Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/882 E. 2022/921 K. 15.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 15/04/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/02/2022
NUMARASI :… Esas … Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
:
DAVALI :
VEKİLLERİ :
:
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 15/04/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 18/04/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; davalı taraf …. plakalı kamyonu ile 19.02.2019 tarihinde Karapınar ilçesinden Konya İline doğru ilerlerken direksiyon hakimiyetini kaybederek trafik kazası geçirdiğini, davalı ile dava dışı sigortalı arasında taşıma sözleşmesi yapılmış olup, işbu kapsamda meydana gelen kazaya karışan …. plakalı kamyon ile dava dışı sigortalı …. şirketine ait 35.488 kg ağırlığındaki ürün zarara uğradığını, müvekkili şirketin, meydana gelen kazadan dolayı sigortalısının zararını karşıladığını, davalıdan rücu’an alacaklarına dayalı olarak davalı aleyhine Konya .. İcra Dairesi …. ESAS sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ancak davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durdurulduğunu belirterek; davanın kabulü ile takibe yapılan itirazın iptaline, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalıya ait araçları ile gayrimenkuller kaydına teminatsız olarak ihtiyati tedbir şerhi kararı verilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; dava konusu taleplerin tamamının zamanaşımına uğradığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkilinin kaza yapan aracın maliki olması hasebiyle fiili taşıyıcı olduğu kabul edilecek olur ise, dava konusu taleplerin hukuki mesnedinin olmayacağını, müvekkilinin aracın maliki olması hasebiyle ancak fiili taşıyıcı konumunda olabileceğini, davacının bu taşıma işi dolayısı ile asıl taşıyıcıya başvuramadığı için müvekkilinden herhangi bir talep de bulunamayacağını, sigorta şirketinin ancak sigortalısının haklarına sahip olabileceğini, sigortalı ile müvekkili arasında herhangi bir sözleşmenin bulunmadığını, dosyaya sunulan taşıma sözleşmesinin dava dışı ….. arasında olduğunu, nakliye faturasının da …. tarafından kesildiğini, dolayısı ile asıl taşıyıcı olan ve varsa bir hasar bu hasardan yasa gereği müteselsilen sorumlu olan ….. nin ve de sigortacısı olan davacının müvekkilinden herhangi bir talep hakkının bulunmadığını belirterek; davanın reddine, haksız ve kötüniyetli davacını %20 den aşağı olamamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı ….. Arasında sigorta sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme kapsamında 01/07/2018-01/07/2019 vadeli yurtiçi taşıyıcı sorumluluk sigorta poliçesi tanzim edildiği, dava dışı sigortalı ile dava dışı ….. Arasında taşıma işi konusunda anlaşma sağlandığı, dava dışı sigortalının taşıma işini alt taşıyıcıya verdiği, alt taşıyıcı tarafından 3.422,00 TL bedelli nakliye faturası tanzim edildiği, taşıma işinin davalının işleteni olduğu araçla yapıldığı, meydana gelen kaza neticesinde taşınmakta olan emtianın hasar gördüğü, hasar nedeniyle ….. Tarafından sigortalı aleyhine 07/03/2019 tarihli 57.353,71 TL bedelli fatura tanzim edildiği, dava dışı sigortalının oluşan hasar nedeniyle dava dışı …..’ye 57.353,71 TL tutarında ödeme yapmak zorunda kaldığını iddia ederek zararın karşılanması ihtarname keşide edildiği, davacı sigorta şirketinin sorumluluk sigortası kapsamında sigortalısına 5.789,00 EURO tutarında ödeme yaparak sigortalısının haklarına halef olduğu, dava dışı sigortalı ile davalı arasında, yine dava dışı sigortalı ile emtia sahibi …. arasında yabancı para cinsinden borç doğuran bir ilişkinin bulunmadığı, hatta zara gören tarafından hasara ilişkin olarak sigortalı aleyhine düzenlenen faturanın TL cinsinden düzenlendiği, sigortalı tarafından gönderilen ihtarnamede de ….’ye TL cinsinden ödeme yapmak zorunda kalındığının belirtildiği, alt taşıyıcı tarafından düzenlenen nakliye faturasının da TL cinsinden düzenlendiği, bu bakımdan sigortalısının haklarına halef olan davacı sigortacının alacağının da TL cinsinden olduğu, ancak davacı sigortacı tarafından Euro cinsinden alacak isteminde bulunulduğu, sigortalısının haklarına halef olan davacının sigortalısının haklarından daha fazlasına sahip olmasının mümkün olmadığı, alacağın TL cinsinden olmasına rağmen icra takibinin EURO cinsinden başlatılması nedeniyle davaya konu icra takibinin geçersiz olduğu, itirazın iptali davalarında davanın dayanağını oluşturan takibin geçerli nitelikte olmasının dava şartı olduğu anlaşılmakla icra takibinin geçersiz olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
2004 sayılı İİK’nın 67/2. Maddesine göre; Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. Somut olayda, davanın esası yönünden bir değerlendirme yapılmadığından, diğer ifadeyle takibin haklı nedene dayanıp dayanmadığı yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadığından tarafların tazminat istemlerinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

