Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/849 E. 2022/989 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 27/04/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 17/02/2022
NUMARASI : … Esas …. Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : –
VEKİLİ :
DAVA İHBAR OLUNAN :
VEKİLLERİ :
:
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 27/04/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 27/04/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06/05/2017 tarihinde …. İli …. İlçesi … Cad. – …. Sokağı Kavşağı üzerinde davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı sürücüsü …. idaresindeki …. plaka sayılı aracın davacı müvekkili …. idaresindeki …. plaka sayılı araca çarpması sonucu çift taraflı yaralanmalı trafik kazasının meydana geldiğini, trafik kazası tespit tutanağına göre …. plaka sayılı araç sürücüsünün tam ve tek olarak %100 oranında kusurlu bulunduğunu, meydana gelen kazada müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını ve sürekli olarak sakat kaldığını, maddi geleceğinin sarsılarak birçok maddi zarara uğradığını ve açıkladığı nedenlerle, müvekkilinin şimdilik geçici iş göremezlik zararı olarak 10,00 TL, sürekli iş göremezlik zararı olarak 10,00 TL, SGK tarafından karşılanmayan giderler olarak 10,00 TL ve bakıcı gideri olarak 10,00 TL olmak üzere toplam 40,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 28/02/2020 tarihli dilekçesiyle; sürekli iş göremezlik talebini 47.226,49 TL’ye, bakıcılık gideri tazminatını 3.812,25 TL’ye, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri tazminatını ise 2.250,00 TL’ye ıslah etmiştir.
Davacı vekili 03/11/2021 tarihli dilekçesiyle; sürekli iş göremezlik talebini 327.409,29 TL’ye, bakıcılık gideri tazminatını 5.332,50 TL’ye, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri tazminatını ise 2.250,00 TL’ye ıslah etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın davacı idaresindeki aracın genişletilmiş kasko sigortacısı …. Sigorta’ya ihbarının gerektiğini, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla sigortalı aracı işletenin kusuru oranında müvekkilinin sorumluluğunun bulunduğunu, bu davada araç işleteni ile trafik sigortacısının meydana gelen zarardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, geçici iş göremezlik maluliyetinden doğan zararlar ile tedavi giderlerinin poliçe teminatı dışına çıkarıldığını, bakım gideri talep edilebilmesi için ise malul kalan davacının ayrıca bakıma muhtaç olup olmadığı hususunun tespit edilmesi gerektiğini, dava konusu talep tutarlarından müterafik kusur indiriminin yapılması gerektiğini ve açıkladığı nedenlerle davacının Adli Tıp Kurumu’na sevkine, SGK’dan herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmasına, müterafik kusur indirimi talebi de değerlendirilerek tazminat hesaplamasının aktüer bilirkişi tarafından yapılmasına ve haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davaya konu trafik kazasının oluşmasında davacının % 25 oranında kusurlu olduğu kaza neticesinde % 16,2 oranında sürekli iş göremez hale geldiği, sürekli iş göremezlikten doğan zararının 247.242,89 TL olduğu, önceki kararın davacı tarafça istinaf edilmemesi karşısında bakıcı gideri ve tedavi gideri zararı yönünden önceki hüküm ile tespit edilen zarar tutarlarının davalı lehine usuli kazanılmış hak niteliğinde olduğu, bu zarar kalemleri yönünden yeni bir değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı, bu bakımdan davacının bakıcı gideri zararının 3.812,25 TL tedavi gideri zararının ise 2.250,00 TL olduğu sonucuna varıldığından davanın toplam 253.305,14 TL üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 247.242,89 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 3.812,25 TL bakıcı gideri tazminatı ve 2.250,00 TL tedavi gideri tazminatı olmak üzere toplam 253.305,14 TL tazminatın olay tarihi itibariyle geçerli ZMMS poliçesi yaralanma ve sağlık gideri teminat klozları limitleriyle sınırlı olmak kaydıyla ve 07/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının geçici iş göremezlik tazminatı talebinin ve fazlaya ilişkin bakıcı gideri tazminatı istemi ile fazlaya ilişkin sürekli iş göremezlik tazminatı isteminin reddine” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sorumluluğunu kabul anlamına gelmemekle hesap raporuna esas alınan maluliyet raporunun yanlış yönetmeliğe göre tanzim edildiğini, dosya kapsamında yer alan maluliyet