Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2789 E. 2022/2829 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 30/12/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 27/09/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 30/12/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 04/01/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; 13.05.2016 günü saat 11:50 sıralarında …’in maliki olduğu … (…’in de sürücü olma ihtimali bulunmaktadır.) sevk ve idaresinde olduğu iddia edilen … plakalı numaralı araç ile … ili, … Mahallesi, … Sokak üzerinde direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı taraftan gelen bisikletli müvekkili …’a çarptığını ve yaralamalı trafik kazasına neden olduğunu, kaza neticesinde müvekkili …ın basit tıbbi müdahaleyle giderilemeyecek ve hayati tehlike barındıracak şekilde yaralandığını, kaza sonrasında tanzim edilen kaza tespit tutanağından da görüleceği üzere … plakalı aracın sürücüsü olduğunu iddia ettiği dava dışı …in Karayolları Trafik Kanuru 52/1-b bendi uyarınca “…hızlarını, kullandıklarını aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun getirdiği şartlara uydurmak, zorundadırlar…’”” kuralını ihlal ettiğinden %100 kusurlu bulunduğunu, kazanın meydana gelmesinde müvekkili …’a herhangi bir kusur izafe edilmediğini, tüm bu hususların kaza tespit tutanağında belirtildiğini, gerçekleşen kaza sebebiyle yaralanan müvekkilinin madden ve manen yıkıma uğradığını ve tedavisinin halen devam ettiğini, Konya …Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı ceza dosyası ile işbu davaya konu kazada otomobil sürücüsünün kim olduğu konusunda ihtilaf bulunduğunu, söz konusu kazaya …’in sebep olduğu iddia edilse de aynı kaza sebebi ile … hakkında da kamu davası açıldığını, bu aşamada ceza dosyasının henüz kesinleşmediğinden herhangi bir hak kaybına mahal vermemek adına aleyhine açacakları her türlü talep ve dava hakkını saklı tuttuklarını, kazaya karışan araç maliki ile sigorta şirketinin de işbu davada sorumluluğunun bulunduğunu, kaza sonrası müvekkilinin … Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi altına alındığını, çarpışma sonrası şiddetle savrulması sebebi ile MR çekildiğini, saç derisine boydan boya dikiş atıldığını ve müşahede altında tutulmak üzere yatışının yapıldığını, müvekkilinin basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığını ve hayati tehlikesi bulunduğuna dair raporlar düzenlendiğini, dava konusu kaza gerçekleşmeden önce oldukça sağlıklı oları müvekkilinin geçmişinde herhangi bir hastalığı bulunmadığını, kaza öncesinde oldukça sağlıklı olan ve hayatını sağlığına azami derecede dikkat ederek geçirmiş olan müvekkilinin söz konusu kazanın ardından içine düştüğü süreçte gerek maddi gerek manevi olarak yıprandığını, kazanın ardından ilk müdahalesi … Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yapıldığını, akabinde İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda sağlık raporu alındığını, bunun üzerine … Hastanesi’nde tekrar tedavi gördüğünü, hayatında hastahane yolu bilmeyen müvekkilinin elem verici kazanın ardından birçok kez hastaneye gitmek zorunda kaldığını, müvekkilinin sanayide kendisine ait bir işletme işletmede kaportacılık yaptığını, müvekkilinin işi gereği fiziki gücünü kullanması gerektiğini, müvekkilinin yaşamış olduğu kaza sebebiyle işini gereği gibi yapamadığını, gündelik işlerini bile zorlukla yapabilen müvekkilinin bir kaportacı olarak ağır fiziki çalışma gerektiren işini yapabilmesinin zaten mümkün olmadığını, gelinen noktada müvekkilinin … Hastanesi’nde tedavi görmeye başladığını, bu tedavi çerçevesinde 3 ayda bir kontrole gitmek zorunda kaldığını, tedaviler kapsamında 4 farklı ilaç reçete