Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2499 E. 2022/2477 K. 25.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 25/11/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACILAR :

VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :

VEKİLİ :

VEKİLİ :

DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 25/11/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 29/11/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekilinin 27.07.2021 tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; Müteveffa …’nın müvekkillerinden … ve …’nın oğlu, … , … ve ….’nın kardeşleri olduğunu, 07.02.2021 tarihinde … plakalı araç sürücüsü …’in, tali yol konumunda olan Abacılar Sokak üzerinde Yaka Caddesinde kavşağa girdiğinde, kavşak girişinde gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek yolun sol tarafından akan trafiği kontrol etmeden, trafik lambası işaretlerine uymayarak ve sinyal vermeden ani bir şekilde dönüş yaparak müteveffa …’nın yönetimindeki motosiklete çarptığını ve müteveffanın hayatını kaybettiğini, olaya ilişkin yargılamanın Konya … Asliye Ceza Mahkemesi … E.sayılı dosyasında görüldüğünü, 12.02.2021 tarihli Konya C.Başsavcılığı tarafından alınan bilirkişi raporunda da, meydana gelen trafik kazasında … plakalı otomobil sürücüsü …’in asli ağır kusurlu olduğunun tespit edildiğini, vefat eden ….’nın vefatından önce henüz 24 yaşında olup iş hayatına başladığını ve ailesini geçindirmeye yardımcı olduğunu, olay günü de işten dönerken yaşamını yitirdiğini, yetişkin oğullarının 07.02.2021 günü çok genç yaşta trafik kazası neticesinde ölümüyle, baba …. ve anne …’nın oğullarının maddi ve manevi desteğinden yoksun kaldıklarını, müvekkillerden baba …. ve anne ….’nın çocuklarını; …, … ve …’nın ise kardeşlerini kaybetmelerinden dolayı mağdur olduklarını, büyük elem ve acı duyduklarını, davacıların müteveffa …’nın ani ve genç yaşta ölümü nedeni ile manevi olarak büyük yıkım yaşadıklarını, kaza yapan … plakalı aracın 07.02.2021 kaza tarihinde davalı şirket ….tarafından Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına istinaden … acente nolu … poliçe numaralı poliçe ile sigortalı olduğunu, 2918 sayılı KTK. 92/b maddesine göre ….’nin maddi zararı karşılamak ve dolayısıyla tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, taraflarınca Trafik (ZMSS) poliçesini düzenleyen davalı şirket ….’ye 11.03.2021 tarihli dilekçe-ihtarname ile başvuru yapıldığını ve müvekkillerinin zararının sigorta poliçesi ile teminat altına alınan meblağ üzerinden karşılanmasının talep edildiğini, ancak söz konusu başvuru neticesinde, davalı şirket ….’nin yasal süresi içerisinde herhangi bir cevap vermediğini, bu sebeple; temerrüt tarihinden işletilecek ticari avans faiziyle birlikte limiti aşmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini, davaya konu trafik kazasında müteveffa …’nın ölümü neticesinde davacı müvekkillerinin maddi ve manevi zararları ortaya çıktığını, tazmininin gerektiğini, kaza yapan … plakalı aracın; kaza tarihinde davalı şirket ….tarafından Genişletilmiş Kasko Sigortasına istinaden … acente nolu … poliçe numaralı poliçe ile sigortalı olduğunu, ….’nin maddi ve manevi zararları tazmin etme yükümlülüğünün bulunduğunu, tarafımızca, Genişletilmiş Kasko Sigortası poliçesini düzenleyen davalı şirket ….’ye 11.03.2021 tarihli dilekçe-ihtarname ile başvuru yapıldığını ve müvekkillerinin zararının sigorta poliçesi ile teminat altına alınan meblağ üzerinden karşılanmasının talep edildiğini, ancak söz konusu başvuruları neticesinde, davalı şirket ….’nin yasal süresi içerisinde herhangi bir cevap vermediğini, bu sebeple; temerrüt tarihinden işletilecek ticari avans faiziyle birlikte limiti aşmamak üzere tazminata hükmedilmesini, davalı … İşletmeciliği Gıda Maddeleri San. Tic. Ltd. Şti.’nin kazaya sebep olan plaka sayılı aracın işleteni (maliki) olduğunu, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve diğer ilgili