Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2660 E. 2023/416 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 08/03/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 26/05/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACILAR :1- … (TcNo: …)
2- … (TcNo: …)
VEKİLİ :Av. …
DAVALI : 1- … SİGORTA A.Ş
VEKİLİ :Av. …

DAVALILAR :2- … (TcNo: …)
3-… (TcNo: …)
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 08/03/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 08/03/2023

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; 2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunu 97. Maddesi gereği davalı … Sigorta A.Ş’ye başvuru yapıldığını ve sigorta şirketince kısmi ödeme yapılarak taleplerinin tam karşılanmadığını, arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, 10.11.2020 günü saat 22.40 sıralarında Sancak Mah. Veysel Karani Cad. MTA kavşağında … bisikletine binili vaziyette Veysel Karani Caddesi ışıklı kavşağında kendisine yeşil ışık yanar iken seyrine devam ettiği esnada … plakalı araç sürücüsü …ın Dr. Sadık Ahmet Caddesi istikametinden Veysel Karani istikametine doğru seyrederken kendisine yeşil ışık yanar yanmaz hızla bir şekilde kavşağa girmesi üzerine ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, tanıkların kamyonet sürücüsünün çok hızlı olduğunu beyan ettiğini, kazada müteveffanın herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kamyonet sürücüsü …ın kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmaması nedeniyle tam ve asli kusurlu olduğunu, kaza nedeniyle davacıların müteveffadan gördüğü maddi destekten yoksun kaldıklarını, müvekkillerinin derin acılar yaşadıklarını, ruhsal olarak çökmüş durumda olduklarını, bu nedenlerle; trafik kazası nedeniyle fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması ve harca esas değer belirlendiği zaman harcını tamamlamak kaydıyla, haklı davalarının kabulünü, davalılar … ve … hakkında öncelikle ; ihtiyati haciz / tedbir kararı verilerek adlarına kayıtlı bulunan araç ve taşınmaz var ise üzerine “teminatsız ihtiyati haciz “ bu taleplerinin kabul görmemesi halinde cebri satışlara da engel olacak nitelikte “teminatsız ihtiyati tedbir” şerhinin konulmasını, müteveffanın ölümü nedeniyle müvekkillerinin destekten yoksun kalma tazminatı olarak HMK 107 madde gereği bilirkişiden rapor geldikten sonra artırılmak üzere 100,00 TL Maddi Tazminatın sigorta şirketi için temerrüde düştüğü tarih itibariyle diğer davalılar için olay tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsilini ( sigorta şirketi sigorta poliçesi miktarı ile sınırlı olmak üzere), müvekkilleri için sigorta şirketleri hariç diğer davalılar … ve …dan … için 100.000,00 TL, … için 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından müvekkili şirkete yapılan başvuru sonrasında müvekkili şirket tarafından 02.02.2021 tarihinde 55.512,09 TL tazminat ödemesi ibraname ile yapıldığını, yapılan ödeme yeterli olduğundan davanın reddi gerektiğini, mahkeme aksi kanaate ise kaza çift taraflı trafik kazası olup, kusur oranlarının tespiti gerektiğini, kazada müteveffanın asli kusurlu olduğunu, kusur tespitinin ardından yapılan ödemenin yeterli olup olmadığının tespiti ile yapılan ödemenin güncellenerek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, bu nedenlerle; davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “Tüm dosya muhtevası birlikte değerlendirildiğinde; 10/11/2020 tarihinde gerçekleşen trafik kazası neticesi vefat eden …’in hayatını kaybetmesi nedeniyle, yargılamaya esas alınan 24/02/2022 tarihli aktüerya bilirkişi raporuna göre hesaplanan ve müteveffanın desteğinden yoksun kalan davacı babası … için; 12.038,33 TL maddi tazminatın ve annesi … için; 32.310,61 TL maddi tazminatın davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 10/11/2020 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden sigorta limitleri dahilinde ve 04/12/2020 temerrüt tarihinden, itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın manevi tazminat başlıklı 56. maddesi; “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmünü amirdir.
TBK 56. madesine göre bir olaydan zarar gören kişinin çektiği acıları bir nebze olsun azaltmak veya bozulan ruhsal dengesi yeniden düzelmesi için zarar veren kişiden bir miktar ücreti talep edebileceğini düzenlenmiş olup; kanun koyucu manevi tazminatın miktarını tayin etme hakkını hakimin takdirine bırakmıştır. Hükmedilecek miktar uğranılan zararla orantılı, duyulan acıyı hafifleticek nitelikte olmalıdır. Manevi tazminatın takdiri yapılırken tarafların ekonomik ve sosyal durumları, tarafların kusurları da gözetilmesi gerekmektedir. Manevi tazminatın miktarı bir tarafın zenginleşmesine, diğer tarafın yıkımına neden olmamalıdır. Belirtilen bu çerçevede; tarafların sosyal ekonomik durum araştırmalarına yönelik düzenlenen tespit raporları ile birlikte davacıların manevi tazminat talepleri değerlendirilerek davacıların bu yöndeki taleplerinin kısmen kabulü ile; davacı baba … lehine erken sayılacak yaşta oğlunu kaybetmesi dikkate alınarak; 20.000,00 TL; davacı anne … lehine erken sayılacak yaşta oğlunu kaybetmesi dikkate alınarak; 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilerek;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
