Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/503 E. 2022/484 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO :…
KARAR TARİHİ : 03/03/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/12/2021
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACILAR : … – ( … ) adına velayeten … – …
… -…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2-…SİGORTA A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 03/03/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 03/03/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 04/03/2017 günü davalı … Sigorta A.Ş. tarafından sigortalanan … plaka sayılı otomobilin sürücü …’ın idaresinde iken davalı …Sigorta Şirketi tarafından ZMSS ile sigorta koruması altına alınmış olan … plaka sayılı minübüsün, sürücü … yönetiminde iken çarpışmaları sonucu trafik kazası meydana geldiğini, kaza neticesinde yaya müvekkili…’un yaralandığını ve malul kaldığını, müvekkilinin yaralanması ve iş göremezliğe maruz kalması ve bakıcı ihtiyacı doğması sebebiyle … plaka sayılı araç yönünden kalıcı iş göremezlik bedeli olarak 1.400,00-TL, geçici iş göremezlik bedeli 500,00-TL, bakıcı gideri tazminatı olarak 100,00-TL olmak üzere toplam 2.000,00-TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsilini ve … plaka sayılı minübüs yönünden ise kalıcı iş göremezlik bedeli olarak 1.400,00-TL, geçici iş göremezlik bedeli 500,00-TL, bakıcı gideri tazminatı olarak 100,00-TL olmak üzere toplam 2.000,00-TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı …Sigorta A.Ş.’den tahsili ile müvekkiline ödenmesini ve yargıma gideri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanlarını tekrar etmiştir.
Davalı …Sigorta Şirketi’ne usule uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı …Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu talebin zamanaşımına uğramış olması sebebiyle reddini ve … plakalı aracın müvekkil şirketi tarafından zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalandığını, zorunlu mali mesuliyet sigortası meblağ sigortası olmadığından bahisle zarar sigortası olduğunu,davacı tarafın uğradığını iddia ettiği zararlarını ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafın delil listesinde yazılı bulunan delillerin taraflarına tebliğ edilmediğini, dava konusu olayın haksız fiil niteliğinde olduğunu, ticari işin söz konusu olmadığını, davacının ticari faiz talebinin haksız olduğunu, tedavi gideri niteliğinde olan geçici iş göremezlik taleplerinden müvekkil şirketinin sorumluluğunun olmadığını, ayrıca çocuğun yaşının bakıma muhtaçlık seviyesinde olduğundan bakıcı gideri talebinin yerinde olmadığını bu sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş.’ne usule uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı … Sigorta A.Ş vekili davaya cevap dilekçesi sunmamış, ancak bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi sunmuş olduğu anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Mahkememizce tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, kazaya karışan araçlara ait trafik kayıtları, davacıya ait hasta takip dosyası ve belgeler, sigorta şirketlerine ait poliçe ve hasar dosyaları, tarafların sosyal ekonomik durumları, SGK kayıtları, Konya … Asliye Ceza Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası ve tüm belgeler celbedilmiştir.
Akabinde dosya kusur durumunun belirlenmesi için Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilerek rapor alınmıştır. Raporda; … plakalı, …Sigorta şirketine sigortalı aracın dava dışı sürücüsü … %25 oranında kusurlu, … plakalı, … Sigorta şirketine sigortalı aracın dava dışı sürücüsü … %75 oranında kusurlu, mağdur yaya…’un ise kusursuz olduğu belirlenmiştir.
Kusur raporu sonrası dosya maluliyet oranlarının kaza tarihindeki mevzuat hükümlerine göre belirlenmesi ve ayrıca bakıma muhtaçlık olup olmadığı hususunda … Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığına gönderilmiş, gelen raporda; sürekli maluliyetin %21, iyileşme süresinin 4 ayı bulacağı bu sürenin geçici iş göremezlik süresi olarak değerlendirildiği, bu sürede bakıcıya ihtiyaç olacağı ve 2.000,00-TL belgelenemeyen tedavi masrafının olduğu belirlenmiştir.
