Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2039 E. 2022/2102 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 13/10/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 10/06/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI :

VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 13/10/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 13/10/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 22/02/2021 tarihli dilekçesiyle; dava konusu trafik kazasının 19/11/2019 tarihinde meydana geldiğini, anlaşmalı maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağına göre sürücü …’ın idaresindeki davacı şirkete kasko poliçesi ile sigortalı … plakalı araç ile seyir halindeyken tamek kavşağına geldiği esnada kavşaktan karşıya geçmekte olan … plakalı çekicin … plakalı dorsesine çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, yapılan tramer kusur sonucuna göre … plakalı sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, davacının trafik kazasında meydana gelen zararın bedelini sigortalısına ödediğini, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili için borçlu aleyhine davacı şirketçe asıl alacağı 30.400,00 TL ( Takip çıkışı 31.314,50 TL) olan Konya … İcra Müdürlüğünün … esas numaralı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ederek takibin durduğunu, buna istinaden dava açtıklarını, dava açılmadan evvel de arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, davalının icra takibine itirazının haksız ve ödemeyi geciktirmeye yönelik olduğunu, davalının mal kaçırma adres ve değiştirme ihtimalinin bulunduğunu bu nedenle teminat karşılığı davalının borca yeter miktarda menkul gayrimenkul ile 3.kişi şahıslardaki hak ve alacakların haczi menkullerin muhafazası için ihtiyati haciz talep ettiklerini beyan ederek fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla davalının Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine alacağın tahsilini temin için ihtiyati haciz talebinin kabulü ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 04/05/2021 tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesi ile ileri sürdüğü iddialarının ve taleplerinin haksız olduğunu, müvekkili aleyhine Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile yapılan takibin kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin kazadan dolayı ağır kusur ve kasıt olarak nitelendirilebilecek bir eylemi söz konusu olmadığını, meydana gelen kazada … plakalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, bu nedenle davacının müvekkili şirketten zararın tazmini talebinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili şirket adına kayıtlı … plakalı araç sürücüsünün … olduğunu 19/11/2019 tarihinde gerçekleşen kaza nedeniyle tutulan tutanaktaki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını, kaza tespit tutanağında … plakalı araç sürücüsünün müvekkili şirket adına kayıtlı araca arkadan çarptığının tespit edildiğini, davacının dava dilekçesindeki ihtiyati tedbir-haciz talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddine, ihtiyati tedbir-haciz taleplerinin reddine karar verilmesini, davacının takip konusu alacağın %20sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesi talebinin reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; dava konusu trafik kazasının 19/11/2019 tarihinde meydana geldiğini, anlaşmalı maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağına göre sürücü …’ın idaresindeki davacı şirkete kasko poliçesi ile sigortalı … plakalı araç ile seyir halindeyken tamek kavşağına geldiği esnada kavşaktan karşıya geçmekte olan … plakalı çekicin … plakalı dorsesine çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, yapılan tramer kusur sonucuna göre … plakalı sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, davacının trafik kazasında meydana gelen zararın bedelini sigortalısına ödediğini, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili için borçlu aleyhine davacı şirketçe asıl alacağı 30.400,00 TL ( Takip çıkışı 31.314,50 TL) olan Konya … İcra Müdürlüğünün … esas numaralı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ederek takibin durduğunu, buna istinaden dava açtıklarını, dava açılmadan evvel de arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, davalının icra takibine itirazının haksız ve ödemeyi geciktirmeye yönelik olduğunu, davalının mal kaçırma adres ve değiştirme ihtimalinin bulunduğunu bu nedenle teminat karşılığı davalının borca yeter miktarda menkul gayrimenkul ile 3.kişi şahıslardaki hak ve alacakların haczi menkullerin muhafazası için ihtiyati haciz talep ettiklerini beyan ederek fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla davalının Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine alacağın tahsilini temin için ihtiyati haciz talebinin kabulü ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmekle davanın yasal dayanağını oluşturan İİK.67. maddesinde; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” şeklinde düzenlemenin yapıldığı görülmektedir.
Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 07/01/2022 tarihli raporuna göre; Sürücü …’ın %70 oranında kusurlu olduğu, Sürücü …’in %30 oranında kusurlu olduğu rapor edildiği ve Makine Mühendisi bilirkişisi …’nun 11/04/2022 tarihli bilirkişi raporuna göre davaya konu araçta meydana gelen toplam hasar miktarının; 101.335,00 TL olduğu, kusur oranına göre, davacı ….’nin, davalı …’den talep edebileceği alacak/ tazminat miktarının; 30.400,00 TL olduğunun rapor edildiği görülmüştür.
