Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. KONYA BAM . HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 11/02/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 07/10/2021
NUMARASI : Esas
DAVACILAR :
:
:
:
VEKİLİ :
DAVALILAR :
:
:
:
DAVA : İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 11/02/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 14/02/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davanın müvekkillerin oğlu müteveffa… ‘nun trafik kazası sonucunda vefat etmesi sebebiyle tüm davalılardan destekten yoksun kalma tazminatının müşterek ve müteselsilen tahsili ile sigorta şirketi hariç diğer davalılardan manevi tazminatın müşterek ve müteselsilen tahsili talebinden ibaret olduğunu, müvekkillerin oğlu …’nun … plakalı aracın çarpması sonucu hayatını kaybettiğini, kazanın … plakalı aracı kullanan …’ün hız kurallarına uymamasından gerçekleştiğini, açılan ceza davası sonucunda davalı …. ‘ün 2 yıl 1 ay hapis cezası aldığını, bulunduğu haksız fiili ile 12 yaşındaki bir çocuğun hayatını kaybetmesine sebep olan davalının hız sınırını çok fazla oranda aşması ve öngörebileceği durumda iken tedbirli hareket etmemesi sonucu bir çocuğun bu yaşta vefatına yol açtığını, … A.Ş tarafından kısmi bir ödeme gerçekleştirildiğini, ancak yapılan ödeme tutarının oldukça cüzi bir miktar olduğunu, bakım ve yetiştirme giderleri düşüldükten sonra dahi müvekkiller anne ve babanın hak edeceği destekten yoksun kalma tazminatının çok fazla olduğunu, kardeşler yönünden talep edilen tazminatın müvekkil kardeşlerin acısını dindirip kayıplarını unutturmayacağını, ancak bu tazminatın duyulan elem, acı ve gelecek hayallerinin buruk kalması açısından en azından küçük bir payda olsa huzur sağlaması açısından önemli olduğunu, teminatsız olarak davalıların menkul mallarının ihtiyaten haczi ile muhafazasına, gayrimenkullerin ihtiyaten haczine, borçluların üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacakların haczine karar verilmesini, müvekkillerin oğulları …nun vefatı nedeni ile 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihi olan 08/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkillerin küçük çocuklarının vefatından dolayı yaşadıkları elem, keder ve ızdırap için anne ve baba için toplam 125.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 08/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile sigorta şirketi hariç olmak üzere araç sürücüsü, araç işleteni ve araç malikinden müşterekn ve müteselsilen tahsiline, müvekkil kardeşlerin, kardeşlerin vefatından dolayı yaşadıkları elem, keder ve ızdırap için toplam 20.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 08/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile sigorta şirketi hariç olmak üzere araç sürücüsü, araç işleteni ve araç malikinden müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; trafik sigortası genel şartlarında ve diğer mevzuatta belirlenen usul ve esaslara göre destekten yoksun kalan davacılar için, sigortalı araç sürücüsünün %25 oranındaki kusuru da dikkate alınarak … ve … için 59.083,00 TL tazminat hesap edildiğini ve müvekkil şirket tarafından davacı taraflara ödendiğini, bu şekilde tüm sorumluluğun yerine getirildiğini, davacının kazanın oluş şekline ve kusur paylaşımına ilişkin iddialarının gerçek dışı olduğunu, olayın oluş şekli ve tutanakta yapılan tespitler göz önünde bulundurulduğunda müteveffanın da kusurunun olduğunun açıkça ortada olduğunu, davayı kabul manasında olmamak üzere müteveffanın gelirinin resmi belgelerle kanıtlanması aksi takdirde asgari ücret olarak alınmasının gerektiğini, davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, müvekkil şirketin ödeme yaparak tüm sorumluluğunu yerine getirdiğinden temerrüde düşmemiş olmakla birlikte aleyhe hüküm kurulması durumunda dahi bir haksız fiil olan işbu olay neticesinde zarar söz konusu olduğundan yasal faize hükmedilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle davanın esastan ve usulden reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalılar …, …, …. vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; iş bu davanın davalı müvekkil …. yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesinin gerektiğini, davacıların iddialarının aksine müvekkil … ‘in dava konusu kazaya karışan aracın işleteni olmadığını, müvekkil … in uzun süreli kiracı, ariyet veya rehin alan kişi konumunda da olmadığını, dosya kapsamında bu hususun aksini gösterir herhangi bir somut delilde mevcut olmadığını, kazaya karışan aracın maliki ve işleteni davalı müvekkil …’ın olduğunu, aracın davalı müvekkil ….’