Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2069 E. 2022/2312 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 09/11/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 26/05/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

ASIL DOSYA DAVACISI :
VEKİLİ :
ASIL DOSYA DAVALISI :

VEKİLİ :
BİRLEŞEN DOSYA DAVACISI :
VEKİLİ :
BİRLEŞEN DOSYA DAVALISI :
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 09/11/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 09/11/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; 23.09.2012 günü saat 15:15 sıralarında dava dışı sigortalı araç sürücüsü …’ın idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında, … plaka sayılı otomobilde yolcu olarak bulunan müvekkili …’in ağır şekilde yaralandığını ve çalışma gücü azalarak sürekli iş göremez hale geldiğini, dava dışı sürücü … hakkında, taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan cezalandırılması talebi ile Konya … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas ve … Karar sayılı dosyasında açılan kamu davasının mahkumiyet ile sonuçlandığını, kazaya karışan ve dava dışı …. adına kayıtlı olan … plaka sayılı otomobil, 04.05.2012 başlangıç ve 04.05.2013 bitiş tarihli olarak düzenlenmiş … nolu Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalandığından, davalının sorumluluğuna gidildiğini, müvekkili …’in, 12.08.2009 doğumlu olup kaza tarihinde henüz 3 yaşında olduğunu, mevcut yaralanması nedeni ile uzunca bir süre tedavi gören müvekkilinin, tedavilerinin beklenen sonucu vermediğini ve yaralanmasına bağlı olarak sağ ayağını gerektiği gibi kullanamaz hale geldiğini, kaza nedeni ile kendisinde psikiyatrik arazlar oluştuğunu, yine müvekkilinin, tedavi ve iyileşme sürecinde yaralanmasının niteliği gereği bakıcıya muhtaç kalması nedeni ile bakıcı gideri zararı oluştuğunu, ayrıca tedavisi için … tarafından karşılanmayan ve fatura edilemeyen kaçınılmaz tedavi giderleri de olduğunu, davalı sigortacının, trafik sigorta poliçesinin düzenlendiği 04.05.2012 tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) Genel Şartları gereğince geçici iş göremezlik süresinde efor kaybı nedeni ile uğranılan maddi zarar, tedavi ve iyileşme sürecinde uğranılan bakıcı gideri zararı ile … tarafından karşılanmayan ve fatura edilemeyen kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zararı da tazmin etme sorumluluğu olduğundan müvekkilinin geçici iş göremezlik süresinde efor kaybı nedeni ile uğradığı maddi zararı ile meslekte kazanma gücü kaybından doğan maddi zararı ve bakıcı gideri zararı ile kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zararları için şimdilik 20,00-TL maddi tazminatın, kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olarak 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 99/1 maddesi gereğince 8 iş gününün bitimini takip eden gün olan temerrüdün oluştuğu 12.01.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanlarını tekrar etmiştir.
Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; 23.09.2012 günü …’ın idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile sigortalı araç sürücüsü … yönetimindeki … plaka sayılı otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında, … plaka sayılı otomobilde yolcu olarak bulunan müvekkili …’in ağır şekilde yaralandığını ve çalışma gücü azalarak sürekli iş göremez hale geldiğini, dava dışı sürücü … hakkında, taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan cezalandırılması talebi ile Konya … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas ve … Karar sayılı dosyasında açılan kamu davasının mahkumiyet ile sonuçlandığını, kazaya karışan ve dava dışı … adına kayıtlı olan … plakalı otomobilin, 19.09.2012-19.09.2013 vadeli ve … nolu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi, kazaya karışan … plakalı otomobilin ise 04.05.2012-04.05.2013 vadeli ve … nolu Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalandığından, sigortacı sıfatı ile sorumluluğa gidildiğini, mevcut yaralanma nedeni ile uzunca bir süre tedavi
gören müvekkilinin tedavilerinin beklenen sonucu vermediğini, sağ ayağını gerektiği gibi kullanamaz hale geldiğini, bakıcıya muhtaç kalması nedeni ile bakıcı gideri zararı oluştuğunu, ayrıca tedavisi için … tarafından karşılanmayan ve fatura edilemeyen kaçınılmaz tedavi giderleri olduğunu, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak üzere müvekkilin iyileşme süresinde efor kaybı nedeni ile uğradığı maddi zararı, sürekli iş göremezliği nedeni ile uğradığı maddi zararı, tedavi ve iyileşme süresinde bakıcı giderinden doğan maddi zararı, …’nın sorumluluğu kapsamında olmayan kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zararı ( her bir talep için 5,00-TL ) olmak üzere şimdilik 20,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinde geçerli kişi başı poliçe limitleri ile sınırlı olarak 2918 sayılı Karavolları Trafik Kanunu’nun 88/1 ve 99/2 maddeleri ile 6098 savılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61 ve 163/1 maddeleri gereğince teselsül hükümlerine göre temerrüdün oluştuğu 30.09.2020 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan müteselsilen alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili nezdinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu, bu sorumluluğun da sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğunu, sigortalı araç sürücüsüne atfedilen kusuru kabul etmediklerini, ATK dan rapor alınması gerektiğini, maluliyet için de hakeza ATK dan rapor alınması gerektiğini, davacıya ödenen gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, kabul etmemekle beraber müvekkilinin gerçek zarardan sorumlu olduğunu, tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dava yönünden davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, herhangi bir cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede; Davacı vekilince hem asıl hem de birleşen dosyada davalılar aleyhine açılan işbu davada, 23.09.2012 tarihinde dava dışı sigortalı araç sürücüsü … idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında, … plaka sayılı otomobilde yolcu olarak bulunan …in yaralanması nedeniyle tedavi ve iyileşme süresinde uğradığı bakıcı gideri zararı, … tarafından karşılanmayın ve fatura edilemeyen kaçınılmaz tedavi giderinden doğan zararı, geçici ve sürekli iş göremezlik zararının tazmini talep edilmiş olup, mahkememizce toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre sürekli iş göremezlik zararının 108.009,61-TL geçici iş göremezlik ( Efor kaybı ) zararının 6.210,46-TL, bakıcı giderinin 2.821,50-TL ve kaçınılmaz tedavi giderinin 1.000,00-TL olmak üzere toplam 118.041,57,00-TL olduğu anlaşılmış olup, davacı vekilinin hem asıl hem de birleşen dosya bakımından talep artırım dilekçesi de nazara alınmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile maddi tazminat davasının kabulüne dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Davacının davasının talep arttırım dilekçeside nazara alınmak suretiyle KABULÜ İLE;
A-Asıl dava bakımından;
Davacının davasının tahsilde tekerrür olmamak kayıt ve şartı ve davalının sorumluluğu poliçe limitleri ile sınırlı olmak kayıt ve şartı ile 6.210,46-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 108.009,61-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 2.821,50-TL bakıcı gideri ve 1000,00-TL kaçınılmaz tedavi gideri olmak üzere toplam 118.041,57-TL tazminatın temerrüt tarihi olan 12/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine
B- Birleşen Konya … ATM … esas sayılı dava bakımından;
Davacının davasının tahsilde tekerrür olmamak kayıt ve şartı ve davalının sorumluluğu poliçe limitleri ile sınırlı olmak kayıt ve şartı ile 6.210,46- TL geçici iş göremezlik tazminatı, 108.009,61 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 2.821,50- TL bakıcı gideri ve 1000,00 TL kaçınılmaz tedavi gideri olmak üzere toplam 118.041,57 TL tazminatın temerrüt tarihi olan 30/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Asıl dosya davalısı …. vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin yaptıkları savunmaları dikkate almadan ve gerekçeli kararında savunmalarına neden itibar edilmediğine ilişkin herhangi bir açıklama yapmadan hüküm kurduğunu, ıslaha itiraz dilekçelerindeki zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadığını, davacının davasını kısmi dava olarak ikame ettiğini, davacının ıslahla artırdığı ve kabul edilen bedele ilişkin talebinin zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, ıslah edilen tutara isabet eden 118.021,57 TL’nin zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı itirazları saklı kaymak kaydıyla; davacının kaza tarihinde çocuk yaşta olduğundan mahrum kalınan kardan söz edilemeyeceğinden geçici iş göremezlik zararına hükmedilemeyeceğini, davacı kaza tarihinde çocuk yaşta olduğu için bakımının ebeveynleri tarafından giderilmekte olup bakıcı giderine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına ve itirazları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili sunduğu katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kesinleşmesi nedeniyle birleşen dava yönünden istinafları bulunmadığını, davalı vekilinin zamanaşımı def’inin yersiz ve mesnetsiz olduğunu, geçici iş göremezlik zararına ve iyileşme süresinde bakıcı giderine hükmedilmesinin doğru olup itirazın yersiz olduğunu, asgari ücretin kamu düzeninden olması ve tazminat hesabının hüküm tarihine en yakın asgari ücret üzerinden yapılması gerektiğini, ıslah haklarının halen mevcut olduğu hususunun dikkate alınarak sürekli iş göremezlik zararının, artan asgari ücret üzerinden hesaplanması için ek rapor alınmak üzere Yerel Mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, tüm bu nedenlerle asıl dava yönünden verilen karara yönelik davalı vekilinin istinafının esastan reddine, katılma yoluyla istinaflarının kabulü ile sürekli iş göremezlik zararının artan asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiği yönünde 25/01/2022 tarihli bilirkişi raporunu düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınması için Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas ve … Karar sayılı dosyasında asıl dava dosyası yönünden verilen 26/05/2022 tarihli kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; yaralanmalı trafik kazası sebebiyle geçici, sürekli iş göremezlik, bakıcı giderlerine ilişkin maddi tazminat istemine ilişkindir.