Dosya kapsamına uygun görülerek alınan raporların ayrıntılı ve denetime açık olması nedeniyle hükme esas alınmış ve davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Alacağın miktarı belirli olup bu haliyle likit olduğundan asıl alacak üzerinden İİK.nın 67/2 maddesi uyarınca % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacının davasının KABULÜ ile davalının Konya …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibine yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile 31.314,50 TL. üzerinden TAKİBİN DEVAMINA,
Hükmedilen 31.314,50 TL.nin % 20’si kadar icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; gerçekleşen kazada müvekkili şirkete ait aracın kusur ve sorumluluk yönünden hiçbir kabahati bulunmadığını, asli ve tali kusurlu kişinin … plakalı araç sürücüsü olup kusuru bulunmayan müvekkili şirketten zararın tazmini talebinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Yerel Mahkeme kararında davalı müvekkilin kusurlu olduğu iddiasının doğru olmadığını, bilirkişinin tamir yapılması durumunda değişecek parça bedellerini kaza tarihi itibariyle hesaplama yapmadan ve parça bedellerinin hangi kritere göre belirlendiğini belirtmeden 171.773,66 TL araç değişim parça bedeli çıkardığını ve bunun işçiliğini de 7.350,00 TL olarak belirlediğini, dosya içerisinde bulunan fotoğraflardan araçta bilirkişi raporunda belirtildiği gibi bir zararın bulunmadığının görüleceğini, bilirkişinin tespit ettiği zarar miktarlarının şişirilmiş ve aşırı yüksek gösterilmiş bedeller olduğunu, bilirkişi raporunun davacı şirket tarafından tek taraflı ve subjektif olarak ortaya konan bilgilerle ve davacı şirketin beyanları esas alınarak hazırlandığını, … plakalı araç sürücüsünün aşırı hız sonucu müvekkili şirket üzerine kayıtlı araca arkadan gelerek çarptığını, sürücünün kamyona arkadan kendisinin vurduğunu kabul etmesine rağmen alacaklı görünen sigorta şirketinin, müvekkili şirkete ait aracı %100 kusurlu ilan etmesinin anlaşılabilecek bir durum olmadığını, kusuru bulunmayan müvekkili aleyhine rücu kararı verilmesinin hatalı olduğunu, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava şartlarından olan görevli mahkeme hususunun öncelikle irdelenmesi gerektiğinden yapılan değerlendirme de davanın ticari dava olup olmadığına bakmak gerekecektir. Bu kapsamda öncelikle halefiyet ilkesinin anlamı ve etkisi üzerinde durmak gerekmektedir.
Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. (eski TTK 1301.) maddesinde; “sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder” hükmüne yer verilmiştir.
Halefiyet ilkesi doktrinde ”zarar gören sıfati ile sigorta ettiren rizikonun gerçekleşmesi sebebiyle meydana gelen zararlar için üçüncü şahsa karşı harhangi bir hukuki sebebe binaen tazminat alacağına sahip ise, bu hakkı ödenen sigorta tazminatı miktarınca kanun icabı sigortacıya geçmesi hali” şeklinde tanımlanmıştır.( Işıl ULAŞ, Uygulamalı Zarar Sigortaları hukuku, Ankara 2012, syf: 224 ve devamı) iş bu tanımdan da anlaşılacağı üzere buradaki halefiyet ilkesi dava hakkını tanımakta olup, sigortalının diğer bir deyimle yerine kaim olunanın sahip olmadığı bir takım özel üstünlükleri halefe vermiş değildir. Buradan hareketle yerine halef olunan ile zarar verenin arasındaki dava hangi şartlarda görülecek ise halef sigorta ile zarar veren arasındaki dava da aynı şartlarla görülmesi gerekmektedir. Bu durumda zarar veren davalı ile zarar gören sigortalı arasındaki dava haksız fiil sorumluluğundan kaynaklı olup Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, sigortalının yerine kaim sigorta şirketi ile davalı zarar veren arasındaki salt halefiyet ilkesine dayalı iş bu davanın da Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. Keza zarar veren ile davacının arasında bir sigorta ilişkisi doğmuş değildir. ( halefiyet ilkesi ve yukarıda vardığımız sonucu öngören örnek içtihad 22/03/1944 tarih 37-9 sayılı yargıtay içtihadı birleştirme kararı; Işıl ULAŞ, age sayfa: 225 ve devamı)
Nitekim, yukarıda belirtilen 05/12/1977 tarih, 77/4 Esas ve Karar sayılı içtihatı birleştirme genel kurul kararında da belirtildiği gibi mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgili olup kıyas veya yorum ile genişletilemez.
Yukarıdaki açıklamalarda davanın TTK nın 4. maddesi anlamında ticari dava olmadığı keza, gerçek şahıslar arasındaki haksız fiil sorumluluğundan ötürü öngörülen davalarla ilgili olarak ilgili maddede BK na bir atfın bulunmadığı görülmekle, halefiyet ilkesine göre dava açan sigorta yönünden de aynı hükümler uygulanacağından Mahkemenin iş bu davayı görmekte görevsiz olduğu,bu halde davanın sigorta sözleşmesinden değil davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği haksız fiilden kaynaklandığının ve davanın da mutlak ticari dava olmadığının anlaşılması karşısında Asliye Hukuk mahkemelerinin genel görevli mahkeme sıfatıyla görevli olduğu kanaatine ulaşmaklakararın kaldırılması gerekmişitr.
(Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 30/10/2012 tarih, 2012/10526 Esas, 2012/11575 Karar, 2019/1635 esas 2020/3293 karar, 2013/8117 esas 2013/8366 karar sayılı içtihatı)
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, görevsizlik kararı vermesi gerekirken davanın esasına girişilerek karar verilmesi yerinde olmayıp kararın kaldırılması için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle KABULÜ ile Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/3 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden yargılama yapılması için HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafça yatırılan, başvurma harçları dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde davalı tarafa iadesine,
4-İstinaf eden davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan masrafların İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi. 13/10/2022

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.