edildiğini ve bu 4 farklı ilaçtan 2’sini ömrü boyunca kullanmak zorunda kalacağını öğrendiğini, müvekkilinin şu anda tedavi gördüğü hastanenin özel bir hastane olup özel hastaneler SGK dan aldıkları ücretin yanında hastadan fark almakta olduğunu, müvekkilinin bu ödemeleri de yapmak zorunda kaldığını, müvekkilinin rahatsızlığının göz önünde bulundurulduğunda işinin ehli bir doktorla görüşmek istemesinin gayet tabi olduğunu, bütün bu açıklamaların yanı sıra müvekkilinin kaza sonrası süreçte birçok farklı kalemde çeşitli zararlarınını oluştuğunu, bunların bir kısmının fatura edilemeyen zararlar olduğunu, tüm bu nedenlerle dava ve dava dışı fazlaya ilişkin (araç sürücüsüne karşı açacakları başta olmak üzere) tüm dava, talep, tazminat vs. hakları saklı kalmak kaydıyla, öncelikle davalı şahıs/şirket adına kayıtlı olan taşınmazların ve araçların kaydı üzerine takdiren teminatsız olarak 100.400,00 TL üzerinden ihtiyati haciz vaazına, ihtiyati haciz taleplerinin reddi halinde davalı şahıslar adına kayıtlı olan taşınmazların ve araçların kaydı üzerine üçüncü kişilere devredilmesini önlemek amacı ile ihtiyati tedbir vaazına, 6100 sayılı HMK madde 107 gereğince alacak miktarının tam olarak belirlenememesi sebebiyle ayrı ayrı olmak üzere şimdilik 100,00 TL sürekli iş görememezlik, 100,00 TL geçici iş görememezlik, 100,00 TL edilen/edileyemeyen tedavi gideri, 100,00 TL bakıcı gideri olmak üzere şimdilik toplam 400,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 13/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı ile birlikte davalılardan (sigorta şirketi yönünden poliçede belirtilen limitler dâhilinde) müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkili için toplam 100.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihl olan 13/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı ile birlikte davalı sigorta şirketi haricindeki davalı şahıs/şahıslardan tahsilini, arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin takdir edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; öncelikle süre uzatım dilekçelerindeki zaman aşımı itirazını tekrar ettiklerini, eldeki işbu davanın 13.05.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle açıldığını, söz konusu kazanın müvekkilin aracını tamir edilmesi amacıyla bırakmış olduğu fren ustası …’in yanında çalışan işçinin aracı test ettiği sırada davacı …’a çarpması sonucunda meydana geldiğini, müvekkilinin aracı …’e ait iş yerine tamir edilmesi amacıyla vermiş olduğunu meydana gelen kaza sırasında aracın kullanılmasının müvekkilin bilgisi dışında olduğunu, davaya konu kazada müvekkiline atfedilecek bir kusur bulunmadığını, müvekkilinin aracı tamir amacıyla bırakmış olması nedeniyle meydana gelen kazada işleten sıfatı bulunmadığını, … in motorlu taşıtlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan kişi sıfatı taşımakta olduğunu bu durumda meydana gelen kazadan sürücü ve iş yeri sahibinin sorumlu olduğunu, bu hususa ilişkin Konya … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas Sayılı dosyasındaki ifadeleri ve yapılan araştırmaları delil olarak sunduklarını, işbu anılan dosya incelendiğinde müvekkilinin işleten sıfatının bulunmadığını, iş yerine aracını tamir amacıyla bıraktığının ortaya çıkacağını, hiçbir şekilde işleten olduklarını kabul etmediklerini, kaza tespit tutanağında her ne kadar kusurun %100 oranında araç sürücüsünde olduğu ifade edilmiş ise de bu tespitlere katılmanın mümkün olmadığını, davacının dava dosyasında mevcut kamera görüntülerinden de anlaşılacağı üzere kaza anında kask veya koruyucu herhangi bir ekipman takmadığını, kaza neticesinde davacının kafasını araca çarptığını ve bu kısma dikiş atıldığını, eğer kask takmış olsa idi