mevzuatlar çerçevesinde kazada …’nın ölümü neticesinde maddi ve manevi zarara uğrayan davacı müvekkillerinin zararlarından sorumlu olduklarından bahisle; Trafik kazasında çocukları Müteveffa …’yı kaybetmiş müvekkili anne …. için 5.000,00 TL ve müvekkili baba … için 5.000,00 TL olmak üzere, fazlaya dair haklarımız saklı kalmak üzere şimdilik toplam 10.000,00 TL maddi tazminat (destekten yoksun kalma tazminatı) bedelinin taraflarına ….yönünden temerrüt tarihinden itibaren işletilecek ticari ve avans faiziyle birlikte,…. yönünden ise kaza tarihinden itibaren işletilecek ticari ve avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen ödenmesine, ayrıca, davalıların sosyal ekonomik durumları göz önünde bulundurularak davacı müvekkili anne … için 200.000,00 TL, davacı müvekkili baba … için 150.000,00 TL ve davacı kardeşlerin her biri için ayrı ayrı 50.000,00 TL olmak üzere toplam 500.000,00 TL manevi tazminatın …. yönünden kaza tarihinden, …. bakımından (…. için sigorta poliçesinde teminat altına alınan sorumlu olduğu en üst meblağ üzerinden) ise temerrüt tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …vekilinin UYAP üzerinden sunmuş olduğu 05.08.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça 27.07.2021 tarihli dava dilekçesi ile ileri sürülen hususların haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olup işbu dilekçe ile ileri sürülen iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, davacı taraf her ne kadar asli kusurlu tarafın … plakalı araç sürücüsü …’in olduğunu iddia etmiş ise de bu iddianın kabulü mümkün olmadığını, Konya … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında yer alan kamera kayıtları ile de sabit olduğu üzere müteveffanın koruyucu ekipmanları ve sürücü belgesi bulunmamasına rağmen motosiklet kullandığını, kavşağa gelmesine rağmen hızını azaltmadığını, son derece hızlı olarak kavşağa giden ve korucuyu ekipmanları bulunmayan müteveffanın hem kazanın meydana gelmesine hem de neticenin ölümle sonuçlanmasına sebebiyet verdiğini, davacı tarafın, … plakalı araç sürücüsü …’in asli kusurlu olduğunu iddia ederek manevi tazminat talebinde bulunmuş ise bu talebin reddi gerektiğini, zira araç sürücüsüne yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığını, meydana gelen kaza da müteveffanın tam kusurlu olduğunu, dosya kapsamında yeniden inceleme yapılarak kusurlu tarafın ve kusur oranlarının net olarak tespit edilmesi gerektiğini, dava konusu olayda davacının ağır kusurlu olduğunun sabit olduğundan meydana gelen zarar ile olay arasındaki illiyet bağının kesildiğini, davacı tarafından dava dilekçesinde haksız ve hukuka aykırı açıklamalarda bulunulmuş ve abartılı rakamlarla çok yüksek miktarda manevi tazminat talep edildiğini, kusur oranı ne olursa olsun sorumluların ekonomik gücünü yok edecek derecede yüksek bir tazminat istenmesinin hayatın olağan akışına ve hukuka aykırı olduğunu bahisle; Haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı …Ş.vekilinin UYAP üzerinden sunmuş olduğu 25.08.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinde açılması gerektiğini, mahkememizin yetkisiz olduğunu, öncelikle yetki itirazlarının kabulüne karar verilmesinin gerektiğini, müvekkil şirketin sigortalının kusur oranında sorumlu olduğunu, müvekkilinin sigorta şirketinin poliçeden kaynaklanan maddi tazminat talebinden doğan sorumluluğunun; sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, söz konusu sorumluluğun aynı zamanda davacının yoksun kaldığı gerçek destek miktarı ile sınırlı olduğunu, poliçede azami teminat limitlerinin yazılı olmasının bu miktarın herhalükarda ödeneceği anlamına gelmediğini, K.T.K. Mecburi Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta poliçelerinin meblağ sigortası niteliğinde olmayıp zarar sigortası niteliğinde olduğunu, … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde Trafik Sigortası ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının şahıs başına 430.