Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2563 E. 2022/2648 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 15/12/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/09/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 15/12/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 19/12/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekilinin sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; … sevk idaresindeki … plakalı aracın tek taraflı kazası neticesinde … malul kaldığını, kaza tarihinde … plakalı araç … Sigorta nezdinde trafik sigortalı olduğunu, kaza tespit tutanağına göre göre tam ve asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin kaza sonrası … Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından hazırlanan rapora göre %19 malul kaldığını, ayrıca 45 gün geçici iş göremezlik zararı olduğunu ve 15 gün geçici bakıcı gideri ihtiyacı doğduğunu, müvekkilinin meydana gelen zararın giderilmesi amacıyla Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde …E. … sayılı dosya üzerinden başvuru yapılmış ise de, hatalı rapor üzerinden karar verildiğini, Kaza tarihi itibariyle Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre maluliyet tespiti yapılması gerekirken, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre rapor alındığını, bilirkişi tarafından kazazede görülmeden hazırlanan rapor eksik ve hatalı olduğunu, bilirkişi raporu ile taraflarınca sunulan adli tıp raporu arasındaki çelişkinin giderilmesinin gerektiğini, arabuluculuğa başvurulduğunu davalı sigorta şirketi ile anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle; şimdilik 50 TL sürekli iş göremezlik, 25 TL geçici bakıcı gideri ve 25 TL geçici iş göremezlik tazminatının (maddi tazminat talebimize yönelik fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasını, davalarının belirsiz alacak davası olduğunu.) sigortaya yapmış oldukları başvurunun takip ettiği 8. günden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu olayla ilgili olarak Sigorta Tahkim Komisyonunca daha önce verilen kesin nitelikle başvurunun reddi kararı olduğunu, HMK.’NUN 114/1-İ maddesinde düzenlenmiş olan “aynı davanın, daha önce kesin hükme bağlanmamış olması” hükmü gereğince mahkemece davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermesi gerektiğini, müvekkili şirket tarafından 25/09/2020 tarihinde 58.009,64 TL ödeme yapıldığını, davacının bu ödemenin yetersizliği iddiası ile Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurduğunu, Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetinin … .E. … başvuru, 10.04.2021 tarih ve … sayılı kararı ile davacının başvurusunu müvekkili şirketin yaptığı ödemenin yeterli olduğu ve davacının herhangi bir bakiye tazminat alacağı olmadığı gerekçesi ile reddedildiğini, bu karara davacı tarafından itiraz edildiğini Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin …İ . … itiraz ve 27.06.2021 tarih ve …/İHK- … sayılı kararı ile davacının itirazlarının reddedildiğini, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin bu kararının kesin olduğunu, müvekkilinin mesuliyetinin kusur oranı ve teminat limitiyle sınırlı olduğunu, maluliyet oran tespitinin kaza tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre yapılması gerektiğini, müvekkilinin sorumluluk yönünde iddia edilen kusurlu hali ve kusur oranını kabul etmediklerini, geçici iş göremezlik zararı, geçici bakıcı gideri, rapor /cenaze ve defin / ulaşım / yemek giderlerinin tazmini yönündeki taleplerin teminat dışında olduğunu, müvekkilinin temerrüde düşmediğini davacının avans faizi taleplerinde haksız olduğunu, bu nedenlerle; davacının haksız davasının öncelikle zamanaşımı ve dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddini, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddi ile vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “İşbu dava Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasıdır.
HMK nun DAVA ŞARTLARI başlıklı 114. maddesi; “(1)Dava şartları şunlardır: a)Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması. b)Yargı yolunun caiz olması. c)Mahkemenin görevli olması. ç)Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması. d)Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması. e)Dava takip yetkisine sahip olunması. f)Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması. g)Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması. ğ)Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi. h)Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması. ı)Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması. i)Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması. (2)Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmünü amirdir.
HMK nun DAVA ŞARTLARININ İNCELENMESİ başlıklı 115. maddesi; “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2)Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. (3)Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” hükmünü amirdir.
Dosya içerisine alınan Sigorta Tahkim Komisyonu dosyasının incelenmesinde; davacı vekilinin iş bu dosyamıza konu ettiği talepleri hususunda Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 10/04/2021 tarih … sayılı kararı ile davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin yeterli olduğundan bahisle reddine karar verildiği, davacı tarafın ilgili karara itiraz ettiği, İtiraz Hakem Heyetinin 27/06/2021 tarih …/İHK – … sayılı kararı ile itirazın reddediği ve Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından verilen hükmün aynen icrası yönünde kesin karar verildiği anlaşılmıştır.
Tahkim komisyonunun verdiği kararlar, mahkeme kararları gibi ilam niteliğinde olup; ilama konu alacak yeniden bir davaya konu edilemez.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının işbu davayı açmadan evvel Sigortacılık Kanununun kendisine tanıdığı seçimlik haklarını kullanarak, ihtiyari çözüm yolu olan Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde davalı sigorta aleyhine başvuruda bulunmuş ve Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 10/04/2021 tarih … sayılı kesin kararı sonrası aynı konu da aynı dava nedenlerine dayanarak ve aynı davalıya karşı yeniden dava açtığı anlaşılmıştır.
Bu nedenle HMK 114. 1 maddesi i- bendi kapsamında ” Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.” durumunun işbu dava da gerçekleşmediği anlaşıldığından, davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.” şeklinde kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın kesin hüküm nedeniyle reddinin hatalı olduğunu, kesin hükme teşkil eden STK kararının açıkça hatalı değerlendirme sonucu verildiğini, hatanın açık olduğu durumda mahkemece inceleme yapılması gerektiğini, müvekkilinin hakkının açıkça ihlal edildiğini, sigorta tahkim komisyonu nezdinde bilirkişi tarafından kazazede görülmeden hazırlanan raporun eksik ve hatalı olduğunu, bilirkişi raporu ile taraflarınca sunulan adli tıp raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın, kesin hüküm bulunması nedeniyle usulden reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 30/12.
