle mağdur olmuş uzun süre işinden gücünden ayrı kalmış ve bakıma muhtaç halde yaşadığını, tedavisi uzun sürmüş ve bu sırada SGK tarafından karşılanmayan masraflar yapmak zorunda da kaldığını, müvekkiline kazadan sonra Çumra Devlet Hastanesinde müdahale edildiğini, halen tam olarak şifa bulamadığını, müvekkilinin tedavisi … Fakültesinde devam ettiğini, müvekkile … Üniversitesi tarafından % 14,3 maluliyet verildiği ve iyileşme süresinin 3 aya kadar uzayabileceğinin belirtildiğini, sigorta şirketine daha önce müracaat edildiğini ancak müvekkile ödeme yapılmadığını, kazaya karışan … plakalı araç sigorta şirketinin … nolu zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçesi ile sigortalandığını beyanla davasının kabulüne, müvekkilin maddi zararının tespitine; müracaat tarihine göre belirlenecek temerrüt tarihiden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkil için zararın tam olarak tespiti halinde ileride artırılmak üzere şimdilik 1.000,00.- tl. maddi tazminatın (100 tl. sgk tarafından karşılanmayan tedavi ve iyileşme giderleri 100 tl. bakıcı giderleri, 300 tl. geçici iş göremezlik 500 tl. sürekli iş göremezlik ) davalıdan tahsili ile müvekkile ödenmesine; yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 13/06/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Kusur ve sorumluluğu asla kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için müvekkili Şirket’in ödeme yükümlülüğü bulunduğu kabul edilse dahi, dava konusu talepler zamanaşımına uğramış olup, davanın esasına girilmeksizin zamanaşımı nedeniyle reddi gerekmekte olduğunu, dava konusu talepleri kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafından istenen faiz başlangıç tarihi ve oranı hukuka aykırı olduğunu, bahse Konu davada, müvekkil şirket tarafından ZMSS kapsamında sigorta edilen araç sürücüsünün hiçbir suretle kusuru bulunmadığından müvekkili şirketin tazminatlardan sorumlu tutulması hukuken mümkün olmadığını, sigortalı araç sürücüsünün dava konusu olayda kusuru bulunmadığı dikkate alınarak davanın reddi gerekmekte olup aksinin ispatı yükü davacı yan üzerinde olduğunu, davanın araç sigorta ettirenine, sürücüsüne ve SGK’ya ihbarını talep ettiklerini beyanla; huzurdaki davanın öncelikle esasına girilmeden zamanaşımı nedeniyle reddine, sayın Mahkemece aksi kanaatte olunması halinde, davanın tüm talepler yönünden reddine, vekâlet ücreti ile yargılama giderlerinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi 14/12/2021 tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “Temerrüt tarihi ve faiz değerlendirmesinde, 2918 Sayılı Kanun’un 99. maddesinde, sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel sartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluslarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar. Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısı 2918 Sayılı KTK’nun 98/1, 99/1, ZMMS Genel Şartlarının B.2-c maddesi uyarınca hak sahibine kaza ve zarara ilişkin tespit tutanağının ve bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya başvurmasından itibaren 8 iş günü sonunda tazminat miktarını ödememesi halinde, bu tarihte, böyle bir başvurunun yapılmaması halinde ise dava tarihinde temerrüde düşeceğinden, temerrüt faizine bu tarihten itibaren hükmedilmesi gerekir.
Dava öncesi sigorta şirketine müracaat olduğundan ve tebliği takip eden 8 iş günü sonrası temerrüd oluşacağından, dosyaya davayı tarafından sunulan hasar dosyasında bulunan evraklara göre davacının sigorta şirketine başvuruda bulunulduğu nazara alınarak 12.01.2019 tarihi faiz başlangıç tarihi kabul edilmiştir.