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu 96 maddesi gereği; Zarar görenlerin birden fazla olması halinde, sigortacının poliçede gösterilen limitle sorumlu olacağı da dikkate alınarak, zarar görenler arasında eşitliği sağlayıcı ve poliçe limitini de aşmayacak şekilde eşit paylaştırmanın sağlanmasının geriktiğini, KTK. Madde 78 ve Karayolları Trafik Yönetmeliği madde 150 gereğince motosiklet ile seyahat esnasında gerekli tüm güvenlik ekipmanlarının kullanılmasının zorunlu olduğunu, özellikle Kask/ Dizlik Eldiven takılı olmasının gerektiğini, davacının kendi güvenliği için gerekli önlemleri almamakla zararın artmasında etkili olduğunu, davanın kabulü anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz ile sorumlu tutulabileceğinden bahisle, Davanın öncellikle reddine, temerrüde düşmemiş ve dava açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan müvekkili şirket aleyhine vekalet ücreti, yargılama giderleri ve faize karar verilmemesine, kabul anlamına gelmemek üzere aleyhe hüküm kurulması halinde ise poliçe limiti ve sigortalının kusur oranı dikkate alınarak hüküm kurulması gerekliliğine, reddedilen kısım için ise yargılama ücreti ve ücreti vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … Şirketi vekilinin UYAP üzerinden sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; KTK 97 uyarınca sigorta şirketine kanunda belirtilen evraklar ile müracaat edilmediğini, dava ikame etmeden veya tahkim yoluna müracaat etmeden evvel sigorta şirketine yazılı olarak müracaat etmekle yükümlü olduğunu, başvuranın, müvekkili şirkete usulüne uygun olarak müracaat etmediğini, başvuranın manevi tazminata ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararını dosyaya sunmadan ödeme yapılmasını talep ettiğini, başvurunun usule uygun olarak yapılmadığını, müvekkili şirketin gerekli araştırmayı yapmasının kasten engellendiğini, HMK 114 vd uyarınca dava şartı noksanlığından huzurdaki başvurunun usulden reddedilmesinin gerektiğini, 07.02.2021 tarihli kazaya karıştığı belirtilen, … plakalı aracın, müvekkili şirkete Genişletilmiş Kasko Poliçesi ile sigortalı olduğunu, kaza başına manevi tazminat teminat limitinin 187.500 TL olduğunu, teminat limitini bildirmelerinin hiçbir şekilde davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, manevi tazminat kayıtsız şartsız ödenecek bir meblağ da olmadığını, müvekkili sigorta şirketi tarafından yapılmış olan Kasko poliçesinin ihtiyari mali mesuliyet poliçesi olup maddi zarara ilişkin taleplerin öncelikle ZMM poliçesinden karşılanmasının gerektiğini, dava konusu kaza sebebiyle doğacak sorumluluklarının; ikinci derecede bir sorumluluk olduğunu ve ZMMS Poliçesi’nin teminat limitlerinin tükenmesi halinde söz konusu olacağını, başvurunun ilk olarak ZMMS poliçesini yapan sigortacıya yönlendirilmesi ve zararın trafik poliçesinden karşılanması, ZMMS poliçesi teminat limitlerinin tüketilmesi halinde ise karşılanmamış bakiye zarar kalması halinde müvekkili şirkete başvurulmasının gerektiğini, manevi tazminatın bir “zenginleşme aracı” olmadığını, davayı hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle beraber müşterek müteselsil sorumluluk çerçevesinde hüküm kurulmasını kabul etmediklerini, KTK’nun 91. ve 85. maddeleri uyarınca müvekkili şirketin, üçüncü kişilerin uğramış olduğu bedeni zararlardan doğan maddi tazminat sorumluluğunun, sigortalının kusurlu olması halinde teminat limit dahilinde söz konusu olduğunu, müşterek ve müteselsil sorumluluğun sadece zarar gören üçüncü kişiye karşı sigortalı ve sigorta şirketi arasında mevcut olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusuruna tekabül eden tutar üzerinden hesaplama yapılmasının gerektiğini, sigortalı araç sürücüsü kazanın meydana gelmesindeki kusuru dikkate alınmaksızın karşı araç sürücüsü/sigortacısı ile müvekkili sigorta şirketinin müşterek müteselsil sorumlu olduğundan bahisle başvurunun tam kabulüne karar verilmesinin