Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2543 E. 2022/2621 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 15/12/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/06/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACILAR : 1- …
2- …
3- …
4- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 15/12/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 19/12/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “22.07.2018 günü dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı … ilçesi istikametinden … İlçesi istikametine seyri sırasında, … Caddesi ışıklı kavşağına aşırı süratli bir şekilde girerek … İlçesı … Mahallesi istikametinden … Mahallesi istikametine seyir eden sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucu dava konusu kaza meydana gelmiş; bu kaza nedeniyle müvekkiller … ve … ‘ın desteği … olay yerinde hayatını kaybetmiş ve yine müvekkiller … ve …’ın desteği … kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmiştir. Olay yeri trafik ekiplerince düzenlenen Trafik Kazası tanağı’nda; kaza yerinin ışıklı kavşak olduğu hangi sürücünün ışık ihlali yaptığı tespit edilemediği, çarpma noktası, araçların durma mesafesi ve kavşagın özelliğine Sürücü …’ın araçlara ilk geçiş hakkını çiğneme ve araçların hızını kavşaklarda azaltmamak kurallarıniı ihlal ettiği, sürücü …’in ise yaya geçitlerine yaklaşırken araçların hızını azaltmamak ve kavşaklarda araçların hızını azaltmamak kurallarını ihlal ettiği kanaatine varılmıştır. Her ne kadar kaza tespit tutanağında sürücü … kusurlu bulunsa da soruşturma dosyası kapsamında trafik ekiplerince yapılan ölçümlerde de belirtildiği üzere sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araç, sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete çarptıktan sonra 191 metre uzaklıkta durabilmiştir. Bu husus … kontrolündeki aracın kaza sırasında aşırı süratli olduğunu şüpheye yer vermeyecek şekilde gözler önüne sermektedir. Yine her ne kadar kaza tespit tutanağında ışıklı kavşak olan kaza yerinde hangi sürücünün ışık ihlali yaptığının tespit edilemediği belirtilmişse de; tarafımızca Sayın Mahkemeye bildirilecek kaza anını görmüş tanıkların beyanlarıyla … plakalı aracı kullanan dava dışı …’ in kırmızı ışık ihlali yaptığı ve dolayısıyla 100 kusurlu şekilde kazaya sebebiyet verdiği tespit ispatlanacaktır. Dava konusu kaza, davalı sürücü idaresindeki … plakalı aracın kırmızı ışık ihlali yaparak aşırı süratli bir şekilde ışıklı kavşağa girmesi sebebiyle gerçekleşmiştir. Toplanan delillere göre Sayın Mahkemenizce görevlendirilecek bilirkişilerden rapor alındıktan sonra sürücü …’in 100 kusurlu şekilde kazaya sebebiyet verdiği tespit edilecektir. 22.07.2018 günü geçirdiği trafik kazası sonucu, hastaneye kaldırılırken hayatını kaybeden davacılar … ve …’ın desteği … 29.06.2002 doğumludur. Davacıların desteği, kaza neticesinde vefat etmeseydi davacılara hayatı boyunca destek olacaktı. 22.07.2018 günü geçirdiği trafik kazası sonucu, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden davacılar hastaneye kaldırılırken hayatını kaybeden davacılar … ve …’ın desteği … 20.11.2000 doğumludur. Davacıların desteği, kaza neticesinde vefat etmeseydi davacılara hayatı boyunca destek olacaktı. Müteveffa …’ın ölümü ile 20.10.1979 doğumlu babası müvekkil … ve 17.11.1981 doğumlu annesi müvekkil … onun maddi desteğinden yoksun kalmışlardır. Müteveffa …’ın ölümü ile 02.04.19’73 doğumlu babası müvekkil … ve 08.02.1966 doğumlu annesi müvekkil … onun maddi desteğinden yoksun kalmışlardır. Davamız 6100 sayılı yeni Hukuk Yargılama Yasası’nın 107.mad alacak davası’ olarak açılmış bulunmakla, yargılama sırasında mahkemece yapılacak incelemelere ve tazminat hukuku alanında alınacak rapora göre belirlenecek maddi tazminat tutarlarının, peşin harcı sonra, hüküm altına alınması dileğinde bulunuyoruz. Sürücü …’e ait … plakalı araç, kaza tarihi itibariyle geçerli ekte fotokopisini sunduğumuz trafik sigortası poliçesi ile davalı …A.Ş’ ye sigortalı bulunduğundan, sorumluluk sınırları içinde sigorta şirketi dava edilmiştir. Tarafımızca dava açılmadan önce davalı …Şirketi’ne 13.08.2018 tarihinde yazılı dilekçeler ile başvuru yapılmıştır. Davalı sigorta şirketi açısından temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiz istenmiştir. …plaka sayılı ve … poliçe no’lu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi bulunmaktadır. Bu nedenlerden ötürü Sayın Mahkemenizde dava açma zorunluluğu doğmuştur.” şeklinde dava açılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; ” Uyuşmazlık, müvekkil şirket nezdinde …sayılı ve 10/12/2017-2018 vade tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta poliçesi ile sigorta teminatı altına alınan …plakalı aracın 22/07/2018 tarihinde karışmış olduğu iddia edilen trafik kazası sonucu … Ve …’ın vefat etmesi