raporları arasında çelişki olduğunu ve bu çelişki giderilmeden hesaplama yapılmasınun usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca davacı vekilince istinaf kaldırma kararı öncesinde alınan maluliyet raporuna itiraz edilmemiş olduğundan yüksek maluliyet oranı tespit eden rapora göre hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, iyileşme döneminde bakım giderinden doğan zararlar ve tedaviye ilişkin zararların, 01.06.2015 yürürlük ve 04.05.2015 tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Sigorta Genel Şartlarının yürürlüğe girmesi ile poliçe teminatı dışına çıkarıldığını, iyileşme dönemindeki bakım giderinden sorumluluğu kabul anlamına gelmemekle birlikte, aile bireylerinin bakması da mümkün olduğundan yarısı oranında indirim yapılması gerektiğini, tedavi giderlerinden sorumluluğu kabul anlamına gelmemekle birlikte, belgelendirilmemiş kaçınılmaz tedavi giderlerinin tespiti için ilgili hastaneye yazı yazılması ve faturaların temini ile bu kalemlerin SGK’nın sorumluluğunda olması nedeniyle talebin reddine karar verilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkemece verilen kararın istinaf incelemesi neticesinde itirazları doğrultusunda kaldırılmasına ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
İlk derece mahkemesince verilen ilk karara ilişkin olarak Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/06/2020 tarih …. Esas … Karar sayılı dosyasında verilen kararının eksik araştırma nedeniyle HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Dava; yaralanmalı trafik kazası sebebiyle geçici, sürekli iş göremezlik, tedavi ve bakıcı giderlerine ilişkin maddi tazminat istemine ilişkindir.
1-Usulü müktesep hak itirazının incelenmesinde:
Bu konudaki Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında; “Anayasanın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. Maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur. …” gerekçesine yer verilmiştir.
Yine, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da; “Sonradan çıkan içtihattı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir.” şeklinde açıklama yapılmış, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. Sayılı kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 tarihli ve 2012/20-12 E., 2012/232 K. sayılı kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2004/19 K. sayılı ve 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulî kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme ve açıklama yapılmıştır.
Görüldüğü üzere, Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen usulî müktesep hakkın istisnası olduğu ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Bu halde AYM nin iptal kararı karşısında ,bu iptal kararları kazanılmış hakkın istinasını teşkil teşkil eder mahiyettedir.taraflar daha önce hazırlanan hesap raporlarına itiraz etmese bile AYM iptal kararı doğrultusunda mahkemece kamu düzeni açısından resen dikkate alınmalıdır.
Somut olayda davacı açmış olduğu belirsiz alacak talep etmiş, ilk kararı istinaf etmemiş, akabinde kaldırma kararı sonrası belirlenen miktara göre davasını ıslah artırmıştır. Mahkemece yargılama sonucu davanın belirsiz alacak olduğu kabul edilerek kaldırma kararı sonrası sunulan talep gözetilerek maddi tazminata hükmedilmesi doğrudur.
2-Davalı vekilinin bakıcı gideri ve tedavi giderlerinin teminat dışı olduğuna ilişkin yapılan istinaf incelemesinde:
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve …. Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” ifadesi ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkanı bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında saymıştır. Bir başka ifade ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar,
1-Tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri,
2-Tedaviyle ilgili diğer giderler,
3-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler,
Sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiştir.
Oysa 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır.
Bu düzenleme gereği ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki;
1-Bakıcı giderleri
2-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları)
3-Sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba Kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişletmiştir.
Bu nedenle bir kanun maddesinin kapsamı idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletmesi ve daraltması düşünülemez.
Böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil eder. (Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 7-8 ,Yargıtay üyesi: Hüseyin TUZTAŞ)
Yine taraflar arasında düzenlenmiş olan 28/12/2016 tanzim tarihli Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin bir anlamda mütemmim cüzü olan eki niteliğindeki genel şartların, hazırlanma ve bağıtlanmada taraf olmayan Sosyal Güvenlik Kurumu’na İdari bir düzenleme ile kanuni düzenlemesinin aksine bir sorumluluk yüklenmesi de düşünülemez.
Bu halde davalı vekilinin tedavi ve bakıcı giderlerinin teminat dışı olduğuna yönelik istinaf itirazları yerine değildir.
3-Davalı vekilinin bakıcı giderine ilişkin hakkaniyet indirimi uygulanması gerektiğine yönelik istinaf incelemesinde:
Davacının Aile birliği içerisinde bakım gördüğünün bakıcı giderinden mahsubu talebi değerlendirildiğinde; aile bireylerine böyle bir yükümlülük yüklenemeyeceği gibi, dışarıdan bir bakıcı tutulmuş olsa idi ne kadar zararının olduğu belirlenerek hüküm verilmesi gerekmektedir. Buna göre; olayda BK.’nun 43. maddesi (6098 sayılı TBK md. 52) gereğince hakkaniyet indirimi şartları bulunmamaktadır. (YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2014/21822 E, 2017/5957 K, 2017/1726 E 2017/11442 K)
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davalı vekilinin bakıcı giderlerine yönelik istinaf itirazları yerine değildir.
4-Davalı vekilinin Faturalandırılmayan Tedavi giderleri ilişkin yapılan istinaf incelemesinde:
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında tüm tedavi giderlerinden değil ancak söz konusu madde kapsamında kalan belgeli tedavi giderlerinden sorumludur. Kanunun 98. maddesi kapsamında olmayan tedavi giderleri yönünden ise işleten ve işleten hukuki sorumluluğunu yüklenen sigortacının sorumluluğu devam etmektedir.
TBK 50 maddesi gereğince zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Sağlık kuruluşunda yapılan sağlık hizmeti harcamaları rahatlıkla fatura ve benzeri belgeler ile ispatlanabilir. Ancak bazı giderler var ki her zaman belge temin edilmesi mümkün değildir. Bu gibi durumlardaTBK 50/2 maddesi gereği uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyecektir.(Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 11 ,Yargıtay üyesi: Hüseyin TUZTAŞ)
Bu nedenle kişinin haksız eylemden zarar gördüğünün ve bedensel zarara uğradığının ispatlanması yeterli olup ayrıca iyileşme harcamaları için fatura ve makbuz gibi belgeler bulunup getirilmesi şart değildir. Hiç bir belge sunulmasa bile ,hakim ,görevlendireceği uzman bilirkişilere tedavi ve tüm iyileşme giderlerini hesaplatmakla ve hüküm altına almakla yükümlüdür. (HGK .26/04/1995 ,1995/11-122 E 1995/430 K)
Davaya konu kazadaki yaralanması nedeniyle, davacının %8 oranında kalıcı maluliyetinin bulunduğu ve iyileşme süresinin 6 ay olduğu;… Üniversitesi ….. Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı başkanlığının raporuyla saptanmış olup,bu tedavi sürecinde yapılan tüm giderlerin belgeye bağlanması mümkün olmadığı gibi, hayatın olağan akışına göre de davacı taraftan bu yönde bir belgelemenin beklenmesi hakkaniyetle bağdaşmayacaktır. Tedavi sürecinde yapılması muhtemel yol ve ulaşım giderleri, belgeye bağlanamamış tıbbi malzeme, ilaç vs. giderleri olması kaçınılmazdır.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 17.303,27 TL harçtan peşin alınan 4.326,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.977,27 TL harç giderinin davalı …. Sigorta Anonim Şirketi’nden tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde temyiz yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi. 27/04/2022

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.