Maluliyet raporu sonrası dosya davacı…’un talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi için aktüerya bilirkişisine verilmiş, sunulan raporda; davalı … Sigorta yönünden işbu sigortacıya sigortalı dava dışı araç sürücüsünün kusur oranı olan %75 kusur oranına göre geçici iş göremezlik süresince maddi zararın bulunmadığı, sürekli sakatlık nedeniyle 154.335,40-TL tazminat ve bakıcı gideri olarak da 3.812,25-TL tazminat talep edebileceği tespiti yapılmıştır.
Davacılar vekili 10.01.2020 tarihli bedel artırım dilekçesi ile maddi tazminat talebini 158.147,65-TL’ye arttırmıştır.
Davacı vekili ile davalılardan …Sigorta vekiline ait 30/01/2019 tarihli feragatname ve temlik anlaşması olup, davacı taraf işbu sigorta şirketi hakkındaki davasından feragat etmiş ve yine dosyada mevcut dilekçeler ile taraflar birbirlerinden karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti talebinden vazgeçmişlerdir.
Cismani zarara uğrayan kişi; yaralanması nedeniyle sürekli iş göremezlik (Maluliyet) zararını isteyebilecektir. Geçici iş göremezlik zararı olarak belirlenen sürenin sonundan başlayarak muhtemel yaşam tablosuna göre belirlenecek süre için maluliyet zararı hesabı yapılmaktadır. Maluliyet hali “gelişen durum” olarak kabul edilmektedir. Kişi maluliyet olmadan önceki işinde çalışmaya devam etmesi bu zararın olmadığına işaret etmez, maluliyetten kasıt EFOR KAYBIDIR. Alınan Adlı Tıp Raporuyla davacı da % 21 oranında MALÜL olduğunu,iyileşme süresinin 4 ayı bulacağını belirtmiştir.
Davacı zarar için her ne kadar olay tarihinden itibaren faiz istemiş ise de,Sigorta şirketleri açısından, faizin hangi tarihten istenebileceği konusuna 2918 Sayılı KTK’nun 99. maddesinde “Sigortacılar, hak sahiplerinin kaza veya zarara ilişkin tesbit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” hükmü öngörülmüş olup, anılan sekiz günün bitiminde sigortacının temerrüde düşeceği kabul edilmektedir. Bu nedenle temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmiştir. Davacı vekili her ne kadar avans faizi istese de davalı … Sigorta A.Ş.’ne sigortalı araç hususi araç olduğundan yasal faize hükmedilmesi gerekmiştir. Kaza tarihinde mağdur… 11 yaşında olup bu nedenle müstekar Yargıtay İlamlarına göre geçici iş göremezlik talebinin reddi ile mahkememizce … E., … K. sayılı dosyasından 30/06/2020 tarihinde karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen işbu kararın davalı … Sigorta A.Ş. vekilince istinaf edilmesi üzerine Konya BAM … Hukuk Dairesinin 24/11/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamı ile karar kaldırılmıştır.
Kaldırma ilamında özetle; 11 Ekim 2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”ne göre ve usule uygun heyet teşkili suretiyle rapor alınarak sonucuna göre karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli bulunmadığı ifadesiyle ve de PMF 1931 yaşam tablosu baz alınarak aktüerya raporu alınması icap ettiğinden dolayı karar kaldırılmıştır.
Kaldırma kararı sonrasında kişide bulunan şikayetler de dikkate alınarak uzmanlık alanlarına göre oluşturulacak uzman doktor heyetinden maluliyet raporu alınmak üzere dosya … Adli Tıp Kurumuna gönderilerek Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre rapor alınmıştır.
Sunulan 26/04/2021 tarihli maluliyet raporunda özetle; sürekli maluliyetin %23,2 oranında olduğu, iyileşme süresinin 9 ayı bulacağı bu sürenin geçici iş göremezlik süresi olarak değerlendirildiği, bu sürede bakıcıya ihtiyaç olacağı ve 5.000,00-TL belgelenemeyen tedavi masrafının olduğu belirlenmiştir.
