Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/621 E. 2022/618 K. 18.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … OTOM NAK VE GIDA SAN TİC LTD ŞTİ – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 1- … SİGORTA A.Ş. – [ … ] UETS
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … – …
DAVALI : 2- … – …
VEKİLİ : Av. … – …
İLİŞKİLİ KİŞİ : … – …

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : …
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait “Fevzi Çakmak Mah. … Sk. No: … Karatay/Konya” adresinde bulunan iş yerine ait 27.03.2014 başlangıç tarihli, … nolu KASKO Sigorta Poliçesi “Endüstriyel Paket Sigorta Poliçesi” kapsamında davalı sigorta şirketince sigortalandığını, poliçe içeriğine göre teminatlar içeriğinde “Emniyeti Suistimal” kapsamında sigortalı olduğunu, bu kapsamda, müvekkiline ait iş yerinde … isimli personeli tarafından iş yeri hesaplarında kasa açıkları vermiş olduğunun muhasebe kayıtlarından tespit edildiğini, bunun üzerine … isimli personelin bu durumu açıkça ikrar ettiğini ve bu vermiş olduğu açığı telafi edeceğini savunduğunu, buna ilişkin hesap mutabakatı ve ikrar belgesinin bulunduğunu, davacı … hakkında Konya Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde 02.12.2014 tarihinde Emniyeti Suistimal’den dolayı suç duyurusunda bulunulduğunu ve akabinde Konya … Asliye Ceza Mahkemesi’nin E: … sayılı ceza dava dosyası ile hakkında koyuşturmaya başlanılmasına karar verildiğini, bu süreçte davalı sigorta şirketine Konya … Noterliği ‘nin 07 Nisan 2015 tarih ve … yevmiye numaralı İhtarnamesi ile bilgi verilerek müvekkil firmanın zararının sigorta poliçesi istinaden tazmin edilmesini ihtaren bildirdiklerini, davalı sigorta firmasının ihtarımıza vermiş olduğu cevapta “Tarafımıza iletilmiş olan evraklar İncelenmekte olup, emniyeti suistimalin gerçekleşmiş olduğu konusunda ceza dosyası sonra değerlendirme yapılacağını” bu doğrultuda ödeme yapılacağı hususunun bildirildiğini fakat bu ana kadar hiçbir surette ödeme yapılmadığını, davalıya Konya Noterliği aracılığıyla ihtarname gönderildiğini, ihtara herhangi bir cevap verilmediğini, müvekkili firmanın mağduriyeti kapsamında şikayetçi olduğu … hakkında Konya … Asliye Ceza Mahkemesi kararında; Sanık …’nın katılan …’e yönelik hizmet nedeniyle güvenl kötüye kullanma suçunu işlediği sübut bulmakla eylemine uyan TCK.’nın 155/2 maddesi gereğince suçun işleniş şekli, sanığın amaç ve saiki, meydana gelen zararın niteliği, fallin kastının derecesi, suçun işlendiği zaman ve yer nazara alınarak takdiren 1 yıl hapis ve 5 gün karşılığı adli para cezası ile cezalandırılmasına şeklinde ceza verildiği, böylece personel …’nın suçlu olduğuna kanaat getirildiğini, söz konusu şartların gerçekleşmediği ve tutanaklarla da bu husus sabit olduğu için ortaya çıkan hasarın teminat kapsamında olduğunu, bu nedenlerle Kasko Sigorta Poliçesinden kaynaklanan 100.000,00-TL hasarın davalı şirketçe, hasar/suç tarihinden itibaren reeskont-avans oranında faiziyle birlikte karşılanmasını sağlamak üzere dava açtıklarını, açılan davanın kabulünü talep ettikleri görülmüştür.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız kazanç elde etmeye yönelik olduğunu, müvekkilinin bahsi geçen günlerde yaşanan bir trafik tartışmasından dolayı ciddi şekilde darp edildiğini ve yoğun bakımda kaldığını, müvekkilinin bu hali ile karşı tarafın müvekkiline bir senet imzalattığını ve hatta senet aldıklarını, aynı zamanda müvekkilinin eşinin ve kardeşinin de imzasını aldıklarını, daha sonra da bunları delil olarak göstererek dava açtıklarını, açılan davanın reddi ile yapılan yargılama giderlerinin de karşı tarafa hükmedilmesini talep ettikleri görülmüştür.