hukukun genel ilkelerine ve mevzuata aykırı olduğunu, müvekkili şirketin ancak ve ancak sigortalısı ile müşterek ve müteselsil sorumluluğundan bahsedilebileceğini, müterafik kusur indirimi yapılmasının gerektiğini, müteveffanın ehliyetsiz sürücü olduğunu, müteveffa karşı araç sürücüsü olduğunu, müteveffanın sürücü belgesinin bulunmadığını, müterafik kusur indirimi yapılmasını talep ettiklerini, faiz talebinin reddi gerektiğini, somut olayda müvekkil şirkete yapılan müracaatın usulüne uygun gerçekleştirilmediği için müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, başvuranın faiz isteme hakkının doğmadığını, şikayete konu uyuşmazlığın tamamen haksız fiilden kaynaklandığını, haksız filden kaynaklanan taleplerde uygulanacak olan faizin kanuni faiz olacağını, halefiyet gereği sigortalı aracın özel araç olması durumunda müvekkili şirketin, sigortalısının sorumlu olduğu yasal faizden sorumlu olacağı hususu tartışmasız olduğunu, müvekkilinin, dava açılmasına sebebiyet vermesi söz konusu olmadığından; faiz, yargılama gideri ve vekalet ücretinden de sorumlu olmayacağından, davacının bu yöndeki taleplerinin de reddinin gerektiğinden bahisle; Davanın dava şartı eksikliği nedeniyle reddine, dosyada kusur tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesine, esas incelemesi yapılacak ise alanında uzman bilirkişilerce poliçe tanzim tarihi uyarınca geçerli mortalite tablosu dikkate alınarak azami poliçe limitleri ve aktüeryal kurallar gözetilerek hesaplama yapılmasını, müterafik kusur indirimi yapılmasını, usule aykırı başvuru nedeniyle müvekkili şirketin temerrüde düşmediğinden müvekkil şirket aleyhine faize hükmedilmemesini, aleyhlerine hüküm kurulmaması halinde, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacıların, müteveffa …’nın müvekkillerinden … ve …’nın oğlu, …, …. ve …’nın kardeşleri olduğunu, 07.02.2021 tarihinde … plakalı araç sürücüsü …’in, tali yol konumunda olan Abacılar Sokak üzerinde Yaka Caddesinde kavşağa girdiğinde, kavşak girişinde gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek yolun sol tarafından akan trafiği kontrol etmeden, trafik lambası işaretlerine uymayarak ve sinyal vermeden ani bir şekilde dönüş yaparak müteveffa …’nın yönetimindeki motosiklete çarptığını ve müteveffanın hayatını kaybettiğini, yetişkin oğullarının 07.02.2021 günü çok genç yaşta trafik kazası neticesinde ölümüyle, baba … ve anne …’nın oğullarının maddi ve manevi desteğinden yoksun kaldıklarını, baba … ve anne … ‘nın çocuklarını; …, … ve ….’nın ise kardeşlerini kaybetmelerinden dolayı mağdur olduklarını, büyük elem ve acı duyduklarını, davacıların müteveffa …’nın ani ve genç yaşta ölümü nedeni ile manevi olarak büyük yıkım yaşadıklarını, kaza yapan … plakalı aracın 07.02.2021 kaza tarihinde davalı şirket ….tarafından Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına istinaden … acente nolu … poliçe numaralı poliçe ile sigortalı olduğunu, 2918 sayılı KTK. 92/b maddesine göre ….’nin maddi zararı karşılamak ve dolayısıyla tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, kaza yapan … plakalı aracın; kaza tarihinde davalı şirket ….tarafından Genişletilmiş Kasko Sigortasına istinaden … acente nolu … poliçe numaralı poliçe ile sigortalı olduğunu, ….’nin maddi ve manevi zararları tazmin etme yükümlülüğünün bulunduğunu, davalı …’nin kazaya sebep olan plaka sayılı aracın işleteni (maliki) olduğunu, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve diğer ilgili mevzuatlar çerçevesinde kazada …’nın ölümü neticesinde maddi ve manevi zarara uğrayan davacıların zararlarından sorumlu olduklarından bahisle; Trafik kazasında çocukları müteveffa …’yı kaybetmiş anne … için 5.000,00 TL ve baba … için 5.000,00 TL olmak üzere, fazlaya dair haklarımız saklı kalmak üzere şimdilik toplam 10.000,00 TL maddi tazminat (destekten yoksun kalma tazminatı) bedelinin taraflarına ….yönünden temerrüt tarihinden itibaren işletilecek ticari ve