Akabinde aktüerya bilirkişisinden rapor alınmıştır. Sunulan 15/05/2021 tarihli raporda özetle; Sürekli sakatlık nedeniyle 306.991,70-TL tazminat ve bakıcı gideri olarak da 11.998,12-TL tazminat talep edebileceği tespiti yapılmıştır. Davacı vekili davada faturalandırılamayan tedavi giderleri talebinde bulunmamış, geçici iş göremezlik talebi mahkememizce ilk kararda reddedilmiş, davacının ilk verilen karara karşı istinaf talebi olmamış, dolayısı ile taleple bağlılık ve kazanılmış haklar dikkate alınarak karar verilmesi icap etmiş, ancak kamu düzenine ilişkin olarak ilk verilen karar kaldırıldığından dolayı kaldırma kararı sonrasında tahkikata devam edildiğinden sunulan son hesap raporu sonrasında davacı vekili 03/06/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 319.489,82-TL ye arttırmış ve harcını da ikmal etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirme neticesinde; Davacı vekilince davalı aleyhine açılan işbu davada, 04/03/2017 tarihinde meydana gelen yaralanmalı trafik kaza sebebiyle müvekkili…’un tedavi ve iyileşme süresinde uğradığı bakıcı gideri zararı, kalıcı ve geçici iş göremezlik zararının tazmini talep edilmiş olup, mahkememizce toplanan deliller alınan bilirkişi raporuna göre davacının 306.991,70-TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 11.998,12-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 318.989,82-TL tazminat talep hakkının olduğu belirlenmiş, ilk karardaki geçici iş göremezlik tazminatı talebinin reddine ilişkin olarak davacının herhangi bir istinafı söz konusu olmadığından dolayı bu talebin tekraren reddine karar vermek gerekmiş, davalılardan …Sigorta A.Ş. hakkındaki davanın da ilk karardaki şekliyle feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” şeklinde davacının davasının bedel arttırım dilekçesi ve de ıslah dilekçesi nazara alınmak suretiyle kısmen kabul kısmen reddi ile; davalı …Sigorta A.Ş. hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, 306.991,70-TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 11.998,12-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 318.989,82-TL tazminatın davalılardan … Sigorta A.Ş.’den poliçe limiti ile sınırlı olmak kayıt ve şartı ile temerrüt tarihi olan 27/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesini, davacı tarafından talep edilen 500,00-TL geçici iş göremezlik tazminatının reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … Sigorta AŞ vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, karara esas teşkil eden maluliyet raporunun usul ve yasaya aykırı olduğunu, aynı merkez tarafından verilen raporlarda bildirilen kanaatlerin/kalıcı araz bildirimleri arasında çelişkilerin bulunduğunu, raporlarda bildirilen kalıcı arazların birbirinden farklı olduğunu, çelişkinin giderilmeden hüküm kurulduğunu, dava konusu kazanın yeni genel şartlar kapsamında olduğunu, bu kapsam dışında tespit edilen maluliyet raporunu kabul etmediklerini, alınan aktüer raporunda bilirkişi tarafından teknik faizin nazara alınmadan progresif rant yöntemine göre hesap yapıldığını, bu hususun kabul edilemeyeceğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
İDM CE KALDIRMA KARARI SONRASI ALINAN RAPORLARA GÖRE
Davalı vekillerinin Maluliyet ve aktüerya raporuna ,teknik faizin uygulanması gerektiğine yönelik itirazın incelenmesinde :
AYM nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli ve … esas… sayılı kararına göre Karayolları Trafik Kanunu’nun zorunlu trafik sigortasına ilişkin 90 ve 92. maddelerinde yer alan, “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadelerini iptal ettiği anlaşılmakta olup bu iptal kararının somut davada uygulanabilirliğinin tespiti gerekmektedir
Anayasa’nın 153.maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazetede yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının yasama,yürütme ve yargı organları,idari makamlar,gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır.
