Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/231 E. 2022/191 K. 04.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM . HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 04/02/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2021
NUMARASI : Esas Karar

DAVACI :
DAVACI :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVALI-VASİ :
VEKİLİ :
DAVA :Maddi-Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 04/02/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 07/02/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 06/04/2015 günü saat 01:45 sıralarında …. üzeri … alt geçit yan yolda …. karşısında sürücü … idaresindeki … plakalı otomobili ile yoldan çıkıp ağaçlara çarptığını ve kaza neticesinde araç içerisinde sağ ön koltukta yolcu olarak bulunan …’un araç içerisinde olay mahallinde hayatını kaybettiğini, kazaya karışan davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, kazaya sebep olan … plakalı aracı her ne kadar … kullanıyor olsa da motorlu araçlar sicilinde aracın malikinin …. göründüğündün kaza sonucu oluşan zarardan …’ün de müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, sigorta şirketiğine dava şartı olan başvurunun yapılmış olmasına rağmen taraflarına ödeme yapılmadığını, kazaya karışan …. plaka sayılı aracın … poliçe numarasıyla KTK. Zorunlu Mali Sorumluluk(Trafik) Sigorta Poliçesi ile davalı …. tarafından sigorta edildiğini, maddi tazminat yönünden sorumlu olduğunu, yine aynı şirketten …. poliçe numarasıyla Genişletilmiş Kasko Süper Oto Poliçesi ile sigorta edildiğinden, manevi tazminat yönünden limitler dahilinde sorumlu olduğunu, müvekillerinin murisi ….’ın davaya konu kaza sonucu vefatı nedeniyle derinden sarsıldıklarını, yaşadıkları üzüntüleri nedeniyle psikolojilerinin bozulduğunu, manen büyük zorluklar yaşadıklarını, gerek psikolojilerinin gerekse sosyal olarak son derece ağır biçimde yaralandıklarından bahisle dava ve dava dışı fazlaya ilişkin tüm dava, talep, tazminat v.s.hakları saklı kalmak kaydıyla ölümlü trafik kazası nedeniyle trafik kazasında ölüm nedeniyle destekten yoksun kalan davacıların her biri için şimdilik 50,00 TL olmak üzere toplam 150,00 TL (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere)6100 sayılı Kanunun 107.maddesi uyarınca toplanacak delillere göre destekten yoksun kalma tazminat tutarlarının tespiti ile (sigortacı yönünden olay tarihindeki sigorta limitini aşmamak üzere) olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, kesinlikle aracılarına karşılık gelmemekle birlikte acılarını bir nebze de olsa dinlendirebilmek için kaza sonucu hayatını kaybeden …’un annesi … için 250.000,00 TL, babası …. için 250.000,00 TL ve kardeşi … için 100.000,00 TL olmak üzere toplam 600.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi yönünden poliçede belirtilen limitler dahilinde ve olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı üzerinden tazminata hükmedilmedilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, limit üzerindeki rakamın ise sigorta şirketi haricindeki davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar …. ve … vekili 10.04.2017 havale tarihli cevap dilekçelerinde özetle; Davanın, Konya ..Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E.sayılı dosyası ile somut hale gelen “tam kusur” gereğince açıldığını, öncelikle ilgili ceza dosyasının taraflarınca istinaf edildiğini ve Ankara BAM ..Ceza Dairesi’nin …. E.sayılı dosyasında 13/06/2017 tarihinde duruşma günü verildiğini, bu dosyaların bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, kusur tespiti aşamasında ceza yargılamasının sonucu ile birlikte kusur yönünden beyanda bulunma haklarını saklı tuttuklarını, davalı ….’nın ve araç sahibi olarak fer’i illiyet bağı bulunan davalı ….’un tazminat sorumluluğunun uygun bir indirime tabi tutulmasının gerektiğini, müteveffa …. ve davalı …, …. isimli alkollü mekanda bilrikket alkol aldıklarını, alkollü olarak ilk olarak …. kullandığı araç ile …’nın evinin önüne geldiklerini ve daha sonra …’nın babasının aracını alması ile çiğ köfteciye devam ettiklerini, davalı …’nın, sürücü tarafından ağaca vurma sonucu gerçekleşen kazadan yaralı olarak kurtulduğunu, kaza anında emniyet kemerinin takılı olduğunu, ancak müteveffa …’ın, emniyet kemerini takmamış olması nedeni ile kaza anında başını cama