Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar
DAVACI :… – …
VEKİLİ :Av. …
DAVALI :…. –
VEKİLİ :Av….
DAVA :Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 30/03/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:30/03/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 12/02/2020 tarihli dilekçesiyle ; 31/08/2019 günü saat 08/24 sıralarında dava dışı sigortalı araç sürücüsü … idaresindeki … plakalı kamyon ile müvekkili … yönetimindeki … plakalı motosikletin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını ve malul kaldığını, sürücü … hakkında Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, kazaya karışan … adına kayıtlı olan … plakalı kamyonun davalı …. tarafından 20/08/2020 bitiş tarihli ve … nolu sigorta poliçesi ile sigortalandığını, müvekkilinin tedavisinin Konya … Hastanesinde yapıldığını, davalı … şirketine yazılı başvuru yapıldığını ancak davalı tarafından tazminat ödemesi yapılmadığını, arabulucuya başvurulduğunu ama taraflar arasında anlaşmaya varılamadığını iddia ederek müvekkilinin geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı, sürekli sakatlığı nedeni ile uğradığı maddi zararı, tedavi ve iyileşme süresinde bakıcı giderinden doğan maddi zararı, fatura edilemeyen kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zararı olmak üzere şimdilik 20,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olarak dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, 900,00 TL maktu arabuluculuk faaliyeti vekalet ücreti, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … şirketi vekilinin 09/03/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkil şirkete usulüne uygun olarak müracaat etmediğini, … plakalı aracın müvekkil şirkete 20/08/2019-2020 tarihleri arasında sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçede teminat limitinin kişi başı 390.000,00 TL olduğunu, müvekkil sigorta şirketinin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu iddia ederek davanın reddine karar verilmesini, dosyada kusur ve maluliyet tespiti yapılmasını, müterafik kusur araştırması yapılmasını, faize hükmedilmemesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “Dosya incelendiğinde mahkememizin daha önce … esas … karar sayılı ilamının Konya BAM … Hukuk Dairesinin … esas …karar sayılı ilamı ile bozularak mahkememize gönderildiği bozma gerekçeleri mahkememizce yeniden değerlendirilerek dava konusu olayda zarar görenin müterafik kusurunun incelenmemesi hususu yeniden mahkememizce davaya ilişkin ceza dosyası getirilerek incelenip aynı zamanda bu konuya ilişkin davacının tanığı da dinlenmiş aynı zamanda yine bozma gerekçesi olan hesaplama yöntemine ilişkin aktüerya bilirkişisinden yeni bir ek rapor düzenlenerek davacının uğramış olduğu zararlar tespit edilerek ve söz konusu bozma gerekçelerinden sonra tespit edilen yeni miktarlara ilişkin davacının yapmış olduğu ıslah ta değerlendirilerek davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve;
Davacının davasının KABULÜ ile,
Davacının uğramış olduğu geçici iş göremezlik tazminatı olarak 16.751,07 TL ‘nin dava tarihi olan 12/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı … şirketinden sigorta limitleri dahilinde tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
Davacının uğramış olduğu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğramış olduğu maddi zarar olan 331.852,52 TL’nin dava tarihi olan 12/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı … şirketinden sigorta limitleri dahilinde tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
Davacının bakıcı giderinden doğan maddi zararı olan 8.698,56 TL’nin dava tarihi olan 12/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı … şirketinden sigorta limitleri dahilinde tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