nedeniyle yakınlarının destekten yoksun kalma tazminat talebinden kaynaklanmaktadır. Sigortalı araç, Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. Maddesi kapsamında, işletenlerin aynı kanunun 85/I. maddesinde belirtilen tehlike sorumluluğunu karşılayan ve üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler içinde teminat altına alan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası ile sigortalıdır. HMK121. maddesine göre, davacı tarafın dava dilekçesi ile birlikte delillerini tarafımıza tebliğ etmesi zorunludur. Bu nedenle davacının tüm delillerinin tarafımıza tebliğini talep ediyoruz. Kazaya karışan aracın müvekkil şirket nezdinde ekte bir örneğini ibraz ettiğimiz poliçe ile sigortalı olduğunu teyit ederiz. Davanın hiçbir şekilde kabulü anlamına gelmemekle birlikte; davacı taraf maluliyet sebebiyle uğradığı zararını ispat etmelidir. Ayrıca müvekkil şirketin sorumluluğu poliçede yazılı limitle sınırlıdır. kabul manasında olmamak üzere başvuranların talepleri için dava öncesinde müvekkil şirkete yapılan ihbar üzerine, mevzuat hükümlerine göre tazminat hesap edilmiş ve ödenmek istenmiş ancak ödeme teklifi başvuranlar tarafından kabul edilmemiştir. İhbar üzerine müvekkil şirket tarafından Genelgede belirtildiği şekilde Aktüerler siciline kayıtlı aktüerden rapor alınmıştır. Söz konusu aktüer raporu hesaplamasında Trafik Sigortası Genel Şartlarında öngörülen usul ve esaslara uygun olarak TRH2010 tablosu ve 1,8 teknik faiz kullanılmıştır. Davacı için hesaplanan tazminat, ibraname karşılığında davacı tarafa ödenmek istenmiş ancak teklifimiz davacı tarafça kabul edilmemiştir. Müvekkil şirket mevzuat gereğince tüm sorumluluklarını yerine getirmiş olup, işbu davanın açılmasında herhangi bir kusuru bulunmamaktadır. Kaldı ki Sayın Komisyonunuzca da, Hazine Müsteşarlığı’nın Genelgesine uygun olarak Aktüer Siciline Kayıtlı aktüer tarafından, Trafik Sigortası Genel Şartlarına uygun olarak tazminat hesabının yapılması gerekmektedir. Genel Şartlara göre; kullanılması gereken yaşam tablosu TRH 2010 ve hesaplamada esas alınması gereken teknik faiz %1,8 olarak düzenlenmiştir. Destek tazminatının hesaplanmasında bu tablonun kullanılmasını talep ediyoruz. davayı kabul manasında olmamak üzere kusur oranının tespiti bakımından dosyanın adli tıp trafik ihtisas dairesine gönderilmesi gerekmektedir. Kabul manasında olmamak üzere, davacının yaşı, destek süresi, mesleği, somut olayda destekten yoksun kalanların destek süreleri, eşinin tekrar evlenme olasılığı gibi Yargıtay kararlarına uygun olarak, aktüer siciline kayıtlı bir aktüer tarafından destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması gerekmektedir. davayı kabul manasında olmamak üzere müteveffaların gelirinin resmi belgelerle kanıtlanması aksi taktirde asgari ücret olarak alınması gerekmektedir. yargıtay kararları gereğince kazancın saptanması bakımından davacının tanık beyanına dayanmasının ve ilgili yerlere müzekkere yazmasının kabulü mümkün değildir. davacının kazancının asgari ücret olarak esas alınması gerekmektedir. Trafik sigortası genel şartları ek:2 madde 10 gereğince hesaplamaya ilişkin standartlar hazine müsteşarlığı tarafından belirlenir. Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır. Mevzuat hükümleri çerçevesinde yukarıda açıklanan zorunlu sigortalara ilişkin olarak bu genelgenin yürürlük tarihinden itibaren aktüeryal hesaplamayı gerektiren tazminat ödemelerinde … Hesabı ve ilgili sigorta şirketlerince aşağıdaki esaslara uyulacaktır. Söz konusu sigortalar çerçevesinde aktüeryal hesaplamayı gerektiren tazminat ödemelerinde hesaplamanın Müsteşarlık nezdinde tutulan Aktüerler Siciline kayıtlı aktüerler ile Müsteşarlık nezdinde tutulan listeye kayıtlı yardımcı aktüerler tarafından yapılması esastır. Davayı kabul manasında olmamak üzere, zorunlu mali sorumluluk genel şartları kapsamında aktüeryal tazminat hesaplama esasları açıkca belirlenmiş olup tazminat hesaplaması artık standart hale getirtilmiştir. Hesaplama yapılırken müteveffanın bireysel özellikleri dikkate alınmalıdır; davacının yaşı, destek süresi, mesleği, somut olayda destekten yoksun kalanların destek süreleri, eşin tekrar evlenme olasılığı (TÜİK verileri) gibi hususlara dikkat edilerek ve genel şartlara uygun olarak, aktüer siciline kayıtlı bir aktüer tarafından destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması gerekmektedir. Buna göre; 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren ve Karayolları Trafik Kanunu’nda yapılan değişiklik ile hesaplamanın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında öngörülen usul ve esaslara göre yapılacağı açıkça belirtilmiştir. Zorunlu Mali Sorumluluk Genel Şartları hükmü uyarınca da tazminat hesaplamasında kullanılması gereken yaşam tablosu TRH 2010 ve hesaplamada esas alınması gereken