vurması sonucu vefat ettiğini, sürücünün ve kendisinin alkollü olduğunu bilerek binmiş olduğu arabada emniyet kemerini takmayan müteveffanın, gerçekleşen kaza sonucu ihmalinin çok büyük olduğunu, gerek kovuşturma, gerekse dava ile davacıların, müteveffalarının desteğini aldıklarını gösterir herhangi bir belge ve ispatlanabilir bir iddialarının bulunmadığını, müteveffa …’ın vefatından önce çalışmadığını, bunun yanında, davacılar …. ve …’in gelir sahibi oldukları gibi davacı …. yönünden de çalışmayan …’dan herhangi bir destek görmesinin mümkün olmadığını, davacıların destekten yoksun kalma durumları olmadığı gibi destekten yoksun kalma taleplerinin de hukuka aykırı ve mesnetsiz olduğundan tazminat taleplerinin reddinin gerektiğini, davacıların tazminat taleplerinin işleyeck avans faizi ile ödenmesi yönündeki taleplerinin hukuka ve usule aykırı olduğunu, kazaya karışan aracın şahsi kullanıma ait ve ticari bir vasfının bulunmadığından davanın reddine karar verilmesinin gerektiğinden bahisle; davacıların destekten yoksun kalma durumu olmaması nedeniyle taleplerinin reddine, davacıların manevi tazminat taleplerinin, ilerleyen aşamada ortaya çıkacak delil, kusur ve müterafik kusur kapsamında tespit edilecek duruma göre öncelikli olarak reddine, delil durumuna göre kusurun davalı …’ya atfedilmesi halinde gerekli indirim sebeplerinin müterafik kusur ve hatır için taşınma yönünde indirime gidilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı …..vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karışan …. pkalalı aracın müvekkili şirket nezdinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olup, ölüm halinde maddi tazminat talepleri için ölen şahıs başına azami poliçe teminat limitinin 290.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, …. plakalı aracın aynı zamanda müvekkili sigorta şirketi nezdinde Genişletilmiş Kasko Süper Oto Poliçesi ile sigortalı olup; poliçede yer alan ihtiyari Mali Mesuliyet teminat için bedeni-maddi-manevi tazminat ayrımı yapılmaksızın olay başına 100.000,00 TL teminat verildiğini, manevi tazminat için ödenecek azami limitin ise 50.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, müteveffanın, sürücüsünün alkollü olduğu araca bilerek bindiğini, müteveffanın, alkollü olduğunu bildiği sürücü idaresindeki araca bindiğinden zararın doğmasına veya artmasına sebebiyet verdiğini, müteveffanın müterafik kusurunun mevcut olduğundan %20 müterafik kusur indirimi yapılmasının gerektiğini, ayrıca olayda hatır taşımasının da mevcut olduğunu, tazminat hesaplamasında hatır taşınasının da gözönünde bulundurulması ve %20 hatır taşıması indirimi yapılmasının gerektiğinden bahisle; davanın reddine, temerrüde düşmemiş ve dava açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan müvekkili şirket aleyhine vekalet ücreti, yargılama giderleri, faize karar verilmemesine, kabul anlamına gelmemek üzere aleyhlerine hüküm kurulması halinde ise poliçe limiti ve sigortalının kusur oranı dikkate alınarak hüküm kurulması gerekliliğine, reddedilen kısım için ise yargılama ücreti ve ücreti vekaletin davacı yana tahmiline karara verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacıların, 06/04/2015 günü saat 01:45 sıralarında …. üzeri … alt geçit yan yolda …karşısında sürücü davalı …. idaresindeki …. plakalı otomobili ile yoldan çıkıp ağaçlara çarptığını ve kaza neticesinde araç içerisinde sağ ön koltukta yolcu olarak bulunan murisleri …’un araç içerisinde olay mahallinde hayatını kaybettiğini, kazaya karışan davalı sigorta şirketine sigortalı …. plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, kazaya sebep olan … plakalı aracı her ne kadar … kullanıyor olsa da motorlu araçlar sicilinde aracın malikinin …. göründüğündün kaza sonucu oluşan zarardan …ün de müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, kazaya karışan …. plaka sayılı aracın … poliçe numarasıyla KTK. Zorunlu Mali Sorumluluk(Trafik) Sigorta Poliçesi ile davalı …. tarafından sigorta edildiğini, maddi tazminat yönünden sorumlu olduğunu, yine aynı şirketten … poliçe numarasıyla Genişletilmiş … Poliçesi ile sigorta edildiğinden, manevi tazminat yönünden limitler dahilinde sorumlu olduğundan bahisle dava ve dava dışı fazlaya ilişkin tüm dava, talep, tazminat v.s.hakları saklı kalmak kaydıyla ölümlü trafik kazası