Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/650 E. 2022/837 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 06/04/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 29/09/2021
NUMARASI : …. Esas …. Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 06/04/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 07/04/2022

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ….’nun maliki olduğu ….. Manalilesi …. Caddesi No:… ‘ adresinde bulunan, tapuda …. ili, …. ilçesi, ….. Mahallesi, …. Ada, … Parselde kayıtlı taşınmaz; müvekkil şirkete …. nolu … Paket Poliçesi ile sigortalı olduğunu, Aralık 2018’de yağışlara bağlı olarak Adana Çevre Yolu üzerinde yağmur suları biriktiğini ve sigortalı taşınmazın yol kotunun altında kalması ve kanalizasyon sistemi ile drenaj sisteminin yetersizliği nedeniyle sigortalı taşınmazın bodrum katını yaklaşık 50-75 cm yükseklikte su bastığını ve davaya konu hasar ve zararın meydana geldiğini, sigortalının taşınmazda meydana gelen hasar ve zararın poliçe kapsamında tazmini hususunda müvekkil şirkete başvurusu üzerine müvekkili şirketin talebi ile eksper incelemesi yapılmıştır. 07.01.2019 tarih ve …. nolu ekspertiz raporu ile; su baskını nedeniyle sigortalı taşınmazda toplam 12.100,00-TL hasar ve zararın meydana geldiğini, sigorta poliçesi gereği muafiyet bedeli tenzil edildikten sonra müvekkil şirket tarafından sigortalısına 10.600,00-TL ödenmesi gerektiğinin tespit olunduğunu, Eksper raporu ile sigortalıya ödenmesi gerektiği tespit olunan hasar ve zarar bedeli, müvekkil şirket tarafından 08.01.2019 tarihinde poliçe kapsamında ….. aracılığı ile ödendiğini, Müvekkil şirket tarafından hasar alacaklısına ödenen 10.600,00-TL ve işlemiş faizin rücu’an tahsili amacı ile hasar ve zararın meydana gelmesine kusuru ile sebebiyet veren KOSKİ ve …. Belediyesi aleyhine Konya ..İcra Müdürlüğü …. E. Sayılı ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı ….. Belediyesi’nin 10.05.2019 tarihinde itirazı üzerine işbu borçlu yönünden 10.05.2019 tarihinde takibin durduğunu, borçlu KOSKİ’nin 13.05.2019 tarihinde itirazı üzerine işbu borçlu yönünden de 13.05.2019 tarihinde takip durduğunu, takibin haksız ve hukuksuz olarak durdurulduğunu, yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
Davalılar müşterek cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın reddini talep ettikleri, davacı yanın haksız ve hukuksuz olarak dava açtığını, Koski Genel Müdürlüğü’nün kamu tüzel kişiliğine haiz bir kuruluş olduğunu, kurumun bir kamu kuruluşu olduğunu, açılan davanın reddini talep ettikleri görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi 29/09/2021 tarih …. Esas …. Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “Somut olayımızda; davacının …. olduğu, davalıların Yerel Yönetim Birimlerinden …. Belediyesi ve özel yasası ile kurulan …. Belediye tüzel kişiliği bünyesinde kurulan KOSKİ Genel Müdürlüğüdür. Davalılar tacir değildir. Dava konusu sigortadan kaynaklanan rücu davasıdır.
Tüm dosya kapsamı, tüm deliller TTK hükümleri, emsal Yargıtay Kararları, güncel Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları değerlendirildiğinde ortada ticari dava olmadığı (davalılar vekillerinin güncel uyuşmazlık mahkemesi kararları dikkate alındığında yargı yolu itirazına itibar edilmemiştir) dolaysıyla mahkememizin görev alanında olmadığı anlaşılmakla HMK’nın 114. Ve 115. Maddeleri ile TTK.4.5. maddeleri gereğince mahkememizin görevli olmadığı, (Y. HGK 10.02.2016, 2014/17-2389 E, 2016/129 Sayılı İlamının da aynı doğrultuda olduğu görülmüş, (özü; Ticaret Mahkemesi’nin görev alanını belirleyen ilam)) Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşıldığından dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiş ve;
Dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİ ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerinin GÖREVLİ olduğuna,
6100 sayılı HMK.nun 20/1.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurması halinde dava dosyasının görevli Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerine GÖNDERİLMESİNE, kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin başvurmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına KARAR VERİLMESİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; davanın ticari dava olmadığını, bu sebeple Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu şeklindeki gerekçe ve görevsizlik kararının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, kusuru ile sigortalıya zarar veren ve tacir sıfatını taşıyan işbu davalıya karşı açılan davalarda Asliye Ticaret Mahkemesinin uyuşmazlığın görüm ve çözümünde TTK md.5 uyarınca görevli mahkeme olduğunu, tüm bu nedenlerle Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi …. Esas …. Karar sayı ve 29/09/2021 tarihli kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği görevli mahkemeye gönderilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılara tahmiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı …. Belediye Başkanlığı vekili sunduğu istinafa cevap dilekçesinde özetle; müvekkilin bir kamu kurumu olduğunu ve ticari işinin olmasının mümkün olmadığını, ne müvekkil …. Belediyesi ne de diğer davalı …. Genel Müdürlüğünün tacir olmadığını, KOSKİ nin …. Belediyesi’ni bağlı, müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğine sahip bir kuruluş olduğunu, davaya konu zarar müvekkil belediyenin bir eylemi ve eylemsizliği sebebiyle meydana gelmediğini, ortada bir hizmet kusurunun bulunmadığını, davaya konu icra takibindeki alacak likit bir alacak olmadığından dolayı davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin düşünülemeyeceğini, tüm bu nedenlerle davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini ve neticeden davanın yine reddedilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Mahkemece verilen görevsizlik kararı, davacı yanca istinaf edilmiştir.
