Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 08/03/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … ( … )
ÜYE : … ( … )
ÜYE : … ( … )
KATİP : … ( … )
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 15/09/2022
NUMARASI : … Esas … Karar
DAVACILAR :1- … (TcNo: … )
2- … (TcNo: … )
3- … (TcNo: … )
4- … (TcNo: … )
VEKİLİ :Av. …
DAVALI : … ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ :Av. …
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 08/03/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 08/03/2023
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacının mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; 09.01.2021 tarihinde saat 09:50 sıralarında Konya İli, Meram İlçesi, Hadimi Mahallesinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracıyla Hasanköy Köprüsü istikametinden Antalya Çevre Yolu Caddesini takiben seyredip Taşköprü Caddesi kavşağına geldiğinde aracının ön kısmı ile kırmızı ışıkta durmakta olan şoför … idaresindeki … plakalı tanker kamyonun arka kısmına çarptığını, müvekkillerin murisi gerçekleşen kazada sigortalıya ait … plaka sayılı aracın sevk ve idaresinde bulunduğu sırada kaza neticesinde hayatını kaybettiğini, kaza sonrasında tanzim edilen kaza tespit tutanağında; “Kaza yerinde ex(-) olan … plakalı otomobil sürücüsü …’nin 2918 sayılı KTK’ nın 52/1-a ‘kavşaklara yaklaşırken aracın hızını azaltmamak’ maddesini ihlal ettiği, … plakalı tanker kamyon şoförü …’ nin ise kural ihlalinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır” şeklinde tespitte bulunulduğunu, olayla ilgili olarak Konya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … Sor. numaralı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, söz konusu soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olup dosyanın kapandığını, sigorta şirketinin sorumluluğundan dolayı dava şartı olan başvuru yapılmış olmasına rağmen tarafımıza ödeme yapılmadığını, Karayolları Trafik Kanunu 97. Maddesine göre davalı sigorta şirketine Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasından kaynaklı olarak iadeli taahhütlü başvuru yapılmış, 18.11.2021 tarihinde tebliğ edilmiş ise de taraflarına ödeme yapılmadığını, kazaya karışan … plaka sayılı araç … poliçe numarasıyla KTK Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile davalı … Sigorta A.Ş. tarafından sigorta edilmiş, maddi tazminat yönünden sorumlu olduğunu, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu amir hükümleri uyarınca Sigorta şirketi kaza tarihindeki teminat limitleri dâhilinde ve kusur oranlarında olmak üzere; müvekkillerin söz konusu trafik kazası neticesinde meydana gelen zararını gidermekle yükümlü olduğunu, müteveffanın eşi … 15.05.1992 doğumlu olup 29 yaşında ve ev hanımı olduğunu, söz konusu kazada vefat eden … ile evlenmiş ve bir erkek çocuğu sahibi olduğunu, oğlu … 29.03.2016 doğumlu henüz 6 yaşında olduğunu, vefat eden …’ nin maaşı ailenin tek geçim kaynağı olmakla birlikte …’ nin vefatından sonra müvekkillerin ekonomik durumları sekteye uğradığını, yine müteveffa vefat etmeden önce babası … ve annesi …’ ye de maddi ve manevi anlamda sürekli olarak destek olduğunu, tüm bu sebeplerle 6100 sayılı kanun 107. maddesi uyarınca toplanacak delillere göre artırım yapmak üzere şimdilik; müvekkillerden eş … için 100,00 TL, çocuk … için 100,00 TL, baba … için 100,00 TL, anne … için 100,00 TL olmak üzere toplam 400,00 TL maddi zarar olarak destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle; davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte; müvekkilimiz şirket, Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi ve zorunlu mali mesuliyet sigortası (zmms) uyarınca, sigortalısının kusuru ile 3. şahıslara verdiği zararı poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tazmin etmekle mükellef olduğunu, başvuru konusu taleplerinin teminat dışı olması nedeniyle haksız ve hukuka aykırı başvurunun reddine, zaman aşımı def’imiz dikkate alınarak haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, davacıların, ölen kişinin kendilerine destek olduğu hususunu ispatına, ölüm nedeniyle SGK’dan herhangi bir gelir elde edilip edilmediğinin sorulmasına ve gelir elde