Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/571 E. 2022/599 K. 18.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM . HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 18/03/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/11/2021
NUMARASI : Esas Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 18/03/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 21/03/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 30/07/2018 tarihinde …. e ait olan … sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı motosikletin … Caddesi üzerinde uygulama yapan trafik polisi …’in dur ihtarına uymaması ve ….’e çarpması sonucunda trafik kazasının meydana geldiğini, kaza sonucu …’in yaralanarak malul kaldığını, trafik kazası tespit tutanağında kazanın oluşumunda …. plaka sayılı motosiklet sürücüsünün dur ihtarına uymama maddesini ihlal ettiğinden kusurlu olduğunun bildirildiğini, motosikletin ZMSS nin bulunmaması üzerine……..’in … Hesabına başvurusu üzerine 19/04/2019 tarihinde 172.395,00 TL maluliyet tazminatı ödendiğini, … Hesabı Yönetmeliğine göre ise rücu hakkının bulunduğunu, hükümleri gereği tazminat alacaklısının yerine geçen müvekkili hesabının ödediği tazminatın … plakalı motorsikletin işleteni ve sürücüsünden tahsil etmek amacıyla Konya .. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalılar tarafından borca itiraz edilerek icra takibinin haksız ve hukuka aykırı olarak durdurduğunu, yapılan itirazların haksız ve hukuka aykırı olduğunu, arabuluculuk yoluna başvurmuşlarsa da anlaşma sağlanamadığını, açtıkları itirazın iptali davasının kabulü ile yapılan yargılama giderleri ve ücreti vekaletin de davalılara yükletilmesini talep ettikleri görülmüştür.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın reddine karar verilmesini, tazminatın neye ve niçin hesaplandığı konusunda bir beyan bulunmadığını, keşif ve CD çözümü ile müvekkilinin kusursuz olduğunun ispatlanacağını, açılan davanın reddini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili davalılar aleyhine icra takibi başlatmış, davalılar yapmış oldukları itiraz ile takibi durdurmuş, bunun üzerine davacı vekili yasal süresi içerisinde itirazın iptali davası açmış, davalı … yasal süresi içerisinde cevap dilekçesini ibraz etmiştir.
Mahkememiz dosyasına kazandırılan bilirkişi raporlarında sırasıyla; “İlgi yazınız ile gönderilen dava dosyası tümüyle incelendiğinde;; 2659 numaralı Adli Tıp Kurumu Kanunu’nun Trafik İhtisas Dairesi’nin görevlerine ilişkin 22. maddesinde dairenin trafik olaylarına ilişkin raporla görevli olduğu yazılmaktadır. Trafik olayları ise taksirle işlenen suçlardır. Dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde eyleminin kasten gerçekleştirildiği anlaşılmış olup, olayın kast unsuru ile olduğu anlaşıldığından, olayın trafik ihtisas dairesinin görev alanına girmediği anlaşılmakla, dosyanın işlem görmeksizin mahalline iadesine karar verilmiştir.” şeklinde rapor tanzim edildiği, ” Dava dosyası ve ekinde sunulan dosya içerikleri bir bütün olarak değerlendinldiğinde: dava konusu kazanın oluşumunda …. plakalı araç sürücüsü …’na ve polis memuru …’e 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu kapsamında herhangi bir kusur atfetmenin mümkün olmayacağı kanaatine varılmıştır.” şeklinde rapor tanzim edildiği görülmüştür.
Davacının davasının Rücu davası olduğu, rücu davasının esas kaynağının trafik kazası olduğu, başka bir ifade ile haksız fiile dayalı olduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda kısaca haksız fiilin şatlarına bakılırsa;
“Haksız fiilin şartları
Yasal düzenlemede haksız fiilin tanımı olmamakla birlikte, doktrinde; haksız fiil hukuka aykırı zarar verici eylem olarak nitelendirilmektedir, TBK 49’un kısaca şartları:
1-Hukuka aykırı eylemin olması,
2- Zararın olması,
3- Kusurun olması,
4- Uygun illiyet bağının olması durumunda mezkur dört(4) şartın varlığı halinde ortada bir haksız fiil vardır. ” şeklinde düzenlemeler olduğu görülmüştür.
