Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2861 E. 2023/368 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 02/03/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/10/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – T.C. …
VEKİLİ : AV. …
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : AV. …
DAVALI : 2- …
VEKİLİ : AV. …
DAVALI : 3- … – T.C.NO: …
VEKİLİ : AV. …
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 02/03/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 02/03/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili … havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı sürücü … idaresindeki … plakalı otobüs ile … İstikametinden … Caddesini takiben seyir edip … Caddesi kavşağına geldiğinde kendisine “dur levhası”bulunmasına rağmen durmayarak … Caddesine giriş yapmak istediği sırada aracının sol ön ve yan kısımları ile solundan … Çevre Yolu istikametinden … Caddesini takiben seyreden ve kavşağa seyir hızı ile yaklaşan müvekkili … idaresindeki araç ile çarpışması sonucu maddi hasarlı, yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, bu kazanın oluşumunda davalı …’ın tam kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiğini, meydana gelen bu kaza neticesinde müvekkilinin basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde ağır yaralandığını, hayati tehlike geçirdiğini ve 19 gün yoğun bakımda kaldığını, işbu kaza neticesinde Konya C.Başsavcılığı tarafından … Sor.numarası ile soruşturma yürütüldüğünü ve bu soruşturma neticesinde iddianame düzenlenerek davalı … hakkında taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olduğu gerekçesiyle Konya …Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile ceza dosyasının açıldığını, ceza davasının halen devam ettiğini, kazada asli kusurlu bulunan … plakalı aracın davalı … A.Ş.tarafından … poliçe numarası ile 08.01.2015-08.01.2016 tarihleri arasında sigortalandığını, sigorta poliçesine istinaden davalı sigorta şirketine taraflarınca başvuru yapıldığını, hasar dosya numarasının … olduğunu, yapılan başvuraya rağmen sigorta şirketinden taraflarına herhangi bir ödeme yapılmadığından bahisle; Fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulü ile; Müvekkilinin geçici ve sürekli iş gücü kaybından doğan maddi zararı ile tedavi giderleri ve bakıcı giderlerinden oluşan maddi zararının tazmini için, ileride arttırılmak suretiyle şimdilik 1.000,00 TL’nin davalılar … ve … Başkanlığı açısından kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile, davalı … A.Ş.açısından(sorumluluğun poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilinin uğramış olduğu manevi zararlarının tamamının tazmini için 100.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalılar … Başkanlığı ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Başkanlığı vekili … havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili Belediye’ye ait bulunan otobüsü kullanan şoförün meydana gelen kazada kusursuz olduğunu, meydana gelen trafik kazasının davacı tarafın tedbirsiz ve dikkatsiz davranışları neticesinde meydana geldiğini, davacı tarafın kazada tam kusurlu bulunmasından dolayı tazminat taleplerinin hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın 100.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunduğunu, bu miktarın davacı tarafın duyduğu acı ve üzüntünün karşılığı olarak değil, tamamen zenginleşmeye yönelik bir talep olduğundan bahisle usul ve yasaya aykırı olarak açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … A.Ş.vekilinin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi kanalıyla mahkememiz dosyasına sunmuş olduğu … havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, davaya bakmaya müvekkili şirketin yargı çevresinde bulunduğu İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle davanın yetkisizlikten reddinin gerektiğini, davacı tarafın iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatı talep ettiğini, işbu taleplerinin tedavi gideri kapsamında olup, tedavi gideri taleplerinin trafik sigortası yeni genel şartları gereği teminat dışı olduğunu, 6111 sayılı yasa uyarınca müvekkili şirketin tedavi giderleri nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacı tarafın tedavi gideri taleplerinin müvekkili şirket açısından reddinin gerektiğini, müvekkili şirkete davadan önce başvuru yapıldığını ancak gerekli evrak ibraz edilmediğini, Karayolları Trafik Kanunu’nun 99.maddesi gereğince, sigorta şirketinin hasar ödeme mükellefiyeti hak sahibinin belgeleri ile usulen sigorta şirketine müracaatından itibaren 8 iş günü sonra başladığını, söz konusu olayın haksız fiilden kaynaklandığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe sebebiyle değil, haksız fiil sebebiyle olduğunu, taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olmadığını, bu sebeple davacı tarafın ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceğini, davanın açılmasına sebebiyet vermediklerinden ücreti vekalet ve mahkeme masraflarından tutulmamalarını gerektiğinden bahisle; Aleyhlerine açılan davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı …’ın duruşmalardaki beyanında; Aleyhine olan hususları kabul etmediğini, ekonomik durumunun bulunmadığını, herhangi bir ödeme yapamayacağını, davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacının, davalı sürücü … idaresindeki … plakalı otobüs ile … İstikametinden … Caddesini takiben seyir edip … Caddesi kavşağına geldiğinde kendisine “dur levhası”bulunmasına rağmen durmayarak … Caddesine giriş yapmak istediği sırada aracının sol ön ve yan kısımları ile solundan … Çevre Yolu istikametinden … Caddesini takiben seyreden ve kavşağa seyir hızı ile yaklaşan müvekkili … idaresindeki araç ile çarpışması sonucu maddi hasarlı, yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, bu kazanın oluşumunda davalı …’ın tam kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiğini, meydana gelen bu kaza neticesinde basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde ağır yaralandığını, kazada asli kusurlu bulunan … plakalı aracın davalı … A.