teknik faiz %1,8 olarak düzenlenmiştir. İşbu nedenle tazminat hesaplanmasında bu tablonun kullanılmasını ve teknik faizin 1,8 olarak esas alınmasını talep ediyoruz. Kabul manasında olmamak üzere hesaplamanın Aktüerler Siciline kayıtlı aktüerler ile Müsteşarlık nezdinde tutulan listeye kayıtlı yardımcı aktüerler tarafından yapılması gerekmektedir. davacılar tarafından, sigortalımızın kusuru ve kusur ile zarar arasında illiyet bağı bulunduğu usulen ispat edilmelidir. Davacının talebi fahiştir. Kusur ve davacının zararı konularında bilirkişi tetkikatı yapılması gerekmektedir. Bilirkişi raporlarının tarafımıza tebliğini talep ediyoruz. davacıların kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubu gereklidir. Haksız eylem sonucu yaralanma ve ölüm sebebiyle maddi tazminat talebiyle açılan davalarda, tazminatın denkleştirilmesi kuralı gereğince, haksız eylem sonucu gerçekleşen gerçek zarar belirlenerek ona hükmedilmesi gerekir. Gerçek zararın belirlenebilmesi için, olay sebebiyle elde edilen kazanımlar tazminat tutarından indirilmelidir. … Kurumuna yazı yazılarak, öncelikle söz konusu kazanın iş kazası olup olmadığının, davacı tarafa peşin sermaye değerli gelir bağlanıp bağlanmadığının, herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun sorulması, ödeme yapılması durumunda ödenen miktarın tazminat bedelinden düşülmesi gerekmektedir. Müvekkil şirket söz konusu zarardan poliçe teminat limitleri dahilinde sorumludur. davayı kabul manasında olmamak üzere faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerekmektedir. Yukarıda belirttiğimiz üzere Yargıtay Kararında görüleceği üzere davayı kabul manasında olmamak üzere, söz konusu davanın haksız fiile dayanması sebebiyle uygulanacak faiz yasal faiz olmalıdır. ” dediği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekili davalı aleyhine Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davası açmıştır.
TK.85. Maddesinde; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar………….İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” şeklinde, KTK’nun 86/1.maddesinde;”İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” şeklinde, KTK’nun 91/1.maddesinde;”İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde, KTK’nun 92.maddesinde;”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar, f) Manevi tazminata ilişkin talepler.” şeklinde, KTK’nun 97.maddesinde(6704 S.K. 5. Mad. İle değişiklik öncesi);”Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir.” şeklinde, KTK’nun 99.maddesinde(6704 S.K. 6. Mad. İle değişiklik öncesi );”Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceğinin düzenlendiği görülmüştür.
22.07.2018 günü dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç … İlçesi istikametinden … İlçesi istikametine seyri sırasında, … Caddesi ışıklı kavşağına aşırı süratli bir şekilde girerek … İlçesı … Mahallesi istikametinden … Mahallesi istikametine seyir eden sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucu dava konusu kazanın meydana geldiğini, sigorta şirketi tarafından kazaya karışan … plaka sayılı ve … poliçe no’lu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı görülmektedir.
ayrıca konu ile ilgili olarak 6098 sayılı TBK.49.-56.maddeleri ve KTK.85. ve devam eden maddelerinde düzenlendiği TBK.49/1. Maddesinde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde, TBK.54.maddesinde; “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:1. Tedavi giderleri.2. Kazanç kaybı.3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklinde, TBK’nun 56/1.maddesinde;”Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” şeklinde, (haksız fiil, doktrinde hukuka aykırı zarar verici eylem olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve uygun illiyet bağı olarak belirlenmektedir, bu durumda haksız fiilden söz edebilmek için “1) hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, 2)eylemden kaynaklı bir zararın olması, 3)zarar veren kişinin kusuru bulunması” ya da yasaca sorumlu olması” zarar ile kusur arasında uygun illiyet bağı bulunması gerekir) KTK.85. maddesinde;”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar………….İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” şeklinde, KTK’nun 86/1.maddesinde;”İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” şeklinde, KTK’nun 91/1.maddesinde;”İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde, KTK’nun 92.maddesinde(6704 S.K. 4. Mad. İle değişiklik öncesi);”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar, f) Manevi tazminata ilişkin talepler.” şeklinde, KTK’nun 97.maddesinde(6704 S.K. 5. Mad. İle değişiklik öncesi);”Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir.” şeklinde, KTK’nun 99.maddesinde(6704 S.K. 6. Mad. İle değişiklik öncesi);” Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı, görülmüştür.
