Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2667 E. 2022/2674 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 20/12/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 13/09/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … –
(T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 20/12/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 21/12/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 27/01/2020 tarihli dilekçesiyle; dava konusu 30/11/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının annesinin yaşamını yitirdiğini, konuyla ilgili olarak iş mahkemesine dava açıldığını ve davanın Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne görevsizlikle gönderildiğini, bu dava kapsamına göre alınan bilirkişi raporunda 166.182,59 TL destekten yoksun kalma tazminatı alma hakkının tespit edildiğini, Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin dava dosyasında davacıyı temsil eden avukatın ıslah dilekçesi vermesi gerekirken bunun yapılmadığını, ıslah dilekçesi verilmemiş olması ıslah edilmeyen kısımdan feragat anlamına gelmediğini, ayrıca arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını belirterek, daha önce bu konuda alınan raporlar dikkate alınmak suretiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 2012 yılı teminat limitleri kapsamında davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesiyle; davalı şirket tarafından davacıya 06/05/2013 tarihinde 15.032,24 TL ödeme yapıldığını, ibranamenin iptaline yönelik hak düşürücü sürenin 2 yıl olduğunu, bu sebeple davacının taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, kusur durumunun tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu’na sevk edilmesini, davacının kazaya karışan araç sürücüsü ile uzlaşma yapması halinde davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun poliçede yer alan limitler ve sigortalı araca atfedilecek kusurla sınırlı olduğunu, davacının sosyal ekonomik durumunun tespit edilerek SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının tespitinin gerektiğini, iş kazası olup olmadığının tespitini talep ettiklerini, kaza tarihinden itibaren faiz taleplerini reddine ve haksız, mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde;
Dava, “Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)” davasıdır.
Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasının Uyap Sisteminden Mahkememize gönderildiği ilgili evrakların dosyamız arasına alındığı, Mahkememizin .. E. sayılı dosyasına ilişkin ilgili evrakların dosyamız arasına alındığı anlaşılmıştır.
… Sosyal Güvenlik Kurumu … Müdürlüğü’nden, davalı … şirketinden gelen yazı cevapları dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce Aktüer Bilirkişi …’dan rapor ve ek rapor alınmış, bilirkişi 05/11/2020 tarihli raporunda; 30/11/2012 tarihinde …’ın vefatı nedeniyle kızı …’in bakiye destekten yoksun kalma zararının 76.978,31 TL olarak hesaplandığı, 06/05/2013 tarihli 15.032,24 TL ödemenin yasal faizi ile güncellenerek hesap edilen tazminatlardan indirildiği, ZMM sigorta poliçesinin teminatının 225.000 TL olduğu, bakiye teminata ilişkin bir hesaplamanın yapılamadığı belirtilmiştir. Bilirkişi 10/06/2021 tarihli ek raporunda; destekten yoksun kalma tazminatının 92.333,04 TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir.
Mahkememizin … Esas … Karar sayılı 21/12/2021 tarihli … Esas … Karar sayılı ilamı ile verilen karar Konya Bölge Adliye Mahkemesi’nin … H.D.’nin … Esas … Karar sayılı 27/04/2022 tarihli ilamı ile kaldırıldığından, dosya Mahkememizin … Esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce Konya … Asliye Ceza Mahkemesi’ne yazı yazılarak … E. sayılı dosyası Uyap sisteminden istenilmiş ve gerekli belgeler dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce Aktüerya Bilirkişisi Av. …’dan 12/08/2022 tarihli 2. Ek rapor alınmış, bilirkişi 2. Ek raporunda özetle; hesaplamanın %100 kusur esasına göre müteveffa desteğe kusur verilmeden yapıldığını, müteveffa destek …’ın 30/11/2022 tarihinde vefatı nedeniyle kızı …’in bakiye destekten yoksun kalma maddi zararının 169.037,96 TL olduğunu belirtmiştir.