Ş.tarafından … poliçe numarası ile 08.01.2015-08.01.2016 tarihleri arasında sigortalandığını, sigorta poliçesine istinaden davalı sigorta şirketine taraflarınca başvuru yapıldığını, hasar dosya numarasının … olduğunu, yapılan başvuraya rağmen sigorta şirketinden taraflarına herhangi bir ödeme yapılmadığından bahisle; Fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulü ile; geçici ve sürekli iş gücü kaybından doğan maddi zararı ile tedavi giderleri ve bakıcı giderlerinden oluşan maddi zararının tazmini için, ileride arttırılmak suretiyle şimdilik 1.000,00 TL’nin davalılar … ve … Başkanlığı açısından kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile, davalı … A.Ş.açısından(sorumluluğun poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, uğramış olduğu manevi zararlarının tamamının tazmini için 100.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalılar … Başkanlığı ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ettiği, davalı tarafın davanın reddine karar verilmesini talep ettikleri,
Davacı vekilinin UYAP sistemi üzerinden mahkememiz dosyasına sunmuş olduğu 19.03.2020 tarihli dilekçesi ile; Davalılardan … A.Ş.’nin sorumlu bulunduğu 290.000,00 TL teminat limiti ve ferileri ile toplam bedelin dava tarihinden sonra karşılandığını, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat, talep, dava ve tekrar 107. madde gereği müddeabih artırma haklarının saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak davasının kabulüne, davalılardan … A.Ş ile sulh olunduğundan dolayı iş bu davalı hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini, toplam maddi zarar miktarı olan 377.806,06 TL’den sigorta şirketi tarafından ödenen 290.000,00 TL düşüldükten sonra kalan 87.806,06 TL maddi tazminata davalılar … ve … Başkanlığı açısından kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi (aracın ticari olması hasebiyle) ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, yine davacı …’nın manevi zararlarının tamamının tazmini için 100.000,00 TL manevi tazminata kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalılar … Başkanlığı ile …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve beyan ettiği,
Mahkememizin 28.09.2021 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararı ile; Konunun 6098 sayılı TBK.49.-56.maddeleri ve KTK.85. ve devam eden maddelerinde düzenlendiği TBK.49/1. Maddesinde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde, TBK.54.maddesinde; “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:1. Tedavi giderleri.2. Kazanç kaybı.3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklinde, TBK’nun 56/1.maddesinde;”Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” şeklinde, KTK.85. maddesinde;”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar………….İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” şeklinde, KTK’nun 86/1.maddesinde;”İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” şeklinde, KTK’nun 91/1.maddesinde;”İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde, KTK’nun 92.maddesinde(6704 S.K. 4. Mad. İle değişiklik öncesi);”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar, f) Manevi tazminata ilişkin talepler.” şeklinde, KTK’nun 97.maddesinde(6704 S.K. 5. Mad. İle değişiklik öncesi);”Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir.” şeklinde, KTK’nun 99.maddesinde(6704 S.K. 6. Mad. İle değişiklik öncesi);” Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı,
Davalılardan … A.Ş.’nin mahkememizin yetkisine yönelik itirazının TTK.1483. vd. eden maddeleri, HMK.16.maddesi ve KTK.110.maddeleri karşısında yerinde olmadığı,
Davalı sürücü … idaresindeki … plakalı otobüs ile … İstikametinden … Caddesini takiben seyir edip … Caddesi kavşağına geldiğinde kendisine “dur levhası”bulunmasına rağmen durmayarak … Caddesine giriş yapmak istediği sırada aracının sol ön ve yan kısımları ile solundan … Çevre Yolu istikametinden … Caddesini takiben seyreden ve kavşağa seyir hızı ile yaklaşan davacı … idaresindeki araç ile çarpışması sonucu maddi hasarlı, yaralamalı trafik kazasının meydana geldiği, meydana gelen bu kaza neticesinde davacının basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde ağır yaralandığı, … plakalı aracın davalı … A.Ş.’ne 08.01.2015-08.01.2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … poliçe numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı, hasar ve kusur uzmanı Makine Mühendisi … tarafından düzenlenerek dosyamıza sunulan … havale tarihli bilirkişi raporunda; Davaya konu kazanın oluşumunda … plakalı Belediye Otobüs sürücüsü …’ın asli kusurlu olup %80 oranında kusurlu olduğunu, tescilsiz motosiklet sürücüsü …’nın tali kusurlu olup, %20 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, mahkememizin … tarihli celsesinin … no’lu ara kararı ile; Davalıların kusur raporuna yönelik itirazları nazara alınarak kusur yönünden yeni bir bilirkişiden rapor aldırılmasına karar verildiği, ara karar doğrultusunda mahkememiz dosyasının mahkememizce re’sen seçilen hasar ve kusur uzmanı Makine Mühendisi …’a tevdi edilerek; davalıların itirazları doğrultusunda rapor düzenlenmesinin istenildiği, hasar ve kusur uzmanı Makine Mühendisi … tarafından düzenlenerek dosyamıza sunulan … havale tarihli bilirkişi raporunda; … plakalı araç sürücüsü …’ın sevk ve idaresindeki aracı ile 2918 sayılı KTK.’nun 57/a-1 bendini ihlal ettiğinden %80 oranında kusurlu olduğu, motosiklet sürücüsü …’nın sevk ve idaresindeki motosikleti ile aynı kanunun 52/a-1 bendini ihlal ettiğinden %20 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, mahkememizce kusur raporlarının ayrıntılı ve denetime elverişli olması nedeniyle tarafların kusur oranları yönünden hükme esas alındığı,