Davalı … Sigorta vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacı şirket tarafından sunulan ve talebe dayanak alınan ” Belgedir” başlıklı dava konusu talebe dayanak evrakın tetkikinde, 2014 yılı 10. ay vadeli muhtelif firmalara ait muhtelif bedelli faturalara konu alacak kalemleri toplamı 105.000 TL tahsilatın davalı … tarafından gerçekleştirildiği ancak davacı alacaklı firmaya teslim edilmediğinin, davalı … imzası ile açıklandığı, suç duyurusu üzerine hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma nedeniyle açılan Konya … ACM … E sayılı davasında da sanık davalı …’in, bu belgeye ve suçlamaya ilişkin savunmasında, konu zararın giderilmesi bakımından nakit ve gayrimenkul teslimi ile ödeme yapılarak zararın karşılandığı yönündeki beyanına istinaden suçun sabit olduğu kanaatiyle hapis ve adli para cezasına hükmolunduğu ve cezanın ertelendiğini, zararın ispatı gereğinden ayrı olarak talep edilen bedelin karşılanmayan zararı yansıtmadığının da kabul edildiğini, davacı ve davalı …’in beyanına göre tahsil edildiği halde , davacı şirkete teslim edilmeyen tahsilat bedeline karşılık, davalı …’in kayınpederi tarafından davacı tarafa bir adet gayrimenkul devredildiğinin anlaşıldığını, gayrimenkulün detay bilgisinin davacı veya diğer davalı tarafından bildirilerek değerinin tespitinin sağlanmasını talep ettikleri, açılan davanın reddini talep ettikleri görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili davalılar aleyhine Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davası açmış, davalıların yasal süresi içerisinde cevap dilekçesini ibraz etmiştir.
Eldeki davanın konusu ile alakalı olarak TTK 1427. Maddesinde ” Aynen tazmine ilişkin sözleşme yoksa sigorta tazminatı nakden ödenir.
(2) Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur. Can sigortaları için bu süre onbeş gündür. Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez.
(3) Araştırmalar, 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan başlayarak üç ay içinde tamamlanamamışsa; sigortacı, tazminattan veya bedelden mahsup edilmek üzere, tarafların mutabakatı veya anlaşmazlık hâlinde mahkemece yaptırılacak ön ekspertiz sonucuna göre süratle tespit edilecek hasar miktarının veya bedelin en az yüzde ellisini avans olarak öder.
(4) Borç muaccel olunca, sigortacı ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşer.
(5) Sigortacının temerrüt faizi ödeme borcundan kurtulmasını öngören sözleşme
hükümleri geçersizdir.” hükmünün bulunduğu görülmüştür.
Ayrıca TCK 168. Maddesinde ise ” Suç tamamlandıktan sonra kişi pişmanlık gösterebilir. Bu durumda, işlenmiş ve tamamlanmış olan suç işlenmemiş hâle artık döndürülemez. Ancak, suç tamamlandıktan sonra, pişmanlık duyarak, gerçekleştirilen haksızlığın neticeleri mümkün olduğunca ortadan kaldırılabilir.” hükmü bulunmaktadır.
Mahkememiz dosyasına kazandırılan bilirkişi raporunda sigorta poliçesinde, emniyeti suiistimal fiilleri sonucu oluşacak hasar taleplerini de teminat kapsamına alacak şekilde Emniyeti Suiistimal Sigortası teminatı bulunduğundan, davalı sigorta şirketinin oluşan hasarlar nedeniyle sorumluluğu bulunduğu, Davacının emniyeti suiistimal fiili sonucu oluşan hasar miktarının 105.000,51-TL olduğu, davalı sigorta şirketi poliçe teminat limitiyle sınırlı olarak sorumlu bulunduğundan 100.000,00-TL ile sınırlı olarak sorumlu olduğu, fakat Sayın Mahkemenizce muafiyet uygulanmasının kabulü halinde ise 90,000,00-TL ile sınırlı sorumlu olduğunun hesap ve tespit edildiği bildirilmiştir.
Dosyanın ayrıntılı incelenmesi neticesinde ise sigorta şirketine ihtarnamenin 15/04/2015 tarihinde tebliğ edildiği, bu nedenle 31/05/2015 tarihinden itibaren temerrüt tarihi (TTK 1427) belirlenmiştir.