meydana gelen bu sonucu önceleyebilecek ve maluliyet doğmadan kazayı atlatmış olacağını, bu nedenle kusurun %100 sürücüye ait olduğuna ilişkin kolluk tespitinin kabul edilemeyeceğini, dava dilekçesi ile talep edilen manevi tazminatın olayın oluş şekli ve devamındaki süreç göz önünde bulundurulduğunda oldukça fazla olduğunu, dava dilekçesinde de ifade edildiği üzere davacının zararının genel olarak maddi nitelikte olduğunu manevi tazminat talep edilmesinin usule ve hukuka uygun olmadığını, dava dilekçesinde kazazedenin kendine ait iş yerinde kaportacılık yaptığının ifade edildiğini, ancak mahkememiz tarafından yaptırılan kolluk incelemesi sonucunda davacının emekli olduğu, ara sıra kardeşine ait iş yerine giderek çalıştığının tespit edildiğini, davacının bu iş yerinin kendine ait olduğu ve buradan kazanç elde ettiğini iddia ediyorsa bu iş yerinin kendine ait olduğunu gösterir kira sözleşmesi, tapu kaydı vb. evraklar ile bu iddiasını ispat ile mükellef olduğunu, ayrıca kendisine ait iş yerinden elde ettiği kazancın ortalamanın üzerinde olduğu da belirttiğini, yine bu konuda davacının iş yerinin kendine ait ise vergi levhası, çalışan olarak orada bulunuyorsa maaş bordrosu ile bu durumu ispat etmesi gerektiğini, aksi taktirde yapılacak hesaplamada asgari ücret esas alınmalı ve bu doğrultuda hesaplama yapılması gerektiğini, davacının kaza sebebiyle özel bir hastane olan Konya Medova Hastanesinde tedavi gördüğü ve düzenli olarak kontrollere gittiğini ifade ettiğini ve burada yapılan harcamaları talep ettiğini, ancak mahkemenizce bu talebe yönelik zikredilen hastaneye yazılan müzekkereye hastane tarafından cevap verildiğini ve davacının kaza sebebiyle herhangi bir tedavi görmediği ve haliyle kontrol amacıyla takibinin yapılmadığının ifade edildiğini, davacının kazaya binaen devlet hastanesi bünyesinde tedavi gördüğünü ve emekli olması sebebiyle buradaki tüm ücretlerin SGK tarafından karşılandığını, haliyle davacının talep edebileceği tedavi gideri bulunmadığını, bu nedenlerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, davacının eldeki işbu davasının, KTK Madde 104 gereği müvekkilinin pasif husumet ehliyeti olmaması nedeniyle usulden reddini, davacı tarafından açılan işbu maddi ve manevi tazminat davasının usul ve yasaya uygun olmaması ile (kabul etmemekle birlikte) istenen manevi tazminatın pek fazla olması nedeniyle esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekilinin cevap dilekçesi ile özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin sigorta şirketinin genel müdrlüğünün adresinin Üsküdar/İSTANBUL olması sebebiyle İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, sigorta şirketine başvuru şartının yerine getirilmediğini, dava şartının yerine getirilmemesinden dolayı haksız davanın reddinin gerektiğini, müvekkili şirkete sunulması gereken evrakların sunulmadığını, dava şartının yerine getirilmediğini, bu nedenle davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, manevi tazminat talebi ile müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, davacının kusur durumunu tespit edebilmek adına ve ceza dosyasında uzlaşma mevcutsa müvekkili şirketin sorumluluğu olmayacağından ceza dosyasının celbini talep ettiklerini, kaza tarihi itibariyle müvekkili şirketin poliçesinin vadesinde gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerektiğini, araç satışı mevcutsa araç satışına ilişkin belgelerin sunulmasını talep ettiklerini, müvekkili şirketin kaza tarihi itibariyle sürekli iş göremezlik tazminatından sorumlu olduğunu, geçici iş göremezlik-bakıcı ve tedavi giderleri-yol masrafı sorumluluk kapsamında bulunmadığını, SGK tarafından karşılanması beklenen bakıcı, tedavi ve geçici iş göremezlik