Mahkememiz dosyasına kazandırılan bilirkişi raporlarında sırasıyla; “Müteveffa sürücü … açısından, Davalı taraf sürücüsü …’in %15 (yüzde onbeş) oranında kusurlu olduğu, Davacı taraf murisi sürücü …’ın %85 (yüzde seksen beş) oranında kusurlu olduğu, Müteveffa yolcu … açısından, Davalı taraf sürücü …’in %10 (yüzde on) oranında kusurlu olduğu, Davacı taraf murisi sürücü …’ın %80 (yüzde seksen) oranında kusurlu olduğu, Davacı taraf murisi yolcu …’ın kendi ölümünde %10 (yüzde on) oranında kusurlu olduğu kanaatini bildirir müşterek rapordur. ” şeklinde rapor tanzim etmişlerdir. … ATK tarafından tanzim edilen bir diğer raporda ise; Yukarıdaki hususlar muvacehesinde, olayda; Müteveffa sürücü …’ın ölümü hususunda; Müteveffa sürücü …’ın %85 (yüzde seksen beş) oranında kusurlu olduğu, Sürücü …’in %15 (yüzde on beş) oranında kusurlu olduğu, Müteveffa yolcu …’ın ölümü hususunda; Müteveffa sürücü …’ın %80 (yüzde seksen ) oranında kusurlu olduğu, Sürücü …’in %10 (yüzde on ) oranında kusurlu olduğu, Müteveffa yolcu …’ın %10 (yüzde on) oranında kusurlu olduğu kanaatini bildirir müşterek rapordur.” şeklinde rapor tanzim edilmiştir. Aktüeryal Hesap Uzmanı bilirkişi Av. …’a tevdi edildiği, bilirkişinin raporunda özetle; …’ın destekten yoksun kalma tazminatının 13.361,03 TL, anne …’ın destekten yoksun kalma tazminatının 12.452,24 TL olduğu, …’ın destekten yoksun kalma tazminatının 11.581,70 TL, …’ın destekten yoksun kalma tazminatının ise 16.987,26 TL olduğu bildirilmiştir. Aynı bilirkişinin mahkememize ibraz ettiği ek raporunda özetle; …’ın destekten yoksun kalma tazminatının 21.486,72 TL, …’ın ise 14.863,52 TL olduğu, …’In 18.300,41 TL, …’ın ise 22.618,06 TL olduğu bildirilmiştir. Mahkememiz dosyasına bilirkişi tarafından sigorta şirketince ödeme yapıldığı da dikkate alınarak yeniden rapor verildiği, raporda özetle; … için karşılanmamış bakiye destekten yoksun kalma tazminatının 6.613,77 TL olduğu, … için karşılanmamış destekten yoksun kalma tazminatının 3.218,60 TL olduğu, … için karşılanmamış bakiye destekten yoksun kalma tazminatının ise 8.190,90 TL, … için karşılanmamış bakiye destekten yoksun kalma tazminatının ise 10.651,95 TL olduğu bildirilmiştir. Aynı bilirkişinin 07/12/2021 tarihli ek raporunda özetle; …’ın destekten yoksun kalma tazminatının 7.748,20 TL, …’ın 7.962,40 TL olduğu, …’ın destekten yoksun kalma tazminatının 11.643,97 TL, annesi …’ın destekten yoksun kalma tazminatının ise 20.215,32 TL olduğu bildirilmiştir. Bilirkişi ek raporunda özetle; … için destekten yoksun kalma tazminatının 17.762,29 TL, … için destekten yoksun kalma tazminatının 21.170,84 TL olduğu, … için destekten yoksun kalma tazminatının 16.323,78 TL, için destekten yoksun kalma tazminatının ise 9.578,12 TL olduğu bildirilmiştir.
Mahkememiz dosyasının ayrıntılı incelenmesi neticesinde; tüm dosya kapsamı deliller, bilirkişi raporları, ıslah dilekçeleri bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davacılar vekili iki kez ıslah dilekçesi vermişse de; belirsiz alacak davalarında ilk dilekçenin artırım dilekçesi, ikinci dilekçenin ise ıslah dilekçesi kabul edildiği yüksek mahkeme kararları ile sabit olduğundan iki ıslah dilekçesinin olmadığının kabulü gerekmiştir.