1-Kamu düzeni yönünden yapılan incelemede :
6100 sayılı HMK’nun 26/1 maddesinde “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda, davacı taraf ıslah dilekçesini sadece ana dava yönünden vermiş olup birleşen dosya yönünden ıslah bulunmadığı görülmekle talebin aşılması kamu düzenine aykırı nitelikte olup bu husus resen gözetilmiştir.(NitekimYARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2014/19791 E2015/4813 K ,YARGITAY 4. Hukuk Dairesi 2012/15425 E 2013/11797 karar sayılı ilamları)
2- Hesap raporuna ilişkin itirazın incelenmesinde :
Davacı vekili karar tarihinden sonra asgari ücretin artması nedeni ile tazminatın buna göre hesaplanması gerektiği itirazında bulunmuş ise de ;
Somut olayda İDM’nin karar tarihi olan 26/05/2022 tarihi itibariyle 2022 verileri dikkate alınarak hazınlanan bilirkişi raporuna göre karar verildiği, karar tarihinden sonra yürürlüğe Temmuz ayında yürürlüğe girecek 2022 verileri dikkate alınarak rapor aldırılmasının mümkün olmamasına ,bu halde hüküm tarihi itibariyle en yakın veri olan 2022 asgari ücret verilerine göre hesaplama yapan rapora karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. İtirazın reddi gerekmiştir.
3- Islah zamanaşımı itirazının incelenmesinde :
Davacı tarafından açılan maddi tazminat istemlerinin irdelenmesi gerekir. Kural olarak alacaklı, alacağının tümü için dava açmak zorunda olmayıp, alacağının belli bir bölümünü dava konusu yapabilir. Zira; hiç kimse kendi lehine olan davayı (tam dava) açmaya zorlanamaz.(HMK m.24/2) Bu bağlamda davacının alacağının şimdilik belli bir kesimi için açtığı davaya, kısmi dava denilir. Kısmi dava 6100 sayılı HMK’nın 109. maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin birinci fıkrasında; “Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir” denilmiştir.
Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden (mesela, ödünç veya satış sözleşmesinden) doğmuş olması ve bu (aynı hukuki ilişkiden doğan) alacağın şimdilik bir kesiminin dava edilmesi gerekir.Dava konusu alacak, bir alacağın belli bir kesimi değil (bilakis bağımsız bir alacak) ise, o zaman dava, kısmi dava olarak nitelendirilemez.
Davacının kısmi dava mı yoksa tam dava mı açtığı, dava dilekçesinden (talep neticesinden) anlaşılır. Davacı, dava sebebi olarak gösterdiği vakıalardan doğan alacağının tümünü mü, yoksa yalnız bir kesimini mi istediğini açıkça bildirmelidir. (m.119, 1/ğ). Aksi halde, yani davacı alacağının yalnız bir kesimi için dava açtığını bildirmemiş ise, dava, kısmi dava değil tam dava sayılır.Davacının davasını açıkça kısmi dava olarak nitelendirmesi zorunlu değildir. Dava dilekçesindeki açıklamalardan, davacının alacağının dava edilenden daha fazla olduğunun ve bunun yalnız bir bölümünün dava edildiğinin açıkça anlaşılması gerekli ve yeterlidir.
Somut olayda ,dava dilekçesinin istem sonucu ve dilekçe içeriği tümüyle değerlendirildiğinde davasının “kısmi dava” olarak açtığı sonucuna varılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 176 ve devamı maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. HUMK’nın 83. (6100 sayılı HMK m. 176), maddesinde ise ıslah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesidir. Islahın amacı, yargılama süresinde, şekli ve süreye aykırılık sebebi ile ortaya çıkacak maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmaktır. Bununla birlikte talep miktarı ıslah ile arttırılabilecektir. Ancak taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Islahın kısmen veya tamamen olduğuna bakılmaksızın taraflar aynı davada ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Buna göre tarafların, yargılama usulüyle ilgili bir işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği ancak aynı dava içerisinde bu yola sadece bir kez başvurabileceği belirtilmiştir.