giderlerinin müvekkilinden talep olunmasında hukuka uyarlık olmadığını, müracaatçının SGK’lı OLUP olmadığına bakılmaksızın, mevzuata göre SGK tarafından karşılanması gereken giderlerin trafik sigortalarının teminat kapsamına girmediğini, SGK nın ödemiş olduğu tazminat varsa tespit edilerek ödenecek tazminattan düşülmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğu teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, kabul anlamına gelmemek ile birlikte tazminat hesabı yapılacaksa TRH-2010 mortalite tablosuna uygun hesaplama yapıldığını, ticari / temerrüt/ avans faizi talep edilemeyeceğini, bu nedenlerle haksız, mesnetsiz, usul ve yasaya aykırı davanın usulden reddini, kusur durumunun şüpheye mahal vermemesi adına ceza dosyanın celbini, ilgili dosya eksikliği tamamlandıktan sonra dosyanın kül halinde İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne sevkine karar verilmesini, aleyhe karar verilmesi halinde güncel mevzuata uygun (muayeneli) maluliyet raporu alınması için İstanbul Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Dairesi’ne sevkine karar verilmesini, müvekkili şirketin kaza tarihi itibariyle sorumluluğunun tespiti açısından satış belgelerinin talep edilmesine karar verilmesini, aksi takdirde haksız ve sebepsiz zenginleşmeye yol açacak nitelikteki talebinin esastan reddi ile yargılama masraf ve vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “MADDİ TAZMİNAT AÇISINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE; Yukarıda yapılan açıklamalar, hükme esas alınan bilirkişi raporları, emsal alınan Yüksek Mahkeme ilamları, kurumlardan gelen müzekkere cevapları, kolluk araştırması, sigorta poliçesi ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 13/05/2016 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde davacının yaralanmadığı, kazanın meydana gelmesinde davacıya atfı mümkün bir kusur olmadığı, dava dışı sürücü …’un %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davalı …’ın ise araç işleteni, diğer davalının da aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu, yukarıda detayıyla izah edildiği üzere davalının işleten sıfatının bulunduğu, … Hastanesinin 14/01/2021 tarihli Heyet Raporunda 11 Ekim 2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre yapılan değerlendirmede davacının sürekli maluliyetinin olmadığı, iyileşme(geçici iş göremezlik) süresinin 2 aya kadar uzayabileceği, bu süre zarfında bakıcıya ihtiyacı olmadığı ve SGK tarafından karşılanmayan, belgeye bağlanamayan zorunlu tedavi giderinin ise 1.000,00 TL olduğu rapor edilmiş, 05/04/2022 Tarihli Aktüerya bilirkişi raporunda davacının geçici iş göremezlik maddi zararının 2.601,98 TL olduğu, kalıcı iş göremezlik ve bakıcı gideri maddi zararı bulunmadığı, SGK tarafından karşılanmayan, belgeye bağlanamayan zorunlu tedavi giderinin ise 1.000,00 TL olduğu rapor edilmekle davacının 13/05/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle mahrum kaldığı 2.601,98 TL geçici iş göremezlik maddi zararı ile 1.000,00 TL SGK tarafından karşılanmayan, zorunlu, belgeye bağlanamayan tedavi gideri maddi zararının … A.Ş ile (kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihi olan 17/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalı …’den( kaza tarihi olan 13/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) müştereken ve müteselsilen tahsili davacıya verilmesine karar verilmiş, davacının sürekli iş göremezlik ve bakıcı gideri maddi zararı olmadığından bu tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
MANEVİ TAZMİNAT AÇISINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunumuzun 56/1 maddesinde; “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. ” amir hükmü yer almaktadır.