Ceza dosyasında etkin pişmanlık hükümleri uygulanmamıştır. Bu nedenle ödeme savunmalarına itibar edilmemiştir. Sigorta poliçesinde “Beher hasarda, hasarın %10 u oranında tenzili muafiyet uygulanacaktır.” şeklinde özel şart bulunduğundan, hasardan (poliçe limiti dikkate alınarak) %10 indirim yapılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tüm deliller, ceza dosyası, bilirkişi raporu, tüm bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde davacının davalılar aleyhine açtığı tazminat davası nedeniyle taleple bağlı kalınarak (HMK 26. Maddesi uyarınca); 100.000,00 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak ve 90.000,00 TL sinin temerrüt tarihi olan 31/05/2015 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte, diğer davalı … yönünden 18/1//2014 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte olması kaydıyla) davalılardan alınarak, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ” şeklinde davacının davalılar aleyhine açtığı tazminat davası nedeniyle; 100.000,00 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak ve 90.000,00 TL sinin temerrüt tarihi olan 31/05/2015 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte, diğer davalı … yönünden 18/1//2014 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte olması kaydıyla) davalılardan alınarak, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … Sigorta AŞ vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece kurulan hükmün teminat limiti aştığını, şirket kayıtları ve celp edilen müşteri beyan ve kayıtlarının karşılaştırmalı olarak incelenmediğini, …’nın muhtemelen bir kısım nakdi teminatı şirkete teslim etmemiş olabileceğini ancak bu tutarın iddia edildiği gibi 105.000,00 TL olmadığını, suçluluk psikolojisi ve baskı altında konu belgeyi imzaladığını hatta bu yönde kayınpederine ait bir gayrimenkulün de devredildiğinin anlaşıldığını, gerçek zarar miktarının ticari teamüllere uygun şekilde somut olarak davacı sigorta şirketçe ispatlanması gerektiğini, sigortadan sadece gerçek zararın tazmininin mümkün olduğunu, sigortanın sebepsiz zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağını, Yerel Mahkemece zarara karşılık devredilen gayrimenkulün kıymetinin tespit edilerek gerçek zarardan tenzilinin de sağlanmadığını, eksik tetkik içeren Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Davalı vekilin hesaplanan zarara itirazı
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Madde 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Düzenlemesi mevcuttur. Haksız fiil sorumluluğunun ortaya çıkabilmesi için gerekli olan ikinci koşul, zarara sebebiyet veren hukuka aykırı fiilin, fail tarafından kusurlu olarak yapılmış olmasıdır. Kusur, hukuk düzeninin kurallarının bilerek ve isteyerek yada ihmal sebebiyle ihlal edilmesi gerekecektir.Kusurun kanunlarımızda tanımı yapılmamıştır. Uygulama ve öğretide kabul görmüş tanıma göre; kusur, hukuk düzenince kınanabilen davranıştır. Kınamanın nedeni, başka türlü davranma olanağı varken ve zorunlu iken, bu şekilde davranılmayarak, bu tarzdan sapılmış olmasıdır. Kısacası; kusur, genel tanımıyla, hukuk düzeni tarafından bir davranış tarzının kınanması olup; bu kınama, o davranışın belirli koşullar altında bireylerden beklenen ortalama hareket tarzından sapmış olmasından kaynaklanır.
Ceza davasında hükme dayanak yapılan maddi olgularla ve özellikle eylemin hukuka aykırılığını ve failini belirleyen, mahkumiyet kararının bu yönlerinin hukuk hakimini bağlayacağı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hususlarının doktrinde ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında kabul edilmekte olduğu, bunun yanında, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararının, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıdığı, (YHGK’nın 23.01.1985 gün ve 1983/10-372 esas, 1985/21 karar sayılı ilamı) ceza mahkemesinin, uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, olayın varlığına ve sanık tarafından işlendiğine ilişkin maddi olgular hakkındaki kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin hüküm oluşturacağı, bunun nedeninin, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakiminin hukuk hakiminden çok daha elverişli bir konumda olmasından kaynaklandığı, (Mustafa Çemberci, Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, 1965, s. 22 vd; Turgut Uygur, Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, S. 844; YHGK’nın 28.03.2012 gün ve 19-24 esas, 243 karar sayılı ilamı) böylece, kural olarak hukuk hakiminin ceza yasasındaki hükümlerle ve ceza hakiminin kararıyla bağlı tutulmadığı, ancak ceza yargılamasındaki mahkumiyet kararı, kusurun takdiri ve zarar tutarının saptanması konusunda hukuk hakimini bağlamaz ise de; mahkumiyet kararı, eylemin haksızlığını ve sanık tarafından işlendiği hususları hukuk hakimini bağlayıcı niteliktedir.