Öncelikle hemen belirtilmelidir ki koşulların bulunması halinde kısmi davanın tamamen ıslah yolu ile belirsiz alacak davasına dönüştürülmesi mümkündür. Zira HMK’da bunu yasaklayan herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. HMK 180. maddede tamamen ıslahın usulü ve bu usule uyulmamasının yaptırımı düzenlenmiştir. Buna göre davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi halde ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.
Somut olayda davacı vekili 21/02/2022 tarihli dilekçesi ile başlangıçta talep etmiş olduğu maddi tazminat miktarının artırılarak maddi tazminat talebini 118.041,57- TL olarak ıslah etmiş ve bu miktarın hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Her ne kadar mahkemece davacının talebi doğrultusunda maddi tazminat talebinin ıslah dilekçesi doğrultusunda tam kabulüne karar verilmiş ise de karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki; davacı 21/02/2022 tarihli ilk dilekçesi ile ilk başta açtığı dava miktarını ıslah ettiği ve ıslah hakkını kullanmak suretiyle tüketmiştir. Davacının 21/02/2022 tarihli verdiği ve davasını tamamen ıslah ederek dava türünü değiştirimine yönelik dilekçesi ise HMK 180. madde uyarınca hem de davacı ilk dilekçesi ile ıslah hakkını kullanmış sayıldığından HMK 176 madde uyarınca aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir hükmü gereğince davacı tarafın dava türünü tamamen ıslah yolu ile değiştirim yaptığı doğru değildir.
Davalı sigorta ıslah edilen kısma yönelik zamanaşımı itirazında bulunmuştur.
Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 72. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK’nın 72. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanışımı süresi ile olağan üstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 794).
Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK m. 72 uygulanmaz. 2918 sayılı KTK’nın 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı fiil bazen, hem sorumluluğu gerektiren hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanununun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörüldüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak BK 60/II (6098 sayılı TBK m. 72/I), özel olarak da KTK 109/II. maddesinde düzenleme yapmıştır.
Burada üzerinde durulması gereken, 2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten veya Güvence Hesabı) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325, HGK’nın 05.06.2015 gün 2014/17-2198,2015/1495 ve HGK’nın 16.09.2015 gün, 2014/17-116, 2015/1771, HGK’nın 10.06.2015gün, 2014/17-27,2015/1530 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir).
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelenecek olursa; kaza 23/09/2012 tarihinde gerçekleşmiş, davaya konu trafik kazası sonucunda davacı yaralanmıştır. Yaralanmayla sonuçlanan sözkonusu trafik kazası da bu anlamda cezayı gerektiren bir fiil niteliğindedir. Buna göre eylem için(TCK 89/1) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu dikkate alındığında ıslah tarihi olan 21/02/2022 tarihinde zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmaktadır. Davalı … Sigortaya tebliğ 26/02/2022 tarihinde yapılmış olup iş bu davalı 07/03/2022 tarihli dilekçesi ile ıslah edilen miktar yönünden süresinde ZAMANAŞIMI definde bulunmuş olup Kısmi davada ilk dava açarken dava konusu edilmeyen miktar yönünden zamanaşımı süresi işlemeye devam edeceğinden süresinde yapılan zamanaşımı defi kabul edilmesi gerekir. Bu sebeple buna yönelik itiraz yerindedir.
4- 18 yaşından küçüklük nedeni ile Geçici iş göremezlik tazminatı verilip verilmeyeceği hususunda istinaf itirazının değerlendirilmesinde :
Haksız fiilin bir çeşidi olan trafik kazalarında yaralanmalar nedeniyle meydana gelen zararlar 6098 sayılı TBK.nın 54. Maddesinde açıklanmış, tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıpların bedensel zararlardan olduğu belirtilmiştir.