edilmişse olası tazminattan mahsubuna; aksi halde davacılara SGK’ya (veya ilgili kuruma) karşı dava açması için önel verilmesine; açılacak bu yeni dava sonuçlanıncaya kadar da, Sayın Mahkemeniz huzurunda görülen işbu davada bekletici mesele yapılmasına, kazaya karışan araç sürücüsünün kusur durumunun tespiti için Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden ve Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur raporu alınmasına; varsa derdest ceza davasının sonucunun bekletici mesele yapılmasına, aleyhe hüküm kurulması halinde dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu tutulmamalarına, harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararında özetle: “Tüm dosya muhtevası birlikte değerlendirildiğinde; taleple bağlılık ilkeleri nazara alınarak eş … için 100 TL, çocuk … için 100 TL, baba … için 100 TL, anne … için 100 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödenmesi gerektiği takdir ve kanaatine varılarak, davalı sigorta şirketine başvuru tarihi ile birlikte 8 iş günlük yasal süre sonunda itibaren 26/11/2021 temerrüt tarihi itibariyle yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davacının arabuluculuk vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 16. Maddesinin akdi avukatlık ücretini konu aldığı ve müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücreti belirlediği anlaşılmakla ve bu maddede yer alan arabuluculuk vekalet ücretlerinin HMK 323. Madde kapsamında yargılama gideri olduğuna dair bir hüküm bulunmaması sebebiyle reddine karar vermek gerekmiş ve ;
Davanın KABULÜ İLE;
Davacı … için; taleple bağlı kalınarak 100,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi sigorta limitleri dahilinde ve 26/11/2021 temerrüt tarihinden, itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
Fazlaya ilişkin hakların saklı TUTULMASINA,
Davacı … için; taleple bağlı kalınarak 100,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi sigorta limitleri dahilinde ve 26/11/2021 temerrüt tarihinden, itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
Fazlaya ilişkin hakların saklı TUTULMASINA,
Davacı … için; taleple bağlı kalınarak 100,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi sigorta limitleri dahilinde ve 26/11/2021 temerrüt tarihinden, itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
Fazlaya ilişkin hakların saklı TUTULMASINA,
Davacı … için; taleple bağlı kalınarak 100,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi sigorta limitleri dahilinde ve 26/11/2021 temerrüt tarihinden, itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
Fazlaya ilişkin hakların saklı TUTULMASINA” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. Maddesi ve zorunlu mali mesuliyet sigortası uyarınca, sigortalısının kusuru ile 3. Şahıslara verdiği zararı poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tanzim etmekle mükellef olduğunu, başvuru konusu kazanın meydana gelmesinde başvuranların desteği müteveffanın, trafik kazasının meydana gelmesinde %100 kusurlu olup meydana gelen zarardan müvekkil şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, davacıların taleplerinin teminat dışı olduğunu, mahkeme dosyasında mübrez bilgi ve belgelerin hiçbirinin tarafların kusur oranlarını tespit etmeye elverişli bulunmadığını, tüm bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve müvekkil şirket yönünden davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava trafik kazası neticesinde, ZMSS ile sigortalı araç sürücüsünün vefatı nedeniyle, desteğinden mahrum kalan yakınları tarafından, vefat edenin sürücüsü olduğu araç sigortacısından destekten yoksun kalma nedeniyle tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davacının zararının ZMSS teminatı kapsamında sayılarak verilen tazminat kararı davalı sigortaca istinaf edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 05.09.2020-05.09.2021 tanzim tarihli davalı tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası tanzim edilen aracın, 09.01.2021 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde kendi kusuru ile vefat eden sürücünün desteğinden mahrum kalan davacıların, zararlarının sigorta teminatı kapsamında kalıp kalmadığına yöneliktir.