(12) Tahkim sistemine üye olmak isteyenlerden katılma payı, uyuşmazlık çözümü için Komisyona başvuranlardan ise başvuru ücreti alınır. (Değişik ikinci ve üçüncü cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) Beş bin Türk Lirasının altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları kesindir. Beş bin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebilir. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) İtiraz talebinde bulunmak için bu madde uyarınca belirlenen başvuru ücretinin Komisyona yatırılması şarttır. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) İtiraz üzerine hakem kararının icrası durur. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) İtiraz talebi münhasıran bu talepleri incelemek üzere Komisyon tarafından teşkil edilen hakem heyetlerince incelenir. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) İtiraz talebi hakkında işin heyete intikalinden itibaren iki ay içinde karar verilir. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) Beşbin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları bu madde uyarınca süresinde itiraz başvurusunda bulunulmaması hâlinde kesinleşir. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) Bu uyuşmazlıklar hakkında bu madde uyarınca yapılan itiraz üzerine verilen karar kesindir. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) Kırk bin Türk Lirasının üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararlar için temyize gidilebilir. (Değişik cümle: 13/6/2012-6327/58 md.) Ancak, tahkim süresinin sona ermesinden sonra karar verilmiş olması, talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması, hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan konularda karar vermesi ve hakemlerin, tarafların iddiaları hakkında karar vermemesi durumlarında her hâlükarda temyiz yolu açıktır. Temyize ilişkin usûl ve esaslar hakkında Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın kesin hükmü düzenleyen 303. maddesinde “(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir…” hükmüne yer verilmiştir. Yine aynı kanuna göre kesin hüküm itirazı dava şartlarından olup 6100 sayılı HMK’nın 115. maddesi gereği dava şartının her zaman ileri sürülmesi mümkündür.
Dava şartları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinde düzenlenmiştir. Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamanın devamı için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
HMK.’nun 115/2. maddesindeki kurala göre, “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder”. Düzenleme gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise hâkim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir.

Yukarıda belirtilen 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12. fıkrasında ‘‘…. Beş bin Türk Lirasının altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları kesindir. Beş bin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebilir…. Beşbin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları bu madde uyarınca süresinde itiraz başvurusunda bulunulmaması hâlinde kesinleşir. Bu uyuşmazlıklar hakkında bu madde uyarınca yapılan itiraz üzerine verilen karar kesindir. Kırk bin Türk Lirasının üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararlar için temyize gidilebilir. Ancak, tahkim süresinin sona ermesinden sonra karar verilmiş olması, talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması, hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan konularda karar vermesi ve hakemlerin, tarafların iddiaları hakkında karar vermemesi durumlarında her hâlükarda temyiz yolu açıktır.’’ düzenlemeleri yer almaktadır.
Dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hüküm ile çözümlenmemiş olması dava şartıdır. Aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce dava açılmış ve verilen hüküm kesinleşmiş ise, artık o dava konusu hakkında kesin hüküm vardır. Aynı dava yeni bir dava konusu yapılamaz; yapılırsa, mahkemenin kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözeterek, davayı esasa girmeden usulden reddetmesi gerekir. Usule ilişkin nihai kararlar, “ancak mevzuunu teşkil eden husus hakkında muteber” olduğundan (HUMK m.237,I), bu kararlar sadece ilişkin oldukları usuli sorun hakkında kesin hüküm teşkil eder; yoksa dava konusu uyuşmazlığın esası hakkından kesin hüküm teşkil etmez.
Somut olayda, Sigorta Tahkim Komisyonu davacının aynı konudaki talebini olayın tek taraflı kaza olması ve sigortaca yapılan ödeme neticesi tüm alacağını aldığını,bakiye alacağın kalmadığı gerekçesiyle reddederek uyuşmazlığı esastan çözmüştür.Bu halde hakkın özünün istenemeyeceğine dair yapılan bir tespit ve mevzunu teşkil eden husus hakkında muteber olduğundan, dava konusu uyuşmazlığın esası hakkında maddi anlamda bir kesin hüküm oluşturur.
Davacıların işbu davadan evvel aynı olay nedeniyle ve aynı taleple ilgili olarak Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurduğu ve başvurunun reddedilip kesinleştiği, bu hususla alakalı olarak Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından gönderilen cevabi yazıda 5684 sayılı kanunun 30/12. maddesi hükmü gereği, kararın bildirim tarihinden itibaren 10 gün içinde Sigorta Tahkim Komisyonuna itiraz yolu açık olmak üzere karar verildiği, komisyonca da itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır
Somut olayda aynı olay ve aynı taleplere matuf olarak Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulduğu, şekli manada kesinleşen kararın işbu davada maddi anlamda kesin hüküm teşkil ettiği, HMK.’nun 114/1-i maddesi gereği aynı davanın daha evvel kesin hükme bağlanmamış olmasının dava şartı olduğu, HMK.’nun 115. Maddesi gereği ise dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden her zaman reddinin mümkün olduğu nazara alındığında, daha evvel verilmiş ve kesinleşmiş Sigorta Tahkim Komisyonu kararı bulunduğundan dolayı davanın usulden reddine dair karar verilmesi usul ve yasaya uygundur
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucurda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri yerinde olmadığı kanaatine varıldığından, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
1-Davacı tarafça yatırılan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
2-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde temyiz yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi.19/12/2022

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.