Adli Tıp Uzmanı Prof.Dr. … tarafından düzenlenen … havale tarihli hekim bilirkişi raporunda; Davacının 20.06.2015 tarihinde uğradığı trafik kazası neticesinde yaralandığı, arızasının kalıcı sakatlık niteliğinde olduğu, şahsın 28.06.1980 doğumlu olup olay tarihinde 35 yaşın içerisinde olduğu, meslek grup numarasının 1(düz işçi) olduğu, arızasının E cetveline göre(yaşına göre) %25 oranında kalıcı sakatlık niteliğinde olduğu, mevcut arızasının emsallerine göre iyileşme süresinin 9 (dokuz) ayı bulacağını, bu süre zarfında kişinin herhangi bir gelir getirecek işte çalışmayacağını, bu sürenin geçici iş göremezlik süresi olarak değerlendirilmesinin gerektiğini, bu sürede bir başkasının bakımına ihtiyaç duyacağını, bu süre zarfında kişinin %100 oranında malul olduğunun kabulünün gerekeceğini, kişiye verilecek toplam tedavi masraflarının 5.000,00 TL olduğunu ve bu miktara 9 (dokuz) ay boyunca kazanç kaybının ve bakıcı giderlerinin de eklenmesinin uygun olacağını, bu hesaplanan giderin SGK tarafından karşılanmayacağını, giderlerin sigorta şirketi veya kusurlu tarafça kusur oranında paylaştırılmasının uygun olacağının bildirildiği, mahkememizin … tarihli celsesinin .. no’lu ara kararı ile; Davalıların maluliyete yönelik itirazları ve özellikle hekim bilirkişisinin raporunda belirlenen maluliyet oranı nazara alınarak dosyanın Adli Tıp Kurumu …İhtisas Dairesi’ne gönderilerek, geçici ve sürekli maluliyet yönünden rapor alınmasına karar verildiği, ara karar doğrultusunda mahkememiz dosyasının Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesi Başkanlığına gönderildiği, Adli Tıp Kurumu …Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 01.11.2017 tarih – …-101.01.02-14/– … sayı ve … karar numaralı raporu ile; Davacının; E cetveline göre % 49.2 (yüzdekırkdokuznoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, mahkememizin … tarihli duruşma zabtının … no’lu ara kararı ile; Bilirkişi Prof.Dr. … tarafından tanzim edilen rapor ile Adli Tıp Kurumu …Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından tanzim edilen raporlar arasında %100’e varacak şekilde maluliyet oranı belirlendiği nazara alınarak her iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi maksadıyla Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alınmak üzere dosyanın Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na gönderilmesine karar verildiği, ara karar doğrultusunda dosyamızın Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alınmak üzere dosyanın Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na gönderildiği, Adli Tıp İkinci Üst Kurulu’nun … sayı … karar numaralı raporunda; Davacının; E cetveline göre % 49.2 (yüzdekırkdokuznoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, maluliyetin varlığı ve oranının haksız fiil tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre yapılması gerektiği, buna ilişkin Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 05/07/2021 tarih ve 2021/3501Es. 21/4148 Kar.sayılı ilamında;” …Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oran belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01.06.2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.” şeklinde kabul edildiği,
Konya Bölge Adliyesi Mahkemesi …Hukuk Dairesi’nin 24/09/2021 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamında; “Adli tıp kurumunca düzenlenen raporlarda da belirtildiği üzere; 11 Ekim 2018 tarih ve 27021 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği özellikle trafik kazalarına bağlı olmak üzere tazminat davalarında mahkemelerce bilhassa istenilen ve bu konu ile ilgili değerlendirmelerde tüm bilirkişi kurumlarca kullanılan bir cetveldir. Bu cetvelde vücuttaki her bir sisteme ait hastalık veya arızalar için puanlar yer almakta olup, bu sayede çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybına bağlı bir oran verilebilmektedir. Malulen emekli olma işlemleri ile ilgili olan 3 Ağustos 2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ise yönetmelikteki tanımıyla kişinin “çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybedip kaybetmediğinin” değerlendirilmesi için düzenlenmiştir. Yönetmelik ekindeki listelerde hangi hastalık veya arızaların bu kapsamda sayılabileceği listelenmiş, kapsama girmeyenler için ise herhangi bir oran belirtilmemiştir. Bu bağlamda belli bir tarihteki bir olaya bağlı çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının değerlendirilmesinde Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin kullanılması teknik olarak mümkün değildir. Zira 2013 tarihli yönetmelik malulen emeklilik ile ilgili baremleri içermekte olup maluliyet oranının tespitine yönelik belgeleri ve cetvelleri içermemektedir. Bu nedenle, söz konusu yönetmelik yukarıda açıklandığı gibi maluliyet tespiti için uygun olmadığından “11 Ekim 2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”ne göre ve usule uygun heyet teşkili suretiyle rapor alınarak sonucuna göre karar vermek gerektiği” şeklinde kabul edildiği,
Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 17/07/2020 tarihli ve 2019/40 esas 2019/40 sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun zorunlu trafik sigortasına ilişkin 90 ve 92. maddelerinde yer alan, “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadelerinin iptal edildiği, kazanın gerçekleştiği 20/06/2015 tarihi itibariyle uygulanması gereken özürlülük ölçütü yönetmeliği hükümlerinin Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle uygulanmayacağı, Maluliyet tespit işlemleri yönetmeliği’nin maluliyet tespiti açısından uygulanmasının teknik olarak mümkün olmaması nedeniyle Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri gereğince Adli Tıp İkinci Üst Kurulu’nun … sayı … karar numaralı raporu ile tespit edilen davacının maluliyet oranına ilişkin raporun mahkememizce hükme esas alındığı,