Faizin ticari avans faiz / yasal faiz olup olmayacağı değerlendirmesinde, kazaya sebebiyet veren ve davalı sigorta şirketinin Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısı ile teminat altına alınan aracın ticari vasıfta olmaması nazara alınarak yerleşik Yargıtay uygulaması gereği yasal faize hükmedilmesi gerekmiş ve;
Davacının davasının KABULÜNE,
Geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı için 300,00 TL,
Sürekli iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı için 46.162,50 TL,
İyileşme süresinde bakıcı giderinden doğan maddi zararı için 719,28 TL,
Kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararı için 1.200,00 TL,
olmak üzere Toplam 48.381,78 TL’ nin davalı zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketinden temerrüt tarihi olan 12.01.2019 tarihinden itibaren (poliçe limiti olan 200.000,00 TL dahilinde ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de hükme esas alınan maluliyet raporu, kusur raporu ile aktüerya hesabına itirazlarına itibar edilmediğini, yargılama giderlerinin eksik hesaplandığını, müvekkilin Meram Tıp Fakültesine 1.500,00 TL muayene ve rapor için ödeme yaptığını, tazminatın hesaplama yönteminin hatalı olduğunu, kusurun ilk raporda %100 diğer sürücüde iken ikinci raporda %80 olarak tespit edildiğini, ilk raporun hesaplamaya esas alınması gerektiğini, ancak mahkemenin ikinci raporu hükme esas aldığını, müvekkilin 07/06/2012 kaza tarihinden itibaren 3 aylık iyileşme süresinden sonra başlayacağından sürekli iş göremezlik başlama tarihi 07/09/2012 tarihinden itibaren başlatılması gerektiğini, müvekkilin 18 yaşını doldurmasından sonra yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, bilirkişice progressif rant sistemi kullanılarak hesaplama yaptığını, müvekkil için aktüeryal yöntem tam hayat yaklaşımı sistemi kullanılarak tazminat hesaplaması yapılması gerektiğini, maluliyet raporları arasında fahiş fark olduğunu, çelişkinin giderilmediğini, tüm bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olan yerel mahkeme kararına karşı istinaf başvurularının esastan kabulüne, vakıaların yeniden değerlendirilmesine ve yerel mahkeme kararı üzerinde hukuki denetim yapılmasına, kararın kaldırılarak davanın yeniden görülmesine, yeniden görülmesinin mümkün olmadığında yerel mahkeme kararının bozulmasına ve gönderilmesine ya da kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili sunduğu istinafa cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı yönünden reddinin gerektiğini, bahse konu davada müvekkil şirket tarafından ZMSS kapsamında sigorta edilen araç sürücüsünün hiçbir surette kusuru bulunmadığından müvekkil şirketin tazminatlardan sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının sürekli iş göremezlik tazminatının hesaplanmasına 18 yaşından önce başlanması talebinin hukuka uygun olmadığını, bilirkişi raporunda hesaplanan tazminat tutarlarını kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafından istenen faiz başlangıç tarihi ve oranının hukuka aykırı olduğunu, geçici iş göremezlik tazminatı hesaplanmasının somut olay nezdinde hukuken mümkün olmadığını, müvekkil sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, tüm bu nedenlerle huzurdaki davanın öncelikle esasına girilmeden zamanaşımı nedeniyle reddine, davacının istinaf taleplerinin reddine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava trafik kazası nedeniyle tazminata ilişkin olup mahkemece verilen karar davacı tarafından istinaf edilmiştir.
1- Kusura yönelik itirazında;
Türk Borçlar Kanunun 49.maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”, yine aynı kanunun 50.maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir.
Karayolları Trafik Kanunun 86/1 maddesinde, “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur” denilmektedir.
Buna göre, olaya ilişkin düzenlenen tespit tutanağı, gerek ceza gerek bu dosyadaki hukuk dosyasındaki kusur raporları arasındaki çelişki Karayolları Fen Heyetinden oluşturulan uzman heyet tarafından giderilip, dosya kapsamına ve oluşa göre benimsenen kusur durumunda bir isabetsizlik bulunmadığından, itirazın reddi gerekmiştir.
2- Maluliyet raporuna yönelik;
Yargıtay HGK 17/06/2015 tarih 2013/17-2423 Esas,2015/1661 Kararında da belirtildiği üzere eğer sağlık kurulu raporunda belirlenen maluliyet oranı ile mahkemece alınan adli tıp heyet raporundaki maluliyet oranı arasında “misli fark varsa” bu çelişki Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu tarafından giderilmelidir.
Somut olayda, Mahkemece yargılama aşamasında … Üniversitesi uzman heyetinden alınan raporda davacının yaralanmasında kalıcı sakatlığının % 3,3 olduğunun belirtildiği, davacı tarafın öncesi aldığı … Üniversitesi uzman heyetinden düzenlenen raporda ise kazaya bağlı davacının % 14,3 oranında çalışma gücünü kaybettiği belirlenmiştir.