” şeklinde davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, tarafların tazminat istemlerinin ayrı ayrı reddine, dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; haksız fiilden doğan zararlarda, zararın yabancı para ile ödenmesine engel bir hükmün olmadığını, zarar görenin gerçek zararının karşılanmasının esas alınması gerektiğini, bu dosyada ise poliçe gereği meydana gelen zararın euro cinsi ile ödendiğini, müvekkilinin gerçek zararının yabancı para ile karşılanması gerektiğini, müvekkili şirketin euro olarak zararı ödemesinin keyfiyet değil bir zorunluluk olduğunu, bu zorunluluğun dava dışı sigortalı ile müvekkili şirket arasında yapılan poliçeden meydana geldiğini, yerel mahkemece eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
TBK’nın“Ülke parası ile” başlıklı 99. maddesinde “Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu hüküm uyarınca, yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde, alacaklının bu alacağını aynen, vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebileceği kabul edilmiştir.
Ancak İİK’nun 58. maddesine göre alacağın Türk parası ile tutarının takip talebinde gösterilmesi zorunlu olup, aynı zorunluluk İİK’nun 41. maddesi delaletiyle ilamlı takiplerde çıkartılacak olan icra emri için de geçerlidir. Anılan noksanlık kamu düzeni ile ilgili ve devletin hükümranlık haklarına ilişkin olması nedeniyle takibin her safhasında re’sen göz önünde tutulmalıdır (HGK’nun 12/05/1999 tarih 99/12-271 E, 99/301 K. sayılı kararı).
Davacının davadaki talebi, sigortalısına yaptığı ödemeyle kazandığı halefiyet hakkına dayanmaktadır. Bu itibarla davacı, sigortalısının davalılara karşı olan haklarıyla ve sigortalı ile davalılar arasındaki hukuki ilişkinin ilkeleriyle sınırlı biçimde davalılardan talep hakkına sahiptir. Davalılar ile davacı sigortalısı arasındaki hukuki ilişkiye ilişkin bir kısıtlama ya da talep hakkını daraltan bir kuralın, halefiyet gereği hak sahibi olan davacı sigortacı yönünden de cari olacağı açıktır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 99/1. maddesi “konusu para olan borç ülke parasıyla ödenir” hükmünü ve aynı maddenin 2.fıkrası ise, “ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parasıyla da ödenebilir” hükmünü içermektedir.
Davacı sigorta şirketi sigortalısına Euro para birimi üzerinden ödeme yapıp bu tarih itibariyle de halefiyet ilkesi gereği sigortalısının haklarına sahip olmuştur. Davacının düzenlediği poliçe gereği Euro üzerinden ödeme yaptığı; dava dışı sigortalı ile davalı arasında döviz üzerinden borç doğuran bir ilişki bulunmadığı ve TBK’nun 99. maddesi dikkate alınarak, ödeme tarihindeki kur bedelinden hesap edilecek ülke parası üzerinden, icra takibinde bulunulması gerekir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı ….. Arasında sigorta sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme kapsamında 01/07/2018-01/07/2019 vadeli yurtiçi taşıyıcı sorumluluk sigorta poliçesi tanzim edildiği, dava dışı sigortalı ile dava dışı ….. Arasında taşıma işi konusunda anlaşma sağlandığı, dava dışı sigortalının taşıma işini alt taşıyıcıya verdiği, alt taşıyıcı tarafından 3.422,00 TL bedelli nakliye faturası tanzim edildiği, taşıma işinin davalının işleteni olduğu araçla yapıldığı, meydana gelen kaza neticesinde taşınmakta olan emtianın hasar gördüğü, hasar nedeniyle ….. Tarafından sigortalı aleyhine 07/03/2019 tarihli 57.353,71 TL bedelli fatura tanzim edildiği, dava dışı sigortalının oluşan hasar nedeniyle dava dışı …..’ye 57.353,71 TL tutarında ödeme yapmak zorunda kaldığını iddia ederek zararın karşılanması ihtarname keşide edildiği, davacı sigorta şirketinin sorumluluk sigortası kapsamında sigortalısına 5.789,00 EURO tutarında ödeme yaparak sigortalısının haklarına halef olduğu, dava dışı sigortalı ile davalı arasında, yine dava dışı sigortalı ile emtia sahibi …. arasında yabancı para cinsinden borç doğuran bir ilişkinin bulunmadığı, hatta zara gören tarafından hasara ilişkin olarak sigortalı aleyhine düzenlenen faturanın TL cinsinden düzenlendiği, sigortalı tarafından gönderilen ihtarnamede de ….’ye TL cinsinden ödeme yapmak zorunda kalındığının belirtildiği, alt taşıyıcı tarafından düzenlenen nakliye faturasının da TL cinsinden düzenlendiği, bu bakımdan sigortalısının haklarına halef olan davacı sigortacının alacağının da TL cinsinden olduğu, ancak davacı sigortacı tarafından Euro cinsinden alacak isteminde bulunulduğu, sigortalısının haklarına halef olan davacının sigortalısının haklarından daha fazlasına sahip olmasının mümkün olmadığı, alacağın TL cinsinden olmasına rağmen icra takibinin EURO cinsinden başlatılması nedeniyle davaya konu icra takibinin geçersiz olduğu, itirazın iptali davalarında davanın dayanağını oluşturan takibin geçerli nitelikte olmasının dava şartı olduğu anlaşılmakla icra takibinin geçersiz olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi doğrudur.
Nitekim Yargıtay 3 HD nin 2021/1761 esas 2021/11255 karar, 2021/8111 esas 2021/13025 karar,17 hd nin 2019/1179 esas 2020/6693 karar, 2016/10185 esas 2019/4739 karar sayılı ilamı
Bu halde, Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
1-Davacı tarafça alınan 953,30 TL harçtan alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 872,60 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4- HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 18/04/2022

Başkan Üye Üye Katip

E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.