Avans faizi talep edilmişse de, kazaya neden olan araç hususi olduğundan yasal faize hükmedilmiştir. Davacı … için yapılan ödeme yargılama sırasında yapıldığından reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmeyerek müteveffa …’ın vefatı nedeniyle; Davacı …’ın, davalı aleyhine açtığı destekten yoksun kalma tazminatı nedeniyle ıslah dilekçesi ile 21.486,72 TL talep edilmişse de yargılama sırasında ödeme yapıldığından bakiye 18.026,47 TL’nin temerrüt tarihi olan 30/08/2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, davalıdan alınıp, davacıya verilmesine fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı …’ın, davalı aleyhine açtığı destekten yoksun kalma tazminatı nedeniyle 14.863,52 TL’nin temerrüt tarihi olan 30/08/2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, müteveffa …’ın vefatı nedeniyle; Davacı …’ın davalı aleyhine açtığı destekten yoksun kalma tazminatı nedeniyle 18.300,41 TL’nin temerrüt tarihi olan 30/08/2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davacı …’ın davalı aleyhine açtığı destekten yoksun kalma tazminatı nedeniyle 22.618,06 TL’nin temerrüt tarihi olan 30/08/2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin ek dava açıp açmayacakları hususunda muhtariyetine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ” şeklinde müteveffa … ‘ın vefatı nedeniyle; Davacı …’ın, davalı aleyhine açtığı destekten yoksun kalma tazminatı nedeniyle ıslah dilekçesi ile 21.486,72 TL talep edilmişse de yargılama sırasında ödeme yapıldığından bakiye 18.026,47 TL’nin temerrüt tarihi olan 30/08/2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, davalıdan alınıp, davacıya verilmesine fazlaya ilişkin istemin reddine, Davacı …’ın, davalı aleyhine açtığı destekten yoksun kalma tazminatı nedeniyle 14.863,52 TL’nin temerrüt tarihi olan 30/08/2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, Müteveffa …’ın vefatı nedeniyle; davacı …’ın davalı aleyhine açtığı destekten yoksun kalma tazminatı nedeniyle 18.300,41 TL’nin temerrüt tarihi olan 30/08/2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davacı …’ın davalı aleyhine açtığı destekten yoksun kalma tazminatı nedeniyle 22.618,06 TL’nin temerrüt tarihi olan 30/08/2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin ek dava açıp açmayacakları hususunda muhtariyetine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda PMF 1931 yaşam tablosuna göre hesaplama yapıldığını, emsal kararlar doğrultusunda bakiye ömür tespitinde TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanması gerektiğini, davaya konu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kazada kusurunun bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek üzere destek paylarının da hatalı olarak hesaplandığını, Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihli kararı ile iptal edilen maddelerin bu uyuşmazlık bakımından dikkate alınmaması gerektiğini, tazminattan müterafik kusur nedeniyle indirim yapılmamasının hatalı olduğunu, gerekli emniyet tedbirlerinin alınıp alınmadığının tespitinin gerektiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Kusura ve müterafik kusura itiraz
6098 sayılı Borçlar Kanun’un, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43.maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı Borçlar Kanun’un 52.maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 44.maddesi) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK.nun 52.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
22.07.2018 günü saat 15:30 sıralarında müteveffa sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı motosikletle … Mahallesi yönünden … Mahallesi istikametine seyir halinde iken olay mahalli ışık kontrollü kavşağa geldiğinde motosikletinin ön kısımları ile, seyir istikametine göre sağ tarafındaki kavşak kolundan kavşağa giren sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilin sol yan çamurluk, kaput ve tampon kısımlarının çarpışması sonucu, sürücü … ve motosiklette yolculuk eden yolcu …’ın ölümünü konu alan trafik kazası meydana gelmiştir.
Trafik kazası tespit tutanağı ve ekli basit kroki incelendiğinde; olay mahallinin meskun içi ışık kontrollü kavşak olduğu, yolun yatayda düz düşeyde eğimsiz bölünmüş asfalt kaplama cadde olduğu, vaktin gündüz havanın açık zeminin kuru olduğu, hız sınırının 50km/h olduğu, krokide çarpma noktasının kavşak içerisinde olduğu, sürücü …’ın ehliyetnamesinin olmadığı ve kaskının takılı olmadığı belirtilmiştir.
I-Müteveffa sürücü …’ın ölümü hususunda;
A) Müteveffa sürücü …, sevk ve idaresindeki motosikletle seyir halinde iken yola gereken dikkatini vermesi, seyri sırasında kask takması, olay mahalli ışık kontrollü kavşakta kendisine hitapla yanan kırmızı ışıkta durması, kavşak kolunda yeşil ışıkta geçen araçların geçişini beklemesi, gerekirken bu hususlara riayet etmeyip kırmızı ışık ihlaliyle kontrolsüzce kavşağa girmesi sonucu meydana gelen kazada asli kusurludur.
B) Sürücü …, sevk ve idaresindeki otomobille seyirle olay mahalli kavşağa geldiğinde her ne kadar kendisine hitapla yanan yeşil ışıkta geçişini sürdürmüş olsa da meskun mahal içinde bulunan olay mahalli kavşağa mahal şartları üzerinde bir hızla giriş yaptığından dolayı meydana gelen kazada alt düzeyde tali kusurludur.