Davalı taraf, kaza yapan aracı ZMSS ile sigortalayan şirket olup sorumluluğu, 2918 Sayılı KTK’nun 91 ve devamı maddeleri gereğince, araç işleteni tarafından yaptırılması zorunlu olan ve 92. Maddesi kapsamında belirtilen haller dışındaki işletenin sorumluluğunu üstlenen mali sorumluluk poliçesinden kaynaklanan zararlarla sınırlı olduğundan davalı ancak sigorta teminatı kapsamındaki zararlardan sorumludur. Davalının sorumluluğun belirlenmesinde 01.06.2015 tarihinden önceki ZMSS Genel Şartlarında ve 2918 Sayılı KTK’nun 92. maddesinde sigortalı araç sürücüsünün kendi kusuru ile vefatını da kapsayacak şekilde hak sahiplerinin zararlarının sigorta teminatı kapsamında olmayacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığından, gerek Yargıtay HGK’nun, gerekse Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin içtihatları ile sigortalı araç sürücüsünün kendi kusuru ile vefatında, desteğinden mahrum kalan hak sahibi üçüncü kişilerin zararları nitelik itibariyle yansıma zarar olmadığı, hak sahiplerinin doğrudan zararı olduğu belirtilerek, sigorta teminatı kapsamında olduğu kabul edilerek sigortanın sorumluluğuna gidilmiştir. 01.06.2015 tarihinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında değişiklik yapılarak Genel Şartlar A.6. maddesinin (c) bendinde “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ve (d) bendinde “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri” açısından sigortanın sorumlu olmayacağı düzenlenmiştir. Sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile vefatı nedeniyle hak sahiplerinin destek zararları da bu kapsamdadır.
Nitekim 26.04.2016 tarihinde poliçe ve kaza tarihinden sonra yürürlüğe giren 6704 Sayılı Kanun 4. maddesi ile 2918 Sayılı Yasanın 92. Maddesine eklenen “h” ve “i” maddelerinde de bu konuda düzenlene yapılmış, ilgili maddelerin Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle yapılan iptal başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi 2019/40 E. 2020/40 K. Sayılı 17/07/2020 tarihli kararında teminat kapsamının belirlenmesine ilişkin 2918 Sayılı Yasanın 92. Maddesinin “i” bendinin Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilmişken, “h” bendinde yer alan sigorta teminatı kapsamında kalmadığı belirtilen “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” maddesine ilişkin gerekçesinde “2918 sayılı Kanun’un 92. maddesinin itiraz konusu (h) bendinde ilgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat taleplerinin zorunlu mali sorumluluk sigortasının kapsamında olmadığı belirtilmektedir. Kanun’da ilgililerin kimler olduğu belirtilmemiş ise de anılan ibareyle ifade edilenin kazaya uğrayan kişi dışında tazminat talep edebilecek kişiler olduğu anlaşılmaktadır. Kuralda yer alan “…sigortalının sorumluluk riski…” ibaresinin anlamı da değerlendirilmelidir. Yukarıda da açıklandığı üzere zorunlu mali sorumluluk sigortasının amacı işletenin Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen hukuki sorumluluğunu güvence altına almaktır. Dolayısıyla bu hukuki sorumluluğunu sigorta ettirmekle yükümlü olan işletenin sigortalı konumunda olduğu, sigortalının sorumluluk riskinin ise Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen hukuki sorumluluk kapsamında gerçekleşmesi olası risklerle sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu yönleriyle kuralın belirsiz olduğu söylenemez.” denilerek 2918 Sayılı yasanın 85. Maddesi kapsamında kalmayan, üçüncü kişilerin zararlarının sigorta kapsamında kalmadığına yönelik bir düzenleme olduğundan bahisle düzenlemenin belirli olduğu ve Anayasaya aykırı olmadığından iptal talebinin reddine karar verilmiştir.