nedeniyle trafik kazasında ölüm nedeniyle destekten yoksun kalan davacıların her biri için şimdilik 50,00 TL olmak üzere toplam 150,00 TL (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere)6100 sayılı Kanunun 107.maddesi uyarınca toplanacak delillere göre destekten yoksun kalma tazminat tutarlarının tespiti ile (sigortacı yönünden olay tarihindeki sigorta limitini aşmamak üzere) olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, kesinlikle aracılarına karşılık gelmemekle birlikte acılarını bir nebze de olsa dinlendirebilmek için kaza sonucu hayatını kaybeden …’un annesi … için 250.000,00 TL, babası … için 250.000,00 TL ve kardeşi … için 100.000,00 TL olmak üzere toplam 600.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi yönünden poliçede belirtilen limitler dahilinde ve olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı üzerinden tazminata hükmedilmedilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, limit üzerindeki rakamın ise sigorta şirketi haricindeki davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği, davalıların davanın reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise müterafik kusur ve hatır taşıması indirimine hükmedilmesini talep ettikleri, kaza tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nunun da 6704 Sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin yürürlükte bulunmadığı, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunduğu, bu nedenle KTK’nun 97. maddesindeki başvuru şartı dışındaki hükümler yönünden, yapılan yasal değişiklik öncesi ve 12/8/2003 tarih ve 25197 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları hükümlerinin uygulanması gerektiği, konunun 6098 sayılı TBK.nun 49.ve devam eden maddelerinde ve KTK.85. vd.eden maddelerinde düzenlendiği, TBK’nun 49/1.maddesinde;”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde, TBK’nun 51/1. maddesinde;”Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” şeklinde, TBK. 53.maddesinde;”Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:1. Cenaze giderleri.2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.” şeklinde, TBK.55/1.maddesinde;”Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.” şeklinde,TBK.56.maddesinde;”Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” düzenlemelerin yapıldığı, KTK.85/1.maddesinde;”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” şeklinde, KTK. 86/1.maddesinde;”İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” şeklinde,KTK.91/1.maddesinde;”İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde, KTK’nun 92.maddesinde(6704 S.K. 4. Mad. İle değişiklik öncesi);”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar, f) Manevi tazminata ilişkin talepler.” şeklinde, KTK’nun 97.maddesinde(6704 S.K. 5. Mad. İle değişiklik sonrası); “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” şeklinde, KTK’nun 99.maddesinde(6704 S.K. 6. Mad. İle değişiklik öncesi);” Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceğinin düzenlendiği, 06/04/2015 günü saat 01:45 sıralarında … Caddesi üzeri … alt geçit yan yolda … karşısında sürücü davalı … idaresindeki … plakalı otomobili ile yoldan çıkıp ağaçlara çarptığı ve kaza neticesinde araç içerisinde sağ ön koltukta yolcu olarak bulunan davacıların murisi …’un araç içerisinde olay mahallinde hayatını kaybettiği, kazaya karışan … plakalı aracın davalı sigorta şirketine 19/02/2015 başlangıç – 19/02/2016 bitiş tarih ve … numara ile Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik)Sigorta Poliçesi ile ve 22/08/2014 başlangıç – 22/08/2015 bitiş tarih ve yine kazaya karışan … plakalı aracın davalı sigorta şirketine … poliçe numarasıyla Genişletilmiş Kasko Süper Oto Poliçesi ile sigortalı olduğu,