avans faiziyle birlikte, … yönünden ise kaza tarihinden itibaren işletilecek ticari ve avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen ödenmesine, ayrıca, davalıların sosyal ekonomik durumları göz önünde bulundurularak davacı anne … için 200.000,00 TL, davacı baba … için 150.000,00 TL ve davacı kardeşlerin her biri için ayrı ayrı 50.000,00 TL olmak üzere toplam 500.000,00 TL manevi tazminatın …. yönünden kaza tarihinden, … bakımından (…. için sigorta poliçesinde teminat altına alınan sorumlu olduğu en üst meblağ üzerinden) ise temerrüt tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği, yargılama aşamasında davacılardan … ve …’nın destekten yoksun kalma zararlarına bağlı maddi tazminat taleplerinden feragat ettiği, davalıların ise davanın reddine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
Dava ve kaza tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nunun da 6704 Sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin yürürlükte olduğu, bu nedenle yapılan yasal değişiklik hükümlerinin ulgulanması gerektiği, konunun 6098 sayılı TBK.nun 49.ve devam eden maddelerinde ve KTK.85. vd.eden maddelerinde düzenlendiği, TBK’nun 49/1.maddesinde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde, TBK’nun 51/1. Maddesinde; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” şeklinde, TBK.nun 53.maddesinde; “Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:1. Cenaze giderleri.2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.” şeklinde, TBK.nun 55/1.maddesinde;”Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.” şeklinde TBK’nun 56.maddesinde; “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenlemelerin yapıldığı, 2918 sayılı KTK.nun 85/1.maddesinde;”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” şeklinde, KTK.nun 86/1.maddesinde; “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” şeklinde, KTK.nun 91/1.maddesinde;”İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde, KTK.nun 92.maddesinde; “Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler, b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler, c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler, e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar, f) Manevi tazminata ilişkin talepler. g) (Ek bent: 14/04/2016-6704 S.K. 4. mad.) Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri, h) (Ek bent: 14/04/2016-6704 S.K. 4. mad.) İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri, i) (Ek bent: 14/04/2016-6704 S.K. 4. mad.)” şeklinde, KTK’nun 97.maddesinde;”Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” şeklinde, KTK’nun 99.maddesinde; “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” şeklinde düzenlemelerin yapıldığı görülmüştür.
Davalılardan ….’nin mahkememizin yetkisine yönelik itirazının; TTK.1483. vd. eden maddeleri, HMK.16.maddesi ve KTK.110.maddeleri karşısında yerinde olmadığı görülmüştür.
Müteveffa sürücü …nın 07.02.2021 tarihinde saat 16:15 sıralarında sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile … plakalı araç sürücüsü dava dışı …’in, tali yol konumunda olan Abacılar Sokak üzerinde Yaka Caddesinde kavşağa girdiğinde, kavşak girişinde gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek yolun sol tarafından akan trafiği kontrol etmeden, trafik lambası işaretlerine uymayarak ve sinyal vermeden ani bir şekilde dönüş yaparak müteveffa …’nın yönetimindeki motosiklete çarptığı ve müteveffanın hayatını kaybettiği olayda mahkememiz dosyasının tarafların kusur oranlarının tespiti bakımından Ankara Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na gönderildiği, Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 26.01.2022 tarih ve … sayılı raporunda; Dava dışı sürücü …’in %70 oranında, müteveffa sürücü …’nın %30 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği görülmüş ve mahkemece alınan kusur raporunun ayrıntılı ve denetime açık olması nedeniyle hükme esas alınmıştır.