Davacı … için; taleple bağlı kalınarak 12.038,33 TL maddi tazminatın davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 10/11/2020 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden sigorta limitleri dahilinde ve 04/12/2020 temerrüt tarihinden, itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı … için; taleple bağlı kalınarak 32.310,61 TL maddi tazminatın davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 10/11/2020 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden sigorta limitleri dahilinde ve 04/12/2020 temerrüt tarihinden, itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Müteveffanın annesi Davacı … için; 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Müteveffanın babası Davacı … için; 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin taleplerin REDDİNE,” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde tüm kusurun davalı araç sürücüsünde olmasına rağmen yerel mahkemece eksik ve hatalı hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olması nedeniyle hükmedilen manevi tazminat miktarının da hatalı ve eksik olduğunu, müvekkillerin acısını dindirmek ve telafi etmenin mümkün olmadığını ancak belirlenen manevi tazminat miktarının da acı ve elemin büyüklüğü ile orantılı olması gerektiğini tüm bu nedenlerle Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı kararının müvekkil lehine olan hükümler ve usuli kazanılmış hakları saklı kalmak kaydı ile istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve istinaf talepleri değerlendirilerek yeniden hüküm kurulmasına, bu mümkün değilse yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava trafik kazası nedeniyle maddi manevi tazminata ilişkin olup ek kararla feragat nedeniyle maddi tazminatın reddine karar verildiği; buna göre netice itibariyle, mahkemece verilen karar davacı tarafından manevi tazminat yönünden istinaf edilmiştir.
-Kusura yönelik itirazda;
Türk Borçlar Kanunun 49.maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”, yine aynı kanunun 50.maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir.
Karayolları Trafik Kanunun 86/1 maddesinde, “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur” denilmektedir.
Birbirini teyit eden nitelikteki kaza tespit tutanağı ile mahkemece alınan kazaya ait kamera görüntülerinin ve tüm tanık beyanlarının da ayrıntılı olarak incelendiği oluşa ve dosya kapsamına uygun rapora göre, davalı araç sürücüsünün tali derecede yüzde yirmi beş oranında, desteğin ise asli olarak yüzde yetmiş beş oranında kusurlu olduğu anlaşıldığından, davacının buna yönelik itirazlarının reddine karar verilmiştir.
-Davacının manevi tazminata yönelik itirazlarında;
6098 sayılı TBK.nın 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yargıtay’ın 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hâkimin takdirine bırakılmış ise de hâkim; Medeni Kanununun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözeterek, hukuk ve adalete uygun hak ve nesafet kurallarına göre uygun miktarda tazminat takdir etmesi gerekmektedir. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların değerlendirilmesi gerekir. Hakim manevi tazminata hükmederken; tarafların kusur durumu, kusur derecesi, ekonomik ve sosyal durumları, zarar ile olay arasındaki illiyet bağı, ölüm halinde kaza ile ölüm arasında illiyet bağının bulunması, olayın tarihi, olayın ağırlığı, olay tarihindeki paranın satın alma gücü, davacı sayısı gibi hususlar dikkate alınarak davacılar için zenginleşme, davalılar için yoksulluğa neden olmayacak şekilde belirlenmelidir.
Somut olayda; yukarıda belirtilen manevi tazminat kriterleri, meydana gelen olayın ve davalının fiilin niteliği, olayın oluş yer ve şekli, vefat nedeniyle oluşan derin üzüntü, tarafların kazadaki kusuru, sosyal ve ekonomik durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü göz önünde bulundurulduğunda, davacılar için belirlenen manevi tazminatın dosya kapsamına ve hakkaniyete göre uygun olduğu görüldüğünden, buna yönelik davacı itirazının reddine karar verilmiştir.
Bu halde, kamu düzeni ve istinaf sebepleri çerçevesinde; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön ile kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına; dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı …’in istinaf talebi yönünden karar ve ilam harcı olarak 179,90 TL alınması gerektiğinden peşin olarak yatırılan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının bu davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı …’in istinaf talebi yönünden karar ve ilam harcı olarak 179,90 TL alınması gerektiğinden peşin olarak yatırılan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının bu davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.08/03/2023

Başkan …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Katip …
e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.