Mahkememizce Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak; Davalı sürücünün olayda kusurunun belirlenmesi bakımından Karayolları Trafik Fen Heyetinden rapor düzenlenmesinin istenildiği, Karayolları Trafik Fen Heyeti’nin düzenlemiş olduğu 25.09.2017 tarihli bilirkişi raporunda; davalı …’e ait davalı şirkete sigortalı aracın, davalı sürücüsü ….ün meydana gelen olayda %50 oranında, davacıların yakını …’un %50 oranında kusurlu olduklarının bildirildiği, hesap bilirkişisi …. tarafından düzenlenen 07/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacı anne…in müteveffanın ölümü nedeniyle DYK Tazminat tutarının toplam 24.567,24 TL olduğu, baba ….’ın müteveffanın ölümü nedeniyle DYK Tazminat tutarının toplam 17.124,20 TL olduğunun bildirildiği, mahkememiz dosyasının hesap bilirkişi …’e yeniden tevdii edilerek; 2019 yılındaki asgari ücret artışları da dikkate alınarak ek rapor düzenlenmesinin istenildiği, hesap bilirkişi … tarafından düzenlenen 09.04.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda; davacı anne …in müteveffanın ölümü nedeniyle DYK Tazminat tutarının toplam 31.906,71 TL olduğu, baba …’ın müteveffanın ölümü nedeniyle DYK Tazminat tutarının toplam 22.523,97 TL olduğunun bildirildiği, mahkemece alınan tüm raporların ayrıntılı ve denetime açık olması nedeniyle hükme esas alındığı, … plakalı araç sürücüsü …’ün %50 oranında kusurlu olması nedeniyle kusuru oranında davacılardan … ve … yönünden oluşan maddi zararlarından araç sürücüsü … ve araç maliki …’ün ve aracın ZMMS sigortalısı ….’nin(poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere), davacılar …, … ve ….’un oluşan manevi zararlarından, … plakalı araç sürücüsü davalı …’ün ve araç işleteni …’ün, yine … plakalı aracın davalı sigorta şirketine kaza tarihine kapsar şekilde Genişletilmiş Kasko Süper Oto Poliçesi ile sigortalı olduğu, manevi tazminat taleplerinin sigorta kapsamında olduğu ve kişi başına 50.000,00 TL limitli olduğundan müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunduğu, davalı tarafın hatır taşıması ve müterafik kusur itirazında bulundukları, … araç sürücüsü …’ün ve murisin arkadaş oldukları, Konya ..Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından alkollü olduğunun belirlendiği, muris …’ın ise bile bile alkollü bulunan arkadaşının sürücü olduğu araca bindiği ve yolcu olduğu sırada emniyet kemerini takmayarak zararın artmasında müterafik kusurlu olduğundan, davalılarının müterafik kusur indirimi ve hatır taşıması savunmaları yerinde görülerek davacıların tazminat taleplerinden takdiren %20 oranında müterafik kusur indirimi ve %20 oranında hatır taşıması indirimi yapıldığı, dava açılmadan önce davacıların 27/07/2016 ve 03/01/2017 tarihlerinde davalı şirkete başvuru yaptıkları, KTK 97. Maddesi kapsamında başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirildiği, yine maddi tazminat yönünden davalı sigorta şirketinin 27/07/2016+8(KTK.99.md) iş günü)=09/08/2016 tarihinde temerrüde düştüğü, manevi tazminat yönünden 27/07/2016+45(TTK.1427.md.)gün)=11/09/2016 tarihinde temerrüde düştüğü, davacı …. muris ….’un babası, davacı …’un muris …’un annesi, diğer davacı …’un ise muris …’un kardeşi olduğu, desteklerinin vefatı nedeniyle, acı çektikleri ve sağlık bütünlüklerinin bozulduğu, bu nedenle manevi zarara uğradıkları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, haksız eylemin ağırlığı, hakkaniyet ilkesi ve diğer hususlar dikkate alınarak davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin 19/07/2019 tarih ve … Esas … sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davacı vekili ile davalı Harun Öksüz vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu, Konya Bölge Adliye Mahkemesi ..Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 04/02/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamıyla kaldırılarak dosyanın mahkememize iade edildiği, davanın mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce Konya Bölge Adliye Mahkemesi ..Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 04/02/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamı gereğince, müteveffa Denizhan’ın yaşasaydı mezun olacağı muhtemel tarih ve mezun olması halinde eğitim alanına göre yapacağı işin, mezun olacağı tarihten sonra ne kadar sürede iş bulabileceği ve emsal gelirinin ne kadar olacağına yönelik ilgili yerlerden araştırmalar yaptırılarak, ilgili kurumlarca düzenlenen yazı cevapları dosyamız içerisine eklenerek dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Hesap bilirkişisi Av. Arb. …. tarafından düzenlenen 02/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacı anne …’in müteveffanın ölümü nedeniyle DYK Tazminat tutarının 106.191,55 TL olduğu, baba Abdullah’ın müteveffanın ölümü nedeniyle DYK Tazminat tutarının toplam 57.405,88 TL olduğunun, hesaplanan maddi tazminatların Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası teminat limitleri dahilinde olduğunun bildirildiği,