Kazaya karışan … plakalı aracın davalı … şirketine 05.08.2020 başlangıç – 05.08.2021 bitiş tarih ve 38923716 numara ile Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik)Sigorta Poliçesi ile ve 05.08.2020 başlangıç – 05.08.2021 bitiş tarih ve yine kazaya karışan … plakalı aracın davalı …. Şirketine … poliçe numarasıyla Genişletilmiş Kasko Poliçesi ile sigortalı olduğu, manevi tazminat teminat klozu limitinin kaza başına 187.500,00 TL olduğu görülmüştür.
Mahkememiz dosyasının aktüerya bilirkişisi …’a tevdi edilerek; 1931 PMF 2010 TRH sistemine göre davacıların destekten yoksun kalma zararına ilişkin alternatifli rapor düzenlenmesinin istenildiği, aktüeryal hesaplama bilirkişisi … tarafından düzenlenen 14.03.2022 tarihli bilirkişi raporunda; TRH – 2010 Mortalite Tablosu ve Progressif Rant Yöntemi esas alınarak yapılan hesaplamaya göre; Vefat eden …’nın babası …’nın 105.552,17 TL, annesi …’nın ise 187.110,04 TL destekten yoksun kalma tazminatı alacağının bulunduğunun bildirildiği, PMF – 1931 Yaşama Tablosu ve Progressif Rant Yöntemi esas alınarak yapılan hesaplamaya göre; Vefat eden …’nın babası …’nın 91.011,39 TL, annesi …’nın ise 129.821,54 TL destekten yoksun kalma tazminatı alacağının bulunduğunun bildirildiği görülmüştür.
Davacıların maddi tazminat talepleri yönünden;
Davalılardan … Tarafından 11/05/2022 tarihli dilekçe ile davacı taraf ile sulhen anlaşmaya varılarak ödeme yapıldığını, davanın konusuz kaldığını, davacılardan yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığını beyanla “Sulh Protokolü-İbraname” başlıklı belgeyi dosyaya sunduğu, davacılar vekili tarafından 13/05/2022 havale tarihli dilekçe ile maddi tazminat yönünden davadan feragat ettiklerini yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığının bildirdiği, dava dilekçesinin ekindeki vekaletnamelerde davacılar vekilinin davadan feragat yetkisinin bulunduğu, davadan feragatın 6100 sayılı HMK.307 ve devam eden maddelerinde düzenlendiği, 6100 sayılı HMK.nun 310.maddesi gereğince davadan feragatın hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği, HMK.309/2.maddesi gereğince davadan feragatın hüküm ifade etmesi için karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığı, HMK.30.maddesi gereğince hakimin yargılamayı makul süre içerisinde ve düzenli bir biçimde yürütmek ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu anlaşılmakla davacılardan … ve …’nın destekten yoksun kalma zararlarına bağlı maddi tazminat taleplerinin feragat nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacıların manevi tazminat talepleri yönünden;
Konya Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi’nin 25/03/2022 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ilamında; “Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)” şeklinde kabul edilmiştir.
Davalı …ve davalı … Şirketi’nin müterafik kusura yönelik itirazlarının;
Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 05/10/2021 tarih ve 2021/4492 Es.2021/6169 Kar. Sayılı ilamında; “2-Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52. md.) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir. Somut olayda; davacı sürücüye, meydana gelen kazada dosya kapsamında alınan kusur raporunda kazanın oluşuna etken bir kural ihlali bulunmadığından kusur atfedilememiş olup, dolayısıyla davacı sürücü trafik akışına ilişkin olarak kusursuzdur. Dolayısıyla davacının sürücü belgesinin olmaması kazanın meydana gelmesinde etken olmayıp ve zararın artmasına sebep olan bir unsur bulunmadığından, müterafik kusur indirimi yapılması yerinde değildir.” şeklinde kabul edilmiştir.