Diğer taraftan HMK 33 maddesinde “Hakim Türk hukukunu resen uygulanır.” şeklinde ifadesini bulan yasal ilke gözetildiğinde; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının bu gibi kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
Zira, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler.
T.C. Anayasası’nın 153 üncü maddesinin 6 ncı fıkrasında, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir (Danıştay 4. Dairesi. 09.05.2011 tarih ve 2011/2546 E., 2011/3384 K. sayılı kararı).
Bu konudaki Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında;“Anayasanın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. Maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur. …” gerekçesine yer verilmiştir.
Yine, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da;“Sonradan çıkan içtihattı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir.” şeklinde açıklama yapılmış, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. Sayılı kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 tarihli ve 2012/20-12 E., 2012/232 K. sayılı kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2004/19 K. sayılı ve 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulî kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme ve açıklama yapılmıştır.
Görüldüğü üzere, Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen usulî müktesep hakkın istisnası olduğu ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa’nın 153. maddesinin birinci fıkrasında herhangi bir denetim yolu tanınmamış ve Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğu belirtilmiş, beşinci fıkrada “İptal kararları geriye yürümez” kuralına yer verilmiştir.
Türk Anayasal sisteminde, “Devlete güven” ilkesini sarsmamak ve ayrıca devlet yaşamındabir kargaşaya neden olmamak, kazanılmış hakları korumak için iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralı kabul edilmiştir. Böylece hukuksal ve nesnel alanda etkilerini göstermiş, sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların, iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadarki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır. Bir kural işlemle kurulan statünün Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararıyla ya da bir başka kural işlemle kaldırılması durumunda, bu statüye bağlı öznel (sübjektif) işlemlerin de geçersiz duruma düşmesi doğaldır. Dolayısıyla bu öznel işlemlerle, ortadan kalkan statüye dayanarak ileriye dönük haklar elde edilemez. Anayasa’nın bağlayıcılığı, Anayasa Mahkemesi kararlarına tüm devlet organlarının uyma zorunluluğu ve Anayasa’nın üstünlüğü ilkesi, Anayasa’ya aykırı bir kuralın aykırılığının saptanmasından sonra uygulama alanı bulmasını kesinlikle önler. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının zaman içerisindeki etkisi böylece çıkmakta ve “İptal kararlan geriye yürümez” kuralı belirtilen anlamı taşıyarak geçerli olmaktadır. Anayasa’nın 153. maddesindeki “İptal kararları geriye yürümez” kuralının, geriye yürümezlik kuralının, yalnız lafza bağlı kalınarak yorumlanması hukuk devleti ilkesine ve bu ilke içinde var olan adalet ve eşitlik ilkelerine aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi itiraz yoluyla yapılacak denetimin amacına da ters olduğu aşikârdır. Ayrıca iptal kararının geriye yürümezliği kuralı çoğu zaman iptal kararlarını işlevini ve etkinliğini azaltmaktadır.
Yukarıda yapılan tespit, açıklama ve değinilen uyulması zorunlu yargısal içtihatlara göre somut uyuşmazlık ele alındığında;
AYM nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli ve … esas … sayılı kararına göre Karayolları Trafik Kanunu’nun zorunlu trafik sigortasına ilişkin 90 ve 92. maddelerinde yer alan, “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadelerini iptal ettiği,iptal kararı içerine göre sigorta şirketlerinin trafik kazalarından doğan tazminat sorumluluğunun öncelikle Karayolları Trafik Kanunu,Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanacağı,dolayısıyla trafik sigortası kapsamındaki tazminatların belirlenmesinde artık ‘Genel Şartlar’ın kural olarak belirleyici olmayacağı, genel Şartlar”ın sadece Karayolları Trafik Kanunu ve Borçlar Kanunu’na aykırı olmayan hükümlerinin uygulanabileceği, dolayısıyla bu karardan sonra sigorta şirketlerinin tazminat sorumluluğunu azaltan ‘Genel Şartlar’ın birçok hükmünün uygulanamaz hale geldiği görülmektedir.
Zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinin konusu, karayolunda motorlu taşıt işletenin, motorlu taşıtın işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin uğrayabileceği destekten yoksun kalma zararını, bedensel zararı ve/veya eşya zararını tazmin yükümlülüğünü teminat altına almaktır. Başka bir ifadeyle sigorta şirketinin bu sözleşme ile yüklendiği borç, işletenin motorlu taşıtın işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilere zarar vermesi hâlinde doğacak tazminat borcunu sigorta teminat limiti dâhilinde ödeme borcudur. Sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinden doğan sorumluluğunun kapsamı düzenlenmemiş olup bu kapsamın idarenin düzenleyici nitelikte işlemi olan genel şartlar ile belirlenmesi öngörülmüştür. Böylece sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinden doğacak borcu, idare tarafından her zaman değiştirilebilir nitelikteki kurallar olan genel şartlara göre belirlenecektir. Borcun kapsamının tespiti hususunda temel çerçeve ve ilkelerin kanunda belirlenmediği, idareye geniş bir takdir yetkisinin tanındığı anlaşılmaktadır.
Mali sorumluluk sigortası sözleşmesinin içeriğine ilişkin düzenleme öngören itiraz konusu kuralların, sözleşmenin tarafları olarak motorlu taşıt işleten ile sigorta şirketinin yanında motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle zarara uğrama riskine maruz kalan üçüncü kişilerin menfaatleri arasındaki dengenin dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin zarara uğraması hâlinde işletenin tazminat borcunun kapsamı 6098 sayılı Kanun’un gerçek zararın tazminini öngören kurallarına göre belirlenmektedir. Bu tazminat borcunun ödenmesini teminat altına almak amacıyla zorunlu kılınan mali sorumluluk sigortası uyarınca sigorta şirketinin borcunun kapsamı ise itiraz konusu kurallarda atıf yapılan genel şartlara göre belirlenmektedir. Bu da zarar gören üçüncü kişi ve işleten aleyhine buna karşılık sigorta şirketi lehine menfaat dengesinin bozulmasına yol açabileceği gibi aksi durum da söz konusu olabilecektir. İşleten sorumluluk sigortası yaptırmış olmasına rağmen sigorta şirketi tarafından ödenen tazminat ile gerçek zarara karşılık gelen tazminat arasındaki farktan zarar görene karşı sorumlu olmaya devam edecektir. Zarar görenin sigorta şirketi tarafından tazmin edilmeyen zararı ise ancak işletenin ekonomik durumunun bu zararın karşılanması için yeterli olması hâlinde tazmin edilebilecektir. Şeklinde tezahür eden AYM İPTAL GEREKÇESİNDE VURGULANDIĞI ÜZERE Aynı kaza ile ilgili olmak üzere İŞLETEN VE FİİLİ YAPAN KİŞİYE YÖNELİK AÇILAN DAVA İLE SİGORTANIN DAVALI OLMASI DURUMUNDA UYGULANACAK Yönetmelik ve hesaplama tablolarındaki farklılık sorumlular arasında eşitsizliğe ve idarenin tek taraflı olarak düzenleyici olan işlemlerin sonucunda sorumlu olacak tazminat miktarlarında farklılık oluşturacaktır.
Bu kapsamda açılan davalarda TBK nın haksız fiile ilişkin hükümleri, KTK kanunu hükümleri ile genel şartların bunlara aykırı olmayan hükümleri ile bu doğrultuda yeni genel şartlarla çeliştiği durumda Yargıtay’ın genel şartların yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda uygulama yapılması gerekecektir
Bu halde Aym’ce verilen iptal kararı sonrası düzenlenecek maluliyet raporlarında 01/06/2015 tarihinden itibaren uygulanan genel şartların ve bu genel şartlarla belirlenen Özürlülük ölçütü yönetmeliği ile Engelliler yönetmeliğinin uygulanma imkanı kalmadığından
Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan hükümlere göre ,haksız fiil tarihi 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Kökleşmiş Yargıtay 17. HD uygulaması ve içtihatlarına göre maluliyet raporlarının düzenlenmesinde haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik ve yasa hükümlerine göre değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Nitekim Yargıtay 17 HD nin … esas … karar …esas … karar sayılı ilamları.