Dava şartlarından olan görevli mahkeme hususunun öncelikle irdelenmesi gerektiğinden yapılan değerlendirme de davanın ticari dava olup olmadığına bakmak gerekecektir. Bu kapsamda öncelikle halefiyet ilkesinin anlamı ve etkisi üzerinde durmak gerekmektedir.
Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.(eski TTK 1301.) maddesinde; “sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder” hükmüne yer verilmiştir.
Halefiyet ilkesi doktrinde ”zarar gören sıfati ile sigorta ettiren rizikonun gerçekleşmesi sebebiyle meydana gelen zararlar için üçüncü şahsa karşı harhangi bir hukuki sebebe binaen tazminat alacağına sahip ise, bu hakkı ödenen sigorta tazminatı miktarınca kanun icabı sigortacıya geçmesi hali” şeklinde tanımlanmıştır.( Işıl ULAŞ, Uygulamalı Zarar Sigortaları hukuku, Ankara 2012, syf: 224 ve devamı) iş bu tanımdan da anlaşılacağı üzere buradaki halefiyet ilkesi dava hakkını tanımakta olup, sigortalının diğer bir deyimle yerine kaim olunanın sahip olmadığı bir takım özel üstünlükleri halefe vermiş değildir. Buradan hareketle yerine halef olunan ile zarar verenin arasındaki dava hangi şartlarda görülecek ise halef sigorta ile zarar veren arasındaki dava da aynı şartlarla görülmesi gerekmektedir. Bu durumda zarar veren davalı ile zarar gören sigortalı arasındaki dava haksız fiil sorumluluğundan kaynaklı olup Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, sigortalının yerine kaim sigorta şirketi ile davalı zarar veren arasındaki salt halefiyet ilkesine dayalı iş bu davanın da Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. Keza zarar veren ile davacının arasında bir sigorta ilişkisi doğmuş değildir. ( halefiyet ilkesi ve yukarıda vardığımız sonucu öngören örnek içtihad 22/03/1944 tarih 37-9 sayılı yargıtay içtihadı birleştirme kararı; Işıl ULAŞ, age sayfa: 225 ve devamı, )
Nitekim, yukarıda belirtilen 05/12/1977 tarih, 77/4 Esas ve Karar sayılı içtihatı birleştirme genel kurul kararında da belirtildiği gibi mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgili olup kıyas veya yorum ile genişletilemez.
Yukarıdaki açıklamalarda davanın TTK nın 4. maddesi anlamında ticari dava olmadığı zira, gerçek şahıslar arasındaki haksız fiil sorumluluğundan ötürü öngörülen davalarla ilgili olarak ilgili maddede BK na bir atfın bulunmadığı görülmekle, halefiyet ilkesine göre dava açan sigorta yönünden de aynı hükümler uygulanacağından; davalılardan Koski’nin tacir sayılması da; dava dışı sigortalı gerçek kişi, sigortalanan yer de konut olması nedeniyle, bu durumu değiştirmeyeceğinden; bu halde davanın sigorta sözleşmesinden değil, davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği haksız fiilden kaynaklandığının ve davanın da mutlak ticari dava olmadığının anlaşılması karşısında Asliye Hukuk mahkemelerinin genel görevli mahkeme sıfatıyla görevli olduğundan; mahkemenin iş bu dava için asliye hukuk mahkemesine vermiş olduğu görevsizlik kararı yerinde olup buna yönelik davacı istinafının reddine karar vermek gerekmiştir.
(Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 30/10/2012 Tarih, 2012/10526 Esas, 2012/11575 Karar, 2019/1635 Esas 2020/3293 karar,2013/8117 Esas 2013/8366 karar sayılı içtihatı)
Bu halde, kamu düzeni ve istinaf sebepleri çerçevesinde; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön ile kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına; dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.07/04/2022

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.