II-Müteveffa yolcu …’ın ölümü hususunda;
A) Müteveffa sürücü …, sevk ve idaresindeki motosikletle seyir halinde iken yola gereken dikkatini vermesi, seyri sırasında kask takması ve yolcusuna da kask taktırması, olay mahalli ışık kontrollü kavşakta kendisine hitapla yanan kırmızı ışıkta durması, kavşak kolunda yeşil ışıkta geçen araçların geçişini beklemesi, gerekirken bu hususlara riayet etmeyip kırmızı ışık ihlaliyle kontrolsüzce kavşağa girmesi sonucu meydana gelen kazada asli kusurludur.
B) Sürücü …, sevk ve idaresindeki otomobille seyirle olay mahalli kavşağa geldiğinde her ne kadar kendisine hitapla yanan yeşil ışıkta geçişini sürdürmüş olsa da meskun mahal içinde bulunan olay mahalli kavşağa mahal şartları üzerinde bir hızla giriş yaptığından dolayı meydana gelen kazada alt düzeyde tali kusurludur.
C) Müteveffa yolcu …, müteveffa sürücü … sevk ve idaresindeki motosiklette kendi can güvenliğini tehlikeye atarak kasksız vaziyette yolculuk ettiğinden, meydana gelen kaza sonucu kendisinin ölümü üzerinde alt düzeyde tali kusurludur.
SONUÇ :
Yukarıdaki hususlar muvacehesinde, olayda;
I-Müteveffa sürücü …’ın ölümü hususunda;
A) Müteveffa sürücü …’ın %85 (yüzde seksen beş) oranında kusurlu olduğu,
B) Sürücü …’in %15 (yüzde on beş) oranında kusurlu olduğu,
II-Müteveffa yolcu …’ın ölümü hususunda;
A) Müteveffa sürücü …’ın %80 (yüzde seksen ) oranında kusurlu olduğu,
B) Sürücü ‘in %10 (yüzde on ) oranında kusurlu olduğu,
C) Müteveffa yolcu …’ın %10 (yüzde on) oranında kusurlu olduğu kanaatini bildirir müşterek rapordur.şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Motorsiklette sürücü ve yolcu olan müteveffaların kask takmadıkları sabittir
Dosya kapsamında alınan ATK raporunda; sürücü … , sevk ve idaresindeki motosikletle seyir halinde iken yola gereken dikkatini vermesi, seyri sırasında kask takması ve yolcusuna da kask taktırması %85 kusurlu,yine müteveffa …’in de %10 kusurlu olduğu.”şeklinde belirtilerek alınan bilirkişi raporu dikkate alındığında % 20 müterafik kusur indirimi yapılması gerekmekte ve ATK ca her ne kadar müteveffaya ve sürücüye güvensiz yolculuk yapması nedeniyle kusur isnat edilmiş ise de bu durumun müteveffanın kusuru olarak değil ancak müterafik kusuru kapsamında indirim sebebi olabileceğinden bu halde (TBK. md. 52) uyarınca kusur olarak değil müterafik kusur olarak değerlendirilerek hesaplama yapılması, buna göre hesaplanan maddi tazminattan %20 oranda müterafik kusur indirimi yapılması gerekmektedir.
Ancak atk raporunda Müteveffa sürücü …, sevk ve idaresindeki motosikletle seyir halinde iken yola gereken dikkatini vermesi, seyri sırasında kask takması ve yolcusuna da kask taktırması, şeklinde gerekçe ile %85 kusur izafe edilmiş ise de bu kusurun ne kadarının Müteveffa sürücü … , sevk ve idaresindeki motosikletle seyir halinde iken yola gereken dikkatini vermesi nedeniyle kusurlu olduğuna ilişkin bir tespit yoktur
Bu durumda … atk dan ek rapor alınarak Müteveffa sürücü …, sevk ve idaresindeki motosikletle seyir halinde iken yola gereken dikkatini vermesi eyleminde ne kadar kusurlu olduğu tespit edilip,yine II-Müteveffa yolcu …’ın ölümü hususunda; Müteveffa sürücü …’ın %80 (yüzde seksen ) oranında kusurlu olduğu,belirlenmiş ise de kask takmaması hususu dışlanıp ne kadar kusurlu olduğunun belirlenip,bu belirlenen kusur oranları üzerinden her iki müteveffa için davacı anne ve babalara hükmedilecek tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak karar verilmelidir.itiraz yerindedir
Kamu düzeni yönünden ve davacının bu kapsamda aktüerya raporuna yönelik yapılan incelemede;
İDM ce meydana gelen kazanın ve ödemeye esas olan poliçe başlangıç tarihinin 01/06/2015 tarihinden sonra olması nedeniyle 01/06/2015 tarihli genel şartlarda belirtilen usule göre hesaplama yapılıp karar verildiği anlaşılmaktadır
Ne varki AYM nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli ve 2019/40 esas 2019/40 sayılı kararına göre Karayolları Trafik Kanunu’nun zorunlu trafik sigortasına ilişkin 90 ve 92. maddelerinde yer alan, “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadelerini iptal ettiği anlaşılmakta olup bu iptal kararının somut davada uygulanabilirliğinin tespiti gerekmektedir.