Tazminat Hesaplama bilirkişisi Av. … tarafından düzenlenen … havale tarihli bilirkişi raporunda; Davacının 8.334,64 TL geçici gücü kaybı nedeniyle maddi zararının, 313.025,49 TL iş gücü kaybı nedeniyle maddi zararının, 13.946,80 TL tedavi ve bakım gideri maddi zararı olmak üzere toplam 335.306,93 TL maddi tazminat alacağının bulunduğunun bildirildiği, mahkememizin … tarihli duruşma zabtının … no’lu ara kararı ile dosyanın aktüerya bilirkişisine tevdi edilerek ek rapor düzenlenmesine karar verildiği, ara karar doğrultusunda mahkememiz dosyasının tazminat hesaplama bilirkişisi Av. …’e tevdi edildiği, Tazminat Hesaplama bilirkişisi Av. … tarafından düzenlenen … havale tarihli bilirkişi ek raporunda; Davacının 8.334,64 TL geçici gücü kaybı nedeniyle maddi zararının, 355.524,62 TL iş gücü kaybı nedeniyle maddi zararının, 13.946,80 TL tedavi ve bakım gideri maddi zararı olmak üzere toplam 377.806,06 TL maddi tazminat alacağının bulunduğunun bildirildiği, mahkememizin 19.01.2021 tarihli duruşma zabtının … no’lu ara kararı ile; Dosyanın aktüerya bilirkişisine tevdi edilerek 2021 yılındaki asgari ücret artış oranları dikkate alınmak suretiyle ek rapor düzenlenmesine karar verildiği, ara karar doğrultusunda mahkememiz dosyasının tazminat hesaplama bilirkişisi Av. …’e tevdi edildiği, Tazminat Hesaplama bilirkişisi Av. … tarafından düzenlenen alternatifli … havale tarihli bilirkişi 1.ek raporunda; Davacının 8.334,64 TL geçici gücü kaybı nedeniyle maddi zararının, 423.091,37 TL iş gücü kaybı nedeniyle maddi zararının, 13.946,80 TL tedavi ve bakım gideri maddi zararı olmak üzere toplam 445.372,81 TL maddi tazminat alacağının bulunduğunun bildirildiği, Tazminat Hesaplama bilirkişisi Av. … tarafından düzenlenen … havale tarihli bilirkişi 2.ek raporunda; Davacının 8.334,64 TL geçici gücü kaybı nedeniyle maddi zararının, 495.940,94 TL iş gücü kaybı nedeniyle maddi zararının, 13.946,80 TL tedavi ve bakım gideri maddi zararı olmak üzere toplam 518.222,38 TL maddi tazminat alacağının bulunduğunun bildirildiği, Tazminat Hesaplama bilirkişisi Av. … tarafından dosyamıza sunulan … tarihli ek raporunda ise; Dosyaya kök rapor ve ek raporlarını alternatifli olarak sunduğunu, söz konusu raporların doğruluğunu teyit ettiğini, kök raporunda ve ek raporunda hesaplama yöntemi olarak “progresif rant yöntemi” ile hesaplama yapıldığını, yargılama aşamasında sigortacı tarafından yapılan ödemelere ilişkin ise yapılan ödeme miktarlarının dava açıldıktan sonra yapıldığından güncelleme yapılmadan maddi tazminat karşılığı yapılan ödemelerin tenzil edilmesi gerektiğini, ödeme tenzilinin mahkemenin takdirinde olduğunun bildirildiği,
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 23/06/2021 tarih ve 2020/2895 Es. 2021/3586 Kar. Sayılı ilamında; “Dava, çift taraflı trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin meydana gelen kazada yaralandığını açıklayıp geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talebinde bulunmuş, tazminatın belirlenmesi amacı ile bilirkişiden rapor alınmış, alınan raporda davacının kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresi belirlenmesinde 1931 tarihli PMF yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılmış, mahkemece bu rapor hükme esas alınmıştır. Gerçek zarar miktarı; hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, … Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, … Üniversitesi ve … Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Buna göre davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklinde kabul edildiği ve yüksek mahkemenin bu kararının artık uygulama halini aldığı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin istikrar kazanan uygulamaları doğrultusunda Aktüerya bilirkişisi Av. …’in 15/03/2021 tarihli “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” ile hazırlanan aktüerya raporunun mahkememizce hükme esas alındığı, herne kadar SGK tarafından sahkememize yazılan 07/12/2015 tarihli müzekkere cevabında davacıya rücuya tabi geçici iş göremezlik ödemesi yapılmadığı bildirilmiş ve bilirkişi raporunda bu husus belirtilmemiş ise de SGK tarafından Konya …İş Mahkemesinin … Es. … Kar. Sayılı ve Konya … İş Mahkemesinin … Es. … Kar. Sayılı dosyasından rücu davası açtığı, davanın kabulüne karar verildiği ve davalı sigorta şirketi tarafından ödemelerinin yapıldığı hususları dikkate alındığında davacının geçici işgöremezlik zararından mahkememizce bu miktarların mahsubunun yapıldığı,
Davacı vekili tarafından 07/10/2019, 21/02/2020 ve 02.06.2021 tarihli dilekçeleri ile; dava değeri talep arttırımında bulunduğu, tamamlama harçlarını mahkememiz veznesine yatırdığı,
Belirsiz alacak davası olarak açılan trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat davalarında HMK’un 107.maddesi gereğince bir kez talep artırımında bulunulabileceği, mahkememizce davacının birinci talep artırımının talep artırımı, ikinci talep artırımının ıslah olarak değerlendirilmesi gerektiği, mahkememizce davacı tarafın 07/10/2019 tarihli talep artırımının talep artırımı, 21/02/2020 tarihli talep artırımının ıslah olarak değerlendirildiği, davacının 02.06.2021 tarihli dilekçesi ile harcını yatırmak suretiyle talep artırımı talebinin ikinci ıslah yasağı kapsamında yapılmamış sayıldığı,
Davacının 6.570,64 TL geçici iş göremezlik, 355.524,62 TL sürekli iş göremezlik, 9.946,80 TL bakıcı gideri, 4.000,00 TL kaçınılmaz tedavi gideri zararına bağlı olmak üzere toplam 376.042,06 TL maddi zararının olduğu, davacıya davalı sigorta şirketi tarafından dava sırasında kaza tarihinde geçerli olan ZMMS poliçe limiti kapsamında ödenen 290.000,00 TL’lik kısım yönünden davacının tüm davalılar yönünden talebi konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davacıya davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme dışında kalan 86.042,06 TL maddi zararından … plakalı aracın davalılardan … Başkanlığı’nın maliki, diğer davalı …’ın ise sürücü olması nedeniyle müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, davacı … ‘nın dava konusu trafik kazasında yaralanması nedeniyle uzun süre tedavi süreci geçirdiği, acı çektiği ve sağlık bütünlüğünün bozulduğu bu nedenle manevi zarara uğradığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, haksız eylemin ağırlığı, kusur durumu ve diğer hususlar dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verildiği,
Mahkememizce verilen 28.09.2021 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararının Konya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 25.01.2022 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamıyla mahkememiz kararın kaldırılmasına karar verilerek dosya mahkememize iade edildiği anlaşılmıştır.