6098 sayılı TBK’nun 74. maddesi gereğince hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenen kusur durumu, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleri ve beraat kararı ile bağlı değil ise de; ceza mahkemesinde belirlenen maddi vakıa ile bağlıdır.
Konya … ASCM nin … Esas … karar sayılı ilam ile
“…..Mahkememizce yapılan yargılama sonucu toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın savunmasında … Tic. Ltd. Şti’nde ürün dağıtım elemanı olarak çalıştığını, bu arada kaza geçirdiğini ve uzun bir süre işe gitmediğini, bu süre içinde de tahsil ettiği bir kısım paraları muhasebeye teslim etmediğinin tespit edildiğini, sonra kendisini işten çıkardıklarını, adı çıkmasın diye ve bunlarla uğraşmayayım diyerek 45.000 TL nakit parayı ağabeyinin şirkete verdiğini, kayınpederinin de bir dükkan devrettiğini, iddia edildiği gibi şirket adına tahsil ettiği paraları muhasebeye teslim etmeme gibi bir durumunun olmadığını, vadeli ürün dağıttığını, piyasadan da yaklaşık 300.000 TL civarında alacak olduğunu, çalışmadığı süre içerisinde kimin ne miktarda bu alacak ile ilgili tahsilat yaptığını bilmediğini, bu olay sonrası yakınları ile işyerine gittiğini, uzlaşmak amacında olduğunu, şirketin avukatı olan kişinin kendisine söylediğini, yazdığını ve imzaladığını beyan ettiği, sanığın şirkete verip imzaladığı 18/11/2014 tarihli belgedir başlıklı belgede müşterilere satmış olduğu malların faturalarına istinaden 105.000 TL tahsilatı gerçekleştirdiğini, bu tahsilatların hiçbirini şirkete teslimatını gerçekleştirmeyerek kendi menfaati doğrultusunda kullandığını belirttiği ve belgeyi imzaladığı, katılanın beyanı, sanığın bu şekilde ikrarı birlikte değerlendirildiğinde sanığın yargılama aşamasındaki suçtan kurtulmaya yönelik savunmasına itibar edilmeyerek üzerine atılı hizmet ilişkisinin gereği kendisine tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında güveni kötüye kullandığı ve üzerine atılı suçun sabit olduğu anlaşılmış olup sanığın beyanında yakınları tarafından zararı giderdiğini belirtmiş ise de; katılan tarafından bunun doğrulanmadığı, kısmi olarak zararın giderildiğini ancak bunu kabul etmediğini belirtmekle sanık hakkında TCK 168.maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümleri uygulanmayarak sanığın eylemine uyan TCK 155/2, 62/1, 51/1-3, maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyiz edildiği, Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 11/12/2019 tarih 2019/13753 esas ve 2019/14651 karar sayılı ilamıyla; sanığa yüklenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle, 24/10/2019 tarih ve 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri yapılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle bozulmasına karar verildiği, Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyma kararı verilerek yargılamaya devam olunduğu, … uzlaştırma nolu uzlaştırma raporu ile uzlaşmanın sağlanamadığına ilişkin rapor düzenlendiği anlaşılmakla, yukarıda belirtilen gerekçelerle sanığın üzerine atılı suçu işlediği kanaatine varılarak, …” cezalandırılmasına karar verildiği,bu halde malların faturalarına istinaden 105.000 TL tahsilatı gerçekleştirdiğini, bu tahsilatların hiçbirini şirkete teslimatını gerçekleştirmeyerek kendi menfaati doğrultusunda kullandığının kesinleşmiş ceza kararı ile sabit olmasına