Davacı vekili, 22/06/2021 tarihli duruşmada beyanında; maddi tazminat yönünden davalı sigorta şirketiyle anlaştıklarını, davalılardan …. Tarafından maddi tazminata ilişkin olarak taraflarına ferileriyle beraber 266.044,23 TL ödendiğini, maddi tazminat taleplerinin konusuz kaldığını, maddi tazminat yönünden davalılardan herhangi bir yargılama gideri vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan ettiği,
Bir kısım davalılar … ve …. vekili 22/06/2021 tarihli duruşmada beyanında; maddi tazminat yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle davacı taraftan herhangi bir yargılama gideri vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan ettiği,
Davalı …. vekilince UYAP sistemi üzerinden gönderilen 25/05/2021 tarihli dilekçesinde; maddi tazminata ilişkin olarak davacı taraf ile sulh olunduğunu ve sulh çerçevesinde davacı tarafa asıl alacak ve ferileri ile birlikte toplam 266.044,23 TL’nin ibraname mukabilinde ödendiğini, davacı taraf ile sulhen anaşmaya varılarak ödeme yapıldığından maddi tazminat taleplerine ilişkin olarak şirketimiz hakkında dava konusuz kaldığından ‘karar verilmesine mahal olmadığına’ şirketimizce yargılama gideri ve vekalet ücreti talep edilmediğinden konuda lehimize hüküm kurulmasına yer olmadığına, vekalet ücreti sulh dahilinde ödendiğinden karar verilmesine mahal olmadığına, dava masrafları da sulh dahalinde ödendiğinden yapılan dava harç ve masrafların davacı uhdesinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği,
Davacının maddi tazminat taleplerinin davalı ….karşılandığı, maddi tazminat alacaklarına ilişkin herhangi bir alacaklarının kalmadığı, bunun diğer davalılara da sirayet edeceği, bu nedenle davacıların destekten yoksun kalma tazminatına yönelik taleplerinin konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,
Davacıların manevi tazminat talebi yönünden ise; davacı ….’un muris ….’un babası, davacı …’un muris ….’un annesi, diğer davacı …. ise muris …’un kardeşi olduğu, desteklerinin vefatı nedeniyle, acı çektikleri ve sağlık bütünlüklerinin bozulduğu, bu nedenle manevi zarara uğradıkları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, haksız eylemin ağırlığı, hakkaniyet ilkesi ve diğer hususlar ile birlikte Konya Bölge Adliye Mahkemesi ..Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 04/02/2020 tarih ve …. Esas … Karar sayılı ilamıyla ” ….ceza mahkemesinde davalı olayda tamamen kusurlu olduğuna dair ve yine olayın meydana gelmesinde müteveffanın el frenini çekmesi nedeni ile meydana gelmediği,böyle bir olayın vukubulmadığı olgusunun maddi vakıa olarak tespit edilmiş ve olayda tamamen davalının kusurlu olduğunu dair maddi vakıa kesinleşmiş olup hukuk hakimi kesinleşen maddi vakıa ile bağlıdır. Bu durumda mahkemece, kesinleşen maddi vakıaya göre davalı %100 oranında kusurlu olduğunun kabulü ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken müteveffanın fren sistemine müdahale etmesi nedeniyle % 50 kusurlu olduğu belirtilerek indirim yapılmak suretiyle yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve davacının istinaf itirazlarının yerinde olduğu anlaşılmaştır.” gerekçesi dikkate alınarak gerçekleşen kazada davacıların murisi …’un kusursuz olduğu, davalılardan …’ün %100 oranında kusurlu olduğu, muris …’ın hatır taşıması ve müterafik kusur durumu ve davacılar ile davalıların önceki kararı istinaf etmeleri nedeniyle usulü müktesep hak durumları değerlendirilmek suretiyle davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ” şeklinde davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; Davacıların destekten yoksun kalma zararlarına bağlı maddi tazminat taleplerinin konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, Davacı … için 50.000,00 TL, davacı … için 50.000,00 TL, davacı …. için 30.