Bu halde Söz konusu belirlemenin Adli Tıp/Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlar tarafından (çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak) uzmanlık alanlarına göre, HMK’nun 275 inci maddesi gereğince oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan çalışma gücü ve maluliyet oranının belirlenmesine ilişkin mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
O halde mahkemece, yukarıda verilen hukuksal bilgiler dikkate alınarak Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu’ndan veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Ana Bilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarından davacının maluliyeti olup olmadığı, yaralanmasının niteliği, iş güçten kalma süresinin tespiti bakımından Aym’ ce verilen iptal kararı sonrası düzenlenecek maluliyet raporlarında 01/06/2015 tarihinden itibaren uygulanan genel şartların bu halde genel şartlarla belirlenen özürlülük ölçütü yönetmeliği ile engelliler yönetmeliğinin uygulanma imkanı kalmadığından Her ne kadar somut olayda kaza tarihi 01/09/2013 tarihinden sonra ise ve Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri uygulanması gerekmekte ise de;
Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporlarda da belirtildiği üzere;
11 Ekim 2018 tarih ve 27021 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği özellikle trafik kazalarına bağlı olmak üzere tazminat davalarında mahkemelerce bilhassa istenilen ve bu konu ile ilgili değerlendirmelerde tüm bilirkişi kurumlarca kullanılan bir cetveldir. Bu cetvelde vücuttaki her bir sisteme ait hastalık veya arızalar için puanlar yer almakta olup, bu sayede çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybına bağlı bir oran verilebilmektedir.
Malulen emekli olma işlemleri ile ilgili olan 3 Ağustos 2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ise yönetmelikteki tanımıyla kişinin “çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybedip kaybetmediğinin” değerlendirilmesi için düzenlenmiştir. Yönetmelik ekindeki listelerde hangi hastalık veya arızaların bu kapsamda sayılabileceği listelenmiş, kapsama girmeyenler için ise herhangi bir oran belirtilmemiştir. Bu bağlamda belli bir tarihteki bir olaya bağlı çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının değerlendirilmesinde Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin kullanılması teknik olarak mümkün değildir. Zira 2013 tarihli yönetmelik malulen emeklilik ile ilgili baremleri içermekte olup maluliyet oranının tespitine yönelik belgeleri ve cetvelleri içermemektedir.
Bu nedenle, söz konusu yönetmelik yukarıda açıklandığı gibi maluliyet tespiti için uygun olmadığından “11 Ekim 2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”ne göre ve usule uygun heyet teşkili suretiyle rapor alınarak sonucuna göre karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli bulunmaması nedeniyle kaldırma yapılmıştır.
KALDIRMA KARARI DOĞRULTUSUNDA alınan maluliyet raporunda
-Dosyaya eklenen T.C. … Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafınca yazılmış olan 26.04.2021 tarihli III. raporda ; kazazedede, “sağ alt ekstremite femur valgus ve tibia varus deformiteleri ile sağ omuz eklem hareket kısıtlılığı” olduğu ve bu durumun % 23.2 (yirmi üç nokta iki) nispetinde meslekte kazanma gücünden kayba neden olduğu belirtilmiştir.