ın kendi nam ve hesabına işlemekte, araç üzerinde ki fiili tasarruf hakkı da tamamen ve salt davalı müvekkil …’a ait olduğunu, müteveffanın kaza sırasında kask, dizlik vs gibi koruyucu ekipman kullanmadığı hususun tıbbi belgeler, yaralanma bölgesi, beyanları vs ile sabit olduğunu, işbu davada manevi tazminat şartlarının oluşmadığını, tüm bu nedenlerle işbu davanın … açısından husumetten reddine, her halükarda haksız ve mesnetten yoksun davanın esastan reddine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacılara müşterek müteselsilen yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi 07/10/2021 tarih, … Esas sayılı ara kararında özetle; ” Somut olayda; dava dosyasına eklenen deliller dikkate alındığında davanın başında alacağın varlığı ve miktarının tespitinin mümkün olmaması ve dolayısıyla ortada henüz kesin ve muuaccel bir alacaktan söz edilmemesi, İİK 257. Maddedeki hususların oluştuğuna dair kanaat oluşmaması ve davacının iddia ettiği alacağın doğup doğmadığının tespitinin yargılama faaliyeti sonucunda ortaya çıkacağından davacı tarafın ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinin bu aşamada reddine dair karar verilmiş ve;
Davacı tarafın İHTİYATİ HACİZ VE İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen … Esas sayılı davanın ölümlü trafik kazasından doğan maddi ve manevi tazminat alacak talebi olduğunu, talep ettikleri tazminat tutarları için dosya kapsamında davalıların menkul mallarının ihtiyaten haczi ile muhafazasına, adlarına kayıtlı araçların kayden ve fiilen haczine ve muhafazasına, gayrimenkullerin ihtiyaten haczine, borçluların üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacakların haczine karar verilmesine ilişkin ihtiyati haciz talebinin reddedildiğini, maddi ve manevi tazminat davasına konu olan ölümlü trafik kazasının meydana gelmesinde davalının kusurlarının kazaya sebebiyet verdiğini, Yargıtay’ın da kabul ettiği görüşe göre haksız fiillerde tazminat alacağı haksız fiilin gerçekleştiği tarihte muaccel hale geldiğini, günümüz şartlarında pandemi sebebiyle ve diğer sebeplerle yaşanan ekonomik sorunlarla birçok gerçek ve tüzel kişinin zor zamanlar yaşadığını, hatta iş kaybı yaşadığını, bu nedenle doğacak hakkın korunması ve alacaklının geçici koruma şemsiyesi altına alınması gerektiğini, tüm bu nedenlerle istinaf taleplerinin kabulünü, yerel mahkemece verilen ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılarak öncelikle ve ivedilikle huzurdaki davaya konu haksız fiilin gerçekleştiği tarihte alacağın muaccel olduğu ve yargılama sonucunda müvekkilin tazminata hak kazanacak olmasının kuvvetle muhtemel olması sebebiyle takdiren teminatsız olarak davalıların menkul mallarının ihtiyaten haczi ile muhafazasına, adlarına kayıtlı araçların kayden ve fiilen haczine ve muhafazasına, gayrimenkullerin ihtiyaten haczine, borçluların üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacakların haczine karar verilmesini, dairenin aksi kanaatte olması halinde uygun bir teminat karşılığında davalıların menkul mallarının ihtiyaten haczi ile muhafazasını, adlarına kayıtlı araçların kayden ve fiilen haczine ve muhafazasını, gayrimenkullerin ihtiyaten haczini, borçluların üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacakların haczine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalılar vekili sunduğu istinafa cevap dilekçesinde özetle; 2004 sayılı İİK. M. 257 amir hükmü gereğince teminat altına alınmış, kesin ve muaccel olmayan alacaklar yönünden ihtiyati haciz kararı verilebilmesinin mümkün olmadığını, iş bu uyuşmazlıkta vadesi gelmiş bir alacağın söz konusu olmadığını, söz konusu kazanın meydana gelmesinde müvekkile kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını, zira söz konusu kazanın bisiklet sürücüsü müteveffa …’nun dikkatsizliği, trafik güvenliğini gerekli önlemleri almayarak tehlikeye sokması ve ilgili kanun normlarını çiğnemesi sonucu meydana geldiğini, tüm bu nedenlerle davacılar tarafından ileri sürülen asılsız ve mesnetsiz istinaf nedenlerinin reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava konusu uyuşmazlık, davalıların gerçekleştirildiği iddia edilen haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde davalılara ait taşınır ve taşınmazlar, hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulması talebinin mahkeme ara kararı ile reddedilmesi nedeniyle bu kararın kaldırılmasına ilişkin istinaf talebinden ibarettir.