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … yönünden olay tarihi olan 06/04/2015 tarihinden, davalı …yönünden temerrüt tarihi olan 11/09/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte (davalı ….’nin sorumluluğunun kaza tarihinde geçerli olan Genişletilmiş kasko süper oto poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarlarının düşük olduğunu, reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden müvekkilleri aleyhine ve davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, müteveffanın ölümü ile maddi olarak sarsılan ve kendilerini maddi ve manevi açıdan toparlayamayan müvekkillerine ret sebebiyle vekalet ücretine hükmedilmesinin kabulünün mümkün olmadığını, davacıların duyduğu elem ve ızdırabı bir nebze hafifletecek ve doğru olmayan beyanlarda bulunarak adli makamları yanıltmaya çalışan davalının eyleminin dikkate alınarak caydırıcılığı olan manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağını beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyada bulunan önceki istinaf ilamı ile esas hakkında değerlendirme yapıldığını, istinaf ilamı kapsamında yapılan değerlendirmenin Yerel Mahkemece değerlendirilmemesi gerekmesine rağmen esas hakkındaki değerlendirmenin gerekçe gösterilerek dosyada yeniden kusur raporu alınmaksızın davalı …’nın %100 kusurlu olduğu sonucuna varılarak manevi tazminat bedellerinin arttırılmasının doğru olmadığını, Yerel Mahkemenin bilirkişi raporundaki kusur oranına neden hükmedildiğini gerekçelendirilmediğini, dosyada başka bir kusur raporu alınmadığını, müteveffa …’ın kusursuz, davalı ….’nın tam kusurlu olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, …’ın emniyet kemeri takmadığı için ölümünün gerçekleşmesine sebebiyet verdiğini ve kazada müterafik kusurunun bulunduğunu, ceza dosyası kapsamındaki tanık beyanının değerlendirilmediğini, tanık beyanının değerlendirilmiş olsa …’ın el frenini çekmesi neticesinde ilgili kazanın meydana geldiğinin ve …’ün kusursuzluğunun ortaya çıkacağını, manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, cezalandırma kastı taşıdığını beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın manevi tazminat yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Mahkecece kaldırma kararımız doğrultusunda işlem yapılmasına
BU BAĞLAMDA
Davalı vekilinin kusur oranının yanlış belirlendiği istinafı yönünden
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Madde 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Düzenlemesi mevcuttur. Haksız fiil sorumluluğunun ortaya çıkabilmesi için gerekli olan ikinci koşul, zarara sebebiyet veren hukuka aykırı fiilin, fail tarafından kusurlu olarak yapılmış olmasıdır. Kusur, hukuk düzeninin kurallarının bilerek ve isteyerek yada ihmal sebebiyle ihlal edilmesi gerekecektir.Kusurun kanunlarımızda tanımı yapılmamıştır. Uygulama ve öğretide kabul görmüş tanıma göre; kusur, hukuk düzenince kınanabilen davranıştır. Kınamanın nedeni, başka türlü davranma olanağı varken ve zorunlu iken, bu şekilde davranılmayarak, bu tarzdan sapılmış olmasıdır. Kısacası; kusur, genel tanımıyla, hukuk düzeni tarafından bir davranış tarzının kınanması olup; bu kınama, o davranışın belirli koşullar altında bireylerden beklenen ortalama hareket tarzından sapmış olmasından kaynaklanır.
Ceza davasında hükme dayanak yapılan maddi olgularla ve özellikle eylemin hukuka aykırılığını ve failini belirleyen, mahkumiyet kararının bu yönlerinin hukuk hakimini bağlayacağı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hususlarının doktrinde ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında kabul edilmekte olduğu, bunun yanında, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararının, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıdığı, (YHGK’nın 23.01.1985 gün ve 1983/10-372 esas, 1985/21 karar sayılı ilamı) ceza mahkemesinin, uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, olayın varlığına ve sanık tarafından işlendiğine ilişkin maddi olgular hakkındaki kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin hüküm oluşturacağı, bunun nedeninin, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakiminin hukuk hakiminden çok daha elverişli bir konumda olmasından kaynaklandığı, (Mustafa Çemberci, Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, 1965, s. 22 vd; Turgut Uygur, Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, S. 844; YHGK’nın 28.03.2012 gün ve 19-24 esas, 243 karar sayılı ilamı) böylece, kural olarak hukuk hakiminin ceza yasasındaki hükümlerle ve ceza hakiminin kararıyla bağlı tutulmadığı, ancak ceza yargılamasındaki mahkumiyet kararı, kusurun takdiri ve zarar tutarının saptanması konusunda hukuk hakimini bağlamaz ise de; mahkumiyet kararı, eylemin haksızlığını ve sanık tarafından işlendiği hususları hukuk hakimini bağlayıcı niteliktedir.