Bu durumda kaldırma kararı usulünce yerine getirilmiştir.itiraz yersizdir
KEZA
AYM ‘ce verilen iptal kararı sonrası düzenlenecek aktüerya raporlarına ilişkin olarak 01/06/2015 tarihli genel şartlar ile getirilen TRH 2010 ve 1,8 teknik faizin ve bu genel şartlarla belirlenen vergilendirilmiş belgeli gelir, olmadığı takdirde asgari ücretin kazanç olarak nazara alınacağı düzenlemesinin uygulanma ihtimali kalmadığı gözetilerek ;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 Esas,1990/199 K sayılı kararı ve Yargıtay 17. Hukuk ve 4 Hukuk dairesinin yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et – Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacının veya müteveffanın muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi; davacının veya müteveffanın muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması, davacının veya müteveffanın asgari ücret üstünde kazancı olduğunun iddia edilmesi durumunda kaza tarihindeki gelirine dair delillerini ibrazının sağlanması, varsa; ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından,vergi dairesinden ,işyerinden kaza tarihindeki sürekli ve net kazanç durumunun sorulması, geriye doğru maaş bordrosu ve sosyal güvenlik kayıtlarının getirtilmesi, davacının veya müteveffanın kaza tarihinde fiili olarak çalışmadığının belirlenmesi halinde asgari ücretin gözönüne alınacağının düşünülmesi gerekmektedir.
Bu halde mahkemece AYM verilen iptal kararı doğrultusunda belirlenen esaslara göre inceleme ve araştırma yapılarak, aktüerya bilirkişisinden yukarıdaki esaslara uygun ek rapor tanzimi kural olarak İSABETLİDİR .
ANCAK
Somut olayda, davaya konu kaza nedeni ile malul kalan davacı için olay tarihinden itibaren asgari ücret düzeyinde gelir elde elde edeceği kabul edilerek hesaplama yapılması yerindedir. Ancak anılan raporda 18 yaşına kadar ücretin netleştirilmesi sırasında asgari geçim indiriminin dikkate alınması hatalı olmuştur. Davacının 18 yaşına kadar zararının hesaplanması sırasında esas alınan asgari ücret, bir çalışmanın karşılığı değil ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı 18 yaşa kadar ki dönemde davacının maluliyeti nedeni ile uğranılan zararın hesaplanması sırasında dikkate alınamayacağı açıktır
Gerçekten 01.01.2008 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5615 Sayılı Yasa’nın 2. maddesiyle değişik 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun asgari geçim indirimi başlıklı 32. maddesine göre “Ücretin gerçek usulde vergilendirilmesinde asgari geçim indirimi uygulanır. Asgarı geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefın kendisi için %50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için %10’u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için %7.5 diğer çocuklar için %5’idir. Gelirin kısmi döneme ait olması halinde, ay kesirleri kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınır. Asgari geçim indirimi, bu fıkraya göre belirlenen tutar ile 103. maddedeki Gelir Vergisi Tarifesi’nin birinci gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan tutarın, hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanır.
Bu itibarla; davacı için kaza tarihinden itibaren tazminat hesaplanmasında bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte, kaza tarihinde 11 yaşında olan ve gelir getirici bir işte fiilen çalışmayan davacı için işgücü kaybı tazminat hesabı yapılırken, fiilen çalışmaya başlayacağı 18 yaşına kadar AGİ dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden ve 18 yaştan sonraki aktif devre içinse AGİ bedeli dahil edilmiş asgari ücret üzerinden hesap yapılması gereklidir. Bu yönü gözetmeyen rapor hatalıdır.
Keza söz konusu raporda askerlik yapacağı süre dikkate alınarak hesap yapılması gerekirken raporda buna yönelik bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu halde kaldırma kararına uygun ek rapor alınarak karar verilmelidir.
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, yukarıda belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın sadece davalı tarafça istinaf edildiği gözetilerek kazanılmış haklara halel gelmemek suretiyle davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesinin gerektiğine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle KABULÜ ile Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek ve davanın sadece davalı … Sigorta AŞ tarafınca istinaf edildiği gözetilerek kazanılmış haklara halel gelmemek suretiyle yeniden yargılama yapılması için HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … Sigorta AŞ tarafından peşin olarak yatırılan başvuru harcı dışında kalan istinaf karar harçlarının talep halinde bu davalı tarafa iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
7-Ankara … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına davalı … Sigorta AŞ tarafından yatırılan 550.000,80 TL tutarlı teminatın İİK 36/5 maddesi gereğince talep halinde ilgilisine iadesine,

HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi. 03/03/2022

Başkan Üye Üye Katip

E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.