Davacının SGK kayıtlarına ilişkin bilgi ve belgeler dosyamız içerisine eklenmiş ve mahkememiz dosyasının daha önce rapor düzenyen aktüerya bilirkişisine tevdi edilerek; Konya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 25.01.2022 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamı dikkate alınarak PMF 1931 tablosu ve TRH 2010 yaşam tablosu dikkate alınarak alternatif ek rapor düzenlenmesinin istenildiği, Tazminat Hesaplama Bilirkişisi Av. … tarafından düzenlenen alternatifli 22.08.2022 tarihli 1.Ek bilirkişi hesap raporunda; Davacı …’nın PMF Yaşam Tablosuna göre ; 6.571,08 TL geçici iş gücü kaybı, 754.067,35 TL sürekli iş gücü kaybı, 13.946,80 TL Tedavi ve baık gideri olmak üzere toplam 774.585,23 TL maddi zararının olduğu, ZMMS tarafından yapılan 290.000,00 TL ödemenin mahsubu sonrası davacının 484.585,23 TL maddi tazminat alacağının bulunduğunun bildirildiği, 22.08.2022 tarihli 2.Ek bilirkişi hesap raporunda; Davacı …’nın TRH Yaşam tablosuna göre; 6.571,08 TL geçici iş gücü kaybı, 910.737,37 TL sürekli iş gücü kaybı, 13.946,80 TL Tedavi ve baık gideri olmak üzere toplam 931.255,25 TL maddi zararının olduğu, ZMMS tarafından yapılan 290.000,00 TL ödemenin mahsubu sonrası davacının 641.255,25 TL maddi tazminat alacağının bulunduğunun bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce Konya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 25.01.2022 tarih ve … Esas … Karar sayılı kaldırma ilamı gereğince Av. … tarafından düzenlenen alternatifli 22.08.2022 tarihli 1.Ek bilirkişi hesap raporunda davacı … ‘nın PMF Yaşam Tablosuna göre yapılan hesaplamaya itibar edilmek suretiyle daha önce mahkememizce karar verilen ve Bölge Adliye Mahkememsince değerlendirilerek taraflar açısından müktesep hak oluşturan maluliyet oranları, kusur oranları, müterafik kusur durumu, uygulanan faiz türü, ıslah dilekçeleri dikkate alınarak davacının 6.571,64 TL geçici iş göremezlik, 355.524,62 TL sürekli iş göremezlik, 9.946,80 TL bakıcı gideri, 4.000,00 TL kaçınılmaz tedavi gideri zararına bağlı olmak üzere toplam 376.043,06 TL maddi zararının olduğu, davacıya davalı sigorta şirketi tarafından dava sırasında kaza tarihinde geçerli olan ZMMS poliçe limiti kapsamında ödenen 290.000,00 TL’lik kısım yönünden davacının tüm davalılar yönünden talebi konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davacıya davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme dışında kalan 86.043,06 TL maddi zararından … plakalı aracın davalılardan … Başkanlığı’nın maliki, diğer davalı …’ın ise sürücü olması nedeniyle müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, davacı …’nın dava konusu trafik kazasında yaralanması nedeniyle uzun süre tedavi süreci geçirdiği, acı çektiği ve sağlık bütünlüğünün bozulduğu bu nedenle manevi zarara uğradığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, haksız eylemin ağırlığı, kusur durumu ve diğer hususlar dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” şeklinde davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; Davacının 6.571,64 TL geçici iş göremezlik, 355.524,62 TL sürekli iş göremezlik, 9.946,80 TL bakıcı gideri, 4.000,00 TL kaçınılmaz tedavi gideri zararına bağlı olmak üzere toplam 376.043,06 TL maddi tazminattan; davacıya davalı sigorta şirketi tarafından dava sırasında kaza tarihinde geçerli olan ZMMS poliçe limiti kapsamında ödenen 290.000,00 TL’lik kısım yönünden davacının tüm davalılar yönünden talebi konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, Davacıya davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme dışında kalan 86.043,06 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 20/06/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … Başkanlığı ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, 60.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 20/06/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … Başkanlığı ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … Başkanlığı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili belediyeye ait bulunan otobüsü kullanan şoförün meydana gelen kazada kusursuz olduğunu, mahkemece hükme esas alınan maluliyet raporunun çelişkili olduğunu, davacı lehine hükmedilen maddi tazminatın yerinde olmadığını, hükme esas alınan hesap raporundaki hesaplamaların ve kullanılan verilerin hatalı olduğunu, davacı tarafın maddi tazminat talebinin reddine karar verilen kısım yönünden hesaplanan vekalet ücretinin de hatalı olduğunu, davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının da yüksek olduğunu, yerel mahkemece verilen kararın hukuka aykırı olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen hükmün usul ve kanuna aykırı olduğunu, kusur oranı, maluliyet oranı, hesaplama tekniklerinin eksik ve hatalı olduğunu, Yerel Mahkemece 2020 yılı içerisinde dosya hakkında karar verilmemesinden dolayı 2021 yılında tekrar dosyanın aktüerya bilirkişisine tevdi edildiğini, 2021 yılı kamu düzeninden asgari ücretin artması nedeniyle ek tazminatın belirlendiğini ve taraflarınca harç tamamlaması yapıldığını, hükme en yakın tarihteki asgari ücret verilerinin baz alınarak yapılan aktüerya bilirkişi raporuna istinaden … tarihli harç tamamlama dilekçelerinin nazara alınmamasının usul ve hakkaniyete aykırı olduğunu, geçici iş göremezlik tazminatının eksik hükmedildiğini, yerel mahkemece geçici iş göremezlik dahil tüm tazminat miktarlarının hesaplanarak toplanılması ve sigorta şirketi açısından 290.000,00 TL ödendiğinden toplam maddi tazminattan 290.000,00 TL düşülerek kalan kısım üzerinden hüküm kurulması gerektiğini ancak poliçe limiti olan 290.000,00 TL’nin yanında 1.764,00 TL’nin toplam tazminattan düşüldüğünü ve sigorta şirketinin toplamda 291.764,00 TL ödemiş gibi bir durumun çıkarıldığını, davalılar lehine reddedilen maddi tazminat üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi ve yargılama giderinin eksik hesaplanmasının yerinde olmadığını, maddi tazminat açısından davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi ve yapılan yargılama gideri miktarının tamamının davalılardan alınarak davacıya verilmesi gerektiğini, hükmedilen faizin nevinin de hatalı olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan adli tıp ikinci üst kurulunun raporunun usul ve esas açısından hukuka aykırı olduğunu, kazanın oluşumunda müvekkiline yüklenecek herhangi bir kusurun bulunmadığını, manevi tazminat miktarının çok yüksek belirlendiğini, aktüerya bilirkişisinin raporunun hükme kurmaya elverişli olmadığını, maddi tazminat miktarının belirlenirken müterafik kusur indirimi yapılmadığını, maddi tazminat miktarının yüksek tespit edildiğini, kazanın meydana gelmesinde davacı tarafın tam kusurlu olduğunu, maddi tazminatın reddedilen kısmı yönünden eksik vekalet ücreti hesaplandığını beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