Buna göre, sigortalı araç sürücüsünün kendi kusuru ile meydana gelen ölüm olayında, hak sahibi üçüncü kişilerin destek zararlarından sigortanın sorumlu olup olmadığı, 2918 Sayılı Yasanın 92/h maddesinin 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe girmiş olması ve Anayasa Mahkemesi gerekçesine göre söz konusu zararların 92. maddenin “h” bendi kapsamında değerlendirilecek olması karşısında, bu tarihten sonra meydana gelen kazalarda 2918 Sayılı Yasanın 85. Maddesi kapsamında işletenin sorumlu olmadığı hususların sigorta teminatı kapsamında olmayacağı kanun ile düzenlenerek açıklığa kavuşturulmuştur. Bu nedenle 26.04.2016 tarihinden sonraki tek taraflı kazalarda zarar dolaylı yada doğrudan olsun, 2918 Sayılı Yasanın 85/1. Maddesi gereğince işletenin sorumluluğu olmadığı durumlarda, sigortanın da sorumluluğu olmayacaktır.
Yani; Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.3. maddesine ve A.5. maddesinin (ç) bendine göre ancak, üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla destek zararları, destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı kapsamındadır. Bunun sonucu olarak, sigortacı ya da güvence hesabının destek zararlarından sorumlu olması için motorlu aracın işletilmesi sırasında mutlaka ölen kişinin üçüncü bir kişi olması gerekir. İşletenin eylemlerinden sorumlu olduğu sürücü …’yi üçüncü kişi olarak kabul etmek mümkün değildir.
Yine genel şartların A.6. maddesi (d) bendinde destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri, teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle %100 kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücü Mustafanın tam kusuruna isabet eden destek tazminatı sigorta teminatı kapsamında değildir. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanunu’nun da sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerini sigorta teminat kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme olmadığı ve kapsama giren teminat türleri arasında bulunmamasına göre,
Keza
01.06.2015 tarihinden sonra düzenlenen poliçeden kaynaklanan ve 26.04.2016 Kanun değişikliğinden önce meydana gelen ölümlü olaylarda, sigortanın sorumluluğu açısından 2918 Sayılı KTK’nun 92/h maddesinin uygulanma imkanı yok ise de, 01.06.2015 tarihinde Genel Şartların değişmiş olması karşısında, önceki emsal kararların uyuşmazlık çerçevesinde uygulanıp uygulanmayacağının, oluşan mevzuat çerçevesinde değerlendirilmesi zorunludur. 01.06.2015 tarihinde düzenlenen Genel Şartlar A.6. maddesinin (c) bendinde “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ve (d) bendinde “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri” zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı dışında kalan hallerden sayılmıştır.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları TTK’nun 1425 ve 2918 sayılı KTK. 93. Maddesi gereğince düzenlenen ikincil norm olması nedeniyle kanuna aykırı olamaz ve zorunlu sigorta olması nedeniyle sigorta teminatı kapsamında kalan hususlar genel şartlarla teminat dışına çıkartılamaz. Ancak zorunlu sorumluluk sigortası ile işletenin sorumluluğu üstlenildiğinden, sigortanın, poliçe ile sorumluluğunu üstlendiği kişilerin (işletenin), sorumlu olmadığı zararlar nedeniyle, sigorta şirketinin de sorumlu olmayacağına ilişkin yapılan düzenleme kanuna aykırı şekilde sorumluluğun daraltılması olarak değerlendirilmez. Zira 2918 sayılı Yasanın 91. maddesinde işletenin 85. Maddesinin 1. fıkrasına göre olan sorumlulukların karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunluluğu düzenlendiğinden, işletenin sorumluluğunda olmayan bir hususta zorunlu sorumluluk sigortası yapılması gerekmediğinden, yapılan düzenleme 2918 Sayılı Yasanın 95. maddesine göre sigortanın kanundan kaynaklanan sorumluluğunu azaltan veya kaldıran bir hüküm gibi düşünülmez. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3490 E. 2020/4957 K. Sayılı 08.09.2020 tarihli kararında “Yeni genel şartlar 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Bunun doğal sonucu olarak artık eski genel şartların, yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde uygulanma imkanı bulunmamaktadır.” denilerek, sorumluğun belirlenmesinde poliçe tanzim tarihindeki genel şartların nazara alınacağını belirtmiş, Yine aynı kararında “01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise genel şartlar A.3. maddesinde “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür.
Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir. Kapsama giren teminat türlerinin tanımlandığı A.5. maddesinin (ç) bendinde ise destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı “Üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla ölenin desteğinden yoksun kalanların destek zararlarını karşılamak üzere bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminattır.” şeklinde ifade edilmiştir. Genel Şartlar A.6. maddesinin (c) bendinde “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ve (d) bendinde “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri” zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı dışında kalan hallerden sayılmıştır” denilerek, 01/06/2015 tarihinden sonra tanzim edilen ZMMS poliçelerine istinaden yeni genel şartlar uygulanacağından, işleten veya sürücünün kendi kusuru ile vefatı nedeniyle desteğinden mahrum kalan üçüncü kişilere karşı, sigortalının (işletenin) sorumluluğu olmamasına göre, yapılan düzenleme ile sigortanın da sorumlu olmayacağı belirtilmiştir.
Bu itibarla, 2918 Sayılı Yasanın 91. maddesinde işletenin 85/1 maddesi kapsamında oluşan sorumluluğu yönünden ZMSS yaptırmasına ilişkin zorunluluk bulunması, 2918 Sayılı Yasanın 85/1 maddesi kapsamını dışındaki zararlar yönünden ise kanunda ZMSS yaptırılmasına ilişkin emredici hüküm bulunmamasına göre, işletenin sorumluluğunda olmayan zararların sigorta teminatı kapsamında olmayacağıda genel şartlar ile belirlenebilir. Bu nedenle Genel Şartlar’da işletenin sorumluluğu kapsamında olmayan hususun, teminat kapsamı dışında olduğunun belirtilmesi ve bu hususta sigortanın teminat sağlamamış olması, sigorta yapılması zorunlu olan zararları ve sorumlulukları daraltmadığından kanuna aykırı olmadığından, Genel Şartlar’da açıkça belirtilen ve bu nedenle poliçe kapsamında olmayan hususlarda sigortanın sorumluluğuna gidilemeyeceğinden, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabul kararı yanlıştır.davalının istinafı yerindedir.Davalının istinaf talebinin kabulüne karar verilerek tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. (YARGITAY Hukuk Genel Kurulu 2020/(17)4-191 E, 2021/514 K, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3490 E. 2020/4957 K.)
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; ilk derece mahkemesi kararın KALDIRILMASINA,
HMK.nın 353/1-b-2.maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davacının davasının REDDİNE,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiği anlaşıldığından davalı yararına yürürlükteki AAÜT hükümleri uyarınca belirlenen ve takdir edilen her bir davacıdan 100’er TL olmak üzere toplam 400 TL ücreti vekaletin davacılardan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Davalının yaptığı yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
7-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre 2019 yılı tarifesine göre iki saatlik görüşme nedeniyle taraf başına saati 330,00 TL den toplam 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına (harç tahsil müzekkeresi yazılmasına)
8-Davacının arabuluculuk vekalet ücretinin tahsiline yönelik talebinin REDDİNE,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
9-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan istinaf karar harcının talep halinde davalı tarafa iadesine,
10-Davalı tarafından yapılan 882,80 TL istinaf başvuru giderinin davacılardan tahsili ile davalıya ödenmesine,
11-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
12-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi.08/03/2023
Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı
Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.