Bu nedenle, iki heyet raporlu arasında misli fark bulunmuş olması hususları birlikte nazara alınarak anlatılan sebeplerle, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”ne uygun olarak, davacının yaralanmasına neden olan davaya konu kazaya bağlı yaralanması nedeniyle oluşan maluliyetin belirlenerek, raporlar arasındaki çelişkinin Adli Tıp Kurumu Uzmanlar Komisyonu tarafından giderilmesi gerektiğinden, tarafların maluliyete yönelik itirazının yerindedir.
3-Aktüer raporuna yönelik itirazlarda;
Davacının olay tarihinde 18 yaşının altında olup çalışmadığı, gelirinin bulunmadığı sabittir. Haksız fiil sorumluluğunda zarar verenin sorumlu tutulabilmesi için fiil, zarar ve uygun illiyet bağının bulunması gerekir. Zararın ise haksız fiiller yönünden TBK.nın 54. Maddesinde belirtildiği şekilde kazanç kaybı olabileceği gibi çalışma gücünün azalması veya yitirilmesi de bir zarar olarak kabul edilmiştir. İş gücü kaybı sebebiyle uğranacak tek kalem zarar, gelir kaybına ilişkin olan değildir. Dava konusu olayda da davacı her ne kadar 18 yaşın altında ve gelir getiren bir işte çalışmıyor olsa da geçici iş göremezlik tazminatı için onsekiz yaşın altında kalınan dönem için herhangi bir işte çalışmaması zararının olmadığı şeklinde yorumlanması haksız fiilin zarar ilkesi ile bağdaşmaz. Zarar gören bu dönem içinde günlük işlerini yerine getirememesi, öz bakımını sağlayamaması da bir zarardır. Bu dönem içinde küçüğün zararının bulunmadığı ve bu süre için tazminat hesabı yapılmaması zarar veren lehine olup zararın sadece maddi olarak gelir azalması ve kazanç kaybı olduğu sonucunu doğurur. Zarar hesabında pasif dönem için dayanak teşkil eden “efor kaybına” ilişkin görüş, küçüklerin sürekli iş göremezliğinin bulunması halinde kabul edildiği gibi eforun tamamen %100 oranında kaybedildiği geçici iş göremezlik süresi için de kabul edilmelidir. (Aynı yönde) Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/9064 E- 2014/8672 K. Sayılı 29.5.2014 tarihli ilamı.
Bu nedenle mahkemece, 18 yaş altındaki döneme ilişkin, gerek iyileşme döneminde (bu iyileşme dönemi için çalışmasının karşılığı olmadığından, AGİ dahil edilmeyecek) gerekse sonrasında sürekli iş göremezlik süresinde efor tazminatı kapsamında, geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplaması yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçelerle düzenlenen bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmesi hatalı olup, buna yönelik itiraz yerindedir. Ayrıca;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 Esas,1990/199 K sayılı kararı ve Yargıtay 17. Hukuk ve 4 Hukuk dairesinin yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et – Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacının veya müteveffanın muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi; davacının veya müteveffanın muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması gerekmektedir.
Kaza yılı ve poliçe tarihi 2012 tarihi olup buna göre, 01/06/2015’te yürürlüğe giren genel şartlarla getirilen TRH 2010’a göre hesaplama yapılması uygun olmayıp, hesaplamada PMF1931 yaşam tablosunun ve % 10 artırma eksiltme uygulanarak hesap yapılması gerekirken, yanlış yaşam tablosuna göre hesap yapılan rapora göre karar verilmesinde isabet bulunmadığından, davalının buna yönelik itirazı da yerindedir.
4-Kabule göre de (yargılama giderine yönelik itirazda);
Davacı vekilince maluliyet raporuna ilişkin yapılan masraflar olarak, dosyaya dekontlar sunulduğundan, bunun da yargılama giderlerinde ele alınıp değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Anlatılan sebep ve gerekçelerle, tüm dosya kapsamı ve davanın niteliği nazara alınarak davacı tarafın istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK.nın 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf eden davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların İlk Derece Mahkemesi tarafından verilecek nihai kararda hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK m.353 uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.
30/06/2022

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.