Kaza tespit tutanağında müteveffanın kaskının takılı olduğunun tespit edildiği, ceza dosyası kapsamından müteveffanın ölüm nedeninin genel beden travması ve künt kafa travmasına bağlı kaburgalarda kırık ile birlikte kafa içi kanama, beyin doku harabiyeti, iç organ yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu meydana gelmesi nedeniyle ve ayrıca müteveffanın sürücü belgesinin olmamasının kazanın meydana gelmesinde etken olmadığından davalıların müterafik kusur itirazlarına itibar edilmemiştir.
Müteveffa …’nın davacılardan … ve …’nın oğlu, …, … ve …’nın ise kardeşleri olduğu, davacıların oluşan manevi zararlarından … plakalı aracın davalı sigorta şirketine kaza tarihine kapsar şekilde Genişletilmiş Kasko Poliçesi ile sigortalı olduğu, manevi tazminat taleplerinin sigorta kapsamında olduğu ve kaza başına 187.500,00 TL limitli olduğu, … plakalı aracın işleteni …’nin olay tarihi itibariyle, davalı ….’nin ise temerrüt tarihi itibariyle müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunduğu, dava açılmadan önce davacıların 12.03.2021 tarihinde davalı ….’ye başvuru yaptıkları, KTK 97. Maddesi kapsamında başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirildiği, manevi tazminat yönünden 12.03.2021+45(TTK.1427.md.)gün)=27.04.2021 tarihinde temerrüde düştüğü, desteklerinin vefatı nedeniyle, acı çektikleri ve sağlık bütünlüklerinin bozulduğu, bu nedenle manevi zarara uğradıkları, tarafların müteveffaya yakınlık dereceler, sosyal ve ekonomik durumları, haksız eylemin ağırlığı, paranın alım gücü ve ülkenin ekonomik koşulları ile hakkaniyet ilkesi ve diğer hususlar dikkate alınarak davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabul kısmen reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
Davacılardan … ve …’nın destekten yoksun kalma zararlarına bağlı maddi tazminat taleplerinin feragat nedeniyle REDDİNE,
Davacı … için 120.000,00 TL, davacı … için 120.000,00 TL, davacı … için 25.000,00 TL, davacı … için 25.000,00 TL, davacı … için 25.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … yönünden olay tarihi olan 07/02/2021 tarihinden, davalı …. yönünden temerrüt tarihi olan 27/04/2021 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte (davalı….’nin sorumluluğunun kaza tarihinde geçerli kaza başına poliçe limiti olan 187.500,00 TL’lik miktardan davacı … için 71.429,00 TL, davacı … için 71.429,00 TL, davacı … için 14.881,00 TL, davacı … için 14.881,00 TL, davacı … için 14.881,00 TL’si ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara VERİLMESİNE,
Davacıların manevi tazminat yönünden fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı …. vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosya kapsamında kusur tespitine yönelik alınan bilirkişi raporunun hatalı olup işbu raporun hükme esas alınması neticesinde davanın kabulünün mümkün olmadığını, 26/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda kaza anını gösterir görüntü kayıtları incelenmeksizin kusur raporu düzenlendiğini, bu hal ve şartta düzenlenen kusur raporunun denetime ve hükme elverişli olmadığını, öncelikle kaza anının gösterir cd’nin dosya arasına alınması ve akabinde bu görüntüler de izlenmek suretiyle kusur tespitine ilişkin rapor düzenlenmesi gerektiğini, hatalı kusur tespiti neticesinde manevi tazminata hükmedilmesinin kabul edilemeyeceğini, bilirkişice iddia edildiği üzere müvekkilinin dur levhasını dikkate almaması ve kavşakta kontrollü geçiş yapmaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, kazanın meydana geldiği güne ait kamera görüntüleri dikkatli bir şekilde incelendiğinde müvekkilinin kavşakta durduğu, yolu kontrol ettiği ve akabinde hareket ettiğinin açıkça görüldüğünü, işbu davada müterafik kusur hususunun dikkate alınmadığını, müteveffanın gerekli koruyucu ekipmanların tamamına sahip olmaması ve ehliyetinin bulunmaması durumunda müterafik kusur hususunun değerlendirilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulüne, Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; KTK 97 uyarınca sigorta şirketine kanunda belirtilen evraklar ile hasar aşamasında müracaat edilmediğini, karar ile hükmedilen manevi tazminat tutarının fahiş oranda yüksek olup zenginleşmeye mahal verecek nitelikte olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte; tazminat takdirinin Yargıtay uygulamaları esas alınarak yapılması gerektiğini, dava konusu kaza nedeniyle birden fazla şahsın yaralanması söz konusu olduğundan proporsiyon uygulanması gerektiğini, bu hususun göz önünde bulundurulmamasının mükerrer ödemeye sebebiyet verecek mahiyette olduğunu, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, savcılık evraklarından da müteveffanın sürücü belgesinin bulunmadığının anlaşıldığını, fakat bilirkişi tarafından yapılan değerlendirmede müterafik kusurun hesaba katılmadığını, müteveffanın ehliyetsiz olması nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, kazanın meydana gelmesindeki kusur durumu ile kaza sonucu olayda meydana gelen zararın artmasına sebebiyet veren müterafik kusur durumunun farklı olgular olduğunu, müterafik durumu araştırılması ve tespiti halinde hesaplanan tutardan indirim yapılması gerekirken bu husus gözetilmeden hüküm kurulmasının hatalı olup kararın kaldırılması gerektiğini, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Başvuru şartına ilişkin itirazın incelenmesinde:
2918 Sayılı Yasanın 100. maddesi gereğince İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortalarında da 97. madde gereğince sigorta şirketine müracaat dava şartıdır davacı tarafından 12/03/2021 tarihinde davalı sigorta şirketine başvuru yapılmış olup itirazın reddi gerekmiştir.
2- Kusur itirazının incelenmesinde:
Kaza tespit tutanağı ceza soruşturmasında ve ceza yargılamasında alınan raporlar ile mahkemece Ankara trafik ihtisas dairesinden alınan raporların birbirini teyit ettiği olaya ve oluşa uygun olduğu raporların kamera görüntüleri ve dosya kapsamına göre hazırlandığı. Davalı vekili raporda CD çözümünün yapılmadığını iddia edilmiş ise de hükme esas alınan raporda CD çözümünün yapıldığı ve değerlendirildiği anlaşılmakla itirazın reddi.
3-Proporsiyon itirazının incelenmesinde:
Mahkemece İMSS poliçe limitleri dahilinde, davacı sigorta şirketinin sorumluluk miktarları belirlenerek KTK.’nun 96. maddesi uyarınca proporsiyon (garame) hesabı yaptırılarak karar verilmiş olup itirazın reddi gerekmiştir.
4-Müterafik kusur itirazının incelenmesinde:
Davacılar murisi sürücü olmakla; meydana gelen kazada ehliyetsiz olması kazaya ve zararın artmasına etken olmadığından itirazın reddine.
5-Manevi tazminat miktarlarına ilişkin itirazın incelenmesinde:
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesinde; “Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir” hükmü düzenlenmiş madde metninden de anlaşıldığı üzere, haksız eylem sonucu bedensel zarar görenin yakınları yararına manevi tazminata karar verilebilmesi için, zarar görenin yaralanmasının ağır bedensel zarar niteliğinde olması gerekmektedir. Ağır bedensel zarar, kanunda tanımlanmamış olup, yaralanmanın özelliğine ve yarattığı sonuçlara göre mahkemece takdir edilecektir.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, Ceza Mahkemesinin kararı, kusur durumları ve yukarıda açıklanan ilkeler, davalının eylemindeki hukuka aykırılığın tespitinin sağlayacağı manevi tatmin ile birlikte değerlendirildiğinde İDM’ince hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlanının yerinde OLDUĞU anlaşılmıştır.
Bu karara karşı davalı .. vekili ve davalı …. vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmediğinden başvurunun esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından, davalı … vekili ve davalı …. vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davalı ….’den alınması gereken 21.517,65‬ TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 5.460,12 TL’nin mahsubu ile bakiye 16.057,53‬ TL eksik harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf eden davalı ….’den alınması gereken 12.808,12‬ TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 5.379,42 TL nin mahsubu ile bakiye 7.428,70 TL eksik harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların davalılar üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda; davacı … ve … yönünden; HMK’nun 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde temyiz yolu açık olmak üzere, diğer tüm taraflar yönünden; (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.29/11/2022

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.