Somut olayda; davacının annesinin 30.11.2013 tarihinde … idaresindeki … plakalı araçta yolcu olarak bulunduğu esnada, gerçekleşen kazada vefat ettiği, Konya …Asliye Ceza Mahkemesine sunulan bilirkişi raporuna göre; gerçekleşen kazada …’ın tamamen kusurlu olduğu, tespitinde bulunulduğu, yine mahkememizce aktüer bilirkişiden alınan rapora göre; …’ın 30/11/2022 tarihinde vefatı nedeniyle kızı …’in bakiye destekten yoksun kalma maddi zararının 169.037,96 TL, olduğu tespitinde bulunulduğu, ayrıca davacının maddi zararlarının tazmininde davalı … şirketinin ZMMS poliçesi uyarınca sigortacı sıfatı ile müteselsilen sorumlu olduğu anlaşılmakla; davalının fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğu da dikkate alınarak, davalı vekilin 23/06/2021 tarihli ıslah dilekçesindeki değer üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacının davasının kabulü ile 92.333,04 TL destekten yoksun kalma tazminatının 15.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsili ile (poliçe teminat limiti ile sınırlı olarak) davacıya ödenmesine” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı yanın trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatı talebiyle huzurdaki davayı ikame ettiğini, daha önce davacı yan tarafından müvekkili şirket aleyhine bu trafik kazasına dayanılarak poliçeden kaynaklı olarak ek tazminat talebiyle açılan davanın Konya … İş Mahkemesi ve Konya … Asliye Hukuk Mahkemesinde görüldüğünü, bu davanın reddedildiğini ve davacı yan açısından da istinaf edilmeyerek kesinleştiğini, dava sebebi açısından iki dava için hiçbir farklılığın söz konusu olmadığını, her iki davanın da haksız fiil sonucu meydana gelen ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebine yönelik olduğunu, her iki davada da müvekkili şirkete sigorta poliçesi dayanak gösterilerek husumet yöneltildiğini, sigorta poliçesi dışında müvekkili şirketin davacı yan ile hiçbir iş ve ilgisinin de söz konusu olmadığını, davacının daha önce bakiye alacağı olmadığının açıkça tespit olunduğunu, bu nedenle işbu davanın da reddine karar verilmesini talep ettiklerini, önceki dosyada alınan hesap vb. hususların da usuli müktesep hak teşkil ettiğini, şu an daha fazla tazminat hesaplanmasının da usulle bağdaşmadığını, hasar ödemesi sonrası düzenlenen ibranamenin üzerinden 2 yıl geçerek KTK 111/2 çerçevesinde 2 yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiğini, hükme esas alınan hesaplamanın hatalı olduğunu, müteveffanın tekrar evlenme ihtimali nazara alınarak destek paylarının buna göre dağıtılması gerektiğini, müteveffanın annesi de nazara alınarak garame paylaşım yapılması gerektiğini, bu hesaplama yöntemiyle tazminat tutarının teminat limitini aştığını, huzurdaki davanın konusunun davacının ileride göreceği müstakbel destek zararı olduğunu, bu hal karşısında müstakbel bir zarar için bugün faize hükmedilmesinin faizin ruhuna aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
İlk derece mahkemesince verilen ilk karara ilişkin olarak Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile ; KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 21/12/2021 tarih … Esas … Karar sayılı dosyasında verilen kararının eksik araştırma nedeniyle HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Dava; ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma istemine ilişkindir.
1- Kesin hüküm itirazının incelenmesinde:
Davacı tarafından, gerçekleşen kazaya bağlı olarak Konya …İş Mahkemesinde açılan davanın … Esas … Karar nolu kararı ile davalı … yönünden; yapılan ödeme nedeniyle reddedildiği, bu kararın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesinin 27/04/2017 tarihli kararı ile ortadan kaldırıldığı, ortadan kaldırma kararı sonrası Konya …İş Mahkemesi tarafından Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği, görevsizlik sonrası dosyaya bakan Konya …Asliye Hukuk Mahkemesince Davalı … A.Ş. aleyhine açılan tazminat istemli davada Konya …İş Mahkemesinin 29/09/2016 tarih ve … esas … karar sayılı kararı ile karar verildiği ve taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleştiği anlaşıldığından davalı hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına yönelik karar verildiği, Konya …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararına karşı davacı vekilince istinaf üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi tarafından; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 352/1-c Maddesi gereğince süre yönünden reddine, şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği gibi, hukuk düzeninde istikrar sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, hükme karşı yasa yollarının tükenmesi (şekli anlamda kesin hüküm) ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir daha dava konusu yapılmaması (maddi anlamda kesin hüküm) şeklinde hukuk yargılama sistemimizde yer almaktadır. Şekli anlamda kesinleşmeyi zorunlu kılan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yeniden dava konusu yapılamaması amacını güden maddi anlamda kesin hüküm 6100 sayılı HMK’nun 303 maddesinde düzenlenmiştir.
Anılan maddeye göre kesin hükmün oluşabilmesi için;
1-Dava konusunun, diğer bir anlatımla dava ile elde edilmek istenen sonucun aynı olması,
2-Dava sebebinin yani davanın dayanağı olan vakıaların aynı olması,
3-Davanın taraflarının aynı olması gereklidir.
Maddi anlamda kesin hükümde üç unsur karşımıza çıkmaktadır. Maddi anlamda kesinlik,etki itibarıyla hükmün içeriği ile ilgilidir. Yukarıda belirtilen üç şartı taşıyan bir mahkeme hükmü varsa ,daha sonraki bir davada ,kesin hüküm sebebiyle hakimin ilk kesin hükümde çözümlenmiş konuda ,ikinci kez karar vermemesi gerekir.
Maddi anlamda kesin hüküm,aynı konuda çelişik kararların ortaya çıkmasına engel olmak için mahkeme kararlarına kanuni gerçeklik gücü tanınmakta ve bu güce sahip olan kararlar tarafları ve mahkemeleri bağlamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın son bulmasını sağlamak ve çelişik kararların verilmesini önleyerek hukuki istikrarı gerçekleştirmek amacındadır.
Yukarıda belirtilen üç şartın birisinin olmaması halinde sonraki davada hakimin, kesin hükümle bağlı olmaksızın, delilleri yeniden değerlendirilip yeni bir kanaat oluşturduktan sonra hüküm vermesi gerekecektir.