Geçici hukuki koruma kurumu olan ihtiyati haciz ise İİK’nun 257 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
İİK’nun 257. maddesinde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir.
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında maucceliyet kesbeder.
İİK’nun 259. maddesinde de teminat hususu düzenlenmiştir. Madde de “İhtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 87. maddesinde yazılı teminatı vermeye mecburdur.
Ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmaz.
Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata luzum olup olmadığını takdir eder. Bu açıklamalara göre ihtiyati haciz “Alacaklının, bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence (garanti) altına almak için, mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulması”dır.
Geçici hukuki koruma yargılamasında karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan İbarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumundan ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması yukarıda yazılı kanun hükmünden de anlaşılabileceği üzere kanun emridir.
Somut olayda, İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından dava konusu yapılan maddi ve manevi tazminat alacağını teminen de ihtiyati haciz talep edilmiş mahkemece talebin reddine karar verilmiştir.
Zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır.
Dosyada bulunan ceza kararı içeriğinden, adli raporlara göre davacının maddi ve zararlarının olabileceği muhtemeldir. Haksız fiil tarihi itibarıyla davacının maddi manevi tazminat alacakları muaccel hale gelmiştir.
Alacağın kesin olarak kanıtlanması gerekmez. Davacının alacağı rehinle de temin edilmediğine göre borçlunun elinde veya üçüncü kişilerde bulunan taşınır ve taşınmaz malları ile alacak ve diğer haklarından uygun miktarının ihtiyaten haczine karar verilmesi gerekir. (Nitekim Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2016/18144 E,2017/11201 K;aynı daire 2016/9800 E,2017/8052 K,2014/22955 esas 2017/3970 karar sayılı ilamları; aynı mahiyette Yargıtay 4. HD nin T.C. 2014/1150 esas 2014/1621 karar sayılı ,2014/9434 esas 2014/13476 karar sayılı ilamları)
Bu durumda mahkemece, ceza mahkemesi tarafından verilen mahkumiyet kararı, adli raporlar, bu dosyada toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı ve davanın niteliği nazara alınarak davacıların ihtiyati haciz talebinin, davalı sigortanın manevi tazminattan sorumlu tutulmaması ve konumu gereği sigorta dışındaki diğer davalılar için kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi yerinde olmadığından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile Yerel Mahkemenin 07/10/2021 tarih ve … Esas sayılı ara kararının HMK.nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASI VE DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMAK suretiyle;
Buna göre;
1-Davacılar vekilinin İİK’nun 257.maddesindeki yasal koşullara uygun ihtiyati haciz talebinin davalı sigorta dışında KABULÜ ile;
Davacıların harçlandırılmış dava dilekçesinde belirlemiş oldukları toplam 146.000-TL’lik alacağın teminine ilişkin ve bu miktarla sınırlı olarak, davacının talebi ile bağlı kalınarak sigorta dışındaki davalılar adına kayıtlı taşınır ve taşınmazlar ile hak ve alacakları için haczi kabil ve borca yeter miktardaki kesiminin İİK nun 257/1. maddesi uyarınca İHTİYATEN HACZİNE,
2-İ.İ.K.’nın 259/1.maddesi gereğince dava konusu alacağın harçlandırılmış dava değeri (146.000-TL) üzerinden %15’i oranında HMK’nun 87.maddesine göre nakdi teminat veya süresiz banka teminat mektubu alınmasına,
3-İhtiyati haciz kararının talep halinde 2004 Sayılı İİK’nun 261. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi’nin yargı çevresi içerisinde bulunan icra dairesine ibrazla yerine getirilmesine,
4-İstinaf başvurma harcı dışında, istinaf peşin harcı olarak alınan karar ilam harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,
5-İstinaf giderlerinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Karar tebliği ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362/1-(f) gereğince KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/02/2022
Başkan
e-imzalı
Üye
e-imzalı
Üye
e-imzalı
Katip
e-imzalı
Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.