İDM CE DAİREMİZCE VERİLEN KALDIRMA KARARI DOĞRULTUSUNDA İŞLEM YAPILMASINA
BU BAĞLAMDA

İstinaf eden tarafların maluliyet durumuna yönelik yapılan değerlendirmede;
Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan hükümlere göre ,haksız fiil tarihi 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Kökleşmiş Yargıtay 17. HD uygulaması ve içtihatlarına göre maluliyet raporlarının düzenlenmesinde haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik ve yasa hükümlerine göre değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Nitekim Yargıtay 17 HD nin 2016/16240 esas 2019/7273 karar 2016/15369 esas 2019/6853 karar sayılı ilamları
Bu halde söz konusu belirlemenin Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlar tarafından (çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak) uzmanlık alanlarına göre, HMK’nun 275 inci maddesi gereğince oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan çalışma gücü ve maluliyet oranının belirlenmesine ilişkin mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
O halde mahkemece, yukarıda verilen hukuksal bilgiler dikkate alınarak Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulu’ndan veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Ana Bilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarından davacının maluliyeti olup olmadığı, yaralanmasının niteliği, iş güçten kalma süresinin tespiti bakımından Aym’ce verilen iptal kararı sonrası düzenlenecek maluliyet raporlarında 01/06/2015 tarihinden itibaren uygulanan genel şartların bu halde genel şartlarla belirlenen özürlülük ölçütü yönetmeliği ile engelliler yönetmeliğinin uygulanma imkanı kalmadığından her ne kadar somut olayda kaza tarihi 01/09/2013 tarihinden sonra ise ve Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri uygulanması gerekmekte ise de;
Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporlarda da belirtildiği üzere;
11 Ekim 2018 tarih ve 27021 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği özellikle trafik kazalarına bağlı olmak üzere tazminat davalarında mahkemelerce bilhassa istenilen ve bu konu ile ilgili değerlendirmelerde tüm bilirkişi kurumlarca kullanılan bir cetveldir. Bu cetvelde vücuttaki her bir sisteme ait hastalık veya arızalar için puanlar yer almakta olup, bu sayede çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybına bağlı bir oran verilebilmektedir.
Malulen emekli olma işlemleri ile ilgili olan 3 Ağustos 2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ise yönetmelikteki tanımıyla kişinin “çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybedip kaybetmediğinin” değerlendirilmesi için düzenlenmiştir. Yönetmelik ekindeki listelerde hangi hastalık veya arızaların bu kapsamda sayılabileceği listelenmiş, kapsama girmeyenler için ise herhangi bir oran belirtilmemiştir. Bu bağlamda belli bir tarihteki bir olaya bağlı çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının değerlendirilmesinde Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin kullanılması teknik olarak mümkün değildir. Zira 2013 tarihli yönetmelik malulen emeklilik ile ilgili baremleri içermekte olup maluliyet oranının tespitine yönelik belgeleri ve cetvelleri içermemektedir.
Bu nedenle, söz konusu yönetmelik yukarıda açıklandığı gibi maluliyet tespiti için uygun olmadığından “11 Ekim 2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”ne göre hüküm kurulmalıdır.
BU KAPSAMDA
Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. … tarafından düzenlenen … havale tarihli hekim bilirkişi raporunda; davacının 20.06.2015 tarihinde uğradığı trafik kazası neticesinde yaralandığı, arızasının kalıcı sakatlık niteliğinde olduğu, şahsın 28.06.1980 doğumlu olup olay tarihinde 35 yaşın içerisinde olduğu, meslek grup numarasının 1(düz işçi) olduğu, arızasının E cetveline göre(yaşına göre) %25 oranında kalıcı sakatlık niteliğinde olduğu, mevcut arızasının emsallerine göre iyileşme süresinin 9 (dokuz) ayı bulacağı,
Mahkemenin 23.06.2016 tarihli celsesinin … no’lu ara kararı ile; Davalıların maluliyete yönelik itirazları ve özellikle hekim bilirkişisinin raporunda belirlenen maluliyet oranı nazara alınarak dosyanın Adli Tıp Kurumu …İhtisas Dairesi’ne gönderilerek, geçici ve sürekli maluliyet yönünden rapor alınmasına karar verildiği, ara karar doğrultusunda mahkememiz dosyasının Adli Tıp Kurumu …İhtisas Dairesi Başkanlığına gönderildiği, Adli Tıp Kurumu … Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 01.11.2017 tarih – … sayı ve … karar numaralı raporu ile; Davacının; E cetveline göre % 49.2 (yüzdekırkdokuznoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği görülmüştür.
Mahkemenin 28.12.2017 tarihli duruşma zabtının … no’lu ara kararı ile; Bilirkişi Prof.Dr. … tarafından tanzim edilen rapor ile Adli Tıp Kurumu …Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından tanzim edilen raporlar arasında %100’e varacak şekilde maluliyet oranı belirlendiği nazara alınarak her iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi maksadıyla Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alınmak üzere dosyanın Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na gönderilmesine karar verildiği, ara karar doğrultusunda dosyamızın Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alınmak üzere dosyanın Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na gönderildiği, Adli Tıp İkinci Üst Kurulu’nun … sayı … karar numaralı raporunda; Davacının; E cetveline göre % 49.2 (yüzdekırkdokuznoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği görülmekle raporlar arası çelişki giderilmiş ve 11 Ekim 2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”ne göre alınmış olup itirazlar yersizdir.