Somut dosyamızda davalı taraf, Konya …İş Mahkemesi ve Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ilamın açılan iş bu davamız yönünden KESİN HÜKÜM etkisi yapacağından bahisle davanın kesin hüküm sebebiyle reddini istemiştir.
Kesin Hüküm İçin Aranan şartları değerlendirirsek;
-Konya … İş Mahkemesi ve Konya …Asliye Hukuk Mahkemesi dosyalarının davadaki davanın tarafları ile iş bu davadaki davanın tarafları aynıdır.
-Konya …İş Mahkemesi ve Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davadaki davadan elde edilmek istenen sonuçla iş bu dava ile elde edilmek istenen sonuçta aynıdır.
Kesin hüküm yönünden aranan iki şartın varlığı yönünden mahkememizin ve hatta taraflarında kabulündedir.
Ancak
-Dava sebebinin yani davanın dayanağı olan vakıaların aynı olması şartı kesin hüküm itirazı olan davalar ve bu davamızdaki yargılama ve Yüksek Yargıtayın son içtihatları ile gelinen noktada taraflar arasındaki dava sebebine yani yeni vakıalar ve vakıalara verilen anlamlar yönünden AYNI OLMADIĞI açıktır.
Şöyle ki; dava sebebinden maksat, bir davanın açılmasına neden olan, bir diğer ifadeyle, talep sonucunu haklı göstermeye yarayan maddi vakıalardır. Bu maddi vakıalar, talep neticesini haklı göstermeye elverişli maddi bir fiil ya da hukuki bir muamele olabilir. Somut olaya uygulanacak hukuk kuralları, dava sebebi olarak kabul edilemez,dava sebebine yüklenen anlamın, hukuki sebep olmadığını, vakıalar olduğunu açıkça belirtmiştir. Buna göre; dava temelini oluşturan, davacının talep sonucunu haklı göstermeye yarayan maddi vakıalar, her iki davada ayniyetlik göstermelidir.
Konya …İş Mahkemesi ve Konya …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararlarında Hâkim önüne getirilen vakıaları tetkik etmeyip, inceleme yapmış ödemeye dayanak kararını vermiştir.
Tüm bu gerekçelerle kesin hüküm için aranılan hukuki sebebinin hükmün aynı olma şartı bulunmadığından itirazın kabulü ile dosyanın taraf delilleri beyanları irdelenerek dairemiz kaldırma kararı doğrultusunda işin esasına girilmesi yerinde olup itirazın reddi gerekmiştir.
2- Zamanaşımı itirazının incelenmesinde:
KTK madde 111/2 uyarınca; tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmaların yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebileceği, yasanın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp dava sırasında bu hususun ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren iki yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklamasının da yeterli olduğu, yasada belirtilen iki yıllık sürenin hak düşürücü süre olup mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiği kabul edilmektedir.
(Nitekim Yargıtay 17. HD 2015/7759E. 2018/1350 K. sayılı kararı)
Somut olayda, yapılan ödemeye ilişkin ibraname dosyaya sunulmamış olup yapılan ödeme Ödemenin makbuz niteliğinde olduğu, bakiye tazminat alacağı için sorumlular hakkında dava açabileceği anlaşılmakla buna yönelik itirazlar ise yersizdir.
Kaza 30/11/2012 tarihinde gerçekleşmiş, davaya konu trafik kazası sonucunda davacı yaralanmıştır. Ölümle sonuçlanan sözkonusu trafik kazası da bu anlamda cezayı gerektiren bir fiil niteliğindedir. Buna göre eylem için(TCK 85/1) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-d maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin 15 olduğu dikkate alındığında dava tarihi olan 27/01/2020 tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple buna yönelik itiraz yerinde değildir.
3- Hesaplamanın hatalı olduğu itirazının incelenmesinde:
Yargıtay yerleşik uygulamasına göre; erkek çocuklar için 18 yaş, kız çocukları için ise 22 yaşa kadar destek tazminatı hakkı ve hesaplanması kabul edilmektedir. Eğitim ve öğretimin devamı halinde ise bu süre 25 yaş ile sınırlıdır. Yani çocuklarda kız veya erkek olmalarına, yüksek öğrenim yapıp yapmamalarına göre, farklı süreler kabul edilmektedir. Bunun dışında esasen çalışmaya başlama yaşı olarak rüşt yaşı olan 18 yaş esas alınmaktadır. (Bkz. YARGITAY 17. Hukuk Dairesinin 2015/19049 ESAS, 2018/11280 KARAR sayılı ilamı ile aynı dairenin 2015/8764 ESAS, 2018/3810 KARAR sayılı ilamı
Somut olayda 22 yaşına kadar destek alacağı hesaplanmış olup müteveffanın annesinin payı düşülerek Hesap yapıldığından itirazın reddi gerekmiştir.
Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 6.307,27 TL harçtan peşin alınan 1.577,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.730,27‬ TL harç giderinin davalı …’nden tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 21/12/2022


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.