YİNE Mahkeme dosyasına kazandırılan bilirkişi raporunda sigorta poliçesinde, emniyeti suiistimal fiilleri sonucu oluşacak hasar taleplerini de teminat kapsamına alacak şekilde Emniyeti Suiistimal Sigortası teminatı bulunduğundan, davalı sigorta şirketinin oluşan hasarlar nedeniyle sorumluluğu bulunduğu, Davacının emniyeti suiistimal fiili sonucu oluşan hasar miktarının 105.000,51-TL olduğu, davalı sigorta şirketi poliçe teminat limitiyle sınırlı olarak sorumlu bulunduğundan 100.000,00-TL ile sınırlı olarak sorumlu olduğu, fakat Sayın Mahkemenizce muafiyet uygulanmasının kabulü halinde ise 90,000,00-TL ile sınırlı sorumlu olduğunun hesap ve tespit edildiği bildirilmiş olmasına göre itiraz yersizdir
NE VAR Kİ KONYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN … Esas SAYILI 17/09/2015 tarihli duruşmasında davacı asil
“…….. Ben … Ltd. Şti’nin yetkilisiyim. Şirketimiz gıda dağıtımı yapar. Sanık da şirketimizin ürün dağıtım elamanı olarak çalışırdı. Dağıtılan ürünlerin paralarını tahsil edip muhasebeye teslim eder. Sanık bir kaza geçirdi ve bir süre işe gelmedi. Bu zaman zarfında biz başka bir eleman görevlendirdik. Müşterilerimizle yapılan görüşmelerde ödeme yaptıkları halde yapılan ödemelerin muhasebeye yansıtılmadığını, sahte senetler tanzim edilerek muhasebeye verildiğini tespit ettik. Bunun üzerine sanık ile görüştük. Kendisi olayı doğruladı. Hatta bununla ilgili avukatımız aracılığı ile tutanak düzenlendi. Daha sonra sanığın kayınpederi bu alacağa ilişkin teminat olmak üzere bize bir tapu devretti. Ancak bu devredilen gayrimenkulün maddi değerinin oldukça düşük olduğunu tespit ettik. Bunun dışında sanığın ağabeyi tarafından para ödemesi yapılmadı. Bu olaydan dolayı şirket zarara uğramıştır. Zararımız tamamen giderilmemiştir. Kısmi zararımızın giderilmesini kabul etmiyorum…” şeklindeki
açık ikrarı karşısında ve ilgili taşınmazın 20/11/2014 tarihinde davalının akrabası seyit erdoğan tarafından davacı şirket yetkili …’e bu zarar karşılığı devredildiğinin anlaşılması karşısında söz sonusu taşınmazın satış tarihi itibariyle rayiç değerinin tespit edilerek davalı sigorta aleyhine hükmedilecek tazminattan tenzili yoluyla gerçek zararın hesaplanması gerekirken bu ikrar ve kabul dikkate alınmadan karar verilmesi doğru olmayıp itiraz yersizdir
NE VARKİ SÖZ KONUSU KARARI YÖNELİK DİĞER DAVALI … NIN İSTİNAFI OLMAYIP DAVACININ KAZANILMIŞ HAKKI GÖZETELEREK BU DAVALI AÇISINDAN AYNI ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMALIDIR
Öte yandan
Endüstriyel Paket Sigorta Poliçesindeki yıllık 100.000 TL tutarlı ve % 10 muafiyetli emniyeti susitimal rizikosu teminatı kapsamında olduğu,teminat limitini kişi başı 50.000 tl lik sınırın maddi hasara ilişkin olduğu anlaşılmakla itiraz yersizdir
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, yukarıda belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın sadece davalı SİGORTA tarafça istinaf edildiği, DİĞER DAVALININ İSTİNAFININ gözetilerek kazanılmış haklara halel gelmemek suretiyle davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle KABULÜ ile Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek ve davanın sadece davalı sigorta tarafça istinaf edildiği, diğer davalının istinafının gözetilerek kazanılmış haklara halel gelmemek suretiyle yeniden yargılama yapılması için HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … Sigorta AŞ tarafça peşin olarak yatırılan başvuru harcı dışında kalan istinaf karar harçlarının talep halinde bu davalı tarafa iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
7-Konya … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına davalı … Sigorta AŞ tarafından yatırılan 226.115,99 TL tutarlı teminatın İİK 36/5 maddesi gereğince talep halinde ilgilisine iadesine,

HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi….

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.