Davacı olay tarihinde 16 yaşında olup 9 ay geçici işgöremezlik süresi belirlenmiştir. Haksız fiil sorumluluğunda zarar verenin sorumlu tutulabilmesi için fiil, zarar ve uygun illiyet bağının bulunması gerekir. Zararın ise haksız fiiller yönünden TBK.nın 54. Maddesinde belirtildiği şekilde kazanç kaybı olabileceği gibi çalışma gücünün azalması veya yitirilmesi de bir zarar olarak kabul edilmiştir. İş gücü kaybı sebebiyle uğranacak tek kalem zarar, gelir kaybına ilişkin olan değildir. Dava konusu olayda da davacı her ne kadar 7 yaşında ve gelir getiren bir işte çalışmıyor olsa da geçici iş göremezlik süresi yani %100 malul sayıldığı iyileşme süresi boyunca herhangi bir işte çalışmaması zararının olmadığı şeklinde yorumlanması haksız fiilin zarar ilkesi ile bağdaşmaz. Zarar gören geçici iş göremezlik süresi içinde günlük işlerini yerine getirememesi, öz bakımını sağlayamaması da bir zarardır. Geçici iş göremezlik süresi içinde küçüğün zararının bulunmadığı ve bu süre için tazminat hesabı yapılmaması zarar veren lehine olup zararın sadece maddi olarak gelir azalması ve kazanç kaybı olduğu sonucunu doğurur. Zarar hesabında pasif dönem için dayanak teşkil eden “efor kaybına” ilişkin görüş, küçüklerin sürekli iş göremezliğinin bulunması halinde kabul edildiği gibi eforun tamamen %100 oranında kaybedildiği geçici iş göremezlik süresi için de kabul edilmelidir. (Aynı yönde) Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/9064 E- 2014/8672 K. Sayılı 29.5.2014 tarihli ilamı.) Bu nedenle aktuerya raporunda bu yönden bir eksiklik bulunmadığı itirazın yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
5-Bakıcı giderine ilişkin itirazın incelenmesinde:
Davacının Aile birliği içerisinde bakım görüp görmediğinin araştırılması ve bakım görmesi halinde bunun bakıcı giderinden mahsubu talebi değerlendirildiğinde; aile bireylerine böyle bir yükümlülük yüklenemeyeceği gibi, dışarıdan bir bakıcı tutulmuş olsa idi ne kadar zararının olduğu belirlenerek hüküm verilmesi gerekmektedir. Buna göre; olayda BK.’nun 43. maddesi (6098 sayılı TBK md. 52) gereğince hakkaniyet indirimi şartları bulunmamaktadır.(17. Hukuk Dairesi 2017/1726 E 2017/11442 K 2016/8190 e 2019/3646)
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davalı vekilinin bakıcı giderlerine yönelik istinaf itirazları yerine değildir.
Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK.nın 353/1-b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE,
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; ilk derece mahkemesi kararın KALDIRILMASINA,
HMK.nın 353/1-b-2.maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE;
A-Asıl dava bakımından;
1-Davacının davasının tahsilde tekerrür olmamak kayıt ve şartı ve davalının sorumluluğu poliçe limitleri ile sınırlı olmak kayıt ve şartı ile 5,00TL geçici iş göremezlik tazminatı, 5,00TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 5,00TL bakıcı gideri ve 5,00-TL kaçınılmaz tedavi gideri olmak üzere toplam 20,00-TL tazminatın temerrüt tarihi olan 12/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B- Birleşen Konya … ATM … esas sayılı dava bakımından;
1-Davacının davasının tahsilde tekerrür olmamak kayıt ve şartı ve davalının sorumluluğu poliçe limitleri ile sınırlı olmak kayıt ve şartı ile 5,00TL geçici iş göremezlik tazminatı, 5,00TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 5,00TL bakıcı gideri ve 5,00TL kaçınılmaz tedavi gideri olmak üzere toplam 20,00 TL tazminatın temerrüt tarihi olan 30/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
A-Asıl dava bakımından;
1-Davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL harcın peşin ve ıslahla alınan toplam 447,51 TL harçtan mahsubu ile hazineye irat kaydına, fazla 366,81 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan 44,40-TL başvuru harcı, 44,40-TL peşin harç, 6,40-TL vekalet suret harcı, 403,11-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 498,31-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin 0,22 TL’sinin davalıdan tahsilini, bakiyesinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından sarfedilen 1.022,00-TL … Adli Tıp Faturası, 2.895,00-TL Adli tıp gideri, 850,00-TL bilirkişi ücreti, 546,75-TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 5.313,75-TL yargılama giderinin 0,88 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 20,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 20,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
B- Birleşen Konya … ATM … esas sayılı dava bakımından;
1-Davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL harcın peşin ve ıslahla alınan toplam 457,51 TL harçtan mahsubu ile hazineye irat kaydına, fazla 376,81 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan 54,40-TL başvuru harcı, 54,40-TL peşin harç, 7,80-TL vekalet suret harcı, 403,11-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 519,71-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 20,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
8-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan istinaf karar harcının talep halinde davalı ….’ye iadesine,
9-Davalı … tarafından yapılan 220,70 TL istinaf başvuru gideri ile 13,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 233,70 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı …’ye ödenmesine,
10-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan harcın yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
11-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
12-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde temyiz yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi.09/11/2022

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.