Olay anında polis memuru ….’in, polis üniformasının, yeleğinin, polis olduğunun anlaşılması gerekli ikaz aletinin olmadığı, kimliğini göstermediği, elinde telsiz olması ise olağan hayat akışı içinde değerlendirildiğinde davalının ilk tepkisinin olağan karşılanabileceği, zaten …’in polis olduğunu davalı yan anlayınca yardım etme konumuna geçtiği ceza dosyası, mahkememiz dosyasındaki bilgi-belge, delillerden bilirkişi raporundan anlaşılmakla davalıya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Ayrıca mahkememiz dosyasına ibraz edilen bilirkişi raporunun bir kısmında; Kural, kısıtlama ve yasaklamalara aykırı uygulamalara imkan tanımlamaya özen göstermek zorundadırlar.” trafik zabıtasının yapmakla yükümlü olduğu ve yapmaklar kaçınması gerekliği davranışların açıklandığı görülmektedir.
Dava konusu kazaya ait video kaydı incelendiğinde de; polis memuru …’in üzerinde. sürücülerin kendisinin trafik zabıtası (memuru) olduğunu anlayabilecekleri veya görebilecekleri şekilde reflektörlü veya retlektörsüz herhangi bir üniforma yelek bulunmadığı, polis memurunun taşıt yoluna yaya olarak girerek motosiklet durmakta iken motosiklete yaklaştığı, motosiklet sürücüsü seyir halinde olup da dur ihtarında bulunmasına rağmen durmaması gibi bir durumun söz konusu olmadığı, her ne kadar polis memuru elinde telsiz olduğunu belirtse de telsizin sadece polisler tarafından kullanılan bir alet olmadığı ve herkes tarafından kullanılabileceği, polis memurunun üzerinde ünitorma ve yelek olmamasına ek olarak 2559 sayılı Polis Vazife ve Satahiyet Kanunu kapsamında kendisinin polis olduğunu kesin olarak karşı tarafa kanıtlayabilmesi için kimlik göstermesi gerekmesine rağmen video kaydında herhangi bir kimlik gösterme işlemi de yapılmadığının görülmesi, polis memurunun motosiklet seyir haline geçince motosiklet sürücüsünü tutarak durdurmaya çalışması ile sürücü ve polis memuru arasında bir arbede yaşandığı ve hem sürücünün hem kendisinin yere düşlüğü, olayın trafik kazası olarak değerlendirilemeyeceği ve … plakalı motosiklet sürücüsüne 2918 sayılı K.T.K’nın 4771-A maddesi kapsamında kusur atfedilemeyeceği kanaatine varılmıştır. Yaşanan olayın tralik kazası olarak değerlendirilememesinden ötürü de taraflara 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu kapsamında herhangi bir kusur atfetmek mümkün değildir ibarelerinin geçtiği de görülmekle davacının davasının reddine ayrıca davalı yanın kötüniyetli olduğuna ilişkin mahkememiz dosyasında bilgi-belge ve delil olmadığından kötüniyet tazminat talebinin de şartları oluşmadığından reddine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ” şeklinde davacının, davalılar aleyhine açtığı davasının reddine, davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine, dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece müvekkili aleyhine nispi vekalet ücretine ilişkin hükmün hukuka aykırı olduğunu, maddi tazminat istemli davaların tamamen reddi durumunda davalı lehine hükmedilecek avukatlık ücretinin maktu vekalet ücreti olacağını, esasa ilişkin olarak ise; ışıkta plakasız bekleyen ….’nun hayatın olağan akışında elinde telsizle kendisine yaklaşan birinin polis olduğunun farkında olacağını, olmasa dahi farkında olmasının kendisinden bekleneceğini, plakasız motosikletle trafiğe çıkmasının herhangi bir kontrolde aracının durdurulması ihtimalini ya da polis çevirmesine yakalanmayı göze aldığına karine teşkil ettiğini, olayda telsizle gelen kişinin polis olduğunu sezen …’nun kendisine kimlik ibraz edilmesine fırsat vermeden kaçmaya çalışırken gaza basarak ….’in yaralanmasına sebebiyet verdiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Kusur raporuna ve vekalet ücretin itiraz hakkında
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Madde 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Düzenlemesi mevcuttur. Haksız fiil sorumluluğunun ortaya çıkabilmesi için gerekli olan ikinci koşul, zarara sebebiyet veren hukuka aykırı fiilin, fail tarafından kusurlu olarak yapılmış olmasıdır. Kusur, hukuk düzeninin kurallarının bilerek ve isteyerek yada ihmal sebebiyle ihlal edilmesi gerekecektir.Kusurun kanunlarımızda tanımı yapılmamıştır. Uygulama ve öğretide kabul görmüş tanıma göre; kusur, hukuk düzenince kınanabilen davranıştır. Kınamanın nedeni, başka türlü davranma olanağı varken ve zorunlu iken, bu şekilde davranılmayarak, bu tarzdan sapılmış olmasıdır. Kısacası; kusur, genel tanımıyla, hukuk düzeni tarafından bir davranış tarzının kınanması olup; bu kınama, o davranışın belirli koşullar altında bireylerden beklenen ortalama hareket tarzından sapmış olmasından kaynaklanır.