6098 sayılı TBK’nun 74. maddesi gereğince hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenen kusur durumu, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleri ve beraat kararı ile bağlı değil ise de; ceza mahkemesinde belirlenen maddi vakıa ile bağlıdır.
Somut olayda Trafik kaza tespit tutanağına göre davalının … yolu Caddesi … kavşağı yol yan bağlantı yolundan seyir halindeyken direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesi sonucu aracın sağ ileriye doğru savrulması neticesinde kaldırım taşlarına çarptıktan sonra yolun sağında bulunan yeşil alandaki ağaca çarpması sonucu kazanın meydana geldiği sanığın 2918 sayılı yasanın 52/1-b maddesi gereğince aracın hızını teknik özelliğini görüş, hava, yol ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara göre kullanmadığı gerekçesi ile kusurlu olduğu,
Ceza dosyasında mevcut doktor raporunun incelenmesinden kazada davalının da yaralandığı, ayrıca 1,84 promil alkollü olduğunun tespit edildiği
Soruşturma aşamasında Konya C.Başsavcılığı tarafından kaza mahallinde bilirkişi incelemesi yapıldığı, bilirkişi …’ın dosyada mevcut 06/04/2015 tarihli raporunda kaza mahallinde yapmış olduğu incelemede yoldan çıkma öncesinde asfalt emin üzerinde araca ait herhangi bir fren kazıntı veya savrulma izinin bulunmdığını belirttiği ve 1,84 promil alkollü araç kullanan sanığın tam kusurlu olduğu yönünde rapor düzenlediği anlaşılmaktadır
Ceza mahkemesi İlk derece mahkemesince bilirkişilerin katılımı ile ilk olarak sanığın savunması doğrultusunda sanığın kulladığı, … plakalı aracın el freninin maktül tarafından çekilip çekilmediği hususu araştırılmış, bilirkişiler … ve … tarafından düzenlenen 19/02/2016 tarihli raporda kazanın araç sürücüsünün aşırı alkollü ve hızlı olarak aracı kullanması, ayrıca araçta yolcu olarak bulunan maktül …’un el freni çekmesi sonucu oluştuğunu bu nedenle kusurun müşterek olduğunu belirttikleri görülmüştür.
Ceza mahkemesi İlk derece mahkemesince kaza tespit tutanağı ile bilirkişi raporları arasında oluşan çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas dairesi başkanlığına gönderildiği, düzenlenen 15/06/2016 tarihli bilirkişi raporunda maktül …’ın herhangi bir müdahalesi olmadan kazanın meydana gelmiş olması halinde sanığın asli kusurlu, maktülün kusursuz, sanığın direksiyon hakimiyetini maktülün müdahalesi sonucunda kaybettiğinin kabul edilmesi halinde ise sanık ve maktülün eş değer kusurlu olduklarının bildirildiği görülmüştür.
Soruşturma aşamasında kazadan hemen sonra kaza mahallini ve yolun durumunu gösterir şekilde video çekiminin yapıldığı anlaşılmış olup, bu videonun incelenmesinde, aracın el fren kısmında kazadan sonra örtü bulunması nedeniyle el freninin çekili olup olmadığının tespit edilemediği anlaşılmaktadır
Soruşturma Aşamasında Olaydan sonra kaza mahallini inceleyen ve bilirkişi raporu düzenleyen … ceza mahkemesi duruşmasında yeniden dinlenilmiş olup bilirkişi …duruşmadaki beyanında: “Ben soruşturma aşamasında bu dosyada bilirkişilik yapmıştım, kaza gece saat 01:30 sıralarında olmuş ben ise dosya üzerinden ertesi günü bilirkişilik yaptım, savcı beyle birlikte kaza mahallini gidip inceledik ve buna göre raporumu hazırladım, aracı hiç görmedim, bu nedenle araç hakkında herhangi bir beyanda bulunmam mümkün değildir, ben savcı beyle gittiğimde yolu ve kaza mahallini inceledim, kaza mahallinde yol üzerinde herhangi bir iz yoktu, yoldan çıktıktan sonra stabilize alanda izler vardı, bunu da rapor ve krokimde belirttim şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dosyada mevcut fotoğraf ve CD ler Ankara BAM .. CD’nin bilgisayarına takılarak bilirkişiye gösterilerek yolda bulunan fren izleri sorulmuş, bilirkişi beyanında “bu izler muhtemelen başka bir araca aittir, ben aracın yoldan çıkmış olduğu noktayı tespit ettim, bu noktanın gerisinde yolda herhangi bir fren izi tespit etmedim, bana izlettiğiniz videodaki izleri de görmedim” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Konya .. Asliye ceza mahkemesinin … Esas … karar sayılı dosyasındaki kararı ile