Anayasa’nın 153.maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazetede yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının yasama,yürütme ve yargı organları,idari makamlar,gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır.
Diğer taraftan HMK 33 maddesinde “Hakim Türk hukukunu resen uygulanır.” şeklinde ifadesini bulan yasal ilke gözetildiğinde; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının bu gibi kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
Zira, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler.
T.C. Anayasası’nın 153 üncü maddesinin 6 ncı fıkrasında, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir (Danıştay 4. Dairesi. 09.05.2011 tarih ve 2011/2546 E., 2011/3384 K. sayılı kararı).
Bu konudaki Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında;“Anayasanın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. Maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur. …” gerekçesine yer verilmiştir.
Yine, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da;“Sonradan çıkan içtihattı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir.” şeklinde açıklama yapılmış, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. Sayılı kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 tarihli ve 2012/20-12 E., 2012/232 K. sayılı kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2004/19 K. sayılı ve 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulî kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme ve açıklama yapılmıştır.
Görüldüğü üzere, Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen usulî müktesep hakkın istisnası olduğu ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa’nın 153. maddesinin birinci fıkrasında herhangi bir denetim yolu tanınmamış ve Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğu belirtilmiş, beşinci fıkrada “İptal kararları geriye yürümez” kuralına yer verilmiştir.
Türk Anayasal sisteminde, “Devlete güven” ilkesini sarsmamak ve ayrıca devlet yaşamındabir kargaşaya neden olmamak, kazanılmış hakları korumak için iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralı kabul edilmiştir. Böylece hukuksal ve nesnel alanda etkilerini göstermiş, sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların, iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadarki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır. Bir kural işlemle kurulan statünün Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararıyla ya da bir başka kural işlemle kaldırılması durumunda, bu statüye bağlı öznel (sübjektif) işlemlerin de geçersiz duruma düşmesi doğaldır. Dolayısıyla bu öznel işlemlerle, ortadan kalkan statüye dayanarak ileriye dönük haklar elde edilemez. Anayasa’nın bağlayıcılığı, Anayasa Mahkemesi kararlarına tüm devlet organlarının uyma zorunluluğu ve Anayasa’nın üstünlüğü ilkesi, Anayasa’ya aykırı bir kuralın aykırılığının saptanmasından sonra uygulama alanı bulmasını kesinlikle önler. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının zaman içerisindeki etkisi böylece çıkmakta ve “İptal kararlan geriye yürümez” kuralı belirtilen anlamı taşıyarak geçerli olmaktadır. Anayasa’nın 153. maddesindeki “İptal kararları geriye yürümez” kuralının, geriye yürümezlik kuralının, yalnız lafza bağlı kalınarak yorumlanması hukuk devleti ilkesine ve bu ilke içinde var olan adalet ve eşitlik ilkelerine aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi itiraz yoluyla yapılacak denetimin amacına da ters olduğu aşikârdır. Ayrıca iptal kararının geriye yürümezliği kuralı çoğu zaman iptal kararlarını işlevini ve etkinliğini azaltmaktadır.
Yukarıda yapılan tespit, açıklama ve değinilen uyulması zorunlu yargısal içtihatlara göre somut uyuşmazlık ele alındığında;
AYM nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli ve 2019/40 esas 2019/40 sayılı kararına göre Karayolları Trafik Kanunu’nun zorunlu trafik sigortasına ilişkin 90 ve 92. maddelerinde yer alan, “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadelerini iptal ettiği,iptal kararı içerine göre sigorta şirketlerinin trafik kazalarından doğan tazminat sorumluluğunun öncelikle Karayolları Trafik Kanunu,Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanacağı,dolayısıyla trafik sigortası kapsamındaki tazminatların belirlenmesinde artık ‘Genel Şartlar’ın kural olarak belirleyici olmayacağı, genel Şartlar”ın sadece Karayolları Trafik Kanunu ve Borçlar Kanunu’na aykırı olmayan hükümlerinin uygulanabileceği, dolayısıyla bu karardan sonra sigorta şirketlerinin tazminat sorumluluğunu azaltan ‘Genel Şartlar’ın birçok hükmünün uygulanamaz hale geldiği görülmektedir
Zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinin konusu, karayolunda motorlu taşıt işletenin, motorlu taşıtın işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin uğrayabileceği destekten yoksun kalma zararını, bedensel zararı ve/veya eşya zararını tazmin yükümlülüğünü teminat altına almaktır. Başka bir ifadeyle sigorta şirketinin bu sözleşme ile yüklendiği borç, işletenin motorlu taşıtın işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilere zarar vermesi hâlinde doğacak tazminat borcunu sigorta teminat limiti dâhilinde ödeme borcudur. Sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinden doğan sorumluluğunun kapsamı düzenlenmemiş olup bu kapsamın idarenin düzenleyici nitelikte işlemi olan genel şartlar ile belirlenmesi öngörülmüştür. Böylece sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinden doğacak borcu, idare tarafından her zaman değiştirilebilir nitelikteki kurallar olan genel şartlara göre belirlenecektir. Borcun kapsamının tespiti hususunda temel çerçeve ve ilkelerin kanunda belirlenmediği, idareye geniş bir takdir yetkisinin tanındığı anlaşılmaktadır.