Tarafların kusura itirazları hakkında
Kaza tespit tutanağında davalı asli, davacı tali kusurlu olduğu tespiti yapılmış
Hasar ve kusur uzmanı Makine Mühendisi … tarafından düzenlenerek dosyaya sunulan … havale tarihli bilirkişi raporunda; Davaya konu kazanın oluşumunda … plakalı Belediye Otobüs sürücüsü …’ın asli kusurlu olup %80 oranında kusurlu olduğunu, tescilsiz motosiklet sürücüsü …’nın tali kusurlu olup, %20 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği ,
Mahkemenin 23.06.2016 tarihli celsesinin .. no’lu ara kararı ile; Davalıların kusur raporuna yönelik itirazları nazara alınarak kusur yönünden yeni bir bilirkişiden rapor aldırılmasına karar verildiği, ara karar doğrultusunda mahkememiz dosyasının mahkememizce re’sen seçilen hasar ve kusur uzmanı Makine Mühendisi …’a tevdi edilerek; davalıların itirazları doğrultusunda rapor düzenlenmesinin istenildiği, hasar ve kusur uzmanı Makine Mühendisi … tarafından düzenlenerek dosyamıza sunulan … havale tarihli bilirkişi raporunda; … plakalı araç sürücüsü …’ın sevk ve idaresindeki aracı ile 2918 sayılı KTK.’nun 57/a-1 bendini ihlal ettiğinden %80 oranında kusurlu olduğu, motosiklet sürücüsü …’nın sevk ve idaresindeki motosikleti ile aynı kanunun 52/a-1 bendini ihlal ettiğinden %20 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği anlaşılmakla raporların örtüştüğü gözetildiğinde itiraz yersizdir.
Davalı Belediye vekilinin ve diğer davalı vekilinin olayda müterafik kusur bulunduğu kask kullanmama nedeniyle indirim yapılması gerektiği istinafı
6098 sayılı Borçlar Kanun’un, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43.maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı Borçlar Kanun’un 52.maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 44.maddesi) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK.nun 52.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Davalı tarafın müterafik kusur yönünden yaptığı itirazlar bakımından ise; dosya içerisinde bulunan kaza tespit tutanağına göre, kask ve ekipmanların takılı olup olmadığı “belirsiz” olarak işaretlenmiştir. davacının kaskının takılı olmadığına dair dosya kapsamında herhangi bir delil olmayıp, takılı olmadığının ispatı davalının üzerindedir. Davalı tarafça, yargılama aşamasında sunulmuş herhangi bir delil bulunmadığından, aslolan kask ve güvenlik ekipmanı takılması olup, bu hususun aksinin davalı tarafça da ispatlanamadığından indirim uygulanmaması kararı yerinde olup istinaflar yersizdir.
Tarafların Maddi tazminat hesabına itiraz
Somut olayda kaza tarihi 20/06/2015 tarihi olup, poliçe başlangıç tarihi … tarihi olduğu gözetildiğinde yeni genel şartların uygulanmasının hukuken mümkün olmadığ, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 Esas,1990/199 K sayılı kararı ve Yargıtay 17. Hukuk dairesinin yerleşik içtihatları gereği, kaza tarihine göre Population Masculine Et – Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacının muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi; davacının muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması gerekmekte olup, bu halde buna uygun aktüerya bilirkişisinden ek rapor alınarak karar verilmesi doğrudur. İtiraz yersizdir.
Manevi tazminatın az veya çok taktir edildiği istinafı yönünden;
Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen manevi tazminat kriterleri,davacının tespit edilen sosyal ve ekonomik durumuna, davacının kaza nedeniyle % 49,2 oranında meslekten kazanma gücünü kaybettiği ve iyileşmesinin 9 ay olduğu gözetilip,davacının % 20 davalının % 80 kusuru ile olayın oluş şekli dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın dosya kapsamına uygun olduğu, taraf vekillerinin itirazının yersiz olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin Alacak talebinin ikinci kez arttırılıp arttırılamayacağına yönelik istinaf incelemesinde ;
HMK 107.maddede belirsiz alacak davası düzenlenmiş olup, 107/2.fıkrada “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” esası kabul edilmiştir. Buna göre davacı taraf talep artırım dilekçesi ile talebini artırabilecektir. Talep artırım, niteliği itibari ile davalı taraf aleyhine esaslı bir değişiklik olup, davalı tarafın, duruşmada bulunmadığı durumlarda tebligat yolu ile bu istemden haberdar edilmesi zorunludur.
Belirsiz alacak davası olarak açılan davalarda davacı talep sonucunun belirlenmesi talep sonucunun artırılması şeklinde olmaktadır. Belirsiz alacak davasında talebin belirlenmesinde karşı tarafın iznine veya ıslah yoluna başvurulmasına gerek bulunmaz. Ancak davacı tarafından talep sonucu belirlendikten sonra alacağının daha fazla olması halinde davacının talep sonucunu artırmak için ıslah yoluna başvurması yani ıslah suretiyle talep sonucunu artırması mümkün olacaktır.
6100 sayılı HMK’nın 176 ve devamı maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre tarafların, yargılama usulüyle ilgili bir işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği ancak aynı dava içerisinde bu yola sadece bir kez başvurabileceği belirtilmiştir.
Bu açıklamalara göre davanın belirsiz alacak davası olarak açılması halinde davacının öncelikle talep sonucunu belirlemesi, talebin belirlenmesinden sonra alacağın belirlenen miktardan daha fazla olduğunun anlaşılması halinde davacının ıslah yolu ile dava değerini arttırması gerekecektir. Yargıtay uygulamalarına göre trafik kazalarında yaralanmadan kaynaklanan tazminat davalarının belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olduğu kabul edilmiştir. (Yargıtay 17 HD 2015/14980 E 2018/8201 K )
Somut olayda davacı HMK 107. Madde gereği maddi tazminat talep etmiş, birinci artırım dilekçesi ile talebini yükseltmiş, daha sonra davacı alınan ek rapora göre de ıslah dilekçesi ile talebini davacı yönünden artırmıştır.Bu kez davacı alınan 3. Rapora göre davayı ıslah etmiştir.Buna göre tarafların, yargılama usulüyle ilgili bir işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği ancak aynı dava içerisinde bu yola sadece bir kez başvurabileceği belirtilmekle 2. Islaha değer verilemeyeceğinden mahkemenin kararı doğru olup itiraz yersizdir
Nitekim Yargıtay 17 hd nin 2016/19233 esas2019/9532 karar, 2016/15922 esas 2019/8879 karar sayılı ilamı
Davacı vekilinin geçiçi işgöremezliğe ve bu kapsamdaki vekalet ücretine yönelik istinafı ilişkin itirazı
Mahkemece SGK tarafından sahkememize yazılan 07/12/2015 tarihli müzekkere cevabında davacıya rücuya tabi geçici iş göremezlik ödemesi yapılmadığı bildirilmiş ve bilirkişi raporunda bu husus belirtilmemiş ise de SGK tarafından Konya …İş Mahkemesinin … Es…. Kar. Sayılı ve Konya … İş Mahkemesinin … Es. … Kar. Sayılı dosyasından rücu davası açtığı, davanın kabulüne karar verildiği ve davalı sigorta şirketi tarafından ödemelerinin yapıldığı hususları dikkate alındığında davacının geçici işgöremezlik zararından mahkememizce bu miktarların mahsubunun yapıldığı belirtilmiş ise de gelen yazı cevabı ile mevcut durum çelişki arzetmektedir
Bu halde Yerel Mahkemece, hükme bağlanan mahkeme kesinleşmiş ilamları da eklenmek suretiyle davacının geçirmiş olduğu trafik kazası nedeni ile geçici veya sürekli iş göremezlik ödeneği ödenip ödenmediği, ödenmiş ise toplam tutarının bidirilmesi, ayrıca sürekli iş göremezlik geliri bağlanıp bağlandığı, ödenen geçici işgörmezlik ödeneğinin veya bağlanmış ise peşin gelirin rücua tabi olup olmadığı, rücua tabi ise rücu edilecek ilk peşin sermaye değerinin öğrenilmesi veya miktarının SGK dan sorularak tespiti ile bu duruma göre yapılan ödemenin hesaplanan tazminattan mahsubunun gerekip gerekmediğinin değerlendirilerek karar verilemesi doğrudur.