“……Sanığa verilen ceza miktarı dikkate alınarak CMK nun 231 ve TCK nun 51.maddeleri uygulanmamıştır. Her ne kadar sanık ve müdafii savunmalarında, maktülün aracı kullanmak istediğini kendisinin izin vermeyince, direksiyondan tutmaya çalıştığını, bu arada araç yalpa yapınca frene bastığını, araç durmayınca da maktülün el frenini çektiğini belirtmiş ise de, kazadan sonra bilirkişi raporu hazırlayan ve mahkememizce dinlenen …………… kazanın ertesi günü olay yerini C.Savcısı ile incelediklerini yolda fren izi olmadığın, aracın yoldan çıktan sonra izlerin bulunduğu yönündeki beyanı, aynı şekilde kazadan sonra olay yerine intikal eden ve kaza tespit tutanağını düzenleyen tanık …………ın sanığa kazanın nasıl olduğu yönündeki soruya hatırlamadığı şeklinde verdiği cevap birlikte değerlendirildiğinde, snaığın tam kusurlu olduğu yönündeki bilirkişi raporu ile sanık ve müdafiinin savunmalarına itibar edilmemiştir. …” şeklinde kararı ile davalı tam kusurlu bulunmuş
Bu kararın istinafı üzerine Ankara BAM .. CD nin …. esas …. karar sayılı ilamı ile
“….Sanık savunması, katılan beyanları, otopsi tutanağı, doktor raporu, katılanların beyanı, soruşturma alınan bilirkişi raporu, mahkememizce yapılan keşif, alınan bilirkişi raporları, ve tüm dosya kapsamına göre kazanın 1,84 promil alkollü olarak kullandığı aracın hakimiyetini kaybetmesi sonucunda kazanın meydana geldiği, kazanın oluşumunda maktülün herhangi bir kusurunun bulunmadığı takdir ve sonucuna varılmış olup ilk derece aşamasında yapılan yargılamada vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, maktulün ölümü ile sonuçlanan kazanın mahkeme kabulü mahkemenin kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, cezanın kanuni bağlamda uygulandığı anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur …..” şeklinde karar ile istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilip kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Görüldüğü üzere, ceza mahkemesinde davalı olayda tamamen kusurlu olduğuna dair ve yine olayın meydana gelmesinde müteveffanın el frenini çekmesi nedeni ile meydana gelmediği,böyle bir olayın vukubulmadığı olgusunun maddi vakıa olarak tespit edilmiş ve olayda tamamen davalının kusurlu olduğunu dair maddi vakıa kesinleşmiş olup hukuk hakimi kesinleşen maddi vakıa ile bağlıdır.
Bu durumda mahkemece, kesinleşen maddi vakıaya göre davalı %100 oranında kusurlu olduğunun kabulü ile hüküm vermesi doğru olup itiraz yersizdir.
Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/25041 esas 2015/4860 karar sayılı ilamı
Manevi tazminat miktarının azlığına veya çokluğuna yönelik davacı ve davalı vekilinin istinaf itirazında;
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre,Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen manevi tazminat kriterleri,davalının tespit edilen sosyal ve ekonomik durumu,davalının olaydaki kusur durumu, dava konusu olay yönünden; belirlenen zarar miktarı üzerinden, hatır taşıması için % 20 akabinde de emniyet kemeri takılmadan yolculuk etmek ve alkollü olduğunu bildiği kişinin yanında yolculuk etmesi nedeniyle müterafik kusur nedeniyle %20 oranında matemetiksel oranda olmamak üzere indirim yapılmasının gerekmesine, olayın oluş şekli dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olduğu, bu itibarla davacı vekilinin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Bu halde, Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davacılar vekilinin ve davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin ve davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
1-Davalı …. tarafından alınması gereken 8.880,30 TL harçtan peşin alınan 3.586,54 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.293,76 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
2-Davalı …. tarafından alınması gereken 8.880,30 TL harçtan peşin alınan 854,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.026,30 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacılar tarafından alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, maddi tazminat yönünden ve davacı … ve … için reddedilen manevi tazminat yönünden; HMK’nun 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde temyiz yolu açık olmak üzere, davacı … için reddedilen manevi tazminat yönünden; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 07/02/2022

Başkan Üye Üye Katip

E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.