Davacının uğramış olduğu tedavi masrafları olarak 5.737,50 TL’nin dava tarihi olan 12/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı … şirketinden sigorta limitleri dahilinde tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; konu uyuşmazlığa ilişkin daha önce verilen kararın bozma ilamı sonrası yapılan yargılamada yeniden bilirkişi raporu aldırıldığını ve hüküm kurulduğunu, daha önce verilen karara davacı tarafın itirazının bulunmuyor olmasının müvekkil şirket lehine usuli kazanılmış hak teşkil ettiğini, konu dosyada güncel veriler ile yapılan hesaplamanın hükme esas alınamayacağını, alacağın varlığını kabul anlamına gelmemekle birlikte konu dosyada yapılacak olan hesaplamanın Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar ve Yargıtaya kararları doğrultusunda ilk rapor tarihi verileri esas alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, hesaplamada %1,8 teknik faiz esas alınması gerektiğini, raporun tanzim tarihi erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmelik ve ekleri uyarınca hazırlanması gerektiğini, maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumu … .İhtisas Dairesinden alınmasının gerektiğini, müterafik kusur araştırması yapılmasının gerektiğini, geçici iş göremezlik ve tedavi gideri tazminatının poliçe kapsamında olmadığını, başvuran, müvekkil şirkete usulüne uygun olarak başvuru yapmadığını, başvuranın hasar aşamasında zorunlu evrakları sunmadığını, avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, tüm bu nedenlerle Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi… Esas sayılı davada vermiş olduğu … tarih… Karar sayılı kararının kaldırılmasını, müvekkil şirket aleyhine başlatılan icra takibinin durdurulması için tehiri icra kararı verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davacı vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; Yargıtay …Hukuk Dairesi’nin … tarihli … Esas sayılı ilamı dikkate alınarak müvekkilin bakiye ömrünün TRH 2010 Erkek Mortalite Tablosuna göre belirlenmesi ve tazminat hesabının buna göre yapılması gerekirken, artık uygulama imkanı kalmayan PMF yaşama tablosuna göre muhtelif yaşlarda ortalama ömür cetveline göre bakiye ömrü belirleyen 16/07/2022 tarihli bilirkişi ek raporunun hükme esas alınmasının hatalı olup kararın kaldırılmasının gerektiğini, muhtelif istinaf kaldırma ve temyiz bozma kararlarına karşı davalı yararına tazminat miktarları yönünden kazanılmış hak oluşmaması için her bir tazminat miktarı yönünden de ilk derece mahkemesi kararını ayrı ayrı istinaf ettiklerini, tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf itirazlarının tümden reddi ile Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas ve … Karar sayılı dosyasında verilen … tarihli kararın, hukuka ve kanuna, usul ve esasa aykırı olması nedeni ile kaldırılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; yaralanmalı trafik kazası sebebiyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Dairemizin ilamı ile verilen kaldırma ve gönderme kararı üzerine mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda verilen karar, davacı ve davalı vekilince istinaf edilmiştir.
Dairemizin ilamı ile verilen kaldırma ve gönderme kararı üzerine mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda verilen kararın istinafı üzerine yapılan inceleme sonunda;
Kaldırma kararına uygun olarak Aym kararı doğrultusunda alınan, oluşa ve dosya kapsamına uygun aktüer bilirkişi raporunun benimsenmesinde ve yapılan inceleme ile getirtilen belgeler sonucunda emniyet kemeri takılmadığının davalı tarafça ispat edilemediğinden müterafik kusur indiriminin yapılmamış olmasında bir usulsüzlük bulunmamasına; sair itirazların Dairemizin önceki kaldırma kararında değerlendirilerek reddedilmiş olup yeniden incelenmesinin ve yeni istinaf sebeplerine dayanılmasının mümkün olmamasına; aşağıdaki bent dışında davacı ve davalı vekilinin buna yönelen, yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurularının reddine karar vermek gerekmiştir.
a-Kamu düzeni yönünden yapılan incelemede ( iki kere ıslah yapılamayacağı);
Davacı tarafından açılan maddi tazminat istemlerinin irdelenmesi gerekir. Kural olarak alacaklı, alacağının tümü için dava açmak zorunda olmayıp, alacağının belli bir bölümünü dava konusu yapabilir. Zira; hiç kimse kendi lehine olan davayı (tam dava) açmaya zorlanamaz.(HMK m.24/2) Bu bağlamda davacının alacağının şimdilik belli bir kesimi için açtığı davaya, kısmi dava denilir. Kısmi dava 6100 sayılı HMK’nın 109. maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin birinci fıkrasında; “Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir” denilmiştir.
Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden (mesela, ödünç veya satış sözleşmesinden) doğmuş olması ve bu (aynı hukuki ilişkiden doğan) alacağın şimdilik bir kesiminin dava edilmesi gerekir.Dava konusu alacak, bir alacağın belli bir kesimi değil (bilakis bağımsız bir alacak) ise, o zaman dava, kısmi dava olarak nitelendirilemez.
Davacının kısmi dava mı yoksa tam dava mı açtığı, dava dilekçesinden (talep neticesinden) anlaşılır. Davacı, dava sebebi olarak gösterdiği vakıalardan doğan alacağının tümünü mü, yoksa yalnız bir kesimini mi istediğini açıkça bildirmelidir. (m.119, 1/ğ). Aksi halde, yani davacı alacağının yalnız bir kesimi için dava açtığını bildirmemiş ise, dava, kısmi dava değil tam dava sayılır.Davacının davasını açıkça kısmi dava olarak nitelendirmesi zorunlu değildir. Dava dilekçesindeki açıklamalardan, davacının alacağının dava edilenden daha fazla olduğunun ve bunun yalnız bir bölümünün dava edildiğinin açıkça anlaşılması gerekli ve yeterlidir.
HMK 107.maddede belirsiz alacak davası düzenlenmiş olup, 107/2.fıkrada “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” esası kabul edilmiştir. Buna göre davacı taraf talep artırım dilekçesi ile talebini artırabilecektir. Talep artırım, niteliği itibari ile davalı taraf aleyhine esaslı bir değişiklik olup, davalı tarafın, duruşmada bulunmadığı durumlarda tebligat yolu ile bu istemden haberdar edilmesi zorunludur.
Belirsiz alacak davası olarak açılan davalarda davacı talep sonucunun belirlenmesi talep sonucunun artırılması şeklinde olmaktadır. Belirsiz alacak davasında talebin belirlenmesinde karşı tarafın iznine veya ıslah yoluna başvurulmasına gerek bulunmaz. Ancak davacı tarafından talep sonucu belirlendikten sonra alacağının daha fazla olması halinde davacının talep sonucunu artırmak için ıslah yoluna başvurması yani ıslah suretiyle talep sonucunu artırması mümkün olacaktır.
Somut olayda ,dava dilekçesinin istem sonucu ve dilekçe içeriği tümüyle değerlendirildiğinde davasının “kısmi dava” olarak açtığı sonucuna varılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 176 ve devamı maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. HUMK’nın 83. (6100 sayılı HMK m. 176), maddesinde ise ıslah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesidir. Islahın amacı, yargılama süresinde, şekli ve süreye aykırılık sebebi ile ortaya çıkacak maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmaktır. Bununla birlikte talep miktarı ıslah ile arttırılabilecektir. Ancak taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Islahın kısmen veya tamamen olduğuna bakılmaksızın taraflar aynı davada ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Buna göre tarafların, yargılama usulüyle ilgili bir işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği ancak aynı dava içerisinde bu yola sadece bir kez başvurabileceği belirtilmiştir.
Somut dosyamızda;davacı tarafça, dava dilekçesinden açıkça görüleceği üzere kısmi dava açıldığı sabit olduğu halde ancak bir kez ıslah talebinde bulunulabileceği yerde davacı tarafça iki kez ıslah talebinde bulunulduğu, talep miktarının fazla tutulduğu ilk ve geçerli 23/08/2021 tarihli ıslah dilekçesinde istenilen tazminatlar belirtilmesine rağmen, mahkemece geçersiz olan, kaldırma kararından sonraki ikinci ıslah dilekçesi nazara alınarak kısmen yerine tam kabul yapılması usul ve yasaya aykırı olup kamu düzeni nedeniyle, davalının istinafı kabul edilerek, bu sebeple kararın kaldırılması gerekmiştir. (Bkz. aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/9232 Esas, 2018/8290 Karar ;aynı daire 2016/3918 Esas,2018/12561 KARAR sayılı ilamları)
b-Kazanılmış hakka aykırı karar verildiği,istinaf olmadığı halde fazla maluliyet hesabı yapıldığı istinafında;
Bu konudaki Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında;“Anayasanın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. Maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur. …” gerekçesine yer verilmiştir.