Bu durumda Yerel mahkeme tarafından rücuya tabi olup olmadığı tespit edilen rücuya tabi geçici iş göremezlik ödeneği düşülüp bu bedel üzerinden davalılar lehine 1.763,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğrudur.
Yine Yerel mahkemece … tarihli ıslah dilekçesinde neticeten 377.806,06 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi olmak üzere toplamda 477.806,06 TL tazminat talep edilmiştir. Mahkeme tarafından ise 6.570,64 TL geçici, 355.524,62 TL sürekli, 9.946,80 TL bakıcı ve 4.000,00 TL tedavi gideri olmak üzere toplamda 376.042,06 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 416.042,06 TL ye hükmedilmiştir.
Dava açıldıktan sonra ödenen 290.000,00 TL açısından dava ret edilmemiş olup yargılama giderlerinden de davalıların sorumlu olması gereği ve bu yargılama esnasında ödenen bu miktar da dava değerine eklenerek yargılama giderlerinin kabul ret oranlaması yapılması gerekmekte ise de davalı sigorta şirketi ile davacı arasında düzenlenen 09.03.2020 tarihli ibranamede 2.000,00 TL yargılama gideri hesaplanarak ödendiği tarafların kabulünde olup bu giderin toplam yargılama giderinden düşülmek suretiyle ve kısmen kabul edilen manevi tazminat miktarına göre oranlanması suretiyle yargılama gideri hesabı doğrudur.
Davacı vekilinin avans faizi hükmedilmesi gerektiği istinafı
Davacı taraf, davaya konu ettiği maddi tazminatlar yönünden, dava dilekçesinde yasal faiz isteminde bulunmuş olmasına rağmen; ıslah dilekçesinde, davaya konu edilen bölüm ve ıslah ile artırılan tüm maddi tazminatlar için avans faizine hükmedilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle faiz türünü de değiştirmiştir. Mahkeme ise; hükmedilen maddi tazminatların tamamı için, temerrüt faizi olarak yasal faize hükmetmiştir.
Dava dilekçesinde temerrüt faizinin talep edildiği; dava açılırken talep edilen faizin türünün, ıslah yoluyla değiştirilmesinin mümkün olduğu; ancak otobüsün davalı belediyeye ait olduğu hususu gözönüne alınarak bu nedenle yasal faize hükmedilmesi yerinde olup buna yönelik istinaf yerinde değildir.
Davalıların vekalete yönelik itirazları
Belirsiz alacak davası olarak açılan trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat davalarında HMK’un 107.maddesi gereğince bir kez talep artırımında bulunulabileceği, mahkemece davacının birinci talep artırımının talep artırımı, ikinci talep artırımının ıslah olarak değerlendirilmesi gerektiği, mahkememce davacı tarafın 07/10/2019 tarihli talep artırımının talep artırımı, 21/02/2020 tarihli talep artırımının ıslah olarak değerlendirildiği, davacının 02.06.2021 tarihli dilekçesi ile harcını yatırmak suretiyle talep artırımı talebinin ikinci ıslah yasağı kapsamında yapılmamış sayıldığı anlaşılmakla artırılan bu kısım için ıslah yapılmamış sayıldığından lehe vekalet ücreti taktiri mümkün olmayıp itiraz yersizdir.
Zira HMK’nın 176/2. maddesine göre, aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Somut olay incelendiğinde davacının talebi 2. ıslah niteliğinde olup talebini ıslah etmiştir. Bu durumda ıslah işlemi Kanun gereği ikinci kez yapılamayacağından, Kanun’un getirdiği sınırlamaya aykırı şekilde yapılan ıslah işleminin yok hükmünde sayılması gerekmektedir. Yok sayılan işlem hüküm ve sonuç doğurmadığından bu işleme dayalı olarak karar verilmesi imkanı da bulunmamaktadır.
Bu halde maddi tazminatın belirlenmesinde ikinci ıslah başvurusuna itibar edilmemesi nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirinde de bu ikinci ıslahın yok hükmünde olduğu kabul edilerek davalı lehine bu miktarın reddolan kısmı gözetilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin belirlenmesinde gözetilemeyeceği dikkate alınarak, hüküm kurulması gerekmektedir
Nitekim Yargıtay 3. HD’nin 2022/1410 esas 2022/5524 karar, 10 HD nin 2021/7843 esas 2022/7231 karar sayılı ilamı.
Bu halde, Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekili ile davalı … Başkanlığı vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
1-Davacı tarafça yatırılan peşin harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
2-Davalı … Belediyesi tarafından alınması gereken 9.976,19 TL harçtan peşin alınan 2.494,05 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.482,14 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı … tarafından alınması gereken 9.976,19 TL harçtan peşin alınan 2.495,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.481,19 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda; maddi tazminat yönünden; HMK’nun 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde temyiz yolu açık olmak üzere, manevi tazminat yönünden; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 02/03/2023

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.