Yüksek Mahkemenin yerleşik içtihatlarında ifade edildiği üzere; Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, 6098 Sayılı TBK’nın 56/1. maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 Sayılı TMK’nın 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda yapılan açıklamalar, amir kanun hükmü, bilirkişi raporları ve Yüksek Mahkemenin yerleşik içtihatları çerçevesinde somut olayımız değerlendirildiğinde; 13/05/2016 tarihinde meydana gelen kazada kaza tarihi itibariyle davacının yaşı, kazanın meydana gelmesinde zararın artmasında herhangi bir dahli ve kusuru bulunmaması, kaza sebebiyle her ne kadar kalıcı bir maluliyeti bulunmasa da 2 aylık tedavi süreci, geçirmiş olduğu tıbbi müdahaleler, bu sürecin davacı üzerinde yaratacağı travma ve psikolojik etki, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile paranın satın alma gücü de bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacı lehine takdir edilecek 5.000,00 TL manevi tazminatın davacı için zenginleşme ve davalılar için de yıkım olmayacağına kanaat edilmekle davacının manevi tazminat davasının 5.000,00 TL’sinin kabulüne, fazlaya ilişkin taleplerinin ise reddine karar verilmesi hususunda Mahkememizde vicdani kanaat hasıl olmuştur.
Davacı …’ın MADDİ TAZMİNAT davasının KISMEN KABULÜ İLE;
a) Davacının 13/05/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle mahrum kaldığı 2.601,98 TL geçici iş göremezlik maddi zararının davalı … A.Ş ile (kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihi olan 17/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalı …’den( kaza tarihi olan 13/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) müştereken ve müteselsilen tahsili DAVACIYA VERİLMESİNE,
b) Davacının 13/05/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle mahrum kaldığı 1.000,00 TL SGK tarafından karşılanmayan, zorunlu, belgeye bağlanamayan tedavi gideri maddi zararının … A.Ş ile (kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihi olan 17/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalı …’den( kaza tarihi olan 13/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) müştereken ve müteselsilen tahsili DAVACIYA VERİLMESİNE,
c)Davacının sürekli iş göremezlik ve bakıcı gideri maddi tazminat taleplerinin REDDİNE,
Davacı …’ın MANEVİ TAZMİNAT davasının KISMEN KABULÜ İLE; 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 13/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsili ile DAVACIYA VERİLMESİNE, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin, aracı …’e ait iş yerine tamir edilmesi amacıyla vermiş olup meydana gelen kaza sırasında aracın kullanılmasının müvekkilinin bilgisi dışında olduğunu, davaya konu kazada müvekkiline atfedilecek bir kusur bulunmadığını, müvekkilinin aracı tamir amacıyla bırakmış olması nedeniyle meydana gelen kazada işleten sıfatı bulunmadığını, müvekkilinin aracı tamire bırakmakla KTK kapsamında belirlenen işletenliği başkasına devrettiğini, bu nedenle müvekkilinin sorumluluğuna hükmedilmesinin doğru olmadığını, bu itirazları kabul görmez ise; davacının kazanın oluşmasında ve meydana gelen kaza sonucunda yaralanmasında müterafik kusurlu olduğunun kabul edilmesini talep ettiklerini, davacının kaza anında kask veya koruyucu herhangi bir ekipman takmadığını, kaza neticesinde davacının kafasını araca çarptığını ve bu kısma dikişi atıldığını, eğer kask takmış olsa idi meydana gelen bu sonucu önleyebilecek ve maluliyet doğmadan kazayı atlatmış olacağını, bu nedenle davacının müterafik kusurlu kabul edilmemesine dair Yerel Mahkeme kararının yerinde olmadığını, bu itirazları da kabul görmediği takdirde; Yerel Mahkeme tarafından davacı lehine hükmedilen tazminatların çok yüksek olduğunu, davaya cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanları nazara alınmadan davacı lehine fahiş tazminatlara hükmedildiğini, meydana gelen kazanın vehameti nazara alınarak daha az manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, müvekkilinin meydana gelen kazada işleten sıfatının bulunmaması nazara alınarak davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı tümden reddine, bu talepleri kabul görmez ise davacının meydana gelen kazada müterafik kusuru bulunması nedeniyle hükmedilen tazminatlardan müterafik kusur indirimi yapılmasına, hükmedilen maddi ve manevi tazminatların pek fazla olmakla, kazanın vehametine uygun bir tazminata hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme tarafından hükme esas alınan … Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından tanzim edilen 14/01/2022 tarihli raporun hatalı olup işbu rapora göre karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu kaza 13/05/2016 tarihinde yaşanmış olup kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmeliğin Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurlu Raporları Hakkında Yönetmelik olduğunu, bu sebeple maluliyet oranı tespitinde söz konusu yönetmelik hükümlerine göre belirlenen maluliyet oranının esas alınması gerektiğini, mahkeme tarafından hükmedilen manevi tazminatın cüz’i bir miktar olup müvekkilinin yaşamış olduğu sıkıntılar ve yargılama süreci düşünüldüğünde haksız kaldığını, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; yaralanmalı trafik kazası sebebiyle geçici, sürekli iş göremezlik, tedavi bakıcı giderlerine ilişkin maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1- Maluliyet raporuna itirazın incelenmesinde :
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur.
Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/15557 E, 2018/7758 K ),Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda davacının yaralanmasına neden olan kaza 13/05/2016 tarihinde meydana gelmiş davalı tarafından tanzim edilen sigorta poliçesi ise 22/05/2015 -22/05/2016 arası dönem için tanzim edilmiştir. Buna göre davacının maluliyet raporunun Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak … Üniversitesi Adli tıp ana bilim dalı tarafından verilen heyet raporu düzenlendiğinden ve raporda usul ve yasalara aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf istemi de nazara alınmamıştır.
2-Müterafik kusur itirazının incelemesinde :
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78. maddesinde “belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat kullanmaları zorunludur… kullanma ve yolların özelliği gözetilerek hangi tip araçlarda sürücülerinin ve yolcularının şehiriçi ve şehirlerarası yollarda hangi şartlarda hangi koruyucu tertibatı kullanacakları ve koruyucuların nitelikleri ve nicelikleri ile emniyet kemerlerinin hangi araçlarda hangi tarihten itibaren kullanılacağı yönetmelikte belirtilir” düzenlemesi yapılmıştır.
Koruyucu tertibatlar bakımından yollama yapılan Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 150/2-a maddesinde “üç tekerlekli yük motosikletleri hariç, elektrikli bisiklet, motorlu bisiklet ve motosikletlerde sürücülerin koruma başlığı ve koruma gözlüğü, yolcuların ise koruma başlığı takması zorunludur” düzenlemesine yer verilmiştir.(YARGITAY4. Hukuk Dairesi 2021/5029 E 2021/6489 K )
Somut olayda davacının kullandığı bisiklet Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 150/2-a maddesinde belirtilen koruma başlığı takma zorunluluğu olan araçlardan olmadığından itirazın reddi gerekmiştir.
3- İşletenlik sıfatı itirazının incelenmesinde:
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu “İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu” başlıklı 85. madde 1. fıkrası; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmünü, aynı maddenin son fıkrası ise; “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmünü havidir. 95/2. maddesinde ise; “Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.” hükmü ve Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4/2 maddesinde; “Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebilir” düzenlemesi mevcuttur. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.c maddesi uyarınca, tazminatı gerektiren olay, aracın Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan kimseler tarafından sevk edilmesi sonucunda meydana geldiği takdirde sigortacının sigorta ettirene rücu imkanı bulunmaktadır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu 85. maddesinde motorlu aracın işletilmesinden doğan zararlardan işletenin sorumlu olduğu belirtilmiş olup işletenin kim olduğu 3.maddede açıklanmıştır. Aynı Kanun’un 104. maddesinde motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüslerin sahibinin gözetim, bakım, onarım, alım-satım araçta değişiklik yapılması amacıyla veya benzeri bir amaçla kendisine bırakılan bir motorlu aracın neden olduğu zararlardan dolayı işleten gibi sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Bu halde aracın trafikte adına kayıtlı olduğu işletenin ve araç için ZMSS yapan sigortacının bu zararlardan sorumlu olmadıkları hüküm altına alınmıştır. Keza Karayolları Motorlu Araçlar ZMSS Genel Şartlarının A.3/h maddesinde; “motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyetlerde bulunan teşebbüslere, gözetim, onarım, bakım, alım-satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile veya benzeri bir amaçla bırakılan aracın sebep olacağı zararlara ilişkin her türlü taleplerin” teminat dışında kalacağı belirtilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 104. Maddesi, “motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüslerin sahibi, gözetim, onarım, bakım, alım-satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile veya benzeri bir amaçla kendisine bırakılan bir motorlu aracın sebep olduğu zararlardan dolayı işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın işleteni ve araç için ZMMS yapan sigortacı bu zararlardan sorumlu değildir” hükmünü öngörmektedir.