Ceza davasında hükme dayanak yapılan maddi olgularla ve özellikle eylemin hukuka aykırılığını ve failini belirleyen, mahkumiyet kararının bu yönlerinin hukuk hakimini bağlayacağı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hususlarının doktrinde ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında kabul edilmekte olduğu, bunun yanında, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararının, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıdığı, (YHGK’nın 23.01.1985 gün ve 1983/10-372 esas, 1985/21 karar sayılı ilamı) ceza mahkemesinin, uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, olayın varlığına ve sanık tarafından işlendiğine ilişkin maddi olgular hakkındaki kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin hüküm oluşturacağı, bunun nedeninin, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakiminin hukuk hakiminden çok daha elverişli bir konumda olmasından kaynaklandığı, (Mustafa Çemberci, Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, 1965, s. 22 vd; Turgut Uygur, Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, S. 844; YHGK’nın 28.03.2012 gün ve 19-24 esas, 243 karar sayılı ilamı) böylece, kural olarak hukuk hakiminin ceza yasasındaki hükümlerle ve ceza hakiminin kararıyla bağlı tutulmadığı, ancak ceza yargılamasındaki mahkumiyet kararı, kusurun takdiri ve zarar tutarının saptanması konusunda hukuk hakimini bağlamaz ise de; mahkumiyet kararı, eylemin haksızlığını ve sanık tarafından işlendiği hususları hukuk hakimini bağlayıcı niteliktedir.
6098 sayılı TBK’nun 74. maddesi gereğince hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenen kusur durumu, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleri ve beraat kararı ile bağlı değil ise de; ceza mahkemesinde belirlenen maddi vakıa ile bağlıdır.
Mahkeme dosyasının … uzmanı bilirkişi …’a tevdi edildiği, bilirkişinin raporunda özetle; ” Dava dosyası ve ekinde sunulan dosya içerikleri bir bütün olarak değerlendinldiğinde: dava konusu kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü ….’na ve polis memuru ….’e 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu kapsamında herhangi bir kusur atfetmenin mümkün olmayacağı kanaatine varılmıştır.” şeklinde rapor tanzim edildiği görülmüştür.
Dosya kapsamında bulunan trafik kaza tespit tutanağında ise olayan trafik kazası olduğu ve sürücünün dur ihtarına uymamak eylemini gerçekleştirdiğinden tam kusurlu olduğu belirlenmiştir
Mahkemece kaza tespit tutanağı ile rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi cihetine gidilmemiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu durumda mahkemece, ilgili ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile birlikte dosyanın …. Üniversitesinden ve karayolları fen heyetinden seçilecek 3 kişilik kusur konusunda uzman bilirkişi kurulundan, tüm dosya kapsamına göre,KAZANIN TRAFİK KAZASI OLUP OLMADIĞI, OLAYIN oluş şekli, çarpma noktaları, olayın görgü tanıklarının anlatımları da gözönünde bulundurularak sürücülerin olaydaki kusur durumlarının tespiti hususunda, önceki bilirkişi raporlarının da irdelendiği ayrıntılı, gerekçeye ve denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru olmayıp davacı vekillerinin istinafı yerindedir.
Nitekim Yargıtay 17 HD nin 2019/6050 esas 2020/4014 karar 2019/6050 esas 2020/4014, 2019/3775 esas 2020/3384 karar sayılı ilamları
KABULE GÖRE DE
Davanın tamemen reddine karar verildiğine göre davalı lehine maktu vekalet ücreti taktiri gerekirken nispi vekalet ücreti yanlış olup istinaf yerindedir.
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, yukarıda belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle KABULÜ ile Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden yargılama yapılması için HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafça peşin olarak yatırılan başvuru harcı dışında kalan istinaf karar harçlarının talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi. 21/03/2022

Başkan Üye Üye Katip

E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.