Mali sorumluluk sigortası sözleşmesinin içeriğine ilişkin düzenleme öngören itiraz konusu kuralların, sözleşmenin tarafları olarak motorlu taşıt işleten ile sigorta şirketinin yanında motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle zarara uğrama riskine maruz kalan üçüncü kişilerin menfaatleri arasındaki dengenin dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin zarara uğraması hâlinde işletenin tazminat borcunun kapsamı 6098 sayılı Kanun’un gerçek zararın tazminini öngören kurallarına göre belirlenmektedir. Bu tazminat borcunun ödenmesini teminat altına almak amacıyla zorunlu kılınan mali sorumluluk sigortası uyarınca sigorta şirketinin borcunun kapsamı ise itiraz konusu kurallarda atıf yapılan genel şartlara göre belirlenmektedir. Bu da zarar gören üçüncü kişi ve işleten aleyhine buna karşılık sigorta şirketi lehine menfaat dengesinin bozulmasına yol açabileceği gibi aksi durum da söz konusu olabilecektir. İşleten sorumluluk sigortası yaptırmış olmasına rağmen sigorta şirketi tarafından ödenen tazminat ile gerçek zarara karşılık gelen tazminat arasındaki farktan zarar görene karşı sorumlu olmaya devam edecektir. Zarar görenin sigorta şirketi tarafından tazmin edilmeyen zararı ise ancak işletenin ekonomik durumunun bu zararın karşılanması için yeterli olması hâlinde tazmin edilebilecektir. Şeklinde tezahür eden AYM İPTAL GEREKÇESİNDE VURGULANDIĞI ÜZERE Aynı kaza ile ilgili olmak üzere İŞLETEN VE FİİLİ YAPAN KİŞİYE YÖNELİK AÇILAN DAVA İLE SİGORTANIN DAVALI OLMASI DURUMUNDA UYGULANACAK Yönetmelik ve hesaplama tablolarındaki farklılık sorumlular arasında eşitsizliğe ve idarenin tek taraflı olarak düzenleyici olan işlemlerin sonucunda sorumlu olacak tazminat miktarlarında farklılık oluşturacaktır.
Bu kapsamda açılan davalarda TBK nın haksız fiile ilişkin hükümleri, KTK kanunu hükümleri ile genel şartların bunlara aykırı olmayan hükümleri ile bu doğrultuda yeni genel şartlarla çeliştiği durumda Yargıtay’ın genel şartların yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda uygulama yapılması gerekecektir
Bu halde Aym’ce verilen iptal kararı sonrası düzenlenecek aktüerya raporlarına ilişkin olarak 01/06/2015 tarihli genel şartlar ile getirilen TRH 2010 ve 1,8 teknik faizin ve bu genel şartlarla belirlenen vergilendirilmiş belgeli gelir, olmadığı takdirde asgari ücretin kazanç olarak nazara alınacağı düzenlemesinin uygulanma ihtimali kalmadığı gözetilerek ;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 Esas,1990/199 K sayılı kararı ve Yargıtay 17. Hukuk ve 4 Hukuk dairesinin yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et – Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacının veya müteveffanın muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi; davacının veya müteveffanın muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması , davacının veya müteveffanın asgari ücret üstünde kazancı olduğunun iddia edilmesi durumunda kaza tarihindeki gelirine dair delillerini ibrazının sağlanması, varsa; ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından,vergi dairesinden ,işyerinden kaza tarihindeki sürekli ve net kazanç durumunun sorulması, geriye doğru maaş bordrosu ve sosyal güvenlik kayıtlarının getirtilmesi, davacının veya müteveffanın kaza tarihinde fiili olarak çalışmadığının belirlenmesi halinde asgari ücretin gözönüne alınacağının düşünülmesi gerekmektedir.
Bu halde mahkemece AYM verilen iptal kararı doğrultusunda belirlenen esaslara karar verilmesi doğru olup itiraz yersizdir
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, yukarıda belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın sadece davalı tarafça istinaf edildiği aleyhe istinafın olmadığı gözetilerek kazanılmış haklara halel gelmemek suretiyle davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle KABULÜ ile Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek ve davanın sadece davalı tarafça istinaf edildiği aleyhe istinafın olmadığı gözetilerek kazanılmış haklara halel gelmemek suretiyle yeniden yargılama yapılması için HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafça peşin olarak yatırılan başvuru harcı dışında kalan istinaf karar harçlarının talep halinde davalı tarafa iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
7-Konya … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yatırılan 170.000,00 TL tutarlı teminatın İİK 36/5 maddesi gereğince talep halinde ilgilisine iadesine,

HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi. 19/12/2022

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.