Yine, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da;“Sonradan çıkan içtihattı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir.” şeklinde açıklama yapılmış, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. Sayılı kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 tarihli ve 2012/20-12 E., 2012/232 K. sayılı kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2004/19 K. sayılı ve 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulî kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme ve açıklama yapılmıştır.
Görüldüğü üzere, Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen usulî müktesep hakkın istisnası olduğu ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Bu halde AYM nin iptal kararı karşısında, bu iptal kararları kazanılmış hakkın istinasını teşkil teşkil eder mahiyette olduğundan, buna yönelik itirazlar yersizdir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE,
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda kabulü ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASI VE DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMAK suretiyle; (İnfazda tereddüt oluşmaması için itiraz edilmeyen ve kesinleşen kısımlar korunmak suretiyle)
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile,
A)Davacının uğramış olduğu geçici iş göremezlik tazminatı olarak 16.751,07 TL ‘nin dava tarihi olan 12/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı … şirketinden sigorta limitleri dahilinde tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
B)Davacının uğramış olduğu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğramış olduğu maddi zarar olan 201.850,46 TL’nin dava tarihi olan 12/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı … şirketinden sigorta limitleri dahilinde tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
C)Davacının bakıcı giderinden doğan maddi zararı olan 8.698,56 TL’nin dava tarihi olan 12/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı … şirketinden sigorta limitleri dahilinde tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
D)Davacının uğramış olduğu tedavi masrafları olarak 5.737,50 TL’nin dava tarihi olan 12/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı … şirketinden sigorta limitleri dahilinde tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
2-Karar tarihi itibariyle (ve dava değerinin 233.037,59 TL. olduğunun kabulü ile) alınması gereken 15.918,80 TL. nispi karar ve ilam harcından 54,40 TL. peşin harç ve 796,00 TL tamamlama harcı ve 445,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.295,40 TL. harcın mahsubu ile kalan 14.623,39 TL. harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı, 7,80 TL vekalet harcı, 796,00 TL tamamlama harcı ve 445,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.357,60 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi kapsamında arabuluculuğa başvurulduğundan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin 6235 sayılı Kanunu 18/A-13.maddesi gereğince davalıdan alınarak Hazine’ye gelir KAYDINA,
5-Davacı sarfına mecbur kalınan 3.758,15 TL bilirkişi ve posta masrafları ile 122,00 TL belgelendirilen ve faturalandırılan tedavi tutarı olmak üzere toplam 3.880,15 TL. yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre hesaplanan 2.487,17 TL ‘sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca (dava değerinin 233.037,59 TL. olduğunun kabulü ile) davacı vekilleri 35.625,26 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 20.500,31 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın, kararın kesinleşmesi beklenilmeksizin istek halinde ilgili taraflara iadesine, karar kesinleşinceye kadar iade alınmaz ise gider avansının artan kısmının 6100 s. HMK.nun 333. maddesine göre karar kesinleştiğinde re’sen ilgili taraflara İADESİNE,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
10-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan istinaf karar harcının talep halinde davalı tarafa iadesine,
11-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 220,70 TL başvurma harcı gideri ve 7,65 TL posta tebligat gideri olmak üzere toplam 228,35 TL masrafın davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
12-Davacının istinaf talebi yönünden karar ve ilam harcı olarak 179,90 TL alınması gerektiğinden peşin olarak yatırılan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
13-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
14-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
15-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.30/03/2023
…
Başkan
…
e-imzalı
…
Üye
…
e-imzalı
…
Üye
…
e-imzalı
…
Katip
…
e-imzalı
Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.