Dava dışı sürücünün tamircide çalıştığı olduğu bu durumun tanık beyanları ve ceza dosyasındaki sanık sosyal ekonomik durum araştırma tutanağı ile sabit olduğu, davacının bunun aksini ispat edemediği, aracın tamir amacıyla dava dışı tamirhaneye bırakıldığı ve kazanın bu esnada meydana geldiği anlaşılmakla, trafik kazasının dava konusu aracın davalının hakimiyetinde bulunmadığı bir sırada meydana geldiği, KTK’nun 104. maddesi gereği araç malikinin işletenlik sıfatının kalktığı, zarardan farazi işleten konumundaki tamirhane sahibinin sorumlu olduğu, dolayısıyla işleten olarak davalının bir sorumluluğunun olmadığı anlaşılarak ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalıdır.(YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2019/2055 E 2020/4813 K )
Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK.nın 353/1-b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE,
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; ilk derece mahkemesi kararın KALDIRILMASINA,
HMK.nın 353/1-b-2.maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davacı …’ın MADDİ TAZMİNAT davasının KISMEN KABULÜ İLE;
a) Davacının 13/05/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle mahrum kaldığı 2.601,98 TL geçici iş göremezlik maddi zararının davalı … A.Ş den (kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihi olan 17/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) tahsili DAVACIYA VERİLMESİNE,
b) Davacının 13/05/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle mahrum kaldığı 1.000,00 TL SGK tarafından karşılanmayan, zorunlu, belgeye bağlanamayan tedavi gideri maddi zararının … A.Ş den (kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihi olan 17/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) tahsili DAVACIYA VERİLMESİNE,
c) Davacının sürekli iş göremezlik ve bakıcı gideri maddi tazminat taleplerinin REDDİNE,
2-Davacı …’ın davalı …’den talep ettiği Maddi ve Manevi tazminat taleblerinin reddine,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
3-Alınması gereken 246,05 TL harçtan peşin alınan 342,92 TL harç ile 12,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile fazladan kalan 108,86 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 497,26 TL harç giderinin davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00TL arabuluculuk giderinin son arabulucu oturumuna katılmayan davalı …’den tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından sarfedilen 626,7‬0 TL posta ve tebligat ücreti gideri, 700,00TL bilirkişi ücreti gideri, 730,30TL Adli Tıp raporu gideri ve 1.162,00TL hastane raporu gideri olmak üzere toplam 3.219,00TL nin davanın haklılık oranına göre hesaplanan 111,70 TL’nin davalı sigortadan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı … tarafından sarfedilen 35,15 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
8-Davacı vekili yararına kabul edilen maddi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesaplanan 3.601,98 TL vekalet ücretinin davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davalı … vekili yararına reddedilen manevi tazminat davası yönünden AAÜT’nin 10/2 maddesine göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’e verilmesine,
10-HMK’nun 297/1-ç maddesi uyarınca artan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde taraflara iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
11-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan istinaf karar harcının talep halinde davalı tarafa iadesine,
12-Davalı … tarafından yapılan 220,70 TL yargılama gideri ile 54,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 274,70 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı …’e ödenmesine,
13-Davacı tarafından yatırılan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
14-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
15-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, tarafların yokluğunda HMK nun 361.maddesi gereğince kararın davacı yönünden kararın taraflara tebliğinden itibaren İKİ HAFTA içerisinde TEMYİZ YOLU AÇIK, davalılar yönünden KESİN olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi. 30/12/2022

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.